Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > .::DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI.::. > Diyanet İşleri Başkanlığı > Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat

Konu Kimliği: Konu Sahibi iklimya,Açılış Tarihi:  11 Mart 2013 (19:37), Konuya Son Cevap : 11 Mart 2013 (19:37). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 11 Mart 2013, 19:37   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
iklimya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:iklimya isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 90
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Ankara
Mesaj: 513
Konular: 114
Beğenildi:31
Beğendi:0
Takdirleri:112
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Mescid-i Haram'daki Yapıların Tarihi

Mescid-i Haram'daki Yapıların Tarihi

Kâbe-i Muazzama'nın etrafına Mescid-i Haram denildiği gibi Harem-i Şerîf de denir. Kâbe, Osmanlı Türkleri zamanında en güzel şeklini almıştır. Yavuz Sultan Selim zamanına kadar Harem-i Şerif'in çatıları ve revakları ahşap idi. Bilâhare, Sultan Ahmed, Sultan Mahmud ve Abdülmecit zamanlarında tamir edilip süslenmiştir.
Hicretin on yedinci ve yirmi altıncı yıllarında etraftaki evler yıktırılarak Kâbe'nin avlusu genişletilmiştir.

Avlunun etrafı da duvarla çevrilip, duvarın iç kısmına da ağaç direklerin üstüne damlı revaklar yapılmıştır. Tavaf yeri ve revakların altları ve bunlar arasındaki yollar Emevîler devrinde mermer ile kaplanmış, muhtemelen ilk minareler de bu devirde yapılmaya başlanmıştır. Kanunî Sultan Süleyman, Kâbe külliyesinin yeniden yapılması maksadıyla Mimar Sinan'ı yollamıştı. Sinan'ın hazırladığı plânlar 1590 yılında Mimar Mehmed Ağa tarafından sadece minare ve revaklar için tatbik edilmiştir. Avlusu genişletilmiş revaklardaki sütunlar yenilenmiş, yenileri ilâve edilmiştir. Tahta kemerler kârgire çevrilerek üzerlerine Türk üslûbunda beş yüz küçük kubbe yapılmıştır.

Kapıların birinin üzerindeki kitabede Sultan Barkuk'un adı okunur. Bunlar Kanunî Sultan Süleyman'ın himmetleriyle olmuştur. Süleymaniye gibi, Harem-i Şerif'i de Karahisarî hattıyla süsletmiştir. Bir kitabede III. Murad'ın tamir kitabesi göze çarpar. Kemerler ve Harem-i Şerif'in bugünkü durumu, Mimar Sinan'ın eseridir.

Mescid-i Haram'ın kırk yedi giriş kapısı ve dokuz minaresi bulunmaktadır. 1'den 17 numaraya kadar olan giriş kapılarına numara verilmiş, diğer kapılara ise isim konmuştur. Bunlar; Umre, Hudeybiye, Medinetü'l-Münevvere, Kuds, Şâmiye, Nedve, Ömerü'l-Fâruk, Feth, Osman, Murad, Muhassab, Arafe, Mina, Kureyş, Merve, Med'â, Muallâ, Hacûn, Benî Şeybe, es-Selâm, en-Nebî, Abbas, Ali, Benî Hâşim, Dârü'l-Erkâm, Safa, İsmail, Huneyn, el-Eâd, Melik Abdülaziz isimli giriş kapılarıdır.(*)

Kâbe
Müslümanların kıblesi ve dünya üzerinde ilk tesis olunan mukaddes yapıdır. Dünyada Allah adına yapılmış olan ilk mabed olması bakımından, "Alemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mabed), Mekke'deki Kâbe'dir." (1)

İbn-i Abbas'tan rivayet edildiğine göre Hazreti Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Yeryüzünde yaratılan ilk yer, Kâbe'nin yeridir. Daha sonra buradan yeryüzü genişletilmiştir. Allah Teâlâ'nın yeryüzünde dikmiş olduğu ilk dağ ise, Ebû Kubeys Dağı'dır. Daha sonra diğer dağlar buradan uzayıp gitmiştir." (2)

İslâm âleminde Kâbe'den daha şerefli bir bina yoktur. Çünkü onun inşaatını emreden, âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ'dır. Bu emri tebliğ eden Cibril'dir. Yapıcısı İbrahim, yardımcısı İsmail Peygamber'dir. (3)
Ekseri kaynaklarda Kâbe'nin ilk defa Hazreti Adem tarafından inşa edildiği yer almaktadır. Yalnız İbn Kesir bu görüşe kesinlikle karşı çıkmakta, Kâbe'nin İbrahim peygamberden önce inşa edilmiş olduğuna ilişkin herhangi sahih bir haberin Rasulüllah (s.a.s.)'dan nakledilmediğini iddia etmektedir. Yine devamla:

"Bir zamanlar İbrahim'e Beytullah'ın yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik): Bana hiçbir şeyi eş tutma; tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, rükû ve secdeye varanlar için evimi temiz tut" (4) ayetine tutunarak Kâbe'nin İbrahim peygamberden önce inşa edilmiş olduğunu iddia edenlerin sözleri nazar-ı itibara alınacak kuvvetli bir söz değildir, demektedir.

Adem (a.s.) Beyt'in yeri üzerine bir kubbe dikmiş, melekler de ona: "Biz senden önce bu Beyt'i tavaf ettik. Nuh'un gemisi de kırk gün süreyle buranın etrafında dolanmıştı..." demişlerdi. Buna benzer daha başka sözler de sarfetmişlerdi. Ancak bu haberin hepsi İsrailoğulları kaynaklıdır. Bu haberler ne yalanlanabilir ne de doğrulanabilir. Delil değeri taşımazlar.(5) Çünkü Kur'an ayetlerinin zahiri manası, Kâbe'yi ilk yapanın İbrahim Peygamber olmasını gerektiriyor. (6)

Hacer-i Esved
"Siyah taş" demek olan Hacer-i Esved, Kâbe'nin doğu köşesinde, tavafın başlama noktasındadır. Hazreti İbrahim tarafından Kâbe'ye konulmuştur. Yapısı itibariyle Hacer-i Esved bir gök taşıdır. Bazılarına göre de volkanik bir bazalt parçasıdır. Üstü küçük billurlarla örtülüdür ki, bunlar koyu zemin üstüne serpilmiş küçük feldspat parçalarıdır. Siyaha yakın koyu kırmızı renktedir. Muhtelif yangın ve yıkımlar sonunda birkaç defa kırılmıştır. Şimdi üç büyük, dokuz küçük parça halinde gümüş bir çemberle birleştirilmiş durumdadır. (7)

Hacer-i Esved'i Selâmlamak Ona Tapmak mıdır?
Müslümanlar Hacer-i Esved'e tapmadıkları gibi, cahiliye Arapları da ona tapmamışlardır. Gerçekleri bilmeyenlere denilebilir ki; Müslümanların Hacer-i Esved'i istilâmı, bir milletin kendi bayrağını selâmlaması gibidir. Herkes bilir ki, sancağı selâmlamak; bir sırığa takılmış kumaş parçasına değil, onun temsil ettiği millet ve devlete hürmet göstermek demektir. İşte Hacer-i Esved de Cenab-ı Allah'ın alâmetlerinden olduğu için, ona karşı olan saygı ve hürmetinden dolayı istilâm edilir. (8)

Hacer-i Esved ile Rükn-i Yemâni'yi İstilâm Etmenin Hikmeti
Hacer-i Esved'in bulunduğu köşeyi istilâm etmek sünnettir. Rükn-i Yemâni'yi istilâm etmek müstehaptır. Rükn-i Irakî ve Rükn-i Şâmî'yi istilâm etmek ise meşru değildir. Bu iki köşe ne öpülür, ne de el sürülür. Bunun hikmeti hakkında âlimler şöyle demişlerdir:

Hacer-i Esved'in bulunduğu köşede iki fazilet vardır. Bu köşede Hacer-i Esved'in bulunması ve bu köşenin İbrahim (a.s.)'in attığı temel üzerine oluşu. Rükn-i Yemâni'deki fazilet ise; bu köşenin İbrahim (a.s.)'in attığı temel üzerinde oluşudur. (9) Kâbe'nin diğer iki köşesinde ise anılan fazilet yoktur. Çünkü o iki köşe hizasında bulunan ve Hicr-i İsmail ismi verilen yay şeklindeki duvarla çevrili bölgenin bir kısmı Kâbe'dendir. Bu itibarla İbrahim (a.s.)'in attığı temelin bu cepheye ait köşeleri mevcut köşelerin dışında ve ilerisinde kalmıştır.(10)
Anılan köşelere el sürmemek Kâbe-i Muazzama'yı ihmal sayılmaz. Çünkü Rasul-i Ekrem bu iki köşeyi istilâm etmediği için O'nun yolu izlenir. Eğer bu iki köşeye el sürmemek ihmal sayılırsa Kâbe'nin köşeleri arasında kalan duvarlara el sürmemek de ihmal sayılırdı. Halbuki hiçbir ilim adamı bunu ihmal telâkki etmemiştir. (11)

Hicr-i İsmail
Hicr-i İsmail, Kâbe-i Muazzama'nın kuzey cephesinde bulunan bir sahanın ismidir. İbrahim (a.s.)'in oğlu İsmail (a.s.) burada yetiştirilip himaye edildiği için de bu isim verilmiştir. Hicr-i İsmail, 131 cm. yüksekliğinde ve yarım daire biçiminde bir duvarla çevrilidir. Bu duvarla Kâbei Muazzama arasında kalan sahaya Hicr-i İsmail denilir.

Hicr-i İsmail'in en az üç metresinin Kâbe'den olduğu kesinlik kazandığına ve bu kısım Kâbe duvarının bitişiği olduğuna göre, bu kısımda namaz kılan kimse Kâbe'nin içinde namaz kılmış gibi olur. Nitekim Ebû Davud, Tirmizi ve Nesâi'nin rivayet ettikleri bir hadiste Aişe (r.anha):
"Ben Kâbe'nin içine girip orada namaz kılmayı çok arzuluyordum. Bunun üzerine Rasulüllah (s.a.s.) elimden tutup beni Hicr-i İsmail'e koydu ve: "Kâbe'ye girmek istediğin zaman Hicr-i İsmail'de namaz kıl. Çünkü Hicr-i İsmail, Kâbe'den bir parçadır. Senin kavmin Kâbe'yi (tekrar) bina ettikleri zaman daraltıp Hicr'i ondan çıkardılar, buyurdu" (12) demiştir.

Kâbe Örtüsü
Kâbe'nin örtüsüne, Arapça isim olarak "Kisve", Farsça isim olarak "Puşide", hem Arapça hem Farsça isim olarak "Sitâre" denir. Bu kelimeler eski vesikalarda çoğunlukla saygı ifade eden bir kelime ile beraber terkip halinde kullanılmıştır. Meselâ; Kisve-i Şerife, Kisve-i Saâdet, Puşîde-i Mübarek gibi.

Kâbe'ye örtü takmak İslâmiyetten evvel de vardı. Rivayete göre, Kâbe'ye ilk kisve giydiren Tebabîa (Tubbâ) denilen Yemen hükümdarlarından Kerb b. Es'ad'dır. Hazreti Peygamber Kâbe'ye Yemen libası giydirmiştir. Halife Hazreti Ömer ve Hazreti Osman da ona "Kıbatî" denilen Mısır örtüsü giydirdiler. Haccac ise, Kâbe'ye atlastan bir örtü yaptırmıştır. Kâbe'nin iç kısmını ilk defa kumaşla örten İbn-i Zübeyr'dir. İslâmiyeti müteakip, kisvenin hem kumaşı ve hem rengi değişmiştir. Bir zaman beyaz dibâ denilen ipekten yapılmış, sonra sarı ve yeşil, nihayet siyah ipekten yapılmıştır.

Abbasiler'den Halife Me'mun (813-816), senede üç kez kisve değiştirilmesini âdet etmiş ise de, sonraları buna devam edilmeyerek senede bir kez kisve giydirilmiştir. Kâbe örtüsü 1258'e kadar Bağdat'tan; 1258'den 1517'ye kadar Kahire'den gönderilmiştir. Kanunî, 1540 tarihinde, Melik Mansur Klavun'un Kâbe kisvesi için vakfetmiş olduğu iki köyden başka bu iş için yedi köy geliri daha vakfetmiştir. Yavuz'dan itibaren padişahlar Kâbe örtüsünü daha yakın olduğu için Abbasi halifeleri gibi Kahire'den yollamışlardır. (13)

Kâbe örtüsü, siyah renkli ibrişimden dokunmuş, iki parça kumaştan oluşur. Bunlardan biri Hicab ismi verilen asıl örtü, diğeri Nitak ismi verilen kuşaktır. Örtü üzerinde ibrişimle ve celi hatla kelime-i tevhid yazılıdır. Kâbetullah Kemeri denilen Nitak, Kâbe'nin dört tarafını kemervari ihata etmiş olup, üzerinde çepeçevre halis sırma ile ve celi hatla Kâbe hakkında nazil olan ayet ve son kısmında hükümdar ismi vardır.

Altınoluk
Kâbe damına konulan ve Arapça'da mizabü'r-rahme, Farsça'da mizab-ı rahmet denilen oluktur. Kâbe'nin Rükn-i Şâmi ile Rükn-i Garbi denilen köşeleri arasındaki kuzey-batı duvarının üstünde ve bu duvarın ortasına gelecek şekilde yerleştirilmiştir. Böylece Kâbe damına biriken yağmur suları bu duvara bakan Hicr'e akmaktadır. Önceleri çatısı açık olan Kâbe, daha sonra iki sıra halinde altı direğe dayanan bir tavan ile örtüldü ve Hicr'e bakan kuzey duvarının üstüne de bir oluk yerleştirildi. Kâbe damına konan ilk oluk budur. Kâbe'nin oluğu ilk defa Emevi halifesi Velid b. Abdülmelik'in emriyle Mekke valisi Halid b. Abdullah tarafından altınla kaplatıldı. Altınoluk diye anılması da bundan sonradır. (14)

Makam-ı İbrahim
Hazreti İbrahim'in Kâbe'yi bina ederken iskele olarak kullandığı, (15) yahut insanları hacca davet ederken üzerine çıktığı taştır. Makam-ı İbrahim diye anılır ki, iki rekat tavaf namazının kılındığı yerdir. Rasul-i Ekrem(s.a.s.), tavaf ettikten sonra Makam-ı İbrahim'e gelerek bunun arkasında iki rekat namaz kılmıştır. Rivayete göre Rasul-i Ekrem Hz. Ömer'in elini tutarak: "Burası Makam-ı İbrahim'dir" buyurmuş. O da "Burasını namazgâh ittihaz etseniz olmaz mı?" demiş, Rasul-i Ekrem de: "Öyle bir şey ile emrolunmadım" buyurmuş. Fakat gün batmadan Bakara sûresinin 125. Ayet-i kerimesi nazil olmuştur.(16)

Makam-ı İbrahim ismi verilen bu taş Rasul-i Ekrem (s.a.s.) zamanında Kâbe'ye çok yakın, hemen hemen Kâbe duvarına bitişik idi. Sonra Hazreti Ömer (r.a.) bunu şimdi bulunduğu yere nakletti. (17)

* 1992 yılı hac ziyaretindeki tespitlerim.
1. Âl-i İmran, 96.
2. F. Râzî, Tefsir-i Kebir, 3/441, Akçağ Yay.
3. Buhari, Tecrid-i Sarih Terc., 9/126.
4. Hac, 26.
5. Keskin, Mehmet, Büyük İslâm Tarihi
(İbn Kesir, el-Bidâye ve'n-Nihâye), 1/237,
Çağrı Yay., İstanbul-1994.
6. Keskin, a.g.e., 2/462.
7. Çağatay, Neşet, İslâm Dönemine Dek
Arap Tarihi, 125, T.T.K. Yay., Ankara-1989.
8. Buhari, Tecrid, 6/108.
9. Hatiboğlu, Haydar, Sünen-i İbn-i Mâce
Terc. Ve Şerhi, Kitabü'l-Menâsik, 8/152-153;
Davudoğlu, Ahmed, S. Müslim Terc, Kita-
bü'l-Hacc, 6/531; Buhari, Tecrid, 6/117; E.
Davud Terc, 7/229-230.
10. İ. Mâce, 8/153.
11. A.g.e., 8/154; Zadü'l-Mead, 2/237,
İklim Yay, İstanbul-1989.
12. İ. Mâce, 8/169-170.
13. Atalay, Doç. Dr. Münir, Osmanlı Devletinde
Sürre-i Hümâyûn ve Surre Alayları, 118-120.
14. TDVİA, 2/537-538.
15. Buhari, Tecrid, 9/126.
16. Buhari, Tecrid, 11/48; Mâce, 8/180.
17. Buhari, Tecrid, 2/410 (1 no'lu dipnot);
Mâce, 8/180; Keskin, Büyük İslâm
Tarihi,1/238.

Mustafa BEKTAŞOĞLU
__________________
Bismillah diyerek...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi iklimya 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hicretle bütün insanlığı aydınlatan bir medeniyet... Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat iklimya 0 2201 04 Kasım 2013 11:00
Diyanet İşleri Başkanlığından Accra Furkan... Ezan-Kamet-Camii iklimya 0 2289 22Haziran 2013 01:39
Yaz Kur’an kurslarına kayıtları başlıyor Kur'ân Kursları iklimya 0 2171 22Haziran 2013 01:37
Aşere/Takrib Kursu”nu Dışardan Bitirenler İçin... Din Görevlileri iklimya 0 1861 09 Mayıs 2013 23:33
İslam Dünyasindaki Hüzün Ve Kutlu Doğum Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat iklimya 0 1732 11 Mart 2013 19:44

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
İstanbul'daki Tarihi Suriye Zirvesi nurşen35 Gündem/ Manşetler 1 30 Ekim 2018 09:57
Okullarda Mescid muuskem Serbest Kürsü 0 31 Aralık 2012 10:26
Mescîd-i Dirâr [2] bilinmez Muhtelif Konular 0 26 Temmuz 2011 14:12
Tahiyyetü'l-Mescid KuM TaNeSi Soru Cevap Arşivi 0 09 Nisan 2009 16:24
İki kıbleli mescid GameOwer Namaz-Abdest-Teyemmüm 2 12 Mart 2008 00:40

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.