Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Soru Cevap Arşivi (https://www.forum.medineweb.net/650-soru-cevap-arsivi)
-   -   Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz... (https://www.forum.medineweb.net/soru-cevap-arsivi/25323-aklimdaki-isaretlerini-gidermeme-yardim-edr-misiniz.html)

" İdiL Su " 03 Nisan 2013 22:35

Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
Deccal olayıyla ilgili birkaç yazı okudum burdada paylasıcam bu yazılardaki hadisler sahih mi olaylar dogru mu bu konuda ikileme düştüm kafam çok karıstı bu konuda bilginiz varsa yardımcı olursanız cok sevinirim... ltfn52

Medineweb 03 Nisan 2013 22:36

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
siz yazın okuduklarınızı hocalarımız cevap verecektir

" İdiL Su " 03 Nisan 2013 22:36

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
  1. DECCAL olayı

    Deccal’ın zuhuru da Hz. Mehdi’nin zuhurunun alametlerinden biridir. Deccal’ı şöyle tavsif etmektedirler: Kafir birisidir. Bir gözü kördür. Bir gözü de alnındadır ve yıldız gibi parlamaktadır. Alnında şöyle yazılıdır: "Bu Kafirdir". Bunu okuma-yazması olan veya olmayan herkes okumaktadır. Beyaz bir merkebe binmektedir ki her adımı bir mil kadardır. Gökler onun emriyle yağmur yağdıraca...
    k ve yeryüzü bitki bitirecektir. Yeryüzünün hazineleri onun elindedir. Ölüyü diriltecek ve herkesin duyacağı gür bir sesle şöyle diyecektir: "Ben sizin yüce tanrınızım ki sizleri yaratmış ve rızık vermekteyim. Bana doğru koşunuz."

    Denildiğine göre bu şahıs Peygamber (s.a.a) zamanında hayatta olup adı da Abdullah veya Said b. Sayd idi. Peygamber ve ashabı tanrılık iddia eden bu şahsın evine gittiler. Ömer onu öldürmek istedi. Ama Peygamber engel oldu. Şimdiye kadar da güya sağ kalmış ve ahir zamanda İsfahan’ın yahudi köylerinin birinden zuhur edecektir. [1]

    Önceleri Hıristiyan olup H. 9. yılda Müslüman olan Temim-ud Dari’nin "Ben Deccalı bir adada gördüm ki zincirlere vurulmuştu." dediği nakledilmiştir. [2]

    Deccal’a ingilizce Antichrist denilmektedir ki "Mesih’in düşmanı (Anti-İsa)" manasını ifade etmektedir. Deccal kelimesi belli bir insanın adı değildir. Arapça’da yalancı ve hilekar herkese "deccal" diyorlar. İncil’de de "deccal" kelimesi bir çok yerde göze çarpmaktadır.

    Yuhanna’nın ilk mektubunda şöyle yazar: Yalancı kimdir? İsa’nın Mesih olduğunu inkar edenden başkası mıdır? Baba ve oğulu inkar eden deccaldır." [3]

    Yine aynı mektupta şöyle yazmaktadır: Deccal’ın geleceğini duymuşsunuzdur. Şu anda da deccallar oldukça çoktur. [4]

    Diğer bir yerinde: Mücessem olmuş (cisimleşmiş) İsa’yı inkar eden bir ruh, Allah’tan değildir, geleceğini duyduğunuz deccalın ruhudur ve şu anda dünyadadır. [5] yazmaktadır.

    Bir diğer babda ise şöyle geçmektedir: Dünyada bir çok sapıklar ortaya çıkmış cisimleşen İsa Mesihi inkar ediyorlar, işte onlar sapık ve deccal olanlardır. [6]

    Bu İncil ayetlerinden de anlaşıldığı gibi deccal yalancı ve sapıtıcı manasınadır. Deccalın çıkışı ve hayatta olması o zamanlar da hırıstiyanlar arasında yaygın idi ve de onun çıkışını bekliyorlardı.

    Hz. İsa, Deccal’ın çıkışını haber vermiş ve halkı onun fitnesinden sakındırmıştır. Bu yüzden hırıstiyanlar onu bekliyorlardı. Muhtemelen Hz. İsa’nın (a.s) haber verdiği Deccal da beş asır sonra zuhur ederek yalan yere peygamberlik iddiasında bulunan yalancı Mesih idi. Darağacına asılan da bu yalancı Mesih idi; Peygamber olan Hz. İsa Mesih değil. [7]

    İslam'da da Deccal’ın varlığı hakkında birtakım hadisler vardır. İslam Peygamber’i halkı Deccal’dan sakındırıyor ve çıkaracağı fitneleri haber veriyordu. Nitekim bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Nuh’tan sonra gönderilen tüm peygamberler kavmini Deccal fitnesinden sakındırmışlardır." [8]

    "Kendini peygamber sanan otuz deccal zuhur etmedikçe kıyamet kopmaz." [9]

    Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Otuz yalancı Deccal zuhur edip de Allah ve Resulüne yalan şeyler isnad etmedikçe kıyamet kopmayacaktır." [10]

    Keza Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Deccal zuhur etmeden önce yetmiş Deccal zuhur edecektir." [11]

    Mezkur hadislerden de anlaşıldığı gibi Deccal belirli bir şahıs adı değildir.Tüm yalancı ve saptırıcı kimseler için kullanılmaktadır. Deccal kıssasının kökenini İncil’de ve hıristiyanlarda aramak gerekir. Daha sonra bu hususta bir çok hadis özellikle Ehl-i Sünnet kitaplarında ve onların tarikiyle nakledilmiştir. Velhasıl Deccal olayının aslı doğru olabilir, ama hakkındaki tavsif ve tariflerin güvenilir bir senedi yoktur.

    Dolayısıyla Deccal olayının aslı doğru da olsa bir takım hurafe ve asılsız şeylerle karışmış ve gerçek mahiyetini kaybetmiştir. Bu nedenle şunu söyleyebiliriz: Ahir zamanda ve Hz. Mehdi’nin zuhuruna yakın bir zamanda yalancılık ve hokkabazlıkta önde gelen birisi zuhur edecek ve bu şahıs yalancılıkta diğer Deccallerden daha önde olacaktır. Yalanlarıyla bir çoklarını saptıracaktır. İnsanlara hayat, su ve ekmeklerinin kendisinin elinde olduğunu söyleyerek onları kendine uyduracaktır. İnsanların bazısı da her şeyin onun elinde olduğunu sanacaktır. Yalancılıkta öyle bir hadde gelecektir ki iyi işleri kötü, kötü işleri de iyi göstermeye çalışacak. Cehennemi cennet ve cenneti de cehennem olarak gösterecektir. Ama küfür içinde bulunduğu herkese malum olacaktır.

    Ama Said b. Sayd’ın vaat edilmiş Deccal olduğu ve Hz. Resulullah’ın (s.a.a) zamanından şimdiye kadar da yaşadığı hususunda muteber bir delile sahib değiliz. Hem hadisin senedi zayıf hem de Peygamber (s.a.a) Deccal hakkında şöyle buyurmaktadır: "Mekke ve Medine’ye girmeyecektir." Halbuki Said b. Sayd Medine’de vefat etmiş ve halktan bir kısmı da onun öldüğünü görmüştür. [12]

    Faraza Hz. Peygamber (s.a.a) Said’i Deccal olarak tanıtmışsa da, yalancı manasındaki deccaldır, zuhurun alametlerinden biri olan vaat edilmiş Deccal değildir. Başka bir tabirle İslam Peygamberi Said’i görmüş ve onu ashabına bir deccal örneği olarak tanıtmıştır. Evet Peygamber (s.a.a) ahir zamanda zuhur edecek olan Deccal’den sözettiği için bu ikisi karıştırılmış ve insanlar bu hususta yanılgıya düşmüş olabilirler yani Peygamber’in deccal olarak adlandırdığı Said’in ahir zamanda zuhur edecek olan Deccal olduğunu sanarak onun sağ olduğunu ve uzun süre yaşadığını söylemişlerdir.

    [1] - Bihar-ul Envar, c.52, s.193-197, Sahih-i Müslim, c.18, s.46-87, Sünen-i Ebi Davud, c.2, s.212.

    [2] - Sahih-i Müslim, c.18, s.79, Sünen-i Ebi Davud, c.3, s.214.

    [3] - Yuhanna Risalesi, 2.Bab, 22.ayet.

    [4] - Yuhanna Risalesi, 1.Bab, 18. ayet.

    [5] - Yuhanna Risalesi, 4.Bab, 3.ayet.

    [6] - Yuhanna 2. Risale, 7. ayet.

    [7] - El- Mizan, c.3 ve "Iran'da Tarih ve Takvim" kitabına müracaat ediniz.

    [8] - Bihar-ul Envar, c.52, s.197.

    [9] - Sünen-i Ebi Davud, c.2.

    [10] - Sünen-i Ebi Davud, c.2.

    [11] - Mecme-uz Zevaid, c.7, s.333.

    [12] - Bihar-ul Envar, c.52, s.199.




Alıntı

" İdiL Su " 03 Nisan 2013 22:47

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
Deccal Yaşıyor!

Fatıma binti Kays (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“…Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−‘Allah’a yemin olsun ki, ben sizi bir sevinç yahut bir korku yüzünden toplamadım. Sizi, ancak (şu olaydan dolayı topladım) Temim Ed-Darî, Hristiyan biri idi, bana geldi biat edip Müslüman oldu. Benim size Deccal hakkında anlattıklarıma uygun bir olay anlattı.
Temim Ed-Darî şöyle anlattı:
−Temim, Lahım ve Cuzam kabilelerinden otuz kişiyle deniz yolculuğuna çıkmıştı. Dalgalar bir ay boyunca onlarla oynadı. Sonra güneş batımına yakın bir zamanda denizde bir adaya gemiyi yanaştırdılar. Sandallara binip adaya çıktılar. Müteakiben çok kıllı, hatta kıllarının çokluğundan önü neresi, arkası neresi belli olmayan bir yaratığa rastladılar.
Ona:
−Vay sana, sen de kimsin? diye sordular.
O:
−Ben Cessase’yim, dedi.
Onlar:
−Cessase nedir? diye sordular.
O yaratık:
−Ey kavim! Şu manastırdaki adama gidin. O sizin haberinizi şevkle beklemektedir, dedi.
Temim diyor ki:
−Bize adamı söyleyince onun şeytan olmasından korktuk. Hızlıca ona gittik, manastıra girince bir de baktık ki, cüsse bakımından en büyük insan, elleri birleştirilmiş vaziyette boynuna sıkıca bağlı, diz kapağı ile topukları arasında demirler vardı.
Ona:
−Vay sana sen de kimsin? diye sorduk.
O:
−Siz benim haberimi aldınız. Söyleyin siz kimsiniz? dedi.
Onlar:
−Biz Araplarız, deniz yolculuğuna çıkmıştık. Denizin dalgalı olduğu zamana denk gelmişiz. Dalgalar bir ay bizimle oynadı. Sonra senin adana gemiyi yanaştırdık. Sandallara binip adaya çıktığımızda çok kıllı hatta kıllardan önü neresi, arkası neresi belli olmayan bir yaratıkla karşılaştık.
Ona:
−Vay sana sen kimsin? diye sorduk.
O da:
−Ben Cessase’yim, dedi.
Biz:
−Cessase nedir? diye sorduk.
O yaratık da:
−Manastırdaki şu adama gidin, o sizin haberlerinizi şevkle beklemektedir, dedi. Hızlıca sana geldik. O yaratıktan korktuk, onun dişi bir şeytan olmadığından emin olamadık, dedik.
Manastırdaki demirlerle bağlı adam:
−Beysan hurmalıklarından haber verin, dedi.
Biz:
−Onun neyini soruyorsun? dedik.
O:
−Hurmalarından soruyorum, hâlâ meyve veriyor mu? dedi.
Biz:
−Evet, dedik.
O:
−Meyvelerinin kesilmesi yakındır, dedi.
Sonra:
−Taberiye gölünden haber verin, dedi.
Biz:
−Neyini soruyorsun? dedik.
O:
−Taberiye gölde su var mı? dedi.
Biz:
−Evet, suyu çoktur, dedik.
O:
−Suyun gitmesi yaklaşmıştır, dedi.
Sonra:
−Zugar pınarından haber verin dedi.
Biz:
−Neyini soruyorsun? dedik.
O:
−Zugar pınarının suyu var mı, insanlar o pınarın suyuyla ziraat yapıyorlar mı? diye sordu.
Biz:
−Evet, suyu çoktur, insanlar onunla ziraat yapıyorlar, dedik.
O:
−Ümmilerin Nebisinden haber verin, ne yaptı? diye sordu.
Biz:
−Mekke’den çıktı, Yesrib’e (Medine’ye) yerleşti, dedik.
O:
−Araplar Onunla savaştı mı? diye sordu.
Biz:
−Evet, dedik.
O:
–Onlara ne oldu? diye sordu.
Biz:
−Ona karşı gelen Araplara Onun üstün olduğunu ve Ona itaat ettiklerini haber verdik.
O:
−Öyle mi oldu? dedi.
Biz:
−Evet, dedik.
O:
−Ona itaat etmeleri onlar için hayırlı olur. Şimdi ben size kendimden haber vereyim:
−Ben Deccal’im, bana çıkmam için izin verilmesi yakındır. Çıkarım ve yeryüzünde dolaşırım. Kırk gecede girmediğim hiçbir belde bırakmam. Ancak Mekke ve Taybe (Medine) hariç. O iki belde bana haramdır. Her ne zaman onlardan birine girmek istesem, yalın kılıç bir melek beni karşılar ve oraya girmemi engeller. Oraların her geçidinde koruyucu melekler vardır, dedi.’
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bastonunu minbere vurarak:
−‘Taybe budur, Taybe budur, Taybe budur. Yani Medine’dir. Dikkat! Ben size bunu haber verdim mi?’ diye sordu.
İnsanlar:
−Evet, dediler.
Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Temim’in anlattıkları, benim size Deccal ve sıfatı hakkında anlattıklarıma uygun olması benim hoşuma gitti. Dikkat! Deccal, Şam denizindedir yahut Yemen denizindedir. Hayır, bilakis o doğu tarafındadır, doğu tarafındadır, doğu tarafındadır’ buyurdu ve eliyle doğu tarafına işaret etti.”
Fatıma binti Kays (Radiyallahu Anha) şöyle dedi:
“İşte ben bu hadisi Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’den ezberledim.”
Müslim 2942/119, Ebu Davud 4326, İbni Mace 4074
alıntı

Ene Garip 03 Nisan 2013 23:58

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
bunların aslı yok bacım incilden bilmem nerden alıntılar,hocalarımız daha iyi aydınlatır seni benim kapasite pek yetmiyor.

Tuba_ 04 Nisan 2013 00:13

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
düşünceli000hocalarımızın cevabını bende bekliyorum

Yitiksevda 04 Nisan 2013 00:19

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Mehdi Mesih ve Benzeri Ütopyalar hakkında yapmış olduğum araştırmayı okuyunuz Yukarıda verilen bilgilerin gerçekliği yoktur Özellikle Şiada var olan Mehdi beklentisi üzerine yazılmış uydurmalardırlar. Allah Resulünden sonra Ne Mehdi Ne Mesih gelmeyeceği Kur'an ile sabittir.

Tuba_ 04 Nisan 2013 00:22

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
Alıntı:

Yitiksevda Üyemizden Alıntı (Mesaj 254766)
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Mehdi Mesih ve Benzeri Ütopyalar hakkında yapmış olduğum araştırmayı okuyunuz Yukarıda verilen bilgilerin gerçekliği yoktur Özellikle Şiada var olan Mehdi beklentisi üzerine yazılmış uydurmalardırlar. Allah Resulünden sonra Ne Mehdi Ne Mesih gelmeyeceği Kur'an ile sabittir.

hadisi şerifler var ama mehdinin zuhur edeceğine dair

Yitiksevda 04 Nisan 2013 00:27

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
Hadislerin var olması Kur'anın beyanına etki etmez Mehdi Mesih ve Deccal hakkındaki rivayetlerin tamamı Kabul Ahbar ve benzerlerinin eski inançlarından aktardıklarıdır Kur'an İslamı ile uzaktan yakından alakası yoktur uydurmadırlar ve Kur'anın önünde en büyük engel Hadis diye sunulan aslı astarı olmayan sözlerdir.

Tuba_ 04 Nisan 2013 00:28

Cevap: Aklımdaki ? işaretlerini gidermeme yardım edr misiniz...
 
Büyük Ehl-i Sünnet alimi İmam Rabbani Hazretleri Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuruyla ilgili olarak Mektubat-ı Rabbani adlı eserinde iki tane çok önemli ölçü vermiştir.

1. ÖLÇÜ

Bu ölçülerden birincisi Hz. Mehdi (a.s.)’nin Peygamberimiz (s.a.v.)’den bin sene geçtikten sonra zuhur edeceğidir.

Rabbani Hazretleri Mektubat-ı Rabbani’nin 1/569. sayfasında şöyle bildirmektedir:


Ancak beklenen odur ki; ARADAN BiN SENE GEÇTİKTEN SONRA bu saklı devlet tecid edile (yenilene). Ona bir üstünlük verilip suyu bulması, arttırıla... Böylece kemalatin (faziletlerin, mükemmelliklerin) aslı zuhur edip onun zilletini örte.. Ve yüce bağlılığa değer veren HZ. MEHDİ GELSİN. Allah ondan razı olsun.

(Mektubat-i Rabbani, 1/569)


Şu an Hicri 1430 yılındayız. Bu tarih, Peygamberimiz (s.a.v.)’den itibaren 1000 yılın geçmiş olduğunu göstermektedir. Bu da Rabbani Hazretleri’nin Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuru için gerekli olduğunu ifade ettiği birinci ölçüsünün gerçekleşmiş olduğunu ispatlamaktadır.

2. ÖLÇÜ

Rabbani Hazretleri’nin Hz. Mehdi (a.s.)’nin zuhuruyla ilgili verdiği ikinci büyük ölçüsü ise “iki dişli münevver bir yıldızın” dünyanın yakınından geçmesi şartıdır.


Ashabın verdiği habere göre, Resulullah (sav) Efendimiz şöyle buyurmuştur:

"Vaad edilen Mehdi'nin zuhur mukaddimeleri olan Abbasi Melik Horasan'a vardığı zaman, ŞARK TARAFINDA İKİ DİŞLİ (1) MÜNEVVER (2) BİR BOYNUZ (3) ÇIKAR."

"ŞARK TARAFINDA BIR KUYRUKLU YILDIZ DOĞUP AYDINLIK VERECEKTİR."

Bu yıldız dahi doğmuştur. Amma o mudur, yoksa onun bir benzeri midir?

Bu yıldıza:

-Kuyruklu yıldız, adının verilmesi, ihtimal ki, şu anlatmalara dayanıyor:
-Sabitlerin seyri, MAĞRİBDEN (BATIDAN) MEŞRİKADIR (DOĞUYADIR)(4)...

Bu yıldızın durumu da, onun seyrine göredir. Yani yüzü meşrik canibine doğru, arkası dahi, mağrib tarafınadır. Bu uzun beyazlık dahi, onun arka tarafındadır. Bu mana icabı olarak, ona:

-Kuyruk... isminin verilmesi yerindedir.

ONUN HER GÜNKÜ IRTİFİ (GEÇİŞ YÖNÜ) İSE, MEŞRİKTEN MAĞRİBEDİR.(5) Ancak o, kısri (kendine has durumunda ağırlık taşıyan) seyri ile felek-i azamın seyrine bağlıdır.
Hakikat-i hali, en iyi bilen Sübhan Allah'tır.

İmam-ı Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, 381. Mektup, s.1184


SAAT: 06:43

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306