Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İBADETLER.::. > İbadetler > Hacc-Umre-Kurban

Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi:  23 Ekim 2012 (01:20), Konuya Son Cevap : 23 Ekim 2012 (01:20). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 23 Ekim 2012, 01:20   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:38
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:166
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
evtx Kurban & Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi

Kurban & Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi

Kurban Bayramı Arefesinde Oruç Tutmak

Soru

Arefe günü oruç tutmanın hükmü nedir? Bu orucun fazileti nedir? 64

Cevap

Arefe günü (Kurban'dan bir önceki gün) diğer normal günlerden daha faziletlidir. Bu gün, zilhiccenin on günündendir. Peygamber (s.a.v)'in şöyle dediği rivayet edilir. "Arefe günü orucu (Bu orucu) Allah'ın iki senenin günahlarına keffaret (olarak) sayacağını umuyorum".
Bu günün fazileti büyüktür. Bu günde tutulan orucun fazileti de aynı şekildedir.
Bilindiği gibi arefe günü, zilhiccenin dokuzuncu günüdür.
Müslüman zilhiccenin sekizinci günü oruç tutmaya niyet edemediğinde hiç değilse en azından bugünde oruç tutmaya niyet etmelidir. Herkesin günahı, gafletle geçirdiği günleri olmuştur. İşte bu gün temizlenmek ve Allah katına amel defterimizi tertemiz çıkarmak için büyük bir fırsattır.
Öyleyse müslüman arefe günü orucunu tutmakta acele davranmalıdır.
Bu oruç hac ibadetini yapanlar için geçerli değildir. Hacı olan kişinin dualarını zikirlerini, yalvarış ve yakarışlarını kuvvetlendirecek bir arefe günü oruç sünneti yoktur. 65

Kurban Kesmek

Soru

Kurban ne zaman meşru olur? Zengin ve varlıklı bir müslümanın kurban kesmemesi caiz midir? Kurban nasıl dağıtılır? 66

Cevap

Kurban kesmek mezheplerin çoğuna göre sünnet-i müekkededir. Ebu Hanife'ye göre ise vaciptir.
Ebu Hanife'ye göre vacip, farzdan düşük ama sünnetten bir derece yüksek olan şeydir. Zengin ve varlıklı olduğu halde vacip olan bu ibadeti terkeden günahkar olur.
Merfu ve mevkuf olarak Ebu Hureyre (ra)'den şu hadis rivayet edilmiştir. "Varlıklı olduğu halde kurban kesmeyen kişi bizim namazgahımıza yaklaşmasın." 67 Bir başka hadiste Peygamber (s.a.v)'e kurban hakkında soruldu O şöyle cevapladı. "Kurban kesmek babanız ibrahim'in Sünnetidir." 68
Bu nedenle kurban kesmek ya sünnet-i müekkede ya da vaciptir. Hanefi'nin dışındaki diğer mezhepler de varlıklı olduğu halde kurban kesip de kendilerini, ehlini, çevresinde bulunan fakir fukarayı ve komşularını sevindirmemeyi kerih görmüşlerdir.
Kurbanın dağıtımı sırasında kurbanlık (Sünnet'teki uygulamaya göre) üçe ayrılır üçte biri kendisi ve ev halkı için, üçte biri çevresinde bulunan komşuları için üçte biri de fakir ve düşkün kimseler içindir. Şayet hepsi sadaka olarak verilirse daha faziletli ve daha ikrama layık olur.
Allah Teala kurban bayramında ve kurban bayramından sonra insanlara genişlik ve refahlık olsun diye kurban kesmeyi meşru kılmıştır. Kurban bayramı sabahı bayram namazını müteakip, kurban kesmeye başlamak meşrudur. Bu konuda bazılarının hata yaptıklarını işitiyorum. Kasapların durumunu göz önüne alarak bazı kimseler kurbanlarını kurban gecesinde (yani arefe gününün akşamından sonra) kesiyorlarmış. Bu Peygamber (s.a.v)'in şu hadisine aynen benziyor. "Koyun sadece bir ettir." Yani bu demektir ki, kurbanlık hayvanın sevabı onun etinde değildir. Kurbanlık hayvanın sevabı onun bayram günü, namazdan sonra en erken vakitte kesilmesindedir.
Kurban kesmek Allah'a yaklaştıran bir ibadettir. Bu türden ibadetler belli vakitlerle sınırlandırılmıştır. Kurban kesmek de bu türdendir. Kesilme vakti, kurban bayramı namazından sonradır. Şehirde bir çok yer kurban bayramı namazını eda etmek için ayrılır ve namazdan sonra hemen kurbanlar kesilmeye başlanır. Kurbanı ikinci veya üçüncü güne ertelemek de caizdir. Bu günlere 'Eyyam-ı Teşri' denir. Bazı alimler teşri günleri içerisinde gece veya gündüz herhangi bir vakitte kurban kesmenin caiz olduğunu söylemişlerdir. 69

Kurban Bayramda Getirilen Teşrik Tekbiri

Soru

Kuban bayramında tekbir ne zaman başlar? Tekbir konusunda rivayete göre söylenmesi gerekenler nelerdir? 70

Cevap

Kurban bayramında tekbir iki çeşittir. Birincisi mutlak tekbir ikincisi mukayyet tekbir.
Mutlak tekbir, zilhiccenin birinci gününden başlar bayram günlerine kadar devam eder. Bu tekbir yolda giderken ve çarşıda pazarda alış veriş yapılırken getirilebilir. Kişiler birbirleriyle karşılaştıklarında da bu tekbiri getirirler.
Mukayyet tekbire gelince, bu farz namazlarının akabinde getirilir. Özellikle cemaatle eda edilen namazlarda. Ekseri alimler cemaatle kılınan namazların akabinde getirilmesini şart koşmuşlardır.
Aynı şekilde bayram namazının kılındığı yerde, bayram namazı kılmak için giderken, ya da namaz kılınacak yerde otururken insanların bu tekbiri getirmesi gerekir. Sus pus oturulmamalıdır. Ramazan bayramında da aynı şeyler geçerlidir. Çünkü bu günler islam şiarlarının açık açık ilan edilmesi gereken günlerdir.
Bu şiarların en açık ifadesi de teşrik tekbirleridir. "Bayramlarınızı tekbirlerle süsleyiniz" 71
Bu nedenle müslümanların bayram gününde inandıkları şiarları açıkça ilan etmeleri gerekir. Namaz kılınacak yerlere gittiklerinde veya camide namazı beklerken seslerini yükselterek "Allah-u ekber, Allah-u ekber, lâilâhe illallâh-u Vallahu ekber Allah-u ekber. Ve lillâhil hamd." Bu sözler ve ifadeler İbn Mes'ut'dan rivayet edilmiştir. İmam Ahmet b. Hanbel'de aynısını almıştır. Bir de Hz. Selman (ra)'dan rivayet edilen sözler vardır. "Allah-u ekber. Allah-u ekber. Allah-u ekber kebîran."
Salavatlar ve onların akabinde getirilen diğer zikirler Peygamber (s.a.v)'den varit olmamış şeylerdir. Buna örnek olarak şunu verebiliriz. "Allahumme! Salli alâ seyyidina Muhammed ve alâ seyyidina Muhammet."
Peygamber (s.a.v)'e salat getirmek her an için meşrudur. Ancak yukardaki şekliyle sadece bu zamana hasretmek Peygamber (s.a.v)'den varit olmamıştır. Sahabeden hiçkimse de böyle bir rivayette bulunmamıştır.
Aynı şekilde bu münasebetle söylenen "Lâ ilahe illallah vahdehu, sadaka va'dehu, nasara abdehu ve hezeme'l Ahzabe vahdehu." Bu ifadelerin bayram gününde söylendiğine dair herhangi bir rivayet bulunmamaktadır. Ama yukarda söylediğimiz teşrik tekbirleri kesinlikle rivayet edilmiş ve Peygamber (s.a.v)'den varit olmuştur."Allah-u ekber, Allah-u ekber, lâ ilahe illallah val'lâhu ekber. Allah-u ekber ve lil'lâhil hamd."
Tüm müslümanlar bu tekbiri getirmeye özen göstermelidirler. Namaz kılınacak yerlerin tüm köşelerini bu seslerle inletmelidirler. Zilhicce'nin on günü boyunca teşrik tekbirini her müslümanın getirmesi gerekir.
Namazların arkasından getirilen tekbirlere gelince (mukayyet tekbir) arefe günü sabah namazıyla başlar bayramın dördüncü gününe kadar devam eder. Yani bayramın dördüncü günü ikindi namazını müteakip bu tekbir sona erer. 72

Kurban Kesmenin Hükümleri

Soru

Kurban kesmenin vakti ne zamandır? Ondan elde edilecek mükafat nedir?
Bir aileye bir koyun yeter mi? Yoksa her fert için bir hayvan mı boğazlamak gerekiyor? Hayvan kurban etmekmi yoksa kurban karşılığı para olarak sadaka vermek mi daha efdaldir? 73

Cevap

Kurban kesmek Peygamber (s.a.v)'den gelen bir sünnet-i müekkededir. Peygamber (s.a.v) kendisi ve al-i beyti için iki koç kurban etmişti. Kurban ederken şöyle demişti "Ey Allah'ım! Bu benim ve aile halkım ve bir de ümmetimden kurban kesemeyenler içindir." İmam Ebu Hanife şöyle der: Kurban kesmek vaciptir. Ona göre vacip, sünnetin üzerinde farzın altında olan şeydir. Ebu Hanife varlıklı ve zengin olan kişilerin kurban kesmesini vacip olarak görüyor. "Varlıklı olduğu halde kurban kesmeyen bizim namazgahımıza yaklaşmasın" 74 Ebu Hanife bu hadisden yola çıkarak vacip hükmünü vermiştir. Vacipliği kesin olmasa da sünneti müekkededir aynı zamanda büyük faziletleri vardır.
Peygamber (s.a.v) bayram namazından önce kurban kesen kişinin kurbanın sadece etten ibaret olduğunu, ibadet amaçlı kesilen bir kurban olmadığını söylemiştir. Hatta bayram namazından önce kestiği hayvanın tümünü bağışlasa bile kendisine sadece sadaka sevabı yazılır yoksa kurban kesilme sevabı yazılmaz. Çünkü kurban kesmek bir ibadettir, ibadetlerin zamanını da sadece şari (kanun koyucu) tesbit ve tayin eder. Konulan bu sınırlara bizlerin tecavüz etmesi kesinlikle mümkün değildir. Mesela namaz gibi. Öğlen namazı vaktinden önce kılınabilir mi? Hayır caiz değildir. Kurban kesmek de aynıdır. Onun da belli bir vakti vardır. Bazı kimseler kurbanlarını (Bayramdan önceki) geceden kesiyorlar. Bu hatadır. Hem asıl sünneti hem de kurban kesme sevabını kaybetmektir. Kurbanını tekar iade etmesi gerekir. Özellikle de kendisine vacib olmadığı halde kurban kesmeye niyet eden bir kişi böyle bir durumla karşıkarşıya kalınca, onun da tekrar kurban kesmesi gereklidir. Kurban kesimi bayram namazından sonra başlar. Bizzatihi bayram gününde kesmek meşrudur. İkinci ve üçüncü günde kesilebilir. Hatta dördüncü günde kesilebileceğine dair bir görüş vardır. Yani son teşrik günü. Önemli olan kurbanı öğlen vakti zevale kadar kesmektir şayet öğlen vakti girerse kesilmez ikinci güne bırakılır. Bazı İslam alimleri şöyle der: "Hatta ister gündüz ister gece kurbanını kesmesi sahihtir." Bu İslam alimleri tüm insanların bayram namazının ilk gününde kurbanlarını kesmelerinin zaruri olmadığı görüşündedirler. Şöyle ki; Kesim işi büyük zahmet gerektiren bir iştir. Bu nedenle bazı müslümanların bayramın ikinci ve üçüncü gününe ertelemelerinde bir mahsur yoktur. Ete bayramın ilk gününde daha fazla ihtiyacı olan insanlara ilk günde, diğerlerine ikinci ve üçüncü günde dağıtım yapılabilir.
İşte kurbanın kesim vakitleri bunlardır.
Kurbanlık olarak kesilebilecek şeyler: Deve, sığır koyun. Bunlardan herhangi birini kesmek caizdir. Bir kişi için bir koç. Bir kişiden kasıt; evin beyi ve onun ehli. Peygamber (s.a.v) de aynı şeyi söylemişti "Ey Allah'ım! Bu, Muhammed ve onun ehli içindir."
Ebu Eyyub (ra) şöyle der: "Biz Peygamber (s.a.v) devrinde iken bir kişi kendisi ve ehli için tek bir koyun keserdi. Öyleki kavim bundan dolayı birbirine karşı övünç duyarlardı. İşte asıl sünnet olan da budur.
Sığır ve devenin yedi yaşlarında olması yeterlidir. Bir ineğe veya bir deveye yedi kişi ortak olabilir. Ancak sığırın iki yaşından, devenin de beş yaşından küçük olmaması şartıyla. Keçi bir yaşından küçük olmayacak, koyun da altı aydan küçük olmayacak. Ebu Hanife koyunun semiz (besili) olmasını şart koşmuştur. Besili olmayan koyununsa bir seneyi tamamlamış olmasını şart olarak koşmuştur, kurbanda kesilmesi gereken hayvanlar bunlardır.
Kurbanlık hayvanın daha semiz ve daha güzel olması tabiki en efdal olanıdır. Çünkü o, Allah Teala'ya sunulan bir hediyedir. Bu nedenle müslümanın Allah Teala'ya en iyi şeyleri sunması gerekir. Çirkin şeyleri Allah Teala'ya layık göremez. Oldukça zayıf ve cılız aynı zamanda kör bir koyunun Allah Teala'ya kurban olarak kesilmesi ya da boynuzunun büyük bir kısmı yok, kulakları oldukça çirkin, ya da herhangi bir hastalığa tutulmuş bir hayvanın kurban olarak kesilmesi kesinlikle caiz değildir. Hayır, müslüman en temiz ve en iyi şeyleri Rabbine hediye olarak sunmalıdır. Öyleyse kul Rabbine hediye edeceği şeyi iyi seçsin. Allah Teala'ya onların ne eti ne de akıtılan kanları ulaşır; ulaşa-cak tek şey bu işte gösterilen takvadır.
"Kurban karşılığı para, sadaka olarak verilebilir mi?" sorusuna gelelim: Kurban yerine onun miktarınca sadaka olarak para vermek mi yoksa kurban kesmek mi daha hayırlıdır? Yaşayan kişi açısından düşünecek olursak;
Kurban kesmek daha hayırlıdır. Çünkü kurban kesmek Allah Teala'ya yaklaştıran bir ibadettir.
"...Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes." 75
Biz de babamız Hz. İbrahim (as)'a uymak ve onun bu yüce anısını tekrar hatırlayıp bir fiil yaşamak için kurban kesiyoruz. Rüya- sında oğlu İsmail'i kurban edeceği vahyi geldiğinde vahyin buyruğuna uydu. Oğulcuğuna gitti, biricik oğulcuğu İsmail (ra)'e.. İsmail, O'na yaşlılık döneminde, coşkuyla ve yalnızlık anında gelmişti. Tüm bunlardan sonra, yani Allah Teala'nın kendisine bir oğul ihsan etmesinden, onu tertemiz yumuşak huylu bir çocukla müjdelemesinden, beraber yaptıkları gayretli çalışmalardan ve ümitvar olduğu oğlundan şimdi vahyin gereği ayrılacaktı. Vahiy, oğlu İsmail'i kesmesi için sadık bir rüya şeklinde tecelli etmişti. Bu bir imtihandı. Hemde bu yaştaki bir babaya zor mu zor bir imtihandı. Bu durumda, kendisine temiz bir evlat bağışlanan, aynı zamanda biricik evladından ümitvar olan bir babanın oğlunu kesmesine dair ilahi vahiy geldi, "O'nu kes" diye. Allah Teala kulunu sınamak istiyordu. Gerçekten dostu İbrahim'in kalbi Allah'a olan halis niyetinden bir şey kaybedecek miydi? Yoksa zamanını kendisine verilen oğluyla mı geçirecekti? İşte bu apaçık bir imtihandı. Hem zor hem de çok ince düşünülmüş bir imtihan. Ama İbrahim imtihanı başaracaktı. Oğluna gitti. Onu aldatarak yada gaflet anında yakalayarak Allah'ın emrini yerine getirmek istemiyordu. Bizatihi kendisine verilen ilahi emri oğluna şu şekilde bildirdi.
"Ey Oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün ne dersin?" 76
Babanın konumu değil de çocuğun konumu şaşırtıcı. Ne Allah'ın buyruğuna aykırı davrandı ne de emrin yerine gelmesinde bir an bile tereddüt gösterdi. Aksine mü'mine yaraşır bir güvenle ve güvenilir bir kimsenin imanı ile şöyle dedi.
"Allah dilerse sabredenlerden olduğumu göreceksin." 77
Bu öyle bir söz ki, imanın, kuvvetin, tevazünün ve Allah'a olan tevekkülün pırıltılarını yansıtıyor. Kahramanlık iddiasıyla söylenmiş bir söz değildir. Aksine, bunu yaşıyarak gösterdi. "Allah dilerse beni sabredenlerden bulacaksın."Herşey Allah'a döner. Varlık alemindeki her şey Allah Teala'ya döner. İnsana yakin (ölüm)i bağışlayan Allah Teala'dır. Ardından basiret vermiş, sinirsel bir güç vermiştir.
"Böylece ikisi de Allah'a teslimiyet gösterdi." 78
Hem baba hem de oğul. Oğul boynunu babasına teslim etmişti.
"Babası oğlunu alnı üzerine yatırınca" 79 Onu alnı üzerine devirdi, kendisine emredileni yerine getirmek üzereyken müjde geldi
"Biz, Ey İbrahim! Rüyayı gerçek yaptın. İşte biz iyi davrananları böylece mükafatlandırırız. Bu gerçekten çok açık bir imtehandır, diye seslendik ve Biz ona fidye olarak büyük bir kurbanlık verdik." 80
Cibril bir koyunla gelerek şöyle dedi: Oğlunun yerine bunu boğazla. İşte o gün bugündür bu, sünnet olarak yapılageldi. Biz de bu olayı hatırlamak için kurban kesiyoruz.
Her millet, geçmişte yaşadıkları güzel olayları ölümsüzleştirmeye çalışır. O olayların hatıralarını canlandırırlar. Sırf onların hatırasına törenler düzenlerler. İstiklal günü, zafer günü gibi. İşte bu da Allah'ın günlerinden bir gün, Allah'a imanın gösterildiği bir gündür. Bugün, ölümsüz bir cesaretin sergilendiği bir gündür. Allah Teala onun anısını kurban pratiğiyle ölümsüzleştirmiştir. Müslüman bugünde kurban keser. Bu sünnettir. Hem de karşılığında para ile yapılacak sadakadan daha hayırlıdır. Her insan kurbanlığının yerine ona bedel miktarda para bağışlamış olsalar bugünün anlam ve önemi ortadan kalkar yok olur gider. İslam bu anlamlı günü yaşatmak istiyor. Bu nedenle hayvan kesmek daha efdaldir. Gerçekte bu hayatta olan her kişinin üzerine bir görevdir.
Ancak kişinin ölmüş bir yakını varsa ve onun ruhuna gönderilmek üzere bir sevap yapmak istediğinde; Ne yapacak? Kurban mı kesecek? Yoksa bu kurban miktarınca sadaka mı dağıtacak?
Benim görüşüm şudur; kurban kesenlerin çok olduğu bir şehirde insanların ete olan ihtiyaçları yoksa bu durumda kurban değerince o ölen kişi için sadaka vermeleri daha efdaldir. Çünkü bu beldedeki insanların ete ihtiyaçları nasıl olsa yoktur. Hepsi de bayram günü dağıtılan etten yeterince nasibini almış. Belki de bu beldede yaşayan fakirlerin çoğunluğu için para daha ehemmiyetli (ihtiyaç bakımından) çocuğuna bayramlık birşeyler almak isteyebilir. Ya da bir oyuncak veya buna benzer şeyler. Muhtaç olan insanlar bu mübarek günde kendilerine büyük kolaylıklar sağlayacak kişilere ihtiyaçları olabilir. Bu durumda Ölü için kesilecek kurban yerine sadaka vermek daha hayırlıdır.
Ama etin az bulunduğu ve insanların ete ihtiyacı olduğu bir beldede ölü için kurban kesmek ve onun etini dağıtmak daha efdaldir. Bu, benim tercih ettiğim bir görüştür.
Burada bilinmesi gereken başka bir husus ta; Ölü adına sadaka vermenin meşruluğu hususunda müslümanların icmasının olduğudur. Bu konuda ihtilaf edilmemiştir. Demek ki burada mezheblerin ihtilaf etmediği iki yol söz konusudur; ölü için sadaka verilmesi veya onun için dua edilerek affının istenmesi.
Yaşayanlar açısından, kendisi ve ailesi için kurban kesmek daha hayırlıdır.
Ölen kişiye nisbetle ise, şayet bir beldede et ihtiyacı varsa ölü için hayvan kesmek gerekir. Eğer herhangi bir et ihtiyacı söz konusu değilse kurbanın değerindeki parayı sadaka olarak vermek daha evla olanıdır.
Kesilen hayvanın dağıtılmasına gelince, bilindiği gibi hayvanı üçe bölerek dağıtmak en evlâ olanıdır. Üçte birini ehl-i beyti yer (ev halkı) Üçte birini çevresindeki komşularına ayırır. Özellikle de zor durumda olan komşularına. Üçte birini de fakirler için ayırır. Şayet kestiği hayvanın tümünü tasadduk ederse bu kendisi için daha efdal ve daha evlâ olur. Ancak kestiği hayvandan sünnet yerine gelmesi niyetiyle bir parça alması şarttır. Meselâ, hayvanın ciğerini ya da başka yerini yemesi gibi. Böylece tümünü tasaddukta bulunduğu hayvanın kendisi tarafından da yenildiği doğrulanmış olur. Peygamber (s.a.v) ve diğer sahabeler de aynı şekilde yaparlardı. 81




Alıntı:
64 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/60.
65 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/60.
66 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/61.
67 Hâkim Ebu Hureyre (ra)'den merfu olarak rivayet etmiştir.
68 Tirmizi, Hakim. Hakim senedinin sahih olduğunu söylemiştir.
69 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/61-62.
70 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/63.
71 Taberani.
72 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/63-64.
73 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/65.
74 Hadis.
75 Kevser: 108/2.
76 Saffat: 37/102.
77 Saffat: 37/102.
78 Saffat: 37/103.
79 Saffat: 37/103 .
80 Saffat: 37/ 104-105.
81 Prof . Dr. Yusuf El- Kardavi Çağdaş Meselelere Fetvalar, Tahir Yayıncılık, İstanbul, 1994: 2/65-71.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi enderhafızım 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
En Pratik Sağlık Bilgileri Pratik / Faydalı Bilgiler enderhafızım 0 80 14 Ekim 2023 12:10
Kur'an Güzel Konuşun Diyor, Konuşuyor... Serbest Kürsü su damlası 3 2330 24 Kasım 2016 13:16
Geeflow - Diriliş (15 Temmuz Darbe Rap Şarkısı) İlahiler/Ezgiler enderhafızım 0 1929 23 Kasım 2016 11:06
Otuz Kuş & Dursun Ali Erzincanlı (Şehit Ömer... İlahiler/Ezgiler Esma_Nur 1 2678 23 Kasım 2016 10:44
15 Temmuz Demokrasi Marşı (İndir) İlahiler/Ezgiler enderhafızım 0 2239 23 Kasım 2016 10:10

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Prof Dr Faruk Beşer'in Vefatı Mihrinaz Taziye-İlan-Selamlaşma 3 15 Ocak 2024 18:35
YUSUF KUYULARA MAHKÛM, KUYULAR YUSUF’A ZİNDAN namzet davadar Şiirler ve Şairler 6 14 Aralık 2022 07:45
Yusuf Kardavi Mavi Marmara Katliamı Hakkında Konuştu enderhafızım Videolar/Slaytlar 0 23 Kasım 2012 15:28
KURBAN BAYRAMINA DAİR[Ortak kurban kesmek]..muvvahidlere dair uyarıdır.. bilinmez Tevhid Ve Şirk Konuları 1 18 Ekim 2012 12:21
Yusuf Süresinde geçen Hz. Yusuf (as)'ın gömleği ile ilgili üç kıssayı açıklar mısınız _bülbül_ Soru Cevap Arşivi 0 11 Nisan 2009 08:10

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.