Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KUR'ÂN-I KERİM.::. > Kurân-ı Kerîm > Kur'ân-ı Kerim Genel

Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi:  18 Mart 2009 (22:54), Konuya Son Cevap : 18 Mart 2009 (22:54). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 18 Mart 2009, 22:54   Mesaj No:1

NUR

Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:NUR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 127
Üyelik T.: 10 Eylül 2007
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Memleket:ankara
Yaş:31
Mesaj: 1.805
Konular: 527
Beğenildi:30
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Ayet Kelimesinin Anlamları

Ayet Kelimesinin Anlamları

AYET:


1- Ayet Kelimesinin Anlamı:


Ayetin lügat anlamı: Açık alamet, belirti[152], iz, eser, işaret, nişane, ibret, şaşırtıcı iş, mucize, yüksek bina, cemaat, burhan ve delil demektir. Kur’an ayetleri, bu anlamların hepsini ifade etmektedir. Ayet kelimesinin çoğulu “ây” veya “âyât”dır.

Türkçe’de bellik, Farsca’da nişane kelimeleriyle ifade edilir.[153] Alamet; zahir ve açık demek olunca, ayet onun daha zahiri demek olur. Mesela; dağ alamet ise, zirvesi onun ayeti olur. Güneş bir gündüz ayeti; ay, bir gece ayetidir. Cami bir alamet ise, minare onun ayetidir.[154]

Ayet, bir şeyin ve bir amacın varlığını gösteren alamettir. Açıkça ortada görülmeyen şey âyetiyle bilinir ve tanınır. Bir yolu bilmeyen, o yola ait alametleri bilirse, yolu tanır. Her şey kendi alametiyle bilinir. Bu açıdan âyet, duyuların, düşüncelerin veya akılla bilinen şeylerin dışa vurmuş şeklidir denilebilir.

Ayet kelimesinin çoğulu ayât’dır. Genel olarak bir şeyin tanınmasına sebep olan emare manasına da kullanılır. Allah’ın (cc) varlığına delalet eden her şeye de "ayet" denilmiştir.[155]

Yüzü kızaran bir kimsenin kızdığını anlarız. Yüzü kızarmak kızgınlığın âyetidir. Bir şeyin, bir nesnenin ayırdedici özelliklerine eskiden ‘alamet-i farika’, yani ‘ayırdedici belirti’ denirdi. Bu belirtiler o nesneyi bize tanıtan, o şeyin ne olduğunu bilmemize yardım eden özelliklerdir.

‘Âyet’, bu şekilde, açık alamet, nişan, belirti, iz, eser ve işaret anlamlarına gelmektedir.

Kur’an ilimlerinde ‘âyet’; sûrelerin içinde, başı ve sonu belli bir veya bir kaç cümleden meydana gelmiş ilâhí sözlerdir (kelâm’dır).

Istılahi olarak: "Surelerin içinde; evvelinde ve sonunda munkati olan, mürekkep bir kelamdır." şeklinde tarif olunmuştur.[156] Kur’an-ı Kerim’deki bütün ayetlerin; bizzat Rasul-i Ekrem tarafından tertib olunduğu sabittir. Dolayısıyla bu hususta hiçbir kimsenin ictihadından veya reyinden söz edilemez.[157] Mesela; harf-i mukatta’dan Elif-Lam-Mim bir ayet olduğu halde; Elif-Lam-Ra bir ayet değil, ayetten bir cüzdür. Eğer bu hususta kıyas sözkonusu olsaydı, durum farklı olurdu. Ayetlerin tertibi tevkifi olduğu gibi, bize ulaşması da tevatür yoluyla sabittir.[158]

Kur’an yüzondört sûreden meydana gelmektedir. Sûreler ise Ayetlerden oluşurlar. Sûrelerin içerisindeki âyetler kendilerine mahsus bir biçimdedirler. Belli kuralları yoktur. Bir kaç harften oluşan âyetler olduğu gibi, bir sayfa uzunluğunda da âyet vardır. Âyetlerin her biri birer Kur’an oldukları gibi, hepsi beraber Kur’an’ı meydana getirirler.

Kur’an âyetlerinin her biri Allah’a ait alametler, işaretlerdir. Bununla beraber Allah’a mahsus bir yüceliğe de işaret ederler. Bu yücelik onların bağlı oldukları Kudret’ı hatırlatır, O’nun büyüklüğünü tanıtır.

Kur’an, âyetlerden meydana geldiği gibi kâinat da âyetlerden meydana gelir. Çevremizde gördüğümüz her şey, Allah’ın birer âyetidir. Bütün varlıklar, bütün olaylar Allah’ın ‘ol’ emriyle meydana çıkmış kelime’leridir. Bunlar, insana Allah’ı tanıtmaları açısından ise birer âyettirler. Âyet kavramı Kur’an’da bir kaç anlamda kullanılmaktadır:[159]

Allah’ın varlığına ve birliğine delâlet eden her şeye âyet denmektedir. Göklerin ve yerin yaratılması, gece ile gündüzün birbirini takip etmesi, ay, güneş, yıldızlar, ağaçlar, çiçekler vs. bütün bunlar Allah’ın varlığını ortaya koyan birer delildir. Bütün varlıklar, bütün olaylar Allah’ın ‘ol’ emriyle meydana çıkmış kelimeleridir. Bunlar, insana Allah’ı tanıtmaları açısından ise birer ayettirler. Rasulullah’ın yüce Allah tarafından gönderildiğini ortaya koyan mucizelere de âyet denmektedir. [160]

Peygamberimiz (sav) Güneş’in ve Ay’ın Allah’ın kudretinin iki âyeti olduğunu haber veriyor.[161]

O ayrıca buyuruyor ki: “On âyet (alâmet) çıkmadıkça Kıyamet kopmaz…”[162]

Evrendeki sayısız varlıklara, çeşitliliğe, sürekli bir oluşuma ve evrensel düzene ‘fiilí âyetler’ denmiştir. Bu âyetler, yüce bir varlığın kudretini açıkça haber vermektedir. Bu âyetlere ‘kevní âyetler-oluşun alametleri’ denmektedir. Bunlar bütün kainatta bulunduğu gibi insanın kendi bünyesinde de bulunmaktadır. Kur’an şöyle diyor:

“Biz âyetlerimizi hem âfak’ta (insanın dışında), hem de enfüste (kendi nefislerinde) onlara göstereceğiz; öyleki şüphesiz onun (Kur’an’ın) hak olduğu kendilerine apaçık belli olsun. Her şeyin üzerinde senin Rabbinin şahit olması yetmez mi?” (Fussilet: 41/53)

İnsanın çevresinde ve bizzat kendi yapısında bulunan sayısız âyet yani Rabbimizin varlığına ve kudretine işaret eden sonsuz alamet; onun inanması ve Rabbine boyun eğmesi için yeter.

Peygamberlere indirilen bütün ilâhí kitaplar da ‘kavlí’, yani sözlü âyetlerdir. Bu kitapların gönderiliş şekli olan vahy bir âyet oldğu gibi, bu kitapların anlattığı her şey de birer âyettir. Bu gün âyet deyince daha çok Kur’an’ın âyetleri akla gelmektedir. Kur’an âyetleri, Rabbimizin bize gönderdiği apaçık belgeler ve delillerdir. Bu belge ve deliller, bir yönden Rabbimizin ilâhlığının isbatlarıdır, bir taraftan da bizi doğru yola götürecek alâmetlerdir. Âyetlerin haber verdiği gerçekler ve sundukları hükümler; varlığın ve mutlak kurtuluşun işaretidir.

Kur’an âyetlerinin sıralanışı, uzunluğu ve kısalığı ve hangi sûrede yer alacağı kendine özgüdür. Bilindiği gibi Kur’an âyetleri Allah’ın Rasûlüne bir defada veya toplu bir kitap halinde gelmemiştir. Peygamber (sav), gelen Kur’an âyetlerinin hangi sûrelere ve hangi âyetten sonra veya önce yazılacağını Cebrail’in bildirmesiyle, Kur’an’ı yazan vahy katiplerine söyleyip yazdırıyordu. Şu anda Kur’an’da yer alan âyetler bizzat vahyin emri ile ait oldukları sûrenin içerisindedirler.

Kur’an’ın ilk gelen âyetleri Alak Sûresinin ilk beş âyeti, son gelen âyet ise, Maide Sûresinin üçüncü âyetidir.

Kur’an âyetleri Mekke’de gelenler ‘Mekkí’, Medine’de gelenler ‘Medení’ şeklinde ikiye ayrılırlar.[163]



Ayet Kelimesinin Kur’an’daki Anlamları:


l- Delil, Burhan:


Allah’ın varlığına ve yüceliğine işaret eden deliller, âyet ismiyle anılmaktadır. Buna göre, göklerin ve yerin yaratılması, gece ile gündüzün peşpeşe gelişi, insanların faydası için denizde yüzen gemiler, ölümünden sonra toprağı diriltmek üzere yağmurun indirilişi, canlıların var edilmesi, bulutların boyun eğmiş bir şekilde havada yüzmeleri birer âyettir.[164]

Güneşin bir aydınlık, Ay’ın bir nur (ışık) kılınması yılların sayısı bilinsin diye Güneş’e ve Ay’a durakların tesbit edilmesi birer âyettir.[165] Tanenin ve çekirdeğin yaratılması, sabahın gecenin içinden çıkıp gelmesi, gecenin dinlenme zamanı yapılması, karanlığın derinliklerinde yol bulmak için yıldızların bir lamba gibi var edilmesi, insanların tek bir nefisten yaratılması, gökten inen su ile bitkilerin büyütülmesi, her türlü meyvanın var edilmesi birer âyettir.[166] Arının çeşitli çiçeklerden topladığı özlerle insanlar için şifa olan bal yapması, hayvanların çeşit çeşit yaratılması, hayvanlar tarafından insanlara süt hazırlanması birer âyettir.[167]

“Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz dağlar ve ırmakları var edendir. Orada ürünlerin her birinden ikişer çift yaratmıştır. Geceyi gündüze bürümektedir. Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten âyetler vardır.” (Râd: 13/3)[168]

“Göklerin ve yerin yaratılması ile renklerinizin ayrı olması, O’nun ayetlerindendir.” (Rum: 30/22)



2- Mucize:


Kur’an, peygamberlerin Allah (cc) tarafından gönderilmiş elçiler olduklarını isbat etmek için gösterdikleri olağanüstü olaylara da ‘âyet’ demektedir. İnsanlar, peygamber olduğunu iddia eden kimselerden bilinen tabiat olaylarını aşan ve ancak ilâhí kuvvet tarafından yapılabilecek alametler (isbatlar) istemişlerdir. Peygamberlerin gösterdiği bütün mucize’ler âyet adıyla anılmaktadır. Çünkü mucizeler, peygamberlerin kendi işi değil, Allah’ın gücünün göstergeleridir. Hz. İsa (as)’nın çamurdan kuş yapması, körün gözünü açması, alaca hastalığını iyi etmesi, ölüyü diriltmesi, saklanılan şeylerin yerini haber vermesi birer âyettir (mucizedir).[169] Hz. İsa (as)’ya gökten sofra indirilmesi[170], Semud kavmine deve verilmesi[171], Hz. İsa (as)’nın babasız dünyaya gelmesi[172], Hz. Musa (as)’nın elinin Ay gibi parlaması[173] hep birer âyettir.

Peygamberlerin çabalarına ve gösterdikleri mucizelere rağmen azgınlığa ve zulümlerine devam edenler, dünyada iken bir takım cezalara çarptırıldılar. Arkadan gelenler ibret alsın diye onlardan bazı âyetler (alametler) bırakılmıştır. “Kendilerinden önceki kuşaklardan nicelerini yıkıma uğratmamız, onları hidayete yöneltmedi mi? (Oysa bugün kendileri) onların kaldıkları yerlerde (tarihí kalıntılar üzerinde) gezip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için âyet’ler vardır.” (Tâhâ: 20/128)[174]

“İsrailoğullarına sor, onlara nice açık ayet verdik.” (Bakara: 2/211)



3- Alâmet, Nişan:


İsrailoğullarına başkan (hükümdar) olarak gönderilen Talût’un bu görevinin âyeti (alameti), Tabût’un onlara getirilmesiydi. Burada âyet; alamet, belirti, nişan anlamında kullanılmıştır.[175]

“Onun hükümdarlığın ın ayeti size Tabut’un gelmesidir...” (Bakara: 2/248)



4- Acayip, Garip İş:


Hz. Isa (as)’nın babasız olarak dünyaya gönderilmesi, Allah’ın kudretine işaret eden bir âyettir, acayip bir iştir. Bir yönden mucizedir, diğer yönden insanların görmediği, alışmadığı bir iştir.[176]

“Biz, Meryem’in oğlunu ve annesini bir ayet kıldık.” (Mü’minun: 23/50)



5- İbret:


Talût’un İsrailoğullarına hükümdar olması, bunun belgesi olarak Tabut’u bularak onlara getirmesi, inananlar için gerçekten ibret verici bir durumdur. Buna benzer bütün olaylar hem mucizedir hem de ibret verici şeylerdir.[177]

“Elbette bunda iman edenler için gerçekten ayetler vardır.” (Hicr: 15/77)



6- Kıyamet Alâmeti:


Bir takım kimseler ellerinde firsat varken iman etmezler. Allah'ın bazı âyetleri geldiği zaman iman ederseler bu imanları kabul olmaz. En’am: 6/158. âyetinde çoğul olarak geçen ‘âyât’ (âyetler), Kıyamet saatinin belirtisi, alameti şeklinde anlaşılmıştır.[178]

“Onlar, kendilerine meleklerin gelmesini mi, ya da Rabbinin gelmesini mi veya Rabbinin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar.” (En’am: 6/158)



7- Kur’an’ın Tümü Veya Belli Bölümleri:


Kur’an’ın tümü âyet olduğu gibi, her sûrenin belli bölümleri de âyettir. Gerek Kur’an’ın tümü, gerekse her bir âyeti, insanların hepsi bir araya gelseler bile bir benzerini yazamayacakları bir mucize (âyet )dir. Kur’an’ın âyeti mucize anlamında da kullandığını tekrar hatırlayalım. Öyleyse Kur’an, peygamberimizin en büyük mucizesi olmakla birlikte Allah’ın kudretine alâmet olan bir âyet’idir. Hz. Muhammed (sav)’in hak peygamber olduğuna delildir. Her bir âyet bir ifadeyi diğerinden ayırdığı, her bir Kur’an bölümü onun tümünü ve vahyin mucize oluşunu hatırlattığı için âyet denmiştir.

Kur’an, Hz. Muhammed’e indirilen Kitab’ın insanüstü olduğunu bildirdikten sonra, bundan şüphe edenleri, “haydi bakalım, bunun gibi bir kitap, ya da bunun sûrelerine benzer sûreler yazıp getirin” diye meydan okumaktadır.[179] Öyleyse O’nun kendisi, sûreleri, âyetleri hem birer mucize’dir, hem de onları gönderen Rabbimizin Rabliğinin, büyüklüğünün, kudretinin alâmetleri (âyetleri)dir.

Bütün bunlara rağmen Kuran’a inanmayan inkârcılar yine olacaktır.[180]

Kur’an-ı Kerim’den olduğu sabit olan; herhangi bir ayeti inkâr eden kimsenin küfrü üzerinde ittifak edilmiştir.[181] Bu sebeple insanların hevalarından kaynaklanan bir ideolojiye itikad eden kimsenin müslümanlığından sözedilemez. Çünkü bütün ideolojilerde Kur’an-ı Kerim’in bir çok ayetini inkâr sözkonusudur. Bunun aksine tek bir delil göstermek mümkün değildir. Dolayısıyla kelime-i şehadet getiren bir mü’min; bütün ideolojileri inkâr etmek zorundadır. Aksi takdirde sentez bir itikad ve irtidat sözkonusu olur. Unutmayalım ki, İslam; bir ideoloji değil, kıyamete kadar baki olan bir dindir.[182]



8) Yüksek Bina:


“Siz her yüksekçe yere bir ayet dikip oyalanıp eğleniyor musunuz?” (Şuara: 26/128)



9) Cemaat:


Bu mana ile ayet kelimesini Araplar, “Haracel-kavmu bi ayetihim: Kavim cemaatiyle çıktı.” şeklinde kullanırlar.[183]

Tefsir ıstılahında ise ayet; surelerin içinde yer alan, başından ve sonundan ayrılan, bir veya bir kaç cümleden oluşan ilahi kelamdır.[184]

Kur’an’ın her bir ayeti mucizedir. Her ayet onları tebliğ eden rasullerin doğruluğuna birer delil, düşünen ve kafasını yoranlar için birer ibret; mucize oluşları ve değerleri itibariyle birer emr-i acib’dir. Ayet; harf, kelime ve cümlelerden teşekkül ettiği için cemaat manası taşır ve nihayet her biri ilim ve hidayet kaynağı olduklarından dolayı da Allah’ın kudretine, ilmine ve hikmetine, Allah’ın elçisinin de sıdk ve doğruluğuna birer delil ve burhandırlar.[185]

Kur’an’ı ayetlere ayırma kesin bir kaideye tabi değildir. Yani ayetlerin belirlenmesi vahye bağlı (tevkifî) bir durumdur. Rasulullah’ın emriyle ayetler belirlenmiştir. Bunun için “Elif Lam Mim Sad” ve “Elif Lam Mim” birer ayet olduğu halde “Elif Lam Ra” tam bir ayet değildir. “Ya Sin” bir ayettir fakat “Ta Sin” bir ayet değildir. “Ha Mim Ayn sin Kaf” iki ayet olduğu halde “Kaf Ha Ya Ayn Sad” bir ayettir. Kendisinden sonra gelen ayetin bir parçasıdır. Bu yüzden bir çok hükümleri ve cümleleri ihtiva eden uzun ayetler olduğu gibi, kendi başına bir hüküm ifade etmeyen tek veya iki kelimeden ibaret ayetler de vardır. Mesela Bakara: 2/282 ayeti bir sayfa olduğu halde, Rahman: 55/64 ayeti (Mudhammetan) ise bir kelimeden ibarettir.

Bir ayeti diğer bir ayetten ayıran ve ayetin sonunda bulunan kelimeye fasıla denir. Bunun çoğulu fevasıl’dır. Fasıla kelimesinin son harfine de harfu’l-fasıla adı verilir. Bunlar ayetlerin birbirleriyle sağladıkları ahengi yansıtırlar. Kur’an’da mevcut olan bu fasıla harfleri alfabetik sıraya göre dizilmiş değildir.[186]
__________________
EN GÜZEL AŞK: ALLAH!
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli Hadis-i Şerif NUR 0 2470 10 Ağustos 2009 20:09
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb Hadis-i Şerif Mihrinaz 1 2866 10 Ağustos 2009 20:07
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... Hafta'nın Konusu NUR 1 2872 09 Ağustos 2009 23:05
35.Haftanın Misafiri Elifzişan Hafta'nın Misafiri kurtmehmet 11 6235 09 Ağustos 2009 22:35
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! Çocuk ve Aile Sağlığı NUR 0 2467 07 Ağustos 2009 22:03

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Sağ kelimesinin kullanıldığı yerlerden bazıları =) Nesli_Nur Bilgi Dağarcığı 6 01 Mayıs 2022 23:40
Ders Ayet-i: İbrahim Sr. syf: 260 Ayet:31-34 Kutsiyye syf: 28 sakin Kur'ân-ı Kerim Genel 1 26 Aralık 2009 19:32
Cin Kelimesinin Manası ve Cinlerin Mahiyeti Belgin Soru Cevap Arşivi 0 09 Nisan 2009 14:29
Allah ile tanrı kelimesinin arasındaki fark Belgin Soru Cevap Arşivi 0 08 Nisan 2009 08:31
Kıssa Kelimesinin Anlam Çerçevesi MERVE DEMİR Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler 0 17 Mart 2009 11:32

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.