Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tevhid Ve Şirk Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi Yitiksevda,Açılış Tarihi:  23 Eylül 2009 (16:26), Konuya Son Cevap : 16 Şubat 2012 (07:34). Konuya 71 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 24 Kasım 2011, 00:35   Mesaj No:11
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:Sıleyman. isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14361
Üyelik T.: 16 Ekim 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 19
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Tarikatların genel felsefesi asla sahabeye dayanmamakta bilakis Hint mistizmi üzeredir.Bu felsefenin kaynağı Kurandan ziyade Brahmanizm Budizm gibi hint inançlarındandır...Bu inanç sistemlerinden alınan kurallar Arapça ve Farsça dillerdeki terimler ile kamufle edilerek İslam içerisine sokulmuştur lakin asla İslam olamamıştır İslam Allah tarafından tamamlanmış bir dindir artı ve eksiye müsade etmez...

Tarikatlarda özellikle nakşilerde Şeyh/Reyhler ve birinci derecedeki halifeleri ! tarikatın felsefesi ile ilgilenirler müritler bu konuda bilgi sahibi olmazlar.Tarikat felsefesinin reel amacı toplumu siyasal,sosyla ve ekonomik alanda yönetmek soymak koyunlaştırıp aklının kullanamamasını sağlamaktır şeyhe teslimeyet esası ve sorgulanamaz kuralı ile halihazırda ülkemizde Züppeli soytarısından tutunda menzil putperestine kadar hepsi feodal bir sistem ile safi kalpleri ile onlara yönelen insanları sömürmektedirler...

Tasavvuf denilen Kuran dışı kavram çünkü kuranda Tasavvuf ismi geçmez ve İslami bir terim değildir bilakis Nakşilerde özellikle budizmin temeli vardır ve kavramlarının hemen hemen hepsi budizm kaynaklıdır...

Hint kökenli teorisyen Nakşibende ruhanileri ! bu kavramları Sanitçeden Arapçaya ve Farsçaya çevirmişlerdir Bunların bazıları karşılıklarıyla şöyledir:


Yoga: Rabıta
Çitta: Huş der dem
Mantra: Wird
Vritti: Masiva
Nirvana: Fenafillah
Samadhi: Rabıta-i telebbusi
Upanişad: Seyr-u Süluk adabı
Penc Prana: Letaif-i Hamse
1.Upana: Kalp
2.Prana samana: Ruh
3.Apana: Sır
4.Sushumna: Khafiy
5.Pingala: Akhfa

Budizmde varolan anlayışın Tasavvuf adı altında isimleri değiştirilerek sunulan terimleri itirazı olan var ise bana bu terimleri Kurani boyutu ile açıklayıp izah etsin kimsenin sözüne ve anlattıklarına ihtiyaç hissetmediğim için Kuran ve Canlı örneği Allah resulu Muhammed'den örnek isterim.....
Alıntı ile Cevapla
Alt 24 Kasım 2011, 01:16   Mesaj No:12
Avatar Otomotik
Durumu:mdm1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14647
Üyelik T.: 19 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 56
Konular: 4
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Zöhre ana diye bir formda, evliyalık üzerine "cienar" rumuzlu bir kişi tartışma konusu açmış. Kur"andan bazı ayetleri vererek ALLAH tan başka veli-dost edinilemeyeceği şüphesine düşmüş. Aslında doğru bir şüphe üzerindeymiş, ama işe bakın ki zavallıyı öyle saptırmışlar ki, forumun sonunda haşa evliyayı açıkça ALLAH bile yapmışlar.

"Dilek" rumuzlu şahıs kendi evliyalarının dondan dona geçen yer yüzüne inen yüzler olduğuna inanıyormuş, bu yüzde zöhre pir analarıymış...

"alikulu" rumuzlu bir diğer zat Kur"andan ayetleri peş peşe yazarak sonunda kendi evliyalarını ALLAH ın elçisi ilan etmiş...

"cienar" rumuzlu zat Kur"ana inanmaktaki tereddütünü beyan ederken , Şüphesiz Onu Biz koruyacağız ayetinin anlamını saptırıcı şahıslara sormuş...

İşte şeytan burda suflesini dillendiriyor ve "HÜSEYIN150" rumuzlu ifrit başlıyor İslamı tahribe. Neymiş efendim Kur"anda Muhammed a.s. ın adı varmış ama tadı yokmuş, Kur"anın içinde Ehli beytin adı da tadı da yok muş, Ali R.a in adı da tadı da yok muş...

Sonra dönüyor bu ifrit bakın ALLAH subhanehuyu nasıl yalancı çıkarmaya çalışıyor şunları diyerek:
__________________________________________________ ________________________
Kur an daki " Onu biz indirdik biz koruyacağız " Ayeti bana bir yalancının ben yalan söylemem demesi ile bir fark görmüyorum.
__________________________________________________ _____________________


Sonra sözde peygamber a.s. a yakıştıramadığı ayetleri sıralar dumanlı fikrince. Sonra peygamber a.s.ın Adila adında tek eşi olduğunu hezeyanlar. Çok eşlilik ve şeriatı Muaviyenin getirdiğini iddia eder.
Evet tasavvufçu ve tarikatçılar bakın bunlarda tarikatçı tasavvufçuyuz diyorlar, hemde ehlibeyti İslama(!) karşı savunuyorlarmış...

En sonunda bir başka ifrit son noktayı koyuvermiş ve demiş ki; Buraya çok dikkat:

__________________________________________________ ________________________
Burada ki açıklamalara göre demek ki Allah bir evliyadır. Ya da evliya Allahtır.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________________________________________ ________________________


Demekki ısrarla bir takım adi beşerleri haşa resmen ilah yapma derdi var bir takım mülhit zındıklarda.

Peki sözde tasavvufçular, tarikatçılar bunlarla neden mücadele etmiyorlarda, her fırsatta bu zalimlikleri yazanlara şiddetle karşı duruyorlar ve bu hezeyanları örtmeye çalışıyorlar.

Buyrun söz savunma makamında, cürmü meşhudun merkezleri tasavvuf ve tarikat merkezlerinde...
Alıntı ile Cevapla
Alt 24 Kasım 2011, 12:48   Mesaj No:13
Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:53
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Barışş abim


Evet ben kendini bilmeyenlere şarlatan derim.. benim anlamdığım bir konuda şu. İnsanların allahın katında evliya oldukları yada belirli bir makamları oldukları bilgisini kim hangi vahiyle öğrenmektedir. Yoksa bizim bilmediğimiz bir vahiy çeşidimi var bu zatların elinde.




Bizler imam Şafi-i-yi imam Malik-i imam Azam-ı Ahmet bin Hanbel-i müslüman alimler biliriz onlara Allah'tan rahmet okur ve dua ederiz fakat Allah katındaki durumlarını bilemeyizki.. Şeyh yada evliya diye isimlendirdiklerimize Allah katında yüksek mevkiler taksim etmekte ne oli bunu anlamıyorum...




Yukarıdaki yazımdada maide/3. Ayeti delil vermiştim. İslam dini eksiksiz bir şekilde tamamlanmış Allah üzerimize olan nimetini kemale erdirmiştir. Şimdi bazı insanlar ortaya çıkıp islam adı altında yeni dinler icat etmeye cüret edebiliyorlarsa bunun adı şarlatanlıktır.




ALİ-imran-19- "Allah katında geçerli olan din İslâm'dır. Kitap verilenler, kendilerine bilgi geldikten sonra karşılıklı ihtirasları yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerini inkar ederse bilsin ki, Allah'ın hesaplaşması çok çabuktur."




ALİ-imran-20- "Eğer seninle tartışmaya kalkışırlarsa de ki; `Ben bana uyanlar ile birlikte tüm varlığım ile Allah'a teslim oldum.' Kendilerine kitap verilenler ile kitapsız müşriklere `Siz de teslim oldunuz mü?' diye sor. Eğer teslim olurlarsa doğru yola girmiş olurlar. Eğer sırt dönerlerse sana düşen sadece duyurmaktır. Allah kullarını hakkıyle görür."




Bir tek uluhiyet.. Öyleyse kulluk da yalnız bir ilahadır. Bu uluhiyete teslim olmak, kulların kalplerinde ve hayatlarında Allah'ın otoritesi dışında hiçbir varlığa yer bırakmaz.




Bir tek uluhiyet... Öyleyse insanların kendisine ibadet etmesinde, emrine bağlanmasında, yasasını ve hükmünü kendi aralarında uygulamasında, onların değer yargılarını ve ölçülerini belirlemesinde, bu değer yargılarına ve ölçülere uymalarım emretmesinde, baştan sona kadar bütün hayatlarını razı olduğu direktife uygun biçimde kurmalarını istemesinde gerçekten hak ve yetki sahibi yalnız bir hah vardır.




Bir tek uluhiyet... Öyleyse bir tek inanç vardır. O da Allah'ın kendi kullarından kabul ettiği inançtır. Saf ve net olan tevhid inancı. Sözünü ettiğimiz Tevhidin gerekleri ise..


"Allah katında din İslam'dır"...




O İslam ki, kuru bir iddiadan ibaret değildir, sadece bir sembol değildir, sadece dil ile söylenen bir sözcük değildir, hatta kalbin huzur içinde kapsamına aldığı bir düşünce de değildir... Bireylerin kendi başlarına namazda, oruçta ve Hacc'da yerine getirdiği birtakım bireysel dini görevler hiç değildir. Hayır... Allah'ın insanlar için kendisinden başka hiçbir dini kabul etmediği İslam bu değildir...




Burada sözü edilen İslam teslim olmakla gerçekleşen İslam'dır... İtaat ve bağlılıkla gerçekleşen İslam'dır. Kulların aralarında Allah'ın kitabını hakem tayin etmekle gerçekleşen İslam'dır...




İslam, uluhiyet ve otorite birliğinin kabul edilmesidir, birlenmesidir... Halbuki tasavvuf Allah'ın yüce zatı ile şeyhlerin zatını karıştırdıkları gibi, Allah'ın iradesiyle şeyhlerin iradesini de karıştırıyorlar. Bu düşüncelere bağlı olarak aralarında şiddetli anlaşmazlıklara düşüyorlar. Bu anlaşmazlıklar çoğu zaman onları birbirinin rant kapılarının çakışmasıyla gruplaşmaya götürmektedir.




"Eğer seninle tartışırlarsa..." Yani Tevhid'de ve dinde: "De ki: `Ben yüzümü Allah'a teslim ettim.", ben ve bana uyanlar.. burada "uyma" ifadesinin bir esprisi vardır. Bu, sırf doğrulamaktan ibaret değildir. O, bağlanmaktan ibarettir. Aynı şekilde "yüzünü teslim etmek" de önemli bir espriye sahiptir. (bu cümlelere dikkat) Yani bu sırf dille söylemek ya da kalple inanmak değildir. Bu da ancak teslim olmakla gerçekleşir.




İtaat ve bağlılık ile birlikte bir teslim oluş.. Yüzünü teslim etme, bu teslim oluşun dolaylı anlatımıdır. Yüz, insanın en değerli ve en üstün organıdır. Bu ifade, çağrıya kulak veren, izleyen, boyun eğen, itaat eden bağlanışın tablosunu canlandırmaktadır.




İşte bu, Muhammed'in (salat ve selam üzerine olsun) inancı ve yaşam biçimidir. Müslümanlar da inancında ve yaşam biçiminde O'nun takipçileri ve izleyicileridir. Öyleyse ehl-i kitaba ve müşriklere, durumlarını belirleyici, tavırların ortaya koyucu soruyu sormalıdır. Her iki kapıyı birbirinden açık bir şekilde ayıran, karışma ve benzeşmeye yer bırakmayan ayırıcı çizgiyi belirlemelidir.
__________________
Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli.
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Kasım 2011, 03:19   Mesaj No:14
Medineweb Kıdemli Üyesi
serpil - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:serpil isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 43
Üyelik T.: 03 Temmuz 2007
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:38
Mesaj: 316
Konular: 35
Beğenildi:16
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

başta da demiştim.tasavufun içinde bazı hurafeler ve bunu kulanan sümüren şarlatanlar vardır ve bunlara karşıyımm.bu konuda hemfikiriz.
ama siz derseniz tasavuf islam değildir,tasavuf ehli kafirdir müşriktir.ORDA DURUN DİYORUM.tasavuf ahlaktır,edeptir,terbiyedir,iffettir,kendini bilmektir,zülüm etmemektir,

*****************************

tasavufla islamı sevdim,o islam için memuriyetten istifa ettim gözümü kırpmadan.hiç biri bana köle ol kul ol demedi.hiç biri sömürmedi.hiç biri maddi istekte bulunmadı.hiç biri müşrik değildi.
sayenizde zar zor bulduğumuz sevdiğimiz canımızı kurban etmekten çekinmiyeceğimiz islamdan soğutmayı başardınız (((((((((((((((
BAKIN SAVUNDUĞUNUZ İSLAMA;
tasavuf şirk
hadisler uydurma
tarikatler bataklık
abdest olmadan kuran oku(babanızın hatıra defteri mi)
namazı 3 vakit kıl
kadın imam olsun
başörtüsü yok atkı tak yeter
kalbim temiz sen ona bak
******************************
sakal ve islami kıyafet hurafe(meymenetsiz kadın suratlı entel mücahitler!)
********************************
islam alimlerini kötülemeler
meshepleri dışlamalar
müctehitleri beğenmemeler
ben bilirim kimseyı takmam ukalalıkları
Resulullaha(sav) saygı sevgi salavatı hurafe görmeler
islam nurunu,allah vergisini,kerametleri,ferasetleri,susmaları bile haşyet saygı uyandıran velileri yok saymalar
büyüklerine saygı küçüklerine şefkat göstermeyen benden değildir hadisini ezmeler,islam büyüklerini,sahabeleri,peygamber yarenlerini,peygamber varislerini aşağılamalar...........

........................

ben böyle kara kuru tatsız tuzsuz samimiyetsiz edepsiz kişiliksiz takvasız hafifmeşrep geniş karınlı geniş mezhepli müslümanı istemiyorum!!!!!!!

dinine,peygamberine,alimlerine,velilerine kurban olmaya hazır bacınızı ağlattınız!
BANA İSLAMI SEVDİRMEK DEĞİL SEVGİMİ YOK EDİYORSUNUZ!

fe eyne tezhebun!






***************** işaretli olanlar forum kuralları gereği editlenmiştir (abdulmelik)
Alıntı ile Cevapla
Alt 25 Kasım 2011, 22:05   Mesaj No:15
Avatar Otomotik
Durumu:mdm1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14647
Üyelik T.: 19 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 56
Konular: 4
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Kıymetli Serpil kardeşim;

Dün gece itibariyle yazınızı okumuştum, sizin samimi duygularınızdan emin olmakla beraber, üzülmenizde bizleri üzer, bundan emin olun.

Bakın tasavvufu savunma adına farkına varmadan kendiniz İslamı eleştirmiş oluyorsunuz.
Bir şahsı örnek vererek tasavvuf terbiyesi almadığından dolayı günah işlediğini iddia etmişsiniz. Öncelikle müslüman tasavvuf terbiyesiyle değil, Kur"an ahlakıyla sıfatlanması gereklidir. Mütemadiyen tasavvuf kelimesinin asırlar sonra çıktığını ve sistemleştirildiğini, türetilen kavramlarınında çoğunun içi boş anlamsız literatürden oluştuğunu belirtmiştik. Siz kavram olarak takvayı, ittikayı tasavvufla eşanlamlı kılmaya gayret göstersenizde, zühd kavramı tasavvuf kavramından daha önce şumullenmiştir. Tasavvuf ve sonradan içinde türetilen boş ve anlamsız kavramlar yerine, zühd kavramı savunulmuş olsa idi daha doğru ve geçerli bir değerlendirme olurdu. Oysa tasavvufu savunan sofistler ona bile tahammül edememişler, Ruminin beyitlerinde olduğu gibi zühd, takva ve zahidlik hor, hakir görülüp küçümsenmeye bile çalışılmıştır.

Bakın bizim anlatmak istediğimiz şudur; örnek olarak verdiğiniz günahı zinayı ele alalım, bizse diyoruz ki, tasavvuf içerisinde türetilen kavramların zinayla kıyaslanamayacak kadar feci günah olan şirk olduğunu söylüyoruz. Örneğin, vahdeti vucut, (vucutta,zatta birlik) vahdeti şuhut, (görüntüde akiste birlik) ğavs, kutup, helen mitolojisindeki uranus (gök tanrısı), boreas (rüzgar tanrısı) gibi, kainatta tasarruf sahibi insan kırması (antropomorfist) ilahçıklar olduğu inancı, ölmüş şahısların ruhlarının tasarruf sahibi olduğuna inanmak, ölülerinden, mezarlarından mutlak manada medet, yardım, şifa, bereket beklemek, feyz gibi farazi boş bir kavramla ilim veya bilgi beklemek, önceki yazılarımda kendi kaynaklarından vermiş olduğum gibi, hint yogasından uyarlanan rabıtayı ALLAH subhanehuyu zikretmekten daha önemli görmek, diri veya ölü sahtekar şey-hinin hayaline zihinsel telepatik tapınmayla bağlanmak, Peygamber a.s. ın ALLAH yahudi ve hristiyanları kahretsin onlar peygamberlerinin kabirlerini mescit, tapınak, tören yeri yaptılar kınamasına karşın, sahtekar beşerlerin mezarlarını türbe haline getirmek, dilek dilenen, adak adanan, bereket umulan, dua edilen, medet beklenen, gece mezarın üstünde yatarak, toprağını yiyerek, taşına el sürerek, feyz ve bereket beklenilen... vs. v.s daha sayılamayacak birçok şirk eylemi türetme merkezi tapınak haline getirmektir...
İşte bu sebeplerden dolayı tasavvuf inancını savunamıyoruz, çünkü hepsi birer şirk unsuru sonradan türetilen eylemlerdir...
Demişsiniz ki;
__________________________________________________ ________________________
tasavufla islamı sevdim,o islam için memuriyetten istifa ettim gözümü kırpmadan.
__________________________________________________ ________________________

Bunu ALLAH subhanehu emretti de yaptım diyorsanız ne mutlu size ki ALLAH subhanehu size kat be kat ecirler versin.

Ama bende size makamını mevkiini, ALLAH subhanehu emretti diye değilde, sahtekar şey-h efendisi istedi diye bunu övünerek anlatanları, sözde kendini şey-h ilan eden birininde taa 50 li yaşlarda sahtekar şey-hi istedi diye sakal bıraktığını, İslamın şartlarının katı kurallar olduğunu, hristiyan ve yahudileri bile müslüman gören sahtekar şey-h türemelerini örnek verebilirim. Son örnek için galibilik dinine bakabilirsiniz...

Bakın savunduğunuz İslama diyerek, saydığınız maddeler halinde katılmadığımız bir çok olayıda zan olarak üstümüze atıyorsunuz.
Demişsiniz ki;
__________________________________________________ __________________
abdest olmadan kuran oku(babanızın hatıra defteri mi)
__________________________________________________ __________________

Gerçekten bu örneği vermek istemiyorum ama beni mecbur bırakıyorsunuz.

Sahtekar şey-himiz abdest alsın sonra otursun açsın Kur"anı, haşa açsın iktidarsız cinsel uzvuna okusun. Bu nemenem bir iğrençlik hala aklıma sığdıramıyorum. Utanmadan hala bunu rukye türündendir diye forumlarda savunan tartışanlar var. Bende ALLAH bunlara rahmet etmesin, tevbelerinide kabul etmesin diliyorum...
Kimsenin burada hadislerin tümüne uydurma dediğini duymadım, böyle inanan olduğunuda sanmıyorum.
Burada namazın 3 vakit olduğunu savunanda yok sanıyorum.
Kadınlarını imam yapanlar demişsiniz; örneğini daha önce vediğim gruplardan birisidir ki; örneklerini verdiğim tiplerinse bırakın müslümanlıkla alakalarını, İslama olan öfkelerini ehli beyti alet ederek alevlendirdikleri açıktır.
Ayetlerde vasfedilen teseddür biçimini burada savunmayan olmadığı kanaatindeyim.
İnsanların kalplerinde olanı elbet kimse bilemez.
Yanlız ALLAH subhanehu Kendisine şirk koşmak dışında dilediği günahı dilediği için bağışlayacağını vaad etmiş. Bırakın başkaları adına kendi adıma bile bu vaad bana umut veriyor, çünkü bende günahkar biriyim. Dilerim ALLAH subhanehunun affettiği saidlerden olabiliriz.
Sakal bırakmak davranışsal bir tavırdır, sünnet modelidir. Lakin ne farz bir ibadettir, nede tekfir edilecek bir kınamadır. Sakal bırakıp bırakmamayı ALLAHa iman derecesinde akaidsel bir yere taşıyacaksak, o zaman sakal bırakan her apostol, her kominist, her haham müslüman katogorisine girecek demektir. İki metre sakal bırakıpta tağuti,beşeri sistemin belamlığını yapan derin tarikçilerede, hidayette sektör atlamış mı diyeceğiz.

Mezhepler, adına atfedilen rahmetli imamların ölümlerinden sonra görüşlerini savunanlarca sistemleştirilmişlerdir. Ayrıca o imamlar dinin usulu (yasası) üzerine değilde, furuu(yönetmelikleri) üzerine fikir beyan etmişlerdir. Yani aralarında usulu veya akaidi hiçbir ayrılık yokken, sonrakiler adeta hepsinin adına ekol oluşturarak, imamların arasını ayırmışlar, İslam ümmeti arasına kişisel taraftarlık sokmuşlardır. Sonrada birileri çıkmış bizim imam en büyük imam, şu mezhep imamı arkasında namaz kılmam( nerde kaldı burda ümmet cemaat), şu mezhepten olandan kız almam (ehli kitaptan bile alınırken), v.s v.s koyu tassuplara meydan verilmiştir. Oysa Fusilet suresi ayet 33 ne diyor bir bakın rica ederim. Dinlerini bölük pörçük edinenler gibi olmayın uyarısı da, falan mezheb taasupçusuna, filan mezheb taasupçusuna değilde kime inmiş merak ediyorum doğrusu.

Salavat konusunu ben açtığım için bunu bana itaf etmişsiniz anlaşılan. Kıymetli kardeşim salavata karşı olsam sizlerin farz teşehhütlerde okumadığınız salavatları, ben daiama farz teşehhütlerde okumazdım herhalde değil mi?
Ayrıca Ruminin peygamber a.s. a Mustafa diye beyitlerinde hitap ettiğini, beyitlerinde haşa peygamber a.s. ı vahiy gelmedi diyerek Hirada intihar etmek istediği yalanını, peygamberin bazı gerçekleri gizlediğini, Zeyd r.a ın peygamber a.s a bunları sakın ifşa etme dediği gibi yalanları, nedense tasavvufçuların önder pirleri olan Ruminin melanet mesnevisinde okumaktayız. Demediklerimizden ötürü bizi bu kadar yargıladınız,rica ederim sopayı azda şu Rumi zındığına vurunda yerinde rahat yatmasın.

Mezhep imamlarını ve selef alimlerini rahmetle anarım, ne ehli beyt savunuculuğu arkasında ehli beyti ashaba, ne de düşmanlığı arkasında ashabı ehli beyte asla çarpıştırmam. ALLAH subhanehu onlara rahmet etsin, onlarda diğerleride bir ümmetti geldi geçti. İhtilafa düşülen her husustada aralarında hükmü adaletle ALLAH subhanehu verecektir.

Kıymetli kardeşim, kimsenin amacının burada sizi üzmek olduğunu sanmıyorum. Elbette birbirimize de bir görüşü illa dayatacakta değiliz. İsterseniz gelin şöyle yapalım, eleştirdiğimiz ve adını zikrettiğimiz hangi şahıs sizce hala makbul bir zatsa, siz bize onu deyin bizde size daha başka ayrıntıları ve bilgileri verelim. Mesela Arabi mi, Ru mi mi, Yunus mu, Cübbeli mi, Öngüt mü, Galip Kuşçuoğlu mu, vs. vs. Özellikle Arabi ve Ruminin küfürleri hakkında yazdıklarım devede kulak misali inanın.

Kıymetli kardeşim, İslama olan sevgimi yok ediyorsunuz sözü, üzerimizde psikolojik bir baskı oluşturur ister istemez. Peki biz bu durumda ne yapalım kıymetli kardeşim, mesela Arabi hevasını ilah edineni ilimde eksiksiz olarak tarif etmiş, bizde ilimde eksiksiz olacağız diye aklımıza her gelen şeyi, hevamızı ilah mı edineceğiz, veya Rumi haşa şarapta tanrı tecellisi var ondan bu insanlar şarabı sever diyerek, haşa ilahı şaraba tecelli ettirip onuda kafaya mı dikeceğiz, v.s -v.s. Yani kardeş biz gerçekleri söylemeyelim mi, oturalımda eskileriyle ve yeni türemeleriyle bunlar İslamı tahrif ve tahrip mi etsinler.

Evet kardeşim tasavvuftaki bazı şeylerin hurafe kelimesiyle geçiştirilemeyecek kadar ağır itikadi küfürler olduğunu, birazda bizim tarafımızdan bakarak anlayabilseydin.

Selam ve dualarla...
Alıntı ile Cevapla
Alt 29 Kasım 2011, 23:18   Mesaj No:16
Avatar Otomotik
Durumu:Mihraç isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14838
Üyelik T.: 29 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 9
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Alıntı:
mdm1 Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Zöhre ana diye bir formda, evliyalık üzerine "cienar" rumuzlu bir kişi tartışma konusu açmış. Kur"andan bazı ayetleri vererek ALLAH tan başka veli-dost edinilemeyeceği şüphesine düşmüş. Aslında doğru bir şüphe üzerindeymiş, ama işe bakın ki zavallıyı öyle saptırmışlar ki, forumun sonunda haşa evliyayı açıkça ALLAH bile yapmışlar.
Alıntı:
mdm1 Üyemizden Alıntı Mesajı göster

"Dilek" rumuzlu şahıs kendi evliyalarının dondan dona geçen yer yüzüne inen yüzler olduğuna inanıyormuş, bu yüzde zöhre pir analarıymış...

"alikulu" rumuzlu bir diğer zat Kur"andan ayetleri peş peşe yazarak sonunda kendi evliyalarını ALLAH ın elçisi ilan etmiş...

"cienar" rumuzlu zat Kur"ana inanmaktaki tereddütünü beyan ederken , Şüphesiz Onu Biz koruyacağız ayetinin anlamını saptırıcı şahıslara sormuş...

İşte şeytan burda suflesini dillendiriyor ve "HÜSEYIN150" rumuzlu ifrit başlıyor İslamı tahribe. Neymiş efendim Kur"anda Muhammed a.s. ın adı varmış ama tadı yokmuş, Kur"anın içinde Ehli beytin adı da tadı da yok muş, Ali R.a in adı da tadı da yok muş...

Sonra dönüyor bu ifrit bakın ALLAH subhanehuyu nasıl yalancı çıkarmaya çalışıyor şunları diyerek:
__________________________________________________ ________________________
Kur an daki " Onu biz indirdik biz koruyacağız " Ayeti bana bir yalancının ben yalan söylemem demesi ile bir fark görmüyorum.
__________________________________________________ _____________________


Sonra sözde peygamber a.s. a yakıştıramadığı ayetleri sıralar dumanlı fikrince. Sonra peygamber a.s.ın Adila adında tek eşi olduğunu hezeyanlar. Çok eşlilik ve şeriatı Muaviyenin getirdiğini iddia eder.
Evet tasavvufçu ve tarikatçılar bakın bunlarda tarikatçı tasavvufçuyuz diyorlar, hemde ehlibeyti İslama(!) karşı savunuyorlarmış...

En sonunda bir başka ifrit son noktayı koyuvermiş ve demiş ki; Buraya çok dikkat:

__________________________________________________ ________________________
Burada ki açıklamalara göre demek ki Allah bir evliyadır. Ya da evliya Allahtır.
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________________________________________ ________________________


Demekki ısrarla bir takım adi beşerleri haşa resmen ilah yapma derdi var bir takım mülhit zındıklarda.

Peki sözde tasavvufçular, tarikatçılar bunlarla neden mücadele etmiyorlarda, her fırsatta bu zalimlikleri yazanlara şiddetle karşı duruyorlar ve bu hezeyanları örtmeye çalışıyorlar.

Buyrun söz savunma makamında, cürmü meşhudun merkezleri tasavvuf ve tarikat merkezlerinde...



Benim bir sürü Alevi inancında arkadaşlarım vardır. Kendileriyle çok güzel sevgi ve saygı çerçevesinde muhabbetler yaparız...

Bunlardan bir kısmı yukarda bahsi geçen Zöhre ana'ya sevgi ve muhabbet besleyen insanlardır. Emin olun yukarda yazılanlarIn tam tersine çok değişik şeyler duydum onlardan. Hepsi de inancına saygı duyduğum aynı şekilde kendileri de her inanca saygıyla yaklaşan çok efendi arkadaşlardır...

Benim onlardan duyduklarım beni çok şaşırtan şeylerdi. Yani çok Alevi arkadaşım vardır. Adı geçen Zöhre anayı kendilerine bir rehber olarak kabul etmiş bu Alevi arkadaşlarım çok daha farklıdırlar...

Çünkü diğer tanıdığım Alevi arkadaşlarım genelde namaz kılmazlar. oruç tutmazlar. İçki içerler vs. Oysa Zöhre anayı kendilerine rehber edinmiş bu arkadaşlarım namaz da kılarlar oruç da tutarlar. içkiye kesinlikle karşıdırlar. Sırf bu yüzden diğer Alevi kesimlerinden büyük tepkiler alıyorlarmış. Peygamberimize olan sevgileri çok büyük. Özellikler de Peygamberimizin ailesi olan Ehlibeytine büyük bir sevgi ve saygı duyarlar. Hatta Onların ismi geçtiğinde çoğu zaman gözyaşlarını tutamazlar...

Yani bizim gibi namazı orucu savunurlar fakat şekil ve mana olarak bizden farklı düşünüp yorumlarlar. Zöhre Ana dedikleri kendi inançlarına göre "pir" adını veriyorlar, çok büyük ilim sahibi bir insanmış. Onu Hz. Ali'nin nefesi ve sesi olarak görüyorlarmış. Çünkü peygamberimizin bir hadisinde yer aldığı gibi
"Ben ilmin şehri Ali kapısıdır" sözünde olduğu gibi Allah'ın ilminin Hz. Ali'de toplandığına inanıyorlar. Dolayısıyla Onun ilminin yanlızca gelen evliyaların(pirlerin) dilinde ve nefesinde olduğunu kabul ediyorlar.

Tabi dediğim gibi her kesin inancı kendini bağladığı için saygı duymamız gerektiğine inanıyorum. Çünkü dinimiz de bunu emreder. Sonuçta her koyun kendi bacağından asılır. Allah her şeyi doğru bilen ve görendir.
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2011, 19:47   Mesaj No:17
Avatar Otomotik
Durumu:mdm1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14647
Üyelik T.: 19 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 56
Konular: 4
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Kıymet li Mihraç kardeşim;

Herşeyden önemlisi Aleviliği irdeleyeceğim bu kısa metinden yola çıkarak hemen birilerinin beni yaftalayarak Emevi sövücülüğüne başlamamalarını salık veriririm. Unutulmamalıdır ki, Ali r.a. ve Muaviye r.a ile akrabadırlar. Birde asırlar önce yaşanmış dramları ve çekişmeleri sürekli sıcak tutma çalışmaları, tamamen üstü örtülü bir ideolojik İslam karşıtlığının sistemli çabasıdır, daha doğru ifadeyle, asırlar önce yaşanan siyasi, politik, mali, adına her ne dersek diyelim yaşanmış İslam içi bir meselenin kaşınarak, kanatılarak sürekli gündemde tutulması, bu süreci İslam karşıtı bir mecraya taşıma gayretidir. Bunu delillendirecek kanıtlar ise, Ali r.a İslam hükümlerini herşeyiyle tam olarak yerine getirmesine karşılık, onun yolunda olduğunu iddia eden bazı fraksiyonların bırakın İslam ibadetlerini İslam dinini, gericilik ve yobazlıkla yaftalaması, bağlı oldukları sistemin kurucusunu dahi kendi görüşlerine bağlarken, hala gerici, yobaz sünniler bizi katlediyor diyerek İslam ümmetinden bir gruba karşı yaygara ve dram koparması, gerçekten komik ve art niyeti barındırmaktadır. Kardeşim sistem kurucusuna kadar madem senin ve sistemin erglerine kadar yerleşmişsin, hala neyin kıyıcılığından hangi yobazlıktan dem vurursun. İşte benim ilk karşı çıktığım budur, ta kerbelaya kadar(ki ne hakları varsa, kerbelada şehit edilenler kendilerini müslüman ilan ediyordu) bir ezilmişlik tutturulmuş, bir devrim tragedyası terennüp edip durmaktalar. Peki durum gerçekten öylemidir, çok övündükleri sistemin katliam çeteresine baktığımızda her nedense gerçek mazlumların kılığına kıyafetine kadar yasaklanan yobaz(!) dedikleri müslümanlar olduklarını görmekteyiz. Demek ki ortada realite farklı amaç farklı. Amaç populasyon bakımından yaşadıkları belde de yobaz(!) çoğunluğun iktidarı ve özgürlüklerini ele geçirme tehlikesidir. Bu grupsa sünni yobaz ve gericilerdir. O halde nasıl ajite edelim durumu diyorlar kendilerince, Kerbelaya kadar inerek iç çatışmayı körükleyelim, bu yarayı kanatalım ki, İslam zayıflasın, ataistler, marksistler, ırkçılar bununla sevinç duysun.

Durumun bir başka veçhesi ise ta o dönemlerde bu ihtilafları körüklemek isteyenler, Ali r.a e ilah diyecek kadar işi çığırından çıkarmıştır. Ali r.a in kendisini ilah ediyenleri bir rivayete göre yakarak bir rivayete göre üzerlerine duvar yıkarak öldürttüğü geçmektedir. Gulat diye tabir edilen grubun günümüzde de ortaya çıkarak Ali. r.a i evvel-ahir diyerek sonunda ALLAH olduğunu bile açıkça dillendirdiklerini görmekteyiz ki, Ali r.a acaba bu durumu görse ne yapardı!?. Yine siyasi olarak ihtilafı körükleme adına Hüseyin r.a ı günümüzde sözde savunanlar gibi Kufeliler beldelerine liderliğe çağırmışlar, Hüseyin r.a yola çıktığında ise kendisini ailesi ve çevresindeki sayılı müslümanla yalnız bırakmışlardır. İslam ümmetinde ihtilafı körüklemek isteyenlerin en çok başvurdukları malzeme Kerbela katliamını ajite etmek, o masumların kanı üzerinden siyasi, ideolojik (marksist,deist,ateist,gnostikler dahil) çıkar hedefleri için kullanmaktır. Yine ırkçılık burda başka bir faktördür ki, Farslıların Şia ekolunu oluşturmalarının nedeni ırksal vurgulu ve siyasi bir konum oluşturma temelinden kaynaklanmaktadır. Çünkü Türkiyedeki ve İrandaki ekoller, Alevi Şia fraksiyonları, daha çok ırklarının Sünni Arap inanışı içerisinde eriyip asimile olmaması için, Kerbelayı kendi siyasi emelleri doğrultusunda sıcak ve daima kanlı tutmayı hedeflemektedirler. Bu fraksiyonların iddalarına bakarsanız, ehli beyti türk veya fars olarak iddia edenler bile vardır, her biri kendi beldelerinde nerdeyse her köşe başında arap olmayan seyyitler bile türetmişlerdir. Yani seyyidlik gibi bir kavramla her bir ırk kendi ırkını kutsallaştırma çabasına girişmiştir. Bütün bu çabaların ise, kuru bir ehlibeyt sevgisinden kaynaklanmadığını, siyasi, ideolojik, ırksal amaçlar için ehli beyt sevgisinin araç olarak kullanıldığını ortaya açıkça koymaktadır.
Demişsiniz ki;
__________________________________________________ ________________________
Çünkü peygamberimizin bir hadisinde yer aldığı gibi
"Ben ilmin şehri Ali kapısıdır"
__________________________________________________ ________________________

Öncelikle bu hadis uydurma bir hadistir, Aliyül-kari ve birçok muhaddiste bunda hemfikirdirler. Ayrıca hadisin metnini anlam bakımından irdelersek hadisin Ali r.a ı peygamber a.s. ın üzerinde bir konuma getirecek derecede gizli bir ima içerdiğini göreceğiz. Şöyle ki; ilim soyut bir kavramdır , cümlede ise şehir olarak temsili somutlaştırılmıştır, peygamberin a.s. böyle bir ilme sahip olduğunu yani şehre, Ali r.a ın ise bu şehrin surlarla kuşatılmış giriş kapısına benzetmişler. Yani şehride içine alan bir anlam yükleyerek, Ali r.a ın peygamber a.s dan daha çok ilim sahibi olduğunu ima etmişler. Böyle bir inanış hem peygamber a.s. ın risaletine helal getireceği gibi, hem de ilim gibi soyut bir ifade de üstünlük aranmış olur ki, üstünlüğün ancak takvayla olduğunu vaaz eden bir resulden bu cümlelerin çıkmış olması asla düşünülemez...

Günümüz Alevilik fraksiyonlarına gelirsek(Alevilik kavramının çıkış süreci en fazla 2 yüzyıl öteye dayanır), Zöhre ana fraksiyonu formatlanmış bir Frigyalı bereket tanrıçası Kibele motiflerini üzerinde taşımaktadırlar. Sitelerinde evvel-ahir Ali, kainatı var eden, insanları yaratan, sonra insanlara halife olan ve açıkça ilah olarak ilan edilen bir düşünce çarpıklığı vardır. Kur"anı reddetmeleri, sözde ehli beyti İslama karşı savunmaları, peygamber a.s ın adile adında tek eşi olduğu iddiaları, (peki Fatıma r.a ı doğuran kimdir) saz gibi bir alete telli Kur"an demeleri, kendilerini hiç bir zaman müslüman olarak adlandırmamaları ve bilakis bu isme nefret ve kinle tepki vermeleri, bu düşünce kliğinin İslamla uzak yakın hiçbir ilgisinin olmadığını, ehli beyt sevgisi lafının sadece siyasi, ırki ,ideolojik amaçlar için ajite edilen bir araç olarak kullandıklarını, yine Alevilik bünyesinde, Luvilik (ışıkçılar), gnostik, sosyalist, ateist, marksist,mitraist, zerdüşt, şamanist hatta hatta, satanist düşüncelerin nüfüz ve aidiyet sahası haline gelmesi, kendilerini gerçek anlamda ehlibeyti seviyorum ve müslümanım diyenlerin gerçek yerlerini almalarını zorunlu kılmaktadır inancındayım.

Yani saydığım fraksiyonlardan aleviliğe her türlü karışım mevcutken bilakis İslam ve müslümanlar gerici,yobaz, katı denilerek nefretle karşılanmıştır. O halde burda İslamdan ve müslümanlıktan söz edilemeyeceğine göre ki, akaidi çarpıklıklar bile buna açıkça işaret etmekte, kendisini hem müslüman hem bu gruptan addedenlerin , ya kendilerine başka ünvan bulmaları ya da müslümanlıklarını terketmeleri gerekmektedir. Şimdiki ideolojik Aleviliğin ön kabul koşuluda bu zaten.

Son olarak elbet her koyun kendi baçağından asılmalı ama, birileri sürekli benim inancım İslamı gerici, yobaz yaftası vurmaya çalışarak aşağılamaya çalışıyorsa, kurucu liderine kadar bizden dediği sistem de hala hemde müslümanların iç meselelerini ajite ederek, katlediliyoruz, eziliyoruz, ağlama ve zırlamalarıyla sonrada müslümanlara nefretle dönüp birde gerici yobaz diyor haksız bir şuç atıyorsa, burada sindirilemeyen ve bastırılamayan kin ve nefreti vede en önemlisi yalanları görmekteyiz.

İnsanlar elbette istediğine inanmalı, elbette İslamı beğenmeme özgürlüğüne sahip olmalı, ama müslüman olmadığı halde, müslümanlığa müslümanlık öğretmeye kalkmamalı, Kur"ana inanmıyorsa da sazına telli Kur"an adı takmamalı, ehlibeytin yaşayışının ve ibadetinin birini bile yapmayarak hatta hatta bu ibadetlere düşman olarak birde ehli beyti seyiyorum yalanını ortaya atmamalı. Burada sevgi değil düpedüz bir ideolojik kışkırtıcı zihniyet yatmakta.

İslama inanmayana elbet saygım var, ama İslama İslam öğretmeye kalkmadıkça, gerici yobaz damgası vurmadıkça, ideolojik çıkarı için İslami degerleri severmişcesine ajite unsuru olarak kullanmadıkça...

Selam ve dualarla kardeşim...
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2011, 20:05   Mesaj No:18
Avatar Otomotik
Durumu:mdm1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14647
Üyelik T.: 19 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 56
Konular: 4
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Kıymetli Mihraç kardeşim , görüşünüze katılmakla beraber saygı konusunda, tepkimin karşıdaki saygısızlıktan kaynaklandığını ve böylelikle sürecin içsel detaylı bir genel değerlendirmesini de sunmuş oldum. Görüş ve değerlendirmelerimizin bizleri hakka ulaştırması dileklerimle.

Selam ve dualarla...
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2011, 23:57   Mesaj No:19
HiRa'M - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:HiRa'M isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14524
Üyelik T.: 11 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Alıntı:
serpil Üyemizden Alıntı Mesajı göster
başta da demiştim.tasavufun içinde bazı hurafeler ve bunu kulanan sümüren şarlatanlar vardır ve bunlara karşıyımm.bu konuda hemfikiriz.
ama siz derseniz tasavuf islam değildir,tasavuf ehli kafirdir müşriktir.ORDA DURUN DİYORUM.tasavuf ahlaktır,edeptir,terbiyedir,iffettir,kendini bilmektir,zülüm etmemektir,

*****************************

tasavufla islamı sevdim,o islam için memuriyetten istifa ettim gözümü kırpmadan.hiç biri bana köle ol kul ol demedi.hiç biri sömürmedi.hiç biri maddi istekte bulunmadı.hiç biri müşrik değildi.
sayenizde zar zor bulduğumuz sevdiğimiz canımızı kurban etmekten çekinmiyeceğimiz islamdan soğutmayı başardınız (((((((((((((((
BAKIN SAVUNDUĞUNUZ İSLAMA;
tasavuf şirk
hadisler uydurma
tarikatler bataklık
abdest olmadan kuran oku(babanızın hatıra defteri mi)
namazı 3 vakit kıl
kadın imam olsun
başörtüsü yok atkı tak yeter
kalbim temiz sen ona bak
******************************
sakal ve islami kıyafet hurafe(meymenetsiz kadın suratlı entel mücahitler!)
********************************
islam alimlerini kötülemeler
meshepleri dışlamalar
müctehitleri beğenmemeler
ben bilirim kimseyı takmam ukalalıkları
Resulullaha(sav) saygı sevgi salavatı hurafe görmeler
islam nurunu,allah vergisini,kerametleri,ferasetleri,susmaları bile haşyet saygı uyandıran velileri yok saymalar
büyüklerine saygı küçüklerine şefkat göstermeyen benden değildir hadisini ezmeler,islam büyüklerini,sahabeleri,peygamber yarenlerini,peygamber varislerini aşağılamalar...........

........................

ben böyle kara kuru tatsız tuzsuz samimiyetsiz edepsiz kişiliksiz takvasız hafifmeşrep geniş karınlı geniş mezhepli müslümanı istemiyorum!!!!!!!

dinine,peygamberine,alimlerine,velilerine kurban olmaya hazır bacınızı ağlattınız!
BANA İSLAMI SEVDİRMEK DEĞİL SEVGİMİ YOK EDİYORSUNUZ!

fe eyne tezhebun!






***************** işaretli olanlar forum kuralları gereği editlenmiştir (abdulmelik)

Güzel kardeşim biz islamı alimleri karalayan, mezhepleri yok sayan, bir cemaatte tek bir kişinin yaptığı şirk veya hatayı tüm cemaate mal eden, kendini bilmez, Kur'an'ı öğüt almaz ve ilimsizce tevil edenlerden örnek alacak değiliz. Siz üzülmeyin inşaAllah. Tasavvuf ile islamı tanıdım ve sevdim demişsiniz. Ve islamın emri gereği memuriyeti bırakmışsınız maaşAllah... fakat bu teslimiyeti islama değil şeyhe algılayan zihniyete, burada birşey anlatamazsınız, anlatsanız da zan üzere dinlediğinden ne derece tesir eder Allahu Alem. Samimi gözyaşlarınızı Allah onlara da nasip eylesin ve sekinetini üzerlerine indirsin demekten başka sözüm yok. Selahaddin Eyyubinin, Fatih'in ve nicelerinin savunuculuğunu yaparlar ama o önderlerin zerresi kadar tasavvuf ehline edep göstermezler. Gerçek tasavvuf ehilleri ile günümüzdeki tasavvuf adı altındaki saçmalıkları birbirine karıştırıp, tümden tasavvufu red etmenin adı cehalettir oysa...
Alıntı ile Cevapla
Alt 01 Aralık 2011, 01:34   Mesaj No:20
Avatar Otomotik
Durumu:Mihraç isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14838
Üyelik T.: 29 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 9
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: İslam mı, tasavvuf mu; Tevhid mi, şirk mi_?

Alıntı:
mdm1 Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Kıymetli Mihraç kardeşim , görüşünüze katılmakla beraber saygı konusunda, tepkimin karşıdaki saygısızlıktan kaynaklandığını ve böylelikle sürecin içsel detaylı bir genel değerlendirmesini de sunmuş oldum. Görüş ve değerlendirmelerimizin bizleri hakka ulaştırması dileklerimle.

Selam ve dualarla...
Sevgili kardeşim,
Evvela karşı tarafı kin ve nefret kusmakla suçlamışsınız ama kendinizin kustuğu kin ve nefretin hiç farkında değilsiniz herhalde. Yazılarınızdan bu öyle bir belli oluyor ki. İnsanın ister istemez Alevi kesimin kendilerine yapıldığını ima ettikleri zulme ve işkencelere insanın acaba mı diyesi geliyor...

Alevi arkadaşlarımın sıkça dillendirdiği sözlerden biri olan "Her ne ararsan kendine ara" şeklindeki Pirlerinin bu sözü aslında çok önemli bir söz biliyormusunuz...

Çünkü tarihe baktığımızda aslında kendi içimizde de öz eleştiri yapmamız gereken çok acı olaylar olmuştur.Eskileri sürekli irdeleyip kin nefret kusuyorlar şeklinde imada bulunuyorsunuz ancak daha düne kadar 33 alevi insanını diri diri Allah-ü Ekber naraları atarak yakan insanlar ne yazık ki sünni insanlarıydı. İşte bu yüzden birazda kendimizde bazı şeyleri arayalım diyorum...

Kendinize göre bir sürü tarihi bilgiler vermişsiniz. Ancak bugün o kadar islam tarihi ile ilgili değişik birbirini tutmayan bilgiler var ki.Sizin yazdıklarınız size göre doğru olabilir. Ancak ben kendi araştırmalarımda sizin aksine bilgilere sahibim. Ayrıca dediğim gibi ben yanlızca kitaptaki okuduklarıma göre hareket etmem. Bunun için insanlarını da tanımak gerektiğine inandığım için bir sürü alevi arkadaşlarım olmuştur. Ve emin olun sizin yazdığınızın tam tersine insan sevgisi üzerine dayalı bir inanç sistemleri var. "Düşmanın dahi olsa karşındakinin de insan olduğunu unutma" "İncinsen de incitme" şekline bir sürü Pirlerinin kendilerine verdikleri öğütlerini daima hatırlarlar ve de buna çok dikkat ederler. Geçmişe ait yaptıkları eleştiriler her toplumda vardır. Hiç bir toplum geçmişte kendilerine yapılanları unutmazlar ben olsam ben de unutmam...


Ayrıca islamı kabul etmezler demişsin. Yine önyargılı bir fikirle yaklaşmışsın. Oysa Zöhre anaya inanan alevi arkadaşlarım islamı ilk kabul eden Türkler olarak kendilerini kabul ederler. Peygamberimize karşı büyük bir sevgi ve saygı beslerler...

Ayrıca Hz. Ali ile muaviye akrabadırlar demişsin. Kesinlikle buna katılmıyorum. Muaviye bahsettiğin emevi saltanatını kurup zamanında bir sürü alevi insanlarını katletmiş bir kişidir. Zaten islamiyet içerisine ayrılık tohumlarının ekilmesi tamamen muaviye zamanında başlamıştır. Bugün ki ayrımcılık tamamen emevi zamanına ait olup muaviye tarafından başlatılmıştır. Dediğim gibi islam tarihini çok değişik şekillerde yorumlayan kaynaklar var. İslam tarihini yanlızca kendi kabuğumuza çekilerek değil de başka ağızlardan da dinlemekte her zaman fayda vardır. Ancak o şekil çeşitli yazılmış islam tarihinden hangisinin gerçeğe yakın olduğunu anlayabiliriz...

Sürekli islam gericidir, yobazdır, katıdır diye yakıştırmalar yapanlara karşı önce kendimizde bazı şeyleri görmemiz lazım. Bugün islam ülkelerine baktğımızda acaba bizlere yobaz gerici diyenler mi suçlu, yoksa islamı o derece yozlaştırıp, bugün ileri ülkelere karşı bilimsel olarak kafa tutmak yerine her türlü hurafeyi, eskimiş adetleri bir türlü bırakmayarak bilimden, teknolojiden, bilgiden uzaklaşmayı müslümanlık zannedenleri mi suçlamak lazım? yani özeleştiri yapmayıp sürekli bizim gerçeklerimizi yüzümüze vuran insanları düşman ilan ettiğimiz sürece varacağımız nokta yine birilerinin gelip bizleri esir alıp, aşağılayarak Irakta afganistanda olduğu gibi yoketmelerini beklemek olacaktır.Yobazlık, gericilik kavramları zorumuza gidiyorsa, çağdaş, bilimde ileri gitmiş müslümanlar olmayı başarıp bu görüşlerini ortadan kaldıracağız. Başka bir yolu var mı?

Daha önceki yazımda Zöhre ana ile ilgili bildiklerimi yazmıştım. Ancak siz tanımadan bilmeden yine çok değişik önyargılı fikirlerle olmadık yakıştırmalar yapmışsınız. Ondan sonra da bizlere kin besliyorlar diyorsunuz. Biri çıkıp da size kendi inançlarının penceresinden bakarak, siz gerçek islamı yaşamıyorsunuz, siz müslüman değilsiniz dese, size değişik kabul edemeyeceğiniz yakıştırmalar yapsalar, siz ne yapardınız? Alkış mı tutardınız...

Oysa saygı duymak lazım. Tanımadan yargılamamak lazım. Dediğim gibi adamlar orucunu tutuyor namazını kılıyor. Sırf bizim ile şekil olarak aynı şeyleri yapmıyorlar diye bu ayrımcılık, bu önyargılı yaklaşımlar neden? Hatta arkadaşlarımın bana dediklerine göre sünni olup da onların arasında onlarla aynı ibadetleri yapan insanlar da varmış. Beni de davet ettiler. Ancak İstanbulda olduğumdan gitme fırsatım olmadı. İlk fırsatta da gidip yerinde görmeyi düşünüyorum. Çünkü Zöhre ananın bilgeliğini çok methediyorlar. Bu tür meziyetli insanları tanımaya çok meraklı bir insanımdır. Bu yüzden ilk fırsatta gideceğim...

Diyeceğim odur ki insanlara önyargılı olarak yaklaşmak yerine tanıyıp hoşgörülü bir şekilde daha kardeşçe daha insancıl bir yaklaşım sergileyebiliriz. Ne demiş Mevlana:"Muhabbet ve merhamet insanlar için, hiddet ve şehvet hayvanlar için vardır."
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Şirk Nedir ? Şuara Tevhid Ve Şirk Konuları 35 24 Mart 2023 10:53
İBADETTE ŞiRK... bilinmez Videolar/Slaytlar 0 04 Kasım 2013 07:02
Tevhid ve Şirk enderhafızım Tevhid Ve Şirk Konuları 0 11 Aralık 2012 15:38
ŞiRK.... bilinmez Tevhid Ve Şirk Konuları 1 08 Ekim 2012 19:24
Sevgide şirk keserim Tevhid Ve Şirk Konuları 5 22 Ağustos 2011 21:55

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.