Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Tefsir Çalışmaları (https://www.forum.medineweb.net/199-tefsir-calismalari)
-   -   Karia Suresi Tefsiri (https://www.forum.medineweb.net/tefsir-calismalari/8659-karia-suresi-tefsiri.html)

MERVE DEMİR 05 Aralık 2008 09:43

Karia Suresi Tefsiri
 
101 - KARİA SURESİ
GİRİŞ

Adı: Birinci ayetteki "karia" kelimesi sureye isim olmuştur. Bu, surenin sadece ismi değil, aynı zamanda konusudur da. Çünkü surenin bütün olarak konusu kıyamet ile ilgilidir.
Nüzul zamanı: Bu surenin Mekkî olduğu üzerinde hiç bir ihtilaf yoktur. Ayrıca konusundan da Mekke döneminin başlangıcında nazil olduğu anlaşılmaktadır.
Konu: Surenin konusu kıyamet ve ahirettir. İlk önce "büyük hadise nedir o büyük hadise" dinelerek insanlar uyarılmıştır. Böylece, korkunç bir hadisenin haberini dinlemeleri için muhatablar hazırlanmıştır. Sonraki ayetlerde ise kıyamet manzarası gözlerinin önüne serilmiştir. O gün, pervanelerin ışık çevresinde dağılmaları gibi, insanlar korku içinde olacaklar ve sağa sola koşacaklardır. Dağlar kökünden koparılarak atılmış yün gibi olacaklar ve hiçbir şey buna engel olamayacaktır. Ondan sonra şöyle buyurulmuştur: Ahirette hesap görürken Allah'ın adaleti ortaya çıkacaktır. Orada insanların iyi ve kötü amellerinin ağırlığına göre haklarında karar verilecektir. Kimin iyi amelleri kötü amellerine karşı ağır basarsa, onlara memnun olacakları refah nasip olacak, kimin de iyi amelleri kötü amellerinden hafif olursa onlar derin ateş çukurunun içine itileceklerdir.

Emekdar Üye 05 Aralık 2008 09:44

Cvp: Tefhimu'l Kuran Karia Suresi Tefsiri
 
Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- 'Başa çarpıp patlak verecek olan' (kâria: kıyamet) ,(1)

2- Nedir o 'çarpıp patlak verecek olan?
3- Sana o 'çarpıp patlak verecek olan'ı bildiren nedir?
4- İnsanların, 'her yana dağılmış' pervaneler gibi olacakları gün,
5- Ve dağların da 'etrafa saçılmış' renkli yünler gibi olacakları (gün) .(2)
6- İşte,(3) kimin tartıları ağır basarsa,
7- Artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir.
8- Kimin de tartıları hafif kalırsa,(4)
9- Artık onun da anası (son durağı) "hâveyi"dir (uçurum) .(5)
10- Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir?
11- O, kızgın bir ateştir.(6)

AÇIKLAMA

1. Burada "Elgariatü" kelimesi kullanılmıştır. Lafzî tercümesi "çarpan"dır. "Kâria"nın manası, bir şeyin başka bir şeye çarpmasından çıkan sert sestir. Lugat yönünden "kâria" kelimesi, "korkunç olay, büyük felaket"i izah etmek için kullanılır. "Kara'tu hamu'l karia" yani, "filan kabile veya kavmin başına şiddetli felaket gelmiş" örneğinde olduğu gibi. Kur'an-ı Kerim'de bir yerde bu kelime, bir kavme büyük bir musibet indiğini ifade etmek için kullanılmıştır: "Yaptıkları yüzünden inkar edenlerin başlarına ani bir bela gelecek." (Rad, 31) Bu suredeki "karia" ise, kıyamet olayı için kullanılmıştır.
Hakka suresinde kıyamet yine "karia" ile ifade edilmiştir. (Hakka, 4) Burada kıyametin birinci safhasından, ceza ve mükafaatın sonuna kadar ahiret hayatının bir bütün olarak zikredilmesi dikkat çekicidir.
2. Buraya kadar olan bölüm, kıyametin birinci merhalesini zikirdir. Yani dünya nizamının altüst olacağı o büyük olay vuku bulduğu zaman, insanlar, ışık geldiğinde pervanelerin her tarafa dağılması gibi korku içinde sağa sola koşacaklardır. Dağlar rengarenk yün gibi atılacaktır. Dağlar çeşitli renkte oldukları için "renkli yün"e benzetilmiştir.
3. Burada kıyametin ikinci safhasını zikir başlamaktadır. İnsan tekrar Allah'ın huzuruna çıkacaktır.
4. Burada "mevazin" kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime, "mevzun" ve "mizan" kelimelerinin çoğuludur. Eğer bunu "mevzun"un çoğulu olarak kabul edersek "mevazin", Allah (c.c.) huzurunda ağırlık taşıyan ve mükafaata müstehak olan ameller anlamına gelir. Eğer "mizan"ın çoğulu olarak değerlendirirsek, o zaman terazinin kefesi kast edilmiş olur. Birinci şekilde "mevazin"in ağır ve hafif olmasının anlamı, iyi amellerin kötü amellere karşı ağır ya da hafif olmasıdır. Çünkü Allah'ın indinde yalnız iyi ameller ağırlık taşır ve onların bir değeri vardır. İkinci şekilde "mevazin"in ağır olmasının anlamı, Allah'ın adaletli mizanında iyilik tarafının kötülüğe göre daha ağır olmasıdır. Amellerin hafif olmasının anlamı ise, iyilik kefesinin, kötülük kefesine göre hafif olmasıdır. Bunun yanısıra Arapça'da ıstılah olarak "mizan", ağırlık manasında da kullanılmaktadır. Bu mana bakımından ağır ve hafif olmaktan murad, iyiliğin ağır veya hafif olmasıdır. Her halükârda "mevazin", "mevzun", "mizan" ya da "vizin" olarak kabul edilse de anlamı pek değişmez. Allah'ın adaleti, insanların sermayesi olan amellerin taşıdığı vezne, iyiliğin hafif ya da ağır olmasına göre karar verecektir. Bu konuya Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde değinilmiştir. Bunları göz önüne alırsak konu daha iyi anlaşılır. Mesela A'raf suresinde şöyle denmiştir: "O gün tartı tam doğrudur. Kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlardır. Kimin tartıları hafif gelirse, işten onlar da ayetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır." (A'raf 8-9) Kehf suresinde ise şöyle buyurulmuştur: "Dünya hayatında bütün çabaları boşa gitmiş olan ve kendileri de iyi iş yaptıklarını sanan kimseler, işte onlar Rabb'lerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa çıkan kimselerdir. Kıyamet günü onlar için bir terazi kurmayız." (Kehf, 104-105) Enbiya suresinde de şöyle buyurulmuştur: "Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmez. Bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getiririz.
Hesab gören olarak biz yeteriz." (Enbiya, 47) Bu ayetlerden anlaşılıyor ki, küfür hali ve bunun yanısıra hakkı inkâr, kötülük kefesini ağır bastıracak kadar büyük bir kötülüktür. Kafirlerin hiçbir iyiliği kötülük kefesini kaldıramayacaktır. Fakat mü'minin terazi kefesinde öncelikle imanın ağırlığı olacak, bunun yanısıra dünyada yaptığı iyilikler de ağırlık yapacaktır. Diğer taraftan, yaptığı kötülükler öbür kefeye konarak iyilik yönünün mü, kötülük yönünün mü ağır bastığı görülecektir.
5. Burada "Fe ümmühühaviyeh" kullanılmıştır. "Onun anası haviye olacaktır" anlamına gelir. "Hâviye", "hava" kelimesinden gelmektedir. Manası, yüksek yerden aşağı düşmektir. "Hâviye", derin çukur için de kullanılır. Cehennemin haviyesi, çok derin olan ve ehl-i cehennemin yukarıdan içine düşeceği yer olacaktır. "Onun anası cehennem olacak"a gelince: Bunun anlamı, çocuğun korunma yerinin annesinin kucağı olması gibi, ahirette de ehl-i cehennem için cehennemden başka kucak olmayacaktır.
6. Yani, o sadece derin bir çukur değildir. Aynı zamanda körüklenmiş ateşle de doludur.
KARİA SURESİNİN SONU

Seher Yeli 20 Mart 2009 20:45

Tefhimul kuran Karia suresi tefsiri
 
101 - KARİA SURESİ
GİRİŞ
Adı: Birinci ayetteki "karia" kelimesi sureye isim olmuştur. Bu, surenin sadece ismi değil, aynı zamanda konusudur da. Çünkü surenin bütün olarak konusu kıyamet ile ilgilidir.
Nüzul zamanı: Bu surenin Mekkî olduğu üzerinde hiç bir ihtilaf yoktur. Ayrıca konusundan da Mekke döneminin başlangıcında nazil olduğu anlaşılmaktadır.
Konu: Surenin konusu kıyamet ve ahirettir. İlk önce "büyük hadise nedir o büyük hadise" dinelerek insanlar uyarılmıştır. Böylece, korkunç bir hadisenin haberini dinlemeleri için muhatablar hazırlanmıştır. Sonraki ayetlerde ise kıyamet manzarası gözlerinin önüne serilmiştir. O gün, pervanelerin ışık çevresinde dağılmaları gibi, insanlar korku içinde olacaklar ve sağa sola koşacaklardır. Dağlar kökünden koparılarak atılmış yün gibi olacaklar ve hiçbir şey buna engel olamayacaktır. Ondan sonra şöyle buyurulmuştur: Ahirette hesap görürken Allah'ın adaleti ortaya çıkacaktır. Orada insanların iyi ve kötü amellerinin ağırlığına göre haklarında karar verilecektir. Kimin iyi amelleri kötü amellerine karşı ağır basarsa, onlara memnun olacakları refah nasip olacak, kimin de iyi amelleri kötü amellerinden hafif olursa onlar derin ateş çukurunun içine itileceklerdir.

Seher Yeli 20 Mart 2009 20:46

RE: Tefhimul kuran Karia suresi tefsiri
 
Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- 'Başa çarpıp patlak verecek olan' (kâria: kıyamet) ,(1)
2- Nedir o 'çarpıp patlak verecek olan?
3- Sana o 'çarpıp patlak verecek olan'ı bildiren nedir?
4- İnsanların, 'her yana dağılmış' pervaneler gibi olacakları gün,
5- Ve dağların da 'etrafa saçılmış' renkli yünler gibi olacakları (gün) .(2)
6- İşte,(3) kimin tartıları ağır basarsa,
7- Artık o, hoşnut olunan bir hayat içindedir.
8- Kimin de tartıları hafif kalırsa,(4)
9- Artık onun da anası (son durağı) "hâveyi"dir (uçurum) .(5)
10- Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir?
11- O, kızgın bir ateştir.(6)

AÇIKLAMA

1. Burada "Elgariatü" kelimesi kullanılmıştır. Lafzî tercümesi "çarpan"dır. "Kâria"nın manası, bir şeyin başka bir şeye çarpmasından çıkan sert sestir. Lugat yönünden "kâria" kelimesi, "korkunç olay, büyük felaket"i izah etmek için kullanılır. "Kara'tu hamu'l karia" yani, "filan kabile veya kavmin başına şiddetli felaket gelmiş" örneğinde olduğu gibi. Kur'an-ı Kerim'de bir yerde bu kelime, bir kavme büyük bir musibet indiğini ifade etmek için kullanılmıştır: "Yaptıkları yüzünden inkar edenlerin başlarına ani bir bela gelecek." (Rad, 31) Bu suredeki "karia" ise, kıyamet olayı için kullanılmıştır.
Hakka suresinde kıyamet yine "karia" ile ifade edilmiştir. (Hakka, 4) Burada kıyametin birinci safhasından, ceza ve mükafaatın sonuna kadar ahiret hayatının bir bütün olarak zikredilmesi dikkat çekicidir.
2. Buraya kadar olan bölüm, kıyametin birinci merhalesini zikirdir. Yani dünya nizamının altüst olacağı o büyük olay vuku bulduğu zaman, insanlar, ışık geldiğinde pervanelerin her tarafa dağılması gibi korku içinde sağa sola koşacaklardır. Dağlar rengarenk yün gibi atılacaktır. Dağlar çeşitli renkte oldukları için "renkli yün"e benzetilmiştir.
3. Burada kıyametin ikinci safhasını zikir başlamaktadır. İnsan tekrar Allah'ın huzuruna çıkacaktır.
4. Burada "mevazin" kelimesi kullanılmıştır. Bu kelime, "mevzun" ve "mizan" kelimelerinin çoğuludur. Eğer bunu "mevzun"un çoğulu olarak kabul edersek "mevazin", Allah (c.c.) huzurunda ağırlık taşıyan ve mükafaata müstehak olan ameller anlamına gelir. Eğer "mizan"ın çoğulu olarak değerlendirirsek, o zaman terazinin kefesi kast edilmiş olur. Birinci şekilde "mevazin"in ağır ve hafif olmasının anlamı, iyi amellerin kötü amellere karşı ağır ya da hafif olmasıdır. Çünkü Allah'ın indinde yalnız iyi ameller ağırlık taşır ve onların bir değeri vardır. İkinci şekilde "mevazin"in ağır olmasının anlamı, Allah'ın adaletli mizanında iyilik tarafının kötülüğe göre daha ağır olmasıdır. Amellerin hafif olmasının anlamı ise, iyilik kefesinin, kötülük kefesine göre hafif olmasıdır. Bunun yanısıra Arapça'da ıstılah olarak "mizan", ağırlık manasında da kullanılmaktadır. Bu mana bakımından ağır ve hafif olmaktan murad, iyiliğin ağır veya hafif olmasıdır. Her halükârda "mevazin", "mevzun", "mizan" ya da "vizin" olarak kabul edilse de anlamı pek değişmez. Allah'ın adaleti, insanların sermayesi olan amellerin taşıdığı vezne, iyiliğin hafif ya da ağır olmasına göre karar verecektir. Bu konuya Kur'an-ı Kerim'in pek çok yerinde değinilmiştir. Bunları göz önüne alırsak konu daha iyi anlaşılır. Mesela A'raf suresinde şöyle denmiştir: "O gün tartı tam doğrudur. Kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlardır. Kimin tartıları hafif gelirse, işten onlar da ayetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır." (A'raf 8-9) Kehf suresinde ise şöyle buyurulmuştur: "Dünya hayatında bütün çabaları boşa gitmiş olan ve kendileri de iyi iş yaptıklarını sanan kimseler, işte onlar Rabb'lerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden amelleri boşa çıkan kimselerdir. Kıyamet günü onlar için bir terazi kurmayız." (Kehf, 104-105) Enbiya suresinde de şöyle buyurulmuştur: "Kıyamet günü için adalet terazileri kurarız. Hiç kimseye bir haksızlık edilmez. Bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getiririz.
Hesab gören olarak biz yeteriz." (Enbiya, 47) Bu ayetlerden anlaşılıyor ki, küfür hali ve bunun yanısıra hakkı inkâr, kötülük kefesini ağır bastıracak kadar büyük bir kötülüktür. Kafirlerin hiçbir iyiliği kötülük kefesini kaldıramayacaktır. Fakat mü'minin terazi kefesinde öncelikle imanın ağırlığı olacak, bunun yanısıra dünyada yaptığı iyilikler de ağırlık yapacaktır. Diğer taraftan, yaptığı kötülükler öbür kefeye konarak iyilik yönünün mü, kötülük yönünün mü ağır bastığı görülecektir.
5. Burada "Fe ümmühühaviyeh" kullanılmıştır. "Onun anası haviye olacaktır" anlamına gelir. "Hâviye", "hava" kelimesinden gelmektedir. Manası, yüksek yerden aşağı düşmektir. "Hâviye", derin çukur için de kullanılır. Cehennemin haviyesi, çok derin olan ve ehl-i cehennemin yukarıdan içine düşeceği yer olacaktır. "Onun anası cehennem olacak"a gelince: Bunun anlamı, çocuğun korunma yerinin annesinin kucağı olması gibi, ahirette de ehl-i cehennem için cehennemden başka kucak olmayacaktır.
6. Yani, o sadece derin bir çukur değildir. Aynı zamanda körüklenmiş ateşle de doludur.
KARİA SURESİNİN SONU

okyanusmavisi 29 Nisan 2009 00:22

RE: Karia Suresi Tefsiri
 
Kıyamet 2012 adlı kitabı okurken, tesadüfen karşıma çıktı bu sayfa. Karia Suresi'ni okurken Marduk gezegeni geldi aklıma.

dua dilencisi 25 Kasım 2011 21:43

Cevap: Karia Suresi Tefsiri
 
Allahım kalplerimize huşu ve huzur versin okuyup anlamayı nasip etsin...

YASEMİN ATAMAN 26 Kasım 2011 14:57

Cevap: Karia Suresi Tefsiri
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]




Yüce Allah, sanki bir top güllesi gibi tek bir sözcükle başlıyor. Yüklemi ve sıfatı olmayan, tek başına bir kelime ile "Karia" kelimesi ile başlıyor. Böylece O'nun hedefi, kelimenin uyandıracağı çağrışımla ve ses tonu ile korkunç ve gürültülü ilhamını kalplere bırakmasıdır.

Ve arkasından dehşeti daha da artıran bir soru getiriyor. "Nedir o gürültü koparacak olan?" Bu daha da dehşet uyandıran ve akla bir yığın sorular getiren kapalı ve korkunç bir durumdur.

Sonra yüce Allah bu işin sırrının bilinemiyeceğini ifade eden bir soru ile yönelttiği soruya cevap veriyor.
"O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?"

Bu olay insanın havsalasının alamayacağı kadar büyük ve düşüncesinin kavrayamayacağı kadar derindir.

Sonra o olayın gerçek yüzü değil, o gün neler olacağı cevaplandırılıyor. Çünkü olayın içyüzü daha önce de değindiğimiz gibi düşünce ve tahayyüle sığmaz. "O gün insanlar yayılmış pervaneler gibi olurlar. Dağlar atılmış renkli yün gibi olurlar."

İşte kıyametin ilk sahnesi bu... Kalplerin korkudan sağa sola uçuştuğu, eklemlerin tir tir titrediği sakine... Bunları işiten kimse, bu yeryüzünde sarıldığı her şeyin sanki çevresinden toz zerrecikleri gibi uçup kaybolduğunu hissediyor. Sonra bütün insanlar için sonuç geliyor:


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Tartıların ağırlığı ve hafifliği, bize bazı değerlerin Allah'ın` katında önemli olduğunu bazı değerlerin de itibarı olmadığını ifade ediyor. ifadenin genel olarak verdiği çağrışım budur. -Allah daha iyi bilir-. Yüce Allah'ın bu kelimeleri ile vurgulamak istediği de budur. Bu deyimlerin ne anlama geldikleri üstüne akli ve sözel tartışmalara girmek, Kur'an'ın verdiği duyguya kaba ve bön olarak yaklaşmak, Kur'an ve islam ile gerçek bir özensizliğin doğurduğu boş işlerle uğraşmaktır, boşa oyalanmaktır.
Allah'ın ölçüsünde ve O'nun katında geçerli olan değere göre "Kimin tartıları ağır gelirse" ... "O hoş bir hayat içinde olur." Burada yüce Allah'ın "Hoş hayatın" ayrıntısına girmeden kısaca ifade etmesi, insanın duygusunda hoşnutluk çağrışımı bırakıyor ki hoşnutluk da insan için nimetlerin en sevinçlisi ve en neşelisidir. Yine Allah'ın ölçüsüne ve O'nun katındaki geçerli olan değere göre, "Kimin tartıları hafif gelirse" ... "Onun yeri (haviye) çukurdur." Ayet metnindeki (Umm) kelimesi, çocuğun varıp sığındığı kucaktır, anadır. İşte onların da o gün varıp sığınacakları yer "Haviye"dir. ifadede açık bir güzellik ve özel bir ahenk var. Yine ifadede bir kapalılık var ki bu da daha sonra yapılacak açıklamada hedeflenen etkiyi derinleştirmek için bir ön hazırlıktır.
"Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin."
Busoru, bu konuyu tasavvurun sınırlarının ve kavramanın alanının dışına çıkarmak için Kur'an'ın bilinen korku verme ve bilinmez olduğunu ifade etme sorusudur.
Ve ardından cevap sonu belirleyen haykırış gibi geliyor. "O kızgın bir ateştir." İşte tartısı hafif gelenin anası (sığınağı) budur. Varıp sığınacağı kucak budur. Ana kucağından insan güvenlik ve rahatlık budur. Ama onlar bu vardıkları kucakta ne bulmaktadırlar? Haviye'yi... Ateşi... Hem de kızgın... Bu son ayet,katı gerçeği simgeleyen bir ifade sürprizidir.

(alıntıdır)

mahsun 27 Kasım 2011 00:02

Cevap: Karia Suresi Tefsiri
 
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


ArO*




SAAT: 14:48

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306