Kur’ân’ın metinleşmesiyle ilgili faaliyetler /medineweb Kur’ân’ın metinleşmesiyle ilgili faaliyetler A.Kur’ân’ın tespiti Hz. Peygamber’in aslî görevi vahiy yoluyla gelen Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etmek, aynı zamanda gelecek kuşaklara da intikalini sağlamak amacıyla onları korunabilecek bir hale getirmekti. Bu yüzden Allah Resûlü, bir taraftan tebliğ vazifesini yerine getirirken diğer taraftan da sahâbileri, Kur’ân’ı okumaya ve ezberlemeye teşvik ediyordu. →Ancak Hz. Peygamber nâzil olan Kur’ân vahyinin sadece ezberlenmesini yeterli bulmuyordu. Çünkü hâfıza daima unutkanlık illetiyle karşı karşıya olduğu için belli bir zaman sonra yanılma, unutma, karıştırma ve hata söz konusu olabilir.
Hz. Peygamber (sav) kendisine gelen Kur’ân vahyinin tamamını, her vahyin nâzil olmasının arkasından yazıyla tespit ettirmiştir. Bazı örnekler:
→ Kur’ân’ı Kerim’in Mekke’de nâzil olmaya başladığı andan itibaren yazıya geçirildiğini söylemek mümkündür. Hz. Peygamber ümmî olduğundan dolayı risâletinin başlangıcından itibaren okuma-yazma bilen sahâbilerden bazılarını vâhiy kâtibi olarak görevlendirmişti. Ne zaman vahiy gelse hemen birini çağırır yazdırırdı.
Hz. Muhammed (sav)’in mevcut en uygun malzemeleri temin edip vahyi tamamlanan sûreleri ilk yazılı malzemelerden temize çektirmek suretiyle muhafaza ettirniştir. 2.Yazılan metnin muhafaza edilmesi Bu konuda 2 ayrı yaklaşım mevcuttur:
Yazılan nüshalar eğer Hz. Peygamber’in evinde muhafaza edilmiş olsaydı Hz. Ebû Bekr’in derleme esnasında Kur’ân’ın tamamını bulmuş olması gerekirdi. Kısaca Kur’ân nüshaları istinsahtaki pratiklik açısından vahiy kâtiplerinin muhafaza ettiğini ileri sürerek, Allah’ın Resûlü (sav)’nün evinde bulunan nüshayı kendi şahsî nüshası olduğunu söylemek daha isabetli bir yaklaşım olarak görünmektedir. 3.Kur’ân metninin mushaf haline getirilmemesi Allah Resûlü hayatta iken Kur’ânı Mushaf haline getirmemiştir.
özetler muhsin demirci tefsir usulü kitabından alıntıdır |
Cevap: Kur’ân’ın metinleşmesiyle ilgili faaliyetler Kur’ân’ın derlenmesi (cem’) Resûlullah [sav] her gelen vahiy metnini kâtiplerine kaydettirmiş, sonra da ashabına okumuş ve okutmuştu. Hz. Peygamber devrinde Kur’an’ı kitâbeten derleme mümkün olmamışsada, tilâveten derleme tam ve mükemmel bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Kur’ân’ın kitâbeten derlenmesi Peygamberin vefatından sonra halifeliğe seçilen Hz. Ebû Bekr devrinde yapılmıştır. 1.Derlemeyi gerektiren sebepler
2.Derlenme görevinin Zeyd b. Sâbit’e verilmesi
Bu konuda son derece sağlam ve hassas bir yol izlenmiştir.
Zeyd b. Sâbit, Hz. Ömer ve Hz. Ebû Bekr gibi büyük sahâbilerden bazılarının da yardımlarıyla ancak bir yılın sonunda Kur’ân’ı derleyebilmişti. 4.Derlenen Mushaf’ın özellikleri Kur’ân’ı dağınık görüntüden kurtarmak hem de istifadeyi kolaylaştırmak amacıyla Zeyd, söz konusu Kur’ân bölümlerini deri üzerine yazdırarak yeni bir nüsha meydana getirdi. Bu nüshanın özellikleri:
Hz. Osman’ın zamanında çoğaltılma meselesi gündeme gelince Hz. Hafsadan ödünç alınarak istinsahın ardından iade edilmiştir. Mushaf Hafsanın ardından Medine valisi tarafından Abdullah b. Ömer’den alınarak Hz. Osman’ın çoğalttırdığı mushaflar arasında ihtilaf olmasın diye o nüshayı yakmıştır. → Bunun nedeni ise Hz. Ebû Bekr zamanında cem edilen Mushaf’ın yedi harf’i ihtiva edip çoğaltma esnasında “arza-i ahîre” itibariyle tek bir harf üzerine yazılmasından dolayı çıkabilecek ihtilafları önlemekti. Hz. Ebû Bekr okumada kolaylık sağlayacağı ümidiyle olsa gerek ki, söz konusu ruhsatı esas alarak, Kur’ân’ı yedi harf üzere cem ettirmiş, fakat Hz. Osman da kendi döneminde ortaya çıkan kıraât ihtilaflarını önlemek maksadıyla Kur’ân’ın yedi harften birine göre çoğaltılmasını kararlaştırmıştır. |
Cevap: Kur’ân’ın metinleşmesiyle ilgili faaliyetler Kur’ân’ın çoğaltılması (istinsâh) Kur’ân’ın ilâhîlik vasfını korumak amacıyla girişilen beşerî faaliyetlerin en önemlilerinden biri de, onun çoğaltılmasıdır. Hz. Ömer’in vefatından 3 gün sonra halife olarak kendisine biat edilip,10 seneyi aşkın bir süre bu görevde kalan Hz. Osman’ın devlet başkanlığı esnasında yapmış olduğu hizmetlerin en büyüğüdür. 1.Çoğaltmayı gerektiren sebepler Hz. Ebû Bekr zamanında Kur’ân’ın cem işinden sonra, Hz. Ömer’in hilafet müddeti boyunca Kur’ân’a yönelik herhangi bir faaliyet içersine girilmemiştir. Hz. Osman’ın hilafetinin ilk yıllarında ise Mushaftan birkaç nüshanın çoğaltılması zarureti meydana gelmiştir.
Müslümanları ihtilafa düşüren sebepler:
Hz. Osman, Kur’ân’ı çoğaltmak üzere kurmuş olduğu heyete, bazı prensipler doğrultusunda çalışmaları talimatını da vermişti:
Kur’ân’ın çoğaltılmasıyla ilgili faaliyetler tam 5 senede tamamlanmıştır. 7 tane nüsha yazılmıştır: birisi Medine, diğerleri ise Mekke, Kûfe, Basra, Şam, Yemen ve Bahreyne gönderilmiştir. Medinede ki nüshaya “İmam Mushaf”denilmektedir. Hz. Osman aldığı kararlarında ferdî hareket etmeyip Müslümanların görüş ve düşüncelerine başvurmuş ve onlarla yapmış olduğu istişâre neticesinde kendi çoğalttırdığı nüshaların dışındaki Mushafların yakılması kararını almıştır. Hz. Osman’ın o dönemdeki kıraât ihtilaflarını ortadan kaldırma noktasında yapmış olduğu önemli işlerden biri de çoğaltılan bu Kur’ân nüshalarını çeşitli İslâm merkezlerine göndermekle yetinmeyip, söz konusu Mushafların kıraât tarzlarını, o beldelerdeki insanlara öğretecek Kur’ân muallimlerini de göndermiş olmasıdır.
İstinsah edilip İslâm merkezlerine gönderilen Mushaflardan 4 tanesi yangınlar, savaşlar veya benzeri olaylar sonucu yok olup gitmiştir. Ancak bunlardan 3ü günümüze kadar gelebilmiştir. (Topkapı Sarayı, Taşkent ve Londra) |
Cevap: Kur’ân’ın metinleşmesiyle ilgili faaliyetler Kur’ân’a hareke ve nokta konulması Arap yazısı İslâm’dan önce oldukça basit bir halde bulunuyordu. Ancak İslâm’dan sonra bu yazı gelişmeye ve yayılmaya başladı. Müslümanların Medine’ye hicret etmelerinin ardından geniş bir okuma yazma faaliyetinin başlaması neticesi yazı, yaygınlaşmış olmakla birlikte, henüz mükemmel bir hale gelmiş değildi. Sahâbiler Arapça’nın ana dilleri olmasından dolayı nokta ver harekesiz olan yazıyı hatasız okuyordu. Arap olmayan unsurların İslâm’a girmeleri ve bunların Arapça bilmemeleri sebebiyle, Kur’ân’ı yanlış okuma hâdiselerine sık sık rastlanır olmuştu.
Büyük lügat âlimi, Halil b. Ahmed bügün bildiğimiz sistemi geliştirerek, Kur’ân’ın harekelenmesi ve noktalanması işine son şeklini vermiştir. |
Toplam 1 Eklenti bulunuyor. [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
ArO* |
SAAT: 17:18 |
vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
User Alert System provided by
Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) -
vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.