Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Evlilik-Nikah Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi:  14 Nisan 2009 (09:51), Konuya Son Cevap : 14 Nisan 2009 (09:51). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 14 Nisan 2009, 09:51   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:114
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Nişan evlenme vaadidir

Nişan evlenme vaadidir

Evlenecek kimseler, birbirlerinin üstlerine-başlarına, kılık ve kıyafetlerine, hatta servet ve dış güzelliklerine göre değil; bu en ciddî meselede, ruh güzelliği, namus ve ahlâk anlayışı, fezilet ve karakter yüksekliğine göre karar vermelidirler

İslâm'a göre evlenmek, sadece zevk ve haz için değil; aile teşkili, milletin bekâ ve devamı, ferdin duygu ve düşüncelerinin dağınıklıktan kurtarılması ve cismânî hazlarının zapturapt altına alınması içindir Bu konuda zevk ve hazlar ise, fıtratın çok meselelerinde olduğu gibi, birer avans ve imrendirmeden ibarettir

Fıkıh literatürümüzde evlenmenin başlangıcı kabul edilen nişanlanma müstakil bir başlık altında incelenmez Bu, nişanlanmayla ilgili hükümlerden bahsedilmediği mânâsına da gelmez Meselâ nişanlanacak kişilerin görüşmelerinde riâyet etmeleri gereken mahremiyet sınırı, iddet süresi içerisindeki kadına evlenme teklifinde bulunma, nikâh kıyıldıktan sonra zifaf gerçekleşmeden boşanma ve halvet-i sahiha konuları çeşitli yerlerde anlatılmıştır Nişanlanmayla ilgili hükümler ilk kez 1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesi'nde müstakil bir başlık altında incelenmiş, sonraki dönem eserlerde de, nişanlanma müstakil olarak anlatılmıştır

Nişanlılığın psikolojik, sosyolojik, örf ve âdet, ahlâkî, dinî ve hukukî boyutları iç içedir Elbette sosyal bir müessese olan nişanlanmayla ilgili gelenek ve göreneklerden hangilerinin fıkıh kapsamına girip girmediğinin iyi analiz edilmesi elzemdir Bu analizden önce ise, nişanlanmayla alâkalı genel bilgiler vermek faydalı olacaktır

Nişanlanma
Türkçede nişan; nişanlanma sırasında yapılan tören, evlenmek üzere birbirlerine söz verme, yüzük takmak için yapılan merasim gibi mânâlarda kullanılır Nişanlı, parmağına yüzük gibi bir alâmet takılmış olan evlenecek adayı ifade eder Nişanlanma terim olarak, bir kadın ile bir erkeğin ileride birbirleriyle evleneceklerini karşılıklı olarak vaat etmeleridir Nişanlılık ise, nişanlanmayla başlayıp evliliğe kadar devam eden süreci ifade eder Bu özellikleriyle nişanlanma, sevgili, yavuklu, sözlü, arkadaş olma, birlikte çıkma ve flört etme kelimelerinden tamamen farklıdır Buna göre nişanlanma, söz kesme ile evlilik arasındaki ara dönemi ifade eder Diğer bir özelliğiyle nişanlanma, evlilik öncesi süreci tanımladığı için nikâh da değildir

Arapçada kıza tâlip olma ve nişanlanma mânâsına gelen 'hıtbe' kelimesi Kur'ân-ı Kerîm'de geçer İlgili âyette iddet süresi içerisinde kadına evlenme teklifinde bulunmanın (hıtbe) hükmünden (Bkz Bakara sûresi, 2/235) bahsedilir Ayrıca Kur'ân-ı Kerîm'de zifaf öncesi ayrılma durumunda mehrin yarısının ödenmesinden ve kadının iddet beklememesinden bahsedilir (Bkz Ahzab sûresi, 33/49)

Hadîs mecmualarında evlenme öncesi adaylarda bulunacak vasıflar, evlenecek erkek ve kadınların görüşmeleri, evliliğin ilân edilmesi, velîme verilmesi ve yeni çiftlere dua edilmesi gibi nişanlılık süresiyle ilgili hadîsler nakledilir Ayrıca hem Peygamberimiz'in (sas) nişanlanması hem de kızlarını nişanlamasıyla alâkalı hadîsler rivâyet edilir

İslâm Hukuku açısından kimlerle nişanlanılabilir meselesi tamamen nikâhı helâl ve haram olanlarla ilgilidir Bunlara ek olarak, Peygamberimiz bir hadîslerinde: "Kardeşinizin talip olduğu kişiye siz de talip olmayınız" (Buharî, Nikâh, 45) buyurur Elbette başkasının talip olduğu bir kadına tâlip olma, İslâm ahlâkıyla ve erdemiyle bağdaşmaz Dolayısıyla hadîste yasaklanan husus, kadının istenmesi safhasıyla kayıtlıdır

Nişanlanmayla ilgili fıkhî hükümler ise başlıca şunlardır:
a Nişan evlenme vaadidir;
b Nişan mahremiyeti kaldırmaz;
c Nişan mehre hak kazandırmaz;
d Nişan hediyeleri, hibe hükmündedir

Bu makalede bu hükümler ana hatlarıyla değerlendirilecektir


Nişan evlenme vaadidir
Bilindiği gibi nişanlanma tabiatı gereği geçici de olamaz ebedî de Bu yüzden nişan ile evlilik arasındaki münasebeti hukukî ve ahlâkî olmak üzere iki kategoride değerlendirmek mümkündür Dört mezhebe göre nişanlanma, evlenme akdi olmayıp, sadece evlenme vaadinden (söz verme) ibarettir Yani, nişanlanma hukuken bir sözleşme (akit) değil, ahlâken karşılıklı söz vermedir (vaad) Çünkü hukuken, nişan nikâh değildir, nikâhın herhangi bir şartı da değildir Ayrıca hukuken nişan nikâhın doğurduğu neticeleri doğurmaz (Bilmen, Kamus, 2/12) Nişanlanma sonucu nişanlılar arasında akrabalık, nafaka, miras vb hükümler tahakkuk etmez En önemli özelliğiyle nişanlanma, tarafları hukuken evlenmeye mecbur kılmaz

Her ne kadar nişanlanma hukuken evlenmeyi zorunlu kılmasa da, elbette dinen ve ahlâken konuyu farklı değerlendirmek gerekir Nişanlanma dînen, ahlâken ve örfen taraflara sadakat ve evlenme mükellefiyetini gerekli kılar Kur'ân-ı Kerîm'de emir kipiyle; "Verdiğiniz sözü yerine getirin Çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir" (İsra sûresi, 17/34) buyrulur Ayrıca mü'minlerin vasfı sayılırken, "üzerlerindeki emanetleri gözetirler, verdikleri sözleri tam tamına tutarlar" (Mü'minun sûresi, 23/8) ifadesi yer alır Âyetteki ahit ifadesi hem kendi aralarındaki akitleri hem de Allah Teâla'ya verdikleri ahitleri kapsar Yine, "sözleştiği zaman sözlerinde duran" (Bakara sûresi, 2/177) gibi âyetlerde mü'minlerin dinî ve ahlâkî mesuliyetleri anlatılır

Doğrusu, evlilik gibi önemli ve hayatî bir müessesenin başlangıcı kabul edilen nişanlanma, basit bir hâdise değildir Evliliğe mâni bir durum olmadıkça nişanlanma ile verilen evlenme vaadinîn yerine getirilmesi gerekir Bu özelliğiyle nişanlanma her ne kadar bir söz verme kabul edilse bile, mü'min, sözünün eridir ve sözünün senet olduğunu unutmamalıdır Dolayısıyla tarafların birbirlerini soruşturma, inceleme, huy ve karakter uyumlarını gözlemleme safhasını, nişan öncesinde olgunlaştırmaları gerekir Bu safhada, sosyo-hukukî bir esas olan kefâet (denklik) meselesi de göz ardı edilmemelidir


Nişan vaadi, ahlâkî ve dinî bir sorumluluktur Bu yüzden, her ne kadar nişanlanma taraflara hukuken evlenme mecburiyeti yüklemese bile geçerli bir sebep olmadan meydana gelen ayrılmalarda dinî ve ahlâkî bakımdan tarafların mânevî mesuliyeti kalkmaz Yani hukuken olmasa bile, mağduriyetin bulunması durumunda bir kul hakkı ihlâli olması sebebiyle haksız olan tarafın meşru bir gerekçesi bulunmadan böyle bir yola tevessül etmesi, örfî-ahlâkî yükümlülüğünü ve Allah katındaki sorumluluğunu kaldırmaz Belki bunun tek istisnası, müteakip dönemlerdeki olumsuzlukların artması ihtimaliyle, boşanmalarına nispeten daha ehven olmasıdır

Nişan mahremiyeti kaldırmaz
İslâm Hukuku'nda nişanlanma, taraflara eş statüsü kazandırmaz, dînen taraflara evliliğin verdiği beraber yaşama hak ve yetkisini vermez Dolayısıyla evliliğe kadar nişanlılar, ileriye matuf iyi niyetli beklentilerine rağmen, mahremiyet bakımından, âdeta iki yabancı gibidirler Bu sebeple tarafların mahremiyet sınırlarına dikkat etmeleri gerekir Yani nişanlılık döneminde taraflar arasında örtünme, halvet hâli vb dinî yükümlülükler aynen devam eder Burada dikkat edilmesi gereken husus, mahremiyet sınırına riâyet edilmesi, halvet hâlinin bulunmaması ve İslâmî adaba uygun olmasıdır Elbette kız veya erkeğin yakınları gibi başka insanların da bulunduğu durumlarda halvet hâli gerçekleşmez Bunlar dinî hükümlerdir Dinî hükümler ise, içtimâî şartların değişmesiyle değişmez Nişanlılık döneminde dinî hükümlere riâyet etmeyenler, elbette fiillerinin dünyevî riskine de uhrevî vebaline de katlanır

İslâm Hukuku'nda özgürlük esas olmakla beraber, sınırsız da değildir Kişi, başkalarının hakkını ihlâl edemeyeceği gibi, kendi bedenini de gayrimeşru bir şekilde kullanamaz Aksi uygulamaların dinen ve hukuken hiçbir geçerliliği yoktur Çünkü İslâm Hukuku'nda insan bedeni de emanet olarak değerlendirilir Bu sebeple insan kendi bedeninde bile istediği gibi tasarrufta bulunamaz "Kendimin" diyerek gayrimeşru bir şekilde vücudunu başkasına da kullandıramaz Burası insanın özgürlük kapsamına girmez İslâm'da erkek ile namahrem hür bir kadın arasındaki mahremiyetin kalkması ve kadının kadınlığından erkeğin meşru olarak yararlanabilmesi, ancak ve ancak nikâh akdiyle mümkündür

Toplumumuzda zaman zaman nişanlılık döneminde daha ziyade nişanlılar arasında mahremiyet hükümlerinin meşrulaştırılmasına matuf olarak dinî nikâh kıyıldığı görülmektedir Bilindiği gibi nikâh akdi birçok dinî ve hukukî hükümleri içerisinde barındıran genel bir akit niteliğindedir Elbette dinî hükmünün bir sonucu olarak mahremiyet sınırları kalkar Bunun yanı sıra, nikâh akdiyle, mehir tabiatıyla kadının hakkı olarak tahakkuk eder Ayrıca nikâh akdine bağlı olarak hısımlık, nafaka, miras, talak, iddet vb dinî ve hukukî hükümler de tabiî olarak doğar Dahası nesep, hadane, velâyet gibi hususların temelini de nikâh akdi oluşturur Bu dinî ve hukukî hükümler parçalanmaz bir bütündür Başka bir anlatımla, dinen mahremiyet kalksın; ama hukukî hiçbir yükümlülük olmasın gibi bir nikâh akdi düşünülemez Zaten İslâm Hukuku açısından nikâh akdi yapıldıktan sonra tarafların birbirini nişanlı kabul etmelerine dinen ve hukuken imkân yoktur (Bilmen, Kamus, 2/12)

Özellikle günümüzde Türk Medeni Kanunu resmî nikâh öncesi dinî nikâhı yok hükmünde kabul ettiği için herhangi bir olumsuzluk durumunda dinî nikâh, hukukî müeyyidelerden yoksundur Dolayısıyla taraflardan birinin mağduriyeti durumunda, mağduriyetin giderilmesi hukuken mümkün değildir Nikâhın dinî hükümleri ise, tamamen kişilerin dinî duygu ve vicdanî sorumluluklarına bırakılmaktadır Dinî duygu ve vicdanî sorumluluğu hassas olan dönemlerde ve kişilerde her ne kadar geniş ve yaygın bir problem olarak gözükmese bile dinî duygu ve vicdani sorumluluğun zayıfladığı dönemlerde ve kişilerde çeşitli problemlere sebebiyet vereceğini söylemek kehanet değildir Hele hele nişanlılığın uzun sürdüğü durumlarda çeşitli problemlerle sıklıkla karşılaşılabilir Pratikte mağdur olan taraf da genellikle kadınlar olmaktadır Ayrıca kadının tek taraflı nişanı bozmak istediği durumlarda erkeğin talak hakkını kullanmaması gibi çeşitli problemlere de rastlanmaktadır
Ailelerden bile gizli dinî nikâh kıyılması durumunda ise, erkek ile kadın arasında irade uyumu bulunsa, şahitlik şeklen var kabul edilse bile, şahitliğin temel esprisi itibariyle ilân, asla yerine getirilmiş kabul edilemez Bu itibarla böyle bir nikâha nikâh denemez Fıkıh kitaplarımızda şu bilgiler kayıtlıdır: İnsanlardan gizli olarak iki şahit bulunsa ve şahitlere nikâhı gizlemeleri şart koşulsa, nikâh in'ikad etmez (Semarkandi, Tuhfe, 1/131) Yani, nikâh yok ve geçersiz kabul edilir Esasen bu hüküm üçüncü şahıslar açısından düşünülmüştür Ailelerden bile gizli nikâh kıyılması ise, evleviyetle bu hükme dâhildir Hele hele nikâhın herhangi bir süreyle kayıtlanması, böyle bir nikâhı mut'a nikâhı statüsüne sokar ki, dört mezhebe göre de mut'a nikâhı bâtıldır, hükümsüzdür Sonuç olarak toplumumuzda resmî nikâh öncesi dinî nikâh tasvip edilmez Uygun olan ve tavsiye edilen, önce resmî nikâhın yapılması, peşine de dinî nikâhın kıyılmasıdır

Burada dinî nikâh ve resmî nikâh ayrımına işaret etmekte fayda vardır İslâm Hukuku'na göre nikâh, belli rükünleri ve rükünlere bağlı olarak belli şartları olan bir akittir Bunun dinî ya da resmî olanı diye bir ayrımdan bahsetmek mümkün değildir Buna göre; evlenen çift veya vekilleri, iki erkek şahit ve irade beyanı yani icab ve kabul, nikâhın rükünleri arasındadır Mehir miktarının konuşulmaması Hanefi Mezhebi'nde akdin sıhhatine mâni değildir Bu durumda "mehr-i misil" gerekir Bu minval üzere kesilen nikâh akdi, ister camide, ister evde, isterse düğün salonunda gerçekleşsin, caizdir Zaten nikâh akdi esnasında imamın veya belediye başkanının bulunması nikâhın ne rüknüdür, ne de şartı Ecdadımız öteden bu yana belli İslâmî nasslara dayanarak, akdin yümün ve bereketi adına, nikâhlarını bir din adamının önünde kesmiş ve onun hayır duasını almıştır Zamanla bu durum bir örf ve âdet olarak toplumumuza mal olmuştur

Dolayısıyla İslâm'ın künhüne vakıf olmayanların dediği veya daha doğru bir tabirle iddia ettikleri gibi, "Dinî nikâhı kesmeyenin nikâhı yoktur" ifadesi, fıkhî dayanağı olmayan bir sözdür Yukarıda şartlara riâyet edilerek kesilen nikâh akdi belediye veya düğün salonunda da gerçekleşse, o akid, İslâm Hukuku'na göre nikâh akdidir ve sahihtir


Atatürk Üniv İlahiyat Fak Öğrt Üyesi
Dr Ahmet Gunes
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2758 22 Ağustos 2013 23:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3368 26 Ocak 2013 21:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3098 06 Aralık 2012 09:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 6975 03 Kasım 2012 22:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 6427 02 Ekim 2012 20:16

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Nişan Bohçası Örnekleri MERVE DEMİR Evlilik-Nikah Konuları 5 23 Temmuz 2021 15:11
Nişan, Nişanlanma Şuara İslami Kavramlar 13 06 Kasım 2020 19:36
Nişan Duası MERVE DEMİR Dua Bölümü 1 24 Ekim 2012 01:10
Nişan mehre hak kazandırmaz MERVE DEMİR Evlilik-Nikah Konuları 0 14 Nisan 2009 09:52
Nişan atıldığında hediyelerin iadesi MERVE DEMİR Evlilik-Nikah Konuları 0 14 Nisan 2009 09:36

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.