Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İLİTAM Bölümleri Ders/ Dökümanlar > SAKARYA İlitam

Konu Kimliği: Konu Sahibi Mihrinaz,Açılış Tarihi:  02 Nisan 2017 (23:38), Konuya Son Cevap : 02 Nisan 2017 (23:45). Konuya 3 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 02 Nisan 2017, 23:38   Mesaj No:1
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mihrinaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.398
Konular: 1269
Beğenildi:11841
Beğendi:8986
Takdirleri:26241
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sakarya ilitam Hadis Tarihi ve Usulü Ünite Soruları (Medineweb)

Sakarya ilitam Hadis Tarihi ve Usulü Ünite Soruları (Medineweb)

HADİS ÜNİTE 1
1)Hadis nedir?

Hadis: Genel olarak Hz. Peygamber (SAV) ‘in söz ve işleriyle ilgili haber demektir.

2)Hadis kaç kısma ayrılır? Bunlar nelerdir?

Hadis iki kısma ayrılır:

*Metin:Haberde Hz. Peygamber (SAV) ‘e ait olduğu söylenen söz ve iş kısmına denir.

*Sened: Metni duyan insandan son insana kadar sözü ve haberi birbirine aktarıp nakleden kimselerin yer aldığı kısımdır. Hadisi nakledenlerin isim zinciridir.

3)Kudsi hadis, mevkuf hadis, maktu hadis ve merfu hadis nedir?

*Kudsi hadis: Yüce Allah’a Kur’an dışında nisbet edilen söz ve işlerdir.

*Mevkuf hadis: Bir sahabiye ait olduğu söylenen söz ve işlerdir.

*Maktu hadis: Bir tabiiye ait olduğu söylenen söz ve işlerdir.

*Merfu hadis: Hz. Peygamber (SAV)’e ait olduğu özellikle belirtilmiş söz ve işlerdir.

4)Hadisler sahihlik bakımından kaça ayrılır? Bunlar nelerdir?

İkiye ayrılır:

*Makbul hadis: Hz. Peygamber (SAV) ‘e ait olma ihtimali fazla olan hadis demektir. İkiye ayrılır:

-Sahih hadis: Baştan itibaren son raviye kadar sık’a (güvenilir ve bilgiyi koruma özelliği olan) raviler tarafından nakledilen, diğer hadislere aykırı olmayan, gizli bir kusuru da bulunmayan hadistir.

-Hasen hadis: Ravilerden birinin bilhassa güvenilirlik ve bilgiyi koruyamama özelliği eksikse bu ravilerin aktardıkları hadislere denir.

*Merdud hadis: Hz. Peygamber (SAV) ‘e ait olma ihtimali az olan hadislerdir. İkiye ayrılır:

-Zayıf hadis: Sahih hadisin özelliklerinden birini ya da birkaçını taşımayan hadislerdir.5’e ayrılır:_Mürsel hadis: Bir ravinin doğrudan Hz. Peygamber (SAV) ‘den naklettiği hadistir. Ravi düşmüştür.

_Munkatı hadis: Sahabiden sonra bir veya birkaç ravisi düşmüş hadis demektir.

_Mullak hadis: Senedin son kısmında yani yazar kısmında ravisi eksik olan ya da hiç yazılmamış olan hadistir.

_Muallel hadis: Ancak uzman alimlerin fark edebileceği gizli bir kusuru olan hadistir.

_Müdelles hadis: Taşıdığı bir kusuru yokmuş gibi nakledilmeye çalışılan hadistir.

-Mevzu hadis: Gerçekte Hz. Peygamber (SAV) ile hiçbir ilgisi bulunmayan hadis demektir. Uydurma hadislerdir.

5)Hadisler ravi sayısı bakımından kaça ayrılır?

İkiye ayrılır:

*Mütevatir hadis: Her nesilde ravi sayısı çok olan, yalan üzerine ittifaklarının kabul edilemeyeceği kişilerin hadisleridir.

*Haber-i vahid hadis: Mütevatir hadis derecesine ulaşmamış hadis demektir.3 kısma ayrılır:-Meşhur hadis: Her nesilde en az 3 ravi tarafından nakledilmiş hadistir.

-Aziz hadis: Her nesilde en az 2 ravi tarafından nakledilmiş hadistir.

-Ferd hadis: Bir ravi tarafından nakledilmiş hadistir.

6)Muttasıl sened ve muttasıl hadis nedir?

Hadisi sırasıyla birbirine nakleden raviler arasında bir ravi atlanmamışsa o senede ‘muttasıl sened’,hadise de ‘muttasıl hadis’denir.



HADİS TARİHİ ÜNİTE 2
1)Hadisin bizim için önemi neyden kaynaklanır?

Hadisin bizim için önemi büyük ölçüde Hz. Peygamber(SAV) ‘in dindeki konumundan kaynaklanır. Bunu da belirleyen Kur’ an-ı Kerim’dir.

2)Kur’ an Hz. Peygamber(SAV) ‘i nasıl tanıtır?

Kur’ an, Hz. Peygamber(SAV) ‘i her şeyden önce ve tabii olarak bir insan olarak tanıtır. Bununla beraber yine Kur’ an’a göre Hz. Peygamber(SAV) ‘in birçok ayırıcı üstün özelliği vardır.

3)Hz. Peygamber(SAV) ‘in Kur’ an’a göre bazı özellikleri nelerdir?

*Hz. Peygamber(SAV), Yüce Allah’ın müminlere bir lütfudur.

* Hz. Peygamber(SAV), Yüce Allah’ın kendisine göndereceği ağır bir yükü kaldıracak kadar güçlüdür(hem maddi hem manevi ağırlığı ifade eder.)

* Hz. Peygamber(SAV) büyük bir ahlak sahibidir.

* Hz. Peygamber(SAV),apaçık bir gerçek ve dosdoğru bir yol üzerindedir.

4)Hz. Peygamber(SAV) ‘e karşı görevlerimiz nelerdir?

*İman etme

*Sevgi ve saygı gösterme

*O’na salat ü selam getirme

*Örnek alma

*Her işte O’na başvurma

*İtaat edip isyan etmeme, üzmeme

5)Hz. Peygamber(SAV) ‘in doğrudan veya dolaylı olarak hadisin önemini belirten açıklamaları nelerdir?

*Kendisine Kur’ an’ın dışında başka şeylerin de vahyedildiğini, yaptığı bazı açıklamaların Allah’ın emriyle olduğunu, bunları kendiliğinden yapmadığını belirtmiştir.

*Sünnetine sarılmayı emretmiş, sadece Kur’ an ile yetinmeyi yasaklamış, nefsin hevasına uymayı kınamıştır.

*Söz ve işlerinin bellenip muhafaza edilmesini, onların diğer insanlara ulaştırılmasını, bunda büyük sevap olduğunu açıklamıştır.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Mihrinaz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Dört Entrikacı mı Dört Dahi mi? Duhatul Arab İslam/Dinler/Mezhepler Kara Kartal 1 81 09 Nisan 2024 00:40
Fakire Makarna Sadakası Medineweb.net Videolar Kara Kartal 1 67 08 Nisan 2024 17:02
Başörtülü Bacıma Ters Kelepçe İslami Haberler Mihrinaz 1 48 08 Nisan 2024 03:17
Merhemet Duyğusu Sende Yoxdursa Şiirler ve Şairler Mihrinaz 0 73 05 Nisan 2024 15:20
Gazze Perdenin Yırtıldığı Yer Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 0 69 01 Nisan 2024 03:25

Alt 02 Nisan 2017, 23:41   Mesaj No:2
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mihrinaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.398
Konular: 1269
Beğenildi:11841
Beğendi:8986
Takdirleri:26241
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

HADİS TARIHİ 3. Hafta


1)Hadis tarihi nedir?

- Hadisin, Hz. Peygamber(SAV) ‘den itibaren günümüze kadar nasıl ve hangi şartlarda geldiğini ele alan hadis bilgi koludur.

2)Hadisler günümüze gelinceye kadar kaç aşamadan geçmişlerdir?

- 4 aşamadan geçmişlerdir:

*Tesbit dönemei

*Tedvin dönemi

*Tasnif dönemi

*Tehzip dönemi

3)Tesbit döneminde hangi faaliyetler söz konusudur?

-Bu dönemde hadislerin sözlü ve yazılı olarak öğrenilmesi, öğretilmesi, halk arasında yayılması böylece hafızalarda ve değişik yazı malzemelerinde tesbit edilip koruma altına alınması söz konusudur.

4)Tesbit dönemi hangi tarihte vuku bulur?

-Bu dönem hicri 1.yy’ın sonlarına kadar devam eder. Yani sahabe ile büyük tabiunun (yaşları küçük de olsa hadis rivayetlerinin çoğu sahabeden olan tabiilerdir)yaşadığı dönemdir.

5)Tesbit döneminde belli başlı hadis faaliyetleri nelerdir?

-Hadis Öğrenim Faaliyetleri: Bu dönemde hadis öğrenim ve öğretimi için Hz. Peygamber(SAV) ve sahabenin yoğun faaliyetleri vardır.

-Hadis Öğreniminin Güvenilirliği İçin Faaliyetler:Dinin iki temel kaynağından biri olan hadislerin naklinde çok titiz davranılmasının gerekli görüleceği açıktır. Bunun için sahabe belli başlı çarelere başvurmuştur.

6)Hadis öğreniminde Hz. Peygamber(SAV) ‘in faaliyetleri nelerdir?

*O günkü şartlarda fertlerle tek tek irtibata geçmenin yanında kalabalıkların bir araya geldiği panayır, hac, savaş ve bayram gibi içtimai hadiselerde iletişim için güzel fırsatlar sağlıyordu.

*Kendisine tebliğ görevi verilişinden itibaren onları kendi sözleriyle açıklamış, şahsında uygulayıp örneklik yapmış, sorulan sorulara cevaplar vermiş, ortaya çıkan meselelere çözümler getirmiştir. Böylece söz ve fiilleri çevresindekiler tarafından görülmüş, işitilmiş ve onlara yayılmıştır.

*Peygamberliğinin ilk yıllarında hac mevsimlerinde Mekke’ye dışarıdan gelenleri dolaşarak Müslümanlığı anlattığı bilinmektedir.

*Mekke’de sürdürülen faaliyetler, hicretten sonra Medine’de de devam etmiştir. Hz. Peygamber(SAV), bazı mühim hükümleri savaş sırasında veya Veda Haccı esnasında açıklamıştır. Hayber savaşında mut’a nikahı ile bazı hayvan etlerinin haramlığı, Mekke’nin fethinde cahiliye imtiyazlarının geçersizliği ve Mekke’nin harem oluşu. Buna örnektir.

*Doğrudan ulaşma imkanı bulamadığı insanlara aracılarla ulaşmaya çalışmıştır. Bu amaçla civar bölge yetkililerine elçi ve memurlar göndermiştir.

*Elçilerinden bazılarıyla dine davet mektupları da göndermiştir. Bir kısmı günümüze kadar gelmiş olan bu mektuplar, ilk yazılı Hadis belgeleri arasında yer alır.

*Sünnetin öğrenilmesi ve yayılması için bu fiili faaliyetlerin yanında sözlü teşvikler de olmuştur. Hz. Peygamber(SAV), ilim öğrenme ve öğretmenin faziletine dikkat çekmiş ve bunlara teşvikte bulunmuştur.

*Hz. Peygamber(SAV), kendi hadislerinin öğrenilip öğretilmesini de emir ve tavsiye etmiştir.

7)Hadis öğreniminde sahabenin faaliyetleri nelerdir?

*Sahabe, Hz. Peygamber(SAV)’i aşkla şevkle takip etmiş, mümkün olduğu kadar söz ve hareketlerini kaçırmamaya çalışmış, sözlerini duyup bellemiş, fiillerini müşahede etmişlerdir. Bunun için uzakta olalar yer ve yurtlarını bırakıp Hz. Peygamber(SAV)’in yanına gelmiş, Kur’ an ve sünnet öğrenip dönmüşlerdir.

*Sahabe_i kiram, Peygamber(SAV)’den doğrudan duyamadıkları, göremedikleri şeyleri ise duyan, gören arkadaşlarından sorup öğreniyorlardı. Onlar, bilhassa Hz. Peygamber(SAV) hakkında yalan söylemezlerdi. Yine de tedbiri elden bırakmaz, ikinci şahıslardan hadis alırken ihtiyatlı davranırlardı.

8)Hadis öğreniminde hanım sahabilerin yeri nedir?

-Hadislerin öğrenim ve öğretiminde hanım sahabilerin payı büyüktür. Onlar da cemaatle kılınan namazlara, Hz. Peygamber(SAV)’in hutbe ve vaazlarına katılırlar, meselelerini Hz. Peygamber(SAV)’den sorup öğrenirlerdi. Hanım sahabiler içinde bu konuyla ilgili olarak ensarlı hanımların ve Hz. Peygamber(SAV)’in hanımlarının özel bir yeri vardır.

9)Hz Peygamber(SAV)’in hanımları arasında Hz. Aişe neden ilk sıralarda yer alır?

Zekası ve araştırmacı kişiliğiyle Hz. Aişe, Hz. Peygamber(SAV)’in hanımları arasında ilk sırada yer alır. Bir tesbite göre en çok hadis rivayet eden sahabiler arasında Ebu Hureyre, Abdullah b. Ömer, ve Enes b. Malik’ten sonra Hz. Aişe 2210 hadis rivayetiyle 4. sırayı alır. Ayrıca Hz. Aişe fıkıh konusunda da ilk sıralardadır.

10)Sahabe hadis öğreniminin güvenilirliği için hangi çarelere başvurmuştur?

*Hadis rivayetini azaltma

*Hadis rivayet edenden şahit isteme

*Hadis rivayet edene yemin ettirme

*Hadisi Kur’ an ve önceden bildikleri hadis ile karşılaştırma

*Hadisi ilk duyan kimseden almaya çalışma

*Hadisin ravilerini inceleme

11)Bazı sahabeler neden hadis rivayetini azaltmışlardır?

-Bazı sahabiler, Hz. Peygamber(SAV)’in buyurduğu gibi rivayet edememe başka bir ifadeyle hata yapma endişesiyle hadis rivayetinden kaçınmışlardır, mümkün olduğu kadar az hadis rivayet etmeye çalışmışlardır. Mesela ilk Müslümanlardan olan Sa’id b. Zeyd’in neredeyse hiç hadis rivayet etmediği nakledilmektedir.

12)Hadisi ilk duyan kimseden alma gayretleri neden genişlemiştir?

-Çünkü sahabe döneminin sonlarına doğru ortaya çıkan hadis uydurma fitnesi, araya 2.-3. raviler de girdiği için daha temkinli olmayı gerektirdi ve bunun neticesinde hadis rivayetinde hadisi ilk duyan kimseden almaya çalışma gayretleri genişledi.

13)Sened nasıl ortaya çıktı?

-Hadis uydurma hareketinin ortaya çıkmasından sonra hadisi rivayet edene hadisi kimden aldığı sorulmaya ve söylenen hoca güvenilir biri ise hadis alınmaya başlandı. Böylelikle sened; yani, hadisin, onu rivayet eden kimselerin isimlerinin sırasıyla zikredildiği kısım ortaya çıkmış oldu.

14)Hadis öğrenim usulleri nelerdir?

-Hadisler, tesbit döneminde daha ziyade sema(yani hocadan işitme) yoluyla alınmışlardır. Bununla beraber zaman zaman kıraat (talebenin okuyup hocanın dinlemesi) ve kitabet (yazılı olarak verme, gönderme) usulleri de kullanılmıştır.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Nisan 2017, 23:44   Mesaj No:3
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mihrinaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.398
Konular: 1269
Beğenildi:11841
Beğendi:8986
Takdirleri:26241
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

HADİS TARİHİ 4.HAFTA ÖZETİ
1)Hadislerin rivayetleri kaç şekilde olmuştur?

*Hadislerin Hz. Peygamber(SAV)’den duyuldukları gibi aynen alınıp nakledilmeleri en güzel şeklidir ve mümkün olduğunca böyle yapılmalıdır. Asıl olan budur.

*Ancak diğer taraftan aynen rivayet etme imkanı olmadığında hadislerin, mana bozulmamak şartıyla, Hz. Peygamber(SAV)’in kullandığı lafızların yerine benzerleri kullanılarak rivayet edildiklerini gösteren haberler de vardır. Çünkü uzun hadislerde metni aynen akılda tutma her zaman mümkün olmamış olabilir. Ama bu hadislerin de nakledilmeleri gerekir. Bu sebeple ortada bir mecburiyet bulunduğu için, aynen nakletme imkanı olmadığında hadislerin manalarıyla rivayet edilmeleri caiz görülmüştür. Nitekim Kur’ an-ı Kerim ile sünnette de bunun caizliğini gösteren deliller vardır. Ancak şu da vardır ki: bazı kelime veya cümlelerin farklılıklarının mutlaka mana ile rivayetten meydana geldiğini söylemek doğru olmaz. Çünkü Hz. Peygamber(SAV) aynı sözü 23 yıllık peygamberliği esnasında değişik yer ve zamanlarda farklı kelime veya cümlelerle söylemiş olabilir.

2)Hadislerin mana ile rivayetini caiz gören zatlar kimlerdir?

-Hz. Aişe, Abdullah b. Mes’ud, Ebu’d-Derda’ ve Enes b. Malik gibi sahabiler. Sonraki nesillerden ise Amir eş-Şa’bi, İbrahim en-Neha’i, Sufyan b. Uyeyne ve Yahya b. Sa’id el-Kattan gibi alimlerdir.

3)Hadisin mana ile rivayeti hangi durumda caiz değildir?

-Hadisin mana ile rivayeti caiz görülmekle beraber bunu herkes her zaman yapamaz. Mana ile rivayeti, Hz. Peygamber(SAV)’in kullanmış olduğu asıl lafzı bilmeyen kimse, dilin, manayı bozup bozmayacak inceliklerini biliyorsa, manayı bozmayacak şekilde yapabilir. Aksi halde mana ile rivayeti caiz değildir. Mana ile rivayetin caizliği, hadislerin kitaplara geçmesinden önce idi, ondan sonra da caiz değildir.

4)Hz. Peygamber (SAV) niçin hadis yazma yasağı koymuştur?

-Hz. Peygamber (SAV) zamanında yazı bilenlerin sayısı fazla değildi. Dolayısıyla yazı bilenlerin hemen hemen hepsi de vahiy katibi olarak çalıştığı için Peygamber Efendimiz (SAV) hadislerin yazılması yasağını koymuştur. Çünkü vahiy katipleri ayetleri yazıyorlardı hadisleri de yazmaları halinde karışma endişesi vardı. Bundan dolayı hadis yazımını yasaklamıştı. Sonra yazı bilenler çoğalınca bu endişe ortadan kalktı ve Hz. Peygamber(SAV) hadislerin yazılmasına müsaade etti.

5)Hadislerin yazıyla tespitinin caiz olup olmadığıyla ilgili görüşler nasıldır?

-Hadislerin yazıyla tespitinin caiz olup olmadığı ilk yılların tartışılan konularındandı. Bu konuda farklı haberler bulunmaktadır. Bunların bir kısmında hadislerin yazılması yasaklanmakta veya hoş karşılanmamaktadır. Bir kısmında ise hadislerin yazılabileceğini gösteren haberler vardır. Ayrıca birçok sahabinin hadisleri bizzat yazdıkları, yazdırdıkları veya yazılı hadis mecmualarına sahip oldukları da nakledilmektedir. Görüldüğü gibi hadislerin yazılıp yazılamayacağı konusunda birbirleriyle çelişen haberler bulunmaktadır. Hadis usulünde bu duruma ıhtilafu’l-hadis, ilgili hadislere de muhtelifu’l-hadis denir.

6)Birbirine zıt görünen hadislerde hangi ihtimaller söz konusudur?

-Bu durumda 4 ihtimal söz konusudur:

*Ya bu hadislerden bir kısmının hükmü sonradan kaldırılmıştır. Buna nesh denir. O zaman hükmü kaldırılmış yani mensuh olanlar bırakılır, hükmü baki ve geçerli yani nasih olanlar alınır.

*Yahut bunların bir kısmı sıhhat ve amel edilme bakımlarından diğerlerinden daha üstündür. O zaman da bu durumda daha üstün (racih) olanlar alınıp diğerleri yani mercuh olanlar bırakılır. Bu işe tercih denir.

*Veya bunlar farklı durum, kişi veya zamanlarla alakalıdırlar, dolayısıyla onlar, bu yönleri ortaya konularak yorumlanırlar ki buna da cem’, te’vil veya telfik denir.

*Birbirlerine zıt olan hadislerde bu durumlardan hiçbiri tespit edilemezse o zaman o hadisler tamamen bırakılır, onlarla amel edilmez. Bu duruma da tevakkuf veya tesakut denir.

7)Hz. Peygamber(SAV)’den sonra uzun yıllar hadis yazılamayacağı kanaatinin asıl sebepleri nelerdir?

-Bu kanaat Hz. Peygamber(SAV)’in yasağına dayanmamaktaydı. Sadece Zeyd b. Sabit bu konudaki kanaatini izhar ederken Hz. Peygamber(SAV)’in yasağını zikretmiştir ki, onun sebebi de bu yasağın Hz. Peygamber(SAV)’in vefatından sonra da devam ettiği kanaatidir. Asıl sebepler ise şunlardır:

*Bazı vahiy katiplerinin kendilerine katiplik yaptıkları sürece konmuş olan hadis yazma yasağını ömür boyu sürecek bir yasak olarak değerlendirmeleri ve bu doğrultuda kanaat belirtmeleri.

*Kur’ an-ı Kerim dışındaki şeylerle meşgul olunup Kur’ an-ı Kerim’in ihmal edileceği düşüncesi. Örn: Hz. Ömer ‘sünen’i yazmak için sahabenin tasvibini aldıktan sonra 1 süreyle istiharede bulunmuş, ancak söz konusu endişeyle bu teşebbüsünden vazgeçmişti.

*O günkü toplumun sahip olduğu ilim zihniyeti. O günkü toplumun yazılı bir kültürü yoktu. Her şey hafızalarda muhafaza edilmekte, satırlarda değil sadırlarda bulunan ilme önem verilmekteydi.

*Yazılanlara güvenilip ezberlemenin terkedileceği endişesi. Bazı kimselerin hadisler yazılırsa ezberlemeleri terk edilir endişesi taşıdıkları görülmüştür.

*Yazılan hadislerin ehli olmayan kimselerin eline ulaşıp onlarda yanlışlıklar, tahrifler, ekleme ve çıkarmalar yapacağı endişesi. Böylesi endişelerle ömürlerinin son demlerinde kitaplarını imha ettirenler/edenler görülmüştür.

Şu halde söz konusu kanaatte, Resulullah (SA)’in sarih bir emrinden ziyade bazı ferdi endişeler, ictimai ve kültürel şartlar etkili olmuştur.

8)Hz. Peygamber(SAV)hayattayken yazılanlar nelerdir?

*Bizzat Resulullah(SAV)’in emriyle yazılanlar:

-Medine sözleşmesi

-Nüfus sayımı tutanağı

-İmtiyaz belgeleri

-Yahudilerle yapılan yazışmalar

-Dine çağrı mektupları

-Görevlilere verilen/gönderilen talimatnameler

-Hz. Peygamber (SAV)’in Mekke’nin fethinde okuyup da Yemen’li Ebu Şah’ın isteği üzerine yazılıp bu sahabiye verilen hutbe.

*Ferdi gayretlerle yazılanlar:

-Abdullah b. Amr İbni’l-As’ın Hz. Peygamber(SAV)’den izin alarak hadis yazdığı meşhurdur. es-Sahifetu’s-Sadıka isimli sahifesi.

-Enes b. Malik, Resulullah(SAV)’den duyup yazdığı, sonra da huzurunda okuduğu bazı kitaplara yani evraka sahipti.

-Hafızasının zayıflığından şikayet eden bir sahabiye Hz. Peygamber(SAV)’in yapmış olduğu:’’hafızana sağ elinle yardım iste(yani yaz)’’ tavsiyesi üzerine, yazı yazmayı bildiği anlaşılan bu sahabi hadis yazmış olmalıdır.

-Mısır kökenli bir sahabi ve Hz. Peygamber(SAV)’in azadlısı olan Ebu Rafi’ de Hz. Peygamber(SAV)’den hadis yazımı için izin istemiş ve kendisine izin verilmişti.

9)Hz. Peygamber(SAV)’in vefatından sonara sahabe döneminde yazılan hadisler nelerdir?

-Hz. Ebu Bekr’in 500 kadar hadis yazdığı fakat sonra aslına uygun yazamamış olma endişesiyle bunları imha ettiği nakledilmektedir.

-Hz. Ömer’in de hadis yazma teşebbüsü olmuştu. Ancak o, bir ay süreyle yaptığı istişara ve istiharelerden sonra, önceki ümmetlerin, Allah’ın Kitabı yanında başka kitaplar edinerek saptıklarını söyleyerek ‘’sünen’’i yazmaktan vazgeçti.

-Hz. Ali’nin içinde bazı hadislerin yazılı olduğu bir sahifesi vardı ve bunu kılıcına takılı olarak yanında taşırdı.

-Ebu Hureyre’nin de hadis sahifeleri vardı. Bu sahabinin pek çok yazılı hadis malzemesine sahip olduğu nakledilmektedir.

-Abdullah b. Abbas eline yazı malzemeleri alarak sahabileri kapı kapı dolaşmış ve onlardan duyduğu hadisleri yazmıştı. O böylece diğer sahabilerden duyup yazdığı hadislerle birçok hadis sahifesi meydana getirmişti. İbn Abbas’ın, bir deve yükü kadar olduğu nakledilen kitapları oğlu Ali’ye, ondan da hadisçilere intikal etmişti.

-Semure b. Cundeb’in de içinde pek çok ilim bulunan bir sahifesi vardı.

-Cabir b. Abdillah’ın da hacla ilgili bir kitabının olduğu nakledilmektedir. Bu kitabın da katibi kesin olarak belli değildir.

-Abdullah b. Ömer’in de hadis sahifelerinin olduğu ve evinden çıkmadan önce onlara göz attığı nakledilmektedir.

Bütün bunlar gösteriyor ki sahabe döneminde hadisler muhafazaya alınırken hızlı ve yaygın bir şekilde de yazı kullanılmaya başlanmıştır.

10)Hadisin değeri hakkındaki tartışmalar nelerdir?

-Sahabe içinde hadisin dindeki yerini ve değerini tartışan, onu kabul etmeme eğiliminde bulunan hiç kimse görülmemiştir. Ancak sahabeden sonra gelen Müslümanların arasında, nadiren de olsa, hadisin önemini kavrayamayanlar görülmeye başlandı. Bunlardan olan hariciler, Kur’ an’da hüküm koyma yetkisinin sadece Allah’a ait olduğunu belirten bazı ayetlere bakarak Kur’ an’da yer almayan hükümler taşıyan hadisleri kabul etmemeye kalkışmışlardır. Bu Kur’ an’ı bir bütün olarak ele almamaktan kaynaklanan yanlış bir düşüncedir. Çünkü bizzat Kur’ an-ı Kerim Hz. Peygamber(SAV)’e hüküm koyma yetkisi vermiştir.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 02 Nisan 2017, 23:45   Mesaj No:4
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Mihrinaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.398
Konular: 1269
Beğenildi:11841
Beğendi:8986
Takdirleri:26241
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

HADİS TARİHİ 5.HAFTA ÖZETİ
1)Tedvin nedir?

-Hadislerin kitaplar içinde toplanması faaliyetine tedvin denir. Tedvin kelimesi Farsça’dan Arapça’ya geçmiştir.

2)Tedvin ve tedvin faaliyeti nasıl ve ne zaman başlamıştır?

-Medine, Kufe ve Mekke’de ilk ders halkaları kurulmuş; ilim ekollerinin ilk çekirdeği ortaya çıkmıştır. Bu dönemi takiben Kur’ an ve hadisi/sünneti iyi bilen Medineli fakihler, ayetleri ve hadislerden dinin temel esaslarını ve fıkhi kurallarını istinbat ederek, dinin doğru anlaşılması ve yaşanmasında topluma önderlik etmişlerdir. Sonra o ana kadar yalnızca şahsi arşivleme gayretleriyle yazılmış hadislerin, daha geniş çaplı arşivleme, sınıflandırma maksadıyla yazılması, yani tedvin ön plana çıkmış, hicri 2. yy’ın başlarından itibaren hadisler, yoğun bir çalışma ile İslam beldelerinin hemen hepsinde toplanmış, yazıya aktarılmış ve alimlerin kütüphanelerinde korunmaya alınmıştır.

-Tedvin faaliyeti, saadet asrından hemen sonra, yani tespit döneminin akabinde başlamış, tedvine duyulan ihtiyacın artmasıyla birlikte bilinen bütün hadislerin toplanıp bir araya getirilmesini sağlayacak şekilde artarak devam etmiştir. Tedvinin bir müddet sonara zaruret haline gelmesi ile birlikte hicri 1.yy’ın sonları ile 2. yy’ın ortalarına kadar olan zaman dilimi tedvin faaliyetinin en yoğun ve sistemli yapıldığı dönem olması itibariyle tedvin dönemi olarak adlandırılmıştır.

Hadis tedvin faaliyeti tek bir sahabenin hadislerini kaydetme ile başlayıp bir beldedeki hadisleri kaydetme ve ulaşılabilen bütün beldelerdeki hadisleri kaydetme şeklinde kademeli bir şekilde genişlemiştir.

3)Tedvin döneminde ne hedeflenmiştir?

-Bu dönemde sahabenin talebelerine aktardığı, bütün hadislerin toplanıp yazılması hedeflenmiştir. Bu maksatla hadis öğrenmek için yolculuklar yapılmış, elden geldiğince bütün rivayet malzemesi yazılıp kaydedilmiş ve ezberlenmiştir. Sözlü olarak rivayet edilen hadisler kadar sahabelerin bizzat yazdığı ya da yazdırdığı sahifeler veya hadis cüzleri de tedvin döneminde bir araya getirilmiştir. Hadisçiler, tedvin döneminde kaydedilmeyip daha sonra ortaya çıkan rivayetlere itibar etmemişlerdir.

4)İlk dönem tedvin faaliyetlerindeki metinler günümüze ulaşmış mıdır?

-Hadis alimlerinin, daha sonraki dönemlerde sahabe isimlerine göre tertip ederek yazdıkları müsnedler, hadislerin sahabe ravilerine göre tedvinin en mükemmel örnekleridir. Bu çalışmalar, tedvin dönemindeki çalışmaları içine aldığı ve onların düzenlenmesi sonucu ortaya çıktığı için ilk dönem tedvin faaliyetlerindeki yazılı metinlerin çok azı günümüze ulaşmıştır. Örn:İmam Zeyd b. Ali’nin müsnedi günümüze ulaşmış ve basılmıştır.

5)Genç sahabelerin tedvin çalışmaları nelerdir?

-Peygamber(SAV)’in vefatından sonra hadisler toplanıp, bir araya getirilmeye çalışılmıştır. Genç sahabeler, Medine ve civar köyleri adeta ev ev gezerek sünneti derlemiş, hadisleri toplamışlardır. Mesela Abdullah b. Ömer, Peygamber(SAV)’in sünnetini öğrenmek için Medine civarındaki mescidleri gezer, sünnete dair ne bulursa onları toplamaya çalışırdı. Abdullah b. Abbas, ev ev dolaşır sahabelere bildiklerini sorar, öğrendiği hadisleri yanında taşıdığı levhalara yazardı.

6)Peygamber(SAV)’in vefatından sonra halifeler tedvin faaliyetleriyle ilgili nasıl hareket etmişlerdir?

-Peygamber(SAV)’in vefatından devlet başkanlığı vazifesini üstlenen halifeler sünnetin koruması ve hadisin bir araya toplanması ile yakından ilgilenmişlerdir. Örn:Hz. Ebu Bekr, Hz. Ömer. Halifeler, hadislerin korunup kayıt altına alınması gerektiğini düşünmüşler ancak Kur’an’ın yanında ikinci bir kitap meydana getirmiş olmak gibi bir sorumluluğu yüklenmek istemediklerinden dolayı kitap haline getirme fikrinden vazgeçmişlerdir. Devlet başkanları, müstakil ikinci bir kutsal kitap yazdırmak düşüncesinden endişe etmişlerse de sünneti kaydetmek ve korumak maksadıyla hadislerin yazılmasının önemine inanmışlar ve bu konuda her zaman alimleri teşvik etmişlerdir.

7)Hangi hususlar hadislerin tedvinine duyulan ihtiyacı arttırmıştır?

-Sahabelerin vefatı, alimlerin sayısın azalması, İslam devletinin sınırlarının genişlemesi ile birlikte ehliyetsiz kişilerin hadis rivayet etmesini denetlemenin zorlaşması, bir takım aykırı fikirli kişi ve gurupların ortaya çıkması gibi hususlar hadislerin tedvinine duyulan ihtiyacı arttırmıştır.

8)Ömer b. Abdülaziz’in ilimle ilgili görüşleri nelerdir?

-İlme merakı ve sünnete bağlılığı ile bilinen Ömer b. Abdülaziz, devlet başkanı olunca valilerine haber göndererek hadislerin yazılmasını emretmiştir. Medine valisi Ebu Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm’a gönderdiği mektupta:’’bak, araştır; Peygamber(SAV)’in bütün hadislerini yaz. Zira ben ilmin kaybolmasından, alimlerin vefat edip gitmelerinden korkuyorum. Yalnızca Hz. Peygamber(SAV)’in hadisleri kabul edilsin, ilim herkese öğretilsin: bilmeyenlerin öğrenmesi için alimler ders halkaları kursun. Çünkü ilim gizli tutulmadıkça mahvolmaz.’’demiştir.

Halifenin teşviki ve ilmi açıdan tedvine duyulan ihtiyaç neticesinde farklı şehirlerdeki alimler hadis tedvinine daha bir önem vermeye başlamışlardır. Hadisleri tedvin faaliyeti Medine’de başta İbn Şihab ez-Zühri olmak üzere bir çok alim tarafından yapılmıştır.

9) İbn Şihab ez-Zühri’yi tedvin faaliyetlerinde akranlarından öne çıkaran husus nedir?

- İbn Şihab ez-Zühri,’nin tedvin faaliyetini akranlarından öne geçiren en önemli hususlardan biri onun hadis rivayetindeki metotlu yaklaşımıdır. O, rivayet usulünü açıkça belirlemiş ve bu ilkelere uygun hareket etmiştir. Onun bu metotlu ve sistemli uygulamaları dolayısıyla, tedvin faaliyetindeki yerini anlatmak için ‘’ilmi ilk tedvin eden kimse İbn Şihab ez-Zühri’dır’’ denmiştir.

10)İlk müdevvinlerin hadis toplama şekilleri nasıldır?

-İlk müdevvinleri hepsi hadisleri yazarak toplamışlardır. Bazıları hiç yazmadan ezberleyerek, bazıları da yazdıklarını ezberleyerek hadisleri toplamışlardır. Mekke’ de Abdullah b. Abbas’ın talebeleri ve Amr b. Dinar, Basra’da Katade b.Diame ve Yahya b. Ebi Kesir, Kufe’de Ebu İshak Es-sebi ve Süleyman b. Mihran el-A’meş, özellikle kendi beldelerindeki hadisleri tedvin konusunda öncü olmuşlardır.

11)Tedvin döneminde isnadın önemi nedir?

-Hadisleri ilk kaynaktan öğrenme, bildiği hadislerin ilk ravilerine ulaşarak teyit etme, bir hocadan dinlediği hadisi başka hocaların rivayetleriyle karşılaştırarak kontrol etmek gibi maksatlarla alimler, hadis için yolculuklar yapmışlardır.Yalnızca bir hadis dinlemek maksadıyla talebeler, çevre vilayetlerden Medine’ye geliyorlardı.Medine ve Mekke hac mevsimlerinde farklı bölgelerden gelen bu muhaddislerin buluşma mekanları oluyordu.Böylece çok kısa bir zaman içinde hadis / ilim , tüccarlar,ilim seyyahları ve hacılar vasıtasıyla İslam coğrafyasının her yanına yayılmış, isnad, bölgeleri birbirine bağlayan güçlü bir bağ olmuştur.

12)Tedvin döneminde hadis seyahatlerinin önemi nedir?

-Hadis talebelerinin hadis öğrenmek maksadıyla uzun yolculuklara çıkmaları sonucunda hicri ikinci ve üçüncü yy.de islam dünyasındaki en hareketli ilmi faaliyet, hadis seyahatleri(rihle) olmuştur. Bu hadis seyahatleri esnasında alimlerin çok farklı bölgelere(Medine,Mekke ve Şam) seyahat ederek oralardaki hadisleri toplamışlardır.Böylece daire daha da genişlemiş ve farklı bölgelerde ulaşabildikleri hadisleri toplama faaliyeti yine bu dönemde yoğunlaşmıştır.

13)İslam ilim geleneğinde isnad ve isnadın önemi nedir?

-Hadisler, ilk söylendiğinde dikkatle dinlenmiş, aynı dikkat ve titizlikle başkalarına ulaştırılmıştır. Hadislerin öğretim ve ulaşımında uygulanan, hocaların adlarını anarak, hadisi Peygamber(SAV)’e ulaştırma usulüne ‘’isnad’’ denilmiştir. İslam ilim geleneğinde isnad sisteminin ayrı bir yeri vardır. Müslüman ilim adamları, isnadın İslam ümmetine mahsus bir metot olduğunda hem fikirdirler. Er-Razi’ye göre, Allah, Adem(as)ı yarattığından beri hiçbir ümmette peygamberlerin mirası, güvenilir insanlar tarafından korunmamıştır. Yalnızca İslam ümmetinin alimleri asırlar boyunca Peygamber(SAV)nin sünnetini korumuşlar, başka sözlerin karışmasını engellemişlerdir.

14)İsnadın özellikleri nelerdir?

-İsnad zincirinde bulunan bütün raviler kendi dönemlerinde tanınan, doğruluklarıyla bilinen ve emanete riayet eden kişilerdir. İsnadlar, birçok vecihten dikkatlice araştırılır, ravilerin en güvenilir olanları belirlenir,hocalarıyla aralarındaki bağ en sıkı olanlar tesbit edilir. Hadisin bulunabilen bütün tarikleri yazılır ve karşılaştırılır, hatalı olanlar temizlenir, metnin kelimeleri tam olarak tesbir edilir ve adeta harfleri bile sayılıp kayıt altına alınır. İşte bu niteliklere sahip olan isnad Allah’ın bu ümmete en büyük nimetlerinden birisidir.

İsnad, doğru bilgiye, sahih sünnete ulaştıran en güvenilir vasıtadır. Şayet isnad olmazsa geçmişle bağımız kopmaktadır. Bu sebeple bazı muhaddisler, sünneti isnadsız öğrenme gayretini çatıya merdivensiz tırmanmaya çalışmaya benzetmişlerdir. Hatta isnad, İslam dininin tahrif edilmeden kesintisiz bir şekilde bize ulaşmasının garantisi olarak görülmüştür. İsnad doğru ile yanlışı ayıran bir ölçüdür. Hasımları mağlup etmede en etkili delil isnaddır. Bu sebeple Süfyan es-Sevri ‘’isnad müminin silahıdır. Yanında silah olmayan bir mümin ne ile savaşacaktır?’’diye sorarak isnadın yalnızca farklı görüşlerdeki Müslümanları değil inanmayanları ikna etmede de önemli bir usul olduğunu vurgulamıştır.

Alıntıdır
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
sakarya ilitam Hadis Usulü 9.Hafta Medineweb SAKARYA İlitam 0 27 Aralık 2013 14:01
sakarya ilitam Hadis Usulü 8.Hafta Medineweb SAKARYA İlitam 0 27 Aralık 2013 13:56
Sakarya ilitam Hadis Tarihi Sınav Soruları Medineweb SAKARYA İlitam 3 24 Aralık 2013 13:34
Sakarya ilitam Tefsir Usulü Sınav Soruları Medineweb SAKARYA İlitam 3 23 Aralık 2013 12:48
Medineweb Tefsir Tarihi ve Usulü 4. Ünite Deneme Soruları erol 71 Tefsir Tarihi Ve Usulü 0 02 Mart 2012 11:35

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.