Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Risale_i Nur (Said Nursi) (https://www.forum.medineweb.net/655-risale_i-nur-said-nursi)
-   -   PAKİSTAN MİLLİ EĞİTİM BAKAN YARDIMCISI ALİ EKBER ŞAH ve BEDIUZZAMAN (https://www.forum.medineweb.net/risale_i-nur-said-nursi/31296-pakistan-milli-egitim-bakan-yardimcisi-ali-ekber-sah-ve-bediuzzaman.html)

EyMeN&TaLhA 25 Şubat 2015 16:53

PAKİSTAN MİLLİ EĞİTİM BAKAN YARDIMCISI ALİ EKBER ŞAH ve BEDIUZZAMAN
 
1950 Seçimlerinden sonra Demokrat Parti İktidarı döneminde, Pakistan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ali Ekber Şah, resmi bir ziyaret için Türkiye Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri' nin davetlisi olarak ülkemize gelir.

Misafir Bakan bir ara, Bediüzzaman Hazretleri' ni ziyaret etmek arzusunu dile getirir. Tevfik İleri Bey' de bu ziyaretin gerçekleşmesi için Üstad Hazretleri' nin talebelerinden Salih Özcan'ı görevlendirir.

Hadisenin gelişimini Salih Özcan ağabeyin ağzından dinleyelim.

Milli Eğitim Bakanı merhum Tevfik İleri, beni makamına çağırarak misafir bakanı Üstad' a götürmemi rica etti. Ancak bu ziyarete gidiş ve gelişten kimsenin, özellikle de basının haberi olmasın diye tembih etti.
Misafir Bakanı alarak, hiç kimseye haber vermeden, taksi ile Emirdağ ilçesine müteveccihen hareket ettik.

Yolda giderken misafir Bakan Ali Ekber Şah bana sordu:
“-Üstadın kaç tane taksisi var?
“-Üstadın hiç taksisi yok! Herhangi bir kente gitmek isterse umumi arabayla gider.”
Taksinin içerisini bir sessizlik aldı.

Bir miktar yol aldıktan sonra, yine sayın misafir Bakan bana sordu:
“-Üstadın kaç apartmanı var?”
“-Üstadın apartmanı olmadığı gibi, şahsına ait oturacak evi de yoktur.
“-Mübalağa ediyorsunuz.

Ben İstanbul' da sordum, Üstad'ın Türkiye' de bir milyonun üstünde talebesi varmış. Bunun her biri bir lira hediye verse, bir milyon lira yapar. Nasıl olur da, Üstad'ın apartmanı ve de evi olmaz ?”

“-Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, suret-i kat'iyyede hediye almaz. Bu hayatının vazgeçilmez bir düsturudur. Kimsenin minneti altına girmek istemeyen bir fıtrata sahiptir. Şimdi gittiğimiz zaman göreceksiniz. Kira ile ahşap bir evde oturmaktadır.

Bu tür konuşmalarla birlikte hedefimiz olan Emirdağı' na yaklaşmıştık. Şehre gireceğimiz sırada yola çıkarak bize “dur” işareti veren Üstad'ın hizmetkarı Zübeyr Gündüzalp göründü. Ben hemen şoföre “dur” diye seslendim. Taksi durdu. Zübeyr Gündüzalp bize yaklaşarak, “ Üstad, misafirini bekliyor, buyurun” dedi.

Hareketimizi hiç kimseye duyurmadığımız halde, Üstad kendisine misafir geldiğini nereden öğrendi? Zübeyr' i de taksiye alarak, Üstad'ın evinin önünde durduk.
Üstad' ın bulunduğu odaya birlikte girdik.

Said Nursi Hazretleri misafirini görür görmez ayağa kalktı ve “ Hoş geldin kardeşim Ali Ekber Şah” diyerek, sünnet üzere kucaklaştılar. Üstad, karyolasına oturdu. Biz yere serilmiş olan mindere bağdaş kurarak, oturduk. Üstad' ın Ali Ekber Şah' ı ismen karşılaması da beni hayretler içerisinde bıraktı. İçimden, “Bu, bal gibi üstad'ın kerametidir” dedim .

Ali Ekber Şah, Pakistan ulemaları ile birlikte, İslam'ın mukadderatına dair, 70 sual hazırlamıştı. Bu sualler listesini cebinden çıkartarak, sorma fırsatını bulamadı.

Üstad Ali Ekber Şah' a hitaben konuşuyor ve diyor ki :
“Ali Ekber Şah kardeşim, sizin hatırınıza şöyle bir şey gelebilir. Biz o meseleyi Risale-i Nur'un falan yerinde şöyle hallettik” diye diye, Ali Ekber Şah' ın sormak istediği bütün sualleri tatminkar bir şekilde cevaplandırdı. Bu hali gören misafir Bakan, sevinç gözyaşları dökerek, öpmek için Üstad'ın ellerine sarıldı ve hıçkırarak
Üstad'a :
“-Efendim ben burada bir hafta kalmak istiyorum. Bana ders verir misiniz?”dedi .
“-Ben siyasetçileri kabul etmem. Sizi bu defa kabul ettim. Bir daha da kabul etmem. Fakat size verdiğim bu ders yirmi senelik derstir. Seni yirmi senelik bir talebem olarak kabul ediyorum .”

“-Üstadım… Türkler sizin kıymetinizi bilmiyorlar. Ben sizi Pakistan'a götüreyim.”
“- Hayır. Yara burada başladı. Burada tedavi görecek. Türk Milleti, bin sene Alem-i islam'ın bayraktarlığını yaptı. Bundan sonra da yapacak. Ben, eğer şimdi Mekke' de , Medine' de olsaydım, bu hizmet için buraya gelmeye, kendimi mecbur bilirdim .”

Üstad, Türk Milletine olan muhabbetini, Pakistan Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ali Ekber Şah'a da böylece izhar etti .
Misafir Bakan'la birlikte otele gittik .

Üstad'ın “siyasetçi olduğunuz için sizi ikinci bir defa ziyaretime kabul etmem” sözüne çok müteessir olan sayın Bakan, o gece uyumadı, yatağın içinde durmadan hıçkıra hıçkıra ağlıyordu . Üstadı bir daha görememek endişesi onu çok müteessir etmişti.

Ertesi gün Ankara'ya müteveccihen hareket hazırlığı içerisindeyken, Zübeyr Gündüzalp gelerek, “Üstad misafirini yolcu etmek için geliyor” dedi. Bu tebşirat sayın Bakan'ı o kadar sevindirdi ki ne yapacağını şaşırdı . “Hani, nerede, sahi geliyor mu?” diyerek deliye döndü.

Bu sırada Üstad hazretleri teşrif etti . Taksiye üstadı ve Zübeyr Efendiyi de alarak hareket ettik . Kasabanın dışına çıktığımız zaman Üstad :
“-Biz burada inelim” dedi .
Taksiden hepimiz de indik . Vedalaşma faslındayken Ali Ekber Şah bir paket çıkararak:
“-Efendim, bu kumaşı özel olarak sizin için Pakistan'da dokuttum. Lütfen kabul buyurmanızı ve bir elbise yaptırmanızı rica ediyorum .”

“Ali Ekber Şah kardeşim, hediyeni aldım, kabul ettim. Bende size hediye ediyorum. Benim namıma kendiniz elbise yaptırarak giyin.”
Ali Ekber Şah her ne kadar ısrar etti ise de değişen bir şey olmadı. Kumaşı gerisin geriye almak mecburiyetinde kalan sayın Bakan, bu defa bir kese altın çıkararak:
“-Üstadım bu altınları Pakistan'dan sizin için getirdim. Lütfen bunu kabul buyurun” dedi.
“-Ali Ekber Şah kardeşim, aldım, kabul ettim. Bende size hediye ediyorum. Siz harcayın.” Dedi.

Bu defa sayın Bakan altınları alması için fazla ısrar etti. Zübeyr Gündüzalp müdahale ederek ;
“-Efendim, fazla ısrar etmeyin . Üzüyorsunuz. Üstadın bu düsturunu bozması mümkün değil” dedi.

Üstad' dan ayrıldık, Ankara' ya geldik Ali Ekber Şah, Ankara' da bir beyanatta bulundu. Uzun olan beyanatın özeti aynen şöyledir :
“ Ben kırk senedir Alem-i İslam' da aradığımı, Türkiye' de buldum.

Bediüzzaman yalnız büyük Türk Milletinin değil, bütün İslam Aleminindir. Ondan Alem-i İslam' ın mukadderatına dair pek çok soracaklarım vardı.
Bütün müşküllerim, kendileriyle görüştüğüm bir saat içinde halledildi. Şimdi memleketime büyük müjdelerle dönüyorum.
İslam aleminde bir çok büyük hizmetler başarmış, faziletli ve yüksek alimler gelip geçmiştir. Bunların çoğu mükafatını, ya mülk ve servet, yahut şeref ve şöhret şeklinde elde etmişlerdir.

Halbuki Bediüzzaman' ın evinde bugün, yakacak bir lambası dahi yoktur .

Alintidir..

{ Kaynak:İbrahim Refik, Geçmişten geleceğe ışıklar, Albatros yayınları 2003, İstanbul }


SAAT: 15:53

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306