Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Muhtelif Konular

Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi:  17 Kasım 2011 (14:23), Konuya Son Cevap : 17 Kasım 2011 (14:23). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 17 Kasım 2011, 14:23   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
YaŞuHa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YaŞuHa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13867
Üyelik T.: 24 Mayıs 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 1.005
Konular: 399
Beğenildi:29
Beğendi:5
Takdirleri:53
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Ey müslüman kardeşlerim

Ey müslüman kardeşlerim

Ey müslüman kardeşlerim
Kalblerdeki sevgi deyerleri gibi olsa
Kalblerdeki en üstün sevgi Allah olsun
Çünkü Allah yokluğu var edendir
Varlığı yok edendir Yühyil mevtadır
Allah azabı çetindir şididil ikabtır.
Allah alemi rızıklandırandır Rahimdir.
Kalblerdeki sevgi deyerleri gibi olsun
Kalblerdeki en büyük sevgi Allah olsun
Dünyanın sevgisi garatisi kadar olsun
Evlatların sevgisi Allah yolunda oldukları için olsun
Kalblerdeki sevgi deyerleri gibi olsun
Kalblerdeki en büyük sevgi Allah olsun.

Allah yolunda sabredenler Allaha cc. dost olurlar.
“fiüphesiz Allah Teâlâ sabır edenlerle beraberdir” (el-Bakara, 2-153,155).
Sabrın sonu selamettir, başarıdır. Sabır acıdır, fakat sonucu tatlıdır. Hz. Peygamber (s.a.v.); “Sabreden başarıya ulaşır”: “Sabır başarının anahtarıdır;” “Sabır bir ışıktır.” “Sabır cennet hazinelerinde bir hazinedir;” “Sana sıkıntı veren şeylere karşı sabretmenden bir çok hayır vardır” buyurarak sabrın fazileti anlatılmıştır. Sabır acıya katlanmak, sıkıntı ve meşakkatlere karşı soğukkanlılıkla hareket etme, aklın ve dilinin gösterdiği yolda sebat etme.
Sabır ruhun bir melekesidir, güzel bir huydur. Tahammülü zor ve nefse ağır gelen şeylere katlanmak ancak sabır ile olur. Bir hakkı müdafaa ve muhafaza etmek için gösterilen sebat, sabretmekle mümkündür.
Allahın emirlerini yerine getirmek aklın ve dinin hoş görmediğini ve nefsin meşru olmayan istek ve arzularına mukavemet edebilmek, hayatta elde olmayan başa gelen ve insana büyük elem ve keder veren bela ve musibetlere karşı koyabilmek ve bunların üstesinden gelebilmek için sabırlı olmak ve sabretmeye alışmak lazımdır. Bütün faziletlerin anası, hayatta muvaffak olmanın ve kemale ermenin sırrı bu güzel özelliktir. Her türlü rezaletin sebebi sabırsızlık veya gerektiği kadar sabır gösterememektir. Sabır her faziletin üstünde bir değer taşır.
Hz. Peygamber s.a.v.; Sabır, acı bir olayın yaptığı sarsıntıya karşı ilk anda gösterilen tahammüldür. Buhari cenaiz 32, sözüyle bir felaketle ilk karşılaştığı zamandaki sabrın önce önemini vurgulamıştır. Sabır etmek, mahkümiyete, meskenete ve zilete razı olmak, haksız tecavüzlere, insan haysiyetine gölge düşürecek saldırılara katlanmak ve bunlara ses çıkarmamak anlamına gelmez. Çünkü meşru olmayan şeylere karşı sabretmek caiz değildir. Bunlara karşı içten elem duymak ve bunlarla mücadele etmek gerekir. İnsanın gücü ve iradesiyle üstesinden gelebileceği kötülüklere katlanması ya da karşılayabileceği ihtiyaçları karşısında gevşemesi sabır değildir, acizlik ve tembelliktir. Resulullah (s.a.v.); Ya Rabbi! Acizlikten ve tembellikten sana sığınırım.” (buhari, cihad 25) diye dua etmiştir. Bazı sıkıntılar var ki, kulun irade ve gücünü aşar. Böyle felaketler başa geldiği zaman heyecana kapılmadan ve şikayet etmeden takdir-i ilahiye razı olmak müminlerin özellikleridir. Nitekim Cenabı Allah Kur’an-ı Kerim’de sabrı cemili (güzel sabır) emretmektedir. (Yusuf 12/18) Resulullah (s.a.v.) sabr-ı cemil şikayet edilmeden sabırdır” buyurmuştur. Aslında elden bir şey geldiği zamanlarda sabırsızlık gelmediği zamanlarda sabırsızlık göstermenin bir faydası yoktur ve lüzumsuz bir harekettir.
Kur’an-ı Kerim’in 70’ten fazla ayetinde zikredilen sabır, insan tabiatına aykırı olan zorunlu hallere uymak ve güçlüklere karşı koymak demektir. Sabrın gayesi, beklenmedik olaylar, içine düşülen güçlükler karşısında tedirgin olmamak, paniğe kapılmamak ve tahammül göstermektir. Allah Teala sabredenlere mükafatını hesapsızca vereceğini müjdelemiş ve onları övmüştür.
Müminler çoğu zaman sırf inandıkları için Allah düşmanlarının zulüm ve kötülüklerine hedef olurlar. Çeşitli işkencelere uğrar, onlarla savaşmak zorunda kalırlar. İşte bu durumda sabır, müminin güç kaynağı, imanının koruyucusudur. Hz. Musa’ya inananlar Firavun eziyet etmek isteyince onlar: “Ey Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve bizi müslüman olarak öldür.” El-Araf 7/126. diye dua etmişlerdir. Sevgili peygamberimiz ve ilk müslümanların, yapılan işkence ve eziyetlere nasıl sabır ve tahammül gösterdikleri bilinen bir husustur. İbadetlerin nefsimize ağır gelen yönleri de sabırla hafifler. Böylece huzur içinde günde beş vakit namaz kılar, sıcak yaz günlerinde hiçbir sıkıntı duymadan oruç tutarız. Diğer ibadetler ve ahlaki davranışlarda böyledir. Aşağıdaki ayetler bunu göstermektedir.
“Her kim sabreder ve suç bağışlarsa, bu hareket arzu edilen en iyi işlerdendir.” Eş-şura, 42/43-; “İçinizde mücahitleri ve sabredenleri diye sizlere mutlaka imtihan ederiz. Haberlerinizi de denetleriz” (Muhamet, 47/31). Çoğu zaman insan nefsine uyar; Allah Teala’nın emrine uyup yasaklarından kaçınmak ona zor gelir, nefse hoş gelen fena arzularını tatmin etmek ister, iyilik ve faziletlerden kaçınır. Mesela; cebindeki parasını eğlence ve zevkleri için harcamak, bir yoksula vermekten daha hoş gelir. Bir çocuk için oyun oynamak, ders çalışmaktan daha ilgi çekici görünür. Gezip tozmak, çalışıp kazanmaya tercih edilir. İşte insanın, kendisine zor gelse bile, iyi olanı, faydalı olanı seçmesi, sabır ve tahammülle onu yerine getirmeye çalışması çok güzel bir davranıştır. Ayrıca insanlar hayat boyunca, bolluk veya yokluk içinde kalabilir, sağlıklı iken hastalanır, sel deprem, yangın gibi felaketlerle karşılaşabilir; bütün bu durumlarda insanın en büyük dayanağı sabırdır. Aksine davranış, insanı Allah Tealaya isyana ve nankörlüğe sürükler. Cenabı Hak bu konuda şöyle buyurmuştur; “Doğrusu kim Allah’tan korkar ve düştüğü felakete sabrederse, muhakkakki Allahın iyilik edenlerin mükafatı boşa, çıkarmaz” (Yusuf, 12/90).
Peygamberler sabrın en büyük örnekleridir. Çünkü onlar bütün güçlükleri sabırla karşılamışlardır. Dileğimiz Allah (cc.) ın bizi, “belalarına çok sabreden ve nimetlerine çok şükreden” kullarından eylemesi olmalıdır (İbrahim-14/5). Sabrın sonu selamettir. Sabır, iman ve ibadetin, ilim ve hikmetin, kısaca bütün faziletlerin başıdır. Sabırlı insan iyi insandır. İyi işler yapıp birbirine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin kurtuluşa ereceklerini Allah Teala haber vermiştir. Sabır zafere giden yoldur (el-Asır-103/1-3).
Peygamber Efendimiz,
“Sabır ve tahammül gösteren kimseyi cenabı hak sabırlı kılar. Sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet verilmemiştir” (Tirmizi, Bir 76).
“Hoşlandığın şeye sabretmende büyük fayda vardır.” (Ahmed b. Hambel, Müsned, 1, 307), buyurmuştur. Ayrıca Cenabı Hak şöyle buyuruyor:
“Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan canlardan ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz; sabredenleri müjdele” (el Bakara, 2/155). Bu ve benzeri ayetlerden, Allah Teala’nın, insanları çeşitli sıkıntılara uğratarak imtihan ettiğini ve bu imtihanı sabredenlerin kazandığını öğreniyorum. Sabırla bütün zorluklar hal edilmekte, her türlü engel aşılmaktadır onun için atalarımız; sabırla koruk, helva olur.” demişlerdir.
Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Müminin işi hayrete şayandır. Zira işinin hepsi onun için hayırlıdır. Bu özellik yalnız mümine özgüdür. Zira sevinirse şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Başına bela gelirse sabreder. Bu da onun için hayırlıdır” (Rüyazu Salihin, 1,54). Bizim için mutlaka hayırlı olduğuna inandığımız sabır bütün peygamberlerin ortak sıfatıdır. Allahın dinini ederken hepsi çeşitli sıkıntılara uğramış, kendilerine eziyet edilmiş, yurtlarından çıkarılmış hükümdarlar tarafından zindana atılmış. Ama onlar daima sabretmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de peygamberlerin sabrını dile getiren pek çok ayeti kerime vardır. Resulullahın hayatı ise baştan sona en güzel sabır örnekleri ile doludur. Bu sebeple her müslümana düşen görev kurtuluşun sabırda olduğunu düşünerek, Allah’tan sabır dilemek ve sabırlı olmaktır.
Dostluk:
Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle açıklar: “Müminler müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmesinler. Kim Böyle yaparsa Allah’tan ilişiğini kesmiş olur. Ancak onlardan sakınma haliniz müstesnadır. Allah size kendisinden korkmanızı emrediyor. Nihayet dönüş Allaha’dır. Ali İmran, (3/28), Allah düşmanlarını sevmek mümine yakışmaz; zaten kafirler de müminleri sevmezler:
“Ey iman edenler! Sizden olmayanı dost edinmeyin onlar sizi şaşırtmaktan geri kalmazlar. Sıkıntıya düşmenizi isterler. Öfkeleri ağızlarından; sinelerinin gizlediği ise daha büyüktür. Size ayetlerimizi açıkladık, eğer düşünürseniz “(Ali imran 3/118), buyruğunda ve” Kafirler birbirlerinin dostudurlar.” (el Enfal, 8/73), buyruğunda müminlere bu gerçekler hatırlatılmıştır. Müminler birbirlerine kızıp da kafirlere yönelemezler. “Müminleri bıkarıpta kafirleri dost edinmeyin.” (en Nisa 4/144), şöyle buyurmuştur: “İnsan, dostunun dinindedir bundan dolayı dost edineceği kişiye dikkat etsin. (Riyazussalihin, 1, 398)” İnsan sevdiği ile beraberdir.” (Mülim Bir, 161). Müminler birbiriyle dostluk yapmasa ne olur? “İnkar edenler birbirinin dostlarıdır. Eğer siz aranızda dost olmazsanız yer yüzünde kargaşalık ve fitne, büyük bozgun çıkar.” (el-Enfal, 8/73).
Dünya hayatında her insanın onunla samimi olacağı, duygularını paylaşacağı, seveceği ve sevileceği görüş birliğinde bulunacağı dostlara ihtiyacı vardır.
Dostluklar Allah rızası için ve çıkarsız olursa sürekli olursa sürekli olur: Bir müminin genel olarak bütün müminin genel olarak bütün müminlere dostluk getirmesi sünnettir. Ayrıca fert olarak her müminin en çok sevdiği, bağlandığı dostları, arkadaşları da bulunur. Hz. Muhammed (s.a.v.) ile Hz. Ebu Bekir arasındaki dostluk gibi...
Dostluğun temeli sevgiye dayanır. Hiç kimse Allah’tan başka bir şeyi sevemez ve ondan başkasını mevla ve dost edinemez. Dost olarak Allah yeter. Müminler birbirini Allah rızası için severler. Kul, Allah’tan başkasına güvenirse, sonunda zararlı çıkar. Kim bir insanın bir üstünlüğünden mevkiinden, güzelliğinden, asaletinden veya zenginliğinden dolayı seviyorsa bu sevgi çıkar amaçlıdır. Yapılanlar Allah rızası için olmayınca mutlaka bir çıkar içindir ve bu, insanı kötülüklere sürükler. Hz. (s.a.s) “Zengine zenginliği için saygı duyan kimsenin dininin üçte biri gider. buyurmuştur. O halde müminler, en güzel ahlak üzere olan Resulullahı her insandan daha çok sevmedikçe tam mümin olamazlar. Başkalarına bel bağlayan zarardadır. Allah’ın hoşuna gitmeyeceğini bildiği halde insanlara şirin gözükmeye çalışmak imanın zayıflığındandır.
Allah, salih kullarını dost edinir. Her kim, insanların kızması pahasına Allahı dost edinmekle onu razı ederse Allah o kimseyi insanların nazarında yüceltir. Kimde Allahın azabından hiçbir şekilde kurtarmak mümkün olamaz. (Tirmizi, Zühd 64). Demek ki, dostluğun itikadı temeli budur. Bazan insanlar birbirine karşı haksız ve zalim olurlar. “Ancak bu şeytan dostlarını korkulu gösteriyor.” (Ali-imran, 3/175). fieytana uyanlar düşmanla dostluk kurar ve münafık olur. Oysa, dostluk için ölmekte vardır. “Nice peygamberler var ki beraberlerinde bir çok Rabbaniler savaş yaptılar da başlarına gelenlerden dolayı gevşemediler, güçsüzlük gösteremediler, boyun eğmediler” (Âli imran, 3/146). “Ey iman edenler! Babalarınız, kardeşleriniz, eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, dost edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, onlar zalimlerin ta kendileridir (Tevbe, 23), “Sizin dostunuz ancak Allah’tır. Resülüdür ve Allahın emirlerine boyun eğerek namaz kılan, zekat veren müminlerdir.” (Maide-55) “Allahtan başka veliler (Dostlar) edinenlerin durumu, kendilerine ağdan örülmüş yuva yapan örümceğin durumuna benzer. Muhakkak yuvaların en gevşek, en dayanıksız olanları örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi” (Ankebal-41).
Mümin erkekler mümin kadınlar birbirinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dost doğru kılanlar, zekat verirler Allaha ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Muhakkak ki Allah azizdir hikmet sahibidir” (Tevbe-71) “Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil) birbirlerindendir. Çünkü onlar kötülüğü emrederler, iyilikten alı koyarlar ve onlar ellerini sıkı tutarlar. (Allah için harcamak hususunda cimrilik gösterirler). Allahı unuttular. Allah ta onları unuttu. Çünkü münafıklar fasıkların ta kendileridir.” (Tevbe-67).
Hz. ibrahim (a.s) da Allah cc. nun dostudur.
Kur’an-ı Kerim’de Allahu Teala’nın “Halil” dost diye nitelediği ulul-azm mertebesinde olan peygamber.
“İbrahim” kelimesinin manası “cemaatbabası” demektir. Nitekim kendisinden sonra gelen peygamberlerin babası Hz. İbrahim’dir. Cemaatının “Allahın dostu” anlamına gelen “Halilullah” ünvanına sahip İbrahim (a.s.) “Ulül-azm” denilen büyük peygamberlerden biridir. “Ulül-azm” gayesine erişen diğer peygamberler ise Nuh (a.s.), Musa (a.s.). İsa (a.s.) ve Muhammet (a.s.) dir. Hz. ibrahim “Halilullah” lakabını alması Allaha olan sevgi ve bağlılığındandır. Bir rivayete göre Hz. İbrahim insanlara karşı çok cömert olduğu ve onlardan hiçbir şey istemediği için “halilullah” diye nitelendirilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’de Hz. İbrahim (a.s.) mın faziletini anlatırken şöyle der. “Kıyamet günü ilk elbise giydirilen kişi, İbrahim’dir.” (Buhari, Enbiya, 8). “Bir gece bana rüyamda her zaman gelen iki melek (cibril ile Mikail) geldi. Bunlarla beraber gittik nihayet uzun boylu birinin yanına vardık, (Semaya doğru yücelen) boyunun uzunluğu başı neredeyse göremeyecektim. O İbrahim (a.s.) idi (Buhari Enbiya 8). İbrahim (a.s.) Babil halkına uzun süre hak dini, dünyayı, ahireti, ölümü ve hayatı ve yeniden dirilişi anlatmış, en yakını olan babasına ise bu meseleyi inceden inceye izah etmişti. Ancak başta babası Azer olmak üzere halk İbrahim (a.s.) ma inanmayıp inkar etmişti. İbrahim (a.s.), babasının bu hakaretine kızmamış ve darılmamıştı. Makta onun için Allahtan rahmet dileyerek babasına karşı şöyle dedi. “Sana selam olsun! Senin için rabbımdan mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı lütüfkardır” (Meryem Suresi 19/47).
Bundan sonra ibrahim (a.s.) baba ocağını terk ederek oradan ayrıldı.
Milletine hiçbir fayda sağlayamayacağını pek çok kere söyleyen ve ancak Yüce Allah’ı üstün niteliklere sahip olduğunu bildiren İbrahim (a.s.), milletinin kendisine inanmadığını görünce hemen Nemrut’a gitti. Kur’an-ı Kerim’de ismi geçmeyen ve o sıralarda milletinin başında bulunan Nemrut, sahip olduğu servet ve saltanatıyla kendini ilah sanmaktaydı.
İbrahim (a.s.), Nemrut’a Allah inancından bahsetti. Fakat o reddetti ve İbrahim (a.s.), ile Rabbi hakkında münakaşaya girişti. İbrahim (a.s.), Allah Teala’nın hem dirilttiğini hem de öldürdüğünü söyleyince Nemrut kendisinin de bunu yapmaya gücü yettiğini ifade eder. Nemrut, bunu ispat için iki adamı getirmiş, birini öldürmüş, diğerini bırakmış; böylece öldürmeye ve diriltmeye kadir olduğunu göstermiştir.
Bu defa (a.s.) Allah Güneşi doğudan getiriyor, sen de batıdan getir sana (el Bakara 2/258), deyince Nemrut şaşırıp kalmıştı. Bir ara Allah cc inancını kabule yanaşmayan halk, bu bayram günü adetleri üzere puthaneye yemek getirmiş, butlarının önüne koymuş, daha sonra eğlenme yerlerine gitmişler. İbrahim (a.s.) mı de götürmek istemişler. O, rahatsız olduğu gerekçesiyle gitmemişti. Onlar eğlence yerlerine gidince, puthaneye girip putların hepsini param parça etmiş içlerin en büyüğünü, ona baş vursunlar diye sağlam bırakmıştı. Bayram eğlenceleri biten halk yine adetleri üzere yemekleri almak için puthaneye gelmişler ancak puthane harabeye dönmüş. Bu durumda görünce, putları bu hale getirenin İbrahim (a.s.) olabileceğini düşünmüşler İbrahim (a.s.) çağırıp şu şekilde sorguya çekilmişlerdi. “Ey İbrahim! Tanrılarımıza bu hareketi sen mi yaptın?” Hz. İbrahim bu soruya “Belki onu, şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorsa onlara sorun!” şeklinde cevap verdi (el-Enbiya, 21/62-63), Halk putların cansız ve konuşamaz olduklarını itiraf edince İbrahim (a.s.) tevhid inancını haykırırcasına şöyle dedi “O halde Allahı bırakıp putlara ne diye taparsınız? Allahı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun! Hala aklanmayacak mısınız? (el-Enbiya 21/66-67). İbrahim (a.s.) mın bu savunması, sapıklar tarafından onu suçlu durumuna yetmişti. Sapıkların lideri Nemrud İbharim (s.a.) ın öldürülerek veya akılarak cezalandırılmasını teklif etmiş ve nihayet ateşte yakılmasına karar verilmişti. Hazırlanan ateşi alevi en şiddetli ve alevi en şiddetli ve hararetli durumuna geldiğinde İbrahim (a.s.) mı Mancınıkla fırlatıp ateşe attılar. Ancak ateşin ve herşeyin sahibi olan Allah ateşe şöyle emir verdi. “Ey ateş İbrahim’e karşı serin ve zararsız ol!” (el-Enbiya 21-69) Böylece İbrahim (a.s.) ateşten kurtulmuş oldu. Demek şudur ki müslümanların dostu ancak Allah ve Allah’ın yolunda gidenlerdir.
Korkmayın ey müslüman kardeşlerim
Korkmak acil firen gibi tutuklanır el ayakları
Bir korkunuz varsa oda Allah olsun
Cesaretli olun ashabı kehfler gibi
Hiç durmadan Allahın ipine sarılın müminler gibi
Başını al çık bu yola sabır ile sebat ile
Gerçek bil ki pişman olmazsın Allahın izni ile
Korkman acil firen gibi tutuklanır el ayakları
Bir korkun varsa o da Allah olsun
Sabır ve sebattan cenneti umman gerek
Küfre fahşaya karşı cehennemden korkman gerek
Boş şeylerle uğraşma Azraili görünce
Diyeceksin eyvah felek
Bir bakarsın başında ruhunu almaya gelmiş melek
Korkmak acil firen gibi tutuklanır el ayakları
Bir korkun varsa o da Allaha olsun
Bir dostun varsa o da Allah olsun


alıntı

Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Aile Edep demekti Şiirler ve Şairler YaŞuHa 2 2126 04 Mayıs 2014 21:47
Kardeşimize dua lütfen Dua Bölümü MusabBinumeyr 4 2380 04 Aralık 2013 19:38
Kilonuz mu var? sorun degil artık/Medineweb Diyet/Spor gün ışığı 4 2673 27 Kasım 2013 21:45
Üzüm çekirdeği mucizesi Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp YaŞuHa 2 2323 27 Kasım 2013 21:34
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 7 3119 26 Kasım 2013 20:23

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Selamünaleyküm kardeşlerim Nebevi Sevda Taziye-İlan-Selamlaşma 5 23 Ocak 2023 17:57
Sorun kimde kardeşlerim Nebevi Sevda Hafta'nın Konusu 0 01 Aralık 2019 09:53
Selamunaleykum kardeşlerim Nebevi Sevda Makale ve Köşe Yazıları 8 24 Kasım 2019 09:26
Abdülmelik hocam ve kardeşlerim Nebevi Sevda Kitaplar/Kütüphane 6 17 Aralık 2018 00:49
Kardeşlerim! (Ali Şeriati) FECR Alimler(Rh) 3 20 Ekim 2012 18:48

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.