Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler

Konu Kimliği: Konu Sahibi Minam,Açılış Tarihi:  12 Mart 2014 (20:41), Konuya Son Cevap : 10 Ağustos 2014 (16:50). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı1Kez Beğenildi
  • 1 Beğenilen Beytül Ahzan
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 12 Mart 2014, 20:41   Mesaj No:1
Medineweb Usta Üyesi
Minam - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Minam isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2893
Üyelik T.: 02 Ağustos 2008
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Van
Mesaj: 293
Konular: 94
Beğenildi:22
Beğendi:16
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Niyetlerimiz Hâlis Olsun...

Niyetlerimiz Hâlis Olsun...

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Vaktiyle bir fırıncı vardı. Hiç görmediği hâlde, Hak dostu Şiblî Hazretleri'ni hem çok seviyor, hem de onu görmeyi çok arzuluyordu. Bu iştiyakla bir hayli ömür süren, lâkin hâl ve hareketlerinde Şiblî Hazretleri'nin güzel ahlâkından pek nasibi olmayan bu fırıncı, henüz onu görme nîmetine kavuşamamıştı.

Günün birinde Şiblî Hazretleri, bir seher vakti, uzak bir yoldan fırıncının şehrine geldi. Dükkânının önünden geçerken de kendisinden bir dilim ekmek istedi. Gâfil fırıncı ise, kendisinden ekmek talep eden kimsenin Şiblî Hazretleri olduğundan habersiz, bu arzusunu reddettiği gibi kendisine de kızgın bir üslûp ile şöyle söyledi:
"‒A yoksul! Ben sana bedava ekmek vermem! Geç git yoluna!"

Bu sözleri sanki hiç duymamış gibi hareket eden Şiblî Hazretleri, sükût ile yoluna devam etti. Az ileride bu hâdiseye şahit olan ve fırıncının Şiblî Hazretleri'ne duyduğu sevgiyi de bilen bir kimse, hemen onun yanına koştu ve kendisine:
"‒Yâhu sen ne yaptın! Az evvel kapından kovduğun o zâtın kim olduğunu biliyor musun? O zât, senin senelerdir görmeyi cân u gönülden arzuladığın Hak dostu Şiblî Hazretleri idi. Hani sen onu Allah için çok seviyordun. Niçin bir dilim ekmeği bile ondan esirge*din! Bu kadar gaflete de pes doğrusu! İnsan sevdiğinin hâlinden hisse alır. Güyâ bir Hak dostunu seviyorsun, fakat onun hâlinden habersizsin! Bu ne büyük bir gaflet! Bu durum, herhâlde senin için ağır bir ders ve imtihandır!" dedi.

Bu sözleri duyan fırıncı, yaptığı edepsizlik ve hatâdan dolayı çok üzüldü. O gönül acısıyla kendini kaybedip çöle kadar Şiblî Hazretleri'nin peşinden koştu ve ona yetişti. Yüzlerce özür beyân ederek ayaklarına kapandı. Öyle ki, her an bir elini bırakıp öbürüne sarılıyor ve Şiblî Hazretleri'nden affını talep ediyordu.

Bu hâl karşısında Şiblî Hazretleri bir müddet durdu, sonra da hatâsını anlaması için hafif sert bir üslûp ile fırıncıya şöyle dedi:
"‒Yaptığın şeyin affedilmesini istiyorsan şimdi git! Yarın bizi ve bizimle beraber bir topluluğu yemeğe dâ*vet et!"

Bunun üzerine fırıncı, kendini affettirebilmek ümidiyle gidip hemen büyük bir köşkü dâvet için hazırlattı. Ziyafet için haddinden fazla masrafta bulundu. Her hususta o derece külfete girdi ki, hiç kimse onun yaptığını yapamazdı. Bir hayra vesîle olmak isterken, diğer taraftan da gurur ve kibrini ortaya dökercesine gördüğü herkese:
"‒Şiblî Hazretleri yarın bize gelecek, benim misafirim olacak, siz de buyurun!" deyip dâvette bulunan gâfil fırıncı, göremediği komşularına da haber gön*derdi. Velhâsıl verdiği ziyâfete bir hayli insan çağırdı.

Dâvet günü hepsi sofra başına oturdu. Şeyh Şiblî de gelmişti. Dâvetliler arasında bir de vecd hâli ağır basan bir velî vardı. Şeyh Şiblî'ye sordu:
"‒Efendim! Bu gösterişli, tantanalı sofrada bana güzeli de, çirkini de bir misalle anlatır mısın, yani kim cennete vâsıl edecek sâlih bir amel işlemekte ve kim de cehenneme dûçâr edecek yanlış bir davranış sergilemekte?"

Şiblî Hazretleri, o velîye şu cevâbı verdi:
"‒Azizim! Soruna, şu bize ziyâfet çeken adamın durumunu anlatarak cevap vereyim. Ben, dün kendisinden Allah rızâsı için bir dilim ekmek istemiştim. Lâkin, Allâh'ın rızâsını hiçe sayarak bana bir dilim ekmek vermeyen, üstelik nâhoş bir üslup kullanan bu kimse, bugün bizim şöhretimize kapılarak nice kimseye ikramlarda bulunmakta... Hâlbuki Hak rızasından uzak, şöhret için yapılan bütün emeklerin neticesi beyhûde olup, kişiyi götüreceği yer ise mâlumdur. Zira Cenâb-ı Hak, yapılan amellerde ortaklık kabul etmez.

Buna mukâbil, hiçbir dünyevî menfaat gözetmeksizin, sırf Allah rızası için yapılan her türlü hayır ve hasenât, az da olsa makbuldür. Bu sebeple dün vereceği bir dilim ekmek, bugün verdiği şu gösterişli ziyafetten daha kıymetli olacak, belki de kendisi için kıyâmet günü büyük bir müjde olarak karşısına çıkacaktı.

Velhâsıl ey dost! Sen de bu fırıncının durumuna düşmek istemiyorsan onun gibi hareket etme! Halkın, zevâhire bakıp senin hakkında; «Ne cömert adammış!» de*melerini bir kenara bırak!.. Eğer ihlâslı bir kişiysen her gördüğünü Hızır bil, ona göre muâmelede bulun!" (Bkz. Ferîdüddîn Attâr, İlâhînâme, İstanbul 2010, s. 108-110)

Yapılan işleri, Allah katında değerli kılacak olan, ihlâs ve samîmiyetimiz, yani o işleri sadece Allah rızâsını kazanmak niyetiyle yapmış olmamızdır. İnsanların takdir ve teveccühünü kazanmak veya hem Allah rızâsını, hem de insanların takdirini kazanmak düşüncesiyle yapılan ibadet ve hizmetlerin Allah katında hiçbir değerinin olmadığını şu hadîs-i şerîfler ne kadar âşikâr bir sûrette ortaya koymaktadır:

"Bir adam Rasûlullah r'e gelerek:
«Ey Allâh'ın Rasûlü! Ben yaptığım işte öyle bir niyet taşıyorum ki, hem Allâh'ın rızâsını kazanmak istiyorum, hem de yaptığım işin başkaları tarafından görülerek takdir edilmesini istiyorum. Ne buyurursunuz?» diye sordu:

Rasûlullah Efendimiz:
«...Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, amel-i sâlih işlesin ve Rabbine ibâdette hiçbir şeyi ortak koşmasın!» (el-Kehf, 110) âyet-i kerîmesi ininceye kadar bir şey söylemedi." (Hâkim, Müstedrek, 2/111; Taberî, Câmiu'l-Beyân, 16/40)

Yine bir kimse, Rasûlullah r Efendimiz'e gelerek:
"-Hem sevap, hem de şöhret kazanmak için savaşan kişi hakkında ne buyurursunuz, bu kişinin eline geçecek olan nedir?" diye sormuştu. Efendimiz ona şu cevabı verdiler:
"-Onun eline hiçbir şey geçmez. Allah Teâlâ, ancak ihlâsla yapılan bir ameli ve sadece kendi rızâsı gözetilerek yapılan işleri kabul buyurur." (Nesâî, Cihâd, 24; Süyûtî, ed-Dürrü'l-Mensûr, 5/472)

Bir başka hadîs-i şerîfte de Peygamber r Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Kim işlediği hayrı, şöhret kazanmak için halka duyurursa, Allah onun gizli işlerini duyurur. Kim de işlediği hayrı halkın takdirini kazanmak için başkalarına gösterirse, Allah da onun riyakârlığını açığa vurur."(Buhârî, Rikak 36, Ahkâm 9; Müslim, Zühd 47-48)

Bu sebepledir ki, meselâ kişinin sağlığındayken yaptırdığı câmi veya hayır müesseselerine kendi ismini vermesi; riyâ, kibir ve şöhrete kapı aralayabileceğinden doğru bir davranış değildir. Lâkin kendisinin vefâtından sonra, o kişiye hayır duâ edilmesi maksadıyla isminin verilmesinde, -riyâ tehlikesi ortadan kalkmış olduğu için- bir beis yoktur.

Yani mü'minin, yapacağı her amelde tek niyeti, Cenâb-ı Hakk'ın rızâsını kazanmak olmalıdır. Nitekim Sâlim bin Abdullah, halife Ömer bin Abdülazîz'e yazdığı bir mektupta şöyle demiştir:
"Şunu iyi bil ki, Allah Teâlâ'nın kuluna yardımı, kulun niyeti kadardır. Kimin niyeti tam olursa, Allâh'ın ona yardımı da tam olur. Niyeti ne kadar azalırsa, Allâh'ın yardımı da o kadar azalır."

Yine bu hususta söylenmiş hikmetli sözlerden bazıları şunlardır:
"Niyeti olmayanın ameli yoktur. Niyetinde Allâh'ın rızâsını gözetmeyenin de ecri yoktur." (Hazret-i Ömer)
"Nice küçük ameller vardır ki, niyetler onları büyültür. Nice büyük görünen ameller vardır ki, niyetler onları küçültür." (Abdullah bin Mübârek)
"Bütün hayırların, niyeti güzelleştirmekte toplanmış olduğunu gördüm; niyetini icrâ edemesen de niyetini güzelleştirmen sana hayır olarak yeter." (Dâvud-i Tâî)
"Eskiler nasıl amel edeceklerini öğrendikleri gibi, nasıl niyet edeceklerini de öğrenirlerdi." (Süfyân-ı Sevrî)
"Kalbin düzelmesi, amelin düzelmesi ile; amelin düzelmesi ise niyetin düzelmesi ile mümkündür." (Mutarrif bin Abdullah)

Velhâsıl, Cenâb-ı Hakk'ın rızâsından gayri bütün emelleri gönülden söküp atmak, müslümanın îfâsına mecbûr olduğu büyük bir vazîfedir. Bu hususta her zaman Cenâb-ı Hak'tan ihlâs sâhibi olmayı talep etmek gerekir. Zira ihlâs, niyetlerin temiz ve samîmî olmasıdır ki, ibâdetlerin sıhhat ve bereketi buna bağlıdır. Beden için ruh ne ise, amel için ihlâs da o mesâbededir. İhlâssız amel, özden mahrum, kuru bir yorgunluktan ibârettir.

Cenâb-ı Hak, niyetlerimizi, düşüncelerimizi, hislerimizi ve davranışlarımızı rızâsıyla te'lîf eylesin!
Âmîn...

Osman Nuri Topbaş
__________________
حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Minam 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hutbe:İyiliği Emretmek ve Kötülükten Sakındırmak Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat nurşen35 1 2676 25 Mart 2014 18:25
Hutbe:Asr-ı Saadetten Kardeşlik Örnekleri Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat Minam 0 2000 24 Mart 2014 19:03
TAVUKLU YILDIZ ŞEHRİYE SALATASI /medineweb mutfağı Salatalar mehmet akif2 4 2275 24 Mart 2014 18:40
Niyetlerimiz Hâlis Olsun... Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler Beytül Ahzan 1 2270 12 Mart 2014 20:41
Diyanet İlmihali 1. Cilt soru cevap... DHBT-Hazırlık/Notlar/Özetler Mihrinaz 6 6969 10 Mart 2014 20:04

Alt 10 Ağustos 2014, 16:50   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
Beytül Ahzan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Beytül Ahzan isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 44651
Üyelik T.: 03 Temmuz 2014
Arkadaşları:13
Cinsiyet:bayan
Memleket:istanbul
Mesaj: 632
Konular: 96
Beğenildi:41
Beğendi:0
Takdirleri:60
Takdir Et:
Standart Cevap: Niyetlerimiz Hâlis Olsun...

ALLAH razı olsun...
Minam beğendi.
__________________
Rabbim..
namazımın bozulmasına sebep olan gözyaşlarımı...bağışla...
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Mirac;Miracımız olsun..Kandiliniz mübarek olsun Medineweb Cuma-Bayram-Kandiller 15 25 Mayıs 2014 21:11
‎''HALiS DiN YALNIZ ALLAH'INDIR !'' bilinmez Tevhid Ve Şirk Konuları 0 26 Aralık 2012 07:01
Keriman Halis nasıl dünya güzeli oldu talibetün Makale ve Köşe Yazıları 1 20 Aralık 2011 21:54
Kız arkadaşı olsun, nişanlı olsun sevişmek ya da öpüşmek günah mı? KuM TaNeSi Soru Cevap Arşivi 0 08 Nisan 2009 10:04
Niçin tam manasıyla ibadet edemiyorum; Allah'a halis bir kul olamıyorum? Belgin Soru Cevap Arşivi 0 02 Nisan 2008 08:59

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.