Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Genel Konular > Serbest Kürsü

Konu Kimliği: Konu Sahibi sevginin_bedeli,Açılış Tarihi:  07 Ekim 2009 (18:12), Konuya Son Cevap : 07 Ekim 2009 (18:16). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 07 Ekim 2009, 18:12   Mesaj No:1
Medineweb Aktif Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:sevginin_bedeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 9822
Üyelik T.: 20 Ağustos 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 196
Konular: 26
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kürt sorunu: Gurur ve onur ihsan eliaçıktan güzel bir makale

Kürt sorunu: Gurur ve onur ihsan eliaçıktan güzel bir makale

Kürt sorunu: Gurur ve onur

R.İhsan ELİAÇIK

(1. bölüm)
Önce yazının temel öncülü mahiyetinde iki soru;

1- 1921 anayasasında “Türk” kelimesi geçmiyor. Meclise bile “Büyük Millet Meclisi” deniyor, devletin ismi olarak da “Türkiye Devleti” tabiri kullanılıyor, neden?

2- On kıtalık İstiklal Marşı’nın hiçbir yerinde “Türk” kelimesi yok, niçin?

Bu soruların cevabı önemlidir.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, 1 Ekim’deki Meclis açılış konuşmasında, konu tamamen bu olduğu halde “Türk” veya “Kürt” sözcüklerini hiç kullanmadı, bu yüzden de eleştirildi. Fakat ben bu tutumu girişteki iki sorunun mana ve ruhuna dönüş olarak okudum ve gayet yerinde buldum.

Çünkü Türkiye’nin bugün adına “Kürt sorunu” veya bu sorunu çözmek için “demokratik açılım” adını verdiği sorun, bu iki soru da saklı “kurucu akıl” ile çözülebilir.

1921 anayasasında bu kurucu akıl vardı. M. Akif tarafından yazılan İstiklal Marşı sanıldığının aksine tamamen bu aklı yansıtmaktadır. En son Cumhurbaşkanı’nın meclis açılış konuşmasında da bu aklın ipuçlarını gördüm. Konuşmayı kim hazırladı veya hazırlanmasına katkıda bulundu ise tebrik ederim. “Vizontele” filminden replik haline gelen cümle ile söyleyeyim; “Şerefsizim benim de aklıma gelmişti…”

Şunu da söyleyeyim, “Ergenekon” ve “Açılım” mevzularından asıl meseleye bir türlü sıra gelmiyor. Ergenekon ve Açılımdan daha önemli mesele mi var diyeceksiniz. Evet, var. Asıl mesele “iktidar zenginleri” meselesidir. “Harun gibi gelip Karunlaşanlar” meselesidir. Ben işin bu tarafına bakarım. Bazen, iş buraya gelip dayanmasın diye iktidar çevrelerinin bu mevzuları uzatıp durduğunu ve üzerine yattığını da düşünmüyor değilim. Onun için Ergenekon ve Açılım mevzularının bir an önce sonuçlanması gerekiyor.

Neyse…

Yazının konusuna dönelim.

***

Nedir bu kurucu akıl?

1921 anayasasını hazırlayanların zihninde, o dönemde henüz daha silinmemiş olan “imparatorluk aklı” vardı.

İmparatorluk aklı bir dinler, mezhepler, kabileler, ırklar birliği üzerinden çalıştığı veya çalışması gerektiği için “tekçi” dayatmaları kaldıramaz. Aksi halde içeriyi tutamaz.

Kendilerini hala imparatorluk varisi olarak gördükleri için Osmanlı Kanun-i Esasi’nde “Ahalinin kaffesine Osmanlılar ıtlak olunur” yerine “Türkiye Devleti”ni düşünmüşler. Elde kalan Osmanlı coğrafyasına da “Türkiye coğrafyası” demişler. Fakat zihinlerinin gerisinde hala “Ahalinin kaffesine ne diyeceğiz?” sorusu var. Bunu bilinçli bir susuşla, sadece “Büyük Millet” olarak anıp bırakmışlar. Bu 1921 anayasası için böyle…

Fakat sonraki yıllarda malum “Türk” vurgusu öne çıkmış. Sadece öne çıkmakla kalmamış dayatılmış. Öyle ki bırakın anayasaya girmeyi her yana yayılmış; Türk Naranciyesi… Türk Kalp Vakfı…Türk böbrek tedavisi…Türk plastik sanayi…

Bölünmüş, dağılmış, yenilmiş zihin “Türk” kelimesine sarılmış, dört elle tutunmuş…

Bölünmüşlük ve dağılmışlığın derin psikolojisini bu sözcüğe tutunmada apaçık görebilirsiniz.

İyi de imparatorluk sadece Anadolu dışında değildi ki. Anadolu içlerinde de imparatorluk ahalisinin kaffesinin bir bölümü ve de dağılan yerlerden kaçanlar/gelenler vardı. Altan Tan’ın kitabında verdiği rakamlara göre şu an dünyadaki 30 milyon Kürt’ün, 15 milyonu Türkiye’de yaşıyor.

“Olsun, zamanla Türkleşirler” diyenlerin yanıldığı apaçık ortada.

İmparatorluk kalıntısı bir zihin tarafından kurucu ilkeleri belirlenen fakat gitgide tek tipçi bir uluslaşma süreci yaşatılan Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı serencam kanımca budur.

Bugün gelinen noktada bir çok Türk 24 saat Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’i izlerken “Vay be, demek bu Kürtçe 24 saat hiç durmadan konuşulabilen bir dil ha!” diye şok yaşıyor. “Memlekette Türkçe’den başka 24 saat konuşulabilen bir dil varmış ya!” diyerek yaşanan sessiz ve derinden bir şok bu.

“Bastığın yerleri toprak deyip geçme tanı” dedirten bir hatırlatma aynı zamanda.

Kanımca tarih boyunca imparatorluk harcıyla yoğrulmuş olan bu toprakların ruhu, tekçi dayatmalara itiraz etmekte, harcına etnikçi hamur katılmak istenmesinden rahatsız olmaktadır.

Bu nedenle “Türk” veya “Kürt” etnikçiliğini bu hamur kaldırmaz, kaldırmıyor.




devamı gelecek...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi sevginin_bedeli 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
İBRAHİM’İN KUŞLARI (R.İhsan ELİAÇIK) Makale ve Köşe Yazıları sevginin_bedeli 0 2298 04 Kasım 2009 12:18
“EBUZERLEŞMEYELİM İNŞALLAH” (R. İhsan ELİAÇIK) Serbest Kürsü Yitiksevda 2 2662 02 Kasım 2009 11:39
küçük kız (çok güzel bir hikaye) Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler sevginin_bedeli 0 2201 26 Ekim 2009 12:10
AMERİKA’YI ’’TEKÂSÜR’’ KRİZİ HELAKE SÜRÜKLEYECEK... Serbest Kürsü mehmet akif2 1 2228 14 Ekim 2009 13:24
PEYGAMBER DUALARI Kur’an’da Geçen Peygamber... Dua Bölümü Armagan 9 2980 07 Ekim 2009 18:24

Alt 07 Ekim 2009, 18:14   Mesaj No:2
Medineweb Aktif Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:sevginin_bedeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 9822
Üyelik T.: 20 Ağustos 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 196
Konular: 26
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Kürt sorunu: Gurur ve onur ihsan eliaçıktan güzel bir makale

Kürt sorunu: Gurur ve onur

R.İhsan ELİAÇIK
(2. bölüm)

***

Bazen insanların dilinde sözcükler fetişleşerek normal ve asli anlamlarını kaybederler. Sosyolojinin veya siyaset bilimin konusu olmaktan çıkar, “psikolojik” birer fenomene dönüşürler.

“Türk” veya “Kürt” sözcüklerinin başına gelen de bundan başkası değil.

Bu kelimeler binlerce yıldır evlerde, kahvelerde, çarşılarda, pazarlarda kullanılır ve kimse bundan rahatsız olmazdı.

Ama şimdi öyle değil.

Özellikle egemen figür “Türk” sözcüğünde temerküz ettiği için, bu kelime kullanılarak çok canlar yakıldı. Egemenler, imparatorluk bakiyesi bir ülkeye bu kelimeyi dayatmanın ters tepeceğini göremediler. Hala da göremeyenler var.

***

Bunlar birer psikolojik kavrama dönüştü demiştim.

O halde psikolojinin kavramlarıyla ifade edelim; “Türk” yerine “gurur”, Kürt yerine “onur” diyebiliriz rahatlıkla çünkü altlarında yatan psikoloji bu.

Gurur, Arapça “aldanmak” kökünden gelir. Bu nedenle ucu kaçmış, abartılı bir gurur daima aldatıcıdır. “Türklük gururu” sizi etrafınızı göremez hale getirerek köreltebilir. Hatta çevrenize zarar verir hale gelirsiniz haberiniz bile olmaz. Kendi gurur fanusunuza hapsolur, dışarıda neler olup bittiğini anlayamaz hale gelirsiniz. Böylece bir çok şey elden gider de ruhunuz bile duymaz. Bütün gururlar hatta din gururu bile böyledir. Adı üzerinde gurur adamı aldatan şeydir.

Onur ise Arapça haysiyet sözcüğünün Türkçesidir. “Nerede” demek olan “haysu” kökünden gelir. Demek ki onur yani haysiyet “nerede duracağını bilmek” ile ilgilidir. Bu nedenle nerede duracağını bilmeyen adama onursuz yani haysiyetsiz deriz. “Kürt”ün onur yani haysiyet arayışı nerede duracağını bilemezse birilerinin oyuncağı haline gelir ve haysiyetini tümden kaybeder… “Diyarbakır cehenneminden” (hapishanesinden) sonra… “Türkçe konuşacaksın, sen Türksün Türk, haydi bağır lan en büyük Türk Atatürk!” diye yediğiniz tonla dayaktan sonra… Yıkılan köyünüz, yakılan tarlanızdan sonra… Lice’de paramparça olan 14 yaşındaki kızınız Ceylan’dan sonra kulağınıza eğilen bir terör fısıltısı sizi dağa çıkarabilir. Siz onurunuz için savaştığınızı sanadurun, üç bin metredeki tepelere inip kalkan uçaklardan atılan lojistikle çoktan çakalların ağına düşmüşsünüzdür… Tarih bunun onlarca örneği ile doludur. Bütün onur arayışlarının başına bu gelmiştir. Onun için adı üzerinde onur (haysiyet) nerede duracağını bilmektir.

“Mamak Cehennemi’nden” çıktığım 1981 sonbaharında aklımdan ilk geçen onurum yani haysiyetim için dağa çıkmaktı. Çünkü yaşadığım şartlar bana başka çare bırakmamıştı. Onur (haysiyet) ne demek iyi bilirim. “Nerede duracağımı bilmek” beni bundan vazgeçirdi. Böylesi durumlarda insan “Ez bütün çiçekleri, kendine zalim dedirt” dercesine ensenizde poza pişiren mağrurlar aleyhine yabancı güçlerle işbirliği yapabilecek hale bile gelebilir. Kişiyi bundan nerede duracağını bilmek kurtarır.

Fakat böyledir diye “böyle gelmiş bu devran, böyle gider” de diyemeyiz. Şurası bir gerçek ki döner dolaşır daima onur arayışı kazanır. Gerçekten onuru çiğnenmiş birisi dünyanın en haklı ve en karşı durulmaz gücüdür. Yeter ki nerede duracağını bilsin, onurunu çiğnendiği yerde arasın. Onuru, gururun intikamı olarak kullanmakla kalmayıp, yeni bir karşı-gurur haline getirmesin.

***

Bu nedenle diyorum ki bu topraklara gurur da onur da lazımdır.

Çünkü bastığımız topraklar gurursuz ve onursuz yaşayamaz.

Mesele ne ile gurur duyacağımız ve onuru nerede arayacağımızdır.

Kimsenin gurur incinmemeli, onuru çiğnenmemelidir.

Gurur devlete, onur millete aittir.

Çünkü devlet milletin örgütlenmiş ortak gücüdür. Bu nedenle Türk’ün veya Kürt’ün devleti olamaz. “Adalet devleti; ortak iyinin iktidarı” olur. Bu her ikisini de massedip içine alır. Devleti ortak devlet, milleti ortak millet, ülkeyi ortak ülke haline getirir. “Türkiye Devleti”nin 1921’deki kurucu aklında bu vardı. O akla dönmekten başka çare kalmamıştır.


devamı gelecek...
Alıntı ile Cevapla
Alt 07 Ekim 2009, 18:16   Mesaj No:3
Medineweb Aktif Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:sevginin_bedeli isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 9822
Üyelik T.: 20 Ağustos 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 196
Konular: 26
Beğenildi:2
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Kürt sorunu: Gurur ve onur ihsan eliaçıktan güzel bir makale

Kürt sorunu: Gurur ve onur

R.İhsan ELİAÇIK

(3. ve son bölüm)

***

Bu ‘konsept’ten (temel bakış açısından) bakılınca, anayasaya Kürt sözcüğü sokulmak bir yana, Türk sözcüğü de çıkarılmalıdır. 1921 anayasasında olduğu gibi “Türkiye Devleti” ifadesinden başka “Türk” dahil herhangi bir etnik köken, “İslam” dahil herhangi bir din, “Sünni” dahil herhangi bir mezhep ve “Atatürk” dahil herhangi bir kişi ismine yer verilmemelidir.

20 Kânun-ı Sani 1337 (20 Ocak 1921) tarih ve 85 no’lu kanunla kabul edilen ve iki yıl kadar yürürlükte kalan 1921 anayasasına hakim olan anlayış aynen böyleydi. Bu anlayış ile güncellenerek yeniden hazırlanmalı, “kurucu anayasa” sıfatı ile referanduma sunulup milletçe onaylandıktan sonra yürürlüğe girmelidir. Kanımca Türkiye’nin dönüp dolaşıp geleceği yer bundan başkası değildir.

Etnik köken, din, mezhep veya şahıslar devletin değil; milletin veya millet içindeki kişi ve toplulukların vasfıdır. Bunlar milletin gönlünde yaşar ve atardamarlarından akar. Yok edici bir dış tehlike veya asimile edici bir iç tehdit anında, bir kedinin üzerine gelene canhıraş atılması gibi meydana atılır, tehlike geçince normal seyrine dönerler. Bunu gayet tabiî görmek gerekir. Bu, millet morfolojisinin tabiî refleksidir.

Devlet ise hepsinin “ortak kamu gücü” olup adaletten başka varlık gerekçesi yoktur.

Bu haliyle “Türkiye Devleti” bir ve bütündür. Türkiye Devleti ile vatandaşlık bağı olan herkese “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı” denir. Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkesler, Zazalar, Rumlar, Ermeniler, Arnavutlar, Araplar vs. kendi dil, kültür ve geleneklerini özgürce yaşarlar. Kendi anadillerini özgürce öğrenirler ve öğretirler. Kendi çocuklarına kendi isimlerini, kendi yörelerine kendi adlarını özgürce verirler. Bütün diller, çocuklar, yöreler, beldeler, şehirler, dağlar, taşlar, ovalar, dereler vs. “milletimizin” ortak gücü, zenginliği, gururu ve onurudur.

Ben bu gururu ve onuru TRT Şeş’i seyrederken Kürtçe tek bir kelime bilmememe rağmen hissediyorum. Türkiye’nin batısı 24 saat Kürtçe yayın yapan TRT Şeş’i izlerken “Vay be, demek bu Kürtçe 24 saat hiç durmadan konuşulabilen bir dil ha!” diye şok yaşıyor. Ben bizzat şahit oldum. “Evet” dedim, “Daha bir de Arapça, Farsça, Ermenice, Rumca, Arnavutça vs. olduğunu düşün. İşte senin gururun burada; Türk’ün, Kürt’ün, Arap’ın, Fars’ın, Ermeni’nin, Rum’un yan yana olduğu yerde…”

Bir çok Kürt de, “küresel çakallar” olmadan bu sorunun çözülebileceğine inanamıyor. Ona da diyorum ki; “Bal gibi olur, olmak zorunda… Onuru başka yerde arama, burada ara; ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin yerde…”
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Genel af kürt sorunu ve pkk Esma_Nur Makale ve Köşe Yazıları 4 22 Mart 2013 21:51
Kürt sorunu nasıl oluştu.. bilinmez Bilgi Dağarcığı 0 10 Ocak 2013 19:21
Kürt sorunu karşısında müslümanlar ne kadar tarafsız/Mevlüt Hönül Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları 4 03Haziran 2010 01:00
KÜRT sorunu karşında MÜSLÜMANLAR??? KayıpKentli Serbest Kürsü 0 24Haziran 2009 03:11

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.