Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Evlilik-Nikah Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi Nesli_Nur,Açılış Tarihi:  14 Ocak 2013 (06:51), Konuya Son Cevap : 14 Ocak 2013 (06:51). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 14 Ocak 2013, 06:51   Mesaj No:1
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
Nesli_Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Nesli_Nur isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20510
Üyelik T.: 01 Ekim 2012
Arkadaşları:24
Cinsiyet:
Mesaj: 1.012
Konular: 166
Beğenildi:76
Beğendi:1
Takdirleri:187
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart mesaisiz çalışıyoruz

mesaisiz çalışıyoruz

MESAİSİZ ÇALIŞIYORUZ

Toplumda çokça eleştirilen çalışan kadın, çareyi mükemmel bir eş, anne ve eleman olmakta arıyor. Fıtraten naif olan kadının bu zorlu hayat rolü ise uykusuz gecelere kapı aralıyor. Oysa serbest çalışma saatleri ve kreş/bakıcı desteği ile huzurlu aileler kurmak hiç de zor değil.


Fahr-i kâinat Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Veda Hutbesi’nde “Siz kadınları, Allah’ın emaneti olarak aldınız.” sözüyle İslam’ın kadına verdiği önemi ne güzel ifade eder. Ancak dinimizin kadına karşı bu bakışının, pratik hayattaki yansımaları hiç de böyle değildir. Örneğin kadınların çalışma hayatına atılması hemcinsleri ve erkekler tarafından her dönem tartışılan bir konu oldu. Kimi zaman çalışan bayan, evini ve ailesini ihmal etmekle suçlandı. Kimi kadını en çok evine yakıştırdı kimi ise çalışsa bile evde her şeye elinin değmesi taraftarı oldu. Bazen de kadın, çalışmasının arkasına gizlenip sorumluluklarından kaçtı. Aslında işinde başarılı bir kadınla kendi ailesi de eşi ve kayın ailesi de gurur duyar. Her halükârda eviyle ilgilenmek şartıyla tabii! Yani kadın işinde başarılı bir yönetici ve iyi bir kariyer sahibi olabilir. Hatta onlarca erkeğe amirlik yapabilir. Fakat iş eve geldiğinde bambaşka bir hal almak durumunda. Elbette beyler de meslekî kimliklerini işyerlerinde olduğu gibi evde sürdürmez. Bu sağlıklı değildir. Ama kadının her iki rolü arasındaki uçurum daha büyük olmak zorundadır. Her çalışan kadın iki sahne arasında koşturan usta bir oyuncu olmak zorundadır. Zira evdekiler ondan usta bir aşçı, şefkatli bir anne, maharetli bir gelin ve her şeye yetişebilen bir eş olmasını beklerken, işyerinde ise duygularını ofis dışında bırakıp, sadece iş odaklı olması istenir. Hal böyle olunca ‘İki arada bir derede kalmak’ deyimi çalışan kadının yaşamını özetleyen tek cümle oluverir. Bu deyimi özet halinde bırakmayıp ne anlama geldiğini ayrıntılı bir şekilde işlemek istedik. Çalışan bayanların dertlerine çare olur muyuz bilinmez ama görüştüğümüz uzmanların çözüm önerileri dikkate değer...
Kadın, içinde bulunduğu hikâye nasıl olursa olsun hep başrolü oynamak zorunda kalıyor. Böyle bir karakterin de tek çıkış yolu uykusuz geceler oluyor ne yazık ki. Çünkü günümüz şartlarında hem eşlik ve annelik hem de çalışan rolünü eksiksiz yapabilmesi için kadına bırakılan tek çıkış kapısı, uykusundan fedakârlık ederek hayatını düzene koyması. Zira zaman az, yapacak işse çok.
Anlatılan şu hikâye de buna iyi bir örnek: Adam uykusu geldiğinde “İyi geceler!” deyip yatar. Kadınsa önce akşam pişirdiği yemekleri bozulmasın diye buzdolabına kaldırır, çay bulaşıklarını yerleştirir, gece dolan çöp kovasını boşaltır, çocukların dağıttığı oyuncakları ve salonu toparlar, miniklerin üstünü örter, geceden makineye çamaşırını atar. En sonunda da yatmaya gider ve halihazırda uyumuş olan eşine “İyi geceler.” deyip uykuya dalar.
Halbuki yaradılış itibarıyla naif bir fıtrata sahip kadının tüm sorumluluklarının üzerine bir de uykusuzluk eklenince daha çok yıpranıyor. Bu sorumluluklara sahip kadınlar için çareler tükenmiş değil elbette. İşyerinde düzenlenecek esnek çalışma saatleri ya da çocuk bakıcı desteği, birkaç parçaya bölünmemesi adına ona can simidi olabilir. Peki bu mümkün mü? Zira “Kadın çalışmasın.” demek çare değil. Farklı fıtrat ve zekâların toplumun yararlanması adına bir arada ama uygun şartlar altında çalışması gerektiği gerçeği yadsınamaz.
Halihazırda Türkiye’de kadınlar genelde mesaili işlerde çalışıyor. Bu sebeple aileler özellikle kız çocuklarını daha üniversiteye hazırlanırken öğretmenliğe yönlendiriyor. Zira toplumumuzda çalışan bayanla evlenmek isteyen erkeklerin de yukarıda anlattığımız gibi hem işine hem eşine/çocuklarına hem de aşına yetişmesi bekleniyor. Haliyle mesaisi genellikle sabah başlayıp öğlen biten, okuldan geldikten sonra ev işleri, yemek ve bebek bakımının daha rahat yapılabildiği öğretmenlik mesleği kadınların karşısında ideal tercih olarak duruyor. Ama ülkemizde her kadının öğretmen olamayacağı aşikâr. Bu durumda avukat, hakim, doktor, gazeteci, mühendis gibi farklı iş kollarında hanımlar ne yapacak?
Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı uzmanlık tezinde Yeliz Filiz de buradan hareketle, Türkiye’de esnek çalışma şekliyle kadın istihdamının artırılabileceğini belirtiyor. Filiz, adil ücret, sosyal güvence ve bakım hizmetleri, ebeveyn izni, aile içi sorumlulukların paylaşılması gibi diğer destek mekanizmalarının da önem arz ettiğini ifade ediyor.
Ev işleri, çalışsın çalışmasın tüm kadınların en büyük vazifesi. Fakat bu sorumluluğun toplumca abartılması yüzünden pek çok kadının meslek ve kariyer planları, hayalden öteye geçemiyor. Araştırmalar da bunu destekliyor. TÜİK, yaptığı bir çalışmayla kadınların yüzde 62,4’ünün ev işleriyle meşgul olduğu için iş gücüne katılamadığını ortaya koyuyor. Araştırmada ilginç detaylar bulmak mümkün. Örneğin evde eşlerin sorumluluk paylaşımında alışveriş yüzde 30 oranlarında ortak yapılırken, yemek, ütü ve sofra hazırlama gibi ev işlerinde yüzde 80 gibi büyük bir farkla görev hep kadına düşüyor. Erkeğin bu işlerdeki çalışkanlığı yüzde 2’yi geçmiyor. Elbette burada ev hanımı olan kadının fıtratına uygun bir durum var. Erkek dışarıda çalışırken, kadın evinde çalışıyor. Dolayısıyla görev dağılımında bir adaletsizlik gözükmüyor. Ancak şartlar değiştiğinde yani kadın ve erkek aynı anda dışarıda çalıştığında tablo ne kadar evriliyor göz atmakta fayda var. İşte bir başka verideki şu rakamlar ise çalışan kadının ev ve işi arasında nasıl koşturduğunun iyi bir göstergesi. Çalışan kadının evine harcadığı süre 4 saati bulurken, erkekte bu süre sadece 43 dakika. Yani bu veriler, işten eşiyle birlikte dönmesine karşın erkeğin “Yemek hazır mı? Acele et; çok aç ve yorgunum!” sözünün rakamlara dökülmüş hali.
Çalışan evli kadınların mevcut aile tablosu böyle olunca, bekâr kadınlar için evlilik, çalışma kararını da yakından etkileyen bir unsur oluyor. Zira kadın çalışma kararı alırken eş, çocuk ve yaşlılara kimin bakacağını ve ev işleri için gerekli zaman taksimini daha baştan iyi planlamak zorunda olduğunu biliyor. Pek çok eşin ev işlerine yardım etmediği düşünüldüğünde esnek çalışma biçimi, kadını bu dar dünyadan kurtaracak en iyi çıkış kapısı olarak görünüyor. Ancak bu durumun da olumsuz tarafları var elbette. Düşük ücret, düşük kariyer, emeklilik hakkını elde etmede yaşanan problemler bunlardan birkaçı.
AİLE SADECE KADINDAN OLUŞMUYOR

İŞKUR’un konuyla ilgili araştırmasında da TÜİK’le benzer bir sonuç çıkmış. Başta aile yapısı ve annelik faktörünün devreye girmesiyle kentlerde kadının işgücüne katılımının azaldığı görülüyor. Tüm bu olumsuz faktörlerin üstüne toplumda çalışan kadına yönelik önyargılar, onları daha da açmaza düşürüyor. “Evi temiz olmaz”, “Çocuklarıyla yeterince ilgilenemez”, “Çocuğu bakıcı elinde büyür” gibi yaftalayıcı cümleler uzayıp gider konuşma ortamlarında. Tüm bunların kadının aile içi performansını etkileyeceği muhakkak. Ancak unutulan bir şey var: Aile sadece kadından oluşmuyor! Sanki erkek tüm bu sorumlulukların dışındaymış gibi düşünülüyor. Halbuki bir ailede kadın yuvasına ne kadar emek veriyorsa erkek de o kadar gayret etmeli değil mi? Bu noktada yazar Hekimoğlu İsmail’e kulak vermekte fayda var. Yazarın “Eşler iyi bir hizmetçi, iyi bir aşçı, iyi bir anne, iyi bir baba, iyi bir evlat olabilir amma iyi bir eş olmak, sanattır…” sözleri ise her evli çift için bir serlevha niteliğinde.
Yazar Ahmet Kurucan da sık sık ailevî mevzularla alakalı görüşlerini paylaşıyor Zaman Gazetesi’ndeki köşesinde. Bir yazısında kendisine ulaştırılan e-mailde 4 çocuklu bir kadın okuyucusunun hikâyesini aktarıyor Kurucan. Okuyucu, mesai mefhumu olmaksızın 24 saat çalıştığını ve hiç takdir görmediğini anlatıyor. Kadına eşi tarafından evde çamaşırı, bulaşığı makinelerin yıkadığı söylenerek, hiçbir iş yapmadığı ima ediliyor. Çocukların her türlü bakımının kadının asli vazifesi olduğu belirtilerek, babanın hiçbir sorumluluğunun bulunmadığı ifade ediliyor. Kocaya kayıtsız şartsız itaat edilmesi gerektiği ve nihayet bütün bunları, dinin emrettiği iddia ediliyor. Bu tür bir anlayışın kültür, gelenek ve örf ile oluştuğuna dikkat çeken Kurucan, dinin buna alet edilmesini yanlış bulduğunu ifade ederek şu soruları soruyor: “Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘Sizin en hayırlınız hanımlarına iyi davranandır.’ hadisini nereye koyacağız? Yine Efendimiz’in eline iğne iplik alıp elbiselerdeki sökükleri dikmeye kadar uzanan ev işlerinde hanımlarına yardımcı olmasına nasıl yorum getireceğiz? Yoksa Hz. Peygamber’in bizlere örnek insan olması sadece namaz, oruç, hac gibi ibadet hayatı ile mi sınırlı? Hangi ayet ve hangi hadis, ev içinde, gerek ev işleri gerek çocukların bakım-görüm, eğitim ve öğretimine ait her işi kadının sırtına yükleyip, kocaların hiçbir sorumluluğu yok diyor? Efendimiz’i aile hayatında da bir koca, bir baba veya bir dede olarak örnek almak gerekmez mi?”
Avrupa’da kreşler büyük çocuklara da bakıyor

Çalışan annelerin çocuklarla ilgili endişesi ev hanımlarına göre daha fazla. Zira “Çocuğuma yeterince vakit ayıramıyorum.” düşüncesi vicdan azabı olarak omzuna yükleniyor. Kadına işyerinde yasal bir hakkı olan kreş ya da bakıcı imkânı da tanınmıyorsa telaş daha da büyüyor. Çünkü televizyon haberleri ve gazetelerin 3. sayfalarındaki olaylar göz önüne getirildiğinde tanımadığı bir bakıcıya çocuk emanet etmek, çalışan anne için ayrı bir endişe. Diyelim ki etrafında bir aile büyüğü var. O zaman anne biraz daha şanslı. Ama bu sefer de çocuğun haddinden fazla şımartılması, çocuğa bakan nine ve dedenin sevgisinin anne-baba sevgisinin önüne geçmesi gibi kaygılar ortaya çıkıyor bu kez de. Bu noktada İslâm Hukuku Profesörü Hamdi Döndüren, dikkatlerimizi Asr-ı Saadet’e çevirerek Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) sütanneye verilmesini hatırlatıyor bizlere. Bunun da bir nevi kreş olduğunu kaydeden Döndüren, günümüzde kreş alanında yapılacak iyi bir yatırım ve çalışmanın gelecek nesiller için de faydalı olacağı kanaatinde. Yurtdışından örnekler veren Prof. Dr. Döndüren, Almanya ve Hollanda’da kreşlerin çok daha küçük yaştaki çocuklara da hizmet verdiğini ve çoğunlukla kilise bahçelerine kurulduğunu hatırlatıyor. Hamdi Döndüren, buralardaki kreşlerin yaklaşık yüzde 60’ının rahibelerce çalıştırıldığını aktarırken, Türkiye’de de Diyanet ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortak çalışma yapabileceğini gündeme getiriyor.
Çalışan kadının tek çıkış kapısı: Uykusuzluk!

Bahsini ettiğimiz tüm bu konular kadınları, yorucu hayat şartları içinde daha da yıpratıyor. Reem Nöroloji Merkezi Kurucusu Dr. Mehmet Yavuz, ‘mükemmel kadın’ imajının kadınlarda psikolojik sorunlar oluşturduğundan bahsederken hem çocuk sahibi olma hem de kariyer yapmanın şarkı sözlerindeki kadar kolay olmadığını nazara veriyor. Özellikle evli kadınlar kendilerinden beklenenin fazlasını yapmaya çalışınca bu durum sorunlu bir yaşam, stres ve strese bağlı hastalıklara beraberinde getiriyor.
Kadınlar iş hayatının onlara sunduğu sosyal ve ekonomik getirileri ilk başlarda cazip görebiliyor. Lakin kadın, çalışma hayatı ve çocuğunu aynı anda idare etmek zorunda kaldığında ev ve işyeri arasında yoğun bir tempo içerisine giriyor. Yavuz, iş, çocuk ve eş arasında kalan kadının tam anlamıyla bir tükenmişlik hissine kapıldığı kanaatinde. Çünkü çocuğu ve kariyerini bir arada yürütmek isteyen bayanlar, genellikle evlatlarına daha düşkün bir tavır sergiliyor. Onun ihtiyaç ve isteklerini sürekli yerine getirmek istiyor. Bunun asıl sebebi ise çocuğun annesine olan ilgisinin azalacağı korkusu ve kadının çalışmaktan dolayı hissettiği suçluluk duygusu. Haliyle bir taraftan çocuk sahibi olmayı ve kariyer yapmayı diğer yandan iyi bir eş olmayı isteyen kadın için birtakım rahatsızlıklar, kaçınılmaz oluyor.
Yavuz burada devreye girerek, “Çalışan anne, çocuğu ile de ilgilenebilir.” düşüncesini topluma/eşine kanıtlamaya çalışan anneleri uyarıyor. Zira anne çalıştığı için sürekli endişe duyduğunda ve her şeye yetişmeye çabaladığında, çocuğu, ileride huzursuz, kaygılı, korkak ve özgüvensiz bir yetişkin olabiliyor. Aşırı ilgi, çocukta şımarık bir kişiliğe de yol açabiliyor. Çünkü annesi tarafından her istediği yapılan çocuk, ileride başkaları tarafından bu ortam sağlanmadığında; mutsuz, sorumsuz, hoşgörüsüz ve doyumsuz bir birey olabiliyor.
Hiçbir şey çözümsüz değil elbette. Çünkü iyi-kötü yaşanmış örnekler, bunun başarılabileceğinin kanıtı. Burada önemli olan aile kavramındaki birlik ve beraberlik mesajını iyi okumak. Zira aile içerisinde her birey, adalet ve anlayışla görev ve sorumluluğunu yerine getirdiğinde yaşanan tüm bu problemler de ortadan kalkacak. Çalışan kadının bulunduğu yuvada erkek, elinden gelen ev işlerine yardım ettiğinde, çocuğun maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamada üzerine düşen vazifeyi yaptığında aile huzuru tesis edilmiş olacak. Zaten kadın, fıtratı gereği yuvasına bağlı ve onu düzenli kılmaktan hoşnut oluyor. Yapabildiği ve yetişebildiği şeyleri kendisi üstleniyor. Fakat yetemediği ve “Aman” dediği takdirde eşi onun can simidi olduğunda yuvada huzur daha kolay oluşuyor. Yine kayınvalide-kayınpeder gibi aile büyükleri de çocuk eğitimi ve aile içi sorumluluklarda çocuklarına verecekleri destekle gelecek nesillere iyi birer örnek teşkil edecek. Çalışan kadın için hastalık, iş yoğunluğu ve misafir ağırlama gibi durumlarda kendi ailesinden veya kayın ailesinden ev işleri ve yemek konusunda yardım alması ya da temizlikçi tutup, hazır yemek sunması kolaylık sağlayacaktır. Ancak bütün bunlar istisnai durumlar için söz konusu elbette. Zira hiçbir birey evlendikten sonra ailesine bağımlı yaşamak istemeyeceği gibi kadın da kendi evinde bir düzen kurmak isteyecektir. Tüm ailenin dikkat etmesi gereken en önemli unsur ise iş hayatı, aile ve şahsî manevî hayat arasında kurulması gereken hassas denge. Ve hangi rolü üstlenirsek üstlenelim Allah rızasını kazanmaya ne kadar yakın olduğumuzu gözetmek.
Ev ile iş arasında kalmanın handikapları

İşi ve evi arasında kalan kadınların handikap ve rahatsızlıkları:
Tükenmişlik ve bıkkınlık; depresyon, sürekli gerginlik hali ve panikatak belirtileri; uykusuzluk, sürekli yorgunluk, unutkanlık; beyinde ağırlaşma, düşüncelerde karmaşa; mide bağırsak rahatsızlıkları; eklem ağrıları; kas sertleşmeleri; sürekli sinirli tavırlar sergileme.
Yaşanan sıkıntılar karşısında ne yapmalı?

Endişe etmeyin. Nefes terapileri yapın. Mükemmel kadın ve mükemmel anne bilincinden uzak yaşayın. Kendinizi fazla yormayın. Çocuk, eş ve iş dengesini iyi kurun. Çocuğun gelişimi için sürekli endişe duymayın ve korkmayın. Kendinize zaman ayırın. Eşinizle vakit geçirin. Arkadaşlarınızla buluşun ve sosyal aktivitelerden uzak kalmayın. Çocuğunuzun mükemmel annesi yerine onu anlayan anlayışlı anne olmaya çalışın. Eğer sorunlarınız arttıysa mutlaka psikolojik destek alın.

ZEYNEP HAŞLAK(yenibahar derg.alntdr)
__________________
Derdi dünya olanin dünya kadar derdi olur...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Nesli_Nur 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
inşikak süresini tanıyalım.. Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 7 2681 26Haziran 2015 14:55
muttaffifin suresini tanıyalım.. Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 10 5311 24Haziran 2015 14:17
Kıyamet Suresini Sorularla Tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 11 6249 28 Nisan 2015 16:18
Tahrim Süresini Tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 11 5624 03 Mart 2015 06:46
Casiye Süresini Tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 9 3093 28 Ekim 2014 06:36

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.