Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Sağlık-Yaşam/ Beslenme-Spor-Diyet > Tıbbı Nebevi ve Alternatif Tıp

Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi:  19 Nisan 2015 (12:42), Konuya Son Cevap : 22 Nisan 2015 (10:28). Konuya 3 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 19 Nisan 2015, 12:42   Mesaj No:1
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.108
Konular: 546
Beğenildi:1003
Beğendi:221
Takdirleri:9161
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Çocuklarımızı Aşılatalım mı? Aşılatmayalım mı/Medineweb

Çocuklarımızı Aşılatalım mı? Aşılatmayalım mı/Medineweb

ÇOCUKLARIMIZI AŞILATALIM MI? AŞILATMAYALIM MI?
Son zamanlarda birçok ailenin çocuklarının aşıları ile ilgli kafalarında oluşan kafa karışıklığından söz etmek isatiyoruz.

1940’lı yıllardan başlayan ve ilkokul çağındaki çocuklarımıza, karma aşı adıyla yapılan aşılar zaman içerisinde hem çeşidi, hem sayısı , hem de uygulama yaş aralığı çoğalan bir seyir içinde bugünlere gelindi. Ama artan tartışmaları ve şüpheleri de beraberinde getirdi . Vatandaş soruyor yeni doğan çocuğumuza, ya da okula başlayan çocuğumuza devlet sağlık kuruluşlarının zorladığı bu aşıları vurdurmak zorunda mıyız?

Aşı, bizatihi kendisi usulüne uygun yapıldığı zaman faydalı olduğu asırlardır kanıtlamış bir fenomendir. Problem, hazırlanan bu aşılarda kullanılan maddelerdedir, hazırlayan kurumlardadır. Yüz yıldır her konuda olduğu gibi batı kapitalizmi bu konuyu da tekeli altına almıştır. Bütün dünya ülkeleri bu tekelin kontrolu altındadır. Merkezi de ABD’dir.
Yıllar önce yayınladığımız bir makalede, alıntıladığımız bir notu tekrar hatırlatalım:

“Amerika’nın ‘eyvah, biz ne yaptık’ dediği aşı, Türkiye’de halen kullanılıyor

ABD, 1989-2003 arası çocuklara vurulan karma aşıların hiperaktivite ve otizm riskini 15 kat artırdığı iddiasıyla çalkalanıyor… Aynı aşı halen Türk çocuklarına vuruluyor!(17Ağus.2005.)

ABD’nin Georgia eyaletindeki Simpsonwood kasabasında 2000 yılının Haziran ayında gizli bir “sağlık zirvesi” yapıldı… Zirvede, Amerika’nın en büyük iki sağlık otoritesi FDA (Gıda ve İlaç Enstitüsü) ve CDC (Hastalıkları Önleme Merkezi) uzmanları ile Dünya Sağlık Örgütü’nün temsilcileri, GlaxoSmithKline, Aventis, Merck gibi en büyük ilaç firmalarıyla bir araya geldi.

Konu, CDC uzmanlarından Tom Verstraeten’in 100 bin çocuk arasında yaptığı bir araştırmanın sonuçlarıydı. CDC tarafından organize edilen zirvede katılımcılara araştırmanın fotokopilerini çekemeyecekleri, toplantı boyunca aldıkları notları da burada bırakmaları gerektiği belirtildi.

Bu kadar büyük gizliliğin nedeni ise Verstraeten’in şimdiye kadar yapılan en büyük araştırma olarak gösterilen çalışmasında yeni doğan bebeklere ve ilkokul çağındaki çocuklara uygulanan “aşılar”ın çocuklarda kalıcı beyin hasarına yol açtığı şeklindeki bulgusuydu.

Aslında 1989 yılında çocuklara uygulanan “aşılar”a giren “thimerosal” (civa bazlı koruma) adlı maddenin öğrenim bozukluğu, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite ve en önemlisi otizm gibi hastalıklara neden olduğuna yönelik iddialar biliniyor; uzun süredir tartışılıyordu.

Ancak, Tom Verstraenten’in 100 bin çocuk arasında yaptığı bilimsel araştırma ilk kez bu iddiayı açıkça ortaya koyuyordu. Araştırmada, “thimerosal” maddesinin aşılarda yer aldığı 14 yıl içinde otizm hastalığına yakalanan çocukların sayısında 15 kat artış olduğu saptandı.”

Thimesoral maddesiyle ilgili en çarpıcı açıklamayı civa zehirlenmesi konusunda dünyanın sayılı otoritelerinden biri olarak kabul edilen Kentucky Üniversitesi Kimya Bölümü başkanı Boyd Haley yaptı: “Bu maddeyi bir hayvana enjekte ederseniz beyninde hasar oluşur. Canlı bir dokuya enjekte ederseniz hücreleri ölür. Tüm bunları bilip de minik bebeklere bu maddeyi enjekte etmek şok edici bir hatadır.”

Rusya 20 yıl önce yasakladı. Rusya’da 20 yıl önce yasaklanan “thimerosal” adlı maddeyi, geçen yıllarda Danimarka, Avusturya, Japonya, İngiltere ve İskandinav ülkeleri de aşılarından çıkardı. Ancak, Türkiye’de bebeğin doğumundan ilkokul 5’inci sınıfa kadar uygulanan tüm karma aşılarda (DBT, DT, Td, TT, Hepatit) thimerosal var. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye her yıl çocukları difteri, boğmaca, tetanos ve sarılıktan korumak için 40 milyon doz aşı ithal ediyor. Aşıların yüzde 60’i Bakanlık’ça getiriliyor.

Pediastrist Nörolog Prof. Dr. Sabiha Keskin: Thimerosal konusunda dünyada bir tartışma var. Ortadaki bu risk yüzünden ABD, İngiltere ve Avustralya gibi ülkelerde bu kullanılmamaya başlandı. Eğer gelişmiş ülkelerde bu madde kullanılmıyorsa Türkiye’de de kullanılmaması gerekir. Sağlık açısından maliyet düşünülmemeli. Çünkü bu madde vücuda girdikten sonra atılması çok güç. Kısa bir hesap yapmak gerekirse Türkiye’de bebekler için yılda ortalama 12 milyon “thimerosal”li aşı kullanılıyor. Bir bebek 1 yaşına gelmeden 3 defa Hepatit B, 3 defa karma 2 defa da kızamık aşısı oluyor. Bir çocuk 8 kez thimerosal maddesi alıyor. Bu da 369 mg demek.Türkiye’de yılda ortalama 1.5 milyon bebek doğuyor. Kaba bir hesapla bu da 12 milyon aşı demektir.

İşte bu iddialar “Doğaya Karşı Suçlar” adlı kitabıyla gündemi sarsan ABD eski Başkanı John F. Kennedy’nin yeğeni Robert Kernıedy’e ait, ABD’nin en ünlü avukatlarından biri olan Kennedy, “thimerosal” içeren aşıların kullanımından önce 2 bin 500’de 1 olan otizm oranının 15 kat artıp bugün 166’da 1’e çıktığını ileri sürerek ilaç firmalarını bir jenerasyonu zehirlemekle suçluyor.

2003 yılında hakkındaki şüpheler nedeniyle ABD’de çocuk aşılarından çıkarılan bu madde gelişmekte olan ülkelere yapılan aşı ihracatlarında halen maliyeti yarı yarıya azalttığı için kullanılıyor.

ABD’de 2010 yılında yayınlanan bir makalede Dr. Joseph Mercola;

Bugün Amerika’da “DAHA BÜYÜK İYİLİK görüntüsü arkasında korku, yutturmaca ve entrikaların kutuplaştırdığı bir aşı tartışması var .” başlığı ile sürdürdüğü yayınlarında ezcümle şu iddiaları serdediyor;

“Soru şöyle sorulmalı: Son otuz yılda aşırı derecede artan aşılama sayısı çocukların daha sağlıklı olmasına mı, yoksa daha hasta olmasına mı yol açtı?

Giderek artan miktarda kanıt gösteriyor ki çocuklara yapılan ve sayısı aşırı derecede artan aşılar, aşı üreticilerini zengin ederken çocukları da sağlıksızlaştırıyor. İstatistikler çocukların giderek daha çok hastalandığını gösteriyor.

Son otuz yılda Amerikalı çocukların aldığı aşı miktarı üçe katlandı. Bu süre boyunca öğrenme güçlüğü çeken, otizm, astım ve şeker hastalığına yakalanan çocuk sayısı da üç misli arttı!
Çocuklara bugün verilen aşı miktarının yarısının verildiği 70’li yıllarla karşılaştırıldığında kronik beyin ve bağışıklık sistemi rahatsızlıkları bulunan çocukların sayısı ikiye katlanmış durumdadır.

Maalesef bugün Amerika’da;
Altı çocuktan birinde öğrenme özrü, Dokuz çocuktan birinde astım, Yüz on çocuktan birinde otizm, Dört yüz elli çocuktan birinde şeker hastalığı bulunmaktadır.
Artan miktarda aşılama çocuklarımızın yaygın sağlık problemlerini çözmüyor. Gerçek şu ki aşılama, problemin en büyük parçasını oluşturuyor.

Günümüzde en yaygın çocuk hastalığı griptir. Bu aşılar da istenen sonucu sağlayamadı.

Sağlık yetkilileri ısrar ediyorlar aşı bireylerin ve halkın sağlığını korumak için en iyi yoldur. Sonuç olarak, çocukluk aşı takviminde yer alan aşıların doz sayısı son 30 yılda üç kat arttı. Çocuk hastalıkları da üç kat arttı. Ayrıca kronik hastalığı ve engelli çocukların sayısında da önemli bir artış gözlenmektedir.

1 Eylül 2010 15 Eylül 2011 tarihleri arasında HPV aşısı aldıktan sonra. Bu süre içinde bildirilen diğer ciddi yan etkileri çerçevesinde, konuşma problemleri, hafıza kaybı, körlük, pankreatit, yumurtalık kistleri ve Guillain-Barre sendromu felç dahil hastalıklar da arttı.

Amerika’da dünyanın tüm ülkelerinden daha fazla aşı uygulanıyor. CDC (Centers for Disease Control and Prevention – Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri), altı yaşına kadar on dört aşıdan kırk sekiz doz, on sekiz yaşına kadarsa on altı aşıdan altmış dokuz doz aşı tavsiye ediyor. CDC ayrıca altı aylıktan ölünceye kadar her yıl grip aşısı yaptırılmasını da tavsiye ediyor.

Çocuklarımıza ve yetişkinlerimize önerilen aşıların sayısındaki bu dramatik artış nereden kaynaklanıyor?”diye soruyor.

“Hacettepe Ü. Tıp Fak. Sosyal Pediatri AD Prof Dr. Kadriye Yurdakök ve Uzm.; Başkent Ü. Tıp Fak. Pediatri AD uzmanı Dr. Gonca Yılmaz’ın birlikte hazırladıkları “Thimerosal ve Çocukluk Çağı Aşıları” başlıklı araştırmalarında ise;

Amerikan Pediatri Akademisi ve halk sağlığı komitesi, aşı üreticilerinin thimerosalı koruyucu olarak kullanmasını olabilecek en yakın zamanda durdurmasını istemektedir. Aşıların thimerosal içeriklerine ilişkin yeni güvenirlik çalışmalarının yapılması, bu koruyucu maddenin yararlılığının iyice araştırılması önerilmektedir.

HBsAg pozitif ya da HBsAg durumu bilinmeyen annelerden doğan bebeklerin hepatit proflaksisi önceden önerildiği biçimde yapılmalıdır. Ancak halen FDA lisansını almış, doğumda uygulanabilecek; thimerosal içermeyen bir sarılık aşısı yoktur. Bununla birlikte HBsAg negatif anneden bebekler için perinatal ve erken çocukluk döneminde hepatit B enfeksiyonunun arttığına ilişkin bulgular olmadığı için, Amerikan Pediatri Akademisi; eğer thimerosalsiz aşı bulunabilmişse bu bebeklerin ikinci ayda aşılanmasını; eğer bulunamamışsa bu aşının altıncı aya kadar ertelenebileceğini bildirmektedir. Böylece bebek sinir sisteminin geliştiği erken dönemde civa ile karşılaşmayacaktır.

HBsAg negatif anneden doğan düşük doğum ağırlıklı ve prematür bebeklerin aşılanması için 2,5 kilogramı geçmeleri ya da term gestasyonel yaşa gelmeleri beklenilmelidir.
Annenin HBsAg durumu bilinmeden tüm yenidoğan bebeklerin aşılandığı hastaneler için, her gebe kadının HBsAg durumun belirlenmesi, HBsAg pozitif annelerin bebekleri için doğumdan 12 saat içinde uygun pasif ve aktif immünizasyonun yapılması önerilmektedir. HBsAg durumu bilinmeyen anne doğum yapmışsa 12 saat içinde kan testleri yapılıp, pozitifse bebeğin aşılanması yapılmalıdır.

Bu konuda DSÖ de çalışmalar yapmaktadır. Thimerosal alternatifi yan etkileri az olabilecek bir koruyucu madde aranmakta, aşıların kombine edilip kullanılmasıyla alınan toplam koruyucu madde dozu azaltılmaya çalışılmaktadır. Bu konuda üzerinde çalışılan bir çok kimyasal madde vardır (örneğin, iki penoksietanol). Ancak henüz hiçbiri bakteriyel kontaminasyonu engellemekte thimerosal kadar başarılı değildir. Thimerosal’in değiştirilmesi, yeni bir ürünün piyasaya konulması anlamına geldiğinden, lisans alması oldukça uzun bir süreç olacaktır. Bununla birlikte 12 aya kadar uygulanan üç dozluk DBT, Hepatit B, ve Hemofilus influenza aşısı içindeki civa miktarı DSÖ tarafından önerilen toksik sınırı geçmemektedir.

Daha tam olarak bilinmeyen bir yan etkinin halkı paniğe düşürmesi, üreticilerin gereksinim olan alternatif aşıların üretememesine, bu ise aşılama oranlarının daha da düşmesine yol açacaktır.

Ülkemizde, aşılarda bu konuda çalışma yapılmamıştır. Civaya maruz kalmanın yaratacağı etkileri inceleyen geniş kapsamlı ve uzun süreli çalışmalara gereksinim vardır.”

Avrupa ülkelerinde çocuk aşılarında ortaya çıkan bir başka durum ise müslümanların sabrını taşıran son damla oldu.

“İngiltere Leicestershire şehrindeki okullarda bağışıklık sistemini güçlendirmeye yönelik pilot uygulama sebebiyle, 4-10 yaş arasındaki 70 bin öğrenciye grip aşısı yapılıyor. Bazı aileler yapılan aşıların bileşeninde domuz jelatini bulunduğuna dikkat çekerek, bunun Müslümanlar için dinen uygun olmadığı şikayetinde bulundu. Sağlık uzmanları da et ürünlerine alerjisi olan kişiler için bu durumun büyük tehlike arz ettiği uyarısında bulunuyor.

Toplum Sağlık Kurumu aşı bölümü başkanı Dr. Mary Ramsay, Cihan’a yaptığı açıklamada, 2001 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün 100’ün üzerinde İslam alimine danıştığını ve bu alimlerin aşılarda kullanılan domuz jelatininin ‘helal’ olduğu yönünde hüküm verdiklerini ifade etti.(hem suçlu hem güçlü!)

Şikayette bulunan Müslüman öğrencilerin velileri ise kendilerine daha önce hiçbir açıklama yapılmadığını belirterek bu durumun etik olmadığını savunuyor. İngiltere Müslüman Organizasyonları Federasyonu Leicestershire sorumlusu Luman Ali BBC’ye yaptığı açıklamada, ‘Domuz eti veya ürünlerinin tüketilmesi tamamen yasaktır. Aşının içerisinde dahi olsa bu durum Müslümanları huzursuz eder.’ diye konuştu.
Vejetaryen Derneği sözcüsü Liz O’Neill Cihan’a yaptığı açıklamada, çocukları vejetaryen diyeti yapan bazı ailelerin, aşıların içeriğinin kendilerine daha önce bildirilmemesi sebebiyle büyük şok yaşadığını belirtiyor. O’Neill, “Vejetaryen Derneği olarak, herkesin tükettiği ürünlerin içerisinde ne olduğunu bilme hakkı olduğunu düşünüyoruz. Vejetaryenlar ve inançları sebebiyle bazı ürünleri yemekten kaçınan kişiler için ‘vejetaryen aşılar’ üretilmeli.” yorumunda bulunuyor.

Buraya kadar çocuk aşıları konusunda farklı görüşleri ortaya koymaya çalıştık ki hepsinde de itiraf edilen çocuk aşılarında koruyucu olarak kullanılan thimerosal bariz yan etkileri olan bir madde olarak bulunuyor. Ayrıca son olarak alıntıladığımız haber ise, olaya tuz biber ekecek niteliktedir.

Anne babalara, çocuklarına sayısı kafa karıştıracak çokluktaki bu riskli ve şüpheli aşıları vurdurma zorunluluğunu getirmeden önce resmi makamlar bu aşıların sağlık ve inanç bakımlarından güvencesini laf olarak değil bilimsel belgelerle açıklamak zorundadırlar. Bütün dünyada etrafında bu kadar şaibe bulunduran bir konuda müslüman anneler babalar zorunlu tutulamazlar. Bu en kutsal ve temel tüketici hakkımıza devlet kurumları öncelikle saygı göstermelidir.

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Yumurta Akı ve Yanık Tedavisi Pratik / Faydalı Bilgiler FECR 0 81 14 Ekim 2023 13:25
Düğünlerimiz İslam'ın neresinde? Adap-Edep-Ahlak Esma_Nur 1 260 02 Ağustos 2023 17:34
Mezuniyet Programı mı Meyhane Açılışı mı Belli... Adap-Edep-Ahlak FECR 0 171 13Haziran 2023 12:35
Evinize Kem Gözlü Ahmak Bir Adamı Davet Eder... Adap-Edep-Ahlak Esma_Nur 4 198 05Haziran 2023 11:15
Bizi Allah'tan Alıkoyan Kaç Şeyi Hayatımızdan... Muhtelif Konular FECR 0 181 10 Nisan 2023 21:38

Alt 20 Nisan 2015, 16:39   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Standart Cevap: Çocuklarımızı Aşılatalım mı? Aşılatmayalım mı?


AŞI HAKKINDAKİ GERÇEKLER

Dr. Aidin SALİH

(Zorunlu tutulan veya kullanılması için baskı oluşturulan aşılar hakkında)

Ne ilaç üreticileri, ne doktorlar, ne de devlet birimleri aşı ile oluşacak zararlar karşısında sorumluluk kabul etmez.

Ağustos 2009'da İngiltere ve Fransa'da Domuz Gribi aşısı, hayvanlardan sonra az sayıda insan üzerinde, ABD'de ise 2 bin kişinin üzerinde denenmiştir. Ancak sonuçlar en fazla 2 aylık verilerle sınırlıdır.

Büyük ihtimalle, domuz gribi aşısı Türkiye'de aşıyı satan firmanın kendi personeli vasıtasıyla uygulanacaktır. Böylece Faz-1 deneyi Türkiye'de 28 milyon kişi üzerinde yapılmış olacaktır. Önceden hiçbir olumlu verisi olmayan, tehlikesi büyük olan bir aşının 6-36 aylık bebeklere, çocuklara, sağlık çalışanlarına ve savunma mensuplarına uygulanması bugüne kadar Türkiye'nin göreceği en büyük tehlike olabilir.

Aşılar Zararlı mı?

Grip aşıları dahil tüm aşıların, aşılanan kişiyi ömür boyu etkileyecek derin zararları vardır. Yeni üretilen bir aşının yan etkilerine yönelik araştırmalar kısa vadeli sonuçlar verir. Dolayısıyla yan etkilerinin 2-10 yıl sonra ortaya çıkabileceği gözardı edilmektedir. Çocuklarımıza yapılacak bir aşı eğer kısırlığa yol açıyorsa, bu, 15-20 yıl sonra çok acı bir şekilde anlaşılacaktır. AIDS virüsü çocuk felci aşılamasından 10-12 yıl sonra, otizm 2-4 yıl sonra, kas-kemik ve bağ dokusu hastalıkları 4-6 yıl sonra; sinir sistemi hastalıkları 2-10 yıl sonra ve Guillain-Barre sendromu hemen veya birkaç yıl sonra ortaya çıkmıştı. Aşının yan etkileri aşıdan hemen sonra ortaya çıkmayabilir. Aşının sebep olacağı bir hastalık 20-30 ve hatta 50 yıl sonra ortaya çıkabilmektedir.

Her ilacın kutusunda hangi maddeleri içerdiğine dair bir prospektüs bulundurma zorunluluğu vardır. Fakat uygulanan bir aşı partiler halinde gönderilmekte ve tek bir prospektüs taşımaktadır. Dolayısıyla hastanın prospektüsü inceleme imkanı yoktur.

Grip aşılarının Bilinen İçeriği

1-Alüminyum hydroxide, alüminyum fosfat, amonyum sülfat, amphotericin B

2-Domuz dokuları, At kanı, Tavşan beyni, Köpek böbreği, Maymun böbreği.

3-Civciv embriosu, Tavuk-Kaz yumurtası, Sığır serumu, Betapropiolacton

4-Doğmamış sığır serumu, Formaldehyde, Formalin jelatin, Köpekbalığı karaciğeri yağı.

5-İnsan fetusu ( Üçüncü gebelik ayı başından doğuma kadarki devre içinde ana rahmindeki canlıya verilen ad)

6-Maymun böbrek hücreleri

7-Yıkanmış Koyun kanı

8- Monosodyum Glukomat

9- Polioksidonyum (Sentetik proteinler ve nano materyaller içerir. Bunlar gende değişiklik yaptığı gibi fenotipte de değişmeler yapmaktadır)

10- İnsan spermi

11- Etilen gliserol (antifriz)

12- Antibiyotikler

13- Skualen

Tüm aşılarda etki arttırıcı ve koruyucu olarak kullanılan maddeler bellidir ve hemen hemen aynıdır. Çoğunun özellikleri araştırılmamıştır
ve etkileri tam olarak bilinmemektedir. Bu maddelerin deride kabarcıklar, beyin zarı iltihabı, kan yapısında bozulma, sinir iltihabı gibi rahatsızlıklara sebep olduğu tespit edilmiştir.

İmmünolojist Hugh Fudenburg'un ifade ettiğine göre son 10 yılda art arda 5 grip aşısı olan kişilerin alzheimer olma ihtimalleri 10 kat artıyor. Bunun sebebi ise kullanılan aluminyum ve civadır. (thimerosal)

Formaldehid kanserojen olma özelliğinden dolayı mobilya üretiminde bile yasaklanmıştır.

Thimoresal, çocuklarda konsantrasyon problemi, öğrenme zorluğu, konuşma bozukluğu, havale, epilepsi, hiperaktivite, sürekli ve yüksek sesle ağlama ve daha bilinmeyen bir çok probleme yol açmaktadır.

Alüminyum hidroksit kas ve kemik gelişimi bozuklukları ve felçlere sebep olabilir.

Skualen, Körfez Savaşı sırasında Amerikan askerlerine verilen şarbon ilaçlarında mevcuttu ve ALS gibi immün sistemi tahrip eden çok ağır
hastalıklara yol açtığı tespit edilmiştir.

Dr. J. f. Graetz aşının yanetkileri nedeniyle hastalananların hemen hemen hepsinde farklı derecede beyin tahribatı olduğunu tespit etmiştir.

Aşılar ve içerdiği katkılar sebebiyle ölümle sonlanabilen şiddetli alerji, tansiyonda ani düşme, ateş, havale, eklem iltihabı, kas ağrıları, deri döküntüleri, lenf bezlerinde büyüme, kronik yorgunluk, kronik baş ağrıları, bütün vücut kıllarında dökülme, kapanmayan yaralar, hafıza kaybı, sara nöbetleri, felç, kansızlık, ruhsal ve sinirsel problemler, nefes darlığı, kronik ishal, gece terlemesi ve daha pek çok rahatsızlık ortaya çıkmaktadır.

Aşı Denen Şey Korur mu?

Dr. G. Buckwald'a göre: Herhangi bir aşının (domuz gribi aşısı da dahil) hastalıklara karşı koruyucu olduğunu ispat eden herhangi bir
veri yoktur. Yani hiçbir aşı korumaz. Aksine her aşı bağışıklık sistemine karşı açılan bir savaş, büyük hastalıklara hatta ölüme açılan bir kapıdır.

Peki Bu Israrın Sebebi Ne?

Tüm bunlar karşısında neden aşılama üzerinde bu kadar ısrar edilmektedir sorusu akla geliyor.

Günümüzde bütün aşıların üretiminde genetik klonlama ve rekombinant DNA teknolojisi kullanılmaktadır. Kullanılacak DNA parçası, maymun ve
domuz da dahil olmak üzere herhangi bir organizmadan alınabilir. DNA parçasında genleri manipüle edilir ve bu şekilde rekombine edilmiş DNA
parçası aşılarda kullanılır. Aşılardaki Rekombinant DNA insan DNA'sına 'sıçramakta' ve kalıcı olarak yerleşmekte, özelliklerini değiştirmekte
ve bozmaktadır.

Ayrıca aşı üretiminde, tavuk embriyosu, tavşan beyin hücresi, maymun böbrek hücresi, buzağı ve domuz doku hücresi kullanılmakta ve bu
dokuların hücre ve proteinleri aşının içeriğinde kalmaktadır. Bu doku kalıntıları çeşitli virüsler ve kanser hücreleri taşıyabilir. Bu şekilde kanser ve benzeri ağır hastalıklar aşılar vasıtasıyla yayılabilir.

Maymunlaşmak ve Domuzlaşmak!

Aşı, enjeksiyon, ağız, burun, vajina mukozası veya genetiği degiştirilmiş besinler yolu ile hücre çekirdeğine ulaşmakta, yumurta
ve sperm hücreleri dahil hücre genomuna yerleşmektedir. Tavuk, buzağı, tavşan, maymun ve domuz DNA'sı aşı ile kalıcı olarak insan genomuna
karışmaktadır. Bu demektir ki insan, tavuklaşacak, sığırlaşacak, tavşanlaşacak, maymunlaşacak veya domuzlaşacak ve gelecek nesilde bu
hayvanların fiziksel ve ruhsal özellikleri gibi fenotipik değişiklikler görünür hale gelecektir. Kur-an'ı Kerim'de Maide Suresi 60. ayette bu durum şu şekilde bildirilmiştir:

De ki: "Allah katında cezası bundan daha kötü olanları size haber vereyim mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve gazabına uğrattığı,
içlerinden maymunlar ve domuzlar çıkardığı kimseler ile şeytanlara tapan kimselerdir. İşte bunların yeri daha kötüdür ve onlar doğru
yoldan daha çok sapmışlardır."

Yakın zamanda domuz endometrimundan (rahim iç zarı) insanda kullanılabilecek özellikte kök hücre elde edildi. Bu, ilaç üreticileri
için çok sevindirici bir buluştu. Çünkü ilaç üretimindeki zorluklar ve maliyetler bir anda ortadan kalkmış oluyordu. Domuz rahmini kürtaj ederek hemen hemen bedava, istendiği kadar kök hücre elde edilebilir.

Ancak kök hücrenin hedef hücrelere nasıl aktarılacağı araştırma konusuydu. Öyle görünüyor ki en kolay ve en etkili yol bulunmuştur:
Domuz gribi aşısı burun mukozası yoluyla, yani hipofize giden en kısa yol ile verilmektedir. Hipofiz, bütün iç salgı bezlerini yöneten,
bütün hormonların üretiminde ve hormonlar vasıtasıyla bütün süreçlerde rol alan en önemli salgı bezidir. Bu yolla fenotipik değişimler çok
kısa zamanda gerçekleşmektedir.

Genetik Yapıyı Değiştirmek... Ne Demek?

Bu komplo teorisi gibi görünebilirdi. Ancak modern tıpta ve biyoteknolojide "Bugün hastalıkları ve belirtilerini ilaçlarla tedavi
etmek yerine hastaların Genetik Yapısının Değiştirilmesi ya da eksik olan genin verilmesi tercih edilir" temel prensibine karşı her teori zayıf kalır.

Halbuki Kur'an-ı Kerim'de sadece aşılarda bulunan Genetik Müdahalelere değil genetik yapının değiştirilmesine dair her türlü müdahaleye karşı Nisa suresi 118 ve 119. ayetlerde şöyle buyurulmaktadır:

"Allah o şeytana lânet etti ve o da, "Andolsun ki senin kullarından elbette belirli bir pay alacağım" dedi. Onları mutlaka saptıracağım, mutlaka onları kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar. Yine onlara emredeceğim de Allah'ın yarattığını değiştirecekler." Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse şüphesiz o, apaçık bir hüsrana düşmüştür."

Hastalık Üreten de İlaç Üreten de Aynı

İlaç şirketleri, 20. yüzyılda keşfettikleri "Hasta olanlara zaten ilaç satılıyor. Yeni hedef kitlemiz hasta olmayanlar" prensibi ile 'koruyucu hekimlik' adı altında sağlıklı bireylere aşı, biyolojik aktif maddeler ve vitaminler satıyor. İlginç olan şu ki, her ilaç firması sadece ilaç değil, GM tohumlar, tarım ilaçları, aromalar ve
katkı maddeleri de üretiyor. Yani hastalık üreten maddeler de "tedavi" için sunulan maddeler de aynı şirketler tarafından üretiliyor. Ancak daha ilginci şu ki, milyarlarca insan şifa umuduyla hastalık üreticilerinden "ilaç" satın almaya devam ediyor.

İçeriğinde domuz hücrelerinin bulunması fıkhi olarak aşının durumunu ortaya koymaktadır. Fakat bazı din adamları 'zaruret' halini ileri sürerek, henüz ortaya çıkmamış, hatta belki hiçbir zaman da oluşmayacak bir salgını 'zaruret' kabul etmektedir. Hatta bu zaruret halini belirlemede Dünya Sağlık Örgütü gibi İslam dışı otoritelerin, İslam kaynaklı olmayan görüşlerini temel almaktadır.

Korunmak İçin Ne Yapmalı?

Prof. Dr. A. Rasim Küçükusta aşı hakkında şöyle diyor: "Domuz gribi ağır bir hastalık değildir. Belirtileri diğer grip türlerine göre daha hafiftir. Hastaların ateş düşene kadar evde istirahat etmeleri yeterlidir. Hastalık kendiliğinden geçer"

Ayrıca hastaların, iştahı gelene kadar yemek yememesi, bol miktarda limon suyu, greyfurt suyu içmesi, sarımsak ve soğan yemesi daha kısa zamanda iyileşmelerini sağlar.

Aşıların Etkili Olma İhtimali Var mı?

Bugüne kadar 863 tür grip virüsü belirlenmiştir. Bu 863 türden sadece 3 zincire karşı aşı geliştirilmiştir. İlaç şirketleri tarafından her
yıl bu 863 türden biri için aşı geliştirildiği ve bu aşının da o türe karşı ortalama olarak %30 oranında koruma sağlayabileceği biliniyor. Ancak bu yıl 863 grip türünden hangisinin aktif olacağını doğal olarak kimse bilemiyor. Üstelik her sene başında tesadüfen seçilen türün, aşı üretildikten sonra mutasyon geçirmiş olma olasılığı yüksektir. Dolayısıyla aşı büyük ihtimalle hiçbir olumlu etki göstermeyecektir.Çünkü bu durumda aşı tamamen başka bir virüse karşı üretilmiş olacaktır.

Bu durum çok komik olabilirdi, trajik olmasaydı. Öyle görünüyor ki birisi insanlarla açıkça alay ediyor.

Ünlü Amerikalı çocuk doktoru Henry Bieler'e göre "Aşıların hastalıklar üzerinde hiçbir olumlu etkisi yoktur çünkü hastalıkların asıl sebebi mikroplar değildir. Hastalıkların sebebi toxemia (vücutta toksik madde toplanması) ve toxemia'nın hücre düzeyinde sebep olduğu bozulma ile mikropların çoğalması ve aktifleşmesine uygun ortam oluşmasıdır." Toxemia'nın sebepleri arasında ise işlenmiş et ürünlerini, pastörize sütü, gıda katkı maddelerini, aşıları, ilaç ve deterjan tüketimini, tarım ilaçlarını sayabiliriz.

Dr. G. Buchwald 40 yılı aşan araştırmaları sonunda aşının bir faydası olmadığını ama pek çok zararı olduğunu tespit etmiştir. O şöyle diyor: "Aşı korumaz, Aşı yardım etmez, Aşı tahrip eder."

Dünya, Aşılara Karşı Mesafeli

2 Kasım 2000'de Amerikalı Doktorlar ve Cerrahlar Birliği (AAPS) St. Louis'deki 57. toplantılarında çocuk aşılarının zorunlu olmasının kaldırılması için oy birliği ile karar aldı. Bu karara bir tane bile hayır diyen çıkmadı.

ABD Kongresi üyesi Dr. Ron Paul'un ifade ettiği üzere "1997'de geliştirilen Domuz Gribi aşısından ölenlerin sayısı 25, gripten ölenlerin sayısı sadece 1 idi."

İngiltere'deki doktorlar şu anda ciddi bir korku içindeler. Tahminlerine göre bugün kullanılan grip aşısı Amerika'da 1976 yılında yaşanan grip salgınında kullanılan aşının analogudur (eşi).


Aşılar Birçok Derin Hastalığa Sebep Oluyor


1976'da Amerika'da kullanılan grip aşısının sonuçları:

* Aşıdan ölenlerin sayısı gripten ölenlerin sayısından daha fazlaydı.

* 500 kişide Guillain-Barre sendromu tesbit edildi.

* Guillain-Barre sendromuna yakalanma riski 8 kat arttı.

* Grip aşısının Guillain-Barre sendromuna sebep oldugu ispat edildikten 10 gün sonra aşılama durduruldu.

* Amerikan hükümeti tazminatlar için milyonlarca dolar ödemek zorunda kaldı.

Aşıların sebep olduğu belirtilen bazı rahatsızlıklar şöyledir:

Çocuk Felci Aşısı: AIDS'e

Tetanos: Beyin iltihabı'na

Hepatit B: Multiple Skleroz'a (MS)

Kızamık: Kalın bağırsak iltihabı, Beyin iltihabı'na

Kabakulak: Şeker hastalığı, Kramplı hastalıklar, Nörölöjik hastalıklar'a

Karma Aşılar: Ani çocuk ölümleri'ne

Grip Aşısı: Guillain-Barre sendrom'una, genetik ve fenotipik değişimlere sebep olmaktadır

Düşünün ve Karar Verin

Kendinize ve ailenize yaptırılacak her aşı için geniş bilgi toplayın. İçindekileri ve etkilerini öğrenin. Aşı olup olmamak konusunda SADECE
SİZ karar verebilirsiniz. Unutmayın; aşıların sonuçları karşısından TEK SORUMLU SİZ OLACAKSINIZ.

Ne ilaç üreticileri, ne doktorlar, ne de devlet birimleri aşı ile oluşacak zararlar karşısında sorumluluk kabul etmezler.

Dr. Aidin SALİH
Alıntı ile Cevapla
Alt 22 Nisan 2015, 03:42   Mesaj No:3
Avatar Otomotik
Durumu:sadet isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 47019
Üyelik T.: 17 Aralık 2014
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2
Konular: 0
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Çocuklarımızı Aşılatalım mı? Aşılatmayalım mı?

arkadaşlar internet üzerindeki bilgi kirliliğine bu kadar itimat edip buradaki muteber insanlarında aklını karıştırmamak elzm olanıdır. Zira ben aşısız bir çocugum ve geçirmediğim hastalık kalmadı. Bir çocuk felci kaldı ki, onuda geçirseydim bu satırları yazamıyor olacaktım. Dört kardeşiz ve diğerleri aşı olduğu için maşallah benim geçirdiğim hiç bir hastalığı geçirmediler. Çocukluğum kabus gibi geçti.Allahtan okulda vurulan aşılar var idide babam oraya müdahale edemedi. İki çocugumuda gayet itinayla aşılarını yaptırdım çok şükür 6 yaşındaki kızım bu yaşına kadar 3 defa antibiyotik kullandı. Tevekkül ve rıza bizim şiarımız olmalı. Ve aşıdan önce iki yıl hak olan anne süütünü nasıl verebilirim diye kendini paralamalı bir anne. 40 gün uyumadım çocuklarım dünyaya geldiğinde 24 saat nerdeyse emek verdim. Ve rabbim 2 yıl anne sütü alan bir dönem nasip etti.
Velhasıl yediklerimize dikkat et özz. çocukların. İzlediklerine dikkat. Birde azami sevgi gerisi takdir ve kadere rıza
Dua ile
Alıntı ile Cevapla
Alt 22 Nisan 2015, 10:28   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Standart Cevap: Çocuklarımızı Aşılatalım mı? Aşılatmayalım mı?

Alıntı:
sadet Üyemizden Alıntı Mesajı göster
arkadaşlar internet üzerindeki bilgi kirliliğine bu kadar itimat edip buradaki muteber insanlarında aklını karıştırmamak elzm olanıdır. Zira ben aşısız bir çocugum ve geçirmediğim hastalık kalmadı. Bir çocuk felci kaldı ki, onuda geçirseydim bu satırları yazamıyor olacaktım. Dört kardeşiz ve diğerleri aşı olduğu için maşallah benim geçirdiğim hiç bir hastalığı geçirmediler. Çocukluğum kabus gibi geçti.Allahtan okulda vurulan aşılar var idide babam oraya müdahale edemedi. İki çocugumuda gayet itinayla aşılarını yaptırdım çok şükür 6 yaşındaki kızım bu yaşına kadar 3 defa antibiyotik kullandı. Tevekkül ve rıza bizim şiarımız olmalı. Ve aşıdan önce iki yıl hak olan anne süütünü nasıl verebilirim diye kendini paralamalı bir anne. 40 gün uyumadım çocuklarım dünyaya geldiğinde 24 saat nerdeyse emek verdim. Ve rabbim 2 yıl anne sütü alan bir dönem nasip etti.
Velhasıl yediklerimize dikkat et özz. çocukların. İzlediklerine dikkat. Birde azami sevgi gerisi takdir ve kadere rıza
Dua ile
Taktir ve kadere riza hepimizin siari olmalidir.Soylediklerinize saygi duyuyorum. lakin burdaki makaleler internetteki bilgi kirliliginini urunu degildir.fecr hoca bu konuyu helal-haram kriterleri ile bilim insanlarinin arastirmalari sonucunda ortaya cikan delillerin bulundugi bi makaleyi paylasmis.

Ben ise asi maduru bi anne olarak paylastim.konuyu internetten bulup kopyala yapistir mantigiyla paylasmadim.bir doktor ve ayni zamanda biyolog olan aidin salih hanimefendinin kitabindan paylastim bu satirlari.

Bu bilgiler nebevi tip isiginda ibni sina ve farabi gibi islam tibbinin onemli sahsiyetlerinin arastirmasi ve gunumuzde geleneksel tip ile kendini yetistiren doktorlarin tespitleri ile ortaya cikmistir.

Bir cok asinin icerigini incelediginizde hinzir numunelerinin var oldugunu gorebilirsiniz.bunun icin uzman olmaniza gerek yok.bu maddelerin tiptaki karsiliklari makalelerde sunulmus.

Ama karar tabiki sizin.bu arastirmalar onemli bence.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Çocuklarımızı Ne Kadar Önemsiyoruz azranur Çocuk ve Aile Sağlığı 4 27 Aralık 2014 00:51
Ailemizi,Çocuklarımızı Cehennemden kurtaralım vertyucek Hafta'nın Konusu 2 25 Kasım 2014 02:54
Çocuklarımızı İSRAF Etmeyelim.. su damlası Çocuk ve Aile Sağlığı 0 24 Eylül 2014 21:14
Çocuklarımızı iyi yetiştirelim YaŞuHa Çocuk ve Aile Sağlığı 0 14 Kasım 2013 21:57
Çocuklarımızı televizyona emanet etmeyelim İmamHüseyin Çocuk ve Aile Sağlığı 0 13 Nisan 2009 12:46

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.