Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tefsir Çalışmaları (https://www.forum.medineweb.net/199-tefsir-calismalari)
-   -   TABİİN'DEN MÜFESSİR OLARAK ÜN KAZANANLAR (https://www.forum.medineweb.net/tefsir-calismalari/10387-tabiinden-mufessir-olarak-un-kazananlar.html)

NUR 17 Mart 2009 13:40

TABİİN'DEN MÜFESSİR OLARAK ÜN KAZANANLAR
 
Tabiînden Müfessir Olarak Ün Kazananlar


Tabiînden tefsir bilgileriyle meşhur olmuş pekçok kimse vardır. Bunların bir kısmı:

A- Mekkelilerden: Bunlar İbn Abbas'a tabi olanlardı. Mücahid, İkrime ve Ata b. Ebi Rebâh bunlardandır.

B- Medinelilerden: Bunlar Ubey b. Ka’b'a tabi olanlardı. Zeyd b. Eslem, Ebu'l-Âliye, Muhammed b. Ka’b el-Kurazî gibi.

C- Kûfelilerden: Bunlar da İbn Mesud'a tabi olanlardı. Katade, Alkame ve Şâbî gibi.

Bunlardan iki kişinin, Mücahid ile Katade'nin kısa biyografilerini verelim:



1. Mücâhid:


Adı Mücâhid b. Cebr el-Mekkî'dir. Mahzum oğullarından es-Saib b. Ebi's-Saib'in azadlısıdır. Hicretin 21. yılında dünyaya geldi. Kur’ân tefsirini İbn Abbas Radıyallahu anh'dan öğrendi. İbn İshak ondan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Ben mushafı Fatiha'dan sonuna kadar İbn Abbas'a üç defa arzettim. Herbir âyet başında onu durduruyor ve ona âyet hakkında soru soruyordum.

Süfyan es-Sevrî şöyle derdi: Sana tefsir rivayeti Mücahid'den diye ulaştığı takdirde o sana yeter.

Şafii ve Buhârî onun tefsirlerine itimat etmiştir. Buhârî, Sahih'inde ondan çokça nakilde bulunur.

Zehebî onun tercemesinin sonlarında şunları söylemektedir: Mücahid'in imamlığı ve onun söylediklerinin delil oluşu üzerinde ümmet icmâ etmiştir. Mekke'de 104 yılında 83 yaşında secde halinde iken vefat etti.



2. Katâde:


Adı Katade b. Deâme es-Sedûsî olup Basralıdır. 61 yılında anadan doğma kör olarak dünyaya geldi. İlim talebi hususunda büyük bir gayret gösterdi. Güçlü bir hafızası vardı. Öyle ki o, kendisi hakkında şöyle demiştir: Bana hadis nakleden hiçbir kimseye: Benim için bir daha tekrarlar mısın asla demedim. Kulaklarım neyi duyduysa mutlaka kalbim de onu bellemiştir.

İmam Ahmed onu sözkonusu etmiş ve uzun uzadıya anlatmıştır. Onun ilmini, fıkhını, tefsir ile ilgili farklı görüşlere dair bilgisini yayıp durmuş, onu hafız ve fakîh diye nitelendirmiş ve şöyle demiştir: Onun önüne geçecek bir kimse bulabilmek ihtimali çok azdır. Onun gibi bir kişi belki bulunabilir.

Yine İmam Ahmed onun hakkında şunları söyler: O Basralılar arasında en çok hadis bellemiş birisi idi. Her neyi işittiyse onu bellemiştir.

Muvâsıt şehrinde 117 yılında 56 yaşında vefat etmiştir.



Kur’ân, Muhkem Ve Müteşabihtir


Muhkemlik ve müteşabihlik bakımından Kur'ân-ı Kerim üç çeşittir:

Birincisi yüce Allah'ın Kur’ân'ın bütünü için bir nitelik olarak sözkonusu ettiği genel muhkemlik. Yüce Allah'ın şu buyruklarında olduğu gibi:

"Bu, âyetleri sağlamlaştırılmış, sonra da hükmü sapasağlam (hakim) ve herşeyden haberdar olan (Habîr) Allah tarafından geniş geniş açıklanmış bir kitaptır." (Hud, 11/1)

"Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar hikmet dolu (oldukça muhkem) kitabın âyetleridir." (Yunus, 10/1)

"Muhakkak ki o katımızdaki ana kitapta çok yücedir, çok muhkemdir." (ez-Zuhruf, 43/4)

Buradaki "muhkemlik" lafız ve manaları itibariyle sağlamlık ve güzellik demektir. O fesahat ve belağatin en ileri derecesindedir. Verdiği haberlerin hepsi doğru ve faydalıdır. Bunlar arasında yalan, çelişki, boş ve hayırsız hiçbir şey yoktur. Onun bütün hükümleri adalettir. Onun hükmünde haksızlık, çelişki olmadığı gibi, akılsızca bir hüküm de yoktur.

İkinci tür: Kur’ân-ı Kerim'in tümüne nitelik olan genel müteşabihliktir. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"Allah sözün en güzelini müteşâbih, tekrar edilen (mesânî) bir kitap halinde indirmiştir. Ondan dolayı Rablerine kalbten saygı duyanların derileri ürperir. Sonra Allah anıldığı için derileri ve kalpleri yumuşar..." (ez-Zümer, 39/23)

Burada sözü geçen "müteşabihlik"in anlamı, Kur’ân'ın tümünün mükemmellik, güzellik ve öğülmeye değer amaçları bakımından birbirine benzediğidir. Esasen "eğer o Allah'tan başkasından gelseydi, elbette içinde birbirini tutmayan birçok şeyler bulurlardı." (en-Nisâ, 4/82)

Üçüncü tür ise Kur’ân âyetlerinin bir bölümüne mahsus muhkemlik ile bir diğer bölümüne mahsus müteşâbihliktir. Yüce Allah'ın şu buyruğunda dile getirildiği gibi:

"Sana kitabı indiren odur. Onun bir kısım âyetleri muhkemdir. Bunlar kitabın anasıdır. Diğer bir kısmı da müteşabihtir ama kalplerinde eğrilik bulunanlar sırf fitne aramak ve onu tevil etmeye kalkışmak için onun müteşâbih olanına uyarlar. Halbuki onun (müteşabih âyetlerinin) tevilini Allah'tan başkası bilmez. İlimde derinleşmiş olanlar ise: 'Biz ona inandık, hepsi Rabbimiz nezdindendir' derler. Olgun akıllılardan başkası ibretle düşünemez." (Âl-i İmran, 3/7)

Burada sözü edilen muhkemlik, âyet-i kerimenin herhangi bir kapalılığı sözkonusu olmadan açık seçik bir şekilde anlaşılması demektir. Yüce Allah'ın şu buyruklarında olduğu gibi:

"Ey iman edenler! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizi birbirinizle tanışasınız diye uluslara ve kabilelere ayırdık..." (el-Hucurât, 49/13)

"Ey insanlar! Sizi de, sizden öncekileri de yaratan Rabbinize ibadet edin ki, takvâ sahibi olasınız." (el-Bakara, 2/21)

"Halbuki Allah alışverişi helâl, ribâyı haram kılmıştır." (el-Bakara, 2/275)

"Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlananlar... size haram kılındı." (el-Mâide, 5/3)

Bunun örnekleri pek çoktur.

Buradaki çerçevesiyle müteşabihliğin anlamına gelince, âyetin anlamının gizli olması ve çeşitli anlamlarından birisinin tayin edilmesinde güçlük bulunması demektir. Öyle ki herhangi bir kimse yüce Allah hakkında yahut onun kitabı ya da Rasûlü hakkında uygun olmayan birtakım anlayışlar vehmedebilir, derin ilim sahibi kimse ise bundan farklı bir mana çıkartır.

Yüce Allah ile ilgili buyruklar hakkında kişinin olmadık yanlış anlayışları çıkartabileceği buyruklara örnek olarak: "Hayır, Allah'ın iki eli de açıktır." (el-Mâide, 5/64) buyruğudur. Yanlış anlayan bir kimse, yüce Allah'ın iki elinin yaratılmışların ellerine benzeyen iki el olduğunu zanneder.

Yüce Allah'ın kitabı ile ilgili olana örnek olarak şunları gösterebiliriz: Bir kimse: "Sana gelen her iyilik Allah'tandır. Sana gelen her fenalık da kendindendir." (en-Nisâ, 4/79) buyruğu yanında: "Eğer onlara bir iyilik dokunursa: 'Bu Allah'tandır' derler. Şayet onlara bir kötülük dokunursa: 'Bu sendendir' derler. De ki: 'Hepsi Allah'tandır.'" (en-Nisa, 4/78) buyruklarını okuyunca bunları anlamakta zorlanan bir kişi Kur’ân'da çelişki ve bir bölümü ile diğer bölümleri arasında tutarsızlık olduğunu sanır.

Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem ile ilgili olanlara örnek: Herhangi bir kimse yüce Allah'ın: "Eğer sana indirdiğimizden şüphede isen senden önce kitabı okuyanlara sor. Andolsun ki hak sana Rabbinden gelmiştir. O halde sakın şüphe edenlerden olma!" (Yunus, 10/94) buyruğunu okuyunca Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem'i kendisine indirilen buyruklar hakkında şüphe ettiğini sanması verilebilir.


SAAT: 16:40

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306