Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > İslamda Kadın ve Erkek

Konu Kimliği: Konu Sahibi KuM TaNeSi,Açılış Tarihi:  14 Nisan 2009 (14:23), Konuya Son Cevap : 14 Nisan 2009 (14:24). Konuya 3 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 14 Nisan 2009, 14:23   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi

Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi

MUVAHHİDKADININ TEVHİD BİLİNCİ VE MUVAHHİD EVLAD EĞİTİMİ -1-
Sevde Gök


Ruhlar âleminde Allah ile yapılan ahidleşmeyle (sözleşme) başlar Tevhid bilinci…

"Onlar, Allah'ın ahdini yerine getirirler ve verdikleri kesin sözü (Misak'ı) bozmazlar" (Râd,13/20)

Yüce Rabbimiz Allah (cc)'ın “onlar Allah'ın ahdini yerine getirirler” buyruğu, selim akıl sahiplerinin özelliğidir Rabbiyle ruhlar âleminde ahitleşen ruh, ana rahmi aracı kılınarak dünyaya gönderilir Ruhlar âleminde başlayan ruhun serüveni, tevhid bilinci, muvahhid kadının rahminde biçimlenecek, geldiği yeryüzünde, tüm dünyayı etkileyecek ve sarsmak üzere önem arz etmektedir Tertemiz rahimlere ekilen tertemiz tohumlar, temiz mahsuller için en güzel sonu hazırlayacaktır…
Kadının rahmini vesile kılarak, Yaradan Allah; yaratma sıfatıyla Hakkı batılın beynine fırlatıp atmış ve batılı paramparça etmiştir

“Hayır, Biz, hakkı batılın tepesine atarız da o, bunun beynini parçalar Bir de görürsünüz ki bu, yok olup gitmiştir…” (Enbiya, 21/18)

İlk Vahiy, “yaradan Rabbinin adıyla oku” diye indirilmekle, Allah'ın yaradan sıfatını hatırlatarak, hiçbir beşerin yaratma vasfına sahip olmadığını, yaratılan beşer sıfatıyla Allah'a eş koşmaması gerektiğini kabul etmesi öğretilmektedir

“De ki, hiç şüphesiz benim Rabbim hakkı yerine koyar” (Sebe, 34/48)

Allah (cc) ilk Ayet'iyle yaratma sıfatını zikrederek, batılı paramparça etmiş ve Hakkı yerine koymuştur

Muvahhid yuvanın kurulması ve muvahhid evlad yetiştirilmesi için duyulan ilk ihtiyaç, Saliha kadındır…

Ebu Hureyre (ra)'ın rivayetiyle Rasulullah (sas) şöyle buyurur:

“Kadın dört (hal ve sıfat)için nikâh olunur: Malı için, soyu için, güzelliği için, dinî için (Ey mü'min, sen bunlardan)dindar olanını ele geçirmeye bak!(eğer dediğimi yapmazsan) iki elin fakirleşir” (Sahih-i Buhari, Kitabu'n Nikâh, B 16, Hds 28)

Dini için alınan, Saliha kadın, eşine ve çocuklarına, tıpkı, muvahhid Hıristiyan olan ve ilk vahiy ile iman eden Hz Hatice annemiz gibi, eğitim ve öğreniminde, dava kadını olmasında örnek teşkil edecektir… Şirksiz şeriksiz iman etmiş kadının ana rahmi, tertemiz evladları, tıpkı bir nebat (bitki) gibi yetiştirecek en mübarek olan bir parçasıdır

Muvahhid kadının tertemiz rahminden dünyaya gelen aciz kul, büyüyüp rüşdüne erdiğinde, kendisini yetiştiren ebeveynlerin etki ve yetkisiyle, ahretini etkileyecek dünyevi yaşam tarzını seçmiş olacaktır

Ebu Hureyre (ra)'ın rivayetiyle Rasulullah(sas) şöyle buyurur:

“Her çocuk ancak fıtrat üzere dünyaya getirilir Bundan sonra annesi-babası (Yahudi ise)onu Yahudi yaparlar, (Nasranî ise) onu Nasranî yaparlar, (Mecusi ise)onu Mecusi yaparlar Nitekim kusursuz doğan bir hayvan yavrusu içinde siz, kulağı, dudağı, burnu ve ayağı kesik olanı hiç görüyor musun?”
Bundan sonra Ebu Hureyre (ra), şu Ayeti söyledi:
“O halde sen, yüzünü bir olan muvahhid dine, Allah'ın fıtratına çevir ki, O, insanları bunun üzerine yaratmıştır Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur Bu, dimdik ayakta duran bir dindir Fakat insanların çoğu bilmezler” (Rum, 30/30)” (Sahih-i Buharî, Kitabu'l-Cenaiz, B 79, Hds 113 ve 112 Sahih-i Müslim, Kitabu'l-Kader, B 6, Hds 22 ve 25 Hadis'de ise şu ziyade var "Eğer annesi-babası Müslüman iseler, çocuk da Müslüman olur'')

Anne ve babası tarafından, tağutu reddetmesi gerektiği, aksi halde imanının geçerli olmayacağını öğrenen muvahhid evlad, tıpkı Hz Yusuf gibi, dil ile ikrar, kalb ile tasdik gerçekleştirecek ve bunu ilan edecektir

“…Çünkü ben, Allah'a inanmaz bir kavmin dinîni-ki onlar ahreti inkâr edenlerin ta kendileridir-terk ettim” (Yusuf, 12/37)

“Hani Lokman, oğluna -o ona öğüt verirken (şöyle) demişti: '”Oğulcağızım, Allah' ortak koşma Çünkü şirk elbette büyük bir zulümdür” (Lokman, 31/13)

Çünkü bu büyük zulüm, insanı ya tağut yapar, ya da köle… Muvahhid toplumların oluşması için, muvahhid ailelerin hazırlanması gerekir Fertlerin muvahhidleşmesi, bir aile kurması ve kurduğu ailenin her doğan ferdini, yüzünü Allah'a döndürerek yetiştirmesi çok önemlidir, bu güzel küçük toplum, nice güzel büyük toplumların oluşmasında öncülük edecektir Lokman hekim'in biricik oğluna hitaben söylediği şu sözler "Ey oğulcağızım, Allah'a şirk koşma, çünkü şirk en büyük günahtır" derken bir tane insanın ne kadar önemli olduğunu, onun soyundan devam edecek nesiller için şirksiz imanın, temiz fıtrat üzere nesillerin devamının ne denli şart olduğunu vurgulamaktadır aslında…

“Şüphesiz ki Allah, kendisine eş tanınmasını yarlığamaz Ondan başkasını, dileyeceği kimseler için, yarlığar Kim Allah'a eş tutarsa muhakkak pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur” (Nisa, 4/48 (ayrıca bkz Nisa, 116))

Şirk koşmanın ne demek olduğunu anlayabilmek için, Allah (cc)'ı bilmek gerekir Allah'ı hakkıyla tanımak gerekir

“Onlar Allah’ı gereği gibi takdir edemediler” (Hacc, 22/74)

Bu Ayet'in daha iyi anlaşılması için, Hacc, Suresinin 73 Ayeti ile cevap bulalım…

“Ey insanlar, (size)bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız-hepsi bir araya gelseler dahi, gerçekten bir sinek dahi yaratamazlar Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar İsteyen de güçsüz, istenen de”

Yukarıda belirttiğimiz gibi, yaratma sıfatıyla yüceliğini ortaya koyan Allah azze ve celle, Yaratma vasfı olmayan ve aslada olamayacak olan kullarının nankörlüğünü ve Zatını gereği gibi anlayamadıklarını, hatta anlamak istemediklerini açıklamaktadır… Sineği bile yaratamayacak insanoğlu, basit bir yaratılanı ilah ve Rabb edinmekte, yaptığının yanlış olduğunu kabullenememektedir Bazı insanlar da cahilce, tuğyan eden, azgınlaşanların, ilahlık taslayanların peşine takılıp helak olmaktadırlar… Allah'ı sever gibi sevdikleri (Bakara, 2/165) İlah, Rab, melik kabul edip taptıkları insanların, ne kadar aciz, ne kadar zavallı olduklarını, bir sineği bile yaratmaya güçlerinin yetmeyeceğini anlayamamaları, Allah'ı gereği gibi takdir edemediklerinden, tanıyamadıklarından kaynaklanmaktadır… Muvahhid anne ve baba, evladına, Allah (cc)'ı, Peygamber (s as)'i, Kur'an'ı, Sünneti gereği gibi öğretmelidir ki,

“…Ta ki, helak olan kişi bilerek helak olsun, yaşayan (inanacak olan da)kişi de (kât'i bir delil üzere) bilerek yaşasın…” (Enfal, 8/42)

Ahirette, ailesinden hesaba çekilecek olan anne ve baba, yavrularını, Allah'ın indirdikleriyle yetiştirecektir, ta ki, evladı, bilerek iman etsin, ilme dayalı tahkiki iman veya inkâr edecekse de bilerek inkâr etsin ve anne babanın sorumluluğu kalksın

“Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki, onun yakıtı insanlar ve taşlardır…” (Tahrim, 66/6)

İman edenlerin her biri, kendi nefsini korumada, ehlini, Dinini, malını, canını, neslini, akıllarını korumakla mükelleftir Yegâne Önderimiz Rasulullah (sas), ümmetinden olan muvahhid mü'min leri çobana benzetiyor ve uyarıyor:

"Her biriniz çoban ve her biriniz sorumludur İmam (devlet başkanı) bir çobandır, o da (yönettiklerinden) sorumludur Erkek, kendi aile fertleri üzerinde bir çobandır, o da bundan sorumludur Kadın da kocasının evi üzerinde bir çobandır O da elinin altındakilerden sorumludur Dikkat edin! Her biriniz çoban ve her biriniz sorumlusunuz” (Sahih-i Buhari, Kitabu'n-Nikâh, B 82, Hds 118)

Ailenin her ferdinden sorumlu olan ve hesaba çekilecek olan ebeveynler, oyuncular olarak yaratıldıklarını ve başıboş bırakıldıklarını sanmamalıdırlar

"Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunan şeyleri oyuncular olarak yaratmadık" (Duhan, 44/38)

Allah'ın halifesi olmak için gönderildiğimiz yeryüzünde, keyfi aratılmadığımızı, sorumluluklarımızın olduğu bize hatırlatılmaktadır… Tevhid bilincine ermiş muvahhid anneden beklenen, çocuğuna, şirksiz şeriksiz, kayıtsız şartsız iman etmenin ne olduğunu anlayabilmesi için, Allah (cc)'ı gereği gibi tanıtmasıdır Annenin tertemiz imanla, tertemiz rahimden dünyaya getireceği oğulları ve kızları, yetiştirmedeki gayesi, tüm dünyada, tarihin akışına kendini bırakacak değil, tarihin akışını değiştirecek mücahidler ve mücahideler olacaktır… Tüm yeryüzünde, fitneden eser kalmayıncaya, din tamamen Allah'ın oluncaya kadar cihad edecek evladları, ancak muvahhid annelerin eliyle yetişecek, Tevhid bilincine erdirilecek nesiller gerçekleştirebileceklerdir… En güzel örnek, Kur'an'da zikredilen, âlemlere üstün kılınan, iffetinden dolayı övülen annemiz, Hz Meryem'dir… Namus ve hayâ timsali Hz Meryem, tağuttan, şirkten, küfürden, erkeklerden, hayâsızlıktan uzak, tertemiz yetişmiş, Hz Zekeriyya'nın eliyle büyütülmüş, eğitilmiş ve dünyayı sarsacak şekilde, Hz İsa'yı dünyaya getirmesi nasib olunmuştur… 21 yüzyıl olan bu asırda da, tevhidin mahiyetini kavramış, katıksız iman ile Rabbine yönelmiş, davasını yüceltmek ve ilerilere taşımak için mücadele veren muvahhid annelere, yetiştireceği muvahhid evlatlara şiddetle ihtiyaç duyulmaktadır…
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi KuM TaNeSi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
41.Haftanın Misafiri Belgin Hafta'nın Misafiri Belgin 37 13437 04 Ekim 2009 16:49
Neden Su içmeliyiz(46 sebep) Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp su damlası 6 3400 04 Ekim 2009 12:50
Yokluğuna Alıştırma... Şiirler ve Şairler KARAKÖSE 1 2814 04 Ekim 2009 12:45
Kırgınım Sana /medineweb Şiirler ve Şairler su damlası 7 3004 02 Ekim 2009 19:49
google amcam düzeltir işi bilir herşeyi =) Resim/Karikatür Esma_Nur 2 2586 02 Ekim 2009 11:25

Alt 14 Nisan 2009, 14:23   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi

MUVAHHİD KADININ TEVHİD BİLİNCİ VE MÜCAHİD EVLAD EĞİTİMİ -2-
Sevde Gök

"Ey Peygamber, inanmış kadınlar Bey'at için sana gelirlerse, Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık etmemeleri,zina etmemeleri,çocukları öldürmemeleri, elleri ile ayakları arasında iftira uydurup getirmemeleri, ma'rufta sana karşı gelmemeleri hususunda biat etsinler Sen de onların biat larını al Ve onlar için Allah'tan mağfiret dile Şüpesiz Allah çok bağışlayan çok esirgeyendir"(Mümtehine,60/2)
Kadının, Allah (cc) ve Rasulü (sas)'ne Bey'atında aranan ilk şart; Allah'a hiç bir şeyi ortak koşmamalarıdır Bu şart, yeryüzüne gönderilen bütün peygamberlerin tebliğinin ilk şartıdır

"Andolsun ki, Biz, her ümmete, Allah'a kulluk edin tağuta kulluk etmekten kaçının diye tebliğ yapması için bir peygamber göndermişizdir"(Nahl,16/36)
Tağutları, batılı, en ince teferruatına kadar beter kabul etmek, reddetmek, "la"demek, Allah'a hiçbir yaratılanı eş koşmamak, islam'a girmenin ilk şartıdır Tağut, zaman ve mekana göre değişebilirbazen bir put bazen bir firavun (Allah'ın kanunlarına uymayan devlet başkanı) bazen bir belam(yani Hakk adına konuşup insanları Hakktan uzaklaştıran ve Hakkı gizleyen din adami) olarak çıkarMuvahhid olmanın şartı olan şirk koşmama, eş tanımama kadının ve erkeğin imanının kabulü olmakla birlikte, anne ve babanın evladına vereceği en önemli ilk derstir

"Hani Lokman, oğluna -o ona öğüt verirken- (şöyle) demişti: Oğulcağazım, Allah'a ortak koşma Çünkü şirk elbette büyük bir zulümdür"(Lokman,31/13)
İnsanoğlu kendi sonunu kendi eliyle hazırlar, ya kendine zulmeder nefsinin zalimi olur,ya da kendini cehennemden berat ettiren muvahhid olur

"(O) gökleri ve yeri yaradandır Size hem kendi (cins) inizden eşler, hem davarlardan eşler yaptıSizi bu suretle(zürriyetlendirip)üretiyor"(Şura,42/11)
Cenab-ı Allah, her daim yaratmaktadır,erkek ve kız cinsleri birbirine eşler kılarak insanoğlunun neslini devam ettirmektedirAncak Ademoğlu çok istediği çocuğu zamanla Allah'a eşler tanımaya başlamiştır(Araf,7/189-190-191) Ancak Allah'a kulluk yapması için yaratılan(Zariat,56) insanoğlu, yaradılış gayesini unutarak, kullara kul olmuş ve şirk koşmuşturlar, üstelik ayette belirtildiği gibi gönüllü olarak hür iradeyle

Kadının bey'atının ikinci şartı, Rasül'e iman ve itaattir "Ma'rufta sana karşı gelmemeleri" hususunda bey'at ve itaat şartı yine şirk koşmaktan uzaklaştıran, imanı sağlamlaştıran bir kuraldır Hiçbir mahluka, Allah'a şirk koşulacak şekilde itaat caiz değildir Çünkü Allah, peygamberlerine itaati dahi ma'ruf şartlarına bağlamiştır

Bu konuda Ebu'l Al'a Mevdudi şunları belirtmektedir: "Bu kısa cümlede iki önemli ilke beyan edilmiştir Hz peygambere itaat konusunda ilk prensip, O'na ma'ruf üzere biat edilmesidirOysa Hz peygamber'in münkeri emretmesi gibi ufak bir şüphe söz konusu değildirDemek ki, hiç bir mahluka, Allah'a itaatin dışında itaat caiz deyildir Çünkü Allah peygamberine itaati dahi, ma'ruf şartlarına bağlamiştır O halde Hz peygamber'e itaat bile ma'ruf şartlarına bağlı kılınmışken başkasına, Allah'ın kanunları dışındaki örflere geleneğe kayıtsız şartsız itaat beklemeye kimin hakkı vardır? Hz peygamber bu ilkeyi şu şekşlde izah etmiştir:"Allah'a karşı gelmede itaat yokturİtaat ancak ma'ruf üzeredir(Müslim,Ebu Davud, Nesei) Aynı konuyla ilgili olarak ileri gelen bazı alimler, bu ayettenbir takım prensipler çıkarmışlardır
Abdurrahman bin Zeyd bin Elsem "Allah taala, bu ayette, "sana itaatsizlik yapmamak üzere" deyil, sana ma'ruf işlerde itaatsizlik yapmamak üzere"buyurmuşturYani Allah peygamberine itaati bile şarta bağlı kılmışken, başka birinin insanlardan kendine ma'rufun dışında itaat beklemeye nasıl hakkı olabilir? demiştir
İmam Ebu Bekir El Cassas şöyle yazmaktadır "Allah, peygamberi'nin ma'ruftan başka bir emir vermeyeceğini biliyordu Buna rağmen, Nebi'sine itaat hususunda dahi ma'rufu şart koşmuştur Böylelikle hiç kimseye, Allah'ın emirlerine karşı olmasına rağmen sultanın emirlerine itaat etme imkanı bırakmamiştır Ayrıca Hz peygamber "Halık' a isyan edip, mahlukata itaat eden bir kimseye, Allah itaat ettiği mahluku musallat eder" buyurmuştur(Ahkamul Kur'an)
Allame Alusi; bu emrin, cahillerin, "Ulu'l-emre mutlak itaat gerekir" şeklindeki düşüncelerini reddettiğini söylemektedir Allah, peygamberine itaat edilirken bile, bunun ma'ruf üzere olmasını şart koşmuştur Oysa Hz Rasul ma'ruftan başkasını emretmez Bunun amacı mahluka masiyet üzere itaatin caiz olmadığını vurgulamaktırYani Allah'a isyan olan yerde, kula itaat yoktur"
Gerçekte bu emir,islam anayasasının temel ilkelerinden biridir İslam'a ters bir davranış ilke itibari ile bir suçturDolayısıyla hiç kimse gayri meşru bir işin yapılması hakkında emir verme hak ve yetkisine sahip değildirİslam hükümlerinin aksine emir veren de, bu emri yerine getirende suçludurHiç bir memur, gayri meşru bir işi yapmasını kendisine amirinin emrettiğini bahane ederek, ceza almaktan kurtulamaz"(Ebu'l Al'a El-Mevdudi, Tefhimü'l Kur'an, çev Nazife şişman ist 1986,c6,sh256-257)

Yukarıda alimlerin açıkca beyan ettikleri gibi, her kul, Allah'a şirk koşmada, kula kullukta kendi günahını kendi çekecektir, kimsenin günahı kimseye yüklenmez(BkzNecm, 53-38) zira her insan, işlediği amelleri, hür irade ile (bilinçli veya bilinçsiz farketmez) kendi aklı ile işlemektedir

Kur'an-ı kerimde Hz Yusuf'un kıssasi ve verilen şirk koşmama meselesi meşurdurYusuf (as)'ın zikrettiği ayetlerden nasiplenmek imanımız için şarttır Mısır halkının liderinin gördüğü bir rüyayı tabir etmesi için Hz Yusufa geldiklerinde şöyle dediler: "Bize bunun tabirini haber ver çünkü biz seni iyilik edenlerden görüyoruz (Yusuf) dediki; "Size rızıklanacağınız bir taam gelecek o durumu ben muhakkak onun ne olduğunu size daha gelmezden haber veririm Bu Rabbimin bana verdiği ilmlerdendirÇünkü ben Allah'a inanmaz bir kavmin dinini-ki onlar ahıreti inkar edenlerin ta kendileridir-terkettim"(Yusuf,12/36-37)
Hz Yusuf'un kendisine verilen hikmeti, ilmin ve kerametin sebebini açıklama gereğini hissetmesi ve bu sebebleri açıklarken, imanı gereği tağutu reddettiğini, ahıreti inkar eden nankör bir topluluğun dinine, yaşantilarına arkasını döndüğünü ve yine bunu yapmasının sebebinide Allah (cc)a şirk koşmaktan şiddetle kaçınılması gerektiği için yaptığını ayetlerle devamında anlatmaktadır

"Atalarım İbrahim'in, İsak'ın Yakup'un dinine uydum Allah'a herhangi bir şeyi ortak tutmamız bizim için (doğru) olmaz Bu (tevhid), bize ve insanlara Allah'ın lütüf ve inayetindendir Fakat insanların çoğu buna karşı şükretmezler"
"Ey zindan arkadaşlarım , darmadağınık bir çok düzme tanrılar mı hayırlıdır, yoksa hepsine ve her şeye galip ve kahhar olan bir tek Allah mı? Sizin onu bırakıp taptıklarınız (itaat ettikleriniz) kendinizin ve atalarınızın takmiş oldukları adlardan başkası deyildir Allah bunlara hiç bir burhan indirmemiştir Hüküm Allah'tan başkasının değildirO, kendisinden gayriye ibadet etmemenizi emreylemiştir Dosdoğru din işte budur Fakat insanların çoğu bilmezler"(Yusuf,12/38-39-40)
Anlaşılacağı üzere " Hüküm koyma Allah'tan başkasının değildir"Ayeti celilesinde belirtildiği gibi Allah'tan başkasına hüküm koyma ve hükmetme yetkisi verilmeyeceği gibi dil ile reddetme ve bu imanı aşikar olarak itiraf etmek ve kalbinden çıkarttığı sahte ilahları hayatından da çıkarmak Allah'a yakınlaşmanın en önemli derecesidir Tağutları reddetmiş ve yüzünü Allah'a döndürmüş mü'min kulu er-rafi (cc) sıfatıyla yüceltmiş ve ona diğer kullarından farklı üstünlük ve meziyetler verilmiştirAllah (cc) a şirk koşan hiç bir kul, keramet ehli veya güzel meziyetler sahibi olamaz, olduğunu iddia eden yalan söylemiş olurZira Allah (cc)kendisine ortaklar katılmasından şiddetle kaçınan iyi doğru kullarına ilimden nasip etmiş ve Rasulünün izince giden dinde ilim ehli alim kılmıştır

Muvahhid anne ve babanın körpecik yavrularına verebileceği en güzel ve yerinde mesaj olmalıdır Allah'a şirk koşmamak mülkünde ve milkiyetinde ortak tanınmamak; elde ettiği başarıları Allah'a eş koşmaktan şiddetle kaçındığı için nasip olunduğunu yeri ve zamanı geldikçe vurgulanmalıdır

Mümtehine suresinin 12 ayetiyle bey'at gerçekleştiren kadın nesil emniyetine çok dikkat edecektir, namus emniyeti bey'atın şartlarından birisidir burada bizim konumuzla alakalı olarak dikkatimizi çeken en önemli meselelerden biri de amellerimizin her halukarda islami harekete zarar verip vermeyeceğine dikkat edilmesidirkur'an da zikredilen iki peygamber hanımının namus meselesinde yanlış yapmadıklarını biliyoruz İslami harekete zarar getiren fitnelerden birisi de laf taşımak, koğuculuk yapmak, en kötüsüde mü'min müslümanları ilgilendiren meseleleri, sırları gayri müslimlere götürüp yetiştirmek olduğu karşımıza çıkıyorZira bu davranış islami harekete ve müslümanlara zarar verir

Kur'an-ı kerimde tahrim suresi 10 ayette anlatılır ki;

"Ve o iki kadına şöyle seslenildi:" girin ateşe girenlerle beraber"

Bir peygambere karşı en küçük ihanet bile küfürdür Emanete ihanet çeşidi de olsa ihanettir Nuh (as) ın ve Lut (as )ın nikahı altındaki eşleride iffetsizlik yapmış nikahına namusuna ihanet etmiş deyillerdir, ancak peygambere eş olmanın güzelliğini iman ve itaat gerekliliğini nasip olunan nimetin kadrini bilmemek insanlığın hayrına hem dünya hem ahıret faydasına çalışan kocalarından laf taşıma yoluyla ihanet etmişlerdirPeygamber eşlerine yardım edecekleri, birer Hz Hatice olacakları yerde kafirlere yardım etmiş söylememeleri gerekenleri gidip söylemiş, dolayısıyla mü'minlerin sırlarını inkarcı istihzacılara ulaştırma yoluyla kendileri de kafirlerden olmuşlardır, lanetlenmişlerdir

21 asrın müslümanları olarak bu yanlış ameller işlenmekle birlikte günümüz müsümanlarını helaka cehenneme sürükleyen birinci günah şirk koşma ortaklar katma yanlışlığıdırYüce yaradana eş katmak en büyük ihanet kabul edilecektir ve yanlışlar gelmeye devam edecektir

Bu önemli yanlışları işlemek veya işlememek, küçük topluluk olan ailede başlarAnne ve baba da bu hataları yapmaktan şiddetle kaçınacak ve tertemiz yetiştirmeye çalıştığı yavrularına da yanlışları öğretecek yapmamalarını sağlayacaktır Anne karnında başlayan eğitim ve güzel ahlaka ve Allah'tan başkasına kul olmamaya öncelik tanırMuvahhid aile kurmanın sırrı anne ve babada yatmaktadırBu sırrı gönderilen peygamberi ve yaşantılarını inceleyip kavrayanlar anlar ve önce kendini sonra eşini sonra yavrularını yetiştirerek dünya ve ahıret mutluluğuna erişecektirler biiznillah
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Nisan 2009, 14:23   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi

Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci ve Muvahhid Evlat Eğitimi -3-
Sevde Gök

Muvahhid evlâd eğitiminde, ebeveynlerin önce kendini ve vazifesini en doğru, en güzel şekilde bilmesi gerekir… Kendini bilmek ve tanımak kaçınılmaz sorumluluktur

Emiru'l-Mü'minin Ali ( ra): ''Kendini bilen, Rabbini bilir!" buyurur (Hazret-i Emir Ali İbn Talib, Nehcü'l Belâğa, ÇEV Abdul Bâki Gölpınarlı, Kum, 1989, Sh419 Not: Bu Söz, Hadis değildir Ayrıca, Yahya B Muaz er-Râzi'nin sözü olduğu da söylenmiştir Bkz Acluni, keşfu'l-Hafa, c2, sh262, no: 2532 Aliyyu'l-Kari, Zayıf hadisleri öğrenme metodu, Çev Ahmed Serdaroğlu, ist1986, sh118)

Tevhid akidesini kavrayıp şirk koşmaksızın iman eden muvahhid mü'minler, kendini, neden, niçin, nasıl ne sebep için yaratıldığını bilir, Allah'ı (cc) gereği gibi tanır, Rasulullah (sas) Efendimizin, niçin gönderildiğini öğrenir, kavrar ve şek şüphe duymaksızın iman eder, dînini, Kitâbını öğrenir, gayesinin hedefine varmak üzere evlâdını yetiştirmeye yönelir

Ebu Ümame (ra)'ın rivayet ettiği bir Hadis'de, yegane önderimiz, örneğimiz Rasulullah (sas) şöyle buyurmaktadır:

"Bir adam:
-Ya Rasûlallah, çocuğu üzerinde baba ve annenin hakkı nedir? diye sordu Rasul-i Ekrem (sas) "Onlar, (baban ve annen) senin cennetin ve cehennemindir'' buyurdu (Sünen-i İbn Mâce, Kitâbu'l-Edeb, B1, Hds 3662)

Anne ve baba evlâdı için cenneti veya cehennemi olacağı gibi, evlâd da onlar için, ya cenneti ya da cehennemi olacaktır…

Evlâd sahibi olunmadan önce başlar sorumluluk, istek, dua, yalvarma, gözyaşı, zorluklar ve arkasından nasip olunacak hayırlı evlâd Bu konuda yine Peygamberler ve duaları bize örnektir

Dua:

"Orada Zekeriyya Rabbine dua etti": Rabbim, bana senin tarafından çok temiz bir zürriyet ihsan et Muhakkak Sen duayı hakkıyla işitensin'' (Âl-i İmran,3/38)

Alâlâde bir zürriyet değil, sıradan basit evlâd ve torunlar değil! Devam edecek bütün zürriyetin, kıyamete kadar tertemiz olması, iman temizliği, amel temizliği, namus temizliği, ahlâk temizliği vs… Bunun için de yüce Yaradan'dan dua ile yardım istemek gerekiyor…

"Kullarım Sana Beni sorunca (haber ver ki) işte ben muhakkak yakınımdır Bana dua edince Ben o dua edenin davetine icabet ederim…" (Bakara,2/186)

"Ey Rabbim, bana Salihlerden (bir oğul) ihsan et! (diye dua etti) Biz de ona çok uysal bir oğul müjdesini verdik" (Sâffât, 37/100-101)

Dua Rabbimize gitmek ve en hayırlı olanı O'ndan istemek Mutlaka icabet edeceğini vahiyle bildiren Rabbimiz, Peygamberleri aracılığıyla öğretiyor biz aciz kullarına… Dua ederek, O'ndan yardım dileyerek en hayırlı, en temiz evlâda sahip olmayı… Allah'dan erkek evlâd mı istiyorsun? Neden ve niçin istediğini öğretiyor Cenâb-ı Allah, salihlerden olacak ve davaya hizmet edecek bir oğul aksi halde istenmemeli, zira hayırsız bir oğul, annesinin, babasının, mü'minlerin canına da, malına da, davasına da zararlı olacaktır, iyilik yerine kötülük edecektir Çünkü bir gaye üzere istenmektedir bu evlâd, süs olsun diye değil, ardından istenen evlâd verene (yaradana) yani davaya adanması gerektiği yine ayet ile öğretiliyor:

"Hani İmran'ın karısı,''Rabbim, karnımdakini azaldı bir kul olarak Sana adadım Benden bu adağı kabul et…' Ben onu da, zürriyetini de o taşlanmış (kovulmuş) şeytandan sana sığınır sana ısmarlar)ım" dedi" ( Âl-i İmran, 3/35-36)

Allah'a adamak demek, davaya adamak demektir, İslâm'a adamak demektir, yeryüzünde fitneden eser kalmayıncaya din tamamen Allah'ın oluncaya, Allah'ın hâkimiyeti sağlanıncaya kadar mücadele edecek evlâdı istemek ve yetiştirmek demektir Bu uğurda başa gelecek imtihanın her türlüsüne göğüs germek, razı olmak demektir Tertemiz yavruyu yetiştirirken, her zorluğa, çileye, meşakkate katlanmak demektir Ahireti için, ümmetin geleceği için, Şeytanın şerrinden, insü cinin şerrinden Allah'a emanet etmek, gelecek nesillerini dahi garanti altına almaktır Sadece erkek değil kız evlâdında Allah'a adanması ve dava kadını olarak yetiştirilmesi gerektiğini anlıyoruz bu Ayet'lerden…

Dua ederek Allah (cc)'dan istenen evlâdın ardından, şükür devreye girecektir

Şükür

"Andolsun eğer siz, şükrederseniz, elbette size (nimetimi) artırırım" (İbrahim,14/7)

Şükür konusunu kısaca inceleyecek olursak, bu konuda ibn Kayyım el-Cevziyye(Allah ondan razı olsun) şunları öğretmektedir:

"Hasan-ı Basri demiştir ki: ''Allah Teâlâ, nimetiyle dilediği kadar faydalandırır Nimete şükredilmediği takdirde onu azaba çevirir Bundan dolayı şükre ''Hafız: koruyucu'' ismi verilmiştir Çünkü şükür, mevcud olan nimetleri korur, mevcud olmayan nimetlerinde elde edilmesine vesîle olur Ali bEbu Talib (ra), Hemedanlı bir adama ''nimete şükür ile ulaşılır Şükürle nimet artar Şükür ile nimet bir arada bulunurlar Kuldan şükür kesilmedikçe, Allah'dan da nimetin artırılması kesilmez'' demiştir
Hasan-ı Basri demiştir ki; ''Elinizde bulunan nimetleri devamlı anlatın Çünkü nimetleri anlatmak şükürdür Nitekim Allah Teâlâ, Rasulü'ne, Rabbinin nimetlerini anlatmasını emrederek, ''Rabbinin nimetlerine gelince onu anlat da anlat'' (Duha,11) buyurmuştur Allah Teâlâ, kulunun üzerinde vermiş olduğu nimetinin eserini görmeyi sever Çünkü kulun üzerine nimetin eserinin görülmesi lisan-ı hâl ile nimetin şükrüdür'' (İbni Kayyım el-cevziyye, Sabredenler Ve Şükredenler,ist1989(7baskı, 2003), sh133)

Kulun şükretmesi için elde ettiği en büyük nimetlerden bir tanesi evlâd sahibi olmaktır Bu nîmet için şükür, dil ile ifade edilerek dua edilmesidir ve Allah (cc) yolunda yetiştirilmesidir

Hz İbrahim (as)'ın duası örneğimizdir "Bana (şu) ihtiyarlığ(ım)a rağmen İsmail'i ve İshak'ı bahşeden Allah'a hamdolsun Çünkü benim Rabbim duayı elbette işitendir'' (İbrahim,14/39)

Verdiği evlâd nimetinden dolayı Allah (cc)'a hakkıyla şükretmek bunu dil ile anmak… Allah (cc) kullarının, verdiği nimetlere şükretmesini ister Bizler gibi aciz, günahkâr kullar bile birisine bir hediye verdiğimiz zaman teşekkür etmesini beklerken, Allah (cc) için bu hak çok daha fazla ve şarttır Mü'min anne ve babanın, kız ve erkek çocuklara sahip olduğu takdirde yapması gereken şükrü, duayı bu ayet'ten öğreniyoruz ve duaya yöneliyoruz ''Ey Rabbimiz, bize bahşettiğin ve emanet ettiğin yavrularımız için Sana hamdüsenalar olsun''

Ve yine en önemli dua (istek):

"Ey Rabbimiz, beni dosdoğru namaz kılmakta berdevam et (devam ettir), zürriyetimden de (böylece namaz kılanlar yarat) Ey Rabbimiz, duamı kabul et'' (İbrahim,14/40)

Evlâd sahibi olmanın ve şükrünün edasının, namaz kılmak, yalnız O'na kulluğa yönelmek, huzuruna vararak, kulluğunun, yaratılmışlığımızın, nimetlere gark edilişlerimizin şükrünü eda etmek olduğunu öğreniyoruz Ardından istek devam ediyor Anne ve babanın, Allah (cc)'dan isteyeceği evlâdının ve ondan devam edecek neslinin de namaz kılan, namaza devam eden nesiller olması için cân-ı gönülden yapılacak dua bizi bilgilendiriyor Çünkü insan aciz, zayıf ve Yaradanın yardımına muhtaçtır Allah (cc), namazına devam edecek imanlı evlâd bahşetmez ise, yaradılan hidayet verme hakkına sahip değildir O yüzdendir ki, evlâda sahip olmak istendiğinde, nasib olup da kucağa alındığında, mutlak sûrette bu dualar, bize örnek olan Hzİbrahim (as)'dan öğrendiğimiz gibi, içten, samimi, kabul olunacağına inanarak yapılmalıdır Çocuğumuza neden, niçin namaz kılmamız gerektiğini yine Rabbimizin Vahyinden faydalanarak açıklamamız en etkileyici olanı olacaktır biiznillah:

"Sana vahyedilen Kitâb'ı oku Namazı da dosdoğru kıl (ve kıldır) Çünkü namaz, edepsizlikten, akıl ve şeriata uymayan her şeyden alıkoyar Allah'ı zikretmek elbette en büyük (ibadet)tir Ne yaparsanız Allah bilir" (Ankebût, 29/45)

"Yavrum, namaz insanı edepsizlikten, fuhşiyattan, akıl ve vahye uymayan bütün kötülüklerden alıkoyar, namaz ile bütün yarattıkların şerlerinden, kötülüklerinden Allah'a sığınırsın da Rabbimiz de seni korur, aynı zamanda kulluğunun, yaratılışının, nîmetlere gark edilişinin şükrünü eda edersin, bu şükür sana verilen nîmetlerin artması demektir, bu dünyada ve ahirette kurtuluşun demektir…" diyerek yavrularımıza nasihat edebileceğimiz, doğruya yönelmesine vesile olabileceğimiz bir farz ibadet devreye giriyor Her Müslüman'ın elinin altındakilerden mes'ul olduğu, onlara, iman etmiş olmanın şartı, namazı eda etmek olduğu öğretilmesidir

Abdullah bÖmer (r anhuma)'nın rivayetiyle yegâne önderimiz Rasulullah (sas) şöyle buyurur:

İman edenlerin her biri, kendi nefsini korumada, ehlini, Dinini, malını, canını, neslini, akıllarını korumakla mükelleftir Yegâne Önderimiz Rasulullah (sas), ümmetinden olan muvahhid mü'minleri çobana benzetiyor ve uyarıyor:

"Her birerleriniz çoban ve her birerleriniz sorumludur İmam (devlet başkanı) bir çobandır, o da (yönettiklerinden) sorumludur Erkek, kendi aile fertleri üzerinde bir çobandır, o da, bundan sorumludur Kadın da kocasının evi üzerinde bir çobandır O da, elinin altındakilerden sorumludur Dikkat edin! Her birerleriniz çoban ve her birerleriniz sorumlusunuz'' (Buhari, Nikâh, B 82, hds118 Ebu Davud, Harac, B1, Hds2928 Tirmizi, Cihad, B27, hds,1757)

Mü'minun Suresi 1 ayet'ten 10 ayet' te kadar inceler isek, karşımıza çıkan, mü'minlerin özelliklerinden en önemli olanı namaz kılanların övüldüğüne şahid oluruz

"Mü'minler, gerçekten felah bulmuştur Onlar, namazlarında huşû içinde olanlardır… Onlar, namazlarını da (titizlikle) koruyanlardır…"
Hz İbrahim (as)'ın duasında, namaz kılmaya deva edecek evlâd için dua etmesi, acı bir gerçeği ortaya koymaktadır Asırlar sonra gelecek nesiller, namaza devam etmediği veya etmeyeceği takdirde nesillerin bozulacağı, davanın gerileyeceği, mü' minlerin yenilgiye uğrayacağı ve daha birçok acı gerçeğin ortaya çıkacağı (çıktığı) belirtilmektedir aslında…

"Sonra, arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular İşte bunlar da azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır" (Meryem,19/59)

Allah'a dua ederek, soyumuzdan devam edecek nesilleri dahi, din ve dua emniyetiyle garantiye almak, hem dünyamız, hem de ahiretimizdeki kurtuluşumuz için zarurettir

Bu dua ve şükrün ardından devreye sabır girecektir
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla
Alt 14 Nisan 2009, 14:24   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 886
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart RE: Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi

Muvahhid Kadının Tevhid Bilinci Ve Muvahhid Evlad Eğitimi -4-
Sevde Gök

SABIR…

İmanda ve amelde sabır, evlâdını yetiştirmede sabır…

Şirksiz, şeriksiz, kayıtsız şartsız iman etmek, teslim olmak ve bu imanından dolayı başına geleceklere sabretmek, cenneti kazanmanın bedelidir
Ne kadar zor şartlarda olunursa olunsun, sabırda sebat, mü'minin azığıdır

Ebu'd-Derdâ (ra)'dan rivayetle;

"Dostum Rasûlullah(sas) bana şu tavsiyede bulundu: "Param parça edilsen ve (ateşte)yakılsan bile, Allah'a şirk koşma…'' (Sünen-i İbn-i Mâce, Kitâbu'l-Fiten,c10, Hds no:4034)

Kul, ne kadar ibâdet ederse etsin, ne kadar salih amel işlerse işlesin, gecesini ihya gündüzünü tebliğle geçirsin, şayet imanına şirk bulaştırmış ise bu iman Allah indinde kabul olmayacak bir imandır (imansızlıktır)

"Çalışmış, boşuna yorulmuştur" (Â'lâ, 88/3)

Her türlü günahı bağışlayacağını bildiren Allah (cc), şirk koşmayı asla bağışlamayacağını vahyi ile bildirir :

"Hiç şüphesiz, Allah kendisine şirk koşanları bağışlamaz Bunun dışında kalanlar ise, dilediğini bağışlar Kim Allah'a şirk koşarsa, elbette o, uzak bir sapıklıkla sapmıştır" (Nisa,4/116 ve 48)

Yalnız Allah'a kulluk yapmak için yaratılmış(Zâriyat, 51/56) Âdemoğlu, imanına şirk, amellerine fısk-u fücur karıştırarak, sapıklıkla sapmış, şeytana ve şeytanîlere kulluk yapmaya yönelenlerin ruh haletinde yalnız kalma ve yardım edilmeme korkusu vardır Onlar, Allah'a olan, ahirete olan inançlarının zayıflaması, hatta tamamen kalbden çıkması hasebiyle, dünya gözüyle gördükleri ilâhlar! Rabler! Edinme gereği hissetmektedirler

"Onlar Allah'ı bırakıp(güya)kendilerine yardım edilecekler ümidiyle(başka)mabudlar edindiler" (Yâsin, 36/74)

Ahirete inancı kalmayan insanlar, dünyada gözlerinin gördüğü güçlere!(mabud)sahte ilâhlar edinme ve onların varlığından yardım görme arzusuna yöneldiler Sanmaktadırlar ki,güç gibi görünen çağın tağutları, kendilerini himaye edecek,koruyacak, yardımını esirgemeyecek! Oysa o sahte ilahların, yani tağutların, çağın firavunlarının kölesi olduklarının, kullanıldıklarının, yeri ve zamanı geldikçe yem olarak öne sürüldüklerinin; sahte ilahların, güçlerin! dünya saltanatının devamı uğruna feda edildiklerinin ve edileceklerinin farkında değillerdir… Sanmaktadırlar ki, 21 asrın tağutları, elde edindikleri maddi güçle, onları koruyacak, himaye edecek! Mümkün değildir ki, bu adalet, ancak ve ancak yüce yaradan Allah'a ve O'na şirk koşmaksızın, indirdikleriyle hükmedecek kullarına aittir Şirk koşmaktan ısrarla kaçınan kul, adâletle hükmedecektir, zira Allah'ın indirdikleriyle hükmedecektir…

Muvahhid mü'min, kendisini her şeyiyle Rabbimiz Allah'a teslim eder :

"De ki:'' Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir
O'nun ortağı yoktur Ben, bununla emr olundum ve müslümanların ilkiyim''
De ki:''Allah, her şeyin Rabbi iken,hiç ben, Allah'dan başka Rabb mı isterim?" (En'am,6/163-164)

Ve bu Ayet'ler ışığında, imanını ilân eder, zira bu ilânın yapılmasını Rabbimiz Allah (cc) istemektedir

"……müşriklerden olmayın" (Rum, 30/31)


Hayatımız ve ölümümüz Allah için olması gerekirken, mevcut işgalci egemen tağutlara kul olmak, hayatı ve ölümü onların gayr-i islâmî arzularına göre tanzim etmek, müstekbirleşmişleri daha da müstekbir yapmakta ve müşrik vasfını haiz kılmaktadır Oysa Allah (cc), "müşriklerden olmayın'' buyurarak, Allah'ın düşmanları gibi olmayın diye en önemli uyarıyı yapmıştır Gökte hükmedici Allah (cc) olduğu gibi, yerde de hükmeden, ilâhımız, Rabbimiz, Melikimiz Allah azze ve celledir Ahiretteki konumunu düşünen duyarlı müslüman, bu hassas konuyu inceleyip, tahkiki iman ile Rabbine yönelir Bu Tahkiki iman (ilme dayalı) iman eden muvahhid mü'min; sağlam, sarsılmaz inancıyla başına gelecek musibetlere sabredecektir Yukarıda (Ebu'd-Derdâ) Hadis'inde belirtildiği gibi, ateşe atılsa da, paramparça edilse de, asla taviz vermeden yürüyen muvahhid anne, babaların ve yetiştirecekleri muvahhid evladın başına gelecek her musibet, derecelerinin yükselmesine, hatalarının silinmesine bir vesîle olacaktır Bu musibetleri bütün Peygamberler yaşamıştır Rasûl (sas)'ün ve Ashabı'nın izince gidenlerde yaşayacaktır kuşkusuz… Cenneti kazanmak isteyenlere sabırda sebat etmeleri bu sabrın beraberinde sabrı getireceği müjdelenir :

"Kim sabretmek isterse, Allah ona sabır verir'' (Sahih-i Buharî, 3/335)

Bu sabır cenneti kazanmak için yarıştır…

"Hayırda yarışın…'' Ayet'te belirtilen yarış cennet için olmalıdır;

"Ki onun mührü misktir O halde yarışanlar bunun için yarışsınlar…" (Mutaffifîn,83/26)

Cenneti kazanmak kolay değildir Tarih boyunca Hakkın öncüleri olanlar, daima zulme uğramışlar ve sabırlarıyla imtihana çekilmişlerdir Kur'an'ı Kerim'de, Yunus Suresi'nin 85 ve 86 Ayet'lerini incelediğimizde, HzMusa (as)'ya iman eden bir gurup gencin yatığı dua, bizlere şunları öğretmektedir :

"Biz, yalnız Allah'a tevekkül ettik Ey Rabbimiz, bizi o zâlimler topluluğu içinde deneme(fitne)konusu yapma Bizi Rahmetinle o kâfirler topluluğundan kurtar"

Bu Ayet'lerin tefsirinde Ebu'l-a'la el-Mevdûdî şunları beyan etmektedir :

"Rabbimiz, bizi zulmeden bir kavim için bir fitne, bir yarlığama sebebi kılma'' duasının çok kapsamlı bir anlamı vardır Her ne zaman Hakkın öncüleri olanlar, hakikatı hâkim kılmak, hüküm sürmekte olan kötülüğü kökünden kazımak üzere kıyam ederse, çeşitli tip zalimlerle karşı karşıya gelirler Bu zalimler o veya bu sebeble daima onların bir eksiğini, kusurunu bulmaya çalışırlar
Birinci tip zalimler her türlü gücü hakikat savunucularını alt etmek üzere seferber eden batıl savunuculardır Diğer tipler ise, inandığını iddia eden ancak devrin iktidarıyla çatışmaya girmeye cesaret edemeyen sözde Hakk savunucularıdır Bu tipler böyle bir şeyin faydasız ve boşuna gayret olduğunu ileri sürerek batılla savaşma konusunda aldıkları yanlış tavrı haklılaştırmak için mazeretler ileri sürerler Bunu, alçakça tavırları yüzünden duyacakları vicdan azabını bastırmak için yaparlar Tüm çabaları kendilerini değil, Hak öncülerinin yanlışlık içinde olduğunu ispata çalışmaktır Bir başka güruh daha vardır ki, taraflar arası çatışmanın sonucunu bekleyerek ister hak, ister batıl safında olsun, güçlü tarafa geçerek onlarla işbirliği yaparlar Şimdi hakikat savunucularının bu zalim insanlar için nasıl bir fitne nedeni olduğunu düşünelim Eğer Hakk'ın yanındakiler dağılır ya da yenilirse, birinci guruptaki zalim güruh şöyle diyecektir:'' Zaten biz haklıydık, bu budalalar değil, aksi olsaydı yenilmezlerdi''
İkinci gurupsa şöyle der: "Yenilgileri, şartları doğru değerlendiremediklerini ispatlamıştır Büyük güçlerle çatışmaya girmeleri sonunda değerli hayatlarına mal oldu Zaten Allah'ın emri devrin tiranlarından herhangi bir yasaklama olmaksızın en temel dini vecibelerimizi yerine getirebiliyorken kendimizi böyle tehlikelere atmamızı isteme bizden''
Sonuncu gruptaki alelade insanların kendi hakikat ölçüleri şöyledir: "Galib olan haklıdır Dolayısıyla uğradıkları yenilgi, Hakk davayı savunduklarını söyleyenlerin haksız olduklarını göstermiştir'' işte böyle, hakikat savunucularının işlediği her yanlışlık, her hata, yüzyüze geldikleri beklenmedik durumlar karşısında gösterdiği her zaaf, herhangi bir yenilgi karşısında içine düştükleri moral çöküntü, bâtıla meyyal olanlar için iyi bir mazeret teşkil eder Sonuç olarak, Hakka ''davet'' davetçilerin "yenilgi''sinden birkaç yıl sonra rafa kaldırılır
Bütün bunlar muvahecesinde Hz Musa'nın (as)ashabının duasının yerinde, zamanında ve anlamlı olduğu açıkça görülmektedir "Rabimiz, bizden rahmetini esirgeme de, bu zalim kimseler için bir fitne, bir yargı nedeni olmayalım Bizi yanlışlık, yenilgi ve zaaftan koru ve bizi bu dünyada muvaffak kıl ki, yarattıkların için bir hayır nedeni olalım zalimler için bir günah vesilesi değil…'' (Ebu'l-al'a el-mevdûdî, Tefhimu'l-Kur'an, Çev: Nazife Şişman ist 1986, C 2, Sh 358-359, insan yay…)

Muvahhid mü'minler her çeşit imtihandan geçerler, yukarıda anlatıldığı gibi, Bel'amla, münafıkla, korkakla ve şeytanın Allah ile aldatmasıyla karşılaşarak imtihan olunurlar…

Bu konuya kaldığımız yerden devam edeceğiz inşaAllah
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Oruç ve Takva bilinci Yitiksevda Oruç-Ramazan 1 12 Nisan 2023 09:56
Çocuk Eğitimi mi Anne-Baba Eğitimi mi? Hazan Mevsimi Çocuk ve Aile Sağlığı 3 13 Mayıs 2016 22:22
Kur'ân Kursları Ve Sorumluluk Bilinci/Muhsin Arslan Muhsin Arslan Muhsin Arslan 7 06 Mayıs 2013 13:35
Çocuklarda Yardımlaşma Bilinci İmamHüseyin Çocuk ve Aile Sağlığı 0 13 Nisan 2009 17:40
Evlad Ve Akrabalara İyilik Huzurİslam Hadis-i Şerif 0 26 Kasım 2008 02:08

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.