Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Muhtelif Konular

Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi:  17 Kasım 2011 (13:15), Konuya Son Cevap : 17 Kasım 2011 (13:15). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 17 Kasım 2011, 13:15   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
YaŞuHa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YaŞuHa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13867
Üyelik T.: 24 Mayıs 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 1.005
Konular: 399
Beğenildi:29
Beğendi:5
Takdirleri:53
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
MÜCADELE ve ZAFER ÜZERİNE

MÜCADELE ve ZAFER ÜZERİNE

MÜCADELE ve ZAFER ÜZERİNE
Redle başlar bu din.Birilerini, birilerine biçilen konumları reddederek girilir bu dine.Lâ denilecek, lâilâhe denilerek başlar müslümanlık serüvenimiz.Sonra bu red Kur’ân’da daha da pratize edilerek müslüman, reddetmekte emrolunduğu odaklara karşı bu defa itaatsizlikle emredilir.İtaatsizlik “lâ”nın, yani reddin bizzad uygulamaya konulmasıdır.Sonra itaat edilmemesi, hem de asla itaat edilmemesi gereken bu odaklar bir bir müslümanın önüne konulur.Çünkü Allah(c.c.) ile diyalog kurmanın temelinde bu yatar.
“... O halde kâfirlere itaat etme, bununla (bu Kur’ân’la) onlara karşı cihad et, büyük cihad!” (Furkan 52). “Ey Nebi! Allah’tan kork ve kâfirlere, münafıklara itaat etme!Muhakkak ki Allah, alim, hakim olandır.Rabbinden sana ne vahyolunuyorsa onun ardınca onun ardına git! fiüphesiz ki Allah ne yapıyorsanız ondan haberdardır.”’(Ahbaz 1,2) “Kâfirlere ve münafıklara itaat etme, onların eziyetlerine aldırma da Allah’a tevekkül et!Allah vekil olunca hepsine yeter!” (Ahzab 48)...
Evet, bu iş itaatsizlikle başlamaktadır.İtaat edilecek tek merci Yüce Yaratıcı Rabbimizdir.Hz. Ali (r.a) buyuruyor ki: “Ey Rabbim! Kendi yüce zatının hürmetine beni de sana itaat edenlerin mahalline ve razı olduklarının menziline kavuştur.Çünkü ben nefsimi savunmaya kadir değilim, ona bir yarar vermeye de gücüm yetmez.Ey Rabbim!Ey aldanan da uzak olmaya yakın!Ey mükafatını ümit edenden esirgemeyen cömert!Kendisini çağırdığında sana icabet eden ve yardımınla amele sevkettiğinde sana itaat eden kimseye baktığın gibi bana bak.”
Yeryüzü gerçekten büyük bir bunalım içerisindedir. Allah’ın son dini olan İslam, bütün bu felâketlerin karşısında yegâne kurtuluş çaresi olarak durmaktadır.Dün olduğu gibi bugünde insanoğlunu karanlıklarda aydınlığa Allahû Teâla çıkaracaktır.O’nun Kur’ân’ı çıkaracaktır.O’nun Kur’ân’ına sarılan basiretli mü’minler çıkaracaktır.Müslüman olduğunu iddia ettiği halde hayata ve olaylara Allah’ın nuruyla bakmayanlar, olup bitenleri vahiy açısından değerlendiremeyenler, küfrün ve iblisin oyuncağı olmaktan kurtulamayacak, Allah’tan ilişkisini kesmiş olacaktır.
Madem ki insanoğlu zayıf yaratılmıştır, madem ki muhtaç yaratılmıştır, madem ki birilerine dayamak durumundadır ve kendi kendine yeterli değildir, madem ki müstağni değildir, o halde mutlaka kuldur ve kul olmak zorundadır.Değil mi ki insanoğlunun bükülen bir boynu vardır, değil mi ki eğilen bir beli vardır, değil mi ki yere konan bir alnı, bir yüzü vardır.O halde bu boyun mutlaka birilerinin karşısında eğilecektir, bu bel mutlaka birilerin karşısında bükülecektir, bu alın ve yüz mutlaka birilerinin karşısında yerlere sürülecek ve kapacaktır, bu diller mutlaka birilerine yalvaracaktır, bu eller mutlaka birilerine açılacaktır, bu kalp mutlaka birilerine uzatılacaktır.Öyleyse en iyisi geliniz Allah’a uzatalım, Allah’a kul olalım! Çünkü Allah’a bükülmeyen bel, Allah’ın huzurunda eğilmeyen boyun mutlaka ya bir zalimin önünde, ya bir diktatörün önünde, ya bir Firavun’un önünde, ya bir Nemrud’un önünde, ya bir makamın ve koltuğun önünde, ya toplumun ve çevrenin baskısı karşısında ya paranın ve pulun önünde, ya nefsin ve şehevi arzuların önünde yerlere sürülecektir, Allah’a yalvarmayan diller mutlaka birilerine yalvaracaktır, Allah’!a açılmayan eller mutlaka birilerine açılacaktır ve Allah’a uzatılmayan kollar mutlaka birilerine uzatılacaktır.Ve o kişi de fieytan’dan başkası olmayacaktır.
Sonrasına gelince; “Allah’ım!Biz ne büyük bir günaha düştük ki,Kur’ân’ı bırakıp Rasûl’ünden uzak kaldık!Bir sopa korkusuna, bir makam sevdasına, bir dolar hesabına, Muhammed Mustafa (s.a.v.)’yı yalnız bıraktık; mazlumların çığlıkları yürek yakarken, kapadık kulaklarımızı dünyaya daldık!Ey kahbe dünya, bizi aldattın sen!Cilvelerinle, zevklerinle kandırdın bizi sen! Korkularla, evhamlarla, makamlarla, tutkularla; Muhammed’e sadakatten saptırdın bizi sen.İhtiras verdin, benlik verdin, kibir verdin; aldın ihlas, cihad ve takvayı; koltuk verdin, para verdin, şehvet verdin!Bırakmadın ne bir gayret, ne bir mertlik, ne de bir vefâ; izzetli alıp zilleti verdin; oynamak için oyuncak verdin; yıktın bir kıyan ahidlerini; globolleşen dünyada değişim verdin ve bizi nihayet Rabbimizle küstürdün, kopardın.”
Böyle bir sonla olmasın hiçbirimizin sonu.Lâkin müslümana yakışmaz böyle ucuz yenilgiler.Direniş vakti şimdi, ne demeli şimdi? “Lânet olsun sana ey dünya, uzaklaş benden!Ne verdiysen al hepsini; Muhammed’in ayağına toprak olayım ben!Firavunlar sanmasın sahipsizdir o; yerim ister toprağın altı olsun, ister zindan odası; yeter ki Mustafa’ya ümmet olayım ben! Kur’ân yolunda fedâ olayım ben! Her zaman direniş olsun şiarımız; bu davaya nefer olayım ben!Varsın her yanımız kana bulansın; yeter ki Rabbime bir dost olayım.”diyebilmeliyiz.
Allah’a ve O’nun ilkelerine sadakat,O’na itaat, O’nun Rasûlü Hz.Muhammed (s.a.v.)’in sünnetine ittiba bütün zaman dilimlerinde hayatımız için vazgeçilmez bir gerekliliktir.Bakın Rabbimiz yüce Kur’an’ında ne diyor: “De ki: Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?De ki: Allah’tır.‘O halde de ki “O’nu bırakıp da kendilerine faydaya da zarar verme gücüne sahip olmayan dostlar mı edindiniz?’“De ki: ‘Körle gören bir olur mu hiç?Ya da karanlıkla aydınlık eşit olur mu?’ Yoksa O’nun yarattığı gibi yaratan ortaklar buldular da bu yaratma onlarca birbirine benzer mi göründü? De ki:“Allah her şeyi yaratandır.Ve O, birdir, karşı durulamaz güç sahibidir.”(13/15)
Allah karşışında, O’nun gücü karşısında acziyetini idrak eden insanın yapacağı en mühim şey Alemlerin Rabbine teslim olmak ve O’na teslimiyeti, sadakati şeref bilmektir.Bu nedenler Rabbimize dostluk kurmanız çok kolay.Kur’ân’da ve Sünnet’e dayalı metod bizi Rabbimiz kavuşturur.Çünkü hem Rabbimiz hem de Rasûlullah(s.a.v.) bu yöntemi bize tarif tmiştir.Bize düşen yönteme bağlı kalıp harfiyyen uygulamaktır.
Nitekim; Kur’ân-ı Kerim’deki “Ey iman edenler!eğer siz Allah’ a yardım ederseniz; (Allah da) size yardım eder; ayaklarınızı sağlam tutar.”(Muhammed 7) ve “Biz Allah’ın yardımcılarıyız; Allah’a inandık” (Al-i İmran 52) mealindeki ayetlerde buna delalet etmektedir.
Sonuç daima güzel ve mükemmel olacaktır.“Allah: ‘Elbette ben ve peygamberlerim galip geleceğiz!’ diye yazmıştır.”(Mücadele 21) “Gönderilen (peygamber) kullarımıza şu sözümüz geçmişti: “Mutlaka zafere ulaştıranlar, kendileri olacaktır; ve gâlip gelenler mutlaka bizim ordumuz olacaktır!” (Sâffât 171-173) “Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer inanıyorsanız, mutlaka siz üstün geleceksiniz.”(Al-i İmran 139) Son olarak, Rahmetli İmam’ın öğrettiği şu hakikat bizlere ebedi bir ışık meselesindedir: “Direnin, direnin ki güçlenesiniz!Önce güçlenelim de, sonra direniriz diye düşünmeyesiniz....!”
Dostlar gelin hakikate gidelim, aşka gidelim. Kıralım realizmin zincir ve prangalarnı; zihin ve gönüllerimizi ‘reel’in esaretinden azad edelim! Birbirimizle gerçekten dost olup, gönül gönüle yüreyüreklice devrime gidelim!
Yaşam, zamanların okyanusudur.Dünyaya gelmek, dünyadan göçmek birer yolculuk serüvenidir. Yolun doğruluğu ve iyi bir yolculuk insanı mükemmel menzile ulaştır.Allahû Teâla’nın yolunda olan,O’nun razısından başkasını gaye edinmez.Işıktan uzak duranlar, tevhidin atmosferinde buluşmayanlardır.Bu hususta Abdulkadir es-Sufi der ki: “Eğer Allah’ın Cemalini arayarak yola koyulduysanız, o zaman bilin ki Allah dualarınızın cevaplayıcısıdır.”
Kur’an ve Sünnet çizgisinde ilerleyen müslüman daima yanında Allah’ı ve O’nun yardımını bulur.Bu davayı sürenler Allah’la hep beraberdir. Aziz İslam davası, bir zamanlar için değil, her zaman için ‘devrimci’ olabilecek mert, kararlı ve yürekli insanların omuzlarında yükselecektir.Çünkü biz önderlerimizden ‘devrim’i öğrendik; çocuklarımıza da devrimi öğreteceğiz!Devrimi emanet aldık, miras olarak da devrimi bırakacağız!..
Bizler mü’min vasfını taşıdığımız vakit o zaman Maide 55 ve 56. ayetlerin kime hitap ettiğini daha iyi kavramış olacak ve kendimizi ona göre bir sınıfa bırakmış olacağız. Mü’min; ağlayan göz, hislenen gönül, ızdırap duyan kalp, çağlayan merhamettir.Toplum menfaatlerini ferdi çıkarları üstünde tutan kişi Mü’mindir.O halde bakalım şimdi ayet-i kerimeye; “Sizin dostunuz, yardımcınız ancak Allah’dır.Onun peygamberidir.Allah’ın emirlerine boyun eğici olarak namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren mü’minlerdir.”(Maide 55-56) Kur’ân-ı Azimuşşan mü’minlerin ancak ve ancak gerçek müslümanlarla kader birliği yapmalarını emretmektedir.
Aşkımızın umudumuzla yaşıt olduğunu biliyoruz.İşte bunun için umudumuz da değişmedi.Sövüldük, dövüldük; itilip kakıldık, mağdur, mahkûm ve mazlum olduk; fakat hiç umutsuz olmadık.Hâlâ namaz kılıyorsak, ümit var olduğumuz için kılıyoruz; hâlâ kurban ediyor, kurban oluyorsak; umudumuz sürdüğü içindir.Çünkü, iyi biliyoruz ki, umudumuz, iman kandilimizin yağıdır; biliyoruz ki imanımız en büyük imkânımızdır: “İmkânım yok” diyemiyoruz onun için, bunun “imanım yok” anlamına gelmesinden korkuyoruz.Bu “bilinç” olduğu sürece, dik ve diri duracağımızı biliyoruz.Bu bilinçle Rabbimizle gerçek bir dost olacağımızı biliyoruz.fiuna da bildik ve inandık ki, “kulun gücünün bittiği yerde Allah’ın yardımı başlardı.”Onun için, yürek tarlasına acı ektik.
İmanın en büyük imkân olduğunu, kalbimiz kederden kaburgalarımızı zorladığında, gece yarılarında doğum sancısından beter sancılara durduğunda bir kez daha anlıyoruz. Biliyoruz ki, davete icabet edenin davetine icabet edilir:Biz de O’nu davet ettik. O’da bize dost olarak gelecektir. Kimimiz zarfına adresi doğru yazdı fakat içini doldurmadan boş zarf attı, kimimiz içini doldurup pulunu unuttu, kimimiz verdiği adreste bulamadı, kimimiz hiç adres vermedi ve kimimiz de yalan ve yanlış adres verdi. Davetiyesinde hiç eksiği bulunmayanlarımızın ise bir kusuru vardı:Konuğuna sunacak som ve bütün bir yürek bulamamak.Korku putlarına, umut putlarına, sevgi putlarına ardiyelik yapan, antik Atina’nın tanrılar mahzenine dönüşmüş Panteon’undan beter bir yüreğe sahip olmak. İşte bunun için davet edemedik.Ettikse, davetimiz kabul görmedi.Gücümüzün müntehasına dayanmadan, elden geleni yapmadan ettik; bitmeden “bittik!” dedik.Eğer gerçekten bitseydik ve “bittik!” deseydik, “Dayan, yettim!” diyen mutlaka olacaktı. Rabbimiz dost olarak hemen yetişecekti.Hz.Peygamber’in Taif dönüşü gerçekten bittiği ve “bittim!” dediği gün, tarihin bahtı değişmiş, davetiyesi adresine ulaşmış ve “Yettim!” cevabı gelmişti.Madem ki Rasûlullah (s.a.v.) bizim için bir örnekti, o zaman Allah (c.c.) bize de yetişirdi, bize de dost elini uzatırdı, yeter ki önce biz O’nun davetine icabet edip ona layık bir kul olmaya çalışalım.
Ümit olmasaydı, hayat da olmazdı...Çiftçi, nice ümitle tahıl, sebze diker tarlaya... Fidan diker... Gözü gibi korur...Bir çocuk gibi bakar ona... Ümittir aslında ekilen...Her tohum, her fidan bir ümittir...çapayla, suyla, toprakla beslenen ümitler... Ümitler de canlıdır...Doğarlar...Büyürler...Yaşarlar... Ölürler... Hayat demek, ümit demektir...Allah’tan yardım dilemek, O’nu dost edinmek ve O’na bağlanmak ümit demektir... Gözler, ufukta belirecek beklentilere kilitli...Düşerken,“Kalkma ümidi” yetişiyor imdadımıza...“İnsan, güzel (şeyler)i isteyip aramaktan asla bıkmaz.”(Kur’ân 41/49) buyuran Yaratıcı, bu gerçeğe işaret ediyor.Ümitlerden ümit, kesmeye hakkımızda yok zaten... Nimetleri bol, rahmeti geniştir Yaratan’ın... (Kur’an 6/12; 15/56; 39/53).Bir bakıma cehennem, ümitlerini yitirenlerin yeridir... (Kur’ân 43/75) Dünyaları da cehennemden farklı değil onların... Kuşkusuz, insan her istediğini de elde edemez. Böyle bir hakkı bahşetmiyor Yaratan bize...“İnsan, her istediğini elde etme hakkına sahip olduğunu mu sanır.”(Kur’an 53/24) buyuruyor. Ve ümit; asıl güç ve iktidar sahibi Allah’a bağlanmalıdır. O’ndan beklenmeyen ümit kapılarını başka kim açabilir?.. “Umut rüzgarlarını estiren O’dur.”(Kur’an 30/48,49).O zaman ümitliyiz cennetten...Çünkü biz inanıyoruz!..Çünkü dost ve yardımcı olarak Allah’ı seçmek istiyoruz.Tek dost ve yardımcı O’dur.
İslâm, bütün insanları “Allah (c.c.)’a kulluk” potasında erimeye, Allah’a ve Rasûlüne itaat ve bağlılığa, ahirete imana davet etmektedir.Müslüman, hayat karşısındaki duruşunu yaparken, çıkış noktası olarak vahyi temel alır.Allah ve Rasûlünün, Kur’an ve sünnetle ortaya koyduğu hakikatler zinciri, bu duruşun yönü ve merkez noktasını belirler.Her konuda Allah (c.c.)’ın tekliflerine muhatap olan bizlerin, imtihan bilinci içerisinde, fedakârlıklarla yaşama zorunluluğumuzu kavramalıyız. Müslüman; siyasetini, ticaretini, evlenmesini, yeme ve içmesini, yatma ve kalkmasını, hatta tuvalet ihtiyacını bile imtihan ve kulluk bilinciyle yapmak zorundadır.Allah (c.c.)’ın teklifleriyle mükellefiyet makamında bulunduğumuzu, her an ve her şeyle imtihan olunduğumuzu, her amelin kulluk defterimizde artı, ya da eksi hanesine kaydedildiğini unutmamalıyız.
O, Rabb’ların Rabb’ıdır.Bütün terbiye edicilerin terbiyecisi O’dur.Her şeyin dizgini O’nun elindedir.Ve biz Kelime-i fiehadet’in başındaki “lâ” ile Rabbimizin bütün sıfatlarını tasdik edip, O’nun dışındakileri reddediyoruz.Ve O’na dost olmanın ilk adımını atıyoruz.Ve en başta da, din bir imtihan olduunda, inanan-inanmayan, sabreden-etmeyen, cihad eden ile etmeyenlerin ayrılması ve Allah’a dost olanlarla-olmayanlar seçilmesi gerçekleşiyor.Hülasa Allah’tan başka hükmedecek yoktur.O ne güzel vekildir.
Allahım, Bize “doğudaki bir müslümanın ayağına bir diken batsa batıdaki müslüman ıstırap duymalıdır” ahlâk ve duyarlılığını nasip et!Su üzerinde yüzen saman çöpleri gibi güçsüz ve dağınık İslâm ümmetini kurşunla kaynatılmış surlar gibi yekpâre bir vûcuda dönüştür. Bizi kâfirlere, fasıklara ve münafıklara karşı yalçın bir kale gibi; mü’minlere karşı ise munis bir kuzu gibi kıl. Gönüllerimizi İslâm davasının rütbesiz erleri olmaya razı kıl.Bize merhamet et, günahlarımızı bağışla!
amin
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Aile Edep demekti Şiirler ve Şairler YaŞuHa 2 2136 04 Mayıs 2014 20:47
Kardeşimize dua lütfen Dua Bölümü MusabBinumeyr 4 2386 04 Aralık 2013 18:38
Kilonuz mu var? sorun degil artık/Medineweb Diyet/Spor gün ışığı 4 2687 27 Kasım 2013 20:45
Üzüm çekirdeği mucizesi Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp YaŞuHa 2 2336 27 Kasım 2013 20:34
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 7 3130 26 Kasım 2013 19:23

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
SEYYİD KUTUP ÜZERİNE BİR RÖPORTAJ esracık Anket'ler-Röportaj'lar 6 22 Ağustos 2021 21:33
KUZEY IRAKTA KURULAN KÜRDiSTAN ÜZERİNE.... bilinmez Muhtelif Konular 0 01 Ekim 2017 21:57
Zafer Müslümanlarındır YaŞuHa Muhtelif Konular 0 09 Kasım 2013 20:17
KUTSALA DOKUNMA(MA)K ÜZERİNE !.. Boşluk Serbest Kürsü 0 05Haziran 2009 17:57
İLAHİYATÇI / BAŞÖRTÜSÜ ÜZERİNE KISACA.. AŞK'ÜL İSLAM Makale ve Köşe Yazıları 1 26 Şubat 2009 08:09

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.