Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İLİTAM Bölümleri Ders/ Dökümanlar > Erzurum Atatürk İlitam

Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi:  28 Nisan 2015 (09:35), Konuya Son Cevap : 28 Nisan 2015 (09:41). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 28 Nisan 2015, 09:35   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Atauzem islam tarihi 7.ünite ve değerlendirme soruları

Atauzem islam tarihi 7.ünite ve değerlendirme soruları

7.ünite

ABBÂSÎLER III

14-) MUHAMMED EL-MUHTEDÎ BiLLAH DÖNEMi (255-256 / 869-870)

Hilâfeti:



Kendinden önceki halife Mu’tez’in amcasının oğludur. Türkler, Mu'tez'i hal' etmeye karar verince, Mu'tez'in Samerrâ’dan sürgün ettiği Muhammed'i, Bağdat'tan tekrar Samerrâ’ya getirttiler. Getirildiğinde hilâfet kendisine arz edildiği zaman, kabul etmeyerek Mu'tez'le Türklerin arasını düzeltmek istedi. Ancak Mu'tez, bunu kabul etmedi. Neticede de Türklerin baskısı ile kendisini hal' eden Mu'tez'in yerine Muhammed'e bîat edildi.
Yaratılış itibariyle mücadeleci olan Muhammed Mühtedî, Türklerin devlet idaresine olan müdâhalesini önlemek, halîfelere siyâsî ve dînî itibarlarını yeniden kazandırmak amacıyla çırpınmış, hatta bu yolda Türklerle savaşmıştır. Ne var ki, onun bu mücadelesi hayatına mal olmuştur.

Basra emîri ve ordu komutanı olan Mûsâ b. Boğa'ya, Salih b. Vasîf ın Mu'tez'e yaptıkları ve Mühtedî'ye bîat ettiği haberi ulaşınca görevli bulunduğu sınırı terk ederek Samerrâ'ya hareket etti. Halîfe ona yerinde kalması için birçok mektup yazdı ise de geri dönmedi. Salih b. Vasîf, Mûsâ'nın merkeze dönmesinden korkuyordu. Bu yüzden de halîfeye onun sınırı terk etmesini isyan olarak kabul ettirdi. Ancak Mûsâ, Samerrâ'ya ordusuyla beraber girerek, Mühtedî'yi karargâhına götürmüş, ona iyi davranmış, bîatı da yenilemiştir. Daha sonra 256 / 870'de Salih b. Vasîf öldürüldü. Mûsâ'nın askerleri Mühtedî'yi, Salih'i gizlemekle itham ederek hal' etmek istediler. Bu haber halk arasında yayıldı. Halk ise, halîfenin yanında yer aldıklarını gösteren bir yazıyı dağıtmakla bu duruma tepki gösterdiler. Bu yazılar Türklere ulaşınca halkın ayaklanmasından korkarak halîfe Muhtedî'ye onun emrinde oldukları haberini gönderdiler. Bununla beraber durumlarının kötü olduğunu, maaşlarının ödenmediğini, gelirlerine komutanları tarafından el konulduğunu belirttiler. Aslında bu şikâyet yeni bir dönemin başlangıcı olabilir, halîfe güç bulsa bundan faydalanabilirdi. Muhtedî onlara verdiği cevapta kendisine itaatlerinden memnun kaldığını, ancak şikâyetlerini giderecek herhangi bir imkânının olmadığını, kendilerinin vergilerin ıslahı konusunda önerilerini getirmelerini söyledi. Onlar da gelirleri düzene koyacak bir takım taleplerde bulundular ve bu ihtiyaçlar karşılanıncaya kadar halîfenin kapısında bekleyeceklerini, buna itiraz edenleri ve halîfeye zarar vermeye teşebbüs edenleri öldüreceklerini ilân ettiler. Bu isteklerin hepsi hilâfetin maslahatı içindi. Halîfe onlara bütün isteklerinin kabul edildiğine dair bir yazı verdi

Bütün bunlar, Muhtedî'nin Türk komutanların baskısından kurtulması için bir fırsattı; ancak yapamadı. Bununla beraber Türkleri, Türklerle tasfiye etme planını uygulamaya çalıştı. Bunda da başarılı olamadığı gibi, taraftarı olan Türklerin de kendisine cephe almasını sağladı. Sonuçta orduda Türkler haricindeki unsurlar yenildi ve Muhtedî, 14 Receb 256 / 17 Haziran 870 yılında hal' edildi, yani görevden alındı.

Hilâfet müddeti bir yıla yakın olan Muhtedî döneminde, Abbâsîleri on dört yıl boyunca uğraştıracak olan Zenci Ayaklanması 4 Ramazan 255 / 16 Ağustos 869 yılında başlamıştır.

Vefatı ve Kişiliği:

Muhtedî, bir yıl kadar süren kısa hilâfeti sırasında yapabildiği kadar iyiliği emretti ve kötülüğü yasak etti. Oyun, eğlence, müzik ve buna benzer şeyleri yasakladı. Her Cuma günü Ulu caliye gelir, Cuma hutbesini okur ve namazı kıldırırdı. Halkı ıslah etmek ve doğru yola getirmek için yaptığı baskı, toplumun üst tabakasına ve halk kesimine ağır geldi. Bu yüzden onun halifeliğine katlanamadılar ve aleyhinde tuzaklar kurdular. Neticede de onu öldürdüler.

Muhtedî, görevden alındıktan sonra hapsedildi. Hapsedildikten bir kaç gün sonra da (18 Receb 256 / 21 Haziran 870) öldü. Muhtedî, ahlak ve karakter bakımından Abbâsî halîfelerinin hayırlılarından kabul edilir. Kendisi adâleti seven biriydi. Mezâlim mahkemelerine başkanlık etmiş, adâletini herkese göstermişti. Kendisine Emevî halîfelerinden Ömer b. Abdülazîz'i örnek edinen Muhtedî, oyun eğlence, müzik ve içkiyi yasaklamış, devlet adamlarının halka zulmetmesine engel olmaya çalışmış, halîfeliği düştüğü durumdan kurtarmak ve hilâfet otoritesini yeniden kurmak için elinden geleni yapmaya çalışmıştır.

15-) MU’TEMiD ALELLAH DÖNEMi (256-279 / 870-892)

Hilâfeti:


Türklerin desteği ile Hilâfet görevine başlayan Mu’temid, onların istekleri doğrultusunda, kardeşi Ebû Ahmed Talha b. Mütevekkil'i, 257 / 871'de ordu komutanı olarak tayin etti. Kendisine Muvaffak lakabını verdiği bu kardeşine birçok bölgenin idaresini de bağladı. Rebîülevvel 258 / Ocak 872'de ise diğer bölgeleri de onun idaresine verdi. Böylece fiilî olarak idare halîfeden, Ebû Ahmed'e geçmiş oluyordu. Ebû Ahmed, nüfûzunu iyice sağlamlaştırmış, idareyi tamamen ele geçirmişti. Halîfenin adı sadece hutbelerde ve paralarda kalmıştı.

Mu'temid'in ülke idaresinde ve memleket siyâsetinde herhangi bir nüfûzu yoktu. Devletin bütün işleriyle kardeşi Ebû Ahmed ilgileniyordu. Mu'temid, vaktini daha çok türlü eğlencelerle, sohbet meclisleriyle geçiriyordu.

Askerî birlikler hâlâ Türklerin elinde olmakla beraber, onlar da eski siyâsî nüfûzlarını kaybetmeye baş-lamışlardı. 276 / 889-890'da hilâfet merkezinin, Türkler için kurulmuş Samerrâ'dan Bağdat'a nakledilmesi, Abbâsî Devletinde siyâsî sahada Türk hâkimiyetinin sona erdiğini göstermektedir. Halîfeler ile Türk komutanları arasında devam eden mücâdele sırasında, başlangıçta tarafsız kalan halk da yavaş yavaş Türklere cephe almaya ve mücâdeleye katılmaya başlamıştı. Mu'tasım halîfe olduğu zaman, halkın düştüğü duruma şimdi Samerrâ'da Türkler mârûz kalıyordu. Bu arada Mütevekkil'in başlatmış olduğu, askerî birlikler arasında Türklere karşı yeni birliklerin kurulması siyâseti, sonraki halîfeler tarafından da benimsenmiş ve böylece ordu içinde bir denge kurulmuştu.

Mu'temid'in yirmi üç yıllık halifelik dönemi karışıklıklar ve sıkıntılarla geçmiştir. 11 Receb 279 / 7 Ekim 892 yılında ölmüştür.

iç Karışıklıklar:

Halife Mu’temid döneminde, Abbâsî Devleti tarihinde büyük etkileri olan, son derece önemli olaylar meydana gelmiştir. Bunların en öemlileri de, Zencîlerin isyanı, Karmâtîlerin isyanı ve Şiîlerin isyanıdır.

Zencî isyanı:

Halîfe Mu'tez, tahta geçişini borçlu olduğu Türklerin nüfûzunu kırmak için Afrika'dan zenciler getirtip bunlardan oluşan yeni bir muhafız birliği kurmak istemişti. Bunlar Basra dolaylarına yerleştirilmişlerdi. Zenginlerin tuzlalarında çalışan doğu Afrikalı zencîler, Hz. Fâtıma soyundan geldiğini iddia eden Ali b. Muhammed'in yönetiminde toplanarak ayaklandılar. Ali b. Muhammed bu kölelere özgürlük, hak ve zenginlik vaad ediyordu.

Ayaklanma, Muhtedî'nin hilâfeti döneminde 4 Ramazan 255 / 16 Ağustos 869 yılında başlamıştı. Ali b. Muhammed'in dinî görüşleri Hâricîlere yakın ise de Hz. Ali soyuna sempati duyanları etrafında toplamak gayesiyle kendisinin Hz. Ali ve Hz. Fâtıma soyundan geldiğini iddia etmişti. Daha sonra Hâricîlerin isyankâr tavrını benimsemesiyle çağrısı çok daha çekici bir hâle geldi.
Zencîler kısa zamanda yenilmez bir kuvvet hâline gelip, Şattularab'daki nehir donanmasını ele geçirerek bir donanmaya dahi sahibi oldular. Kısa fasılalarla Übülle, Abadan ve Basra'ya girerek, bu şehirlerde katliamlar yaptılar. Değişik zamanlarda halîfenin gönderdiği kuvvetleri mağlup ettiler.

Muhtedî döneminde başlayan zenci isyanı Mu'temid'in döneminde iyice büyümüş, 257 / 871 yılında bazı bedevî kabilelerin ayaklanıp onlara katılması, güçlerini daha da artırmıştı. Sonraki 14 yıl boyunca, güney Irak bunların neden olduğu tahribatlarla uğraştı.
Zencîler, bataklıklar ve kanallar arasında kurdukları Muhtara adlı şehri, hareket üssü hâline getirip iyice tahkim ettiler. Baskınlarla ele geçirdikleri bütün ganimetler burada toplanıyordu. Bu sırada üzerlerine gönderilen devlet kuvvetleri bozguna uğruyor veya herhangi bir başarı elde edemiyordu.

258 / 872'de hilâfet nâibi Muvaffak da bunlara karşı bir sefer düzenledi, ama yenilgiye uğradı. Muvaffak, bunun üzerine Zencîleri bir süre kendi hallerine bırakıp İran'da belirmiş olan Saffârî tehlikesini önlemek üzere o tarafa yöneldi. Muvaffak'ın Irak'tan uzaklaşmış olmasını fırsat bilen Zencîler, Vâsıt'ı ele geçirdikleri gibi, Hûzistân'a da sızdılar.

Zencî isyanını bitirmeyi kafasına koyan Muvaffak, doğu sınırlarını emniyete aldıktan, Saffârîlerle anlaşma imzaladıktan ve gerekli hazırlıkları tamamladıktan sonra harekete geçti. İki sene kadar yorucu ve yıpratıcı mücadelenin neticesinde 270 / 883 yılında Ali b. Muhammed esir alınırken, Muhtara da tahrip edildi. Böylece yirmi seneden beri bu bölgeyi kana bulayan korkunç isyan bastırılmış oluyordu. İsyan, 255 / 869 yılında başlamış, 270 / 883'de bastırılmıştır.

Karmâtî (Karâmita) isyanı:

Zenci kölelerin isyanı sırasında Mezopotamya'da 263 / 877'den sonra gizli bir mezhep türemiş, ayaklanmış olan bazı Arap ve Nabâtî toplulukları da bu mezhebe katılmışlardı. Hareket Şiî eksenli olarak ortaya çıkmış, inanç ve görüşleri ile tamamen farklı bir yapıya kavuşmuştu. Hareketin üyeleri, Hamdan Karmât adındaki liderlerinden dolayı Karmâtîler olarak anılıyorlardı. Hamdan, önce güney Irak'taki zenci isyanının hâlâ kuvvetli olduğu bir dönemde Kûfe'ye gelerek onlara katılmaya çalışmış ise de bir anlaşmaya varamamıştı. Zencî isyanının kötü bir şekilde sonuçlanması ve Abbâsî âilesinin mârûz kaldığı siyâsî düzensizlik, toplumsal huzursuzlukla birleşince yeni bir hareket için uygun ortam doğmuş oluyordu.

278 / 891 yılında Karâmita isyanı Kûfe'de başladı. Hamdan, Kûfe'nin doğusunda yandaşları için Dâru 'l-Hicre (Hicret yurdu) adında bir şehir kurdu. Bütün Suriye'de olduğu gibi Arabistan'da da sürekli başarılar elde eden Karmâtîler, hareketi genişletmek için Ebû Saîd Hasan isminde birini bugünkü Bahreyn'de bulunan el-Ahsa'ya gönderdiler. Ebu Sâîd Hasan 286 / 899'da Mümine'yi başkent yaparak orada bir devlet kurdu. Bunlar Bahreyn'de önemli ölçüde güç kazandılar. Bahreyn bundan sonra bunların propaganda merkezi olduğu kadar, askerî seferleri için de bir üs oldu. 317 / 930 yılında Bedevîlerin de yardımıyla Mekke'yi zapt edip Ka'be'deki Haceru'l-Esved'i el-Ahsa'ya götürdüler. Haceru'l-Esved 30 yıl orada kaldı.

Karmâtîlerin el-Ahsa'da kurdukları devlet 150 yıl boyunca varlığını koruyabildi ve onların buradan yaptıkları saldırılarla gerek hac yollarında, gerekse de Irak topraklarında güvenlik diye bir şey kalmadı. Devletlerinin yönetimi altı kral ve altı vezirin elinde idi. Kimin namaz kılıp oruç tuttuğu aranmadığı gibi, şehirde hiçbir câmi de yoktu. Bununla birlikte İranlı zengin bir tüccar olan Ali b. Muhammed alışveriş eden yabancılar için bir câmi yaptırmıştı. Karmâtîler, Sünnîlerin okuyamadıkları gizli bir alfabe de geliştirmişlerdi. Karmât'ın zevcelerin ve malların müşterekliği esasını getirecek, kadar ileri gittiğini de ayrıca belirtelim.

Hareket, inatçı bir isyan kaynağı oldu ve Suriye (290 / 903) ve Irak'ta (293 / 906) bastırılmaları ancak uzun bir mücadeleden sonra mümkün olabildi. Bununla beraber bu başarılar onları Bahreyn'den çıkarmaya yetmemiştir.

Abbâsî Himayesinde Kurulan Devletler:

Abbâsî hilâfetinin değişik dönemlerinde farklı eyâletlerde, görünürde merkezî hilâfete bağlı ancak fiilî olarak bağımsız devletler kurulmuştur. Bunlardan kimi Abbâsîlerin hilâfetini kabul ederken, kimileri de hilâfet iddiasında bulunmuşlardı. Nitekim Tulunoğullan, Sâcoğulları ve İhşidîler, halîfenin vâlileri tarafından kurulmuşlardı. Bunlar kendi adlarına para bastırsalar bile genelde paralarında dönemin halîfesinin ismine yer verdikleri gibi, hutbede daima onun ismini zikretmişlerdir. Bu devletler, hilâfet hazinesine halîfenin istediği kadar olmasa da belirli miktarda bir vergiyi ödüyorlardı.

Abbâsî hilâfetinde bağımsızlık kazanan Saffârîler Devleti (259-279 / 872-900) Fars, Kirmân, Sicistân, Horasan'da; Sâmânoğulları Devleti (261-389 / 874-999) Mâverâünnehr bölgesinde, Tulunoğulları Devleti (254-292 / 868-905) Mısır’da; Zeydiye Devleti (250-355 / 864-965) ise Taberistân ve Cürcân taraflarında hüküm sürmüşlerdir. Bunlardan Zeydiye Devleti, Abbâsoğullarına resmiyette bağlı değildi ve melikleri hilâfet id-diasında bulunuyorlardı

16-) MU’TEZiD BiLLAH DÖNEMi (279-289 / 892-902)

Hilâfeti
:

Mu'temid'in öldüğü gün, Mu'tezid'e bîat edildi. Ölünceye kadar, on yıl hilâfet makamında kaldı. Hz. Ali evlâdına iyi muâmele etmiş, onları medhederek, Emevîleri de zemmederek işe başlamıştı. Ancak bazı yakınları, halkın Hz. Ali evlâdı etrafında toplanmasına zemin hazırlanmaması için bu siyâseti terk etmesini tavsiye ettiler. “Bu siyâsetiniz böyle devam ederse, Abbâsîler gücünü kaybeder, idâreyi elinden kaçırabilir” dediler. Yeni halife de bu uyarıları dikkate alarak takip edeceği siyâseti ona göre ayarladı.

iç Karışıklıklar:

Bu dönemde Karâmita (Karmâtîler) dâveti daha da güçlendi. Bahreyn, Irak ve Şam'da Müslümanlara eziyet etmeye, yol güvenliğini ortadan kaldırmaya ve hacılara saldırmaya başladılar.

Yine bu dönemde Fâtımîler de Yemen ve Afrika'da propaganda ile meşgul oluyorlardı. Amr b. Leys es-Saffâr'ın (Saffârîler) doğudaki gücü de yine bu dönemde artmıştı. Amr b. Leys, Mu'tezid’in ilk dönemlerinde Nîsâbûr'a girdi (281 / 894). Halîfe ona Rey'in idaresi ile beraber hediyeler gönderdi. Amr, halîfeden Mâverâünnehr Emîri İsmail b. Ahmed es-Sâmânî'yi azlederek oranın idaresinin de kendisine verilmesini istedi. Mu'tezid, bu isteğini kabul ederek söz konusu bölgenin idaresini ona verdi. Ancak İsmail bu atamayı kabul etmediği gibi, yapılan savaşta da Amr'ı hezimete uğrattı. Bu dönemde Sâmânîler, hem Amr b. Leys es-Saffâr'ı hem de Muhammed b. Zeyd'i ortadan kaldırarak, doğudaki idareyi tamamıyla ele geçirdiler.

Batıda ise Mu'tezid, Tulunoğulları’nın başında bulunan Hamâraveyh b. Ahmed b. Tulun'la iyi ilişkiler kurmuştu. Halîfe, kendisine hediyeler gönderen Hamâraveyh'e Mısır'la beraber Tarsus ve Şam'ın idaresini ve sınır güvenliğini sağlama görevini vermişti, 283 / 896 yılında Hamâraveyh'in öldürülmesine kadar bu durum devam etti. Ancak bir müddet sonra Tulunoğulları arasında çıkan iç çekişme Tarsus'un ellerinden çıkmasına neden oldu. Bu iç karışıklık Mu'tezid'in Mısır üzerindeki nüfûzunu artırmıştır.

Islahatlar:

Mu'tezid dâhilde bazı ıslahatlara girişmişti. En önemli düzenlemeleri arasında kendi adıyla anılan takvimi {Takvîmu'l-Mu'tezid) hazırlatması olmuştur. Toplanacak vergiler bu takvime göre belirlenmiş, böylece de vergi hususunda yeni bir açılım sağlanmıştı.
Mu'tezid, Samerrâ'yı terk ederek Bağdat'a taşındı. Bu taşınmadan Samerrâ'nın zarar gördüğü açıktır. Şehrin taşları ve enkazı zamanla Bağdat'a taşındı.

Mu’tezid, devlet ricâli yanında heybetliydi. Halifenin bu heybetinden korkan idâreciler halka zulmetmekten kaçınırlardı. Mu’tezid devrinde çok sayıda şâir, mütefekkir ve yazar yetişmiştir. Kendisi de iyi bir şâirdi güzel şiirleri vardır.

Mu’tezid akıllı ve zeki, sert ve şiddetliydi. Merhameti azdı, yiğit ve cesur biri olarak bilinirdi. Bizzat savaşlara katılmış ve cesaretini göstermiştir. Halk ve idâreciler ona hem saygı duyar hem de ondan korkarlardı. Mu'tezid, 22 Reîulâhir 289 / 5 Nisan 902 tarihinde vefat etti.

17-) MÜKTEFÎ BĠLLAH DÖNEMi (289-295 / 902-908)

Hilâfeti:


Müktefi’nin annesi Türk asıllı bir cariyeydi. Kendisi, babasının vefatı sırasında Rakka’da bulunuyordu. Babasının vefatından sonra, vezir Kâsım b. Ubeydullah onun adına bîat almıştı. Bağdat’a gelip hilâfet sarayına oturduktan sonra Kâsım’ı vezirlikte bıraktı. Müktefî döneminde eyâletlerdeki nüfûz sahiplerinin kendi aralarındaki çekişme ve mücadeleleri devam etti. Bu karışık durumda güçlerini artıran Karmâtîler Şam, Irak, Bahreyn ve Mekke yolu üzerindeki baskınlarını artırdılar. Şamlılar en sonunda halîfeye başvurarak ondan yardım istediler. Müktefî, Rakka'ya giderek ordunun burada toplanması emrini verdi. Komutayı Muhammed b. Süleyman'a verdi. Karmâtîler ile hilâfet ordusu arasındaki şiddetli savaş neticesinde Karâmîta ordusu ağır bir yenilgi aldı. Ancak bu yenilgi onların sonunu getirmemiş, Muktedir'in hilâfetine kadar varlıklarını devam ettirmişlerdir.
Doğuda İsmail b. Ahmed es-Sâmânî'nin akıllı ve tedbirli siyâseti sayesinde işler yolunda gidiyordu. Müktefî ondan ve idaresinden memnundu. 295 / 907 yılında İsmail'in vefatından sonra yerine oğlu Ahmed geçti

Müktefî döneminde batıda iki devlet ortadan kaldırılmıştır. Bunlardan biri Mısır'daki Tulunoğulları Devleti, diğeri de Afrika’daki Ağlebiler Devleti’dir. Tulunoğulları Devleti Abbâsîler tarafından, Ağlebîler Devleti de Şiî Fâtımîler tarafından ortadan kaldırıldı.
Müktefî döneminin başlarında Bizans İmparatoru ile iyi ilişkiler kurulmuş, karşılıklı hediyeleşmeler gerçekleşmişti. 290-295 / 902-907 yılları arasında da esir değişimleri yaşanmıştır. 291 / 903 yılında ise İslâm orduları Antakya'yı fethetmeyi başardı.
Müktefi, güzel huy ve ahlak sahibi halkı tarafından sevilen bir halifeydi. İyi bir siyâset takip etti, bunun üzerine halkta kendisini sevdi ve itaat etti. Müktefî, 295 / 908 yılı başlarında hastalandı. Hastalığı ağırlaşınca kardeşi Cafer el-Muktedir'i veliaht ilan etti. Altı ay sonra 13 Zilkade 295 / 14 Ağustos 908'te vefat etti.

18-) MUKTEDiR BiLLAH DÖNEMi (295-320 / 908-932)

Hilâfeti:


Müktefî’nin ölümünden sonra kardeşi Ebu’l-Fazl Cafer, Muktedir unvanı ile on üç yaşında hilâfet makamına geçti. Muktedir döneminde halîfenin en ufak bir gücü, saygınlığı kalmamış; işini yaptırmak isteyen rüşvetle veya yandaşları ile işini halletmeye çalışmıştır. Muktedir ise eğlence, oyun ve israf içindeydi. Muktedir döneminde kimi iki üç, kez görevlendirilmek kaydıyla toplam 12 vezir iş başına gelmiştir. Vezirliğe de diğer makamlar gibi en çok rüşveti veren geçiyordu. Öyle ki, vezir tayinine saraydaki kadınlar, hizmetliler dahi karışmaya başlamışlardı. Netice itibariyle Muktedir dönemi Abbâsî hilâfetinin en kötü dönemi olmuştur. Gerçekte Muktedir döneminde halifelik makamının ağırlığı ve vakarı kaybolmuştu. Zira Muktedir, devlet yönetiminden pek anlamayan ve cesâret nedir bilmeyen toy bir delikanlıydı. Annesi ve çok sevdiği bir eşi vardı. Bütün devlet işlerini bu iki kadın yürütüyordu. Yine kız kardeşi devlet işlerine karışırdı. Herhangi bir iş ve vezirlik isteyenler bu iki kadına rüşvetle yaklaşırlardı. Muktedir, günlerini oyun, eğlence ve boş işlerle geçirirdi.

iç Karışıklıklar:

Karmâtîlerin Bahreyn'deki reisi Ebû Saîd Hasan b. Behrâm 301/913 yılında öldürüldü. Yerine oğlu Ebû Tâhir geçerek peş peşe Basra'ya seferler düzenledi. 311 / 923 yılında en şiddetli baskınını yaparak Basra'ya girmeyi başardı ve orada on gün süreyle tam bir katliam yaptı. Aynı dönemde hac kervanlarına saldırmaya devam ediyordu. Muktedir, Ebû Tâhir'le aldığı esir hacıların bırakılması için yazışmaya mecbur kaldı. Ebû Tâhir de onları bıraktı. Karşılığında Basra ve Ehvâz'ın yönetimini istedi. Halîfenin bu isteğe cevap vermemesi üzerine saldırılara yeniden başladı. Hilâfet ordusunu Kûfe'de ve Enbâr'da iki defa bozguna uğrattı. 317 / 929 yılının hac mevsiminde Ebû Tâhir, ordusuyla Mekke'ye saldırarak Mescid-i Haram'daki hacıları öldürdü, mallarını yağmaladı. Ölüleri ise zemzem kuyusuna ve Mescid-i Haram'a gömdü. Bununla yetinmeyen Ebû Tâhir, Haceru'l-esvedi de yanında götürdü. Karmâtîlerin imâm olarak kabul ettikleri Mehdî b. Ubeydullah, Ebû Tâhir'e mektup yazarak alınan malları ve Haceru'l-esved'i yerine iâde etmesini istedi. Ancak Ebû Tâhir malların dağıtıldığını bahane göstererek bu istekleri yerine getirmedi. Bu dönemde Karmâtî saldırıları yüzünden hacılar, Musul-Şam-Mekke güzergâhını kullanmaya başlamışlardı.

Muktedir döneminde hilâfet merkezinin zayıflığından dolayı eyâletlerdeki devletlerin güçleri artmıştı. Musul'da Hamdan âilesi, devlet kurma sürecine girmişse de Muktedir zamanında yeterli güce kavuşamamışlardı. Yine bu dönemde Fâtimîlerden Ubeydullah b. Muhammed, Afrika’ya hâkim oldu. Kendisi Mağrib'in Sicilmâse bölgesinde 296 / 908 yılının sonlarında ayaklanmış ve 297 / 909'da bîat almıştı. İskenderiye'yi ele geçiren Ubeydullah, 302 / 914 yılında Mehdiyye şehrini kurarak saltanatının başkenti yaptı. 24 yıl orada hüküm sürdükten sonra 322/933 yılında öldü.

Dış ilişkiler:

303 / 915 yılında baskın düzenleyen Bizans, Mansûr kalesini ele geçirerek, Müslümanlardan birçok kişiyi esir aldı. Bu dönemde Bizans'ın önünde duracak herhangi bir güç yoktu. 305 / 917 yılında Bizans'ın esirler için fidye talebi kabul edildi. Bizans, 314 / 926 yılında tekrar, sınırı geçerek Malatya'ya girdi. Malatya'yı yıkan Bizans kuvvetleri birçok kişiyi esir aldı. 315/ 927 yılında Tarsus'tan Bizans üzerine sefer düzenlendi ama neticede 400 Müslüman esir verildi. Aynı yıl Bizans, Ermenistan'a büyük bir ordu ile saldırdı. Ancak bu sefer de onlar bozguna uğradı. 319 / 931 yılı ise Müslümanların Anadolu'ya birçok sefer düzenlediği bir yıldır. Müslümanlar bu seferlerinde Ankara'ya kadar ulaşmışlardı.

Öldürülmesi:

Muktedir döneminde iki kudretli komutan vardı. Bunlardan biri genel ordu komutanı Mûnis el-Muzaffer, diğeri de Muhammed b. Yakut'tur. Bu iki komutan arasında da yoğun bir şekilde mücadele vardı. 319 / 931 yılında Muhammed b. Yakut'un durumu güçlendi. Şurta (polis) ve Hisbe teşkilatları kendisine bağlandı. Ayrıca nüfûzlu devlet ricali, onun tarafına geçti. Ancak Mûnis'in isteği üzerine Muktedir, Muhammed'i şehirden sürdü. Mûnis, Muktedir'in veziri olan Hüseyin b. Kâsım'ın da azledilmesini ve mallarının müsâderesini istedi. Hüseyin, çevredeki nüfûz sahiplerine ve diğer komutanlara mektup yazarak Bağdat'a çağırdı. Mûnis'e bu haber ulaşınca Musul'a giderek, orayı Hamdânîlerin elinden aldı. Bağdat, Şam ve Mısır'daki askerî birlikler Mûnis'in ihsanlarından dolayı onun yanında toplanmaya başladılar. Ordu toplanınca, Şevval 320 / Ekim 932'de Bağdat üzerine yürüyen Mûnis herhangi bir direnişle karşılaşmadan Bağdat'a ulaştı. Muktedir, Bağdat'ı terk etmek istedi ise de Muhammed b. Yâkût ona engel olarak, Mûnis'in karşısına çıkmaya zorladı. Ancak Muktedir, daha savaş meydanına ulaşmadan hilâfet ordusu yenilmişti. Halîfeyi Mûnis'in adamları karşılayarak geri dönmesini söyle-diler. Geri dönerken de Mağribli ve Berberî askerler tarafından öldürüldü. Öldürüldüğünde otuz sekiz yaşındaydı.

Muktedir hoşgörülü, cömert ve çok heyecan sahibi bir kimseydi. Devlet gelirlerini lüks ve bahşişle harcardı. Küçük yaşta hilâfet makamına oturduğu için çevresinin idareye karışmasına engel olamamıştı

alıntıdır

Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 5985 14 Temmuz 2015 13:14
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4055 14 Temmuz 2015 13:06
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4890 14 Temmuz 2015 13:00
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları Çocuk ve Aile Sağlığı Mihrinaz 2 2649 14 Temmuz 2015 12:23
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? Çocuk ve Aile Sağlığı EyMeN&TaLhA 0 2341 14 Temmuz 2015 12:03

Alt 28 Nisan 2015, 09:41   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Atauzem islam tarihi 7.ünite ve değerlendirme soruları

7.ünite

Değerlendirme soruları


1.)Aşağıdaki olaylardan hangisi Muhtedî dönemi için söylenemez?

a.)Türk komutanlar kendisine bîat ettiler.
b.)Askerler maaşlarını alamadıklarından dolayı şikayetçiydiler.
c.)Halife askerlerden vergi islahı için teklif aldı.
d.)Mühtedi Türkleri, Türklerle tasfiye etmek istedi.
e.)Mühtedi, Bağdat’ta kendi işlerini bırakmış Endülüs’ü düzeltmeye çalışıyordu.

2.)Muhtedî’nin kişiliğini ifade için aşağıdaki cümlelerden hangisi yanlıştır?

a.)İyiliği emreder, kötülüğü yasaklardı.
b.)Oyun, eğlence, müzik ve buna benzer şeyleri yasak etti.
c.)Her Cuma günü Ulu câmiye gelir ve Cuma namazını kıldırırdı.
d.)Adâleti seven biriydi.
e.)Halkına zulmetmeyi severdi.


3.)Muhtedî’nin, kendisine işleri havale ettiği kardeşi kimdir?

a.)Ebû Ahmed
b.)Ebû Müslim
c.)Ebû Cafer
d.)Ebû İlyas
e.)Ebû Abbas

4.)Halife Mutemid için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

a.)Oyun ve eğlenceden hoşlanmazdı.
b.)İşleri kardeşi Ebû Ahmed’e havale etmişti.
c.)Türkler onun zamanında etkinliklerini kaybetmeye başladılar.
d.)Zenci isyanını bastırdı.
e.)Devrinin en önemli olaylarından biri de Karmâtîler’in olayıdır

5.)Mutemid döneminde ne sebeple Afrikadan zenciler getirildi?

a.)Atölyelerde çalıştırılmak için
b.)Ziraat işlerinde çalıştırılmak için
c.)Türklerin gücünü kırmak için
d.)İslamlaştırmak için
e.)Hastalıklarını tedavi etmek için

6.)Mutemid döneminde Afrika’dan getirilen zenciler nerede çalıştırılıyorlardı?

a.)Atölyelerde
b.)Basra dolaylarındaki zenginlerin tuz ocaklarında.
c.)Kömür ocaklarında
d.)Tarlalarda
e.)Devlet işlerinde

7.)Mutemid döneminde isyan eden Zencilerin, hareket üssü haline getirdikleri şehir hangi şehirdir?

a.)Buhara
b.)Semerkant
c.)Muhtara
d.)Rey
e.)Basra

8.)Zenci isyanına son veren Abbâsî komutanı kimdir?

a.)Haccac
b.)Yahya
c.)Selma
d.)Muvaffak
e.)Mukerrem

9.)Halife Muhtemid döneminde kurulan devlet lerden değildir?

a.)Sâmânoğulları devleti
b.)Sâffâriler devleti
c.) Tulunoğulları devleti
d.) Ağlebiler devleti
e.)Zeydiye devleti

10.)Halife Mutezid dönem için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

a.)Hz.Ali evladına iyi muamele ederek işe başladı.
b.)Bu dönemde Karmatiler çok güçlendi.
c.)Karmatiler, hac yolu güvenliğini ortadan kaldırdılar.
d.)Kendi adıyla anılan takvimi hazırlattı.
e.)Şiir ve edebiyata değer vermezdi.

11.)Aşağıdakilerden hangisi Mûktefi dönemi için söylenemez?

a.)Karmetiler’in isyanı devam ediyordu.
b.)Doğuda Selçuklular tarih sahnesine çıktı.
c.)Bizansla esir değişimi gerçekleştirildi.
d.)Antakya feth edildi.
e.)Tulunoğulları devleti yıkıldı.

12.)Muktedir dönemi için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

a.)İki komutan birbiri ile savaşıyordu.
b.)Kadınlar devlet işlerine karışıyordu.
c.)Bizanslılar Malatya’yı yakıp yıktılar.
d.)Karmâtiler, hacılara rahatsızlık veriyorlardı.
e.)Devletin ekonomik ve güvenlik durumu çok iyiydi.

CEVAP ANAHTARI

1/e, 2/e, 3/a, 4/a, 5/c, 6/b, 7/c, 8/d, 9/d, 10/e, 11/b, 12/a

alıntıdır

Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi

Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Atauzem islam tarihi 12.ünite özet ve değerlendirme soruları EyMeN&TaLhA Erzurum Atatürk İlitam 1 28 Nisan 2015 11:20
Atauzem islam tarihi 11.ünite ve değerlendirme soruları EyMeN&TaLhA Erzurum Atatürk İlitam 2 28 Nisan 2015 11:11
Atauzem islam tarihi 10.ünite özet ve değerlendirme soruları EyMeN&TaLhA Erzurum Atatürk İlitam 1 28 Nisan 2015 10:48
Atauzem islam tarihi 6.ünite özet ve değerlendirme soruları EyMeN&TaLhA Erzurum Atatürk İlitam 1 28 Nisan 2015 09:19
Atauzem islam tarihi 4.ünite değerlendirme soruları EyMeN&TaLhA Erzurum Atatürk İlitam 0 04 Mart 2015 10:18

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.