Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.KADIN AİLE ÇOCUK.::. > Kadın-Aile-Çocuk > Evlilik-Nikah Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi:  09 Şubat 2013 (20:29), Konuya Son Cevap : 09 Şubat 2013 (20:29). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 09 Şubat 2013, 20:29   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
enderhafızım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:enderhafızım isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5879
Üyelik T.: 28 Aralık 2008
Arkadaşları:32
Cinsiyet:Bay
Memleket:İst
Yaş:38
Mesaj: 3.185
Konular: 1383
Beğenildi:166
Beğendi:17
Takdirleri:216
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
evtx Ailede Sevgi Ve Disiplin

Ailede Sevgi Ve Disiplin

Ailede Sevgi Ve Disiplin


Hepimizin bildiği gibi İslami bir aile öncelikle iki şahıstan, bir mü’min ve bir mü’mineden meydana gelmektedir. Ailenin kimliği, bu iki kimliğin ortak bir yansımasıdır. Şayet bu iki kimlikte yeterli bir netlik yok ise, bu kimliklerin ortaklaşa oluşturacakları aile yapısında da netlik olmayacaktır. Aile için önemli olan ve sadece İslami vasıflarla çözümlenebilecek olan bu kimlik meselesiyle birlikte, aile yapısındaki hukuk meselesi de adil bir düzlemde ele alınması gereken bir diğer meseledir.

“Aile yapısındaki hukuk ne olmalıdır?” sorusuna geti*rilen çözümler, beşeri zihniyetlerin sık sık tartıştıkları ve karşı cinslerin birbirlerini devamlı itham ettikleri çözümler*dir. Erkek veya kadın asabiyetinin etkisiyle şekillenen bu gibi beşeri çözümler, hiçbir zaman erkeklerin ve kadınların ortaklaşa kabul edebilecekleri istikrarlı çözümler olmaya*caktır.

Allah'a inanan ve Allah'ın hükümlerine teslim olan müslümanlar için, muhkem ayet-i kerimeler çerçevesinde belirlenen aile hukuku, tartışılmadan kabul edilebilecek adil bir hukuktur. Nitekim Kur'an-ı Kerim’e iman eden müslü*manlar olarak “Aile yapısındaki hukuk ne olmalıdır?” soru*suna yine Kur'an-ı Kerim'den cevap verecek ve konuyla il*gili ayet-i kerimelere kısaca açıklık getireceğiz.

Tevhid dini olan İslam, aile yapısında da tevhide yani birliğe önem vermektedir. Yola çıkıldığında dahi, yola çıkan müslümanların aralarından birisim imam seçmelerim emreden İslam, bir ömür boyu sürecek aile yaşantısında da anarşiyi önlemek ve düzenli bir istikran sağlamak için aile reisliğini esas almakta ve bu reisliği erkeğe vermekte*dir.

“Allah'ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların ken*di mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üze*rinde 'sorumlu yöneticilerdir'. İyi kadınlar gönülden (Allah'a) itaat edenler, Allah, (onları ve haklarını) nasıl korudu görünmeyeni koruyanlardır...” [34]

Ailenin geçim ihtiyacını karşılama ödeviyle birlikte aile reisliği kendisine verilen erkek, bu reislikte başı boş bırakılsaydı, hiç şüphesiz ki bu adil bir aile reisliği değil, za*lim bir aile diktatörlüğü olurdu. Ancak alemlerin Rabbi olan Allah (c.c.) erkeği bu konuda başı boş bırakmamış, ailesine nasıl ve ne şekilde davranacağım açık hükümlerle kendisine beyan etmiştir. Bu hükümleri dikkate alan aile reisine, yani erkeğe karşı kadınların görevi ise yukardaki ayet-i kerimede zikredildiği gibi gönülden itaat etmeleridir. Allah'ın hükümleri istikametinde hareket eden peygamber*lere veya emir sahiplerine itaat etmek, nasıl ki Allah'a ita*at etmek ise, İlahi ölçüleri dikkate alan müslüman kocaya, Allah'ın emri gereği itaat etmek de, gerçek düzlemde ko*caya değil, Allah'a itaat etmektir.

Nitekim Allah'ın emri üzere Adem (a.s.)'a secde eden melekler, gerçek düzlemde Adem (a.s.)'a değil Al*lah'ın emrine boyun eğmişler ve Allah'ın emrine itaat et*mişlerdir. Dolayısıyla mümine bir kadın için müslüman bir kocaya itaat etmek eylemi, Allah'ın hükmüne itaat etmek bilinciyle mutmainlik kazanan kalbi bir eylemdir. Gönülden yapılması gereken bu itaatin olmaması veya bu konuda kalplerin kayması durumuna, şanı yüce Rabbimiz peygam*ber hanımlanndan örnek vermiş ve neticenin ne olacağını, yine kendilerine bildirmiştir.

“Hani peygamber, eşlerinden bazılarına gizli bir söz söy*lemişti Derken o (eşlerinden biri), bunu haber verip Allah da ona bunu açığa vurunca, o da (Peygamber) bir kısmını açık*lamış bir kısmım (söylemekten) vazgeçmişti. Sonunda ona kendisi haberi verince (eşi) demişti ki Bunu sana kim haber verdi? O da Bana bilen, (her şeyden) haberdar olan (Al*lah) haber verdi demişti. “Eğer sizler (peygamberin iki eşi) Allah'a tebe ederseniz (ne güzel); çünkü kalpleriniz eğrilik gösterdi Yok eğer ona karşı birbirinize destekçi olmaya kalkışırsanız, artık Allah, onun mevlasıdır; Cibril de ve mü'minlerin salih olanları da. Bunların arkasından melekler de onun destekçisidirler.” “Belki onun Rabbi, eğer o sizi boşayacak olursa ona sizin yerinize sizlerden daha hayırlı müslüman, mü'min, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibadet eden, oruç tutan dul ve bakire eşler verir.” [35]

Resulullah (s.a.v.)'i ve onun pak zevcelerini muhatap alan bu ayet-i kerimeler, hiç şüphesiz ki Efendimiz (s.a.v.)'i kendilerine örnek alan günümüz müslümanlarını ve bu müslümanların hanımlannı da muhatap almaktadır. İlahi hukuku gözeten müslüman bir kocaya karşı gelen kadın*lar, Allah'ın, meleklerin, Cebrail'in ve salih müminlerin ko*casına destek vereceklerini bilmeleri ve bu tavırlarından vazgeçmezlerse kendilerini boşayacak olan kocalanna, Al*lah'ın onlardan daha hayırlı eşler verebileceğini dikkate al*maları gerekir.

Böylesi durumlarda meseleyi “Kocamdan ayrılırsam ne olur?” sorusuna göre değil, “Allah'tan, meleklerden, Cebrail'den, salih müminlerden ve kocamdan ayrthrsam ne olur?” sorusuna göre değerlendirmeleri gerekir. Çünkü böylesi bir aynlıkta Allah'ın, meleklerin ve salih mü'min-lerin kimden tarafa olacakları ayet-i kerimede beyan edil*mektedir.

Aile yapısı içersinde itaat eden değil, itaat edilen merci olan erkeklerin durumu ise kadınlara nazaran çok daha zor, çok daha endişe verici bir durumdur. Çünkü ka*dınlar itaat hükmüyle mükellef tutulurken, bir yönetici durumunda olan erkekler, yönetimle ilgili diğer bütün hükümlerie mükellef olmaktadırlar. Müslüman bir erkeğin sağ eliyle yani meşru olarak sahip olduklarına güzellikle davranması, bir yönetici olarak dikkate alması gereken ilk hükümlerdendir.

“Allah'a ibadet edin ve O'na hiç bir şeyi ortak koşma*yın. Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ ellerinizin malik olduklarına güzellikle davra*nın. Çünkü, Allah, her büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez.” [36]

Bir erkeğin ailesine güzellikle davranması demek, on*ların meşru ihtiyaçlarını karşılaması, onları hayra ve rahmete güzellikle davet etmesi demektir. Yoksa ailesini hoş*nut etmek isteyen günümüzdeki bazı erkeklerin yaptıklan gibi ailesinin bütün nefsani isteklerini yerine getirmeye ça*lışmak değildir. Yönetici durumunda olan bütün müslümanların öncelikle İlahi hukuku, Allah ve Resulünü dikkate almaîan gerekir. Allah ve Resulünün isteklerini, eşlerinin ve çocukîannın isteklerinden önceye, çok çok önceye al*maları ve nihai tercihlerini bu önceliğe göre yapmalıdırlar.

“De ki; Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eş*leriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah’tan, O'nun Resulünden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıkhr topluluğuna hidayet vermez.” [37]

“Ey iman edenler, gerçek şu ki, sizin eşlerinizden ve ço*cuklarınızdan bir kısmı sizler için (birer) düşmandırlar. Şu halde onlardan sakının. Yine de affeder, (mizaçtan kaynakla*nan bazı kusurlarını) hoş görür ve bağışlarsanız, artık elbette Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.” [38]

İkinci ayet-i kerimedeki eşlerinizden ve çocuklarınız*dan bir lasını sizler için (birer) düşmandırlar., buyruğunu, eşlerimizin ve çocuklarımızın bir kısım isteklerinin, bilerek veya bilmeyerek yapılan düşmanca istekler olabileceği şeklinde de anlıyabiliriz. İlahi buyruk istikametinde bunlardan sakınmak ise, hiç şüphesiz ki İlahi ölçüleri dikkate alarak gerçekleşebilecektir. Doiayısıyle müslüman bir kadın ola*rak kocanızdan bir istekte bulunacağınız veya müslüman bir koca olarak kannızın bir isteğini yerine getireceğiniz zaman, mutlaka ve mutlaka İlahi ölçüleri dikkate almanız gerekmektedir.

Mesela Resulullah (s.a.v.) hanımlarının isteğini ve hoşnutluğunu dikkate alarak, bir rivayete göre bal yeme*mek (diğer rivayete göre ise bir cariyesine yaklaşmamak) hususunda yemin etmişti. Bunun üzerine nazil olan ayet-i kerimelerde Efendimiz (s.a.v.) şöyle ikaz edilmektedir.

“Ey peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu isteyerek, Al*lah'ın sana helal kıldıklarını niçin haram kılıyorsun? Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” “Allah, (böylesi) yeminlerinizin (keffaretle) çözülmesini size farz kıldı Allah sizin mevlanız (sahibiniz, yardımcınızdır. O bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.” [39]

Bu ayet-i kerimelerden hareket ederek, kendilerine herhangi bir helali haram kılan erkekleri eleştirmeye kalkışmayacağız. Çünkü eşlerinin hoşnutluğunu dileyerek bir helali değil, eşlerinin hoşnutluğu için farz olan cihadı terkeden binlerce erkekle(!) karşılaşıyoruz.

Peki, ne demeli bu şaşkınlara?

“Behey şaşkınlar! Neyi nerede arıyorsunuz? Lütfen istikametinizi değiştirin..” desek, olmaz, doğru anlaşılır!. O halde nasıl, nasıl kendilerine getirebiliriz bu şaşkınları!.

Oysa kendilerine erkek denilen bu aile reisleri şayet Allah'a ve Resulüne iman ediyorlarsa, kendilerini ve yakınlannı nefsi hoşnutluk ile cehenneme sürüklemekle değil, kendilerinin ve yakınlarının nefislerine hoş gelmese de ateşten korumakla mükelleftirler.

“Ey iman edenler, kendinizi ve yalanlarınızı ateşten koru*yun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler.” [40]

Ailesini, eşini ve çocuklarını seven, onları gerçekten seven müslüman bir erkek, gücü nisbetince onlan ateşten sakındıran, onlan hayra ve rah*mete davet eden bir erkektir. Ailesini seven, dünyada be raber oldukları gibi ahirette de beraber olmak isteyen müs*lüman kadınlar için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Onlar da cennet arzusu İle kocalarını hayra davet edecekler ve ko*calarının hayırlı davetlerine, yine cennet arzusuyla icabet edeceklerdir. Nitekim müslüman bir erkek için ailesine na*mazı emretmesi ve bunda kararlı olması, ailesinin hayır ve rahmetinde kararlı olması gibi asil bir davranıştır.

“Ehline (ümmetine) namazı emret ve onda kararlı dav*ran. Biz senden nzık istemiyoruz, biz sana nzık vermekteyiz. Sonuç da takvanındır.” [41]

Hayra ve rahmete davetteki bu kararlılığı, karşı tarafa kesinkes dayatmalarda bulunmak şeklinde anlamamalıyız. Buradaki kararlılık, bazı yaptırımlardan ziyade davette ka*rarlılıktır.

Şanı yüce Rabbimiz yerlere ve göklere isteyerek veya istemeyerek emrime gelin buyurmuş, yerler ve gökler de İsteyerek geldik şeklinde bir cevapla, bu davete icabet etmişlerdir. Ancak “İsteyerek veya istemeyerek emrime ge*lin" şeklindeki bu davet, herhangi'bir muhayyerlikleri ve tercih haklan bulunmayan yerlere ve göklere yapılan bir davet şeklidir. İnsanlar ise Allah'a kulluk bazında belirli ter*cih hakianna sahiptirler. Dolayısıyla insanlara kulluk bazın*da götüreceğimiz bütün davetlerde, onların bu daveti, em*rivaki olarak değil, öncelikle isteyerek icabet etmelerine önem vermeliyiz. Daveti götürdüğümüz karşı tarafın bir tercih hakkı olduğunu bilmeli, hayn ve rahmeti tercih ede*bilmeleri için bu daveti yumuşak bir üslupla ve hikmetli açıklamalarla götürmeliyiz. Muhatabımızı herhangi bir Rabbani fiile davet etmeden önce, bu fiilinin önemini, ne*den ve ne için yapılacağını, yapıldığı ve yapılmadığı za*manlar ne olacağını, neyi karşılaşılacağını yine muhc abamızın seviyesine göre anlaşılabilir örneklerle izah etmeliyiz.

İslam dininin asli meseleleriyle ilgili davetlerimize inadi olarak icabet edilmediği durumlarda dahi, onları her ne pahasına olursa olsun müsiümanlığa zorlamak değil, gere*kirse bir erkek olarak boşama veya bir kadın olarak boşanmayı isteme hakkımız vardır. Kadınların boşama değil, boşanmayı isteme hakkı olması, kadınları çaresizlik içinde bırakacak bir eşitsizlik değildir. Çünkü aile yapısı içersinde kadın erkeğinden değii, erkek kadınından sorumludur. Dolayısıyla erkeğini hayra davet etmesine rağmen bu daveti*ne icabet edilmeyen kadın, kendi kulluk farizasını yerine getirerek kurtuiuşa erebilir. Fakat aynı şey, kadınından so*rumlu erkekler için geçerli değildir.

Yukarıda zikrettiğimiz boşama veya boşanmayı iste*me hakkı, yine de çok ciddi durumlarda gündeme gelmesi gereken bir haktır. Çünkü boşanmak, bazı rivayetlerde bil*dirildiği gibi Allah'ın sevmediği bir helaldir. Nitekim birbirlerinde hoşlanmadıkları bazı kısmi şeylerle karşılaştıkları için yuvalarını yıkan, çocuklannı annesiz veya babasız bırakan kimseler, bilerek veya bilmeyerek büyük bir vebalin al*tına giren kimselerdir.

Oysa farklı özelliklere, birbirinden ayn huy ve mizaç*lara sahip insanlar olarak, birbirimizde hoşlanmadığımız bazı durumlarla karşılaşabileceğimizi dikkate alan İlahi va*hiy, bizlere böylesi durumlarda şu nasihati etmektedir.

“Ey iman edenler, kadınlara zorla mirasçı olmaya kal*kışmanız size helal değildir. Apaçık olan 'çirkin bir hayasızlık' yapmadıkları sürece, onlara verdiklerinizin bir kısmını gider*meniz (kendinize almanız) için onlara baskı yapmanız da (helal değildir.) Onlarla güzellikle geçinin. Şayet onlardan hoşlanmadınızsa, belki, bir şey hoşunuza gitmez, ama Allah onda çok hayır kılar.” [42]

Eşlerimizde hoşlanmadığımız bir şeyle karşılaştığımız zaman, bu şeyin bizler için hayır, çok çok hayır olması,

hoşlanmadığımız bu şeye Allah'ın nzasını gözeterek sabretmemize, affetmemize, hoşlanmadığımız bu şeyi, hoşgörmeye çalışmamıza bağlıdır. “Allah rızası için (Allah'ın affedebileceği bir şeyi) affeden, affedilecektir..” vaadini düşünmemiz bile, böyle bir durumda karşılaşacağımız ilk hayn görmemize vesile olabilecektir.

Ayet-i kerimede ayrıca “Onlarla güzellikle geçinin” buyurulmaktadır. Bu hayırlı davet, erkeklerle beraber kadınları da muhatap almakta, kadın ile erkek güzellikle ge*çinmeye davet edilmektedir. Biz müslümanlar için bunun en pratik yolu, eşlerimize bir mümin veya bir mü'mine olarak değer vermek ve onlara bu değere yakışan davra*nışlarda bulunmaktır. Mesela mümine bir bacımızla evli olan ti'n erkeklere sormak isteriz.

Nikahınız altındaki kadın, Resulullah (s.a.v.)'in bir kızı olsaydı, ona karşı haksız veya kaba davranabilir miydiniz? Haksız yere onu üzmenin, Efendimiz (s.a.v.)'i üzmek olacağını düşünüp, daha bir dikkatli, daha bir rahmetli yaklaşmaz mıydınız?

Bir müslüman olarak bu sorulara vereceğiniz cevap*lar bellidir. Oysa mesele bu örnekten farklı bir mesele değildir. Nikahınız altındaki mü'mine bacımız, sadece kızlarına değil, ümmetine de aynı merhametle yaklaşacak olan Resulullah (s.a.v.)'in ümmetinden olup, alemlerin Rabbi olan Allah'ın kuludur. Daha açık bir ifadeyle babası pey*gamber değildir, peygamber değildir ama, Rabbi ve sahibi Allah'tır.

O halde Allah'ın bizlere nikah akdi ile emanet olarak verdiği kadınlarımızla ilgili olarak muazzam hesap gününde “Emanetime ne yaptınız? Nasıl davrandınız? Onları hangi durumda alıp, hangi durumlara getirdiniz?” sorulanyla karşılaştığımız zaman, mutmain bir kalp ile mutmain cevaplar verebilmemiz için, ne yapmamız ve onlara nasıl davranmamız gerektiği belli değil mi?

Kadınlarımızın da aynı ömeği kendi boyutlarından düşünmeleri, birer Hz. Fatıma olabilmeleri için, müslüman kocalanna Hz. Ali muamelesi yapmaları gerekmez mi? Kocaları Hz. Ali gibi olmasa da, kendileri Hz. Fatıma gibi olmak istemezler mi?



Mehmet Alagaş

[34] Nisa: 4/34.
[35] Tahrim: 66/3,5.
[36] Nisa: 4/36.
[37] Tevbe: 9/24.
[38] Teğabün: 64/14.
[39] Tahrim: 66/1.2.
[40] Tahrim: 66/6.
[41] Taha: 20/132.
[42] Nisa: 4/19

Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi enderhafızım 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
En Pratik Sağlık Bilgileri Pratik / Faydalı Bilgiler enderhafızım 0 80 14 Ekim 2023 12:10
Kur'an Güzel Konuşun Diyor, Konuşuyor... Serbest Kürsü su damlası 3 2328 24 Kasım 2016 13:16
Geeflow - Diriliş (15 Temmuz Darbe Rap Şarkısı) İlahiler/Ezgiler enderhafızım 0 1927 23 Kasım 2016 11:06
Otuz Kuş & Dursun Ali Erzincanlı (Şehit Ömer... İlahiler/Ezgiler Esma_Nur 1 2673 23 Kasım 2016 10:44
15 Temmuz Demokrasi Marşı (İndir) İlahiler/Ezgiler enderhafızım 0 2235 23 Kasım 2016 10:10

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
İlk Eğitim Ailede Başlar EyMeN&TaLhA Çocuk ve Aile Sağlığı 3 12 Eylül 2017 22:46
En güzeli sevgiyle disiplin AlimOğlu Çocuk Ve Gençlik Eğitimi 2 29 Mart 2016 01:40
Ailede babanın görevleri MERVE DEMİR Evlilik-Nikah Konuları 2 06 Temmuz 2014 12:35
Müslüman Ailede Çocuk enderhafızım Çocuk ve Aile Sağlığı 0 09 Şubat 2013 20:37
'istikrarlı hayat ve disiplin' YaŞuHa Muhtelif Konular 0 14 Ağustos 2011 21:27

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.