Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Risale_i Nur (Said Nursi) (https://www.forum.medineweb.net/655-risale_i-nur-said-nursi)
-   -   Bediüzzaman’ı nasıl bir ana-baba yetiştirmiş? (https://www.forum.medineweb.net/risale_i-nur-said-nursi/25294-bediuzzamanve8217i-nasil-bir-ana-baba-yetistirmis.html)

EyMeN&TaLhA 02 Nisan 2013 11:15

Bediüzzaman’ı nasıl bir ana-baba yetiştirmiş?
 
Bu sene vefatının 53. yılı münasebetiyle Bediüzzaman Hazretleri’nin ülkemizin hemen her köşesinde büyük bir sevgi saygı içinde derin bir ilgiyle anıldığını görüyoruz.


Aslında Hazreti Bediüzzaman, sadece Türkiye’de, hatta yalnızca İslam âleminde anılmakla iktifa edilecek dar çerçeveli bir ilim adamı değildir. Gerçek olan odur ki, okuduğunu anlayan ilim adamlarını hayrete düşüren eserlerin müellifi Bediüzzaman, milletler arası toplantılarda gündemde tutulacak, hatta Müslüman olan ve olmayan tüm ilim adamları onun külliyatını inceleyerek değerlendirmelerini tüm dünyaya duyuracaklardır.
Bu ifademizde mübalağa var sanılmasın. İsteyen Risale-i Nur Külliyatı’nı büyük bir tecessüsle incelesin. Sonunda kararını kendi vicdanına danışarak kendisi versin. Görecektir ki, Risale-i Nur Külliyatı, belli bir kesimin dünyasını değil, tüm insanlığın dünyasını imar edecek zenginlikte ve güçte olan Kur’an güneşinin nurunu tutmaktadır insanlığın vicdanına.

Külliyatın tüm insanlığı aydınlatıcı bu özelliğini görünce diyoruz ki, böyle farklı eser ve hizmetlerin sahibi ilim ve irşad adamlarını yetiştiren ana babaların da farklı bir dinî hassasiyet ve takva titizliğinde oldukları görülmektedir tarih boyunca. Acaba Bediüzzaman’ı yetiştiren ana baba nasıl bir dindarlık ve takva titizliğindeydiler, çocuklarını nasıl bir sevap-günah hassasiyeti içinde yetiştirip büyütmüşlerdir?
Ne dersiniz, bu iki bahtiyar insanın yaşadıkları hayatın sadece bir dönemine bir göz atalım mı? Evet, diyorsanız birlikte okuyoruz Çağın Mürşidi’ni yetiştiren ana babanın hayatından kısa bir dönemi.
****
Bir okuduğunu bir daha okuma ihtiyacı duymadan ezberleme kabiliyetine sahip olan öğrenci Said’in zekât, fitre gibi yardımları kabul etmeyişi, çocuk halinde bile asla yalana tenezzül etmeyişi, çocuksu münakaşalarda bile mertlikten ayrılmayışı.. gibi çok farklı halleri hocasının dikkatini çeker. Bu fevkaladeliklere tatmin edici bir izah bulamayan Müderris Nur Mehmed Efendi, nihayet küçük öğrencisine bir teklifte bulunmaya kendini mecbur hissederek:
-Said der, seni yetiştiren aileyi iyice merak etmeye başladım. Bir gün sizin aileyi ziyaret etmek istiyorum, ne dersin? Küçük Said buna sevinçle cevap verir. Ve bir gün Hizan yaylasındaki medreseden çıkan hocalar ikindiye doğru Nurs’a gelirler, ancak Sofi Mirza Efendi’nin evde bulunmayışı yüzünden kapıdaki ağacın gölgesinde beklemeye başlarlar. Az sonra önünde iki öküz ve bir inekle çıkagelen Sofi Mirza Efendi’yi tecessüsle takip eden Müderris Mehmed Efendi, inek ve öküzlerin ağızlarında torba bağlı bulunduğunu görünce merakla sorar:
-Mirza Efendi bu hayvanların ağzını niçin torba ile bağladın? Sofi Mirza’nın hocayı şaşırtan cevabı şöyle olur:
-Efendim, gidip geldiğimiz tarlamız biraz uzakçadır. Hayvanların ağızlarını bağlamazsam yol kenarındaki komşu tarlalarından ekin koparıp yiyerek gidiyorlar. Böylece komşumuzun ekinine mahsulüne ziyan vermiş olmakla kalmıyor, haram yiyen öküzle tarlamızı sürmüş, yine haram yiyen ineğin sütünü de içmiş oluyoruz. Bunun için öküzle ineğin ağızlarına torba bağlıyorum ki, gidip gelirken ne komşularımızın mahsulüne zarar versinler, ne de biz haram yiyen öküzle tarlamızı sürmüş, haram yiyen ineğin de sütünü içmiş duruma düşelim.
Bu cevaptan sonra öğrencisi Said’in annesini çağırtan Müderris Mehmet Efendi, ona da sorar:
-Nuriye Hanım anlatır mısın Said’i yetiştirme tarzınızı? Bir anne olarak yavrunuzu nasıl bir dini titizlik ve takva anlayışı içinde yetiştirip büyüttünüz?
Nuriye Hanım’ın cevabı da şöyle olur:
-Efendim, ben Said’e anne olacağımı hissettiğim günden itibaren abdestsiz yere basmamaya gayret ettim. Ayrıca Said dünyaya geldikten sonra da aynı dikkat ve titizliğimi devam ettirdim, ona abdestsiz hiç süt vermedim!.

Gerisini beklemeye ihtiyaç duymayan Said’in hocası Nur Mehmed Efendi, yanındaki hoca arkadaşına döner:
-Şimdi der, merakımı çözdüm, böyle baba ve böyle anadan böyle çocuğun dünyaya gelmesi normaldir, kalkın gidelim!.

-Fatebiru ya ülil ebsar!.. Düşünün ey basiret sahibi ana babalar!.. Kendileri haram yemeyi bırak, tarlasını sürdüğü öküzüyle, sütünü içtikleri ineğin dahi haram yememesi için tedbir alıyor, kendilerini sorumlu tutuyorlar!

Ahmed Şahin

alıntıdır

EyMeN&TaLhA 15Haziran 2014 14:13

Cevap: Bediüzzaman’ı nasıl bir ana-baba yetiştirmiş?
 
Bediüzzaman'ın babasına hürmeti


Said Nursi hazretlerinin Van'da kaldığı dönemde babası ile yaşadığı hatıra, üstadın babasına olan saygısını gösterir...


Risale-i Nur'ların müellifi Bediüzzaman Said Nursi hazretleri eserlerinde çok defa anne ve babalara hürmetin önemine işarette bulunmuş, konunun hassasiyetine dikkat çekmiştir.

Talebelerine yazdığı mektuplarda, anne babaları hakkında haber istemiş, sağlık ve sıhhatleriyle alakadar olmuş; onları kendi anne babaları yerine koyarak selam ve hürmetlerini iletmiştir. 9 yaşında ayrıldığı baba ocağından zaman zaman da bahseden üstad hazretlerinin ailesine olan bağı ve onlara duyduğu hasreti satır aralarında görmek de mümkündür.

Araştırmacı Yazar Ömer Faruk Paksu'nun "Bediüzzaman'la Yaşayan Öyküler" kitabından aldığımız aşağıdaki hatıra da Said Nursi hazretlerinin babasına duyduğu hürmetinde bir göstergesidir.

Babasına Saygı

Bediüzzaman'ın Van’da, Vali Tahir Paşa’nın konağında kaldığı günlerdi.

Bir gün basit kıyafetli bir köylünün kapıda kendisini beklediğini söylediler. Kapıya koştu.

Gelen babasıydı. Bir merkeple Nurs’tan kalkmış, Van’a oğlunu görmeye gelmişti.

Bediüzzaman sevinç içinde babasının ellerine sarıldı. Halini hatırını sordu. Annesi ve kardeşleri hakkında bilgi aldı.

Mirza Efendi, kapıda oğlunu:

– Oğlum, burada benim, senin baban olduğumu sakın kimseye söyleme, diye uyardı.

Bediüzzaman babasının önüne geçip ona yol gösterdi ve içeri aldı.

Salona girdiler.

Vali ve şehrin diğer ileri gelenleri de oradaydı. Sofi Mirza Efendi, utanarak kapının eşiğine yakın bir yere oturdu.

Bediüzzaman, uyarısına rağmen babasını topluluğa iftiharla tanıttı:

– İşte bu zat benim babam Sofi Mirza Efendi’dir.

Ve babasını kapı ağzından alarak başköşeye, Vali Tahir Paşa’nın yanındaki sedire oturttu.

Onun layık olduğu yer orasıydı.

Baba, herkesin önünde ve başında olmalıydı.

alıntıdır

risale haber


SAAT: 03:29

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306