Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Soru Cevap Arşivi

Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi:  07 Nisan 2009 (21:47), Konuya Son Cevap : 07 Nisan 2009 (21:47). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 07 Nisan 2009, 21:47   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:114
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Avrupa’nın 400 Yıllık Pislik Dönemi hakkında bilgi

Avrupa’nın 400 Yıllık Pislik Dönemi hakkında bilgi

İslam Toplumu ve Medeniyet : Temizliği Bizden Öğrendiler

Rönesans’la birlikte Avrupa’da herşeyin iyiye gittiği düşüncesi yaygın bir kanaattir. Aslında her konuda durum böyle değildir. Nitekim Batılılar, 15. yüzyıldan itibaren, geçmiş asırlara göre daha pis ve pasaklı olmuşlar, bu hâl onlarda 19. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir.

Avrupa’nın 400 Yıllık Pislik Dönemi

Yaklaşık 400 yıl süren Avrupa’nın bu pislik dönemi meşhurdur. Bu dönemde halka açık banyolar kapatıldığı gibi, evlerde temizliğe ayrılan bölümler de başka işlerde kullanılmaya başlanmıştır. Yıkanma bütünüyle unutulup gitmiş, yemekten önce el yıkama âdeti bile, ortadan kalkmıştır. Yıkanma unutuldukça pislik artmış, pislik arttıkça da kötü kokular çoğalmış; bütün bunlara çare olarak da, Avrupalı, yıkanıp temizlenmeyi düşünme yerine, güzel kokular ve parfüm imali yoluna gitmiştir.

Pislik zamanla öylesine fecî bir hâl almıştı ki, büyük ölçüde çocuk ölümleri oluyor; sık sık çıkan salgınlar binlerce insanı birden imha ediyordu. Meselâ 1501 yılında Fransa’nın Bordeux şehrinde çıkan bir kolera salgınında 17 bin kişi ölmüştü. Ve bu rakam, şehrin nüfusunun yarıdan fazlasını teşkil ediyordu.

XVII. yüzyılda Paris gibi büyük şehirlerde su, son derece az bulunur bir nesne olmuştu. Şehrin nüfusu gittikçe artıyor, fakat kullanılan su miktarı çoğalmıyordu. Bütün şehirde 40 çeşme, bir o kadar da kuyu vardı. Kullanımı zarurî olan su, sokaklardaki sakalardan sağlanır veya çeşmelerde uzayan kuyruğa girilerek te’min edilirdi.

Halk temizlik anlayışından öylesine uzaklaşmış idi ki, evler bir yana, sarayların bile tuvaleti yoktu. Halkın toplu olarak bulunduğu tiyatrolarda dahi, tuvalet mevcut değildi. Herkes ihtiyacını kapı arkalarına, merdiven diplerine giderirdi.

Mark Kemmerich’in “Tarihteki Garip Vak’alar” isimli kitabında, bu konuda şunlar anlatılır:

“Paris’te (Ondördüncü Louis) zamanında hiç kimse sokakta giderken tepesine pis bir şey dökülmeyeceğinden emin olamazdı. Ancak geniş caddeler biraz emniyette idi. Her an bir pencere açılarak sür’atle söylenen bir (Gare L’eau) seslenişinden sonra bir lâzımlık veya leğen muhteviyatı aktarılırdı. Şehrin hiçbir sokağında bundan ve korkunç bir kokudan kurtulmak mümkün değildi. Umumî helâlar olmadığı için sokak köşeleri, sarayların ve kiliselerin civarı, bu hizmetleri görürdü. Aynı şeylere bugün Napoli’de de tesadüf edilmektedir. Paris’te (Palais de Justice)’de ve hattâ (Louvre)’da bu nev’i kirletmelere rastlanırdı.

Bu sarayın avlusunda, salonlarında, kapı arkalarında güpegündüz bu nev’i tabiî ihtiyaçlar görülür ve kimse birşey demezdi. Yalnız (Üçüncü Henri) biraz titizlenmiş ve 1587 senesi ağustosunda bir tebliğ ile her sabah kendisi kalkmadan önce, bahçedeki ve salonlardaki bütün pisliklerin temizlenmesini emretmişti. Buna rağmen, İspanya ve Fransa kral sarayları, hattâ (Ondördüncü Louis) devrinde şiddetli ve fena bir koku yayar ve bunu ıtriyat kokuları bile bastıramazdı. Bunun için onyedinci asırda birisi lâzımlığı keşfetmiş, bu ihtira -buluş- saraylara kabûl edilerek kokunun biraz önü alınmıştır.”

Aynı eserde pencerelerden sokağa lâzımlık dökme âdetinin ancak 1780 tarihinde men edilebildiğinden; İngiltere’de helânın 17’nci asırda icadedildiğinden ve İsveç sarayında ise yirminci asrın başlarında bile henüz helâ mevcut olmadığı için herkesin, hattâ misafir krallarla prenslerin bile koridorlardaki paravanların arkasına gidip def-i hacet ederlerken paravanın alt tarafından ayaklarının göründüğünden bahsedilmektedir.”

Türkler’de Temizlik

Avrupa, böylesine pislik içinde yüzerken bizde durum ne idi?

Selçuklu devrinde Konya, Kayseri gibi önemli şehirlerde halk için yapılmış hamamlar vardı. Türkler, Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’ya geçtiklerinde, Bizans’tan kalma hamamları bazı değişikliklerle kullanmaya devam ettiler, bunlara yenilerini eklediler. Bilhassa şifalı su kaynaklarına büyük önem verdiler. Ilıca ve kaplıcalar yaptılar. Bunları sağlık amacıyla kullanmaya başladılar.

Selçuklular gibi, Osmanlılar da temizliğe çok önem vermişlerdir. Sultan I. Murad XIV. yüzyılın ikinci yarısında, başkent Bursa’da çeşitli hamamlar yaptırdı. Asıl büyük hamamlar, Sultan Fatih zamanında yapılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra Ağa Hamamı, Ebû Vefa Hamamı, Çukur Hamam gibi meşhur hamamlar inşâ edilmiştir.

Bu dönemde, Bursa sular şehri haline gelmiş, evlerde bile kaplıca suları akıtılmıştır. XV. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı ülkesinde her eve su sağlanmışken, Avrupa dizboyu pisliğe gömülmüş haldeydi.

Fatih, hamamların yanısıra İstanbul’da 200 çeşme yaptırdı. II. Beyazıd 70 çeşme daha ilâve etti. Kanunî 700 çeşme ile İstanbul’u suya kandırdı. İstanbul’da XVII. yüzyıl ortalarında 302 hamam faaliyette idi. Bunun dışında saray, konak ve evlerdeki hamam sayısı 15 bine ulaşıyordu.

Batılı Gezginlerin İtirafı

XVI. yüzyıldan itibaren Avrupalılar’ın, Türkiye`ye geliş-gidişleri artmıştı. Bunlardan eli kalem tutanlar, Osmanlı ülkesinde gördükleri güzellikleri, bilhassa hârikulâde temizliği, neşrettikleri hâtıralarında anlata anlata bitirememektedirler:

Türkiye’ye gelen Pierre Belon 1553’te Türkiye hakkında bir kitap yayınlamış, bu eserinde temizlik için ayrı bahis açmıştı. Hamamlarla birlikte genel temizlik kaidelerini ele alan Belon, bebeklerin temizliğine ne kadar dikkat edildiğini, altlarının ne büyük bir itinayla temizlendiğini de özene bezene yazmaktaydı.

Yabancı gezginlerin ilgi çekicilerinden biri de Paolo Giovio adlı İtalyandır. İstanbul’da uzun süre kalmış ve incelemelerde bulunmuş olan yazar, normal temizlik kurallarından başka, askerin temizliğini de anlata anlata bitiremez:

“Türk askeri sıhhatli ve temizdir. Avrupa ülkelerinde askerlerin bulunduğu yerlerde kokudan geçilmezken, Türk askerleri tam aksine pırıl pırıl... Avrupa’dakilerin pisliğini, kokusunu bir yana bırakın. Sebep oldukları hastalıklar da cabası. Burada ise askerlerin yüzünden sanki sağlık akıyor...”

Kanunî devrinde İstanbul`a gelmiş olan bir İspanyol gezginin yazdıkları, Avrupa`nın o asırdaki durumunu açıkça dile getirmektedir:
"Türkler, biz Hıristiyanlar`ın pis olduğunu ileri sürüyor. Halbuki yıkanmak zararlıdır. İspanya`da hayatı boyunca iki defa yıkanmış erkek veya kadın yoktur. Yıkanmanın pek çok kişiye zararı dokunduğu görülmüştür. Hele biz Hıristiyanlar, alışık olmadığımız için bize iyi gelmez."

Buradaki birinci yıkanış vaftiz yıkanışı, yani vaftiz suyunun dökülmesidir. Avrupalılar’ın bundan sonra “kutsal su”dan mahrum olmamak için, yeniden yıkanmayı akıllarından bile geçirmedikleri anlaşılıyor.

Yıkanmanın zararlı olduğunu yazan sadece bu yazar değildir. XVII. yüzyılda Türkiye`ye gelmiş olan bir başka yazar Grelot, bu konuda, 1680`de yayınladığı kitabında şunları yazıyor:

“Türkler, yıkanmada mübalâğaya kaçarlar; bu kadar sık yıkanmasalar, muhakkak ki daha az hasta olurlar (!). Hemen her gün yıkandıkları için de beyinleri sulanmaktadır (!). Ne var ki Türkler’in umumî helâları da çok temizdir. Bizdeki gibi mabetlerin civarına ve duvarlarının dibine küçük ya da büyük abdest bozanlarını hiç görmedim... Türklerin kendi yemek takımları ayrı, kedilere ve köpeklere yiyecek verdikleri kaplar ayrıdır. Köpekler, bizdeki gibi, insanın tabağında arta kalanını tabaktan yemez. Türkler bu âdetimize çok sinirleniyor. Hattâ sırf bu yüzden bize köpek diyenleri bile işittim."

1655’te İstanbul’a gelen Jean da Thevénot şöyle yazar:

“Fransızcadaki ‘Türk gibi kuvvetli’ meseli boşuna söylenmemiştir. Çünkü Türklerin çoğunluğu sıhhatli ve kuvvetlidir. Temizlik ve sağlık için Türkler sık sık hamama gider. Şehirlerinde çok güzel hamamlar olduğu gibi, hiç değilse bir hamamı olmayan köy de yoktur. Türkler çok yaşarlar, az hasta olurlar. Bizdeki böbrek rahatsızlıklarını, daha başka birçok hastalığı bilmezler. Bunun başlıca sebebi sık sık hamama gitmeleri ve az yiyip içmeleridir.”

Dr. A. Brager’in, 1836’da basılan “Neu Annees a Constantinople” adlı eserinde de şunlar kayıtlıdır:
“Türkler’de yıkanma -işi hayrete değer. Paris’te ancak yarım yüzyıldan beri birkaç banyo var. Londra, Berlin, Viyana gibi şehirlerde ise o da yok. Gerçi elli yıldır Avrupa’da temizliğe önem verilmektedir. Fakat Türklerin yüzlerce yıldan bu yana, temizlik konusunda vardıkları yere ulaşmaktan henüz uzağız. Bugün bir Avrupalı, en fakir bir Türk köylüsü kadar temizlik kurallarına uymaz. XII. yüzyılın ortalarına kadar Paris’in ne derece pis bir şehir olduğunu herkes bilir. O zamandan beri, bu konuda ilerlemekle övünürüz ama, Türklerin bugünkü temizlik seviyesine gelmemiz için daha en az elli yıla ihtiyacımız vardır.”

Günümüzde Bizde ve Batı’da Temizlik

Batı’nın o meşhur pislik dönemleri artık çok gerilerde kaldı. Şehirleri, caddeleri, her tarafı pırıl pırıl, tertemiz. Görünüşteki bu imrenilecek temizliğin yanısıra, yine de Avrupalının, Müslümanın temizlik anlayışından uzak yönleri, tiksinilecek halleri vardır.
Bilhassa Avrupalıların akmayan suda yıkanma âdetleri vardır ki, bu usul temizlik, her devirde bize ters gelmiştir. Avrupalılar, Amerikalılar banyo küvetini doldurup içine girerler. Lâvaboyu kapatıp içine doldurduğu su ile elini yüzünü yıkar. Bizim anlayışımızda bu, tek kelime ile pisliktir.

Bu konuda Hacettepe Hastanesi eski Acil Servis Şeflerinden Op. Dr. Timuçin Altuğ’un şu tespitleri de mânidardır:

“Batılıların elbiseleri ve görünüşleri belki bizi aldatabilir ama, onların içyüzleri korkunç denecek kadar kirlidir. Bunu Avrupa’da 5.5 sene Hıristiyanlar arasında yaşamış bir Türk hekimi olarak söylüyorum. Avrupa’daki Türk işçisi, ameliyata gelirken mutlaka iyice yıkanır. Gusül abdesti alır. Tertemiz çamaşırlarını giyer, ameliyat sonu ne olur ne olmaz diye pırıl pırıl ameliyat masasına çıkardı. Alman hastalar ise, Hıristiyan dininden oldukları için, Türk usulü yıkanmadan, gusül abdesti almadan, etek tıraşından ve taharetten habersiz, bütün pislikleri ile ameliyat masasına çıkarlardı. Bazen 1 Türk hastası geldiğinde, yanımdaki Alman hemşirelere göğsüm kabararak işçimizin temizliğini gösterirdim. Biraz sonra ameliyathaneye giren bir Alman’ın abdestten, taharetten nasibini almadığı için iğrenç durumunu işaret ederdim. Hayatında Türk usulü yıkanmamış, eteğini tıraş etmemiş, gusül abdesti veya namaz abdesti almamış, tırnaklarını kesmemiş, sünnet olmamış ve yüznumaradan çıkarken kâğıtla silinen, taharetten nasibini almayan bir Hıristiyanla, İslâm dininin bütün kaidelerine harfiyyen riayet ederek tertemiz olan bir Türk işçisinin bir olmayacağı gün gibi aşikârdır.”

Mehmet Dikmen
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2755 22 Ağustos 2013 23:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3360 26 Ocak 2013 21:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3094 06 Aralık 2012 09:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 6963 03 Kasım 2012 22:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 6413 02 Ekim 2012 20:16

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Kelama Giriş 2015 Batı Avrupa Bahar Dönemi Sınavı nurşen35 2.Sınıf 0 10 Şubat 2017 22:35
YAŞAYAN DÜNYA DİNLERİ 2015 Batı Avrupa Bahar Dönemi Sınavı nurşen35 2.Sınıf 0 05 Şubat 2017 15:38
Temel Bilgi Teknolojileri II Batı Avrupa 2016 Bahar Dönemi Ara Sınavı nurşen35 1.Sınıf 0 02 Şubat 2017 21:06
Temel Bilgi Teknolojileri II Batı Avrupa 2015 Bahar Dönemi Ara Sınavı nurşen35 1.Sınıf 0 28 Ocak 2017 20:05
Aöf Batı Avrupa 2014 Tefsir Güz Dönemi Sınavı nurşen35 Tefsir 0 08 Kasım 2015 18:18

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.