Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Soru Cevap Arşivi

Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi:  08 Nisan 2009 (10:41), Konuya Son Cevap : 08 Nisan 2009 (10:41). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 08 Nisan 2009, 10:41   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:MERVE DEMİR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5587
Üyelik T.: 05 Aralık 2008
Arkadaşları:14
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Yaş:35
Mesaj: 2.537
Konular: 2038
Beğenildi:114
Beğendi:0
Takdirleri:270
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hz.İsa Yeryüzüne inecek mi?

Hz.İsa Yeryüzüne inecek mi?

Bir mu’cize eseri, babasız olarak Hz Meryem’den yaratılan Hz İsâ, dört büyük peygamberden biridir Otuz yaşına geldiğinde kendisine peygamberlik verilmiş, üç sene sonra da Yahudîlerin sûikastlarına maruz bırakılmadan Allah tarafından gökyüzüne çıkarılmıştır Mesih ünvanıyla da anılır Meshederek hastalıkları iyileştirdiği, Hz Zekeriya kendisini meshettiği, yeryüzünü meshedeceği, yani katedeceği gibi hususlar yüzünden bu ünvanın verildiği belirtilir Rivayetlere göre Hz İsa, âhirzamanda tekrar yeryüzüne inecek ve ümmet-i Muhammed’den olacaktır

Hz İsa’nın çarmıha gerilme iddiâsı



Günümüz İncillerine baktığımızda bu konuda tutarlı, üzerinde ittifak edilmiş bir görüş bulmak mümkün değildir İncil'e göre, Hz İsa meşrû ve haklı mücadelesinde bir kısım engellerle karşılaşmış, halkı kışkırtmakla suçlanmış ve Yahudîlerin ısrarlı "Haça germe" teklifleri karşısında Roma İmparatorluğunun Yehudiye bölgesinin 6 valisi Platus (Filatos) tarafından haça gerilmiştir Luka İncili'nde, Platus'un, Yahudîlerin isteklerine boyun eğdiği(1) ve Hz İsa’yı, Yahudîlerin yüksek dinî mahkemesi Sanhedrin tarafından idama mahkûm ettirdiği kaydedilmiştir

İncillere göre, Hz İsa'nın yerinin bilinmediği, ancak 12 Havarîden birisi olan Yehuda İskaryot'un 30 gümüş gibi az bir para karşılığında onun yerini bildirdiği, Allah'ın da ceza olarak onun sûretini Hz İsa'ya benzettiği anlatılır(2)

Hıristiyanlarca, Hz İsa'nın âkıbeti ise ihtilâflıdır Onun çarmıha gerildiği ağırlıklı görüş olmakla birlikte, çarmıha gerilmediğini kabul eden Hıristiyanlar da vardır Cerinthi ve Tatianos mezhepleri gibi Kur'an-ı Kerimi İngilizceye çeviren George Sale, "Bazı Hıristiyanlar, Hz İsa'nın çarmıha gerilmeme fikrinin Hz Muhammed tarafından îcad edildiğini söylerlerse de, bu doğru değildir Daha önceden de Basilid, Cerinthi, Carpocrati gibi mezhepler bu görüşteydi Photius, Resûllerin Seyahatları adlı eserde şu cümlenin yazılı olduğunu okumuştu: 'İsa çarmıha gerilmedi, bir başkası onun yerine çarmıha gerildi Onun için onu çarmıha gerenlere güldü'"

Ekser Hıristiyanlar ise, onun Platus zamanında çarmıha gerildiği, sonra da diriltilip gökyüzüne çıkarıldığına inanırlar Onun yerini gösteren 12 Havarîden İskaryot, sonradan hiyanetinden pişmanlık duymuş ve kendini asmıştır Hz İsa'nın çarmıha gerilmesi konusunda Hıristiyanlar üç gruba ayrılmışlardır Melkâiye denilen grup, Hz İsa’nın hem bedenen, hem de rûhen çarmıha gerildiğini, fakat bu ölümün ruhuna doğrudan değil de temasla ve hissen vâkî olduğuna inanırlar Yakubiye denilen diğer bir grup iki cevherden meydana gelen cevher-i Mesih'in idam edildiğini, Nasurîler denilen üçüncü grup ise bedenen öldürüldüğünü, fakat ruhunun göklere yükseldiğini söylerler(3)

Kur’ân’da Hz İsa’nın sonu

Kısaca, İncillerin ve Hıristiyanların Hz İsa'nın âkıbeti konusundaki görüşleri böyle Kur'an ise, bu konuda gâyet net ve kesin açıklamada bulunmaktadır Konuyla ilgili bazı âyetler şu meâldedir:

"Yahudîler, İsa'yı öldürmek için hile yaptılar Allah da onları kurdukları tuzağa düşürdü ve İsa diye kendilerinden birini öldürttü Allah, hileyi hileyle cezalandıranların en hayırlısıdır

"O vakit Allah buyurdu ki: 'Ey İsa! Seni ecelin geldiğinde öldürecek olan Benim Seni Ben semaya yükselteceğim, Yahudîlerin suikastından tertemiz kurtaracağım ve sana uyanları Kıyamete kadar, seni inkâr edenlere üstün kılacağım'"(4)


Diğer bir âyette ise, meseleye daha da açıklık kazandırılmakta ve şöyle buyurulmaktadır:

"Onlar, İsa'yı inkâr etmeleri, Meryem'e pek büyük bir iftirada bulunmaları ve 'Allah'ın Resûlü Meryem oğlu Mesih İsa'yı biz öldürdük' demeleri sebebiyle de lânete uğramışlardır Onu ne öldürdüler, ne de astılar; fakat başkası ona benzetildi de onu öldürdüler Muhakkak ki, bu hususta ihtilâfa düşenler, İsa'yı öldürüp öldürmedikleri hakkında şüphe içindedirler Onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur; kapıldıkları şey, ancak bir zan ve tahminden ibarettir

"Hakikatte ise, Allah, onu Kendi huzuruna yükseltti Allah'ın kudreti herkese gâliptir ve Onun her işi hikmet iledir" (5)


Âyette, açıkça Hz İsa'nın asılmadığı, ona benzetilen başka birinin öldürüldüğü anlatılmaktadır Âyeti tefsir eden âlimler, bu hususu şöyle yorumlamışlardır: Yahudîler, Hz İsa'yı öldürmek maksadıyla yanına girdiklerinde onu bulamadılar Çünkü Cenab-ı Hak, onu gökyüzüne çıkarmıştı Telaşlanan ve halkın karışmasından korkan Yahudîler, bir kişi tutup onu Hz İsa diye çarmıha gerdiler Halk çarmıha gerilen adamı ismen tanısa da şahsen tanımamaktaydı

Diğer bir görüşe göre ise, Yahudîler, Hz İsa'nın bir evde bulunduğunu öğrenmiş, öldürmek maksadıyla eve gitmişlerdi Başlarındaki Yehuda, Taytayus adında birini öldürmesi için içeri gönderdi Cenab-ı Hak ise, İsa Aleyhisselâmı göğe kaldırmış, o adamı da İsa'ya benzetmiş, Yahudîler de Hz İsa diye onu asmışlardı

Bu rivayetlere ilave olarak, Havarîlerden birinin münafıklık edip casusluk yaptığı, Allah'ın da ceza olarak onu Hz İsa'ya benzettirip astıkları şeklinde bir rivayeti daha bulunmaktadır

Bu âyetler açıkça göstermektedir ki, Hz İsa'yı öldürme teşebbüsüne geçen Yahudîler onu öldürememiş, Cenab-ı Hak onların tasallûtundan onu kurtarıp gökyüzüne çıkarmıştır

Hz İsa’nın yeryüzüne inişi

Ümmet-i Muhammed (asm) birçok yönleriyle övülen bir millettir Kur’ân’da da, diğer İlâhî kitaplarda da övülmüştür

Hz İsâ, İncil’de, bu ümmetin övgü dolu sıfatlarını gördüğünde, onlardan eylemesi için Allah’a duâ etmiş, Allah da onun duâsını kabul etmiştir Günü geldiğinde müceddit olarak yeryüzüne inmesi bunun içindir(6)

Âlimler, İsâ Aleyhisselâmın yeryüzüne inişinin Kitap, Sünnet ve icma ile sabit olduğunu(7) ve bunun mütevatir hadislere dayanan bir inanç meselesi haline geldiğini, inkâr edenin küfrüne hükmedileceği kanaatine varmışlardır(8)

Şevkânî’ye göre, İsâ Aleyhisselâmın yeryüzüne ineceğini bildiren hadislerin toplamı 29’u bulmakta ve tevatür derecesine ulaşmaktadır(9) Sahih-i Müslim’de de aynı kayıt vardır(10) Şöyle der:

“Beklenen Mehdî, Deccal hakkında rivayet edilen hadisler olduğu gibi Hz İsa bin Meryem'in (as) ineceği hakkındaki hadisler de tevatür derecesine ulaşmıştır”(11)


İbni Kesir Tefsirinde, Zuhruf Sûresinin 61 âyetinde geçen İsa Aleyhisselâmın Kıyamet alâmeti oluşu hakikatini açıklarken, onun Kıyamet kopmadan önce ineceğini bildiren rivayetlerin tevatür derecesine geldiğini bildirmektedir Şeyh Abdülfettah Ebû Gudde de, Hz İsa’nın yeryüzüne inip Deccalı öldürüceğine dair rivayetlerin tevatür derecesini bulduğunu belirtir(12) Allame muhaddis Kittânî’nin de Nazmü’l-Mütenâsır isimli eserinde(13) aynı görüşleri savunduğu görülür

İbni Hacer’in Fethu'l-Barî'sinde de, Hz Mehdînin bu ümmetten olacağı, Hz İsa'nın (as) onun arkasında namaz kılacağıyla ilgili hadislerin mütevatir oldukları kaydı da yer almaktadır(14)

Sadeddin Taftazanî de, Şerhu'l-Makasıd’ında, Hz İsa'nın inişiyle ilgili birçok sahih hadis bulunduğunu ve bunların mütevatirü'l-mânâ olduğunu kaydeder(15)

Bir kısım âyet ve hadislerde, Kıyamet alâmetlerinin anlatıldığını görürüz Bunlar hadis kitaplarında olsun, İslâm âlimlerinin eserlerinde olsun, "Kıyamet alâmetleri" başlığı altında toplanmıştır Bu alâmetlerden biri de, Hz İsa'nın yeryüzüne inmesidir Yani İsa Aleyhisselâm, Kıyamet kopmadan önce yeryüzüne inecektir Cenab-ı Hak, bir âyetinde, "İsa'nın inişi Kıyamet alâmetlerindendir"(16) buyurarak bu hakikate işaret etmiştir Resûl-i Ekrem de (asm), birçok hadislerinde, Hz İsa'nın ineceğini bildirmişlerdir Bunlardan bir kısmı şöyledir:

"Sizler on alâmeti görmedikçe hiçbir zaman Kıyamet kopmaz Biri de İsa Aleyhisselâmın inmesi"(17)


"Hayatım Kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa'nın adaletli bir hâkim olarak içinize inmesi yakındır"(18)


Bilindiği gibi, Hz İsa, gökyüzünderi ve üçüncü hayat tabakasında bulunmaktadır Bizim gibi yiyip içmeye, beşerî bir kısım ihtiyaçlara gerek duymamakta, nuranî, yıldız misal, melek gibi bir hayat sürmektedir Peygamberimizin, “Hz İsa âhirzamanda gelecek, şeriat-ı Muhammediye ile amel edecek”(19) müjdesi gereğince yeryüzüne bir insan olarak inecektir

Mâdem hikmet-i İlâhiye onun yeryüzüne inmesini gerekli görmektedir Öyleyse çok önemli bir kısım vazifeler yapmalıdır Bunların bir kısmını sıralayalım:

Hz İsa' nın Faaliyetleri

a Hz Mehdî’ye tâbî olması
Hz İsâ geldiğinde islâm şeriatıyla amel edecektir "Eğer İsa hayatta olsa, bana uymaktan başka birşey yapmaz"(20) buyuran Allah Resûlü, Müslim'de yer alan bir hadislerinde de onun Sünnet-i Seniyyeye tâbi olacağını açıkça belirtmektedir(21)

İmam-ı Nevevî, "Hz İsâ, ümmet-i Muhammed’e ayrı bir peygamber olarak değil, şeriat-ı Mahmmediyeyi tatbik etmek için gelecektir"(22) der

İmam-ı Rabbanî de (ra), Hz İsa’nın yeryüzüne inip peygamberlerin sonuncusu Resûlullah Efendimizin (asm) şeriatına tâbi olacağını söyler(23)

Kadı İyaz ise, onun halkın terk ettiği Şeriat hükümlerini ihya etmek için ineceğinin sahih hadislerle sâbit olduğunu belirtir(24)

Bilindiği gibi Hz Muhammed (asm) hâtemülenbiyadır, yani son peygamberdir Böyle olunca Hz İsa'nın yeni bir peygamber olarak değil, ancak Resûl-i Ekreme ümmet olarak gelmesi ve Şeriat-ı Muhammediyeye göre amel etmesi düşünülebilir Âlimler derler ki:

"Hz İsa, Şeriat-ı Muhammediyeyi tekrar ve tecdidle görevlidir İslâmla amel edecek tek peygamber, Hz İsa'dır O, dinin hor ve hakir görüldüğü, itildiği bir zamanda gelip âdil bir hâkim olarak vazife yapacaktır Yeryüzüne inmeden önce o günün şartlarında İslâmla ilgili gerekli her türlü bilgiyi öğrenmiş olarak gönderilecek ve geldiğinde bunları tatbik edecektir"(25)

Tevatür derecesinde olan Hz İsa'nın Hz Mehdî'nin arkasında namaz kılması(26) tarzındaki hadisler de onun İslâma tâbi olacağını göstermektedir Bu konuda birçok rivayet vardır Bir kısmı şöyledir:

“Hz Mehdî imam olur, Hz İsa da ona uyar”(27)


Buharî ve Müslim'deki diğer bir hadis-i şerifte ise şöyle buyurulur:

"İmamınızın sizden olduğu bir anda Meryem oğlu İsa, yanınıza inip namazda ona uyduğunda ne yaparsınız?"(28)


Ahmed'in Cabir'den rivayet ettiği Müsned’de yer alan bir hadis-i şerifte, Hz İsa'ya, “İmamete geç, ey Ruhullah” diye namaz kıldırması teklif edilince, “Sizin imamınız öne geçsin ve namaz kıldırsın” diyeceği belirtilir(29)

Konuyla ilgili rivayetlerden birisinde de şöyle buyurulur:

“İsa bin Meryem'in (as) sabah şafağının attığı bir sırada Beyt-i Makdis'e ineceği vakte kadar, bu ümmetin içinde hak için çarpışan bir cemaat muhakkak bulunacaktır İsa bin Meryem (as) Hz Mehdî'nin yanına iner Kendisine, ‘Geç öne ey Allah'ın peygamberi! Bize namaz kıldır!’ denilir O da, ‘Hayır, Allahu Teâlanın bir ihsanı olarak siz birbirinizin emiri kılınmışsınızdır’ der”(30)


İbni Mâce’de Ebû Ümame’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte ise imamlık Hz İsa’ya teklif edilince o, “Sen geç, bu görev sana verildi” der

Konuyla ilgili diğer bir rivayet de şöyledir:

“Hz Mehdî, mü’minlerle beraber Beytü’l-Makdis’te sabah namazı kılarken o sırada nüzûl eden İsa’yı (as) öne geçirecek ve Hz İsa, ellerini onun omuzlarına koyarak, ‘Namazın kàmeti senin için getirilmiş, bu yüzden sen kıldır’ diyecek ve nihayet Hz Mehdî, İsa (as) ve mü’minlere imam olarak namazı kıldıracaktır”(31)


Fıkhü'l-Ekber Aliyyü'l-Karî Şerhinde ise mesele biraç daha netleştirilir:

"İsa Aleyhisselâm, Mehdî (ra) ile buluşacak Bu arada namaz kılınacak Mehdî namazı kıldırması için İsa Aleyhisselâma işaret edecek, fakat İsa Aleyhisselâm, 'Bu namaz senin için kılınıyor' diyerek mazeret belirtecek ve 'Sen bu namazı kıldırmaya benden daha lâyıksın' diyecek İsa Aleyhisselâmın Hz Peygamberin şeriatına uyduğu ortaya çıkması için Mehdî'ye uyacak, böylece beraber namaz kılacaklardır"(32)


Hz İsa'nın namazda Hz Mehdî'ye uyması şeklindeki bütün bu rivayetler, onun İslâma tâbi olacağını göstermektedir Yani Hz İsa yeni bir dinle gelmeyecektir Ayrıca Hıristiyanlıkla İslâmiyetin ittifak edeceğine, hakikat-i Kur’âniyenin metbûiyetine ve hâkimiyetine işaret etmektedir(33)

Hz İsa’nın Şeriat-ı Muhammediye ile amel etmesinin bir sırrı da şöyle tecellî etmektedir: Âhirzamanda tabiat felsefesinden kaynaklanan küfür cereyanı ve Allah’ı inkâr fikrine karşı İsevîlik, hurafelerden arınıp İslâmiyete dönüşecek ve İsevîliğin şahs-ı mânevîsi vahy-i semavî kılıncıyla o müthiş dinsizliğin şahs-ı mânevîsini öldürecektir Yani Hz İsa, İsevîliğin şahs-ı mânevîsini temsil ederek, dinsizliğin şahs-ı mânevîsini temsil eden Deccalı, yani onun yaydığı Allah’ı inkâr fikrini öldürecektir(34)

b Hıristiyanlığı hürafelerden arındırması
Hz İsa'nın diğer önemli bir vazifesi de, az önce kısaca temas ettiğimiz gibi Hıristiyanlığı sonradan içerisine sokulan birkısım hurafelerden, bilhassa teslisten arındırması, Tevhide dönüştürmesidir Çünkü çağın, ilmin, insanî ve medenî duyguların bunca gelişmesi karşısında insaf ve hakperestliği esas alan insanlarca, Hıristiyanlığın eski haliyle ayakta kalması mümkün değildir Ya sönüp gidecek, ya da asliyetine dönüşecek, hurafelerden arınacaktır

Bir kısım inkılâplardan geçen Hıristiyanlık, önce Prutluğa, sonra mutlak dalâlete düşerken, bir kısmı ise Tevhide yaklaşmış, onunla teneffüs etmeye başlamıştır Birinci ve İkinci Cihan Savaşlarından itibaren, bilhassa son yıllarda yeni birkısım değişikliklere uğrayan Hıristiyanlık teslisten Tevhide geçişin sancılarını yaşamaktadır Hıristiyan bir grup tarafından çıkarılan ve sekiz milyon insana hitap eden "Plain Truth" dergisi, teslisin Hıristiyanlığa sonradan ilâve edildiğini açıkça söyleyebiliyor Nice rûhanî, Hz Muhammed'in (asm) peygamberliğini kabul etmekte tereddüt etmediklerini ifade edebiliyor Vatikan gibi bir yerde bile Michael Lelong isimli Müslümanlarla Münasebetler Bölümü Başkanının bunu açık açık belirtmesi, bu yolda büyük mesafe alınmış olduğunu göstermiyor mu?

d Küfrü yok etmesi
Hz İsa küfre çetin bir savaş açar Küfür, kendisinde onun karşısında durabilecek tâkât bulamaz Rivayete göre, “onun nefesini duyan her kâfir ölecek, nefesi de gözün görebildiği mesafeye kadar ulaşacaktır”(35) Yani o, İslâmın hayat verici hakikatlerini bayrak edindiği için, o müdellel hakikatler karşısında hiçbir küfrî görüş dayanak noktası bulamayacak, yıkılmak zorunda kalacaktır

Hz İsa’nın küfrü yok etmesi demek, küfrün temsilcisi olan Deccalı ve inançsızlığa dayanan köhne sistemini ve şahs-ı mânevîsini yerle bir etmesi demektir

c Barışı sağlaması
Yeryüzünde kırk yıl adaletli bir idareci olarak kalan Hz İsa,(36) barışı da hâkim kılacak,—barış hâkim kılındığı için de—kılıçları tırpan olarak kullanacaktır(37)

Evet, onun döneminde kılıçlar kınına girecek, silah kullanmaya gerek kalmayacaktır

İsa Aleyhisselâm, yeryüzünde kaldığı süre içerisinde, her türlü kötülüğün kaynağı olan küfrü yok ederken, onun yerine bütün güzelliklerin kaynağı olan îmanı yerleştirecektir Böylece îmanın gereği olan adalet, eşitlik, bolluk, huzur ve saadet boy gösterecektir Rivayetlerde bu gerçeklere bir bir dikkat çekilir O geldiğinde "düşmanlıklar, boğazlaşmalar, kıskançlaşmalar yok olacak,"38 gerçek huzur ve saadet ortamı teşekkül edecek, “Tek bir secde dünya ve içindekilerden hayırlı görülecek” (39)

Evet, o dönemde insanlar öylesine düzelecek, îmanları öylesine kuvvetleşecek ve hayırlı amellere öylesine koşacaklar ki, tek bir secdeyi dünya ve içindeki herşeyden daha üstün tutacaklar(40)

Şu rivayet de o günki mânevî atmosferi göstermesi bakımından oldukça enteresandır:

"İsa bin Meryem, ümmetim içinde bulunacak, adaletli bir hâkim ve âdil bir imam olacak Haçı kırıp ezecek ve domuzu öldürecektir Cizyeyi kaldıracak, zekâta ise dokunmayacaktır Artık ne koyun, keçi, sığır sürüsü, ne de deve sürüsü üzerine zekât memuru çalıştırılmayacaktır Düşmanlık ve kin kaldırılacaktır Zehirli olan her hayvanın zehri sökülüp alınacaktır Hattâ küçük oğlan çocuğu, elini yılanın ağzına sokacak da yılan ona zarar vermeyecektir Küçük kız çocuğu da arslanı kaçmaya zorlayacaktır da arslan ona zarar vermeyecektir Kurt, koyun-keçi sürüsü içinde sürünün köpeği gibi olacaktır Kap suyla dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır Savaş da ağırlıklarını (silâh ve malzemelerini) bırakacak"(41)


Müslim’de yer alan bir rivayette de aynı şekilde onun, "domuzu öldüreceği, haçı kıracağı, cizyeyi kaldıracağı"(42) belirtilmektedir

Bu ve diğer rivayetlerde geçen haçı kırma, Hz İsa’nın, akla, ilme ve hakikate ters hurafelerle aslı değiştirilen Hıristiyanlığı bunlardan arındırıp İslâmiyete dönüştüreceğine, teslisten kurtaracağına işaret eder

Cizyeyi kaldırması ise, zamanında malın bollaşacağını gösterir O geldiğinde mal öylesine bollaşır ki, cizye almaya bile gerek kalmaz Bunu, Hıristiyanların, İslâmı kabul edecekleri şeklinde yorumlayanlar da vardır Çünkü Müslüman olanlardan cizye alınmaz

Zehirli hayvanların zehirlerinin alınması, kurtla kuzunun bir arada gezmesi gibi ifadeler barış atmosferinin belirtileridir “Savaş da ağırlıklarını, yain silah ve malzemelerini bırakacak” ifadelerinde olduğu gibi

d Deccalı öldürmesi
Hz İsa'nın en büyük muvaffakiyetlerinden biri ise, Deccalı öldürmesidir Hz Mehdî’yle birlikte bunu gerçekleştirecektir

Deccal'ın çıkışı, icraatı nasıl dehşetliyse, öldürülmesi de o ölçüde önemli ve sevindiricidir

Rivayete göre Resûl-i Ekrem (asm) Miraca çıktığında Hz İsa'yla görüşmüş; Deccal söz konusu olmuş ve Hz İsa şöyle demişti:

"Rabbim bana Deccalın çıkacağını haber verdi Yanımda kadib ağacından yapılmış iki ok bulunacak Deccal onları görünce kurşunun erimesi gibi eriyecektir"(43)


Bu hakikati, Resûl-i Ekrem Efendimiz de (asm) şöyle haber vermiştir:

"Allah'ın düşmanı olan Mesih-i Deccal, İsa Aleyhisselâmı görünce, tuzun suda eridiği gibi erir Hz İsa, onu terk edip bıraksa bile helâk oluncaya kadar eriyip gidecektir Lâkin Allah, onu bizzat İsa Aleyhisselâmın eliyle öldürür"(44)


Diğer birkaç rivayet de şöyledir:

“İsa (as) gökten inecek, Deccalı öldürecek veya Hz Mehdî’nin Deccalı öldürmesine yardım edecek”(45)
“Mehdî, İsa (as) ile beraber çıkacak, Filistin topraklarında Bab-ı Lüdd’e Deccalı öldürecek, Mehdî’nin Deccalı öldürmesine yardım edecektir"(46)


Acaba bu hakîkat nasıl tecellî edecektir?
Önce Deccal çıkar, kademe kademe plânladığı sinsî icraatını yapmaya başlar Istıraplı bir dönem başlar Son derece sıkıntılı günler yaşanır(47)

Evet, onun döneminde mü'minler şiddetli sıkıntı ve açlık çekerler Afik Akabesine veya Şam'daki Duhan tepesine sığınmak zorunda kalırlar İşte böyle bir zamanda Hz İsa bir sabah namazı vakti gelir, Deccal onu görünce kurşunun eridiği gibi erir(48)

Deccalın öldürüleceği yerin Afik Akabesi olması da enteresandır Hz İsa burada şeytanla mücadele etmiş, sonunda Cenab-ı Hakkın yardımıyla gâlip gelmişti Aynı yerde aynı şekilde Deccalı mağlup edecektir(49)

İsa bin Meryem, iki eli iki meleğin omuzunda olarak Şam'ın doğusundaki minareye inecektir Nefesinin ulaştığı her kâfir ölecektir Deccalı da arayıp bulacak ve Lüd* kapısında öldürecektir(50)

İbni Kesir'in belirttiğine göre Hz İsa, hakkı temsil etmektedir Gün gelecek, onun sayesinde hak kuvvet bulacak ve Deccalizmi mağlup edecektir Hadiste Lüd kapısının özellikle zikredilmesi İslâmın Yahudîlere (Deccal da Yahudîdir) galebe çalacağını göstermektedir Çünkü Yahudîler en geniş şekliyle Deccalizmi temsil etmektedirler ve Lüd onların hâkimiyeti altında bulunmaktadır(51)

Fitneyi uyandırmak ve hâkimiyet kurmak maksadıyla dünyayı dolaşan, bir kısım istidracî harikalar gösteren Büyük Deccal, bütün bunlara rağmen Hz İsa’nın elinden kurtulamayacaktır

Rivayetler, ayakbastığı her yeri, uğradığı her bölge insanını mânen bozup toplum hayatı için birer felâket unsuru haline getiren Deccal ve taraftarlarının dördüncü devrede artık iş yapamaz hale geleceğini, durumunu muhafazaya çalışacağını göstermektedir Onun hakkından Hz İsa gelecektir Evet, büyük Deccalı, o öldürecektir

Bu nasıl gerçekleşecektir?

Bediüzzaman Hazretlerinin belirttiğine göre bunun iki tevili vardır:

"Sihir ve manyetizma ve ispirtizma gibi istidracî harikalarıyla kendini muhafaza eden ve herkesi teshir eden (büyüleyip emri altına alan) o dehşetli Deccalı öldürebilecek, mesleğini değiştirecek; ancak hârika ve mûcizatlı ve umumun makbûlü bir zât olabilir ki; o zât, en ziyade alâkadar ve ekser insanların peygamberi olan Hz İsa Aleyhisselâmdır

İkinci vechi şudur ki: Şahs-ı İsa Aleyhisselâmın kılıncı ile maktûl olan şahs-ı Deccalın, teşkil ettiği dehşetli maddiyunluk (maddecilik) ve dinsizliğin azametli heykeli ve şahs-ı manevîsini öldürecek ve inkâr-ı ulûhiyet olan fikr-i küfrîsini mahvedecek, ancak İsevî ruhanîleridir ki; o ruhanîler, din-i İsevînin hakikatını hakikat-ı İslâmiye ile mezcederek o kuvvetle onu dağıtacak, mânen öldürecek "(52)


Evet, Hıristiyanlık dini üçlü bir Allah inancından kurtulup tek bir Allah inancına yönelecek, bir kısım hurafe ve saçmalıklardan arınacak, İslâmiyete inkılâb edecek, Kur'ân'a teslim olacak ve birlikte büyük bir kuvvet kazanarak dinsizlik fikrini yok edeceklerdir

Ancak herşey sebepler tahtında yürüyecektir Çünkü sebepler dünyasında yaşıyoruz Olup bitenlerin olağanüstü olarak gerçekleşeceği beklenmemelidir Resûl-i Ekremin (asm) bile bütün işleri harika değildi Ara sıra ve ihtiyaç ânında mûcize göstermekte, diğer zamanlarda nasıl davranmak gerekiyorsa öyle davranmaktaydı Yerine göre aç kalıyor, yerine göre de sıkıntılara göğüs geriyordu

Hz İsa'nın da bütün işlerinin olağanüstü olmasını beklememeliyiz Yeri gelince elbet harikulâdelikler gösterecektir Diğer zamanlarda ise günün şartlarını dikkate alacak, nerede, ne zaman ve nasıl davranılacaksa öyle davranacaktır

Deccal, dinsizliğin temsilcisi olduğu, onun bir komitesi, sistemi, rejimi bulunduğu ve bugün de bunun komünizm olarak tecellî ettiği bilindiğine göre, Hz İsa'nın en büyük mücadelesinin dinsizlik, îmansızlığa ve komünizme karşı olacağı unutulmamalıdır

Evet, Hz İsa, dinsizliğin kökünü kurutacak, fikriyâtını yok edecektir Bazı müfessirler, Nisa Sûresinde yer alan, "Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölümünden önce İsa'nın hak peygamber olduğuna îman etmesin"(53) âyetine dayanarak Ehl-i Kitabın, Hz İsa'ya inanacaklarını belirtirler Aliyyü'l-Karî, bu âyeti izah ederken, Hz İsa yeryüzüne indiğinde bütün dünyanın tek bir İslâm milleti haline geleceğini(54) belirtir Mehmet Vehbi Efendi de Hz İsa'nın Deccal çıktığı zaman gökyüzünden inip Deccalı öldüreceğini, sonra da bütün milletlerin Hz İsa'ya îman edip dünyanın ehl-i İslâm olacağını kaydeder(55)

Âhirzamanda maddecilik ve tabiatçılığın kuvvet bulup yaygınlaştığı, Allah'ı inkâr edecek dereceye geldiği ve Deccal, bizzat bu komitenin başına geçtiği bir zamanda Hz İsa vazifeye başlar Allah'ı ve dini inkâr eden bu grubun kuvvetli göründüğü bir anda Hz İsa'nın mânevî şahsiyetinden ibaret olan hakikî Hıristiyanlık dini, ortaya çıkan bu dinsizliğe karşı mücadele verir Hz Mehdî ile birleşerek Deccalı öldürürler Yani hürafelerden arınmış Hıristiyanlıkla İslâm ittifak ederek Deccalın fikr-i küfrîsini öldürürler

Bu durumu Bedîüzzaman Said Nursî, bizzât kendi ifadeleriyle şöyle anlatır:

"O cereyan (dinsizlik cereyanı) pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hz İsa Aleyhisselâmın şahsiyet-i mâneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlâhiye semasından nüzul edecek; hal-i hazır Hıristiyanlık dini o hakîkate karşı tasaffî edecek, hürafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakàik-i İslâmiye ile birleşecek; mânen Hıristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılâb edecektir Ve Kur'ân'a iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı mânevîsi, tâbi; ve İslâmiyet metbû (tâbi olunan) makamında kalacak Din-i hak bu iltihak neticesinde azîm (büyük) bir kuvvet bulacaktır Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlûb olan İsevîlik ve İslâmiyet; ittihad neticesinde, dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken, âlem-i semavatta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsa Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Küll-i Şey'in va'dine istinad ederek haber vermiştir Mâdem haber vermiş, haktır; mâdem Kadîr-i Küll-i Şey vaadetmiş, elbette yapacaktır"(56)

Evet, "Alem-i insaniyette inkâr-ı ulûhiyet (Allah'ı inkâr) niyetiyle medeniyet ve mukaddesat-ı beşeriyeyi zîr ü zeber eden Deccal komitesini, Hz İsa Aleyhisselâmın din-i hakikîsini İslâmiyet hakikatıyla birleştirmeğe çalışan hamiyetkâr ve fedâkâr bir İsevî cemaati nâmı altında ve ‘Müslüman İsevîleri’ ünvanına lâyık bir cemiyet, o Deccal komitesini, Hz İsa Aleyhisselâmın riyaseti altında öldürecek ve dağıtacak; beşeri inkâr-ı ulûhiyetten kurtaracaktır"(57)


Asıl mesele bir virüsle ölebilecek Deccalın şahsını öldürmek değil, mesleğini, kurduğu dinsizlik sistemini öldürebilmektir Bu hususa da Şuâlar’da şöyle açıklık getirilir:

“Hem Deccalın rejimine ve teşkil ettiği komitesine ve hükümetine ait garip halleri ve dehşetli icraatı, onun şahsıyla münasebattar rivayet edilmesi cihetiyle mânâsı gizlenmiş Meselâ: ‘O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız Hz İsa (as) onu öldürebilir, başka çare olamaz” rivayet edilmiş Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, öldürecek; ancak semavî ve halis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve hakikat-i Kur’âniyeye iktida ve ittihad eden bu İsevî dinidir ki, Hz İsâ Aleyhisselâmın nüzûlü ile o dinsiz meslek mahvolur, ölür Yoksa onun şahsı bir mikrop, bir nezle ile öldürülebilir”(58)


Hz İsa, Deccalı öldürdükten sonra insanlar ekseriyetle hak dine girecek, hak din bütün ağırlığıyla varlığını hissettirecek, az önce geçen âyette belirtilen gerçek kendini gösterecektir

Bütün bu bilgiler ışığında diyebiliriz ki, Hz İsa, icraatını şahs-ı mânevîye dayanarak bir bir gerçekleştirmektedir Dinsizliği yaymaya çalışan Deccal ve komitesi, onun ve Hz Mehdînin karşısında bir buz gibi eridi ve erimeye devam edecek

Yetmiş sene dünyaya kan kusturan, Rusya’nın bin yıllık mahsûlâtını bir çırpıda yıkan, mukaddes namına tahrip etmedik bir şey bırakmayan ateist rejim komünizmin uğradığı sevindirici âkibet, bu rivayetlerin bir nevi tasdiki, gözler önüne serilmesi değil midir?

Evet, fıtrata, âdetullaha zıt dinsizlik ölmek zorundaydı ve öldü Rusya’nın bizzât kendisi de bu hakikat karşısında fazla direnemeyecektir Çünkü, "İki dehşetli Harb-i Umûmînin neticesinde beşerde hâsıl olan bir intibah-ı kavî (kuvvetli uyanma) ve beşerin uyanması cihetiyle kat'iyyen dinsiz bir millet yaşamaz, Rus da dinsiz kalamaz Geri dönüp Hıristiyan da olamaz Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakîkata dayanan hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur'an ile bir müsalaha (barış yapar) veya tâbî olabilir"(59) müjdesinin gerçekleşmeye başladığını bugün açık seçik görüyoruz

e Yahudîleri öldürmesi
"Deccal, beraberinde yetmiş bin Yahudî olduğu halde, gelecek Hepsi de süslü kılınç kuşanmış, yeşil şallı olacaklardır Deccal, İsa Aleyhisselâma bakınca, tuzun suda eridiği gibi eriyecek ve kaçmaya başlayacaktır İsa Aleyhisselâm da ona, 'Sana öyle bir darbem olacak ki, sen bundan kurtulamayacaksın' diyecek ve Lüdd'ün doğu kapısı yanında yetişip onu öldürecektir Allah, Yahudîleri de hezimete uğratacaktır Artık Allah'ın yarattığı yaratıklardan, arkasında bir Yahudînin saklanıp da Allah'ın konuşturmayacağı hiçbirşey kalmayacaktır 'Ey Allah'ın Müslüman kulu! Gel, onu öldür' demeyen ne bir taş, ne bir ağaç, ne bir duvar, ne de bir hayvan kalacaktır Yalnız, 'Garkad' denilen ağaç müstesna Bu, onların ağaçlarındandır Konuşmayacaktır"(60)


Müslim'de yer alan bir hadiste de şöyle buyurulmaktadır:

"Müslümanlar ile Yahudîler arasında çok kanlı bir muharebe olmadıkça Kıyamet kopmaz O muharebede Müslümanlar, Yahudîleri tamamıyla kırıp öldürürler Hattâ (bu kırıp öldürme o dereceye varır ki), bir Yahudî taş veya ağaç arkasına saklansa, o taş veya ağaç, 'Ey Müslüman! Ey Allah'ın kulu! Şu arkamdaki kişi bir Yahudîdir Gel, onu öldür' diyecek olmasın Garkad ağacı (büyük bir ağaç) müstesna Çünkü o Yahudî ağacı nevindendir"(61)


Dinsizlik rejimi olan komünizmin darbe yemesi demek, tarih boyunca yeryüzünü fesada veren; bozgunculuk ve karıştırıcılığıyla tanınan ve çağımızda da komünizmi dünyanın başına musallat eden Yahudîlerin darbe yemesi demek değil midir?

Kur'ân'da belirtildiği gibi, yaptıkları şer ve tahribat sebebiyle Allah'ın gazabına müstehak olan, zillet ve meskenat damgası yiyen bu milletin çağımızdaki fesadları geçmiş çağlardakileri topyekûn kusacak boyutta olduğu için, İlâhî cezaya da—sanıyoruz—o ölçüde müstehak hale gelmişlerdir Komünizmin iflasıyla unutamayacakları bir darbe yiyen Yahudîlerin, müstehak oldukları diğer cezaları ne zaman ve nasıl çekeceklerini zaman gösterecek

f Bolluk ve berekete vesile olması

Bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz, “Mesih’ten sonraki yaşayışa ne mutlu!” buyururlarken, bunun sebebini de anlatırlar: O gün geldiğinde gök yağmurlarını yağdırır, yer bitkilerini bitirir Öyle ki tohumu kaskatı bir taşın üstüne dahi atsan bitirir"(62)

Bu hadis-i şerif, Hz Mehdî zamanında görülecek bu bolluğun sonra da devam edeceğini göstermektedir

Evet, Hz İsa’nın hâkimiyeti döneminin mazhar olduğu güzelliklerden sadece birkaçı bunlar Bu güzelliklerden biri de bir rivayette belirtildiği gibi malın bollaşmasıdır(63) Hem de öylesine bollaşacaktır ki, onu kabul edecek kimse bulunmayacaktır(64)

İnsanlar şükre yöneldikleri için Allah da onlara bol bol vermektedir Diğer bir önemli sebep de savaşa harcanan paraların halkın hizmetine sunulmasıdır Ayrıca o dönemde teknoloji geliştiği, tarım ve sanayide hamleler gerçekleştirildiği için üretim kat kat artacaktır

Hz İsa geldi mi?

Bediüzzaman, Hıristiyanlığın ya söneceğini, ya da hurafelerden arınıp Tevhide dönüşececeğini, İslâma terki silah edeceğini söyler

Kanaati ikinci şıkkın gerçekleşeceği noktasındadır Bunun gerçekleşmesi yolunda, Hıristiyanlığın geçmişten bugüne geçirdiği evreleri ise şöyle anlatır:

“Mükerreren (tekrar tekrar) yırtıldı, purutluğa tâ geldi, purutlukta görmedi ona salâh verecek
“Perde yine yırtıldı, mutlak dalâle düştü Bir kısmı lâkin yakınlaştı Tevhide; onda felâh görecek,
“Hazırlanır şimdiden Yırtılmaya başlıyor Sönmezse safvet bulup İslâma mal olacak
“Bu bir sırr-ı azîmdir, ona remz ve işaret: Fahr-i Resûl demişti: ‘İsa Şer’im (Şeriatim) ile amel edip ümmetimden olacak’”(65)


Yukarıda bu hakikatin nasıl gerçekleştiğinin bir kısım örneklerini vermiştik Bediüzzaman eserlerinde bu konuda oldukça örnekler verir Bir eserinde, “Âhirzamanda Hz İsa’nın (as) din-i hakikisi hükmedecek, İslâmiyetle omuz omuza gelecek”(66) der Kur’ân, Asr-ı Saadette olduğu gibi, Ehl-i Kitabı yalnız Allah’a ibadet etme, Ona ortak koşmama gibi tek kelimede birleşmeye(67) davet etmekteydi Bu âyet asrımızda eskiye göre büyük ölçüde tatbikat bulmaya başladı Cehalet ve körü körüne taklitçiliğin kırılıp yerini akıl, ilim, insaf ve hakperestliğe bırakmaya başladığı günümüzde, Hıristiyanlık dünyası da artık Kur’ân’ın bu emrine kulak vermeye başladılar

Resûlullah, tâ Asr-ı Saadetten bu günleri görüp, “Âhirzamanda İsevîlerin hakiki dindarları ehl-i Kur’ân ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacaklarını”(68) bildirmişti Konuyla ilgili hadis-i şeriflerden biri de şöyle:

“İstikbalde Rum ile emniyeti temin eden bir sulh akdedeceksiniz ve birlikte ikinize de muhalif olan bir düşmana karşı savaşacaksınız”(69)


İbni Mâce’de yer alan bir hadiste ise, savaşlar başgösterdiğinde Arap olmayanlardan atları cins atların en kıymetlisi, silahları silahların en iyisi olan bir ordunun İslâmı teyid edeceği bildirilmektedir(70) Bu ordu, âhirzamanın büyük savaşları ânında, İslâma destek olan harp teknolijisi yüksek Hıristiyan bir devletin ordusu olamaz mı?

Nitekim Bediüzzaman, İkinci Cihan Savaşı esnasında komunizmi temsil eden Rusya’ya karşı mücadele veren, “Allah’a istinad edip dinsizliği kaldıracağım, İslâmiyeti ve İslâmları himaye edeceğim” diyen Almanya ve Bolşeviklere gâlibâne ve öldürücü darbe vuran içerisindeki muharip gruptan sitayişle söz etmiş, Hz İsa’nın şahs-ı mânevîsinin bir nevi temsilcisi olduğunu zikretmiştir(71)

Yetmiş-seksen yıldır ateizm adına hareket eden komünizmle ne İslâm ülkeleri ve ne de Hıristiyan ülkeler tek başlarına mukabele edebildiler Onun için de ittifak zaruret oldu Nato, Cento gibi kuruluşlar da bunun sonucunda doğdu

Zaman bu zamandı Bunu çok iyi hisseden Bediüzzaman, ehl-i îmana da, dindar ruhanîlere de bazı hakikatleri hatırlatma ihtiyacı hissetmişti:

“Şimdi ehl-i îman, değil Müslüman kardeşleriyle, belki Hıristiyanın dindar rûhanîleriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilâf meseleleri nazara almamak, niza etmemek gerektir Çünkü küfr-ü mutlak hücum ediyor”(72)


“Şu zamanda ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimi ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakiki dindar rûhanîleri ile dahi medar-ı ihtilâf noktaları, muvakkaten medar-ı münakaşa ve niza etmeyerek müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar”(73)


Misyonerler, Hıristiyan ruhânîleri ve Kur’ân hizmetkârları çok dikkat etmeliydiler Çünkü Kuzeyden çıkan dinsizlik cereyanı, İslâmla İsevîliğin hücumuna karşı kendini müdafaa etmek için Müslümanlarla misyonerlerin ittifakını bozmaya çalışıyordu Bu cereyan, İslâmın halkı kollaması, zekâtı farz, fâizi haram kılması ve zulümden sakındırması gibi esaslarını kullanarak Müslümanları aldatıp onlara bir imtiyaz verip kendi tarafına çekebilirdi(74)

İkinci Cihan Savaşının bir cephesinde dinsizlik rejimi komünizm vardı Bir tarafta da Hıristiyan devletleri Bediüzzaman bu yönüyle harbi değerlendirirken, “ Çünkü bu cihan harbinde iki hükümet küre-i arzın hâkimiyeti için mürafaa ve muhakeme dâvâsında bulunmaları içinde iki muazzam dinin musalaha ve sulh mahkemesine barışmak dâvâsı açılarak ve dinsizliğin dehşetli cereyanı da semavî dinlerle mücahede-i azîmesi (büyük mücahedesi) başladı”(75)

Durum nazikti Düşman ise büyük ve dehşetli İhtilâf edenler ne kadar kuvvetli olurlarsa olsunlar az kuvvetle alt edilebilirlerdi “Deccalâne” cereyan ise iş başındaydı Buna karşı Hıristiyanlarla Müslümanların ittifak içerisinde olmaları gerekmekteydi Şöyle diyordu Bediüzzaman:

“Ehemmiyetli bir endişe ve bir tesellî kalbime geliyor ki: Bu geniş boğuşmaların neticesinde eski Harb-i Umumîden çıkan zarardan daha büyük bir zarar, medeniyetin istinadı, menbaı olan Avrupa’da Deccalâne bir vahşet doğurmasıdır Bu endişeyi tesellîye medar; âlem-i İslâmın tam intibahıyla Yeni Dünyanın, Hıristiyanın hakiki dinini düstûr-u hareket ittihaz etmesiyle ve âlem-i İslâmla ittifak etmesi ve İncil, Kur’ân’la ittihad edip tâbi olması, o dehşetli gelecek iki cereyana karşı semavî bir muâvenetle dayanıp inşaallah galebe eder”(76)


Bu Deccalâne cereyan komünizmden başka birşey değildi Dünya kurulalıdan bu yana “Din afyondur” zırvasını esas alıp bütün dinlere, mukaddeslere böylesine savaş açan ikinci bir sistem görülmemişti Nemrutlara, Firavunlara, Şeddatlara taş çıkartan bu sistem, önüne geleni yutarak gelişmiş, kuvvet bulmuş, dünyanın önemli bir kısmını istilâ etmişti Böyle bir zamanda ne hak din mensupları olan Müslümanlar ve ne de Hıristiyanlar tek başlarına karşı koyabilecek güce sahip değillerdi Müslüman-Hıristiyan ittifakından başka yol olamazdı

Eskiden Hıristiyan devletleri İttihad-ı İslâma taraftar değillerdi, fakat komünistlik ve anarşistlik çıktığı için hem Amerika, hem de Avrupa devletleri ittihad-ı İslâma da taraftar olmaya mecburdular(77) söyler

İttihad-ı İslâmın teşekkül etmesi demek ise Hz Mehdî’nin şahs-ı mânevîsinin üç önemli vazifesi îman, hayat ve şeriatten ibaret olan üçüncüsü vazifesinin gerçekleşmesi demekti Çünkü Hz Mehdî’nin üçüncü vazifesi, hilafet-i İslâmiyeyi ittihad-ı İslâma binâ ederek, İsevî ruhanîleriyle ittifak edip din-i İslâma hizmet etmektir Bu vazife, pek büyük bir saltanat ve kuvvet ve milyonlara fedâkârlarla tatbik edilebilirdi(78)

13 Aralık 1992’de papalık 627 sayfalık bir kitap yayınladı Bütün kiliselere dağıtılan bu kitaptan sadece Fransa’da 200 bin adet satıldı Kitapta Hıristiyanlık İslâmiyet doğrultusunda yorumlanıyor Fatiha Sûresinin de yer aldığı bu kitapta şöyle deniliyor:

“İnsanlar, diğer insanların yaptıkları kànunlara değil, İlâhî kanunlara itaat etmelidirler”


Tevhid inancının tüttüğü eserde teslis ise şöyle ele alınıyor:

“Teslis akidesini tek Allah inancına göre izah etmek imkânı kalmamıştır Hazreti İsa, sadece Allah’ın kendisine tebliğ ettiklerini nakleden bir peygamberdir”


1967’den bu yana papalık “Dinler Arası Diyalog Konseyi Başkanı” sıfatıyla Müslümanların Ramazan bayramlarını tebrik ediyor 1992 yılında yayınladığı tebliğ şöyleydi:

“Aziz Müslüman hemşireler ve kardeşler!

Sizlerin oruç ve namaza bağlılığınıza saygı duyan biz İsevîler, Allah’ın bir nimeti olan barış ve huzura kavuşmak için birlikte çalışmayı arzu ediyoruz

Sizler mü’min ve Müslümanlar olarak farz olan Ramazan orucunu tutmanın verdiği yüksek duyguyla gâyet iyi biliyor ve idrak ediyorsunuz ki, gerçek huzur ve barışın temini Allah’tan gelen bir yardım ve nur olmadıkça mümkün değildir O Allah ki, huzur, saadet ve barışın yegâne Rabbidir

Cenab-ı Allah’a duâ ederiz ki, bizlere Müslümanlar ve İsevîler olarak karşılıklı yardımlaşma ve diyalog ile huzur ve barışı temin etmek için zorluklara dayanacak bir güç ve kuvvet ihsan etsin”


1996 yılında Dinlerarası Diyalog Papalık Danışma Kurulu Başkanı Kardinal Francis Arinze ise, Ramazan Bayramı münasebetiyle İslâm dünyasına yönelik mesajında, hem Müslümanların bayramlarını tebrik ediyor, hem de Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasındaki ilişkilerin geliştirmesi, birbirlerine tahammülden öte daha ileri ve derin bir seviyeye varması gerektiğinden söz ediyordu Papa Jean Paul’ün “Biz Hıristiyan ve Müslümanlar, genellikle birbirimizi yanlış anlamış ve geçmişte bazan birbirimize karşı gelmiş ve hatta polemik ve savaşlarla kendimizi tüketmişizdir” şeklindeki sözlerini nakleden Arinze, “Hafızalarımızı geçmişin olumsuz kalıntılarından kurtarma ve istikbale bakma vakti gelmiştir Kim diğerini üzmüşse, buna pişman olarak af dilemelidir Karşılıklı olarak birbirimizi affetmeliyiz” diyordu(79)

Hz İsa icraatını perdeler arkasında yürütüyor sanki Demek ki gelmiş Tabii ki imtihan sırrı gereği herkes onu tanıyamıyor Onu ancak ona çok yakın olanlar tanıyabilecek

Dipnotlar
---------------------------------------------------------
1 Luka İncili, 23
2 Matta, 26:14-16
3 Elmalılı, Hak Dini Kur'an Dili, 3:1517-1518
4 Al-i İmran Sûresi, 54-55
5 Nisa Sûresi, 157-158
6 Canan, Age, 14:74
7 Said Havva, Age, 9:336
8 Age, s 420
9 İbni Mâce, 10:338
10 Müslim, 2:58
11 Sıddık Hasan Han, es-Seyyid Muhammed Sıddık el-Kannucî, el-İzaa (Kahire: 1407/1986), s 114; Said Havva, Age, 9:335-336, 446
12 Said Havva, Age, 9:445
13 Kittânî, Age, s 147
14 İbni Mâce, 10:338
15 et-Teftazanî, Mes’ûd bin Ömer bin Abdillah, Şerhu'l-Makasıd (İstanbul: 1277), Hatime: 8; 2:307
16 Zuhruf Sûresi, 61
17 Müslim, Kitabü'l-Fiten: 39
18 Buharî, Büyû: 102; Mezalim: 31; Enbiya: 49; Müslim, Kitabü'l-İman: 242; Ebû Davud, Melahim: 14
19 Buharî, Mezalim: 31; Büyu’: 102; Müslim, Îman: 242-243; İbni Mâce, Fiten: 33
20 Müsned, 3:387; el-Fıkhü'l-Ekber Aliyyü'l-Karî Şerhi Terc, s 284
21 Müslim, Kitabü'l-Fiten: 34
22 el-Heytemî, Age, s 68
23 İmam-ı Rabbanî, Mektûbât, 2:1309
24 İbni Mâce, 10:338
25 Şârânî, Muhtasaru Tezkiretü'l-Kurtubî Terc, s 500
26 Said Havva, Age, 9:338
27 Sahih-i Buharî Terc 1:83 (H 1406, 5:208); el-Fethu’l-Kebîr, 2:143
28 Buharî, Kitabü'l-Enbiya (Babü nüzûl-i İsâ): 60, 4:324; Müslim, 2:56
29 İbni Hacer, el-Feth, 6:491
30 Müslim, Îman: 247; Suyûtî, Celaleddin Abdurrahman, el-Havî li’l-Fetâvâ, I-II (Beyrut: 1983), 2:83
31 el-Heytemî, Age, s 64
32 el-Fıkhu'l-Ekber Aliyyü'l-Karî Şerhi Terc, s 284
33 Şuâlar, s 507
34 Nursî, Mektûbât, s 13
35 İbni Mâce, 10:323
36 Müsned, 2: 437; 6:75
37 Müsned, 2:482-483
38 Müslim, Kitabü'l-İman: 243
39 Buharî, Büyû: 102; Mezalim: 31; Enbiya: 49; Müslim, Kitabü'l-İman: 242; Ebû Davud, Melahim: 14
40 Canan, Age, (İstanbul: Feza Gazetecilik AŞ, 1996), 14:73
41 Müsned, 2:437; Muh Tezkiretü'l-Kurtubî, s 498
42 Müslim, Kitabü'l-İman: 243
43 Abdullah bin Mes'ûd, Tefsîru İbni Mes'ûd, s 243
44 Müslim, Kitabü'l-Fiten: 34
45 Kittânî, Age, s 145
46 Kitabü’l-Bürhan, s 105
47 Müsned, 6:125, 435; Müslim, Fiten: 110
48 Müsned, 3:368; 4:216-217
49 Sarıtoprak, Age, s 128
* Lüd, Kudüs'e 68 km uzaklıkta on beş bin nüfuslu bir kasabadır
50 Müslim, Fiten: 110; Tirmizî, Fiten: 59, 62; İbni Mâce, Fiten: 33; Müsned, 2:66; 6:455-456
51 İbni Kesir, Nihayetü'l-Bidaye, 1:158
52 Nursî, Şuâlar, s 506-507
53 Nisa Sûresi, 61
54 el-Fıkhu'l-Ekber Aliyyü'l-Karî Şerhi Terc, s 284
55 Mehmet Vehbi, Hülasatü'l-Beyan, 3-4: 1109
56 Mektûbât, s 54
57 Nursî, Mektûbât, s 413
58 Nursî, Şuâlar, s 581
59 Nursî, Emirdağ Lâhikası, 2:71
60 İbni Mace, Fiten: 33
61 Müslim, Kitabü'l-Fiten: 82
62 el-Münavî, Feyzü’l-Kadîr, 4:275
63 Müslim, Kitabü'l-İman: 243
64 Tirmizî, 4:93; İbni Mâce, 10:340
65 Nursî, Sözler, s 723
66 Nursî, Kastamonu Lahikası, s 111
67 Âl-i İmran Sûresi, 64
68 Nursî, İhlas Risaleleri, s 24
69 Tac Tercümesi, H 960; İbni Mâce, H 4089
70 İbni Mâce, H 4090
71 Nursî, Kastamonu Lâhikası, 53-54
72 Nursî, Emirdağ Lâhikası, 1:206
73 Nursî, İhlas Risaleleri, s 24; Lem’alar, s 151
74 Nursî, Emirdağ Lâhikası, s 159
75 Nursî, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s 191
76 Nursî, Emirdağ Lâhikası, 1:53
77 Age, 2:54
78 Nursî, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s 11
79 17 Şubat 1996, Yeni Asya
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... Videolar/Slaytlar Medine-web 1 2743 23 Ağustos 2013 00:41
İran Emperyalizmi Makale ve Köşe Yazıları Medine-web 6 3333 26 Ocak 2013 22:53
gerekli gereksiz bir şiir.. Makale ve Köşe Yazıları MERVE DEMİR 0 3084 06 Aralık 2012 10:48
olmamış kayınbiradere mektup :) Komik Paylaşımlar Allahın kulu_ 10 6906 03 Kasım 2012 23:19
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür Makale ve Köşe Yazıları Esadullah 11 6350 02 Ekim 2012 21:16

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.