Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLİTAM İLAHİYAT LİSANS TAMAMLAMA.::. > İLİTAM Bölümleri Ders/ Dökümanlar > SİVAS İlitam

Konu Kimliği: Konu Sahibi Mihrinaz,Açılış Tarihi:  21 Aralık 2020 (21:28), Konuya Son Cevap : 21 Aralık 2020 (22:14). Konuya 8 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 21 Aralık 2020, 21:28   Mesaj No:1
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart 4.Sınıf Güz İSLAM TARİHİ ÖZET

4.Sınıf Güz İSLAM TARİHİ ÖZET

İSLAM TARİHİ ÖZET ÇALIŞMASI

ÜNİTE 1: TÜRKLERİN İSLAMLAŞMA SÜRECİ VE İDİL
(VOLGA) BULGAR DEVLETİ

1 TÜRKLERİN İSLAMLAŞMA SÜRECİ

Din milletlerin tarihindeki en önemli olgudur. Din değiştirme ise milletin
kaderini etkiliyen varlık ve yokluk hadisesi olabilecek bir olaydır. Türklerin
bulundukları coğrafya itibariyle bir çok dinle münasebetleri olsa da Gök Tanrı
inancı Şamanilik belirleyici olmuştur.Yerleşik Türler farklı dinlere geçerken,
göçebe Türkler milli dini Şamani inancını korumuştur. Türklerin İslam`a
girmesi milli tarihimiz ve İslam medeniyeti açısından önemli bir dönüm
noktasıdır.

Göktürklerden sonra İslaşma sürecine kadar Türkler arasında çeşitli dinlerin
yayılmasında, siyasi bütünlüğün bozulması ,geniş bir coğrafyada
yaşamaları,dinlerle ayrı ayrı münasebete geçmeleri ve sahip oldukları dini
hoşgörü doğrudan etkilidir.

Sasanilerin Göktürklerle girdiği mücadelede ordusunda Arapların da
bulunmasından dolayı her iki milletin birbirinden haberdar olduğu
düşünülmektedir. Cahiliye Arapların sosyal ve edebiyat alanında bilgilerine
bakılınca Türklerden haberdar olduğu görülür.

Hz. Ömer döneminde ki fetih dalgası ile Türkler le mücadeleye girilmiş
fakat Araplar ile Türkler arasında asıl münasebet Emeviler döneminde
Muaviyenin fetih hareketi ile başlamıştır.Emeviler Maveraünnehir`e
girdiklerinde Göktürkler 2. kuruluş dönemini yaşıyordu. Irak valisi Haccac`ın
Horasan valisi olarak tayin ettiği Kuteybe b. Müslim zamanında BEYKEND
,BUHARA ,SEMARKAND Müslümanların hakimiyetine girdi.

Emeviler döneminde Ömer b. Abdulaziz dönemi hariç yanlış uygulanan
Mevali politikası yüzünden Türkler İslama mesafeli durmuşlardır.

2. Göktürk Devletinin yıkılışı zamanında Türkler ,İranlı unsurlarla birlikte,
daha adil ve eşitlikçi söylemle ortaya çıkan Abbasi ihtilaline destek
verdiler.Arap Türk münasebeti açısından TALAS Savaşı 751 çok önemlidir.
Abbasilerin tarafını tutan Türkler, Çinin hezimetiyle sonuçlanan bu savaş
sonrası İslamlaşma sürecine girmiştir. Türkler ve Araplar arasında yarım
asırdır süren kanlı mücadele yerini dostça münasebetlere bırakmıştır.Bunun
neticesi olarak Türkler Abbasi Devletinde askeri alanda önemli yer tutmaya
başlamıştır. Türkler önce MEMUN döneminde sonra MUTASIM döneminde en
etkili askeri güç haline geldiler. Mutasım ,Türkleri SAMARRA ya naklederek
burayı başkent edindi. Babek isyanını bastıran AFŞİN ,AŞNAS, İNAK, VASİF
meşhur Türk kumandanlarındandır.

Türkler arasında İslamın yayılmasında ilmi ve ticari faaliyetlerin büyük
etkisi olmuştur.
Türklerin Müslüman olmasında, İslam Dininin hak din olması,getirdiği
emirlerle insana dünya ve ahiret mutluluğu sağlamasının büyük etkisi
vardır.Ayrıca Türklerin tek tanrı inancı, kitap ve peygamberlerinin
olmayışı,İslama girdiklerinde maddi bir kayıp yaşamayacak olmaları, Cihan
hakimiyeti mefkuresi ile bütün dünyaya hakim olma hakkı ve gücüne sahip
olduklarını düşünen Türklerin, İslam`a girdiklerinde dini olarak bu hakkı
devam ettirebileceklerini görmesi, Türklerin İslam`a girmelerinde etkili
olmuştur.

2 İDİL [VOLGA] BULGAR DEVLETİ

İlk bağımsız Türk-İslam devleti İDİL [VOLGA] Bulgarlarıdır.Abbasilerle
irtibatı Hazarlar tarafından kesilmesine rağmen bölgeye gelen Samani
tüccarlar vasıtasıyla İslam`ı tanımışlar ve samimi bir şekilde Abbasi
halifelerine itaat etmişlerdir. İTİL [Volga] nehrinin orta havzasında
bulunmaları nedeniyle İdil [Volga] Bulgar Hanlığı adını almışlardır. Başkenti
BULGAR şehridir. Arkeolojik bilgilere dayanarak Türk asıllı oldukları kabul
edilir.

Bulgarlar Oğuzların akraba boyu OGURlardan gelir. 5. Asırda, Avrupa Hun
İmparatorluğunun yıklmasından sonra Atillanın oğlu İRNEK idaresindeki
Hunlar Avrupayı terk edip Karadeniz`in kuzeyinde Ogur Türkleri ile
karışınca ,karışma anlamına gelen ``BULGAR`` ismi ortaya çıktı. Bulgar
Hanlarının atası olarak İRNEK Han gösterilir.

6. Asırda, Volga ile Tuna arasındaki Bulgar toprakları üzerinde 10 yıl kadar
hakimiyet kuran Avarlar, Göktürklerin Volga nehrini geçmesiyle buradan
Orta Avrupaya kayarken yanlarında Bulgarları da götürdüler. Göktürklerin
zayıflamasıyla eski dostları Avarları karşılarına alan Bulgarlar bağımsızlık
hareketi başlattı. Bulgarların başında bulunan Kobrat , Kafkasların kuzeyi ve
Azak denizi havalisinde BÜYÜK BULGARYA Devletini kurdu. 665 yılında
Hazarların baskısıyla Büyük Bulgarya dağıldı.

Bulgarların bir kısmı Tuna boylarına göç ederek Avarlara tabi oldu. Diğer
bir kısmı Tuna`yı aşarak Balkanlara inip burda TUNA BULGAR Devletini
kurdu. Bizans ve Avar tehtidine karşı Slavları teşkilatlandırdı. Ardından
Bizansla aralarında sınır anlaşması yaptı.

717 yılında MESLEME B. ABDÜLMELİK`in İstanbul kuşatmasında Bulgarlar
Müslümanlara karşı Bizans ile birlikte savaştı. Tuna Bulgarları KURUM Han
zamanında zirve dönemini yaşadı. Tuna Bulgar Devleti, Slavlarla yapılan
evlilikler ve Bizanslı misyonerlerin çabaları sonucu Hıristiyanlaşıp
Türklüklerini unuttular.Bizansın hakimiyetini tanıyıp bir eyaleti haline
geldiler.

Kobrat`ın büyük oğlu BATBAYAN Han etrafında toplanan Bulgarlar [Kara
Bulgarları] Hazarların hakimiyetini tanıdı. Diğer oğlu KOTRAK idaresinde
ekseri Otuz Oğuzlarından oluşan Bulgarlar ise İDİL [VOLGA] ve KAMA
[ÇULMAN] Nehirlerinin birleştiği noktada, buranın yerli halkı Fin Ogurları,
Bulgarları ve Türkleri birleştirerek İDİL [VOLGA] BULGAR Devletini kurdular.

İdil Bulgarları kuruldukları andan itibaren Hazarlara bağlı olup vergi
veriyordu. Bu onları tüm tehtitlerden koruyordu. Çünkü tarım ve ticaret
toplumu olmaları sebebiyle savaşı tercih etmediler.900 lü yılların başında
Samanili tüccarlar vasıtasıyla İslamiyet Bulgarların arasında yayılmaya
başladı. Hazarların baskısından bıkmış olaan Bulgar Hakanı ŞİLKİ OĞLU
ALMIŞ HAN, Abbasi Halifesi MUKTEDİR BİLLAH `tan kendilerine İslamı öğretecek
kişi ve savunma amaçlı yardım istedi. Halife, Sevsen er RASİ reisliğinde bir heyeti
Bulgar ülkesine gönderdi. Halifenin mektubu Almış Han a okundu ve Şilki Oğlu
ALMIŞ HAN, 922 de törenle İslamiyeti kabul ederek adını EMİR CAFER B. ABDULLAH
olarak değiştirdi. Böylece İdil [Volga] Bulgar Devleti İslamiyeti resmen kabul
eden İLK TÜRK İSLAM DEVLETİ oldu. Samimi bir şekilde İslamı
benimsemişler ve Sünni [Hanefi] olmuşlardır.

BULGAR Şehri 12. asrın başında en tanınmış İslam şehirlerinden biriydi.
Bulgar Hanı EBU İBRAHİM B. İSHAK, BEYHAK`da cami inşası için vakıf
kurdurdu. Ayrıca bir Bulgar elçilik heyeti Gazne sarayına gelerek Sultan
MAHMUD ile görüştü.

Bulgarların ticaret ve tarım toplumu olmaları sebebiyle hiç bir zaman çok
sayıda askerleri olmamıştır ve zenginlikleri nedeniyle sürekli komşularının
istilasına maruz kaldılar. Rus Kiev Prensliği iki kez saldırdı. 13.asrın
ortalarında MOĞOLLAR Bulgarlara saldırarak Bulgar şehrini tahrif etti. Bu
baskın ve dağılma döneminden sonra Bulgarların Kama [Çulman] ın
kuzeyinde Kazan Nehri boylarına yerleştikleri ve buradaki Türk Kıpraçlar ile
birleşip kaynaştığı görülmektedir. 1437 yılında kurulan KAZAN Hanlığının
etnik unsuru Bulgar Kıpraç karışımı Müslüman halktan oluşmaktadır. Böylece
İslamiyet`i resmen kabul eden İlk Türk İslam Devleti olan İdil [Volga] Bulgar
Devleti tarihe mal olmuştur.

İdil Bulgar hükümdarı başlangıçta İLTEBER ünvanı taşıyordu. İslamiyetin
kabulünden sonra EMİR ve ULU EMİR ünvanı tercih edildi.
Bulgarlar, kıtlıt dönemlerinde komşularına tahıl ihraç ediyorlardı. İslam
dünyasında KÜRKÇÜLÜK ve DERİCİLİK ile bilinmekteydiler. İslam dünyasına,
deri ,kürk, ayakkabı, at ,koyun, sığır ,doğan, ceviz, bal, Slav esiri ihraç
ederken, dokuma kumaş ,silah ,çanak çömlek ve lüks eşyalar ithal
etmekteydiler.

Bulgarların en meşhur şehri Bulgar dışında, Suvar, Biler, Göke Tav Erteç,
Tokşın, Kermencük ve İşbol şehirleri vardır. Mimari eserler arasında , Han
Cami ,Doğu türbesi, Ak Saray, Kara Saray ,Küçük Minare,Büyük Minare, Han
Kabri ve Han sarayları sayılabilir.

ÜNİTE 1 DEĞERLENDİRME SORULARI
1-Türklerin İslamlaşmasına katkı sağlayan önemli olay nedir?
C 1- TALAS SAVAŞI

2- İlk Müslüman Türk Devleti hangisidir?
C 2- İDİL BULGARLARI

3- İdil [Volga] Bulgarlarının en önemli kenti hangisidir?
C 3- BULGAR

4- İslam fetihleri esnasında Bulgar-Bizans ittifakıyla mücadele eden
komutan kimdir?
C 4 MESLEME B. ABDÜLMELİK

5- İdil Bulgarlar hükümdarlarının başlangıçta ünvanı ne idi?
C 5- İLTEBER

6- Bulgar hanlarının ortak atası olarak kim kabul edilir?
C 6- İRNEK

7- İdil Bulgarları hangi hükümdar döneminde Müslüman olmuştur?
C 7- ALMIŞ

8- İdil Bulgarları hangi yıl müslüman olmuştur?
C 8-922

9- İdil [Volga] Bulgarlarının yakın ve amansız düşmanı hangissidir?
C 9- HAZARLAR

10- İdil Bulgarlarının bir elçilik heyeti göndererek görüştüğü İslam devlet
başkanı kimdir?
C 10- GAZNELİ MAHMUD

11-İslam öncesi Türkler bir çok dinle münasebet etmişse de belirleyici dini
hangisi? olmuştur
C 11- GÖK-TANRI İNANCI [ŞAMANİLİK]

12- Abbasi Halifesinden hangisi Türkler için Samarra şehrini kurup burayı
başkent yaptı?
C 12- MU`TASIM

13-Abbasi Devletinde ki ünlü Türk kumandanları sayınız?
C 13-AFŞİN, AŞNAS, İNAK, VASİF

14-Tuna Bulgarları ,zirve dönemini kim döneminde yaşadı?
C 14- KURUM HAN

15-Bulgar hakanı Almış Han ,İslamı öğretecek kişiler göndermesi için, hangi
Abbasi halifesinden yardım istedi?
C 15-MUKTEDİR BİLLAH

16-İdil Bulgar Hakanı Şilki Oğlu Almış Han ,İslamiyeti kabulüyle ismini ne
olarak değiştirdi?
C 16- EMİR CAFER B. ABDULLAH

17-Beyhak`a cami inşaatı için vakıf kuran Bulgar Han`ı kimdir?
C 17-EBU İBRAHİM B. İSHAK

18-İdil Bulgar hükümdarları İslamiyeti kabulünden sonra hangi ünvanı
kullandılar?
C 18-EMİR veya ULU EMİR

19-İdil Bulgarlarının niçin hiçbir zaman çok sayıda askeri olmamıştır?
C 19-TİCARET ve TARIM TOPLUMU oldukları için

20-İdil Bulgarları İslam Dünyasında hangi ürünleri ile iyi bilinmekteydiler?
C 20-KÜRKÇÜLÜK ve DERİCİLİK

21- Bulgarlar kıtlık dönemi komşularına hangi gıda maddesi ihraç etmiştir?
C 21-TAHIL

22-Bulgar şehri, hangi nehirlerin birleşim yerinin yakınında kurulmuştur?
C 22-İDİL [VOLGA] ve KAMA [ÇULMAN]

23-İdil Bularları Moğolların istilasından sonra dağılıp neriye yerleştiler ve
hangi milletle birleşip kaynaşmışlardır?
C 23-KAZAN nehri boylarına , TÜRK KIPÇAKLAR`ı ile

24-Bulgarlar İslamiyeti kim aracılığı ile tanıdı?
C 24-SAMANİLİ TÜCCARLAR vasıtası ile

25-Abbasiler den önce Türkler İslama niçin mesafeli durmuştur?
C 25- EMEVİLERİN MEVALİ POLİTİKASI yüzünden

26-Türkler Abbasilerle birlikte Talas savaşında kime karşı mücadele etmiştir?
C 26- ÇİN
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Mihrinaz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Duyulmayan Çığlık...Va Mutasımah Muhtelif Konular Mihrinaz 0 36 25 Mart 2024 14:21
Rabia Sessizliği Gündem/ Manşetler Mihrinaz 0 68 08 Mart 2024 10:32
ABD Sahtekarlığın Kitabını Yazdı İslami Haberler Esma_Nur 2 100 06 Mart 2024 23:24
Ömer Seyfettin 140 Yaşında Kitaplar/Kütüphane Mihrinaz 2 64 06 Mart 2024 17:43
İnsan Hayatta İken Çocuklarından Birine Malını... İlmihal Bölümü Mihrinaz 0 69 06 Mart 2024 15:30

Alt 21 Aralık 2020, 21:33   Mesaj No:2
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

2. ÜNİTE KARAHANLILAR

Hanedanın aslı karluklara dayanmaktadır.840 yılında Uygurların zafiyetinden
yararlanarak Balasagun ve Taraz ı işgal edip, Uygurların Kırgızlar tarafından
yıkılmasından sonra bagımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Balasagun merkez
olarak seçildi. Devlet altay sistemine göre 2 ye ayrıldı. Dogu kısmının hakimi
Balasagun da Arslan Hakan dı. Batı kısmında ise Talas başşehir olarak seçildi
ve Bugra Han idaresine verildi.

KARAHANLI devleti 840 yılında Bilge Kül Kadir Han tarafından
kurulmuştur.
Bilge Kül Kadir Han dan sonra oglu Arslan Han Bezir ve Oğulçak
hüküm sürdü.Samanilerden İsmail bin Ahmed Talas ı zapt edince buradaki
türk emirler ve dihkanlar müslüman oldu.Bu olaydan sonra Oğulçak başşehri
Kaşgar a taşıdı.Samani topraklarına saldıran Oğulçak kendine sıgınan
şehzadeyi kabul etti. Bu müslüman şehzade ve sofilerle karşılaşan Oğulçak
yeğeni Karahakan Satuk b. Bezir müslüman olarak Abdülkerim adını aldı.
Tahta geçti ve Balasagun a hakim oldu.Türkler arasında islam yayıldı.
Karahanlılar 944-945 yılları arasında islamiyeti kabul etmiş oldular.
SamaniKarahanlı mücadelesi yerini dostluk ve iş birligine bıraktı.955 yılında vefat
eden Satuk Buğra Han ın yerine oğlu Musa geçti.Mektep,medrese,mescit
açarak ulema ya imkanlar sağladı.Kardeşi Arslan Han Baytaş süleyman Musa
nın ardından tahta geçti.Doğu Karahanlı koluna son verdi.Karahanlı
devletine islamı hakim kıldı. Baytaş Süleyman ın yerine geçen oğlu Ebu l
Hasan Ali Arslan Han, Ebu Ali Simcuri ile bersber Samaniler in topraklatını
paylaştı.Horasan Simcurilerin,Maveraünnehir ise Ebu l Hasan Ali Han ın
kardeşi Harun Buğra Han ın hakimiyetine verildi.İslamiyetin yayılmasında
büyük gayretleri olan Ebu l Hasan Ali 998 yılında vefat etti.

Mavraunnehir i fetheden ve adınapara basılan ilk Karahnlı Kılıç Buğra Han
dır.998 yılından sonra Karahanlılar Ali ve Hasan koluna ayrıldılar.İlig Han
Nasr batıda hüküm sürdü ve Samanilerle mücadele etti.İlig Han o tarihte
Abbasi Halifesi Kadir-Billah ı tanıyan ilk Karahanlı hükümdardır.İlig Han
Nasr,Samani topraklarına yürüdü ve başşehir Buhara yı ele geçirdi.Abbasi
halifesi onun hakimiyetini tasdik etti.Bölgeye kendi valilerini atayan İlig Han
Özkent te döndü. Samaniler böylece fiilen sona erdi.1003 yılında
Karahanlılardan kaçmayı başaran Ebu İbrahim İsmail b.Nuh Buhara da tahta
geçti fakat bir süre sonra öldürüldü ve Samani devleti sona erdi.İlig Han
Nasr Belh savaşında Gaznelilere yenildi.1012-1013 yılları arasında İlig Han
Nasr vefat etti ve yerine Arslan İlig Han lakabıyla Mansur b. Ali geçti ve
hanedanın en meşhur hükümdarı oldu. Talas, Şaş,Fergana,Özkent,Hocend,
Buhara yı ele geçirdi. Ebu Nasr Ahmed in ölümünden sonra en güçlü
hükümdar adayı Mansur Karahanlı tahtını Yusuf Kadır Han a bıraktı. Orta
Asya da islam ın yayılması için büyük gayret sarfeden Yusuf Kadır Han
zamnında Karahanlılar Hotenden Ceyhun a kadarki bölgeye hakim
oldular.Yusuf Kadır han ın vefatından sonra Karahanlı devleti doğu ve batı
olmak üzere 2 ye ayrıldı.(1042)


BATI KARAHANLI DEVLETİ
Devletin merkezi Özkent tir. Asıl hakimiyet İbrahim Tomgaç Han a
aittir.İbrahim tomgaç Han dirhem bastırmış,fiyat istikrarı sağlamış dindar
biriydi.İlerleyen zamanlarda devlet Semerkant tan idare edilmiştir.
Doğu Karahanlılar dan,Şaş,İlak,Tünhas,Fergana gibi yerleri
almıştır.Kendisinden sonra tahta Şemsülmülk Nasr b. İbrahim
geçmiştir.Şemsülmülk kendi döneminde en çok imara önem vermiştir.Daha
sonra tahta Ebu Şuca Hızır b. İbrahim geçti.Bu dönemde Batı Karahanlılar
buhran dönemine girdi.Selçuklu sultanı Melikşah,Ahmed’i esir alarak batı
karahanlıları Selçuklululara bağladı.Kısa zaman sonra tahta iade edilen
Ahmed ,Selçuklulara bağlı kaldı fakat ulema ile girdiği ihtilaftan sonra idam
edildi.Daha sonra Selçuklu- Karahnlı ittifakı Karluk-Karahıtay ordusu
karşısında yenilgiye uğradı.Karahıtaylar Maveraünnehir i işğal etti.Batı
Krahanlılar Karahıtay kentine ggirdi.Batı Karahanlıların son hükümdarı
Osman oldu.Harzemşah Muhammed’in Semerkant’ı fethi ile Osman idam
edildi ve Batı Karahanlılar son buldu.

DOĞU KARAHANLILAR
İlk hükümdarı Süleyman Arslan Han b.Yusuf.Onun zamanında 1043 yılında
yaklaşık 10 bin çadırdan oluşan Türk topluluğu müslüman oldu.Taht
kavgaları yüzünden devletin gücü zayıfladı.Doğu Karahanlılar arasında en
meşhuru Tavgaç Buğra Kara Hakan alimleri destekledi.Yusuf Has Hacib
meşhur eseri Kutadgu Bilig i ona ithaf etmiştir.Kaşgarlı Mahmud’un
önemli eseri olan Divan-ı Lügati’t-Türk aynı döeneme aittir.Daha sonra tahta
Ahmed geçti.Karahıtayları yenerek Nuruddevle lakabını almıştır.Daha sonra
II. İbrahim Han geçti.Karahıtaylardan yardım isteyen II.İbrahimKarahıtaylara
kendilerini bağlamış oldu.1210 yılında Doğu Karahanlıla son buldu.

DEVLET TEŞKİLATI
Karanlılarda devlet hanedanın ortak ortak mülkü sayılır.Devletin başı
hakandır.Hanedan üyeleri kendilerine bırakılan yerlerde yarı bağımsız
hareket ederler. Hakan bir baba gibi halkını doyurmakla mükelleftir.Bu
sebeple halka bayramlarda umumi ziyefet verilir.ŞÖLEN veya acemlerin
HAN-I YAĞMA dedikleri gibi yemek yendikten sonra sofradaki bütün kap
kacaklar yağma edilirdi.Hükümdarın başında daima ‘çetr’ denilen şemsiye
tutulur,karşısında eski Türk devletlerinde olduğu gibi kös,davul
çalınırdı.Bürokraside hem Türkçe hem Arapça kullanılmıştır.Hanedan
arasındaki mücadeleler, devlet adamları arasındaki çekişmeler devletin
zayıflamasına neden olmuştur.Bölge Harezm ve Moğollar tarafından yağma
edilmiştir.

İLMİ HAYAT
Karahanlı devri kültür,sanat ve islami ilimler açısından önemlidir.Buhara ve
Semerkant önemli iki merkezdir. Hanefi mezhebi bu bölğede ilerlemiştir.Türkİslam edebiyatınaait ilk örnekler bu dönemde çıkmıştır.
Hakani Türkçesi Türk lehçesi olarak kabul edilmiştir.Kutadgu Bilig , mesnevi tarzında kaleme
alınmış 6645 beyitlik bir siyasetnamedir.Türk devlet teşkilatını anlatan en
önemli kaynaktır.Eser Allah’a hamd , Peygamber’e salatu selam ile
başlar.baharın güzelliklerini tasvir ile hükümdarın medhine geçer.Kitap
bilgi,dil,iyilik konuları üzerinde durur.Eserin ismi ‘Saadet Veren İlim’
anlamına gelir.


Kaşgarlı Mahmud’un eseri Divan-ı Lügati’t Türk ise o devir Türk dil ve
medeniyetini temsil eder.Abbasi halifesi Muktedi Billah a ithaf
edilmiştir.Türkçe den Arapçaya sözlük olarak düzenlenmiştir.
Atabetü’l Hakayık Edip Ahmed tarafından ele alınmış manzum bir ahlak
kitabıdır.Bu eser ‘bir ahlak ve öğüt’ kitabıdır.Karahanlılar döneminden
günümüze ulaşan mimari yapılar;Hazara cami,Muğak Attari cami,Arap Ata
türbesi,Ayşe Bibi türbesi,Baltacı türbesi,Ribatı Melik. Bu binalar tuğla kerpiç
karışımından yapılmıştır.

DEĞERLENDİRME SORULARI
1)Karahanlı ailesinin biline ilk hükümdarı?
cvp)d-Bilge Kül Kadir Han

2)Yusuf Has Hacib Kutadgu Bilig adlı eserini nerede yazmaya başlamış ve
nerede tamamlamıştır? cvp)b- Balasagun-Kaşgar

3)Kaşgarlı Mahmud Divanı Lügati’t Türk adlı eserini hangi tarihte yazmıştır?
cvp)c-1072-1077

4)lak Doğu Karahanlı devleti ‘nin kurucusu kimdir?
cvp)d-Süleyman b. Yusuf

5)Edip Ahmed Yukneki’nin Atabetül Hakayık adlı eserinin içeriği esas olarak
neden müteşekkildir? cvp)e-Ahlak ve öğüt kitabıdır
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Aralık 2020, 21:41   Mesaj No:3
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

ÜNİTE3- GAZNELİLER(986-1186)

Gazneliler , Sâmânî devletkadrolar ında önemli
görevler yapan,Türk Memlûklerinden Alptegin
tarafından kurulmuştur. Alptegin’den sonra oğlu
Ebu İshak zamanında kısa süre Sâmânîler
Gazne’ye hâkim oldular. Ebu İshak’ın oğlu olmadığı
için yerine önce Bilgetegin sonra Böritegin geçti.
Böritegin’den sonra 977 yılında Gazne idaresine
Alptegin’in en güvendiği adamlarından ve damadı
olan Sebüktegin geçti. Sebüktegin’den sonra
hükümdarlık babadan oğula geçmeye başladı.
Görüntüde Sâmânîlerin Gazne valisi konumundaki
Sebüktegin, Gaznelilerin kurucusu konumundadır.
Sebüktegin Gazne devletinin topraklarını
genişletti . Bust, Kusdar (Belucistan), Toharistan,
Zebulistan, Zemindaver ’i ele geçirdi. Daha sonra
Hindistan’a yöneldi. Kuzey Hindistan’da İslâmiyetin
yayılmasına engel olan Vayhand hükümdarlığını
mağlup ederek Kabil nehri boyunca Peşâver ’e
kadar ilerledi ve bölgede İslâm’ın tohumlarını
atmaya muvaffak oldu(986). Sebüktegin 997
yılında öldü ve yerine küçük oğlu İsmail tahta çıktı.
Ancak büyük oğlu ve Horasan valisi Mahmud bunu
kabul etmeyerek isyan etti ve İsmail’i tahttan
uzaklaştırarak Gazne hükümdarı oldu(998). Gazneli
Mahmud Sâmânîler tarafından tanınmayan Abbâsî
Halifesi Kâdirbillâh’ ı tanıyıp elçiler göndererek
adına hutbe okuttu. Abbâsî halifesi ona
“Yemînuddevle veEmînulmille”lakabını verdi(999).
Müslüman Türk devletleri içinde ilk defa “ Sultan”
unvanını kullanan ve Halifeden“Yemînü’dDevle”lakabını alan o dur. 1000 yılından sonra
yıkılan Sâmânî devletine ait Sistan, Cüzcan,
Çağaniyan, Huttal ve Harezm bölgelerini devletine
kattı. 1011,1020 yıllarında ise Gurlular üzerine
sefer düzenleyerek onların topraklarının bir kısmını
ele geçirdi .O nun en önemli siyasi faaliyeti
Hindistan’a 17 sefer yapmasıdır. Yaptığı seferler
nedeniyle Mahmud’a Gazne Fatihi de denir.
Hindistan seferlerinin en önemlisi 1025-1026
yıllarında yapılan Somna tseferidir. Bu sefer onun
İslâm dünyasında kahraman olarak tanınmasına
neden oldu. Sultan Mahmud 1001-1027yılları
arasında yaptığı seferler sonucunda; Pencap, İndus
boyları, Und, Multan, Tanisar, Lokho, Gwalior,
Somnat bölgeleri dâhil olmak üzere bütün kuzey
Hindistanı Türk idaresine aldı. Buraları İslâmlaş
ırarak bugünkü Pakistan Devletinin temelini atmış
oldu. Gazneli Mahmud’un Hindistan seferlerine
katılan tarihçi el-Bîrûnî bu bölgede gördükleri inanç
ve adetlerle ilgili Tahkîku Mâlil-Hind adlı eserini
yazdı. Karahanl ılar 999 yılında Sâmânîlere son
verince Gazneliler ile Karahanlılar Sâmânî
topraklarını paylaş tılar. Gazneli Mahmud’un 1030
yılında ölmesi ile taht kavgası başladı. Gazneli
Mahmud’un yerine küçük oğlu Muhammed
geçirildi. Ancak ordunun desteğini elinde
bulunduran ve babasının ölümü sırasında İran’da
fetihlerle meşgul olan Mesud kardeşini mağlup
ederek 1030 yılında Gazneli sultanı oldu.
Selçuklular 1035 yılında Gaznelilere ait Horasan’a
göçederek Merv ,Serahs ve Ferave arasındaki
topraklara yerleştiler. Gazneli Mesud son olarak
Tuğrul Bey ile Dandanakan’da karşılaştı. 1040
yılında Dandanakan savaşında Selçuklular
karşısında ağır bir hezimete uğradı. Behramşah
zamanında Gurlular Gazne’ye saldırarak şehri
yaktılar (1150). Behramşah Gazne’ye yeniden
hâkim olsa da çöküş başladı. Hüsrev şah’ ın yerine
geçen Hüsrev Melik’in Gurlular tarafından esir
alınmasıyla birlikte 1186 yılında Gazneliler yıkıldı.
Gazneli hükümdar ailesi Kalaç Türklerinden
oluşuyordu. Gaznelilerin Hindistan
Yolunu açmasıyla İslâm Medeniyeti Afganistan ve
Hindistan’ın batı kısmında yayılma imkânı buldu.

DEVLET TEŞKİLATI
Gaznelilerin devlet teşkilatı, Sâmânîler vasıtasıyla
Abbasîlere varan İslâm ve Türk geleneğinin
birleşimidir. Devlet teşkilatı ve Dîvânlar Sâmânî
izlerini taşımaktadır. Gulâm teşkilatı devam
ettirilmiş ve 4000-6000 civarında bir gulâm gücüne
ulaşılmıştır. Gûlamların çoğunluğunu ise Türkler
oluşturmaktadır. Sultanın; Gulâmân-ı Saray,
Gulâmânı Hâssa veya Gulâmân-ı Sultanî denilen
şahsî muhafız kuvveti de bunlardan
oluşturulmuştu. Devletin en üst noktasında
kendisine Emir veya Sultan denilen hükümdar
bulunurdu. Hükümdardan sonra devletin en yetkili
kişisi Hâcei Buzurg unvanını taşıyan veziridi . Vezir
Büyük Dîvân’ın başıdır. Merkez teşkilatındaki
önemli Dîvânlardan bazıları şöyledir : Dîvân-ı
Vezâret , vezirin idaresinde malî ve genel idar î
işlerle ilgilenirdi. Dîvân-ıRisâlet , başında Sahib-i
Dîvân-ı Risâlet bulunur,haberleşmeyi sağlardı.
Dîvân-ı Arz; başkanına Âriz veya Sahibi Dîvân-ı Arz
denilen bu Dîvân, asker toplama, teçhiz ve
teşkilâtlandırma, maaşlarını ödeme gibi
günümüzde Milli Savunma Bakanlığı benzeri bir
görev üstlenmişti. Dîvânı İşrâf, Müşrifin idaresinde
olup haberleşme ve gizli haber alma işlerini yerine
getirirdi.Dîvâ –ı Vekâlet, hükümdara ait emlaki
idare ederdi. Gazneliler döneminde Dîvân kayıtları
Arapça idi. Merkezdeki bu Dîvânlar ın eyaletlerde
şubeleri vardı. Valiler tarafından idare edilen
eyaletlerin en önemlisi Horasan idi . Başkadı (Kadı ’
l -Kudât ) adaletten sorumluydu. Edebiyat dili
Farsça’ydı. Gazneli Mahmud’un sarayında 400 şair
olduğu belirtilmiştir. Bunlar arasında Unsur î( ö .
1040), Ferr ûhî( ö .1038), Menûçehrî ve Firdevsî
Fars edebiyatının öne çıkan şairleri olmuşlardır.

Dönemin en önemli şairi Firdevsî,390/999 yılında
Sâmânî emirine sunduğu Şehname adlı eserini
bazı değişikliklerle 400/1009 yılında Mahmud’a
takdim etmiştir. Taşrada mülkî idarenin başında
olan ve doğrudan vezire bağlı olarak çalışan Sahib
–i Dîvan
idarî ve mali işleri yapardı.Eyaletteki en
yüksek askeri görevli ordu komutanı sâlâr
(sipehsâlâr ) ve adlî görevli ise Kâdi’l -Kudâd’dır.
Gazne ordusunda bölgenin bir etkisi olarak
fillerden de istifade ediliyordu. Kale komutanına
Kutval denirdi. Şehrin en önde gelen kişisi Şahne
olup, düzeni koruma ve inzibat işleriyle meşgul
olurdu. Emir–iHâres ,suçluların tutuklanması ve
mahkemeye çıkıncaya kadar korunmasına bakardı.
Bunlar haricinde Muhtesib, Hatib ve Reisler
bulunurdu. Medrese ve vakıf işlerine bakan daireye
de İşrâf-ı Evkâf denirdi.

İLMİ HAYAT
Sarayda konuşulan dil Türkçe idi. Mahmud, resmi
dil olarak Arapçayı kabul etmişti. Bu zamanda ilmî
eserler genel olarak Arapça yazılmıştır. Dîvânu’lİnşâ başkanlarından Ebu’ l –Feth el -Büstî ve Ebu
Nasr el-Utbî Arap edipleriydiler. Mahmud devri
olaylarını anlatan Tarihçi Utbî’nin Tarîhû’ l-Yemînî
adlı Arapça eseri yüksek edebi bir uslupla
yazılmıştır.Utb î eserini Gazne Sultanı Mahmud’un
lakabına nispetle Tar î hû’ l -Yemînî diye
isimlendirmiştir. Gazneli devri için en önemli
kaynaklardan biridir. Ebu’ l –Fazl Beyhakî ’ nin
yazmış olduğu Farsça tarih kitabı 1018-1059 yılları
arasını anlatan Gazneli Selçuklu tarihidir. Gerdiz î
’nin Zeynu’l –Ahbâr adlı eseri ise
104 1yılına kadar
Horasan ve Orta Asya tarihidir. Harezm
bölgesinden Gazne sarayına gelen Ebu Reyhanel
-Birûnîde Sultan Mahmud’da nbüyük itibar görmüş
eserlerini Arapça yazmış tır. Dinle rtarihçilerine
göre kendi inandığı dinden başka dinleri ilmî bir
şekilde ele alan ilk âlim Birûnî ’dir. Birûnî’nin 180
eserinden günümüze ancak 32 tanesi gelmiştir. el
-Âs âr ü’ l -Bâkiye, Kitabu’ t -Tahkikmâli ’ l -Hind,el
-Kanûnu’ l -Mes ’ ûdî ,Kitabu’ 1-Cemâhirfî Ma’rifeti ’
l -CevahirveKitabu’ s -Saydalafi ’ t -Tıbadl ıeserleri
önemlidir.
Gazne’deki Arus –i Felek ve LeşkeriBazar
’ dak iUlu Camii Gazneli döneminin önemli mimari
eserleridir.
Gazneli Mahmud ve Mesud devrine ait
zafer kuleleri olduğu tahmin edilen yapıların ise
kalıntıları vardır. III.Mesud tarafından yaptırılan
Gazne’deki minare önemli bir kalıntıdır.Sultan
Mahmud döneminde Beyhakiyye ve Saidiyye
medreseleri inşa edilmiştir. Ticaretin gelişmesine
katkı sağlayan kervansaraylar inşa edilmiştir.
Bunların en güzel örneklerinden biri Firdevsî
anısına Tus –Serahs yolu arasında 1019-1020 yılları
arasında inşa edilen Ribatı Mahî kervansarayıdır.

DEĞERLENDİRMESORULARI
1-GazneliDevletinin kurucusu AlpTegin’ in ölümü
üzerine yerine hangi hükümdar geçmiştir?
a)Ebu İshak İbrahim
b )Bilgetegin
c )Piritegin
d)Sebüktegin
e)SultanMahmud

2-Sultan Mahmud’un ilk defa adına hutbe okuttuğu
halife aşağıdakilerden hangisidir ?
a)Halife Kaim Biemrillah
b )Halife Kadir Billah
c)HalifeEbuCaferel -Mansur
d)Halife Harun Reşid
e)HalifeMütevekkilAlellah

3-Gazneli devleti hangi hanedanın ortadan
kaldırılmasıyla kurulmuştur ?
a-Ziyâr î ler
b -Büveyhîler
c -Hamdânîler
d-Levik eMirdâs î ler

4-Gaznelile rdöneminde yetişmiş dünyaca ünlü
bilim adamı aşağıdakilerden hangisidir ?
a)İbnSina
b )Bîrûnî
c )Farabi
d)Utb î
e)Harezmî

5-“ Şehnâme”adl ımeşhur eser, aşağıdaki
yazarlardan hangisine aittir ?
a)Firdevs î b )Bî r ûnî c )Farabi d)Utbi e)Harezmî

CEVAPLAR:1)A2)B3)D4)B5) A

SORULAR
1)Gaznelilerde Arapça hangi Sultan döneminde
resmi dil olarak ilan edilmiştir ?
a)Seb üktegin b ) SultanMahmud c )
Ebuİshakİbrahim d)Bilgetegin

2)Abbas iHalifesi Kadirbillah’ın
‘’YeminuddevleveEminulmille’’ lakabını verdiği
Gazneli Devleti Sultanı kimdir ?
a)GazneliMahmud b )Ebuİshak c )Böritegin d)Seb
üktegin

3)Gazneli Devletinde askeri işlerden sorumlu olan
Divan Teşkilatı aşağıdakilerden hangisidir ?
a)Divan-ıRisalet b )Divan-ıİşraf c )Divan-ıArz
d)Divan-ıVezaret

4)Tarihu’lYemini aşağıdakilerden hangisine aittir ?
a)EbuReyhanel -Biruni b )Ebu’lFethel -Büsti
c )Ebu’lFazlBeyhaki d)EbuNasrel -Utbi

5)Türk tarihinde ‘’Sultan’’ unvanını kullanan ilk
hükümdar aşağıdakilerden hangisidir ?
a)Metehan b )OrhanGazi c )Alparslan
d)GazneliMahmud

1)B2)A3)C4)D5) D
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Aralık 2020, 21:44   Mesaj No:4
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

ÜNİTE 4: BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ (1040-1157)
Selçuklular Oğuzların yirmi dört kabilesinden Üçok kolunun Kınık boyuna
mensupturlar.
Uzun bir geçmişe sahip Oğuzlar X. Asırda Sır-Derya (Seyhun) ile
HazarDenizi’nin doğusu ve Aral Gölü arasında yaşıyorlardı. Kınık boyu da
Seyhun nehrine yakın bir yerde oturuyordu. Bu yüzyılda Oğuz Devletini yabgu
unvanını taşıyan hükümdar idare ediyordu. Selçukluların atası Demiryaylı lakaplı
Dukak bu Oğuz devletinde askeri yönü ile önemli bir yere sahipti.

Selçukluların doğduğu bu zamanda bölgede üç büyük siyasi güç vardı; doğuda
Karahanlılar (840-1212), güneyde Afganistan toprakları üzerinde Gazneliler (963-
1186), batıda Mâverâunnehir ve Horasan’da Sâmânîler (819-1005). Dini alanın
temsilcisi olarak Abbâsî Halifeliğinin ise maddi gücü olmayıp isimden ibaretti ve
idare Büveyhî (932-1055) tasallutu altındaydı.

Selçuklu-Sâmânî Münasebetleri
Mâverâunnehir’de üstünlüğü ele geçirmek isteyen Sâmânîler Selçuk ile anlaşarak,
sınırların Karahanlı ve diğer Türk akınlarına karşı korunmasına karşılık Oğuzlara
Buhara civarındaki Nur kasabasını verdi (985-986). Karahanlı hükümdarı Buğra
Han 992 yılında Buhara’yı ele geçirince Sâmânî Emiri II. Nuh buradan
uzaklaşmak zorunda kaldı. II. Nuh Selçuk’tan yardım istedi. Selçuk oğlu Arslan
kumandasında yardım gönderdi. Selçuklu yardımı ile Sâmânîler Buhara’yı
yeniden ele geçirdiler. Ancak Sâmânîlerin hâkimiyeti fazla sürmedi.
Karahanlı İlig Han Nasr’ın Sâmânîleri yenmesi üzerine 999’da Buhara tekrar
Karahanlı hâkimiyetine girdi. 1004 yılında Sâmânî ve Oğuz gücü Semerkant’ta
Karahanlıları yendiler. Bu savaş sonucunda bol ganimet elde eden Oğuzlar
Sâmânîlerden ayrılıp yurtlarına döndüler. Yardımsız kalan ve vurucu bir güçten
mahrum kalan İsmail el-Muntasır 1005 yılında Karahanlılar karşısında hayatını
kaybedince Sâmânîler yıkıldı. Selçuk 1007 yılında Cend’de öldü. Onun Mikail ,
Arslan (İsrail),Yunus, Yusuf ve Musa adında oğulları vardı. Mikail babası hayatta
iken ölmüş onun çocukları Tuğrul ve Çağrı dedeleri Selçuk’un himayesinde
büyümüşlerdi. Selçuk’tan sonra ailenin başına zaten uzun süredir yabgu unvanını
kullanan Arslan geçti. Sâmânîlerin yıkılmasından sonra Mâverâunnehir’e
Karahanlıların hâkim olması ile Selçuklular onlarla karşı karşıya kaldılar.
Gazneli Mahmud’un ölümünden sonra yerine Sultan Mesud geçti. Hindistan
seferinden dönen Sultan Mesud Subaşı’ya Selçuklular üzerine yürüme emrini
verdi.Selçuklular Gazneli ordusunu Talihab’da yenilgiye uğrattılar (1038). Bu
zaferden sonra Selçuklular bağımsızlıklarını ilan ederek ülkeyi paylaştılar. Tuğrul
Bey hükümdar sıfatıyla Nişabur’u, Çağrı Bey Merv’i Musa Yabgu Serahs’ı aldı.
Nişabur’da Tuğrul Bey adında hutbe okundu. Üç bin civarında askerle Nişabur’a
gelen Tuğrul Bey Sultan Mesud’un tahtına oturdu ve Nişabur’u devletinin merkezi
yaptı. Bu başarıdan sonra Selçukluların ortadan kaldırılması gerektiğini anlayan
Sultan Mesud saldırıya geçti. Ulyaabad yakınlarında Sultan Mesud, Çağrı Bey
idaresindeki Türkmenleri yendi (1039). Bu galibiyet üzerine Sultan Mesud yüz bin
kişilik bir orduyla Serahs’a gitmek üzere Belh’ten ayrıldı. Tuğrul Bey ve Musa
Yabgu Serahs’a gelerek ne yapacaklarını görüştüler. Sonunda Çağrı Bey’in
görüşüne uyarak mücadele kararı alındı. Haziran 1039 tarihinde Gazneliler
Selçukluları tekrar yendiler.

Dandanakan Zaferi ve Selçukluların Devlet Oluşu
Gazne ordusu, Merv yakınlarındaki Dandanakan Kalesinde Selçuklu ordusu
tarafından yenilgiye uğratıldı. (24 Mayıs 1040)
Dandanakan Zaferi Selçukluların bağımsızlıklarını ilan ederek devlet olduklarının
göstergesi oldu. Zaferden sonra Tuğrul Bey Horasan emiri olarak ilan edilerek
civardaki hükümdarlara bildirildi. Tuğrul Bey Sultan ilan edilerek Nişabur’a,
Çağrı Bey melik ilan edilerek Merv’e ve Musa Yabgu ise Herat’a sahip oluyordu.

Hasankale Savaşı 18 Eylül 1048 (Pasinler Savaşı)
Bizans ile Selçuklular arasındaki bu ilk çatışma Gence yakınlarında
meydana geldi. Kutalmış, Diyarbakır ve Musul civarındaki
Türkmenlerinde desteği ile Liparit’i yendi. Kutalmış idaresinde bulunan
hanedandan Hasan Bey bu başarıdan sonra yirmi bin kişi ile Van’a
kadar ilerledi. Ancak Büyük Zap suyu yakınında pusuya düşürülerek
öldürüldü. Bunun üzerine İbrahim Yınal Anadolu fethi için
görevlendirildi. İbrahim Yınal Erzen’den hareket ederek daha sonra
Hasankale denilen yere geldi. Bizans takviyesi ile güçlenen Liparit, 18
Eylül 1048 tarihinde ağır bir yenilgiye uğradı ve esir düştü. Böylece
Hasan Bey’in intikamı alınmış oldu. Bu zaferden sonra Bizans Peçenek
istilasının da etkisiyle Selçuklularla anlaşma yaptı. İmparator esirleri ve
Liparit’i kurtarmak için fidye vermeyi kabul etti. Anlaşma
maddelerinden biri de Bizans’ın Abbâsî Halifeliğini tanımasıydı.
Hasankale zaferinden sonra İbrahim Yınal Tuğrul Bey’den Hemedan’ı
istedi. Tuğrul Bey bu isteği kabul etmedi isyana kalkışmadan önce
İbrahim Yınal üzerine giderek onu esir etti.

Anadolu Seferi
Gürcüler saldırıya devam ederek Tiflis’i işgal etmiş ve buradaki
Oğuzların Azerbaycan’a geri çekilmelerine neden olmuşlardı. Bu
sebeplerden dolayı Tuğrul Bey düzeni sağlamak adına Anadolu seferine
çıktı. Malazgirt ovasından karargâh kurdu (1054). Ancak sevk ettiği
orduların Bizans ve Gürcülerden darbeler alması, mevsimin kış olması
ve neticenin uzaması nedeniyle sultan muhasarayı kaldırdı.

Bağdat Seferi
Uzun zamandan beri Bağdat şehrine Şiî Büveyhîler hâkim durumdaydı.
Selçukluların her geçen gün büyümesi bu iktidarı ciddi olarak rahatsız
ediyordu. Çünkü siyasal alanın dışında Selçuklular, mensup oldukları
Sünnî inancın güçlendirilmesini de düşünüyorlardı. Büveyhîlerin elinde
baskı gören Abbâsî Halifesi Kâim Biemrillâh Tuğrul Bey’den yardım
istedi.

Büveyhî hükümdarı Hüsrev Firuz Şiraz’da Tuğrul Bey adına okunan
hutbeyi kendi adına okutmaya başladı ve şehri işgal etti. Bunun üzerine
Tuğrul Bey Bağdat seferine çıktı 19 Aralık 1055. Sultan Tuğrul,
Büveyhî hazinesine ve topraklarına el koydu. Halifeyi sadece dini
temsil alanla sınırlandırdı, devlet idaresini kendi eline almış oldu. Arslan
Besâsîrî Mısır’a kaçtı. Tuğrul Bey’in Bağdat’ta yaptıkları Sünnî anlayışın yeniden
itibar kazanması anlamına geliyordu.Abbâsî halifesi bu hizmetleri karşılıksız
bırakmadı ona “Meliku’l-Mağrib ve Maşrik” (doğunun ve batının
sultanı), “Kasîmu Emiri’l-Mü’minîn”, “Rukneddin” lakaplarını verdi.
Hil’at ve kılıç takdim etti.

İbrahim Yınal İsyanı
İbrahim Yınal kendisini destekleyen bir gurup askerle Hemedan’a
çekildi. Etrafına hem hanedana hem de Fâtımîlere kırgın veya muhalif
olanlar toplanmaya başladı. Tuğrul Bey ordusunun bir kısmını Arslan
Besâsîrî üzerine, bir kısmını Amidülmülk ve karısı ile birlikte halifeyi
korumak üzere Bağdat’a gönderirken kendisi üvey kardeşi İbrahim
Yınal üzerine yürümek zorunda kaldı. 1058 yılında Hemedan’a
geldiğinde Tuğrul Bey’in yanında az sayıda asker vardı, buna karşılık
İbrahim Yınal idaresinde katılımlarla birlikte otuz bin civarında asker
vardı. Bu yüzden Tuğrul Bey Hemedan kalesine sığındı ve kardeşi
Çağrı’dan ve Bağdat’dan yardım istedi. İbrahim Yınal ile Çağrı Bey’in
oğulları arasındaki Rey civarındaki çarpışmada İbrahim Yınal mağlup
ve esir edildi (3 Ağustos 1059). Ancak bu defa sultan onu affetmedi ve
yayının kirişi ile boğdurdu.

II. Bağdat Seferi
Arslan Besâsîrî 27 Aralık 1058’de Bağdat’a girdi. Fâtımî halifesi Mustansır adına
hutbe okuttu, ezanı Şiî ezanına çevirdi ve ona destek veren Kureyş b. Bedran,
Abbâsî Halifesi Kâim Biemrillâh’ı tutuklayarak hapsetti. Tuğrul Bey, Arslan
Besâsîrî ve Kureyş’e yaptıklarından vaz geçmeleri teklifini kabul ettiremeyince
Bağdat üzerine ikinci defa yürümek zorunda kaldı. Sultanın hareket ettiğini
öğrenen Arslan Besâsîrî Bağdat’tan kaçtı. Tuğrul Bey bu hengâmede Bağdat’a
girdi. Fâtımîler lehine yapılan düzenlemeleri ve izleri sildi. Halife tutsak edildiği
yerden Bağdat’taki sarayına getirildi. Bundan sonra Tuğrul Bey Arslan Besâsîrî’yi
takip ederek yakaladı ve öldürttü (4 Ocak 1060). Böylece Sünnî inancın temsilcisi
Abbâsî Halifeliği Şiî baskısından kurtarılmış oldu. Tuğrul Bey, Emir Porsuk’u
Bağdat şahnesi tayin etti ve devlet işlerini düzenledi.

Tuğrul Bey’in Evliliği ve Ölümü
Tuğrul Bey, Hz. Peygamber’in ailesinden bir hanımla evlenmek suretiyle manevi
itibar kazanmak için Abbâsî halifesinin kızını istedi. Halife bu isteği kabul etmedi.
Ancak sultan çok ısrar edince meselenin ciddi olduğunu anlayan Halife, Vasıt
şehri ve üç yüz bin dinar vermesi karşılığında nikâha razı olabileceğini söylemek
zorunda kaldı. 18 Şubat 1063 tarihinde gerçekleşen düğünden sonra Tuğrul Bey
hanımı Seyyide Hatun’u alarak Rey’e geldi. Ancak kısa zaman sonra hastalanarak
4 Eylül 1063 tarihinde yetmiş yaşında iken vefat etti.
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Aralık 2020, 21:48   Mesaj No:5
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Devam...

SULTAN ALPARSLAN DÖNEMİ
Tuğrul Bey çocuğu olmadığı için kendisinden sonra Çağrı Bey’in oğlu Süleyman’ı
veliaht ilan etmişti. Kazvin’de Alparslan adına hutbe okunmasının ardından Vezir
Kündüri de hutbeyi önce Alparslan sonra Süleyman adına okutmaya başladı.
Alparslan Rey’e hareket ederek Kutalmış’tan isyandan ve taht iddiasından
vazgeçmesini istedi. Damgan yakınlarında meydana gelen savaşta Kutalmış
hayatını kaybetti. Alparslan Rey’de amcası Tuğrul’un tahtına oturdu ve adına
hutbe okuttu. Ayrıca Alparslan, Amidülmülk Kündürî yerine Nizamülmülk’ü vezir
tayin etti.

Azerbaycan ve Kafkasya seferi
Alparslan çıktığı Azerbaycan seferinde Arran’da bulunan Lori Ermeni prensliğini
itaate aldıktan sonra Gürcüler üzerine yürüdü. Sultanın oğlu Melikşah,
Nizamülmülk’le beraber Surmari ve Meryemnişin kalelerini ele geçirirken
Alparslan da Sepidşehri’ni ele geçirip Ani kalesini 16 Ağustos 1064 tarihinde
fethetti. Gürcü kralı cizye şartını kabul edince Alparslan Rey’e döndü. Kavurd
isyanını büyümeden halleden Sultan Alparslan 1065’de doğu seferine çıkarak
Hazar denizi kenarında Kıpçak reisini itaate aldı. Aral gölü ve çevresinde yaşayan
Türklere hâkimiyetini kabul ettirdi. Cend şehrini ziyaret edip Merv’e gelen
Alparslan burada oğlu Melikşah’ı Karahanlı İlig Han’ın oğlu İbrahim Tamgaç
Han’ın kızı Terken Hatun ile evlendirdi. Diğer oğlu Arslanşah’ı ise Gazneli
İbrahim’in kızı ile evlendirdi, kendi kızını da İbrahim’in oğlu ile evlendirerek
akrabalık bağı kurdu. Ardından Melikşah’ı veliaht tayin etti ve İsfahan ve Şiraz
idaresinden sorumlu kıldı.

Anadolu Akınları
Alparslan, Afşin, Gümüştegin ve Ahmedşah gibi Türkmen beylerini Anadolu
topraklarını fethe yönlendiriyordu. Dicle ve Fırat arasındaki Bizans topraklarında
büyük başarı kazanıldı. Afşin Malatya’da Bizans ordusunu yenerek Kayseri’yi ele
geçirdi. Diğer tarafta ise Eskişehir Akşehir arasındaki Amuriyye ele geçirildi.
1069 yılında Konya ele geçirildi. Alparslan asıl hedef olarak Mısır Fâtımî
Devletini ortadan kaldırmayı benimsemişti.

Suriye Seferi
Fâtımî veziri Nasruddevle Hamdan devletin geleceğinden endişeli olduğundan
Selçuklu sultanına haber göndererek Mısır'ı ona teslim edeceğini bildirdi. Aldığı
bu davet üzerine Sultan Alparslan, Temmuz 1070 tarihinde Suriye seferine çıktı.
Yol üzerinde Erciş ve Malazgird’i fethetti. Ekim ayında Urfa’yı kuşattı. Fakat iki
ay muhasaraya rağmen şehir düşmeyince elli bin dinar karşılığında muhasaradan
vazgeçti.

MALAZGİRT MEYDAN SAVAŞI
Diogenes Türkleri kesin olarak Anadolu’dan atmak için Bulgar, Slav, Alman,
Gürcü, Hazar, Peçenek gibi birçok milletten oluşan büyük bir ordu ile Anadolu’ya
geçti. Erzurum’da yirmi bin kişilik bir orduyu Gürcistan’a, otuz bin kişilik bir
orduyu Malazgirt ve Ahlat üzerine gönderdi. Alparslan Halep’ten ayrılarak Ahlat’a
doğru yöneldi. Selçuklu askeri gücünün on üç bin ile yirmi bin arasında olduğu
belirtilir. Ahlat’tan ailesini Hemedan’a gönderen Alparslan keşif için gönderdiği
birlikten Bizans askerlerinin Ahlat civarına kadar geldiğini öğrendi. Bizans’ın
öncü birlikleri 24 Ağustos’ta mağlup edildi. Bizans ordusu Malazgirt yakınında
Zahva sahrasında karargâh kurdu. 26 Ağustos 1071 Cuma sabahı Sultan Alparslan
yaptığı konuşmada, burada herkesin asker olduğunu, bütün Müslümanların duada
bulunduğunu, bu bilinçle şehit olanların cennete ulaşacaklarını belirtti. Selçuklu
ordusu dört kısma ayrıldı. İki kısım meydanın iki yanındaki tepelere gizlendi. İlk
olarak Selçuklular saldırdı. İmparator az bir kuvvetle onları püskürterek taarruza
ve takibe başladı. Bizans’ın ilerleyişi karşısında Alparslan geri çekilmeye başladı.
Bu sahte ricat Bizans askerlerini iyice pusuya çekti. Tehlike hattına giren Bizans’a
saldırmak için dönen Selçuklu askerleriyle birlikte tepelerde pusuya yatmış
askerler de saldırı ateşine başladılar. (Turan taktiği) Bizans ordusundaki Peçenek
ve Uzlarında Türklere katılmasıyla Bizans bu ateş hattında ağır bir yenilgi yaşadı.
Yaralı kurtulan Diogenes, Sultan Alparslan’ın huzuruna getirildi ve affedildi.
Yapılan anlaşmada bir buçuk milyon altın fidye, yıllık üç yüz altmış bin altın
vergi, esirlerin karşılıklı serbest bırakılması Urfa, Menbiç’in Selçuklulara terki,
Bizans’ın Selçuklulara savaş durumunda asker takviyesi gibi maddeler kabul
edildi.

Malazgirt Zaferi Anadolu’nun kapılarının açılarak Türk yurdu olmasının dönüm
noktası olmuştur.(önemli)

Türkistan Seferi ve Sultan Alparslan’ın Ölümü
Karahanlı hükümdarı Şemsülmülk Nasr Han, Sultan Alparslan’ın damadı olmasına
rağmen Sultan’ın oğlu Ayaz ile sürtüşme halindeydi. Ayaz, Buhara ve Semerkant’a
saldırıda bulunurken Nasr buna sert bir karşılık vermiş Ayaz’ın adamlarını esir
almıştı. Ayrıca Nasr Han Sultanın kızı olan hanımını döverek ölümüne sebep
olmuştu. Sultan bunun üzerine 1072 yılında iki yüz bin askerle Türkistan seferine
çıktı. Alparslan, Karahanlı ülkesinde ilerlerken Barzam kalesini kuşatmıştı. Kale
muhafızı Yusuf huzuruna çıktı ve Alparslan’a saldırarak ağır şekilde yaraladı.
Yusuf’a cezası hemen orada verildi fakat Sultan Alparslan dört gün sonra 25
Kasım 1072 tarihinde kırk üç yaşında öldü. Merv şehrine defnedildi.

MELİKŞAH DEVRİ
Melikşah 1066 yılında Radgan’da veliaht tayin edilmişti. Sultan Alparslan 1072
yılında ölünce devlet adamları tarafından Melikşah sultan ilan edildi.

Kavurd’un İsyanı
Selçuklu tahtını ele geçirmek için isyan eden Kavurd, Rey şehrine doğru yürüyüşe
geçti.16 Mayıs 1073 tarihinde Kerec’de yapılan savaşta Kavurd yenilgiye uğradı
ve bu kez Sultan Melikşah amcası Kavurd Bey’i affetmedi ve yayının kirişi ile
boğduruldu. Bu isyan hareketini bastırdıktan sonra Melikşah’ın isteği üzerine
Abbâsî halifesi onun saltanatını tasdik etti ve “Celâlü’d-Dünya ve’d-Dîn” lakabını
verdi.

Mâverâunnehir Seferi
Melikşah doğudaki gelişmelere eğilerek Semerkand hanı II. Nasr’ın işgal ettiği
Tirmiz üzerine yürüdü ve şehri ele geçirdi. Semerkand’a gelince Karahanlı II.
Nasr, Melikşah’a itaat etti. Gazneli İbrahim de elinde esir olarak tuttuğu Sultan’ın
amcası Osman’ı serbest bıraktı.

Doğu Arabistan Seferi
Sultan Melikşah Artuk Beyi Doğu Arabistan bölgesinde görevlendirildi. Artuk
burada bulunan Karmatîleri tedip etti. Onun gayretleri ile Doğu Arabistan,
Selçuklu hâkimiyetine girdi.

Diyarbakır Fethi
Diyarbakır emiri Mansur’un itaatsiz tutumları ve Şam’ı ele geçirme niyeti ile
saldırıya geçen Musul emiri Şerefüddevle Müslim sebebiyle Melikşah bölgeye
asker sevketti. 1085 yılında Mervanîler yıkıldı ve Diyarbakır Selçuklu toprağı
haline geldi. Harput Çubuk Bey’e verilerek Çubukoğulları Beyliği kuruldu.

Musul’un Zaptı
Sultan, emrini çiğneyerek Diyarbakır Mervanîlerine destek veren Şerefüddevle
Müslim’e çok kızdı. Onun elindeki toprakları Fahruddevle’nin oğlu
Amidüddevle’ye vererek Musul üzerine gönderdi. Musul kolayca ele geçirildi.

Karahanlılar ile Münasebetler
Batı Karahanlı hanı Ahmed b. Hızır’ın ulema ile anlaşmazlığa düşmesi ve halkın
malına el uzatması ile buradaki ulema Sultan Melikşah’ı müdahaleye çağırdı.
1089 yılında Buhara ardından Semerkand ele geçirildikten sonra Ahmed b.
Hızır’ın eşi İsfahan’a götürüldü. Böylece Batı Karahanlı Devleti Selçuklu
hâkimiyetine girmiş oldu.

Bâtınîler ve Karmatîler ile Mücadele
1090 yılında Melikşah Emir Kızılsarığ’ı Bâtınîlerle mücadelede görevlendirdi.
Ancak Sultan Melikşah’ın ani ölümü üzerine bu saldırıdan bir sonuç alınamadı
Sultan Melikşah ile Vezir Nizamülmülk Arasındaki Gerilim
Sultan Melikşah’ın eşi Terken Hatun Melikşah’tan sonra tahta dört yaşındaki oğlu
Mahmud’un geçmesini, Nizamülmülk ise resmi veliaht olan Berkyaruk’un
geçmesini istiyordu. Buna tepki gösteren Terken Hatun Nizamülmülk’ün itibarını
düşürmek için vezir aleyhine çalışmaya başladı. Terken Hatun’un tahriklerine
rağmen Melikşah, Nizamülmülk’ü görevden almadı. İkinci defa Bağdat seferine
giderken Nizamülmülk de onu takip ediyordu. Ancak Suhne mevkiine
geldiklerinde bir Bâtınî fedaisi Nizamülmülk’ü katletti (14 Ekim 1092).
Nizamülmülk’ten sonra Selçuklu vezirliğine Tacülmülk Ebu’l-Ganâim getirildi

Sultan Melikşah’ın Ölümü
Selçuklu Sultanı Melikşah zehirlenerek Bağdat’ta öldü. Sultanın ölümünde
Halifelik merkezinin, Nizamülmülk taraftarlarının ve Terken Hatun’un parmağı
olduğu düşünülmektedir. Otuz sekiz yaşında ölen Melikşah Kaşgar’dan
Boğaziçi’ne Kafkaslardan Yemen’e kadar uzanan büyük bir devlet kurmuştu.
Cenazesi Isfahan’a götürülmüştü
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Aralık 2020, 21:52   Mesaj No:6
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

SULTAN BERKYARUK DÖNEMİ
Sultan Melikşah’ın ölümü ile Selçuklu devleti duraklama dönemine girdi.
Duraklama dönemini tetikleyen en önemli sebep taht kavgasıdır. Çok küçük
yaştaki oğlunun sultanlığından vazgeçmeyen Terken Hatun Melikşah’ın ölümünün
ardından oğlu Mahmud’u sultan ilan etti. Bunu kabullenmeleri için askere yirmi
milyon dinar dağıttı. Nizamülmülk taraftarları Berkyaruk’u Rey’e kaçırarak
burada sultan ilan ettiler. İki taraf arasında yapılan savaşı Berkyaruk kazandı.
Bağdat’a gidip sultanlığını ilan ederek adına hutbe okuttu.

Antakya Haçlılar tarafından işgal edildi. Emir Kürboğa ve Suriye melikleri
Antakya’yı kuşattılar. Fakat aralarındaki güvensizlikler nedeniyle Haçlılara
yenildiler. Haçlılar daha önemli bir şehir olan Kudüs’ü 1099 yılında işgal ettiler
Muhammed Tapar veziri Müeyyedülmülk b. Nizamülmülk’ün tahrikleriyle isyan
ederek Rey şehrini ele geçirdi. Hutbe Muhammed Tapar adına okundu ve
Berkyaruk’un annesi boğduruldu. Hemedan’daki savaşta Berkyaruk yenilgiye
uğradı (1100). Muhammed Tapar yeni bir savaşa hazırlanırken Berkyaruk savaşlar
nedeniyle devletin büyük zarar gördüğünü belirterek anlaşma teklif etti. Ülke
Azerbaycan’ın Sefidrud nehrinden ikiye bölündü. Irak-ı Arap, Irak-ı Acem, Fars,
Cibal, Rey, Huzistan, Hemedan, Bağdat Berkyaruk’un, Azebaycan, Anadolu, elCezire, Musul Muhammed Tapar’ın ve Horasan Sencer’in oluyordu.

Hutbe
Berkyaruk adına okutulacaktı. Anlaşmanın sağlanmış olmasına rağmen devletin
geleceği açısından bakıldığında ülke resmen üçe bölünmüş oluyordu. Kısa zaman
sonra Berkyaruk 25 yaşında Burucird kentinde veremden öldü. Berkyaruk
hâkimiyet kurmaya muvaffak olmuştu fakat yaşanan bu mücadele Selçuklu
devletini ciddi şekilde sarstı. Zira Bâtınîler ve Haçlılar bu sürede ihmal
edilmişti.Berkyaruk’un ölümü üzerine Melikşah b. Berkyaruk ve atabeyi Ayaz ile
anlaşan Muhammed Tapar 1105 yılında Selçuklu sultanı oldu. Taht kavgalarını
fırsat bilen Gürcüler Hristiyanlaşmış Kıpçak Türkleri ile birleşerek istila
hareketlerine başladı. Bölgede yaşayan Türkmenler Anadolu’ya göç ettiler.
Muhammed Tapar, Gence’ye kadar ilerleyen Gürcü-Kıpçak kuvvetlerini mağlup
ederek topraklarını ele geçirdi.

Bâtınîlerle Mücadele ve Muhammed Tapar’ın Ölümü
Bâtınîlerle en etkili mücadelelerden birini Muhammed Tapar yaptı. İsfahan
yakınlarındaki Şahdiz ve Hanlincan kaleleri Bâtınîlerin elinden geri alındı.

SULTAN SENCER DÖNEMİ
Doğu Karahanlı hükümdarı Kadır Han ile Tirmiz hâkimiyeti için savaştı ve Kadır
Han’ı ortadan kaldırdı. Sencer Gazneliler Devletini de kendisine bağlamıştı.
Abbâsî Halifesi Müsterşid’in Selçuklu siyasi gücüne müdahalesi yine sürdü.
Mesud’un sultanlığını tanımayan Halife Müsterşid onunla girdiği savaşta yenildi
(1135).

Gazne Seferi
Gazne hükümdarı Behramşah 18 yıl aradan sonra metbû olduğu Selçuklu
Devletine sorun çıkardı. 250000 dinar vergiyi ödemeyince Sencer kış mevsimine
rağmen Gazne üzerine yürüdü. Behramşah önce af dileyip sonra huzura
çıkmayarak Hindistan’a kaçınca Sencer Gazne’ye girdi ve burayı yağmaladı.
Behramşah’ın affını bu kez kabul ederek Horasan’a döndü.

Katvan Savaşı
Çin’de hüküm süren Kitanların bir kolu olan Karahıtaylar Türkistan’da devlet
kuran Karahanlı II. Mahmud’u Hocend’de iki kez yenilgiye uğrattılar. Bu sırada
II. Mahmud ile Karluklar arasında anlaşmazlık çıktı. II. Mahmud Sencer’den
yardım isterken, Karluklar da Karahıtaylar’dan yardım istedi. Yüz bin kişilik bir
ordu ile hareket eden Sencer, Katvan’da Karahıtaylara ağır bir şekilde mağlup
oldu. Tarihinde ilk yenilgisini alan Sencer’in ordusu dağıldı hanımı esir düştü ve
otuz bin kayıp verdi. Sencer Tirmiz’e kaçtı. Böylece Mâverâunnehir’i
Karahıtaylar istila etti ve Ceyhun’un ötesi putperestlerin eline geçti

Sencer’in Harezm Seferi
Harezmşah Atsız Katvan’da yenilen Sencer’in topraklarına saldırmaya başladı.
Bunun üzerine Sencer, Atsız üzerine yürüdü. Sultanın karşısına yine çıkamayan
Atsız, Hazaresb kalesine kapandı. Sencer Hazaresb’i alarak Gurgenc’i hedefledi.
Yenilgiyi kabul eden Atsız af diledi.

Gurlular ile Münasebetleri
Katvan savaşından sonra Gur hükümdarı Kutbeddin Muhammed Herat’ı
aldı ve Belh’e kadar ilerledi. Gazneli Behremşah’ı Gazne’den kaçmaya
mecbur eden Gurlu Alâeddin Hüseyin Gazne’yi yaktı. Ayrıca Alâeddin,
Sencer’e ödemek zorunda olduğu vergiyi ödemeyip bağımsızlığını ilan
etti. Bunun üzerine Sencer Gurlular üzerine yürüdü. Gurlu ordusundaki
altı bin Oğuz, Türk ve Halaç’ın Selçuklu tarafına geçmesi üzerine
Gurluları ağır bir hezimete uğratan Sencer zafer kazandı (1152).
Katvan’dan sonra ilk galibiyetini kazanan Sencer itibar kazandı. Sencer
bir süre sonra Alâeddin’i affederek Gur idaresini geri verdi

Oğuz İstilası ve Büyük Selçukluların Sonu
Karahıtay ve Karluk baskısı yüzünden Türkistan’dan batıya göç eden Oğuzlar,
Belh ve Huttalan arasındaki otlaklarda yaşamaya başladılar. Sultan Sencer’e vergi
olarak 24 bin koyun veriyorlardı. Oğuzlar olumsuz davranışları nedeniyle vergi
memurunu öldürünce Belh valisi Emir Kumaç olayı büyüterek on bin kişiyle
Oğuzların üzerine yürüdü. Sultan Sencer, Belh’te yapılan savaşta Oğuzlardan tam
bir bozgun yedi ve esir düştü. Oğuzlar Merv, Tus, Meşhed, Nişabur, Esferayin,
Cüveyn ve Serahs gibi Horasan kentlerini yağmaladı ve işgal ettiler. Bu arada
Selçuklu tahtına geçirilen Sencer’in yeğeni Süleymanşah da Oğuzlara yenildi.
Sultan Sencer 1157 yılında üzüntüsünden öldü. Merv’de yaptırdığı ve Dâru’lAhiret dediği türbesine defnedildi. Sultan Sencer’in ölümüyle beraber

Büyük Selçuklu Devleti tarihteki yerini aldı.

Yıkılış Nedenleri
1)Devletin hanedanın ortak malı anlayışından kaynaklanan taht kavgaları
2)Köle kökenli Türklerin bürokraside yükselmesiyle ikinci plana atılan Türkmen
beyleri taht kavgalarını etkilemesi
3)Abbâsî halifeleri zayıflayan devleti görünce siyasi otorite kurmak istemesi
4)Başta atabeyler olmak üzere devlet adamlarının kendi hâkimiyetlerini kurmak
istemeleri
5)Bâtınî teşkilatının gizli yapısı ve suikastları sonucunda güven ortamının
bozulması
6)Ekonomik ve siyasi güç kaybı
7)Sencer’in doğu yönünde Merv’i başkent yapması batı yönünü ihmal etmesi

DEĞERLENDİRME SORULARI
1- Büyük Selçuklu devleti nerede kurulmuştur?
a-Malazgirt
b-Kirman
c-Anadolu
d-Horasan
e-Nesa

2- Malazgirt Savaşıyla ilgili hangisi söylenemez?
a- Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında geçmiştir
b- 26 Ağustos 1071 tarihinde olmuştur
c- Bizans ordusu karma ve ücretli bir ordudur
d- Selçuklu ordusu Bizans ordusundan kalabalık olduğu için savaşı kazanmıştır
e- Alparslan savaştan önce Diogenes’e barış önerisinde bulunmuştur.

3- Tuğrul Bey ile ilgili aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
a-1061 yılında ölmüş ve Cend’de defnedilmiştir
b-Kardeşi İbrahim Yınal’ı öldürtmüştür
c-1054 yılında Anadolu seferine çıkmıştır
d-1055’te Bağdat seferine çıkmıştır
e-1058’de Bağdat seferine çıkmıştır

4- Aşağıdakilerden hangisi Selçuk Bey’in oğullarından biri değildir?
a- Mikâil
b- Arslan
c- Tuğrul
d- Musa
e- Yunus

5- Selçukluların istiklallerini kazanarak Tuğrul Bey’i sultan ilan ettikleri savaş
aşağıdaki bölgelerden hangisinde yapılmıştır?
a- Merv
b- Nesâ
c- Dandanakan
d- Malazgirt
e- Rey

6-Aşağıdaki komutanlardan hangisi Malazgirt Savaşının ardından Anadolu’nun
fethinde görev almamıştır?
a- Kavurt
b- Afşin
c- Tutak
d- Artuk
e- Dilmaçoğlu

7- Melikşah ile Nizamülmülk’ün arasının bozulmasında aşağıdakilerin hangisinin
etkisi olmamıştır?
a-Terken Hatun
b-Tacülmülk
c- Nizamülmülk’ün artan gücü
d- Nizamülmülk’ün bağımsız tutumları
e- Hiçbiri

8-Berkyaruk’un tahta geçişi sırasında mücadele etmek zorunda kaldığı
problemlerden biri değildir?
a- Suriye Meliki Tutuş’un taht iddiası
b- Bâtınî suikastleri
c- Terken Hatun’un oğlu Mahmud’u sultan yapmak istemesi
d- Haçlılar’ın Antakya’yı İşgali
e- Muhammed Tapar’ın isyanı

9- Selçuklu hanedanının ilk atası kimdir?
a-Selçuk
b-Arslan Yabgu
c-Dukak
d-Oğuz Yabgu
e-Tuğrul

10- Selçuklular Oğuzların hangi boyundan gelmektedirler?
a-Kayı
b-Karluk
c-Kıpçak
d-Kınık
e-Yazır
cevaplar:1)D 2)D 3) yanlış soru 4)C 5)A 6) 7)D 8) 9)C 10)D

SORULAR
1)Büyük Selçuklu Devletinin resmi kurucusu kimdir?
a)Selçuk Bey
b)Tuğrul Bey
c)Berkyaruk Bey
d)Melikşah

2)Dandanakan savaşı kimler arasında yapılmıştır?
a) Selçuklu-Gazneli
b)Selçuklu-Bizans
c)Karahanlılar-Gazneli
d)Osmanlı-Bizans

3)Abbasi Halifesi Kaim bi Emrillah, kendisini Şii Büveyhoğullarının baskı ve
hakimiyetinden kurtarmasından dolayı ‘’Doğunun ve Batının Sultanı’’unvanını
verdiği Selçuklu Sultanı kidir?
a)Sencer Bey
b)Melikşah
c)Çağrı Bey
d)Tuğrul Bey

4) 26 Ağustos 1071 de Büyük Selçukluların Bizans karşısında elde ettikleri
Malazgirt Zaferi’nin Anadolu Türk tarihi açısından önemi nedir?
a)Bizans’la sınır komşusu olmuştur
b)Yapılan antlaşma gereğince Türklerin batıya ilerleyişi bir süre gerilemiştir
c)Doğu Anadolu’da bazı kaleler ele geçirilmiştir
d)Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır

5) 26 Ağustos 1071 yılında yapılan Malazgirt Savaşında Bizans ordusunda
bulunan hangi iki beylik orduları savaş esnasında Selçuklu tarafına geçmiştir?
a) Gurlular-Karahıtaylılar
b)Peçenekler-Kıpçaklar
c)Uzlar -Gürcüler
d)Peçenekler-Uzlar

6)Malazgirt Zaferi’nden sonra Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan ile Bizans
imparatoru Romen Diyojen arasında imzalanan antlaşmaya göre, Bizans her yıl
Selçuklulara düzenli vergi ödeyecekti. Bu durum aşağıdakilerden hangisinin
kanıtıdır?
a)Anadolu’nun Türkleştiğinin
b)Bizans’la siyasi ilişkilerinin devam ettiğinin
c)Bizas’ın Selçukluların üstünlüğünü tanıdığının
d)İki devlet arasında askeri iş birliğine gidildiğinin

7) Abbasi Halifesinin ‘’Celalü’d-Dünya ve’d Din’’ lakabını verdiği Selçuklu
sultanı kimdir?
a)Melikşah
b)Tuğrul Bey
c)Sencer Bey
d)Çağrı Bey

8) Batınilerle en etkin mücadeleyi yapan Selçuklu Sultanı kimdir?
a)Sencer Bey
b)Berkyaruk
c)Muhammed Tapar
d)Tuğrul Bey

9) Büyük Selçuklu Devleti en parlak dönemini hangi Sultan zamanında
yaşamıştır?
a)Selçuk Bey
b)Tuğrul Bey
c)Sencer Bey
d)Melikşah

10) Büyük Selçuklu Devleti kaç yılında yıkılmıştır?
a) 1040
b)1055
c) 1152
d)1157

Cevaplar: 1)B 2)A 3)D 4)D 5)D 6)C 7)A 8)C 9)D 10)D
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Aralık 2020, 22:00   Mesaj No:7
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

ÜNİTE 5: SELÇUKLU KÜLTÜR VE MEDENİYET
DEVLET TEŞKİLATI

Selçuklular devlet teşkilatı alanında milli anlayışa
bağlı kalırken İslami esaslara da azami riayet
göstermişlerdir. Karahanlı, Gazaniler ve Samani
devlet yapısından istifade eden Selçuklular dini
hassasiyetleri dolayısıyla Abbasi devlet geleneğini
de ihmal etmediler.

SULTAN
Büyük Selçuklu devletinin başında, tam adıyla
Sultanu’l-Azam denilen sultan bulunur. Sultanın
gücünü Tanrı’dan aldığına (Kut anlayışı) ve onun
adına dünyaya hükmettiğine inanılır. Sultan devlet
adamlarının haftanın belli günlerinde huzuruna
kabul eder. Aynı zamanda halk sultanın huzuruna
çıkarak şikayetlerini ve taleplerini sunarlardı.
Selçuklularda uygulanıyordu. Bu sayede giderler
azaltılmakta, savaşa hazır kuvvetler tutulmakta ve
ikta olarak tahsis edilen toprakların işlenmesi
sağlanmaktaydı. Selçuklu sultanları Abbasi
Halifeliğine tabi idiler ve halifelik makamına büyük
saygı duymaktaydılar. Selçuklu sultanlarının Türkçe
adlarının yanında Arapça adları da vardı. Tuğrul
Bey Muhammed, Çağrı Bey Davud, Sencer Ahmed
adını kullanıyordu. Sultan Tuğrul Bey’e Bağdat
seferinden sonra Rüknüddin, Meliku’d-Meşrik ve’lMağrib unvanları Halife tarafından yazılmış
ünvanlara örnek gösterilebilir. Sultan merkezde
(başkent) oturur. Şehzadeler daha küçük yaşlarda
eyaletlere melik olarak gönderiliyor, kendilerini
yetiştirmek ve işlerini idare etmek üzere onlara
birer “Ata-beg” tayin ediliyordu. Şehzadeler
büyüdükten sonra da onların veziri, kumandanı
veya müsteşarı olarak kalan bu Ata-begler
şehzadelerin yetişmelerinde ne kadar faydalı
olmuşlarsa, onların sultanlığa veya hakimiyetlerini
gelişletmeğe kışkırtmak ve o sayede kendi
mevkilerini yükseltmek maksadıyla sebebiyet
verdikleri sarsıntılar dolayısıyla da o derece zararlı
olmuşlardı.

SULTANLIK ALAMETLERİ
Sultanlık alametlerini maddi ve manevi şeklinde
ikiye ayırabiliriz. Manevi alametler arasında hutbe,
unvan ve lakapları, maddi unsurlar arasında ise
tac, taht ve parayı sayabiliriz.
Hutbe: Cuma namazında hutbede halifeden sonra
kimin adı zikredilirse sultan olur. Bir sultana bağlı
(tabi) sultanların adı ise sultanlardan sonra okunur.
Taht iddiası ortaya çıktığında ise halife hanedan
üyeleri arasındaki mücadelenin sonunu bekler.
Sikke: Hutbeden sonra en önemli sultanlık alameti
kendi adına para bastırmaktır. Para bastırdığı
zaman bağımsızlığını ilan etmiş olmaktadır. Tabi
hükümdarlar bağlı oldukları sultandan sonra
adlarını paraya yazdırırlar. Sultanın adını
yazdırmadıklarında isyan etmiş sayılırlar.
Selçuklularda ilk para Sultan Tuğrul Bey adına
1042 yılında Nişabur’da altından kestirilmiştir.

Tevki ve Tuğra: Divanda vesikalarla ilave edilen
sultanın imzasına tevki’ , sultan adına çıkarılan
yazılara, besmele üzerine yazılan isim, lakap ve
dua cümlelerine tuğra denir. Ok ve yaydan ibaret
olan Kınık boyunun damgası Tuğrul Bey tarafından
tuğra olarak kullanılmıştır. Tuğrul Bey’den sonra
Selçuklu sultanları İslami geleneğe uygun olarak
dua cümlesinden oluşan tevki’ kullanmışlardır.
Çetr, törenlerde padişahın gölgelenmesi için
taşınan şemsiyedir.
Nevbet, sultanın bulunduğu mekanı gösteren
günde 5 namaz vaktinden sonra askeri bando
tarafından çalınan nöbete denir. Sultan’a bağlı
melikler 3 nevbet çaldırabilir. 5 nevbet
çaldırdığında sultana isyan etmiş sayılır. Nitekim
Muhammed Tapar anlaşmaya vardıktan sonra 5
nevbet çaldırınca ağabeyi Sultan Berkyaruk’a isyan
ettiği anlaşıldı.

SARAY TEŞKİLATI
Selçuklu Devletinde Rey, Isfehan, Bağdat, Merv,
Nişabur ve Hemedan’da saraylar vardı. Sultanın
ailesiyle ve hizmetçileri ile beraber kaldığı saray en
ihtişamlı dönemini Melikşah ve Sencer döneminde
görmüştür. Melikşah’dan itibaren saray teşkilatında
İran etkisi ağırlık kazanırken Oğuz ananesinden
tamamen uzaklaşılmamıştır. Saray hizmet eden
Memlüklerin çoğu Türk asıllıydı. Hizmetçilerin en
yüksek derecelisine Hacibu’l-Hüccab denir. Hacib
sultan ile hükümet ve halk arasındaki irtibatı
sağlar.
Eminr-i Candar: Hükümdarın ve sarayın
muhafızlığını yapar
Emir-i Silah: Hükümdarın silahını taşıyan ve
silahhaneden sorumlu kişiye denir.
Camedar: Sultanın elbiselerinden sorumlu kişidir.
Emir-i Alem: Sultanın bayrağından sorumlu
kişilerdir.

HÜKÜMET
Devletin en yüksek kurumu Büyük Divandır. Bu
divana bazen sultan da katılır. Divan’a vezirden
başka müstevfi, tuğrai ,müşrif ve ağrızul ceyş
katılır.
Divanı istifa: Devletin bütün mali işlerinden
sorumlu divandır. Reisine sahibi divanı istifa veya
müstevfi denir. Vergileri toplayan amiler
müstevfiye bağlıdır.

Divanı inşa(divanı resail): Devletin bütün
yazışmaları haberleşmeleri yapan divandır.

Divanı Tuğra: Berat, nişan ve tayin gibi bütün
belgeleri hazırlayan divandır.

Divanı İşraf: Devletin mali ve idari işlerini teftiş
eden divana denir. Reisine müşrif denir.
Divanı Arız: Ordunun ihtiyaçlarıyla ve
harcamalarıyla ilgilenen divana denir. Sorumlusuna
arızı ceyş veya arız denir.

DEVLET ADAMLARI
Selçuklular vezire hâce ünvanını kullanıyorlardı.
Vezirlik alametleri altın, divit ve taçtır. Atabeg
sultanın çocuklarının terbiyesiyle uğraşan ve
eyaletleri onlar adına idare eden kişilerdir.
Kendilerine yakın buldukları şehzadenin sultan
olması için uğraşırlardı.

İDARİ TEŞKİLAT
Büyük Selçuklu devleti merkez ve eyaletlerden
oluşurdu. Eyaletlere hanedan üylerinden veya
güvenilen komutanlardan vali atanırdı.
Selçukluların ilk başkenti Nişavur sonra İsfahan
sencer döneminde Merv oldu. Müsadere usulü hem
valiler hem de devlet adamları arasında
uygulanırdı. Eyaletleri hanedan üyeleri veya
şehzade, emirler, amid veya amiller idare eder.
Eyaletler valiliklere, valilikler ise kutval veya dizdar
denilen kale muhafızlarının idaresindeki kazalara
ayrılır. Belediye hizmetlerinden muhtesip , kazaların eminiyetinden
şahne sorumludur. Tabi hükümdarlar veya
eyaletlerdeki atabekler iç işlerinde serbest hareket
ederlerdi.

ASKERİ TEŞKİLAT
Ordunun başlıca kaynağı konar göçer Türklerdir. En
büyük ordudur. Başlangıçta boyların ortaya
çıkardıkları askere dayanan Selçuklu ordusu daha
sonra maaşlı ve toprak sahiplere dönüştü.
Hizmetleri mukabilinde ikta olarak emirlere ve
askere devlet arazisi tahrir ettirilerek yıllık gelirleri
dağıtıldı. İkta sahibi ölürse toprak oğluna geçerdi.
Selçuklu ordusu üçe ayrılır;
Gulaman-ı Saray: Küçük yaştan beri eğitim gören
sarayda yaşayan doğrudan sultana bağlı yılda 4
defa maaş(bistegani) alan askerlerdir.
Hassa Ordusu: Çoğunlukla türklerden gerektiğinde
çeşitli milletlerden toplanan merkezde durarak
sultanın emrine hazır durumda bekletilen askerlere
denir. Komutanlarına salar denir.
Sipahiler: Ülkenin her tarafına dağıtılmış ikta
arazisi üzerine yaşamaya, eğitime devam eden atlı
birlikler. Bunların dışında ücretli tutulan
askerler(haşer), Türkmenler ve gönüllü sınıflarda
hizmet etmiştir.
Savaş meydanında ordu merkez, sağ ve sol kol,
öncü ve artçı kuvvet şeklinde konuşlanırdı.

ADALET TEŞKİLATI
Şer-i ve örfi hukuk uygulanmaktaydı. Şer-i hukuka
kadılar bakardı. Evlenme, boşanma, nafaka, miras,
alacak verecek davaları, yetim, akıl hastaların
davaları, akrabası olmayan kadınların vasiliklerine,
noterlik işlemlerine bakardı. Davalar dışında
tereke, vakıf idaresi ve hayrat işlerinin hukuki
düzenlemesine de bakarlardı. Kadıları kadıl kudat
tayin eder, kadıl kudatı da sultan tayin eder.
Kadılara kimse müdahele edemezdi. Örfi davalara
emiri dad divani mezalim denilen mahkemeler
bakardı. Divanı mezalime zulme uğrayan,
memurlardan ve tüccarlardan şikayeti olan, verilen
kararın yanlışlığına inan herkes müracat ederdi.
Hüküm verme yetkisi sultana aitti. Sultan haftada
iki gün mahkemeye başkanlık ederdi. Topraklar
genişleyince sultan yerine vezir veya kadı veya
hanedan üyelerinden birini atamaya başladı.
Askerler arasındaki davalara kazasker bakardı.

TOPRAK YÖNETİMİ
Toprak haraci örşi ve emiri şeklinde 3 kısma ayrılır.
Hazineye ait olan ve ikta sisteminde dağıtılan arazi
emiri arazidir. Bu arazi nizamülmülk zamanında
bölünerek süvarilere dağıtıldı. Bu sistemde toprak
ve üzerinde yaşayan halk devlete bağlı ve onun
denetimindedir. Halk toprağı ekip biçmek şartıyla
geçici tapu ile toprağa sahiptır. Gelirini ikta
sahibine verir. Hükümdar iktasına has denir. İkta
sahibi bu verginin dışında fazla bir vergi talep
edemez. Toprağı işleyen halk bu hakkı evladına
bırakabilir.

SOSYAL VE EKONOMİ HAYAT
Selçuklu hanedan üyelerin dışındaki kesimin
tamamına reaya denir.Reaya devlete tabi olmak ,
vergi vermek ve üzerlerine düşen görevlerini
yapmak durumdadır.Devlet veya sultan ise onların
ihtiyaçlarının gidermek ve korumak
durumundadır.Reaya sınıfını ise göçebeler şehirler
ve köylüler diye ayrılır.

Göçebeler :Halkın önemli bir kısmını CEYHUN
nehrini geçerek Horasana geçen türkler
oluşmaktadır .Çadırda yaşıyor ve hayvancılıkla
geçimini sağlıyordu .Koyun ve at sürüleri olan
göçebelerin üretimleri et ,süt veyünden
ibaretti.Halı ve kilim ürünlerinin ticaretini yaparak
gelir elde ediyorlardı.Şehir hayatına uyum
sağlamayan göçebelerin verdikleri zararı önlemek
için devlet bu insanları ya CEYHUNUN gerisinde
tutmaya veya daha ileri kol olarak batıya sevkedip
Bizans topraklarına nakletmeyi veya oraları hedef
göstermeye çalıştı.Nitekim Sultan Sencer
zamanında bu sınıfa karşı yanlış bir tutum
sergilenmesi Oğuz isyanına neden olarak devleti
yıkıma götürmüştür.
Köylüler:Köylülerin önemli bir kısmı toprak
mülkiyetine sahip değildi .Köylü halk toprağı ekip
biçmek şartıyla geçici tapuyla toprağa sahip
olabiliyordu.Topraktan aldığı ürünün vergisini ikta
sahibine ödüyordu .
Şehirliler: Selçukluların kurulduğu Horasanda
başkent önce NİŞABUR du .Melikşah zamanında
REY başkent oldu.Sencer zamanında devleti
merkezi artık Merv kenti oldu .Şehirler içkale , asıl
şehir ve dış mahallelerden oluşuyordu.
Ülke ekonomisinin önemli ayağını ticaret alanı
oluşturmaktaydı. Verginin önemli kaynağı ziraat
ürünlerinden elde ediliyordu. Sanayii alanında da
kağıt , çini, cam,deri ve dokuma alanlarında
gelişme gösterilmiştir.
Selçuklular bir çok kurum inşaa ettiler. Medrese ,
hastane, gibi. İlk Selçuklu hastanesi NİZAMÜLMÜLK
tarafından NİŞABURDA açıldı .Sultan ALP ASLAN
zamanında açılan yeni hastanelerde Sabur b.Sehl
ve İbnü’t Tilmiz gibi doktorlar hizmet etmişlerdir .
Ordunun ihtiyacını gidermek için seyyar hastaneler
kuruldu.

İLMİ HAYAT
Bu dönemde açılan yeryüzündeki ilk üniversite
diyebileceğimiz NİZAMİYE MEDRESELERİ , asıl
amacı yıkıcı Şİİ faliyetlri kapsamındaki HAŞİŞİ
yapılanmasına ilmi alanda gereken cevabın
verilmesi ve doğru bilginin ortaya konularak halkın
biliçlendirilmesi amacıyla kurulsa da sadece
Selçuklu ilmi hayatını değil topyekün İslam
medeniyetinin gelişimine hizmet eden bir kurum
ve gelişme ortaya konmuş oldu. Medreseler sadece
din eğitimi değil astronomi ve diğer bilimleri de
vermekteydiler . Selçuklular döneminde matematik
ilmi büyük ilerleme kaydetti . Ömer Hayyam ,
Muhammed Beyhaki bu alandaki önemli insanlardır
. 1074 yılında kurulan rasathanede Ömer
Hayyam , Ebul ‘l –Muzaffer İsfizari , Meymun
b.Necip el Vasıti gibi astronomlar tarih-i
Meliki,Tarh-i Celil veya Takvim-i Meliki adıyla
meşhur Olan yeni bir takvim hazırladılar
. Bu takvim miladi
yani Gregoryen takviminden daha doğru hesaplara
dayanmaktadır . Abdurrahman el- Hazini ülkenin
enlem ve boylamlarını gösteren ‘’Zicü’s-Senceri
‘’yi

Sultan Sencere takdim etmiştir .
Tarihi ilmi Selçuklu ailesininkökeninden bahseden
Melikname ,İbn Hassul ‘un Risale-iMelikşahiye’si
,şair Ebu Tahir el-Hatuni’nin Tarihi-i Ali Selçuk ,
Sultan Sencer döneminde Ali el-Kaani tarafından
yazılan Mefahiru’l –Etrak bu alandaki önemli
eserlerden bazılarıdır . İran edebiyatının pek çok
ismleri Selçuklu sultanlarından himaye görmüşlerdir .Lami
,Cürcani , Ebiverdi ,Enveri ,Nizami ve Sadi –i Şirazi
döneminin ünlü şairleridir . Fasça edebiyat dili
olarak rağbeettirdi.


DİNİ HAYAT
Büyük Selçuklu Devleti Sünni inanca bağlı bir
devletti.Daha çok Hanefi kısmende Şafii mezhebi
yaygındı .Selçuklular amelde Hanefi itikatta
Maturidi mezhebini benimsediler. 1055 yılında
Bağdat’a girdiklerinde Şafii Kadı’l –Kudatı İbn
Makula ‘nın yerine Hanefi ebu Abdullah ed –
Demağani tayin edildi . Sultan Alparslan Bağdatta
Ebu Hanifenin kabrinin yanına Hanefiler için bir
medrese inşa ettirdi. Hanefi mezhebinin asıl
yayılma alanları ise Rey ,Buhara ,Semarkant ,
İsbicad ve Nişabur gibi kentler oldu. Ebu’l –Usr
Pezdevi ve Şemsüleimme Serahsi gibi dönemin en
ünlü alimleri bu şehirlerde yetişmişlerdir .Şafiilik
ise daha çok hicaz Mısırda gelişme gösterdi. Sünni
mezheb olan Şafii mezhebi içinde çok sayıda
medreseyi hizmete açmıştır . bundaki bir amaçda
Şii propagandasını etgisiz hale getirmekti. Şafii
uleması arasında İmamül Haremeyn Cüveyni ,Ebu
İshak eş-Şirazi İmamı Gazali sayılabilir. Selçuklu
Türkleri, sünni inancın düşmanı olan Şia ile
mücadele etmişlerdir . Şii Fatımi hilafetinin
karşısın da zayıflayan Sunni Abbasilerin yanında
yer alarak onları eski gücüne ve saygınlığına
kavuşturmuşlardır. O dönemde tefsir , hadis , fıkıh
ve kelam ilminde İslam dünyasının bugünde takdir
ettiği zirve isimler yetişmiştir . Gazzali (ö.1111),
Ebu İshak Şirazi (ö.1083), gibi önemli isismler
sayılabilir .Ebu Nasr Abdurrahim’in ‘’et-Teysir’’ adlı
eseri tefsir çalışması ,Beğavi ‘nin (Mesabihu’ssünne ) adlı hadis çalışması , Serahsinin (Mebsut )
adlı Hanefi fıkhıyla ilgili çalışması öneli eserlerden
bazılarıdır. Tasavvufun kurumsallaşmasının önemli
ölçüde tamamlandığı xı. Asra gelindiğinde başta
Horasan olmak üzere Selçuklu topraklarında çok
sayıda tarikat gelişme göstermiştir.Tuğrul Bey,
Baba Tahiri Üryan’ın nasihatlerini dinlerdi.
Selçuklu döneminin en önemli mutasavvıfı
Risale’i Kuşeyriyye adlı eseri ile meşhur
Abdülkerim Kuşeyri coğrafyayı etkilemiştir.Essülemiden tasavvuf terbiyesi alarak
Nakşibendiyye ‘nin ünlü ismi Ebu Ali el- Farmedi
‘yi etkilemiştir. Ahmet Yesevinin hem Horasan’da
hem Anadolu’da etkileri güçlü olmuştur .Türkler
arasında en yayagın tarikat ise Nakşibendiyye
tarikatıdır. XIV. Yüzyılında Bahaeddin Nakşibende
nisbetle Nakşibendiyye adını alan bu tarikatın
öncüsü Abdülhalık Gücdüvanı ‘nin Hacegan
tarikatıdır . Selçuklular çok sayıda medrese
açtılar . Bunlardan en meşhuru Nizamiye
Medreseleridir . Batiniliğin zararları ile ilmi
verilerle mücadele etmenin gerekliliğine inanan
Vezir Nizamülmülk ilk defa 1067 yılın da
Bağdatta devlet eliyele bir medrese açtı .Belli bir
bütçe ve proğramla ve müstakil bir binada
hizmet vermiştir.

SORULAR
1-Aşağıdakilerden hangisi sultanın alametlerinden
biri değildir ?
a-Taht b-Taç c-Hutbe d-Divit e-Para

2-Aşağıdakilerden hangisi adeta Türklerin tarikatı
olarak çok geniş bir alana tesir etmiş tarikattır?
a-Kdirilik b-Haydarilik c-Nakşibendilik dHalvetiyye e-Cüneydiyye

3-Gayri Müslimlerin topraklarından alınan vergi
türüne ne ad verilir?
a-Öşür b-Cizye c-İkta dHarac e-Miri

4-Yaptıkları isyanla Selçuklu devletini yıkıma
götürecek kadar tesir eden sosyal tabaka
hangisidir?
a-Ulema b-Köylüler c- Şehirliler
d-Göçebeliler e-Asker sınıfı

5-Aşağıdakilerden hangisi risalesiyle meşhur
Selçuklu dönemnin ünlü tasavvuf önderidir?
a-Abdülkadir Ceylani b-Maturidi cAmidilmülk Kunduri d- Kuşeyri e- Nizami

6-Aşağıdakilerden hangisi Selçukluların itikadi
mezhebidir?
a-Mutezile b- Eş-ari c-Hanefi dCebriyye e-Maturidi

7-Nizamiye medreseleri ilk olarak hangi tarihte
açılmıştır?
a-1057 b- 1067 c- 1077 d- 1087
e- 1097

8-selçuklular zamanın da halkın tamamını
karşılayan terim hangisidir?
a-Mevali b-Ümare c- Reaya dHanedan e- Duafa

9-selçuklu devlet teşkilatında haberleşme ve
bürakratik yazışmaları düzenleyen kuruma ne
ad
verilir?
a-Divanı istifa b- Divanı arz c- Divanı
inşs d- Divanı işraf e-Divanı hümayun

10-selçuklu devlet teşkilatında devlet işlerini ve
çalışanları denetleyen kurum hangisidir?
a-Divanı istifa b- Divanı arz c- Dvanı
inşa d- Divanı işraf e- Divanı zimam

11- Selçuklu devletinde örfi davalara kim bakar?
a-Emiri dad b-kadı c- Kadıl kullat
d-Sultan

12-Aşağıdakilerden hangi Selçuklu devletinde
hükümdarın ve sarayın muhafızlığını yapanlara
verilen isimdir?
a-Emiri şikar b-Emiri candar c-Emiri dad
d- Emiri has

13-Selçuklu devletinde kadıları kim tayin eder?
a-sultan b-Vezir c- Kadıl kullat dAtabek

14-Aşağıdakilerden hangisi vezirlik
alametlerinden değildir?
a-Çetr b-Altın b-Divid c –Taç

15-selçuklu devletinde şehzalerin eğitimi ile
hangisi ilgilenir?
a-Hümare b-Atabeg c- Melik dReaya

16-Aşağıdakilerden hangisi Selçuklu devletinde
kazaların emniyetinden sorumlu kimedir?
a-Amil b-Dizdar c- şahne d-Atabeg

17-Aşağıdakilerden hangisi başkentlik
yapmamıştır?
a-Merv b-Nişabur c-isbahan dÖtüken

18-Aşağıdakilerden hangisi Selçuklu devletinde
vezire verilen ünvandır?
a-Emir b-Müstevfi c-Hace dAmil

19-Aşağıdakilerden hangisi Selçuklu döneminde
şafii uleması arasında yer almaz?
a-Cüveyni b-Ebu Eş-şirazi c-Ebu
Abdullah ed Dameğani d-Gazzali

20- Aşağıdakilerden hangisi serahsinin Hanefi
fıkhıyle ilgili çalışmasıdır?
a-Melikname b-Mebsud c-Mefahi,rul
edrak d-Ed teysir

21-Aşağıdakilerden hangisi beğavinin hadis
alanındaki ünlü eseridir?
a-Mebsud b-Mesahibus-sünne c-Ed teysir
d-Mefahirul edrak
Cevap anahtarı:
1d 2c 3d 4d 5d 6e 7b 8c 9c 10d 11a 12b
13c 14a 15b 16c 17d 18c 19c 20b 21b
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Aralık 2020, 22:05   Mesaj No:8
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

ÜNİTE 6: HORASAN, MÂVERÂUNNEHİR VE
HAREZM BÖLGESİNDE KURULAN DEVLETLER

1.Tâhirîler (821-873)

Abbasi hilafeti içerisinde kurulan ilk bağımsız
hanedan Horasan’daki Tahirilerdir. Adını hanedanın
kurucusu Tâhir b. Hüseyin’den almıştır .Tâhir, EminMemun mücadelesinde Me’mun tarafındaydı.
Birkaç İranlı tarafından Emin’in başı kesilerek
Tâhir’e gönderildi. Tâhir de oğulları Musa ve
Abdullah ile halifelik alametlerini Me’mun’a
gönderdi. Emin’in öldürülmesi ile bütün Arapların
nefretini kazanan Tâhir, Irak’tan uzaklaştırılıp
Musul, el-Cezire, Şam ve Mağrip valisi ilan edilerek
Rakka'ya gönderildi. Halife Me’mun devleti
Horasan’dan idare etmenin mümkün olmadığına
karar vererek Bağdat’a gitti ve Tâhir’i yanına
çağırdı .Tahir kendisini Horasan ve Sistan valiliğine
tayin ettirdi. Sistan'i oğlu Talha ile idare eden Tahir
Horasan’da aile hakimiyeti kurmaya çalıştı. Bu
sırada da paralardan halifenin adını çıkartarak
kendi adına para bastırdı . Merv'de de Cuma
namazında hutbeden Memun'un adını kaldırıp
kendi adına okuttu . Bu bağımsızlık girişimlerinden
sonra Tahir halifenin casusları tarafından
zehirlenerek öldürüldü.
Tahir'in ölümünden sonra oğlu Talha Horasan
valiliğine geçmiş ve Harici Hamza ile mücadele
etmiş fakat istediği başarıya ulaşamamış. Talha
'nın ölmesiyle de kardeşi Abdullah Horasan valisi
olmuştur. Abdullah bölgeye gidip Haricileri bertaraf
etmiştir , Muhammed b. Kasım isyanını bastırmıştır.
Mazyar isyanıyla da yakından ilgilenen Abdullah
bu isyanın ünlü komutan Afşin'in tahrikiyle çıktığı
rapor etmiş ve onun ölümüne sebep olmuştur.
Abdullah öldüğünde Rey, Taberistan , ve Kirman
onun hakimiyeti altındaydı.
Abdullah’ın oğlu ikinci Tahir Horasan valisi oldu
fakat Salih b Nasr' in isyanı bastırılamayınca Sistan
Tahirilerin elinden çıktı . İkinci Tahir 'den sonra ise
oğlu Muhammed b. Tahir geldi devlet adı vasfı
olmayan Muhammed ' in döneminde Tahiriler
zayıflamaya başladı.
Saffariler'den olan Yakub b. Leys Tahiriler
Devletine son verdi .
Tâhirîler Nişabur’da bağımsız bir devlet olduktan
sonra düzenli olarak Abbâsîlere vergi ödemeye
devam ettiler. Bu vergi içerisinde gönderilen
Türkler, Abbâsî halifelerinin memlûk ordusunu
oluşturdu. Tâhirîler Arap ve İranlılara iyi
davranarak halkın gönlünü kazandılar. Sünnî
inançları ve dini hayatı önemseyen yanları ile
tanınan Tâhirîler halkın menfaatini koruma, ziraat
ve imarı teşvik etme, ulema ve şairleri himaye
etme gibi birçok alanda başarı gösterdiler.
Hanedanın asıl kolu Horasan’da yaşamaya devam
ederken ailenin diğer üyeleri X.yüzyılın sonuna
kadar Bağdat’taki garnizonun kumandanlığını
(Sâhibu’ş-Şurta) üstlendiler. Tâhirîler yukarda
söylediğimiz kuvvetli Sünnî inançlarının bir
yansıması olarak Hazar denizi etrafında yayılmaya
çalışan Şia’nın önünü kesmede başarı gösterdiler .
2.Saffariler (861-1003)
Saffârîler adlarını hanedanın kurucusu Yakub b.
Leys es-Saffâr’dan almışlardır. Adını Yakub b.
Leys’in bakırcı “Saffâr” olmasından almıştır. Sistan
ve Afganistan’ın bir kısmına hâkim olan Yakub
Tâhirîlerin elindeki Herat’ı zapt etti. Tâhirî
hükümdarı Muhammed b. Tâhir ise mücadeleyi
göze alamadı ve Yakub’a Sistan, Kabul, Kirman ve
Fars’ın idaresini bıraktı. Yakub 867 yılında
Zerenc’de adına hutbe okutarak bağımsızlığını ilan
etti . Yakub Sistan’a dönünce Halife Mu‘temid Fars
bölgesine vali tayin etti. Ayrıca Fars ve Ahvaz
bölgesini kardeşi Muvaffak’a bıraktı. Yakub,
Zebulistan ve Fars bölgesini ele geçirirerek
ilerleyişini sürdürdü. Ancak Bağdat ile Medain
arasında Dicle nehri kıyısında Deyrülakûl denilen
yerde yapılan savaşta Abbâsî ordusunun zaferiyle
sonuçlanınca Yakub Huzistan'a çekilmek zorunda
kaldı ve yakalandığı hastalıktan dolayı vefat etti.
Yakub'un yerine kardeşi Amr bin. Leys gecti.
Abbâsî halifesi Mu‘temid’e itaatini bildirdi. Buna
göre Amr, her yıl 20 milyon dirhemi Bağdat’a
gönderecek karşılığında Bağdat Sâhibu’şŞurtalığını üstlenecek ve Haremeyn’de temsilci
bulundurabilecekti.
883 yılında Fars valisi Muhammed b. Leys’in
ödemediği vergileri ödeyen Amr’ın emirliği Abbâsî
hilâfetince onaylandı. Halife Sâmânî emiri İsmail b.
Ahmed’i azledip yerine Amr’ı tayin edince
Saffârîlerle Sâmânîler karşı kaşıya geldiler. Belh
yakınında yapılan savaşta İsmail b. Ahmed, Amr’ı
mağlup ederek, 902 yılında onu öldürttü.
Sâmânîler bundan sonra Horasan’ın hâkimi oldular.
Amr’ın torunu Tâhir zamanında devlet işlerini
Sebükeri’ye bırakıp eğlenceye dalması üzerine
hazine boşaldı, vergi toplanamadı. Sistan’ın
durumu kötüleşince amcası Leys b. Ali Sistan
idaresine el koydu. Ancak Abbâsî ordusundan
destek alan Sebükeri, Leys’i mağlup etti ve esir
alarak Bağdat’a gönderdi (909). Sebükeri,
Abbâsîlere itaat arz ettiği için Kirman ve Fars
Saffârîlerin elinden çıkmıştı. Ardından Abbâsî
halifesi Sâmânî emirlerinden Ahmed b. İsmail’e
Sistan hâkimiyetini vererek Saffârîleri ortadan
kaldırmasını emretti. 911 yılında bu harekâtın
sonunda Muhammed ele geçirilerek Saffârîlerin
Leys b. Saffar koluna son verilmiş oldu.Sâmânîlere
karşı Sistan’da bazı ayaklanmalar başlaması
nedeniyle kısa bir süre Amr b. Leys’in
torunlarından Ebu Hafs Amr tahta geçirildi.
Ardından Amr b. Leys’in kızdan torunu Ebu Cafer
Ahmed b. Muhammed b. Halef başa geçirildi.
Böylece Saffârîlerin Halefîler kolunun dönemi
başladı. Saffârîler Ebu Cafer Ahmed zamanında
kısmi de olsa bir toparlanma dönemine girdiler.
Ebu Cafer’den sonra tahta geçen el-Halef’in
Gaznelilerin düşmanı Karahanlı Nasr b. Ali ile
mektuplaşması üzerine Gerdiz kalesine sürülmesi
ile devlet tarihteki yerini aldı.

3.Samaniler (873-999)
Sâmânîler 819-1005 yılları arasında Horasan’da
(İran Horasan’ı, Harezm, Mâverâunnehir, Sistan)
hüküm sürmüşlerdir. Hanedanın kurucusu Kuzey
Afganistan’ın Belh şehrinde bir dihkan (mahalli
toprak sahibi) olan Sâmân-hudâ idi. Sâmân-hudâ
Emevîlerin Horasan valisi Esed b. Abdullah el-Kasrî
vasıtasıyla Müslüman olmuştur. Torunlarıyla
beraber Halife Me’mun’a sadık hizmetleri olmuştur.
Mâverâunnehir’de güçlenen aileden Nasr b. Ahmed
bölgenin tamamının valiliğini Halife Mu‘temid’den
almayı başardı. Semerkand’da Nasr b. Ahmed,
Buhara’da ise kardeşi İsmail ülkeyi idare etmeye
başladılar. Sâmânîler putperest Türklerin akınlarına
karşı bölgeyi korumakla görevlendirildiler.889
yılında İsmail b. Ahmed kardeşi Nasr’a üstün
gelerek onu ikinci plana attı ve Sâmânîlerin
hükümdarı oldu. Bundan sonra Buhara’dan devleti
idare etmeye başladı. Henüz Müslüman olmamış
Türklerle ve yeni kurulan Karahanlılar ve
Horasan’daki Saffârîlerle mücadele etti. 900 yılında
İsmail, Saffârî Amr b. Leys’i mağlup edince halife
buna memnun oldu ve kendisi Tâhirîler ve
Saffârîler yerine Horasan valiliğine getirildi. Abbâsî
halifesi ona Mâverâunnehir-Horasan, TaberistanDeylem bölgelerinin idaresini verdi. Böylece İran’ın
doğu bölgesinin en güçlü hanedanı oldular. Sünnî
olan Sâmânîler Kuzey İran’da Büveyhîlerle
mücadele ederek Horasan ve Mâverâunnehir’de
Sünnî hâkimiyeti oluşturdular.
X. yüzyılda Sâmânîler devletinde dengeler
bozulmaya başladı. Merkezi idare kurmak isteyen
hanedana karşı asker ve toprak sahibi sınıf
isyanlarında başarılı oldu. 907 yılında İsmail ölünce
yerine oğlu Ahmed (907-914) sonra da torunu Nasr
(914-943) geçtiler. Batıda Taberistan bölgesindeki
güçlerle mücadele ettiler. Rey civarına kadar
topraklarını genişlettiler. Nasr b. Nuh (943-954)
zamanında ise Rey şehrini, Saffârîleri ve
Harezmşahları hâkimiyetleri altına aldılar.
Büveyhîlerle ve Karahanlılar ile mücadele ettiler.
Sâmânîler zamanında valiler güçlü kişilerden
oluşuyordu. Valiler aynı zamanda ordu
komutanıydılar ve Nişabur’da
oturuyorlardı.Bunlardan Alptegin Mansur b. Nuh ile
anlaşmazlığa düşünce Gazne’ye giderek Levik
hanedanına son verip Gazneliler devletinin
temelini atmıştır.
II. Nuh döneminde ise devlet yeni güçlerle
karşılaştı. Selçuklular ve Gazneliler ile mücadele
başladı. 997 yılında II. Nuh’un yerine geçen oğlu II.
Mansur tahttan indirilerek gözlerine mil çekildi.
Kardeşi II.
Abdülmelik zamanında ise Gazneliler 999 yılında
Harezm ve Horasan’ı ele geçirdiler. Bu sırada diğer
bir güç kaynağı Karahanlılar Buhara’ya hâkim
oldular. Bu yüzyılın son on yılı Sâmânî topraklarına
sahip olmak isteyen Karahanlı ve Gazneli
mücadelesiyle geçti Abdülmelik’in kardeşi İsmail
hapisten kaçıp Buhara’yı tekrar elde etti ise de bu
uzun sürmedi. Sâmânî emiri İsmail el-Muntasır’ın
1005 yılında ölümüyle Sâmânîler son buldu.
Askeri güçleri sayesinde ticaret yollarını güven
altında tutmaları Sâmânîlere iktisadi güç kattı. Bu
refah sayesinde Sâmânîler saraylarında adeta Arap
ve Fars rönesansını gerçekleştiriyorlardı. İranlıların
milli destanı Firdevsî Şehname’sini Sâmânîler
zamanında yazmıştı. IX. asırdan itibaren Müslüman
emirlerin ordusundaki Türk askerlerinin tamamına
yakını Sâmânî ülkesinden gelmekteydi. Askerlere
üç ayda bir tama’ denilen maaş verilirdi.
Memlûklerin yetiştirilmesi konusunda ise on yılı
bulan sıkı bir eğitim modeli uygulanırdı. Bu süreci
tamamlayanlar süvari birliğine katılarak vali ve
emir olma imkânına ulaşabilirlerdi.
Horasan-Mâverâunnehir ve Harezm bölgesi, en
müreffeh dönemini Sâmânîler döneminde yaşadı.
Bölge kültür ve ilim merkezi haline geldi.
Coğrafyacıların bildirdiğine göre ziraat ve ticaret
çok gelişti. Sâmânîler Türkler arasında İslâm’ın
yayılması açısından da özel bir öneme sahiptir.
Harezm bölgesi kanalıyla İslâm Dini Oğuzlar,
Hazarlar ve İdil Bulgarları arasında yayıldı. 900 yılı
civarında İdil Bulgarları Müslüman oldular.
Mâverâunnehir bölgesi kanalıyla ise Karahanlılar,
Oğuzlar arasında İslâm yayıldı. Bir süre sonra
Karahanlılar arasında çok sayıda insan Müslüman
oldu. İslâmlaşma faaliyetinde tüccarların ve
mutasavvıfların önemli katkısı bulunmaktadır.
Devlet bürokrasisinde sultan’dan sonra saltanat
nâibi, hacib, ümera, valiler, sahibu’ş-şurta,
muhtesip, âmil ve reis gelmekteydi. Vezirler
arasında el-Bel‘amî (ö.974) önemlidir. Dîvânlar
arasında Vezaret, Şurta, Müstevfî, İnşa, İstifa gibi
Dîvânlar hizmet vermekteydiler. Dolayısıyla
Sâmânî devlet teşkilatı ve Dîvân sistemi Selçuklu
ve Gazneli Devletlerini etkilemiştir .

Sâmânîler döneminde özellikle Mâverâunnehir
bölgesinde Hanefî fıkhı büyük gelişme göstermiştir.
Ebu Zeyd el-Belhî, Ebu Mansur el-Mâturîdî, Narşahî,
elFârâbî, İbn Sina ve el-Bîrûnî bu devrin büyük ilim
ve din adamlarından bazılarıdır. İslâm tarihinde
Farsça ilk defa edebiyat ve şiir dili haline geldi.
Bunlardan en önemlisi Firdevsî’dir. Diğerleri Kisâî,
Dakîkî ve Ascedî olarak ifade edilebilir.

4.Büveyhiler(932-1062)
Büveyhîler X-XI. yüzyıl arasında Batı ve Orta İran,
Irak ve Umman bölgelerinde varlık gösteren Şiî bir
devlettir. X.yüzyılda İran’ın en güçlü ailelerinden
biri olan Büveyhîler Hazar denizinin güneyinde
Taberistan ile Gilan arasında kalan bölgede
(Deylemistan) bulunuyorlardı. Dağlık bir bölgede
yaşayan Deylem halkı uzun süre İslâm fetihlerine
direndiler. X. asrın başlarında Şiî dâilerin
gayretleriyle Müslüman oldular. Büveyh’in (Bûye)
oğulları Ebu’l-Hasan Ali, Ebu Ali Hasan ve Ahmed
önceleri Gilan’daki Mâkân b. Kâkî’ye sonra
Merdâvic b. Ziyâr’a bağlı hareket eden
askerlerdendi. Merdâvic, Büveyhî kardeşlerin en
büyüğü Ali’ye Kereç valiliğini verdi. Merdâvic Türk
Memlûkleri tarafından öldürülünce Deylemliler
Büveyhîlere katıldılar .Büveyhîler Ziyârîlerin
topraklarına da el koydular. Büveyh’in diğer oğlu
Hasan, Cibal bölgesine, Ahmed ise Kirman ve
Huzistan bölgesine hâkim oldu. Ahmed Irak’a girdi
ve Vasıt’ı ele geçirdi. Abbâsî Halifesi Müstekfî onu
Bağdat’a çağırarak Emîru’l- Ümerâ olarak tayin
etti. Ahmed’e Muizzuddevle, Ali’ye İmadüddevle,
Hasan’a Ruknüddevle lakabını verdi. Büveyhîlerin
Bağdat’a girmesi ile Abbâsî Hilâfeti üzerinde 110
yıl sürecek vesayet dönemi başladı. Asıl büyüme,
siyasi ve kültürel açıdan en parlak dönem, 976
yılında Büveyhîlerin hâkimi olan Ahmed’in torunu
Adududdevle b. İzzüddindevle zamanında oldu.
Bağdat’ta yeni binalarla imar edildi, edebî ve ilmî
faaliyetler arttı. Onun zamanında Büveyhîler Irak,
Güney İran, Umman’a hâkim oldular. Batıda elCezire’deki Hemdânîlere, Taberistan’daki
Ziyârîlere, Horasan’da Sâmânîlere karşı büyük bir
gelişme gösterdiler.

Adududdevle’nin 983 yılında ölümünden sonra
toprak kavgası başladı. Bahauddevle’nin 990
yılında sultan olmasıyla ortam sakinleşti.
Bahauddevle zamanında edebiyat ve ilim dünyası
büyük himaye gördü. Vezir Sabur b. Erdeşir 993
yılında Bağdat’ta Dâru’l-İlm kuruldu. Vezirin adıyla
anılan bu kuruma 10 bin ciltlik kütüphane
vakfedildi. Bahaüddevle’nin 1012 yılında ölümüyle
Büveyhîler çöküşe geçti

Türkler ile Deylemliler arasında ciddi mücadeleler
başladı. Celalüddevle Ebu Kalicar 1044 yılında
Bağdat’ta idareyi ele geçirdi. Selçuklu Sultanı
Tuğrul Bey’in batıya yönelmesiyle Büveyhîler iyice
zayıfladı. Ebu Kalicar’ın ölümünden sonra
kumandanlardan Arslan el-Besâsîrî Bağdat’ta gücü
eline aldı. Selçuklu sultanı Tuğrul Bey 1055 yılında
Bağdat’a girdi. Arslan Besâsîrî’nin gayretleri bir
şeyi değiştirmeye yetmedi. Sembolik olarak
Fars’da yedi yıl daha sürecek olan Büveyhîler 1062
yılında resmen sona erdi.

Deylemlilerin çoğu gibi Büveyhîler de On iki imam
mezhebine şiddetle bağlı Şiî bir hanedan idi.
Muizzuddevle 8 Şubat 963 tarihinde 10 Muharrem
günü çarşıların kapatılmasını herkesin siyah
giyerek, Hz Hüseyin’in matemini tutmasını emretti.
964 yılında Gadîr-i Hum olayının gerçekleştiği 18
Zilhicce günü bayram ilan edildi. Azizüddevle
zamanında ise bu bidatlar kaldırıldı. Ayrıca Sünnîler
ile Şiîler arasındaki gerginliği hafifletmek için kızını
Abbâsî halifesiyle evlendirdi.Büveyhîler sadece
Bağdat’ta değil Isfehan, Kazvin, Rey gibi ülkenin
çeşitli yerlerinde imara büyük önem verdiler.
Saray, cami, hastane ve rasathane kurdular. Şehir
surlarını, kaleleri, yol ve kanalları imar ettiler.
Adududdevle Fars bölgesindeki Firuzabad’ı yeniden
inşa ettirdi. 100000 dinar harcayarak Bağdat’ta
Adudî Bimaristanı’nı inşa ettirdi. Bu hastanede
eğitim ve sağlık hizmetleri uzun asırlarca
sürdürüldü. Bu devirde yaşayan çok sayıda ünlü
âlimler arasından el-Fihrist’in yazarı İbnü’n-Nedim,
Matematikçi el-Buzcâni sayılabilir.

5.Harizmşahlar (1097-1231)
Harezm, Ceyhun nehri kenarında sulak ve verimli
bir bölgeydi. Onuncu asırda Gürgenç şehrinin
Sibirya ve Kara Deniz’e giden ticaret yollarının
kavşak noktasında olması iktisadi olarak
gelişmesini sağladı. Yerli bir aile olan Me’mûnîler
995 yılında nehrin sağ kısmında Afrigîler’i ortadan
kaldırarak Harezmşah unvanını aldılar. Bu
dönemde İbn Sînâ ve Sa‘lebî gibi âlimler himaye
edildi. Şeklen Sâmânîlere bağlı olan Harezm’deki
Me’munîlere 1017 yılında Gazneli Mahmud son
verdi. Yirmi yıl boyunca Gazneli Türk memlûk
valiler tarafından idare edilen Harezm, Cend
hâkimi Şah Melik’in eline geçti. 1041 yılında Şah
Melik’in öldürülmesiyle Harezm, Selçuklu
hâkimiyetine girdi .

Selçuklular atadıkları valiler ile bölgeyi idare
etmeye başladılar. Melikşah’ın buradaki valisi
Taştdar AnuşTegin idi. AnuşTegin’den sonra Harezm
valisi tayin edilen oğlu Kutbeddin Muhammed
Harezmşah ünvanını kullanmaya başladı.
Dolayısıyla Harezmşahlar, Harezm bölgesinde
AnuşTegin’in büyük oğlu Kutbeddin Muhammed
tarafından 1097 yılında kurulan ve sırasıyla Atsız,
İlarslan, Tekiş ve Alâeddin Muhammed’in saltanat
sürdüğü ve 1231 yılında Moğollar tarafından yıkılan
hanedandır. Selçuklu Sultanı Sencer’e bağlı kalan
Kutbeddin Muhammed devrinde Harezm her
alanda gelişme gösterdi .

Müslüman olmayan Türklerle, Harezm hududundaki
harplerinden dolayı da “Gazi” sıfatını alan Atsız
ismen Selçuklulara bağlı kaldı ise de gerçekte
bağımsız olmak istiyordu.Cend ve Mangışlak gibi
mühim merkezleri kendi adına zapt etti. Sencer bu
duruma çok kızdı ve onu suçladı. Bu bahane ile
Atsız istiklâlini ilan etti. Horasan yollarını kapattı,
Selçuklu memurlarını hapsetti. Bunun üzerine
Sencer 1138 yılında Atsız üzerine yürüdü. Onu ağır
bir mağlubiyete uğratarak idari düzenlemelerde
bulundu. Sencer, Merv’e dönünce Atsız tekrar
bölgede hâkimiyet kurdu. 1147 yılına gelindiğinde
Sencer’in Harezm seferiyle yine ona tâbi oldu.
Oğuz isyanı sürecinde zor günler yaşayan Sultan
Sencer’e destek olmaya çalıştı. Oğuzlara mektup
yazarak Sultan Sencer’e tabi olmalarını tavsiye
eden Atsız, 1156 yılında öldü.

Atsız’dan sonra yerine geçen veliaht oğlu İl-Arslan
muhaliflerini ortadan kaldırdı. Askerin iktalarını ve
maaşlarını artırdı. 1157 yılında Sultan Sencer’in
ölümünden sonra ise doğunun en kudretli
hükümdarı haline geldi. İl-Arslan’ın ölümü üzerine,
küçük oğlu Sultanşah tahta oturdu (586/1172).
Fakat ağabeyi Tökiş (Tekiş) Karahıtaylar’a iltica
ederek onlardan askeri yardım aldı. Kardeşinin
firarı ile kolayca Hârezm tahtına geçen Alâeddin
Tekiş sülâlenin belki en büyük şahsiyetidir.
591/1194’te Rey civarındaki savaşta Irak
Selçukluları Sultanı II. Tuğrul’u yenerek onu
katleden Tekiş, İran ve Irak-ı Acem’in hâkimiyetini
eline geçirdi ve böylece Büyük Selçuklu
İmparatorluğunun siyasî varisi olma yolunda
önemli bir adım atmış oldu. Tekiş bundan sonra
“Sultan” ünvanını kullanmaya başladı. Abbâsî
Halifesi Nâsır ile yaptığı mücadelede, hilâfet
ordusunu yenen Tekiş 597/1200’de Hârezm’de
(Şahristan yolunda) öldü . Tekiş’ten sonra
Harzemşah Alâeddin Muhammed (1200-1220)
oldu.

Alâeddin, Gur Sultanları Şihâbüddin ve Gıyasüddin
ile mücadele etti. Gösterdiği zaferlerin
neticesindendir ki Alâeddin “İskender-i Sâni ve
Sancar” lakaplarını almıştır. İmparatorluk sınırları
genişleyerek Sır-Derya’dan Irak-ı Arab’a kadar
uzandı.
615/1218’de Alâeddin, Cengiz’in elçilerini kabul
etti ve bir ticaret anlaşması yaptı. Bir Moğol
kervanının Otrar’da Harezmlilerce yakalanıp
öldürülmesi üzerine Cengiz, suçluların teslimini,
malların da tazminini istedi. Alâeddin bu teklifi
reddettiği gibi gönderilen elçileri de öldürttü
(1218) Bu hadiseden sonra Cengiz Han, 617/1220
yılından itibaren Harezmşahlar ülkelerini istilâ
etmeye basladi ve Alaeddin'i köşeye sıkıştırdı.
Alaeddin Hazar Denizinin güneydoğu sahillerine
yakın Abiskün adalarından birine sığındı. Orada
617/1220’de vefat etti.

Alâeddin Muhammed’in yerine geçen Celâleddin
Harezmşah vatan müdafaasında büyük gayret
gösterdi ise de, Moğol seli karşısında tutunamadı
ve talihini diğer memleketlerde denedi.Selçuklu
hükümdarı Alâeddin Keykubad ile yaptığı
Yassıçemen Savaşı’nda ağır bir mağlubiyete
uğradı. Daha sonra Moğollara karsı ondan gelen
ittifak tekliflerini hiç bir Türk ve İslâm Devleti kabul
etmedi. Moğollara art arda yenilen Celâleddin,
Mukan yakınında tekrar bir Moğol baskınına
uğrayarak bütün kuvvetlerini kaybetti. Kaçtığı
Silvan dağlarında öldürüldü. Onunla birlikte Doğu
Anadolu’ya gelen ve Moğollar önünden çekilen
Harezmliler Selçuklu Devleti hizmetine girdiler.

6.Safeviler ( 1501-1736 )
XVI ve XVII. yüzyılda Tebriz merkez olmak üzere
İran, Horasan, Gürcistan,Azarbaycan, Dağıstan,
Türkmenistan, Doğu Arabistan, Doğu Anadolu
bölgelerinde hâkimiyet kuran bir devlettir. Safevî
nisbesi Erdebil sufilerinden Şeyh Safiyuddin’in
soyundan geldikleri için verilmiştir. Aslen Türk olan
Safiyyüddin, Sünnî iken daha sonra daha sonra
gelen oğulları Sadreddin, Hoca Ali, İbrahim ve Şeyh
Cüneyd dönemlerinde Şiî bir karakter almıştır.
Şiîliğe kayma Şeyh Cüneyd zamanın büyük oranda
tamamlanmıştır. Şeyh Cüneyd muhalif olduğu
Şirvan şahı Halil ile yaptığı savaşta 1460 yılında
öldürüldü. Yerine geçen oğlu Haydar, dayısı Uzun
Hasan’ın kızı Halime Begüm ile evlendi. Bu
evlilikten Safevî devletinin kurucusu Şah İsmail
doğdu. Haydar müntesiplerine kızıl başlıklar
giydirdiği için Safevî tarikatına girenlere kızılbaş
denilmeye başlandı.

Akkoyunlu hükümdarı Elvend Bey’i bertaraf ederek
Tebriz’e dönen İsmail, 1501 yılında kendisini Şah
ilan ederek Safevî devletini kurdu. Şah İsmail Şiîliği
yaymaya başladı ve Tebriz’de on iki imam adına
hutbe okuttu. Şiîliği kabul etmeyen çok sayıda
insanı öldürdü. Bundan sonra Anadolu’ya yöneler
Osmanlı topraklarında Şiî mezhebini yaymaya
çalıştı. Yıldırım Bayezid bir heyet göndererek onu
uyardı. Şah İsmail Osmanlılarabağlı olduğunu
bildirmesine rağmen Sünnîliğe karşı yürüttüğü
çalışmalara devam etti. 1505 yılında Kazvin’de
Hâlidîleri toptan katletti. 1507 yılında
Dulkadiroğullarına ait Erciş, Ahlat, Bitlis ve
Elbistan’ı işgal ederek on binlerce Sünnî Müslümanı
katletti. 1509 yılında Irak-ı Arab seferini
düzenleyerek Bağdat’ı işgal etti. Burada pek çok
sünnî âlimin türbesini yıktırarak çok sayıda Sünnî
Müslümanı öldürdü.

Siyasi başarılarının yanında Şah İsmail Şiî
propaganda çalışmaları kapsamında derviş
kılığında birçok adamını Osmanlı ülkesine
gönderdi. Bunlardan biri Şahkulu’dur. Şahkulu
Osmanlı kuvvetlerini üst üste yenerek Kütahya’yı
tahrip etti. 1514 yılında Çaldıran savaşında ağır bir
darbe yiyen Şah İsmail meydandan kaçtı. Bu sırada
Özbekler Horasan’ı yeniden ele geçirdiler. Şah
İsmail 1524 yılında öldüğünde geniş bir ülke ve Şiî
bir devlet bıraktı. Şah Tahmasb, Özbekler ve
Osmanlılar ile mücadeleye devam etti. 1548
yılında Tebriz seferine çıkan Kanûnî, Safevî
ordusunu Meren’de yendi. Şah Tahmasb II. Selim
ve III. Murad’ın cüluslarını tebrik etti. 1576 yılında
kızılbaş reisleri arasında çıkan bir anlaşmazlıkta
zehirlenerek öldürüldü. Yerine geçen İsmail Mirza
Sünnîlere biraz daha ılımlı davrandı. Osmanlılarla
anlaşma yaptı. Devlet kademelerinde kızılbaşları
tasfiye edip kendine bağlı insanları atamaya
başlayınca 1577 yılında zehirlenerek öldürüldü .
Yerine geçen amâ Muhammed Hudâbende, Hamza
Mirza’yı veliaht ilan edip işleri hanımına bıraktı. III.
Murad anlaşmanın bozulduğunu ileri sürerek
Safevîlere savaş ilan etti ve onları Çıldır ovasında
yendi. Tiflis ve Şirvan bölgesi Osmanlılara geçti.
1586 yılında Hamza Mirza da öldürüldü. 1588
yılında tahta çıkan Abbas Mirza Osmanlılar ve
Özbeklere karşı aşırı düşmanca bir siyaset izledi.
Daha sonraları Osmanlılarla anlaşan Abbas Mirza
Avrupa Devletlerine yanaşarak Osmanlıya tekrar
savaş açmak istedi fakat 1628’de öldü. Abbas
Mirza'dan sonra bir çok kişi tahta oturduysa da
Safevi Devleti 1736 yılında III. Abbas’ın ölümüyle
sona erdi.

DEĞERLENDİRME SORULARI
1-Tâhirîler devletini aşağıdakilerden hangisi
kurmuştur?
a-Baba Tâhir b-Tâhir b. Aşur c-Tâhir b. Hüseyin
d-Rafi b. Leys e-Amr b. Leys

2- Yakub b. Leys tarafından kurulan ve bakırcı
anlamına gelen bir lakaptan adını alan
devlet hangisidir?
a-İhşîdîler b-Büveyhîler c-Saffârîler dHarezmşahlar e-Safevîler

3- Aşağıdakilerden hangisi Şiî karakterli bir Türk
devletidir?
a-İhşîdîler b-Tâhirîler c-Safevîler dTolunoğulları e-Harezmşahlar 4-1231 yılında
öldürülen ve devletin son bulmasına neden olan
4-Harezmşah sultanı aşağıdakilerden hangisidir?
a-Kutbeddin b-Anuştegin c-Atsız dCelâleddin e-Alâeddin

5- Gadiri Hum olayını bayram, Hz. Hüseyin
öldürülmesini matem günü ilan eden
Büveyhî emiri aşağıdakilerden hangisidir?
a-Adududdevle b-Muizzuddevle cYeminuddevle d-Celalüddevle e-Arslan elBesâsîrî

6- 1507 yılında Dulkadiroğullarına ait Erciş, Ahlat,
Bitlis ve Elbistan’ı işgal ederek on
binlerce Sünnî Müslümanı katleden Safevî sultanı
kimdir?
a-Şeyh Cüneyd b-Uzun Hasan c-Şeyh
Safıyyüddin d-Şah İsmail e-Haydar

7- Son Sâmânî emiri aşağıdakilerden hangisidir?
a-Nasr b. Ahmed b-İsmail b. Ahmed c-Nasr b.
Nuh d-İsmail el-Muntasır e-Mansur

8-Tâhirîlerr devletine aşağıdaki komutanlardan
hangisi son vermiştir?
a-Muhammed b. Tuğç b-Tâhir b. Hüseyin cCelâleddin Harezmşah d-Yakub b. Leys e-Amr b.
Leys

9-Tâhirîler hangi dönemde zayıflamaya
başlamıştır?
a-Tâhir b. Hüseyin b-Abdullah b. Tâhir cMuhammed b. II. Tâhir d-Talha b. Tâhir e-Ahmed
b. Tolun

10- Henüz Müslüman olmamış Türklerle
mücadelede öne çıkan hanedan
aşağıdakilerden hangisidir?
a-Tâhirîler b-Eyyûbîler c-Sâmânîler dSaffârîler e-İhşîdîler

11- Aşağıdakilerden hangisi Tahir b. Hüseyin'in
Horasan ve Sistan valiliğine atandıktan sonra
yapmış olduğu gelişmeler arasında yoktur ?
a-Merv'de Cuma namazında hutbeyi halife Memun
yerine kendi adına okutması
b- Bağımsızlık girişiminde bulunması
c- Oğlu Talha’yı Horasan valiliğine atanması
d- Aile hakimiyeti oluşturması
e- Kendi adına para bastırması

12-Aşagidakilerden hangisi Abdullah b. Tahir 'in
bastırdığı isyanlar arasında yoktur?
a-Mazyar isyanı. b- Muhammed b. Kasım isyanı
c- Hariciler isyanı. d- Salih b. Nasr’ isyanı

13-Mazyar isyanını tahrik ettiği gerekçesiyle
öldürülen ünlü komutan kimdir ?
a-Kavurt. b- Afşin. c- şah İsmail. d- Artuk. eMemun

14- Amr b. Leys 'in Abbasi halifesi Mutemid 'e
itaatini bildirmesiyle aşağıdaki hangi gelişme
yaşanmamıştır ?
a-Her yıl 20 milyon ödemiştir b- Saffarilerin
halifeler kolunun dönemi başlamıştır
d-Haremeyn'de temsilci bulunduran ölecektir. eBağdat Sahibus Şurtalığını üstlenmiştir.

15-Saffarilerin son bulması hangi olaya bağlıdır ?
a-Yakub b. Leys ‘in ölümü. b- Kirman ve Fars
valiliğinin elden çıkması
c- el-Halef 'in Gaznelilerin düşmanı Nasr’ b. Ali ile
mektuplaşması
d- Ebu Cafer Ahmed 'in tahta çıkması 16-
16-Aşağıdakilerden hangisi Samaniler döneminde
yaşayan ilim adamlarından değildir?
a-Farabi. b- ibn Sina. c- el-Buruni d- elMaturidi. e- el- Buzcani

17-Darul İlmin kurucusu kimdir ?
a-Tuğrul Bey. b- Muizzuddevle. c- İbnün Nedim
d- Ebu Ali Hasan e- Sabur b.Erdesir

18-Büveyhilerin siyasi ve kültürel açısından en
parlak dönemi kimin zamanında olmuştur ?
a-Ebu Hasan Ali. b- Adudduddevle c- Ebu
Kalicar. d- Muizzuddevle

19- Samaniler hanedanının kurucusu kimdir ?
a-Saman huda. b- şah İsmail. c- Ebu Hafs Amr.
d- Talha b. Tahir

20- İsmail b. Ahmed 'in Amr bin Leys ' i
yenmesinden sonra Abbasi halifesi ona hangi
bölgelerin valiliğini vermiştir?
a-Maveraunnehir Horasan Kirman. cSistan ve Mâverâunnehir
b- Kirman Fars Sistan
d- Mâverâunnehir Horasan Taberistan Deylem

21-İranlilarin Milli destanı Firdevs'i Şehnamesi
hangi dönemde yazılmış?
a-Tahiriler. b- Büveyhîler. c- Saffariler. dSamaniler
22- Bağdat’taki Adudi Bimaristan ve Fars'taki
Firuzabad 'i inşa eden kimdir ?
a-Ebul Hasan Ali. b- Adudduddevle. c- Ebu Ali
Hasan d- Ahmed

23- El- Fihrist'in yazarı kimdir ?
a-Buruni. b- Buzcani c- ibnün Nedim. d- ibn
Sina

24- İskender-i Sani ve Sancar lakapları kim için
kullanılmıştır?
a- Alaeddin b- Tekiş. c- Atsız. d- Mahmud

25- Safevi Devletini kim kurdu ?
a-Şeyh Safiyuddin. b- Şah İsmail. c- Şah
Tahmasb. d- Şeyh Cüneyd

26- Kendisini Şah ilan eden , Şiiliği yaymaya
çalışan ve on iki imam adına hutbe okutan kişi
kimdir ?
a-Yakub b. Leys. b- Şeyh Cüneyd. c- Alâeddin.
d- İsmail

27- Şiiliği yaymak için Osmanlı devletine casus
olarak gönderilen derviş aşağıdakilerden
hangisidir?
a- İsmail Mirza. b- Ferhat Paşa. c- Şahkulu
d- Abbas Mirza
CEVAP ANAHTARI= 1.C 2.C 3.C 4.D 5.B 6.D 7. D
8.D 9.C 10.C 11. C 12.D 13.B 14.B 15.C 16.E 17.E
18.B 19.A 20. D 21.D 22.B 23.C 24.A 25.B 26.D
27.C
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Aralık 2020, 22:14   Mesaj No:9
Medineweb Baş Editörü
Mihrinaz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu: Mihrinaz isimli Üye şuanda  online konumundadır
Medine No : 14593
Üyelik T.: 15 Kasım 2011
Arkadaşları:68
Cinsiyet:Anne
Memleket:MEDİNEWEB
Yaş:43
Mesaj: 12.364
Konular: 1263
Beğenildi:11774
Beğendi:8954
Takdirleri:26191
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

İslamTarihi 7.ÜniteÖzeti
Tolunoğullar ı

Adını hanedanın kurucusu Ahmed bin Tolundan
almıştır. Suriye ve Mısır ’da hüküm süren
devletlerdendir. Ahmet Bin Tolun iyi bir eğitim
almış Arapçası olan iyi bir hafızdır. Halife
mütevekkil zamanında 20 Yaşında babasının yerine
Kumandan olmuş , seferlere katılmıştır. Mısır ’da
çıkan isyanı bastırınca itibarı artmıştır. Şam’da
Ahmet Bin İsa eş –şeyh isyanını bastırmak
amacıyla askeri Bir birlik kurmuştur ve hükümet
merkezini Fustatin kuzeydoğusunda yeşkür Dağının
eteğinde katai semtini kurarak oraya taşıdı. Mısır
’da gösterdiği başarılarından dolayı iskenderiyenin
de İdaresi Ahmed bin Toluna verilmiştir.
Mısırda güçlü kara ve deniz ordusuna sahip olan
Ahmet Beye suğur bölgesi halkının isteğiyle Tarsus
Bölgesi ’nin İdaresi de bırakılmış tır. Kayınpederi
Yarcuhet -Türkinin ölümünden sonra bütün Mısır ’a
hakim olmuştur. Bu sırada Abbasi halifeliği Ahmed
bin Tolundan mali ve askeri yardım istemiş fakat
Ahmed bin Tolun halife muvaffakı tanımadığını ilan
etmiştir. Bu olaydan sonra ismen halifeye bağlı
müstakil bir hükümdar gibi hareket etmeye
başlanmıştır. Suriye seferi sonunda Fırat ’ın
batısındaki bütün vilayetler ,batıda Berka ve
trablusgarptan doğuda Fırat nehrine kadar olan
Topraklar tolunoğulları'nın idaresine girmiştir.
Ahmed bin Tolunun Suriye ve Filistini ele geçirmesi
kendi adına Ahmedi veya tolûni dinarı denilen Para
bastırması üzerine muvaffak onu Mısır valiliğinden
azl etmiştir. Bunun üzerine Hilafet makamı ile
irtibatını kesen Ahmed bin Tolun bağımsızlığını ilan
etmiştir

Tarsus bölgesinde çıkan bir isyanı bastırmak için
çıktığı seferde 884 tarihinde vefat eden Ahmed
binTolunun yerine 2.oğlu humaraveyh geçmiştir.
Tolunoğullarının başına tecrübesiz birinin geçmesi
Abbasi halifesini ümitlendirmiş ve Suriye’yi almak
için ordular göndermeye başlamistir. 884 de
tevvahinde muvaffak mağlup olmustur.
Humareveyhigittikçe kuvvetlenmesi Abbasileri ona
yaklaşmak zorunda bırakmistir. Toluno ğullarının
Mısır ’daki hükümdarlığının tanınması Suriye,
Filistin sugur Anadolu ve irmîniye bölgelerinin 30
yıllığına onlarin idaresine verilmesine yönelik
antlaşma yapilmistir.
12 yillik Humareveyh donemi Tolunogullarinin en
parlak donemi olmuştur. Humareveyhten sonra
kumandanlar arasinda cikan rekabetten ordu
bölünmüş ve 14yaşında olan oğlu Ceyş tahta
cikarilmistir. 6 ayin sonunda öldürülen Ceyş ten
sonra Ebu musa Harun doneminde de
kumandanlar arasi mücadele devam etmiştir
.Onun da oldurulmesiyle Şeyban b . Ahmed b
.Tolun gecmistir. Sadece 9 gun sultan olabilen
şeybanin Bagdata gönderilmesiyle Misirdaki ilk
müstakil hanedan 10 Ocak 905 te yıkılmışt r .

Siyasi ve kültürel durum:
Şeklen abbasilere bağlı görünen ancak müstakil bir
devlet hüviyetinde olan Tolunogullari , vergilerini
içeride tuttuğu için imar faaliyetleri gelişmiştir.
Doğu batı yolu güvensiz olduğu için ticaret yolu
Mısır ’a kaymıştır. Görevlere daha çok Türk asıllı
kişiler getirilmiştir. Bürokratik faaliyetler için
divanlar kurulmuştur.Diplomasi gelişmiştir. Ahmet
Bin Tolun donanmaya önem vermiştir ve Akka
Kalesi ile Akka limanını inşa ettirmiştir.En parlak 2
devir Ahmed b.Tolun ve Humareveyh dönemidir
.Ülkede tüm toplumlara hoşgörü ile yaklaşılmıştır.
Hatta yanan Meryem Ana kilisesi ’ni yaptırmaya
yardım edilmiştir.Hastalar ı n ücretsiz tedavi edildi
ğ i hastane inşa edilmiştir. Sulama, Ziraat, mimari
alanda faaliyetler yapılmıştır.Humareveyh güzel bir
park yaptirmis, askerleri için ise hipodrom
yaptırmıştır.

ESERLERİ:
Dilciler : Velidb . Muhammed et temim *Ahmedb .
Cafer
Islam tarihî : Ibn daye_kitab –ul mükaafe
Ahmedb . yusufed-daye: tarihçi astronom ve
matematikci
Risale fil nisbe ve tenasub : Geometri


IHŞİDİLER
Mısırda kurulan bu hanedanin adi Muhammed b .
Tuğça verilen Ihşid unvanindan gelmistir. Şeklen
Abbasi hilafetine bagli ama fiilen bağımsız hareket
edip Mısır Suriye ve Filistinde hukum surmuslerdir.
Muhammed b . Tuğç 882 de Bağdat ta dogmustur.
Misir valisi Ebu mansur Tekinin hizmetine girmis,
Fatimilerle yapilan savaşlara katilmis, Ebu
Mansurun en yakin adamlarindan olmuş ve Hama
valiliğine getirilmistir. 927 de aralari bozulunca
kaçmiş ve Hac yolu muhafızlığı yapmıştır. Basarilari
sonucu Halife muktedir Filistin valiliğine atamıştır.
Sonra Dimaşk valisi ve Ebu Mansur Tekiniin
ölümüyle Râzi bi iznillah tarafından MISIR valiliğine
getirilmistir.(934) Boylece Ihşidiler döneminin
temelleri atılmıştır. Razi, 939 da veziri Fadl b .
Cafer ibnul Furati elçi olarak gönderip ona Fergana
hükümdarlarının kullandığı IHŞİD unvanini
vermistir. Bundan sonra bu unvanı kullanan Mısır
valileri yarı bağımsız olarak Mısırı idare etmişlerdir.
Muhammed b . tuğç iktidarı ele alınca Mâzerai
ailesiyle, eski umera ibn Râik ile mücadelelerde
bulunmuştur . Raikile Arişte yapilan savaşı tuğç
kazanmistir. Sonrasinda yapilan antlaşmayla Mısır
Ihşidilere,Suriye ise ibn Râike bırakılmıştır.
Ibn Raikin ölümünden sonra Suriyeyi de ele
geçiren Tuğç oğlu Ûnûcurun veliaht ilan etmistir.
Ölümüyle 15 yaşındaki oğlu ûnúcûruna Ebul Misk
Kâfur vasi tayin edilmistir. Onun yönetimiyle Ihşidi
ordusu Kâfuriler ve Ihşidiler olarak 2ye ayrılmıştır.
Ünûc ûrun ölümüyle Ali b. Muhammed başa
geçmiş, Kâfur hakimiyetiyle mucadele etmesine
rağmen yeterli askeri ve maddi destek bulamadığı
için muvaffak olamamistir .

Ali b .Muhammedin ölümünden sonra Kâfur, Halife
Muti-Lillaha kendini Mısır valisi olarak tayin ettirip,
adina hutbeler okutmuştur. Abbasiler ve Fatimiler
arasındaki rekabeti de firsat bilip 2 yıl daha fazla
bir süre Mısıri idare etmistir.
Kâfurun ölümüyle 11 yaşındaki oğlu Muhammed el
ihşide biat edildi. Ancak iç meseleler ve Fatimilerin
de etkisiyle 969 da Ihşidiler devleti sona erdi.
Sosyal, kültürel ve askeri durum:
Ordu türkler ve zencilerden
oluşuyordu.Donanmaya önem verilmistir. Tuğç
döneminde 400 bin kişilik ordu kurulduğu
bildirilmektedir .Ilim ve edebiyata onem verilmiş
fustat şehrinde Sûku'lVerrâkin denilen kitapcilar
çarşısında münazaralar duzenlenmektedir.
Meşhur alimler :fıkıhta ibnul Haddad, hadiste; Ebu
Bekir el haddad.
Şiirde Mütenebbi , edebiyatta Sibeveyh, tarihte;
Ibn Zülâk
Mısır kadısı . ......Ebu bekir el haddad
Ibn Zul âk ın eseri........siretü Muhammed b .tuğç
ve Fedailü Mısr


FATIMÎLER
Kuzey Afrika ve Mısır ’da hüküm sürmüş şii bir
devlettir. Kendilerini Hz Ali ’nin kızı olan Hazreti
Fatma’ya nispet etmelerinden ötürü Fatimiler
olarak anılan bir devlettir . Fatımiler Şii düşüncesi
üzerine kurulmuş bir devlettir. Ilk Fatimi halifesi
kabul edilen Ubeydullah el Mehdi, İsmaili daisi olan
Ebu Abdullah eş -Şii ’nin kendisi için uygun bir
ortam hazırlanmasından sonra Kuzey Afrika’ya
yönelmiştir 910 yılında “Mehdilidinillah” ve “emir
ül müminin” lakaplarıyla halife ilan edilen
Ubeydullah tam bir hakimiyet kurmak adına 2 yıl
sonra Ebu Abdullah’ ı ortadan kaldırmıştır.
Fas ’tan Mısır ’a kadar bir çok toprağı ele geçiren
Ubeydullah buradaki bir çok şehri de haraca
bağladı. Ancak Maliki mezhebinin yoğun olduğu bu
bölgede bir çok tepkiyle karşılaştı ve Mısır ’a
Yönelerek iki kez ele geçirme girişiminde bulundu
fakat bu girişimler başarısızlıkla sonuçlandı .
Fatımilerin oluşturduğu bu tehdide karşılık
Abbasiler ülke idaresini güçlü komutan Muhammed
BinTuğç‘a verdiler. Buna karşılık Ubeydullah Tunus
’ta Mehdiye kentini kurdu ve başkent ilan etti.(920)
Babas ı Ubeydullah’dan sonra 934 yılında Fatımi
halifesi olan Kaim Biemrillah, güçlü bir Ordu ve
Donanma kurarak Afrika’da gücüü artırdı. İtalya’
nın güneyindeki Cenova Fas İskenderiye gibi bir
çok şehri fethetti. Döneminde çıkan Harici
isyanlarını saldırılara rağmen zorda olsa kontrol
etti ve aynı yıl vefat etti.(946)
Kaim Biemrillah’dan sonra Fatımi halifesi olan
Mansur kendi adıyla kurduğu Mansuriye’yi Başkent
yaparak buraya taşındı 929 yılında Karmatiler
tarafından söküp götürülen HacerülEsved ‘in
yerine götürülmesini emretmiş ve bu emir yerine
getirildikten 3 yıl sonravefat etmiştir.(953)
Yerine geçen oğlu muiz lidinillah döneminde
Bizansla barış anlaşması imzalanarak Sicilya
tamamen ele geçirildi. 969 yılında ordu komutanı
olan Cevher tarafından Fustat (EskiKahire) ele
geçirilerek Fatımilerin yeni merkezi oldu. Cuma
Camii olarak el Ezher inşa edildi. Hicaz ’da
hakimiyet kuran Fatımiler kutsal toprakları koruma
görevini elde ederek büyük itibar kazandılar . Artık
küçük bir devletten büyük bir imparatorluğa
dönüşen Fatımiler hutbe ve paralardan Abbasi
halifesinin adını çıkararak yerine Muiz Lidinillah
adını yerleştirmişlerdir. Bu dönemde ekonomik
kalkınmayı sağlayıp imar faaliyetlerine önem veren
Muiz , İsmailifıkhını derleterek Gadir –iHum gününü
resmi bayram ilan etti ve 975 yılında öldü. Muiz
Lidinillah’ın oğlu Aziz Billah Mısır fethinden sonra
tahta ilk çıkan halife olma ünvanını aldı. Bolluk,
dini müsamaha ve kültür dönemi olan Azizbillah
dönemi Fatimilerin en geniş sınırlarına ulaştığı
dönemdir. Medrese ve kütüphanelerin kurulduğu
dönemde Ezher bir kültür merkezine dönüştürüldü.
996 yılında AzizBillah’ın vefat etmesiyle yerine
geçen Hakim Biemrillah çelişkili karakteri, tutarsız
eylemleri, baskıcı tutumu ve uyguladığı zulümler
ile bilinen birisiydi . Sahabeye sövme geleneğini
başlatan ve yaygınlaşmasını sağlayan
HakimBiemrillah daha da ileriye giderek ilahlık
iddiasında bulunup Dürzilik adıyla yeni bir Şii
mezhebin oluşmasına sebep oldu.
Hakimbiemrillah‘dan sonra Hilafet makamına
çocuk yaştaki kişilerin geçmesi ile yönetim
vezirlerin veya komutanlar ın eline geçti. Son
Fatımi halifesi AdidLidinillah’ın ölümüyle 1171
yılında Fatımi Hilafeti son buldu.

EYYUBİLER
Adını hanedanın kurucusu Selahaddin’in babası
Necmeddin Eyyub ’dan almıştır. Eyyubiler Zengîler
’in Memlükler ise Eyyubiler ’in devamıdır. Köken
itibarıyla Hezbaniyye Kürtleri’nin Revadiyye koluna
mensup olan Eyyubiler devlet yapısı açısından tam
bir Türk devletidir. Ailenin tarih sahnesine çıkışı
131 yılında İmaduddin Zenginin Abbasi halifesi
Müsterşid billah ve Karaca Saki ’ nin kuvvetlerine
yenilerek Tekrit ’ e sığınması ve şehrin Valisi
Necmettin Eyyub ’ un ona yardım etmesi ile
görülür. Bundan sonra Musul atabeyi Zengi ile
dostluğunu pekiştiren Eyyubiler Selahattin’in
doğumundan sonra Musul'a giderek Zengi ’ nin
hizmetine girmişlerdir.

Mısır Seferleri:
İç karışıklıklar içerisinde olan Fatımi Devleti ’ nin
durumundan yararlanarak Mısır’ı fethetmek
İsteyen Eyyubiler, Sünni çevreninde yardımını
alarak Mısır'dak iFatımi idaresine son vermeyi
istemişlerdir. 1164 ve 1167 yılları arasında Mısır ’a
iki sefer düzenlenmiş ancak bu seferlerden sonuç
alınamamıştır. 1168 yılındaki 3.mısır seferinde
ağırlığı Oğuzlardan oluşan 7000 kişilik bir Süvari
gücü karşısında bir şey yapamayacağını anlayan
Kudüs Haçlı Kral ıI.Amoury ’ un ülkeden
ayrılmasının ardından vezirlik makamına getirilen
Selahattin ile tam hakimiyet sağlandı.
Fatımi hilafetinin ortadan kalkması:
Vezirlik makamına gelen Selahattin yerli halkın
muhalefeti ile karşılaştı. Muhaliflerin kendisine
karşı yaptığı gizli işbirliğinin farkına varan
Selahaddin ele başları Cevher ’i yakalayarak idam
ettirdi. Isyanı bastırıp içte ve dışta güvenliği
sağladıktan sonra, şii anlayışı kaldırarak yerine
Sünni anlayışı yerleştirdi.Nureddin’in emri ile 1171
yılında Fatımi halifeliğine son vererek hutbeyi
Abbasi halifesi adına okuttu.
Nureddin’ in ölümüne kadar Selahattin'in
faaliyetleri:

1170 yılında Mısır ile Şam arasındaki irtibat
açısından önemli bir merkez durumundaki Eyle
şehrini ve Kalesi'ni haçlılardan aldı İtalyan şehir
devletleri ile ilişkilerini ticari anlamda önemli bir
konuma getirerek ihtiyaç duyduğu hammaddeleri
sağladı. 1174 yılında Yemen'de Türk hakimiyetini
sağladı. Aynı tarihte Kuzey Afrika’ya Bir birlik
yollayarak Libya’nın büyük bir kısmını ele geçirip
Türk hakimiyetinin temellerini atmış oldu.
Nureddin'in ölümü ve Selahattin'in bağımsızlığı:
Selahattin, Nurettin'in ölümünden sonra oğlu Melik
Salih‘e olan bağlılığını da devam ettirdi. Ancak
yöneticilerin hakimiyeti ele geçirme konusundaki
çekişmelerine katılmak zorunda kalan Selahattin’
in birliği sağlaması 10 yıldan fazla bir süreyi buldu.
Haçlılarla işbirliği yapan bölge yöneticilerine
rağmen birliği tesis eden Selahattin bağımsızlığını
ilan etmiş ve yönünü haçlılara çevirebilmiştir.

Bizans‘la münasebetleri:
Bizans'ın 1181 yılında Kahire’ye Elçi gönderip
dostluk antlaşması imzalanması ardından, 1185
yılında İmparator tarafından bir elçi heyeti
gönderilerek haçlılara karşı ortak tavır alınması ve
Kudüs ’ ün fethi durumunda Hristiyanların
mukaddes yerlerinin idaresinin Bizans’ a verilmesi
istendi.

Hıttîn zaferi ve Kudüs' ün fethi:
Selahattin, 1186 yılında Mısır’dan Şam’a gitmekte
olan bir kervanın vurulup, anlaşmanın ihlali nedeni
ile istediği tazminatı alamaması sonucu Kudüs
Haçlı Krallığı topraklarına bir sefer düzenlemeye
karar vermiştir. Hıttîn Zaferi ve Kudüs ’ ün fethi haç
lıların ellerindeki toprakların büyük kısmının geri
alınması Avrupa’da büyük bir tepkiye neden olmuş
ve yeni bir Haçlı Seferi ’nin yapılmasına sebep
olmuştur. Selahattin 4 Mart 1193 yılında Dımaşk’ta
vefat etmiştir.

Devletin sınırları:
Eyyubiler Devleti‘nin coğrafi sınırları Tunus'tan
İran'ın Hemedan şehrine, Yemen'den Malatyave
Malazgirt'e kadar uzanmış tı.
MelikAdil:
Selahattin’ in çocukları arasındaki anlaşmazlığı iyi
değerlendirerek yönetim boşluğunu kendi ve
çocukları ile doldurulmuştur. Haçlılara karşı ılımlı
bir politika izlemesi sonucu Cihat fikri onun
zamanında iyice zayıflamış tır. 1218 yılında V.Haçlı
seferini engelleyemeyen Adil haçlıların kendi
savunma kulelerini ele geçirdiklerini duyunca
üzüntüsünden öldü.
MelikKamil:
MelikKamil ’ in tahta çıkmasına karşı olanların
çıkarttığı karışıklık nedeniyle Haçlılar Dimyat' ı ele
geçirdi. Ancak kardeşlerininde desteği ile güç
bulan MelekKamil ’ in barış teklifini kabul etmek
durumunda kalan Haçlılar 1221 yılında Dimyat ’ı
boşalttılar. Babası gibi ılımlı politikayı benimseyen
MelikKamil 1229 yılında Kudüs ’ün haçlılara
bırakılması etrafındaki arazinin Müslümanlarda
kalmasını kabul etti .
MelikSalihNecmettin:
Bütün Eyyubi prensleri tarafından tanınmaması
nedeni ile dönemi hep iç çekişmelerle geçmiştir.
Salih Necmettin imadettin İsmail ’i hezimete
uğrayatak Menfaat uğruna verilen Kudüs Askalan
veTaberiye’yi geri almıştır. Salih Necmettin
döneminin önemli bir olayı 1248 yılında VII.Haçlı
Seferi'nin düzenlenmesidir. Bu sırada
SalihNecmettin’in hanı mı ölümünü gizleyerek
oğlunu Sultan ilan etmiş ve Haçlılar büyük bir
hezimete uğrayarak Dimyat ’ı teslim etmişlerdir.
Memlük emirlerini karşısına alan Turanşah 1250
yılında öldürülmüş ve Eyyubiler Devleti sona
ererek Memlük Devleti tarih sahnesinde yerini
almıştır.

MEMLÜKLER
Eyyubi ordusundaki Türk Memlükler tarafından
Mısır'da kurulan Memlükler , Bahri ve Burci olmak
üzere iki kısma ayrılmışlardır. Eyyubi ordusunun en
güçlü kanadını oluşturan Memlükler, Salih
Necmettin‘ in ölümünden sonra yerine geçen oğlu
Turanşah tarafından safdışı bırakılmıştır. Ancak
buhareketi sonrasında Turanşah öldürülmüş ve
yerine Memlüklüler ’in yardımıyla Şecerüddür
getirilmiştir. Ancak Müslüman halkın ve Eyyubi
Hanedanı ’nın tepkisiyle karşılaşan Memlükler çare
olarak Şecer üddür ’ ü Aybek’le evlendirerek resmi
olarak Mısır ’da Memlük Devleti ’ni kurmuşlardır.
Fakat siyasi çekişmeler ve bertaraf edilme duygusu
ile Şecer üddür , Aybek’e suikast düzenleyerek
öldürtmüştür.

Aybek’ in ölümünden sonra yerine geçen oğlu
Mansur İbrahim Ali devlet idaresi için uygun
görülmemesi ve yaşının küçük olması sebebiyle
Kutuz tarafından tahttan indirilmi ştir. Eyyubilere
son veren Moğ llar Kutuz ’a mektup göndererek
ondan itaat istemişler ancak o bunu reddederek
meydan okumuştur. Bu tavrında kararlılık gösteren
Kutuz AynCalut Savaşı ’yla Moğolları ağır yenilgiye
uğratarak durdurmayı başarmıştır. Bu savaş
sonrası Halep naibliğini isteyen Baybars geri
çevrilmesi üzerine kutuz ’u öldürerek Memlüklerin
başına geçmiştir. Memlük Sultanlar ı’nın en
önemlisi olan Baybars Memlük Devleti ’nde yeni bir
dönem başlatıp Abbasi hilafetini Mısır'a taşıyarak
İslam dünyasında büyük bir itibar kazandı. Idari
düzenlemeler yaparak Memlük Devleti'nin asıl
kurucusu oldu. 17 yıl süren saltanatının ardından
yerine Sultan Kalavun tahta çıktı. Memlük Devleti ’
nde önemli bir yeri olan Sultan kalavun saltanatı
boyunca siyasi ,ticari , ekonomik,Ve sosyal
anlamda bir çok gelişmeler sağlayarak devleti
refah seviyesine ulaştırmıştır.
Haçlıları tehdit etmek amacıyla düzenledi ği Akka
seferinde vefat etmiştir. Tahta yerine Mısırdan
ayrılırken bıraktığı Eşref Halil geçmiştir. Babasının
vefatı ile yarım kalan Akka seferi ve diğer fetihlerle
haçlılara karşı kazandığı zaferler sonrası Akka
Fatihi olarak tarihte yerini almıştır. Ancak ahlaki
zaaflar ı ve memlüklüleri hor görmesi gibi
nedenlerden ötürü acımasız bir şekilde
öldürülmüştür.
Eşref Halil ’ in ölümünden sonra siyasi çekişmeler
sonucu iki kez tahtan inmek zorunda kalan Nasır
Muhammed artık hem yaş Hem dirayet olarak bir
olgunluğa ulaştığı için kesin olarak tahta çıktı. 31
yıl Saltanat süren Nasır Muhammed enuzun süre
tahtta kalan Memlük sultanı olarak bilinmektedir
.Nasır Muhammed’in kurduğu güçlü devlet yapısı
ve istikrar dönemi onun yerine geçen oğulları ve
torunları tarafından devam ettirilemedi. Bahri
memlüklülerinin sona ermesine kadar geçen 42
yıllık dönemde 8 oğlu ve 4 torunu sultanlık
yapmıştır. Bir çok siyasi çekişme sonrasında Türk
memlükleri alt eden Berkuk tahta geçerek Burci
memlükleri dönemini başlatmış oldu. Tehlike
oluşturan Timur ’a karşı Osmanlılar ve diğer
Müslüman devletler ile ittifak kurdu.Berkukun
ölümü üzerine tahta çıkan oğlu Nasırferec Memlük
gruplarının çıkardığı kargaşa neticesinde bir isyan
sonucu öldürüldü. Nasırın ölümünden sonra
yönetimde ilginç bir durum yaşandı. Memlük
Devleti'nde ilk ve son defa halifelikle sultanlık aynı
şahısla birleştirilerek halife müstainbillah Sultan
ilan edildi. Ancak bu sultanlık sadece 6 ay sürdü ve
yerine el melikülmüeyyed Sultan ilan edildi.
Müeyyetten sonra oğlu Ahmet sadece 7 ay tahta
kalabildi . Ondan sonra barsbay tahta alarak
yönetim krizini çözdü.Baybars saltanatı süresince
memlük tarihinin en önemli Deniz seferlerini
gerçekleştirerek Kıbrısı fethetti ve vergiye bağladı.
Barsbaydan sonra tahta oturan el -meliküzZahirSeyfettinÇakmak istikrar ısağlayarak
ülkesine huzurlu bir dönem yaşattı.
SeyfettinÇakmaktan sonra tahta geçen el
melikülEşrefSeyfettinİnal Sultan ilan edildi.
Saltanatı süresince istikrarı sağlamayı başardı.
Ancak onun zamanında Osmanlılarla ilişkiler
bozuldu. Inal ’ın ardından tahta çıkan Hoş kadem
Döneminde ise Osmanlılarla bozulmuş olan ilişkiler
dahada gerginleşti.
Hoşkademin ölümü üzerine burci Memlüklerin en
önemli sultanı olan kayıtbay tahta geçti. Onun
dönemindeki en önemli mesele Osmanlılarla olan
münasebetiydi. Iki Ordu arasında Çukurovada
cereyan eden savaşlar neticesinde 15 yıllık bir
barış antlaşması imzalandı .
Kayıtbaydan sonra ülkede istikrar tekrar bozuldu.
Isyanlar nedeniyle tahta çıkan sultanların
öldürülmesi sonucu hiçbir Emir tahta çıkmak
istemedi. Kansugavri ise istenilen zamanda tahtı
bırakmak şartı ile öldürülmeyeceğine dair söz
alarak tahta çıktı. Kansugavrinin uyguladığı sert ve
yanlış tutumlar Memlük ekonomisini daha kötüye
götürdü. Osmanlıların memlüklere bağlı
dulkadiroğullarını ortadan kaldırması ve
Kansugavrinin Şah İsmail ile ittifak kurması
sonucuOsmanlı
İle ilişkiler tamamen bozuldu. Bunun neticesinde
Kansugavri ile Osmanlılar arasında Mercidabık
Savaşı , Tomanbay ile de Ridaniye Savaşı
yapılmıştır. Bu iki Savaş neticesinde Memlük
hazinesi ve saltanatı tamamen Osmanlılar eline
geçmiş ve hilafet memlüklülerden Osmanlı ’ya
intikal etmiştir.

7. ünite :SORULAR
1-SalâhaddinEyyûbî’ye Kudüs’ün fethinin yolunu açan zafer hangisidir?
a-Malazgirt b-Elbistan c-Hıttin d-Ridaniye e-Dandakan

2- Salâhaddin Eyyûbî’nin bağlı olduğu ve Zengîler devletinin sultanı olan şahıs
kimdir?
a-Baybars b-Nureddin c-İmadeddin d-Salih Necmeddin e-Alparslan

3- Memlûkler’in saltanatı nerede başlamıştır?
a)İran b) Mısır c) Irak d) Suriye e) Hindistan

4- Memlûkler aşağıdakilerden hangisiyle mücadele etmemişlerdir?
a) Abbâsîler b) Haçlılar c) İsmaîliler d) Moğollar e) Nusayrîler

5- Memlûk Devleti kimler tarafından yıkılmıştır?
a)Abbâsîler b) Moğollar c) Eyyûbîler d) Osmanlılar e) Haçlılar

6- Aşağıdakilerden hangisi Abbâsîler’den ayrılıp Mısır’da kurulan bağımsız ilk
Türkİslâm devletidir?
a)Tolunoğulları b) İldenizler c)Salgurlular d) Eyyûbîler e) Hiçbiri

7- Fâtımîler hangi devleti Mısır’da yıkarak kurulmuşlardır?
a)İhşîdîler b. Tolunoğulları c. Abbâsîler d. Eyyûbîler e. Memlûkler

8- Aşağıdakilerden hangisi Mısır’da kurulan ikinci Türk-İslâm devletidir?
a.Memlûkler b. Eyyûbîler c. Tolunoğulları d. Selçuklular e. İhşîdîler

9- İhşîdîler’in kurucusu kimdir?
a)Muhammed b. Yusuf b) Muhammed b. Tugç c)Ahmed b. Tûlûn d)İmadüddin
Zengî e)Salâhaddin Eyyûbî

10-Fatımilerin Mısır’a intikalini sağlayan ünlü vezir kimdir?
a)Nizamülmülk b)Muineddin Pervane c)Ebu Seleme el-Hallal d)Cevher es-Sıkıllî
e)Ebu Abdullah eş-Şiî
__________________

~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~




Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
TEFSİR TARİHİ VE USULU 1. sınıf 6. UNİTE özet-soru-cevap bargiran Tefsir Tarihi Ve Usulü 1 31 Mayıs 2016 18:36
İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ TARİHİ--ÜNİTE 12-13 özet-- Medine-web İslam Düşünce Ekolleri Tarihi 1 25 Aralık 2013 05:33
İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ TARİHİ--ÜNİTE 10-11 özet-- Medine-web İslam Düşünce Ekolleri Tarihi 1 25 Aralık 2013 05:30
İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ TARİHİ--ÜNİTE 8-9 özet-- Medine-web İslam Düşünce Ekolleri Tarihi 1 25 Aralık 2013 05:29
İSLAM DÜŞÜNCE EKOLLERİ TARİHİ--ÜNİTE 6-7 özet-- Medine-web İslam Düşünce Ekolleri Tarihi 1 25 Aralık 2013 05:27

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.