Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > .::DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI.::. > Diyanet İşleri Başkanlığı > Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat

Konu Kimliği: Konu Sahibi Arasat,Açılış Tarihi:  20 Mart 2009 (20:17), Konuya Son Cevap : 22 Mart 2009 (18:46). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 20 Mart 2009, 20:17   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
Arasat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Arasat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 4597
Üyelik T.: 27 Ekim 2008
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Yaş:37
Mesaj: 589
Konular: 255
Beğenildi:114
Beğendi:26
Takdirleri:953
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hutbe:Hicret

Hutbe:Hicret

Muhterem Müslümanlar!

06 Nisan 2000 Perşembe günü 1 Muharrem, insanlık ve İslam tarihinin dönüm noktalarından biridir. Müslümanlarca takvim başlangıcı olarak kabul edilen Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Mekke'den Medine'ye hicretinin 1421 nci yılıdır.

Bütün peygamberler, insanları hak dine, tevhid esasına çağırmak ve kötülüklerden uzaklaştırmakla görevlendirilmişlerdir. Ama her asırda bu ulvi çağrıya icabet ederek ona gönülden inanan insanlar olduğu gibi bunu kabul etmeyen kimseler de bulunmuştur.

Bundan 15 asır önce İslam’a gönül veren Müslümanlar en sıkıntılı ve karanlık günlerini yaşıyorlardı. Yüce Allah'ın salât ve selâm'ının muhatabı, kâinat kendisinin yüzüsuyu hürmetine yaratılan eşsiz insan, Hz. Muhammed, Rabbi'nin emirlerini ilk defa Mekke'de tebliğ etmeye başlamıştı. Bu prensiplerin özünü, putların terki ile bir olan, eşi ve benzeri bulunmayan, her şeyin sahibi ve yaratıcısı olan yüce Allah'a ve O'nun emirlerine inanmak teşkil ediyordu.

Ancak Mekke'li müşrikler bu emirlere kulak bile asmadılar. Cehalet ve delâletten kaynaklanan bir taassup içerisinde eşsiz peygamberle alay etmeye başladılar. O'nu, risaletini tebliğ etmekten alıkoyacaklarını ve Allah'ın din olarak seçtiği İslâm güneşini daha doğuşunda söndüreceklerini sanıyorlardı. Allah'ın elçisi, müşriklerin dayanılmaz istihzalarına, akla, hayale gelmeyen eziyet!erine engellerine rağmen, görevini en zor şartlar içerisinde ve en iyi bir şekilde yerine getiriyordu.

İslâm'a gönül verenlerin sayısı çoğaldıkça, İslâm düşmanlarının müslümanlara karşı kini, zulmü ve şiddetleri de o nisbette artıyordu. Mekke inkarcıları sayıları oldukça az olan mü'minlere akıllara durgunluk verecek işkenceler tatbik ediyorlardı. Mekke'de müslümanlar canından bezmiş, yaşayamaz hale gelmişlerdi. Buna rağmen karanlık günlerin gidip, bir gün yerini nurlu ve aydınlık günlerin alacağına candan inanıyorlardı. İşte bu nedenle tüm işkencelere tam iman, metanet ve sabırla göğüs geriyorlardı. Onların gözünde ne mal, ne evlat ve ne de vatan vardı. Tek düşünceleri İslâm'ı rahatça yaşayabilmek, yaymak ve onu tüm gönüllere yerleştirmek için gidilecek huzurlu ve sakin bir yerdi.

Muhterem Mü'minler!

Bu durum karşısında Peygamber (s.a.v.) müslümanların bir kısmının Habeşistan'a ve diğer yerlere hicret etmelerine izin verdi.İşte bu hicretler nedeniyle İslam, Mekke sınırlarını aşarak, diğer şehir ve ülkelere ulaşmış ve orada yayılmaya başlamıştı. Bu durumu gören Kureyş'in ileri gelen inkarcıları, ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Daha evvel Mekke'den dışarı atmaya çalıştıkları müslümanları, bu defa İslâm'ın yayılmasını önlemek için, Mekke'de hapsetmek ve başka yerlere göndermemek palanları hazırlamaya başladılar. Allah Rasûlü'nün vücudunu ortadan kaldırmaya düşünüyorlardı. Lakin bu planlarında oldukça geç kalmışlardı. Çünkü Mekke'de müslümanlar sayılacak kadar azalmıştı.

Peygamber efendimiz, Hz. Ebubekir, Hz. Ali ve ashabın pek azından başka kimse kalmamıştı.

Bu olaylar devam ederken, nihayet Cenabı Hakk'ın izni ile O'nun himayesinde Allah Rasülu Hz. Muhammed'e en sadık arkadaşı Hz. Ebubekir ile birlikte Medine'ye hicret emri gelmiş, böylece Allah en sevgili kulu ve elçisini korkunç bir suikastten kurtarmıştı. Hz. Peygamber, yanında sadık dostu Hz. Ebubekir ile birlikte müşrikleri şaşırtmak, izlerini kaybettirmek için Medine yönünün aksi istikametinde hareket ederek “Sevr” dağında bir mağaraya sığınmışlardı. Düşman bu iki yolcuyu bulmak için her tarafı iyice aramışlar, mağaranın önüne gelmişlerdi. İçeridekiler dışarıdakilerin sesini duyuyorlardı. Bu arada Hz. Ebubekir heyecanlanmış, vücudu titrer bir duruma gelmişti. Bunu gören Hz. Peygamber "Üzülme, Allah bizimle beraberdir" demişti.

Aziz Mü'minler!

Hutbemizin başında okuduğum ayeti kerimede bu olay şöyle anlatılmaktadır. “Eğer siz O'na (Rasulüme) yardım etmezseniz şunu bilin ki; inkârcılar O'nu (Mekke'den) çıkardıklarında mağarada bulunan iki kişiden biri olarak Allah O'na yardım etmişti. Arkadaşı Ebubekir'e "Üzülme, Allah'ın yardımı bizimledir." diyordu. Allah ona güven vermiş, görmediğiniz askerlerle onu desteklemiş inkar edenlerin, sözünü alçaltmıştı. Ancak Allah'ın sözü yücedir. Allah güçlüdür, hakimdir."[1]

Muhterem Müslümanlar

Hicret, müslümanların geçmişi hatırlamalarına ve geleceğe hazırlanmalarına sebep olan büyük bir hadisedir. Hicret, imanın küfre; hakkın ve adaletin zulme; ilim ve irfanın cehâlete karşı üstün gelmesinin başlangıç tarihidir. Hicret, bir reaksiyon değil, “aksiyon” dur. Hicret, bir mananın kabuğunun çatlaması ve neşvü nema bulması, gün yüzüne çıkmasıdır. Hicret başlıbaşına bir olay, bir tarihtir. Asırların biriktirmiş olduğu küfrü söndürecek büyük bir gerçeğin hareket noktasıdır. Mucizeler meydana getiren cihan inkılâbı, tarihin seyrini değiştiren hareket, çaresizliğin çöküntüsünü sineye çeken insanlığın vahim dıramının sonudur. Yeryüzündeki muzır mikropları yakıp kurutan ilahi bir güneş; Hak dinin yayılmasını, cihanşumül olmasını sağlayan büyük olaydır. Önce Arabistan'ı, sonra bütün dünyayı aydınlatan, Kur'ân ve İslâm ilminin öğretilmeye başlandığı tarihtir. Hicret bir ri'cat değil, ilâhi bir fetihtir. İslamiyetin cihana açılması bu olayla başlamış İslâm gerçeği, bu olayla varlığını dünyaya duyurmuştur. Peygamberin mübarek dudaklarından duyulan bu tebliğ ile, son ve hak din, bu olaydan sonra ilâhi vahiylerle müesseseleşmiştir.

Hutbemizi sevgili Peygamberimizin konu ile ilgili bir hadis-i şerifi ile bitirelim. "Ameller niyetlere göredir. Kişi için yalnız niyet ettiği şey vardır. Kişinin hicreti Allah'a ve Rasulüne müteveccih ise, hicreti Allah ve Rasulünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa ve evleneceği bir kadın için ise, hicreti hicret ettiği şey içindir."[2]


--------------------------------------------------------------------------------

[1] Tevbe/40
[2] Buhari 1/20, Müslim III/1515
__________________
Allahtan başka hiç birşeyi olmayan ben Allahtan başka herşeyi olanlara acırım..........
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Arasat 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Selamün aleyküm Taziye-İlan-Selamlaşma Arasat 7 1188 19 Şubat 2019 19:01
Karnabahar köftesi- Medineweb Köfteler Esma_Nur 3 1526 26 Nisan 2017 08:13
Medine'de bıraktığım iki güneş Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler Esma_Nur 6 2765 02 Mart 2015 00:30
Çalışmayan anne Çocuk ve Aile Sağlığı Arasat 0 1893 02 Mart 2015 00:23
pizza Börekler ve Hamur İşleri Allahın kulu_ 2 1970 15 Şubat 2015 10:25

Alt 20 Mart 2009, 22:35   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
Arasat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Arasat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 4597
Üyelik T.: 27 Ekim 2008
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Yaş:37
Mesaj: 589
Konular: 255
Beğenildi:114
Beğendi:26
Takdirleri:953
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hutbe:Hicret

Muhterem Müslümanlar!

Kamerî takvime göre bugün, Hicret’in 1423. yıl dönümüdür. Bu vesile ile Hicret’ten ve bunun İslâm tarihindeki öneminden kısaca söz etmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi, Peygamber Efendimiz Mekke'de doğdu ve kendisine peygamberlik görevi burada verildi. Peygamberimiz, Yüce Allah’ın "önce en yakın akrabanı uyar"[1] emri gereğince, önce yakınlarından başlamak üzere insanları İslâm’a dâvet etti. O'nun bu dâvetine uyanların sayısı günden güne arttı. Mekke müşrikleri ise, bunu engellemeye çalıştılar. Müslümanlara zulmederek, akıl almaz işkencelerde bulundular. Kendilerince Peygamberimize tâbi olanları vazgeçirmek istediler. Bu duruma çok üzülen ve göç etmeyi düşünen bazı Müslümanlara, Peygamberimiz Habeşistan'a gitmelerini tavsiye etti. Bu arada Hac dolayısıyla Mekke'ye gelmiş olan Medineli bir topluluğun İslam’ı kabul etmesinden sonra Peygamberimiz, ashâbından bazılarının da Medine'ye göç etmelerine izin verdi. Böylelikle İslâmiyet Mekke’nin dışına yayılmaya başladı. Bu gelişmeler, Kureyş’in ileri gelenlerini telaşa düşürdü. Durumu görüşüp yeni engelleme planları yapmak üzere, "Daru-n Nedve" denilen yerde toplandılar. Kendilerini dünya ve ahirette mutluluğa kavuşturacak olan hak yolunu göstermekten başka hiç bir şey düşünmeyen Allah’ın elçisini, birlikte öldürmeye karar verdiler.

Onların bu gizli planını Yüce Allah, Peygamberimize bildirerek Medine’ye hicret etmesine izin verdi. Bunun üzerine Peygamberimiz (s.a.v.), en yakın arkadaşı Hz. Ebu Bekir'le birlikte geceleyin Mekke'den çıkıp, Sevr dağındaki mağarada bir süre korundu. Sonra, Medine-i Münevvere’ye doğru yola çıktı. Yol üzerindeki Kuba köyünde birkaç gün konaklayıp bir mescit inşa ettikten sonra Medine-i Münevvere’ye hareket etti. Yolda büyük bir halk topluluğu, O’nu coşkun sevgilerle karşılayıp bağrına bastı.

Değerli Mü’minler!

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in bu hicreti, tarihteki diğer göçlerden çok farklı bir anlam taşımaktadır. Çünkü diğer göçlerin, çoğunlukla iklim şartları, geçim sıkıntısı veya savaş gibi sebeplerden ileri geldiği görülmektedir. Burada ise, İslam’a karşı duran, onun nurunu söndürme ve ona gönül verenleri yok etme çabası içerisinde olanlardan uzaklaşma ve İslâm’ın emirlerini rahatça yerine getirebilme amacı vardır. Nitekim Hicretin bu ulvî manasını ilk Müslümanlardan Hz. Cafer’in, Habeş Kralı huzurunda söylediği şu sözler, net bir şekilde ortaya koymaktadır:

“Ey hükümdar! Biz cehalet içerisinde yaşayan bir toplum idik. Putlara tapıyor, ölmüş hayvanların etini yiyorduk. Zina yapıyorduk. Akrabalarımızla ilgimizi kesiyor, komşularımızla iyi geçinmiyorduk. Kuvvetli olanlarımız, zayıf olanlarımızı eziyordu.

Biz bu halde iken yüce Allah bize acıdı. Bizden öncekilerde olduğu gibi bize de içimizden, soylu, asil, doğru, güvenilir, şeref ve namus ehli olduğunu bildiğimiz birisini peygamber olarak gönderdi. O bizi, yalnız Allah’a ibadet etmeye, atalarımızın taptıkları putları terk etmeye çağırdı. Bize doğru söylemeyi, emanete riayet etmeyi, komşularımızla güzel geçinmeyi, haramdan, adam öldürmekten sakınmayı öğütledi. Bizi, yalandan, yetim malı yemekten ve namuslu kadınlara iftira etmekten sakındırdı. Yalnız bir olan Allah’a ibadet edip, O’na hiçbir şeyi ortak koşmamayı, namaz kılmayı, oruç tutmayı emretti. Haram dediğini haram bildik, helâl dediğini helâl bildik. Bundan dolayı halkımızın bir kesimi bize düşman oldu, bize türlü türlü işkenceler yapmaya kalktılar. Biz de onlardan kaçarak ülkenize sığındık.”[2]

Bu konuşmada, bir yönüyle hicret sebepleri açıklanırken, diğer yönü ile de İslâm’ın insanlığa neler getirdiği ifade edilmekte, her yönüyle bozulmuş ve tüm değer ölçülerini yitirmiş bir toplumu nasıl tekrar hayata kavuşturduğu anlatılmaktadır. İşte sevgili kardeşlerim kısaca hicret olayı budur. İlk Müslümanlar bu olaya fazlasıyla önem verdikleri ve diğer olaylardan daha çok anılmaya değer buldukları için, Hz. Ömer’in halifeliği zamanında onu tarih başlangıcı kabul etmişlerdir.


--------------------------------------------------------------------------------
[1] Şuarâ,26/214.
[2] İbn Hişam, Sîretü’n-Nebî, I,359.
__________________
Allahtan başka hiç birşeyi olmayan ben Allahtan başka herşeyi olanlara acırım..........
Alıntı ile Cevapla
Alt 22 Mart 2009, 18:46   Mesaj No:3
Medineweb Sadık Üyesi
Arasat - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Arasat isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 4597
Üyelik T.: 27 Ekim 2008
Arkadaşları:4
Cinsiyet:
Yaş:37
Mesaj: 589
Konular: 255
Beğenildi:114
Beğendi:26
Takdirleri:953
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hutbe:Hicret

Kıymetli Mü'minler!

Önümüzdeki 26 Mart Pazartesi günü Peygamber Efendimizin Mekke'den Medine'ye hicretinin 1422. yılını idrak etmiş olacağız.

İnsanlığın yaratılış gayesini, ahiret inancını yitirdiği, insanî değerlerini kaybettiği, şirke, zulme ve her türlü ahlaksızlığa saplandığı bir dönemde Yüce Rabbimiz, Hz.Muhammed (A.S.)'ı son peygamber olarak göndermiştir.

Aziz Mü'minler!

Hz. Peygamber'in gönderilmesiyle ölmüş kalpler dirildi, porsümüş vicdanlar merhamete kavuştu, insanlık, iman sayesinde yolunu düzelterek, yeniden huzur buldu. Ancak Mekkeliler bu ilahi rahmetin değerini gereği gibi kavrayamadılar, 13 yıllık tevhid mücadelesinin sonunda, ona inanan bir avuç Müslümana kendi memleketlerinde yaşama hakkını çok gördüler.
Yüce Kitabımızda şöyle buyurulmuştur: "Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. Halbuki kafirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır."[1] Nihayet Allah, Habibine vahyederek Medine'ye hicret etmelerini bildirmiştir.

Sevgili Peygamberimiz de Peygamberliğinin 13. yılında ashabıyla beraber, yurtlarını, mallarını, hatta sahabeden birçoğu anne, baba, eş ve çocuklarını bırakarak Medine'ye hicret etmek zorunda kaldılar. İlahi nura susayan gönüller tarafından cihanşümul bir misafir olarak karşılanan Peygamberimiz'e, Ensar ve Muhacirlerin sergiledikleri dostluk, kardeşlik ve fedakarlığın bir benzerine tarih henüz şahit olmamıştır.

Bu müstesna olay Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılmıştır:

"İman edip de Allah yolunda hicret ve cihad edenler; muhacirleri barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır."[2]

Aziz Müslümanlar!

Hicretten 17 yıl sonra Hz. Ömer'in halifeliği döneminde Hz. Ali'nin teklifiyle bu yolculuk, Hicri takvimin başlangıcı olarak kabul edilmiştir.

Hicret; Hak'kın batıla galip gelmesi ve islamı tümüyle yaşamanın azmidir.

Hicret; tevhid inancının kalplerde kökleşmesinin, gerektiğinde mallardan ve canlardan feragat etmenin sembolüdür.

Hicret; Ensar ve Muhacirinin sergiledikleri dostluk ve kardeşliğin, milli birlik ve bütünlüğün en güzel timsalidir.

Hicret; İlk müslümanların inançları uğruna gösterdikleri fedakarlığın doruk noktasıdır.

Hutbeme hicretle ilgili bir ayet mealiyle son veriyorum:

"... Onlar hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım..."[3]


--------------------------------------------------------------------------------

[1] Saf 61/8
[2] Enfal 8/74
[3] Al-i İmran 3/195
__________________
Allahtan başka hiç birşeyi olmayan ben Allahtan başka herşeyi olanlara acırım..........
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Sen Hicret Edersen... İslaminesil Serbest Kürsü 3 03 Aralık 2018 19:48
Bize bir hicret lazım İslaminesil Serbest Kürsü 0 10 Ekim 2015 17:36
Hicret Gecesine Davet FECR Duyurular/Öneriler/Şikayetler 0 02 Aralık 2014 08:51
Hicret Kimin İçindir? Sükutu-Ezber Sükutu-Ezber 0 06 Mayıs 2014 22:11
Hicret - Enstrumantal 1996 enderhafızım İlahiler/Ezgiler 0 28 Mart 2013 17:41

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.