Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İLAHİYAT-ÖNLİSANS -AÇIK ÖĞRETİM FAKÜLTESİ.::. > 2.SINIF*Güz Dönemi* > Türk Dili 1

Konu Kimliği: Konu Sahibi mehmet akif2,Açılış Tarihi:  13 Ocak 2013 (13:10), Konuya Son Cevap : 08 Şubat 2013 (17:54). Konuya 21 Mesaj yazıldı

Beğeni Aldı6Kez Beğenildi
Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 13 Ocak 2013, 13:10   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

arkadaşlar ben netten araştırma yaparken çok güzel slayt şeklinde sunulmuş dilbilgisi kurallarını buldum


[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]


sizlerin de faydalandığı internet siteleri varsa burda verin

inşallah faydasını görürüz
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi mehmet akif2 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Sevgililer Günü Serbest Kürsü gün ışığı 3 1331 15 Şubat 2019 09:19
Azılı bir müşrik "Nadr bin Hâris" Kur'an Kıssaları mehmet akif2 0 1285 06 Ekim 2018 21:18
EBU FÜKEYHE (R.A.) KİMDİR? Ashab-Kiram(r.a) mehmet akif2 0 1305 05 Ekim 2018 20:42
Sayın Mustafa Cilasun için yapılacak hatim :(((((( Taziye-İlan-Selamlaşma nurşen35 28 8264 05 Ekim 2018 18:00
TEVHİDİN DELİLLERİ Akaid mehmet akif2 5 1531 01 Ekim 2018 12:18

Alt 13 Ocak 2013, 13:45   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

Ünlü Türemesine Örnek Kelimeler

Ünlü türemesi, Türkçede görülen bir ses olayıdır

Kullanımı

Ünlü türemesi iki şekilde kullanılır

Küçültme eki kullanılan tek heceli sözcüklerde ;

Tek heceli kimi sözcükleri küçültme eki (-cik) geldiğinde orta hecede ünlü türemesi olur

  • Az-ı-cık →azıcık
  • Bir-i-cik →biricik
  • Dar-a-cık →daracık
  • Genç-e-cik →gencecik

Pekiştirme yapılan sözcüklerde ;


Pekiştirme yapılırken bazı sözcüklerde ünlü türemesi olur

  • Sap-a-sağlam
  • Ser-e-serpe
  • Gep-e-genç
  • Çır-ıl-çıplak
  • Sır-ıl-sıklam




ALINTIDIR
srkajolkhan beğendi.
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Ocak 2013, 14:01   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

ÜNSÜZ TÜREMESİ

Bazı sözcükler ünlüyle başlayan ek aldıklarında veya başka sözcüklerle birleşirken, sözcüğün sonundaki ünsüz ikizleşir. Bu olaya “ünsüz türemesi” denir.

* Bazı sözcükler ünlüyle başlayan ek aldıklarında “ünsüz türemesi” görülür.

hak – ım → hakkım
ünsüz türemesi

şık – ı → şıkkı
ünsüz türemesi


* Ad ile yardımcı fiilden oluşan bazı birleşik fiillerde “ünsüz türemesi” görülür.

Ad Yard. Fiil
af et– → affet–
ünsüz türemesi

his et– → hisset–
ünsüz türemesi


NOT: Ad ile yardımcı fiilden oluşan birleşik fiillerde, birleşme sırasında ünsüz türemesi olursa, bu tip birleşik fiiller bitişik yazılır. Bunları ayrı yazmak bir yazım yanlışıdır.

affetmek (doğru) af etmek (yanlış)
reddetmek (doğru) ret etmek (yanlış)
zannetmek (doğru) zan etmek (yanlış)





ALINTIDIR

srkajolkhan beğendi.
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Ocak 2013, 14:05   Mesaj No:4
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

ÜNSÜZLER (SESSİZ HARFLER)

Çıkış Yerine Göre
SERT
YUMUŞAK
Sürekli
Süreksiz
Sürekli
Süreksiz
Dudak
f
p
m,v
b
Diş
s,ş
ç,t
j,l,n,r,z
c,d
Damak
-
k
ğ,y
g
Gırtlak
h
-
-

-
  • Çıkış sırasında bir engele (ses yolunun kapanması veya açılması) takılan ve bu engel sayesinde şekil alan seslerdir.
  • Tek başlarına telâffuz edilemezler (özellikle süreksiz olanlar); kendilerinden sonra gelen "e" ünlüsü yardımıyla dile getirilirler:
b>be c>ce k>ke h>he

*k ve h ünsüzleri "ka" ve "ha" şeklinde telâffuz edilirler ki bu yanlıştır. Bütün ünsüzler "e" ünlüsünün yardımıyla telâffuz edilmelidir.
  • Türkçede 21 tane ünsüz vardır: b c ç d f g ğ h j k l m n p r s ş t v y z
*Bunlardan g, k, l ve t seslerinin ince ve kalın olmak üzere ikişer şekilleri vardır, ama birer harfle karşılanırlar.
organ / yegâne, gani / ordugâh
kolum / alkolü, kurulumuz / kabulüm,
otlakçı / emlâkçilik,
katı / hakikati, yatta / saatte, surattan / sadakatten...

A. ÖZELLİKLERİ
Ünsüzler birkaç başlık altında sınıflandırılırlar. Bu sınıflandırmada verilen özellikler ve daha sonra bahsedilecek kurallar, ses uyumlarında ve olaylarında karşımıza çıkacaktır:
a) Ses tellerinin durumuna göre:

Türkçede ünsüzler, ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamsına göre sert (tonsuz) ve yumuşak (tonlu) ünlüler olmak üzere ikiye ayrılır:
1. Sert ünsüzler, ses telleri titreşmeden oluşurlar: ç, f, h, k, p, s, ş, t
2. Yumuşak ünsüzler, ses tellerinin titreşmesiyle oluşurlar: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v,y,z
-Sert ünsüzlerden bazılarının yumuşak karşılıları vardır ki bunlarla ilgili ses olayları daha sonra görülecektir: b-p, c-ç, d-t, g-k
b) Çıkaklarına göre:

Bir ünsüzün boğumlanma noktasına o ünsüzün çıkağı denir. Çıkak bakımından ünsüzler dörde ayrılır:
1. Dudak ünsüzleri b, f, m, p, v
2. Diş ünsüzleri c, ç, d, j, n, s, ş, t, z
3. Damak ünsüzleri g, ğ, k, l, r, y
4. Gırtlak ünsüzleri h
c) Ses yolunun durumuna göre:

Ünsüzlerin oluşumu sırasında ses yolu ya kapalıdır ya da dardır. Buna göre ünsüzler ikiye ayrılı:
1.Sürekli ünsüzler: Ses yolunun daralma durumunda oluşan ünsüzlerdir: f, ğ, h, j, l, m, n, r, s, ş, v, y, z
2. Süreksiz ünsüzler: Ses yolunun kapalı durumunda oluşan ünsüzlerdir: b, c, ç, d, g, k, p, t
Ünsüzlerle ilgili bazı kurallar:

1. Türkçede kelime başında iki ünsüz yan yana bulunmaz. Ancak "bre" ünlemi hariç.
tren, fren, plân, grup, trafik, klan, kral gibi kelimeler Türkçe değildir.
2. Türkçede "m(o)ğ(o)l c(a)f(e)r v(e ) j(i)p ş(e)hn(a)z" ünsüzleriyle kelime başlamaz. Bu ünsüzlerle başlayan kelimeler ya Türkçe değildir, ya da Türkçe ise değişime uğramıştır. Hatta "l" ve "r" ile başlayan bazı yabancı kelimeler halk ağzında ünlü türetme yoluyla yerlileştirilmiş; "j" ile başlayan kelimeler de "c" ile telâffuz edilmiştir:
ilimon, ıraf, Iramazan, İrecep, ıradıyo...
candarma, capon, cartiyer...
3. Türkçede "b, c, d, g" ünsüzleriyle kelime bitmez. Ancak anlam farkını belirtmek için "at / ad, ot / od, saç / sac, ilce / ilçe" gibi kelimeler bu ünsüzlerle bitebilir. Burada c ve d sesleri anlam ayırt edici görev yüklenmişlerdir.
Hac, şad, yad gibi bazı kelimeler hariç yabancı kelimelerin son ünsüzleri de bu kurala uyularak sertleştirilmiştir.
sebeb>sebep, kitab>kitap, cild>cilt...
-Bu gibi kelimeler ünlüyle başlayan ek aldıklarında sertleşen ünsüzler tekrar yumuşar.
sebep>sebebi, kitap>kitabı, etüt>etüdü, renk>rengi...
4. Türkçede her ünsüz tek harfle gösterilir. Bazı yabancı dillerde "ch, sch, sh" gibi birden fazla harfle karşılanan ünsüzler vardır.
5. "g, k, l ve t" seslerinin ince ve kalın olmak üzere ikişer şekilleri vardır, ama birer harfle karşılanırlar.
alkolü, emlâkçilik,hakikati, helâkimiz, kabulüm, saatte, sadakatten...
B. ÜNSÜZLERLE İLGİLİ SES OLAYLARI ve UYUMLARI

1. ÜNSÜZ UYUMU (BENZEŞMESİ)

  • Ünsüzlerin sertlik ve yumuşaklık özellikleri burada karşımıza çıkmaktadır. Kelimede yan yana gelen ünsüzlerin sertlik-yumuşaklık bakımından uygun olmalarına ünsüz uyumu (benzeşmesi) denir.
  • Sert ünsüzlerin bazılarının yumuşak (karşılık)ları (benzerleri) vardır. p, ç, t, k ünsüzlerinin yumuşak hâlleri b, c, d, g (ğ) ünsüzleridir. Ünsüz uyumunda sadece bu ünsüzlere bağlı olarak kurallar ortaya konacaktır.
  • Dilimizde bazı ünsüzler yan yana getirilemez, bu şekilde telâffuz edilemezler. Yabancı dillerden alınan kelimeler de telâffuza aykırı ise değiştirilir. Yani ünsüz uyumu Türkçe kelimelerde zaten var olduğu gibi yabancı kelimeler de bu uyuma sokulmaktadır.

-Aşağıda verilen kelimelerde yan yana gelmeyecek ünsüzler yan yana verilmiştir. Doğrularını bulalım:kitapdan, beşde, apdal, Apdullah...
-Yumuşak ünsüzlerin yan yana gelmesinde bu bakımdan bir problem yoktur. Bu durum kelime kökünde/gövdesinde de köke getirilen eklerde de böyledir:

kalemler, defterde, adlar, ordu, uygun...
  • Ama sert ünsüzlerle yumuşak ünsüzler yan yana gelirken, yumuşak ve sert hâli bulunan (b/p, c/ç, d/t, g,ğ/k) ünsüzlerden hangisinin kullanılacağı, telâffuza bağlı olarak belirlenir. Bu, hem ünsüz uyumu, hem de ses olayı (ünsüz sertleşmesi) olarak değerlendirilir. Bu uyum, kelime kökünde ya vardır ya yoktur, ama getirilen ekler köke uydurulur:
Kökte:aptal, eksik, nispet, ispat, kispet, müspet, naspetmek, tespit, tespih,gövde, iğde, dalga, kuzgun, abdal
Ekte:
1. Ünsüz uyumu olarak: Yumuşak ünsüzle biten kelimelere b, c, d, g ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirildiğinde ekin bu ilk ünsüzü yumuşak olarak kalır:
kardeş, sürgün, yaygı, kuralcı, okulda, bilgin...
2. Hem ünsüz uyumu hem de ses olayı olarak: Sert ünsüzle biten kelimelere b, c, d, g ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirildiğinde ekin bu ilk ünsüzü sertleşerek p, ç, t, k ünsüzlerinden birine dönüşür:meslektaş, açtı, aşçı, baktım, çiçekten,kitapçı, dişçi, ocakta, bitkin
-İkinci durum özel isimlere, sayılara/rakamlara ve kısaltmalara getirilen ekler için de geçerlidir. Sayılarda/rakamlarda ve kısaltmalarda okunuş esas alınır. Kısaltmaların uzun şekli dikkate alınmaz:
Karabük'ten, İstanbul'da...
Saat 23:00'te, 1934'ten beri, 15'te, 12'lik, 121'den ...
BOTAŞ'tan (Boru Hatları ile Petrol Taşıma Şirketi), BCG'de (aşı)
-Not: Üçgen, dörtgen, beşgen, dikgen, çokgen kelimelerinde bu kurala uyulmaz.
-Kelimeler arasında ünsüz uyumu aranmaz.
"Hiç de öyle değil" yerine "hiç te öyle değil" yazılamaz.
Yukarıda anlatılan ünsüz benzeşmelerinin bir kısmı zaten var olan uyumluluklardır. Bunlara sadece ünsüz uyumu diyeceğiz. Bir kısmı da ses olayıdır. Bu ses olayları temelde ünsüz uyumudur, ancak çoğu kez ses olayı diye anılır.
Ünsüzlerle ilgili ses olayları şunlardır:

a. ÜNSÜZ SERTLEŞMESİ

Türkçe veya yabancı bir kelimenin sonunda f, h, s, ç, ş, p, t, k ünsüzleri bulunuyor ve bu kelimelere, sert şekli de olan yumuşak bir ünsüzle (b, c, d, g) başlayan ek getiriliyorsa, ekin başındaki yumuşak ünsüz, kelime sonundaki sert ünsüzün etkisiyle sertleşir.
Aşağıdaki eklerin hepsi aslında yumuşak ünlüyle başlayan eklerdir.
lâf-çı, silâh-çı, heves-ten, dolap-ta, ağaç-tan, kitap-çı, kuru yemiş-çi, çift-çi, cilt-çi, yurt-taş, kat-kı, coş-ku, coş-kun, yayıldık-ça, biç-ki, biç-ti, yat-tı, kanat-tı...
Demek ki ünsüz sertleşmesi kökte veya gövdede var olan bir ünsüz uyumu değil, sonradan meydana gelen bir ses olayıdır.
b. ÜNSÜZ YUMUŞAMASI

"p, ç, t, k" seslerinden biri ile biten Türkçe veya yabancı kelimelere ünlü ile başlayan ekler (yapım veya çekim eki) getirilince, kelime sonundaki sert ünsüz yumuşar ve "b, c, d, g, ğ"ye dönüşür. Hatta "g"nin "ğ"ye dönüştüğü de görülür:
ağaç>ağaca, çocuk>çocuğu, senet>senedin
dolap>dolabın, ekmek>ekmeği, kitap>kitabım
tüfek>tüfeği, diyalog>diyaloğu...
almak>almağa...
-Bu daha çok sert ünsüzün iki ünlü arasında kalmasının sonucudur, ama kelime sonunda iki ünsüz bulunduğunda da yumuşama görülmektedir. Öyleyse bu yumuşama tamamen sert ünsüzden sonra gelen ünlüyle ilgilidir.
borç>borcum, kalp>kalbi, kurt>kurdun, denk>dengim, renk>rengi, kepenk>kepengi
-Sanat, millet, devlet, ahlâk, cumhuriyet, evrak, hukuk, sepet gibi bazı yabancı kelimelerde yumuşama olmaz:ahlâkım, merakımı, anketin, sanatı, millete, devletin, sürati, hakikatin, tazyiki, hukukun...
-Sert ünsüzle biten özel isimlerde meydana gelen yumuşama yazıda gösterilmez, telâffuzdan anlaşılır: Gemlik'e (okunuşu: gemliğe), Ahmet'i (okunuşu: ahmedi)...
-Yumuşama, tek heceli kelimelerde bazen görülse de genellikle yoktur:
ip-e, suç-u, et-e, ak-ı, at-a, ok-u, aç-ı, tok-a, alt-ında, birik-en, acık-an, lig-in, org-um...
cep>ceb-i, kap>kab-ı, çok>çoğ-u, taç>tac-ı, yurt>yurd-u...
Sonuç

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki ünsüz sertleşmesi de yumuşaması da doğrudan doğruya Türkçenin telâffuzuyla ilgilidir. bunlar sonradan kurallara bağlanmıştır. Eğer bir ünsüz yumuşatıldığında veya sertleştirildiğinde kulağa hoş geliyorsa olacak, hoş gelmiyorsa olmayacak demektir.
2. ÜNSÜZ TÜREMESİ

Ünsüz türemesinin görüldüğü yerler:
1. Türkçe kelimelerde, kökte aynı ünsüz yan yana bulunmaz. Ama af, his, zan, ret, hal, şık, gibi Arapça asılları çift ünsüz barındıran (afv, redd, hiss, zann, hall, şıkk) ve Türkçede tek ünsüzle kullanılan kelimelere ünlüyle başlayan ek veya yardımcı fiil getirildiğinde asıllarındaki ikinci sessiz ortaya çıkar. Buna ünsüz türemesi denir.
hiss>his>hissetmek, hissi
zann>zan>zannetmek ,zannı
redd>ret>reddetmek, reddi
şıkk>şık>şıkkı,
zemm>zem>zemmetmek,
hall>hal>halli, halletmek...
afv>af>affetmek, affı
2. "Türkçede iki ünlü yan yana bulunmaz" kuralına uymayan bazı Arapça kelimelerde:
fiat>fiyat, faide>fayda, zaif>zayıf,
repertuar>repertuvar, lâboratuar>lâboratuvar,
konservatuar>konservatuvar, tual>tuval, tualet>tuvalet...
-Bu kelimelere benzeyip de ünsüz türemesi görülmeyen kelimeler:dua, duayen, fail, faiz, fuar, fuaye, kuaför, lâik, puan, suare...
3. ÜNSÜZ DÜŞMESİ

Ünsüz düşmesinin görüldüğü yerler:
1. Türkçede ikiz ünsüz bulunmaz. Bu yüzden Arapçadan dilimize geçmiş olan ve sonunda ikiz ünsüz bulunduran kelimeler yalın durumunda kullanıldığında ünsüzlerden biri düşer.
hakk>hak, redd>ret, hiss>his, zann>zan, zemm>zem, hall>hal, şıkk>şık, afv>af...

2. k sesi ile biten kelimelerde -cik eki getirildiğinde kelime sonundaki k'lerin düştüğü görülür:
ufak>ufacık, alçak>alçacık, minik>minicik, küçük>küçücük, büyük>büyücek...
Not: Bu ekin somut isim türettiği durumlarda kelime sonundaki k düşmez:
kulak>kulakçık, karın>karıncık, kapak>kapakçık...
*Alıntı kelimelerden ft, st ünsüz çiftleriyle bitenlerin bir kısmında t sesi söyleyişte düşme eğilimi gösterse de yazıda korunur.
çift, rast, serbest...
*Farsça "hane" kelimesiyle yapılan birleşik kelimelerde "ha" hecesi korunmalıdır.
Hastahane, pastahane, postahane, muayenehane, yazıhane, sarphane, dökümhane, yatakhane, yemekhane, dershane, eczahane...
*Fransızca'dan dilimize girmiş olan sürpriz kelimesindeki r, yazıda da konuşmada da korunur.
C. ÜNSÜZ DEĞİŞMELERİ

1. b>m Değişmesi

Bir dudak ünsüzü olan "b" sesinin, kendinden önceki hecedeki "n" sesini "m"ye dönüştürmesidir. Daha çok yabancı kelimelerde (özellikle Farsça) görülür. Buna gerileyici ses benzeşmesi denir.
saklanbaç>saklambaç, dolanbaç>dolambaç, anbar>ambar,
canbaz>cambaz, anber>amber, çeharşenbe>çarşamba,
pencşenbe>perşembe, çenber>çember, sünbül>sümbül, penbe>pembe,
tenbel>tembel, menba>memba...
-İstanbul, Safranbolu, Zeytinburnu, düzenbaz, sonbahar, bin bir, binbaşı, onbaşı gibi kelimelerde söyleyişte m'ye doğru bir kayma olmasına rağmen yazda yine "n" olarak korunur.
2. ğ>v değişmesi
Bazı kelimelerin söylenişinde "ğ"nin "v"ye dönüştüğü görülür. Bunları iki şekilde yazılması ve okunması doğrudur.
döğmek>dövmek; göğermek>gövermek; oğmak>ovmak; öğmek>övmek; söğmek>sövmek, öğün>övün...

Söyleyişte ğ>v değişimi görülen bu kelimeleri "v"li yazmak daha uygundur.

3. b>p DEĞİŞMESİ

b>p değişmesine uğratılan Arapça kelimeler. "s"den sonra gelen "b", "p"ye dönüşür.
nispet, ispat, kispet, müspet, naspetmek, tespit, tespih...
*"s"den sonra gelmeyen "b"ler ise olduğu gibi kalır.
makbul, ikbal, tatbik, teşbih...
4. c>ç değişmesi

c>ç değişmesi görülen ve görülmeyen Arapça kelimeler:
eçhel, içtihat, içtimaî, meçhul...
mescit, tescil, teşci...
5. d>t DEĞİŞMESİ

d>t değişmesi görülen yabancı kelimeler. Farsça "-dar" son eki bulunduran kelimelerde d, t'ye dönüşür.
emektar, minnettar, silâhtar, taraftar...

*Bazı Arapça kelimeler:miktar, metfun, methal, methiye, tetkik, Hayrettin, Seyfettin...
*Bazı Arapça kelimelerde "d" korunmuştur:takdim, takdir (taktir farklı anlamdadır), takdis, tasdik, tekdir...
III. ÜNLÜ ÜNSÜZ UYUMLARI ve ETKİLEŞİMLERİ

1. Ünlü-Ünsüz uyumu (Benzeşmesi)

2. Ulama

Ünsüzle biten kelimelerden sonra ünlü ile başlayan kelimeler gelirse, önceki kelimenin son ünsüzü, sonraki kelimenin ilk ünlüsüne bağlanarak okunabilir. Bu durum konuşma dilinde kendiliğinden olurken şiir dilinde özellikle -bazen vezin gereği- yapılır. Buna ulama denir.
Korkma, sönmez / bu şafaklar / da yüzen al / sancak;
Sönmeden yur / dumun üstün / de tüten en / son ocak.
Ben ezelden / beridir hür / yaşadım, hür / yaşarım.
Kendi gök kub / bemiz altın / da bu bayram / saati,
Dokuz asrın / da bütün hal / kı, bütün mem / leketi
*Ulama yapılacak kelimeler arasında hiçbir noktalama işareti olmamalıdır. Aşağıdaki cümlede ulama yoktur:Ben, onu aradığımı söylemedim ki...
IV. YARDIMCI ÜNLÜ ve ÜNSÜZLER

KAYNAŞTIRMA HARFLERİ
Türkçede iki ünlü yan yana bulunmaz. Ünlü ile biten bir kelimeye yine ünlü ile başlayan bir ek getirildiğinde iki ünlünün arasına girerek telâffuzu kolaylaştıran ünsüzlere kaynaştırma harfi denir.
*Asıl kaynaştırma harflerimiz, "y" ve "n"dir.
Ali-y-e, liste-y-i, masa-y-a, kardeşi-n-i, defteri-n-e, su-y-u-n-un su-y-u, yolcu-n-un, gelme-y-e...

* s ve ş ünsüzleri de kaynaştırma harfi olarak kabul edilir:

* s ünsüzü üçüncü tekil şahıs iyelik ekinde kullanılır:
baba-s-ı, para-s-ı, bitme-s-i...

* "ş" ünsüzü ise sadece üleştirme sayı sıfatlarında kullanılır:
altı-ş-ar, iki-ş-er, yedi-ş-er...



ALINTIDIR

Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Ocak 2013, 12:48   Mesaj No:5
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

KELİME NEDİR?
Kelime, anlamı veya görevi bulunan ve tek başına kullanılabilen ses veya sesler topluluğudur. Kelimeler anlamlı veya görevli dil birlikleridir. Kelimelerin genellikle anlamları vardır . dışarıda bir varlığı, bir nesneyi bir hareketi karşılarlar. Kelimeyi okuduğumuz veya duyduğumuz zaman o varlık veya hareket gözümüzün önünde canlanır: kitap, daktilo, koyun, kuzu, cetvel, koşmak , yazmak...
Ancak, anlamı bulunmayan kelimeler de vardır: gibi, ile , ve , için , fakat, ama, kadar vb. Bunların anlamları yoktur ve hiç bir varlığı veya hareketi karşılamazlar. Cümlede anlamlı kelimelerle birlikte kullanılırlar. Onların manalarına yeni ifadeler katarlar: aslan gibi, onun için gelmiştim, sabaha kadar ağladı örneklerinde olduğu gibi.
Kelimeden küçük ses birlikleri olan sesler, heceler, ekler ve bazı kökler tek başlarına kullanılamadıkları halde kelimeler tek başlarına kullanılırlar.
Kelimeler yapı bakımından ses veya ses topluluklarıdır. Tek sesli kelimelerin sayısı azdır. Türkçede tek sesli sadece iki kelime vardır: a, o (a birader, o kişi örneklerinde olduğu gibi .) Bunlara “e” ünlemini de dahil edebiliriz: e kardeşim!.
KÖKLER
1- Kökler, kelimelerin anlamlı parçalarıdır. Meselâ bakış kelimesinde bak köktür. Bakma işinin anlamı bak kökü üzerindedir. Buradan bakma işi anlamını çıkarıyoruz.
2- Kökler, kelimelerin parçalanamayan kısımlarıdır. Meselâ bak kökü daha fazla parçalanamaz. Parçalanırsa bakmakla ilgili anlamı ortadan kalkar.
3- Kökler varlıkların ve hareketlerin yalın karşılıklarıdır. Onları bir zaman, şahsa bağlamazlar, soyut olarak ifade ederler.
4- Kökler, kelimelerin çekirdekleridir. Meselâ gözlemek, gözlem, gözcü, gözcülük, gözlük kelimeleri hep göz kökünden türetilmiştir.
GÖZ= gözlemek, gözlem, gözcü, gözcülük, gözetmen, gözlük, gözlükçü, gözlükçülük, gözlü, gözsüz.....
5- Her varlık veya hareket için dilde bir kök yoktur. Birbirine yakın varlık veya kavramlar aynı kök etrafında yapılan kelimelerle karşılanır. Meselâ ver kökünden vergi, verim, verimli, verecek, verimlilik gibi.
6- Kökler eskiden beri var olan ve sonradan yapılamayan dil birlikleridir. Yeniden kök yapılamaz. Ancak yabancı dillerden yeni kökler alınabilir. Radyo-cu, radyo culuk vb.
7- Dilde iki çeşit kök vardır: isim kökleri, fiil kökleri. Çünkü kâinatta iki çeşit varlıktan söz edebiliriz:
A- Nesne
B- Hareket
İnsan, hayvan, bitki, dağ, orman, taş, toprak, duygu, akıl, hastalık vb. nesnelerdir. Bunların gelmesi, gitmesi, yanması, büyümesi, tükenmesi vs. Hareketlerdir. İşte nesneler isimlerle, hareketlerle fiillerle karşılanmaktadır.
EKLER
1- Eklerin tek başına anlamı yoktur. Kelimelerin görevli parçalarıdır. Meselâ babam, odunluk, tat kelimelerindeki –m,-luk, -lı eklerinin tek başına anlamı yoktur.
2- Ekler tek başlarına kullanılamazlar, ancak köke eklenerek kullanılış sahasına çıkarlar.
3- Kökler kelimede kendisine uyulan, ekler ise köke uyan unsurlardır. Bu sebeple eklerin büyük bir kısmı çok şekillidir. Çok şekillilik bakımından ekler dilimizde ya bir şekilli , ya iki şekilli ya dört şekilli ya da sekiz şekillidir:
Bir şekilli: -m (masa-m),
İki şekilli: -an, -en (koşan, gelen),
Dört şekilli: -ıp, -ip, -up, -üp (alıp, verip, koşup, görüp),
Sekiz şekilli: -dı, -di, -du,-dü,-ti,-tı,-tu,-tü (yazdı, geldi, durdu, gördü, attı, gitti, sustu, düştü),
4- Ekler fazla uzun olmazlar. Tek ses halinde olabildiği gibi iki heceli de olabilirler. Üç heceli eklerimiz azdır: sarı-mtırak gibi.
5- Türkçede ekler ya eskiden beri ek olarak vardır ya da iki ek veya kelimenin ekleşmesinden meydana gelmişlerdir. Meselâ gelmeli kelimesindeki –meli eki –me ve –li eklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir.
6- Dilde iki türlü ek vardır:
A. Yapım ekleri: Kökün veya kelimenin anlamında değişiklik yapan eklerdir. Bunlar eklendikleri kökten yeni bir kelime meydana getirirler. Meselâ Türk kelimesinden –çe ekiyle Türkçe kelimesi yapılmıştır. Türk bir milletin adı, Türkçe o milletin dilinin adıdır. Dört çeşit yapım eki vardır:
1. İsimden isim yapma ekleri: İsim kök veya gövdelerinden yeni isimler yapan eklerdir: yıl-lık, köy-lü, balık-çı, kuzu-cuk, ev-cil vb.
2. İsimden fiil yapma ekleri: Isim kök veya gövdelerinden fiil türeten eklerdir: gece-le-mek, duru-l-mak, tür-e-mek, boz-ar-mak vb.
3. Fiilden isim yapma ekleri: Fiil kök veya gövdelerinden isim türeten eklerdir: aç-mak, gel-me, düş-üş, geç-im, düş-kün, sırıt-kan vb.
4. Fiilden fiil yapma ekleri: Fiil kök veya gövdelerinden fiil yapan eklerdir: al-ın-mak, gül-üş-mek, yat-ır-mak vb.
B.Çekim ekleri: Kökün veya kelimenin anlamında değişiklik yapmayıp kelimeleri kullanılış sahasına sokan eklerdir. Çekim ekleri anlama etki etmezler, köke ve kelimeye yeni bir anlam katmazlar. Fakat bir ifade katarlar. Bu ifade öteki kelimelerle münasebet ifadesidir. “Ev-den geldim.” Cümlesindeki –den eki münasebet ifadesidir ve evin anlamını değiştirmemektedir.
ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Ocak 2013, 12:50   Mesaj No:6
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

İSİM ÇEKİM EKLERİ
1.Çoğul eki:İsimlerin çokluk şekillerini ifade eder: -lar, -ler: kitap-lar, çocuk-lar, araba-lar, ev-ler, gece-ler, sergi-ler vb....
2.Iyelik ekleri:“İye” Türkçede “sahip” anlamına gelir. İyelik ekleri ismin karşıladığı nesnenin bir kişiye veya nesneye ait olduğunu gösteren çekim ekidir. Bunlar nesneyi nesneye, yani ismi isme bağlayan eklerdir. İyelik ekleri altı şahsa göre çekimlenebilmektedir: yani getirildikleri isimlerin ben, sen, o ,biz, siz, onlar şeklindeki sahipliklerini ifade ederler.
Baba-m defteri-m
Baba-n defter-in
Baba-sı defter-i
Baba-mız defter-imiz
Baba-nız defter-iniz
Baba-ları defter-leri
3.Hal ekleri: Bu ekler ismi bazen isme, bazen fiile bazen de edata bağlar:
Okul-a gitti. Evden gelmiş. (fiile bağlamış)
Kitab-ın kapağı bahçe-nin yolu (isme bağlamış)
Orman-a karşı sen-in kadar (edata bağlamış)
Türkçedeki isim hal ekleri şunlardır:
a. Yalın hal: İsmin başka bir kelimeye bağlı olmadığını gösteren haldir. Tekil, çoğul ve iyelik şekli yalın haldir: okul, baba-sı, yollar.. okul teklik yalın hali, yollar çoğul yalın hali, babası iyelik yalın halidir. Demek ki, yalın hal isimlerin hal eki getirilebilen şekilleridir.
b. İlgi hali: (-ın, -in, -un, -ün, -nın, -nin, -nun, -nün)
Çocuğ-un defter-in
Evler-in anne-nin
Yol-un masa-nın
Yokuş-un akıl-ın
Onlar-ın uykusu-nun
c. Yükleme hali: (-ı, -i, -u, -ü)
Kapı-yı taşlar-ı
Babam-ı göz-ü
Yol-u sözlerim-i
ç. Yönelme hali: (-a, -e)
okul-a bakkal-a
dağlar-a biz-e
d. Bulunma hali: (-da, -de, -ta, -te)
Ev-de çocuk-ta
Tepeler-de akıl-da
e. Ayrılma hali: (-dan, -den, -tan, -ten)
Karşı-dan soy-dan
Biz-den türk-ten
Çiçek-ten bilenler-den
f. Beraberlik hali: (-la, -le)
Gönül-le kalbimle
Araba-y-la ekmek-le
g. Eşitlik hali: (-ca, -ce, -ça, -çe)
İnsan-ca on-ca
Ben-ce ardın-ca
h. Direktif hali: (-ra, -re, -arı, -eri)
Son-ra iç-eri
Dış-arı il-eri
4.Soru eki: ( mı, mi, mu, mü)
Okul mu çocuk mu
Öğrenciler mi rüya mı
ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Ocak 2013, 12:55   Mesaj No:7
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

YAPIM EKLERİ
A. İSİMDEN İSİM YAPMA EKLERİ
İsimden isim yapma ekleri, isim kök ve gövdelerine getirilerek onlardan yeni isimler yapan eklerdir.
Bu eklerle yapılmış isimlerin manaları bir önceki ismin manasına çok yakından bağlı olur. Genellikle getirildiği isimle ilgili yer, meslek, topluluk, vasıf, bağlılık, aitlik vb. isimleri gibi kelimeler yaparlar.
1. –lık,-lik,-luk,-lük
a. Yer isimleri yapar. Bu isimler nesnenin mekanını veya çok bulunduğu yeri ifade ederler: taş-lık, orman-lık, boş-luk, kömür-lük, koru-luk, gül-lük, ekin-lik gibi.
b. Alet isimleri yapar. Bunlar nesne ile ilgili bir alet bir eşya ifade ederler: baş-lık, göz-lük, söz-lük, gece-lik, korku-luk gibi.
c. Topluluk isimleri yapar. Bu isimler yapıldıkları isimlerle ilgili bir topluluk, bir bütünlük ifade ederler: genç-lik(gençlerin bütünü), türk-lük (türklerin topluluğu, bütünü) gibi.
d. Vasıf isimleri, yani sıfat yapar: gün-lük, yıl-lık, hediye-lik, kira-lık, kış-lık, adım-lık gibi.
e. Soyut isim yapar: güzel-lik, iki-lik, müdür-lük, temiz-lik gibi.
Bu ekin bir özelliği de bazen çekim eklerinden sonra gelerek isim yapmasıdır: gün-de-lik, on-da-lık gibi.
2. –cı,-ci,-cu,-cü,-çı,-çi,-çu,-çü
Bu eklerin başlıca fonksiyonu meslek ve uğraşma isimleri yapmaktır (Osmanlıcada başlangıçta c’li ve yuvarlak şekilleri yoktu.): av-cı, eski-ci, yol-cu, göz-cü, aş-çı, bek-çi, ok-çu, süt-çü gibi.
3. –lı,-li,-lu,-lü
Esas fonksiyonu sıfat olarak kullanılan vasıf isimleri yapmaktır. Kısaca ek ve sahiplik ya da bağlılık ifade eder.
Sahiplik görevinde bir kendinde bulundurma ifadesi belirtilir: baş-lık, kilit-li, su-lu, ölüm-lü gibi.
Bağlılık fonkisyonunda da bir mensup olma ifadesi göze çarpar: Ankara-lı, lise-li, köy-lü gibi.
4. –sız,-siz,-suz,-süz
Bu ek –lı,-li,-lu,-lü ekinin olumsuzudur. Onun için menfi isim eki veya menfi sıfat eki adı ile de anılır: taş-sız, iş-siz, su-suz, görgü-süz gibi.
Bu ek nadir olarak bir çekil eki olan iyelik ekinden sonra da kullanilabilir: annem-siz, babam-sız gibi.
5. -ki
Bu ek aitlik eki adını alır. Başlıca fonkisyonu içinde blunma, bağlılık, ve aitlik ifade etmektir. Bu fonkisyonla sıfat ve zamir yapar: şimdi-ki, karşı-ki, sonra-ki, öte-ki, beri-ki, evvel-ki, dün-kü, gece-ki gibi.
İkinci kullanışı –da,-de,-ta,-te, çekim ekinden sonraki kullanılışıdır: bende-ki, yerde-ki, aşağıda-ki, sende-ki, evde-ki, üniversitede-ki, gibi.
Üçüncü kullanışı –ın,-in,-un,-ün,-nın,-nin,-nun,-nün çekilm ekinden sonra getirilmesidir: benim-ki, yolcunun-ki, adamın-ki, evin-ki, arkadaşımın-ki gibi.
Bu ekin bazı örneklerde –kü şekli de görülür: dün-kü, bugün-kü, gönülün-kü gibi.
6.-cık,-cik,-cuk,-cük
Bu ek Türkçenin çok işlek küçültme ve sevgi ekidir. Bu iki fonksiyon bazen bir arada, bazen da tek başına görünür: baba-cık, dudak-cık, kısa-cık, Mehmet-cik, göl-cük, tosun-cuk gibi.
Bu ek bazı kelimelerde kendisinden önce gelen ünsüzü düşürür: ufa-cık (ufak-cık), küçü-cük (küçük-cük) gibi.
Bu ek bazen da önüne bir vokal alır: bir-i-cik, az-ı-cık gibi.

Bu ekin bir özel kullanılışı da -ca, -ce, -ça, -çe çekim ekinden sonra gelmesidir: usul-ca-cık, yavaş-ça-cık, ufa-cı-cık gibi.

Bu ekin özellikle sevgi fonksiyonu çok işlek durumdadır. Bu fonksiyonuyla en çok iyelik eki getirilerek pek geniş ölçüde kullanılır: anne-ciğ-i-m, kardeş-ciğ-i-m, Ahmet-ciğ-i-m gibi.

7. –cak, cek
Bu da ikinci bir sevgi ve küçültme ekidir: kuzu-cak, yumur-cak, demin-cek, sevdi-cek gibi.

8. –cığaz, -ciğez, -cuğaz, -cüğez
Bu ek küçültme ve sevgiden başka zavallılık da ifade eder. Acıma, şefkat ve merhamet gösterir: bey-ci-ğez, yavru-cuğaz, kız-cığaz gibi.

9. –cağız, -ceğiz
Küçültme ve sevginin dışında acıma da ifade eder. Yalnız bu acıma ekinin zavallılık fonksiyonu daha kuvvetlidir: kız-cağız, hayvan-cağız, ev-ceğiz, köy-ceğiz gibi.

Bu ekin bir de şu-n-cağız, o-n-cağız gibi kullanışları vardır.

10. –ca, -ce, -ça, -çe
Bu ek aslında çekim ekidir: insan-ca, yavaş-ça örneklerinde olduğu gibi.

Ancak sonradan klişeleşerek veya fonksiyon değiştirerek yapım eki hâline gelmiştir. Yapım eki olarak fonksiyonu dil isimleri yapmaktır: Alman-ca, İngiliz-ce, Türk-çe, Arap-ça gibi.

Bu ek bazen da klişeleşmiş olarak, kalıplaşmış olarak ayrı isimler yapar: ala-ca, kara-ca, ak-ça gibi.

Böyle klişeleşmiş şekli bilhassa yer isimlerinde çok görülür: Sütlü-ce, Kanlı-ca, Çamlı-ca, Derin-ce, Yeni-ce gibi.

11. –daş, -taş
Başlıca fonksiyonları eşlik, ortaklık ve mensubiyet, bağlılık ifade etmektir: ırk-taş, arka-daş, din-daş, soy-daş, meslek-taş, sır-daş, ülkü-daş gibi.

12. –ncı, -nci, -ncu, -ncü
Sayı isimleri yapmakta kullanılır. Fonksiyonu asıl sayı isimlerinden sıra, derece ifade eden sayı isimleri yapmaktır: bir-i-nci, iki-nci, yüz-ü-ncü gibi.

Sayılar dışında yine sıra ifade eden bir iki kelimede de bu ek görülebilir: kaç-ı-ncı, orta-nca, son-u-ncu gibi.

13. –ar, -er, -şar, -şer
Fonksiyonu asıl sayı isimlerinden dağıtma, bölme, ayırma sayı isimleri yapmaktır: bir-er, dörd-er, elli-şer gibi.

14. –z
Sayı ismi yapan eklerden biridir. Daha çok birden ona kadar olan sayılar arasında kullanılır. Fonksiyonu yakınlık, eşlik ifade eden topluluk isimleri yapmaktır: iki-z, dörd-ü-z, yedi-z gibi.

15. –sı, -si, -su, -sü
Bir iki kelimede görülür. Benzerlik, gibilik ifade eder: çocuk-su, kadın-sı gibi.

16. –msı, -msi, -msu, -msü
Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden bir ektir. Bilhassa renk ve tat isimlerinde çok kullanılır: ağac-ı-msı, ekşi-msi, mor-u-msu, acı-msı gibi.

17. –mtrak
Bu ek de benzerlik ve gibilik ifade eden eklerden biridir: acı-mtrak, beyaz-ı-mtrak gibi.

18. –rak, -rek
Bu ek karşılaştırma ekidir. “Daha çok” ifadesi taşır. Bir iki kelimede kalmıştır: ufa-rak (ufak-rak), küçü-rek (küçük-rek), yeğ-rek (daha iyi) gibi.

19. –lı (-li, -lu, -lü) ........-lı ((-li, -lu, -lü)
Çift kullanışlı bir ektir. Bu arada bulunma ifade eder. Kısacası “ve” mânâsına gelir: iri-li, ufak-lı, gece-li, gündüz-lü, ana-lı, baba-lı, sağ-lı, sol-lu gibi.

20. –layın, -leyin
Bu ek eskiden gibilik, eşitlik ifade eden bir çekim eki idi. Bugün birkaç vakit isminde görülür: sabah-leyin, gece-leyin, akşam-leyin gibi.

21. –cılayın, -cileyin
Bu ek de eskiden bir eşitlik çekim eki idi. Bugün bir yapım eki gibi klişeleşip kalmıştır. Bazı zamirlerde görülür: ben-cileyin, sen-cileyin, bu-n-cılayın gibi.

22. –an, -en
Bu ek işlek değildir. Ancak bir iki kelimede görülür: oğul-an (oğlan), er-en, kız-an gibi.

23. –kek
Bu da işlek olmayan bir ektir. Belki sadece er-kek kelimesinde vardır.

24. –kan
İşlek olmayan bir ektir: baş-kan kelimesinde vardır.


25. –ç
İşlek değildir, ana-ç, ata-ç, baba-ç kelimelerinde vardır. Kuvvetlendirme fonksiyonu mevcuttur.

26. –ka, -ge
İşlek olmayan bir ektir. Kökün dışındaki mânâsını ifade eder. Yani bir dışındalık fonksiyonu vardır. Aynı mânâya gelen iki kelimede görülür: baş-ka, öz-ge.

27.- cıl, cil, -cul, -cül, -çıl, -çil, -çul, -çül
Sadece üç beş örnek görülür. Benzetme ve mübalâğa ifadesi taşır: ev-cil, ben-cil, balık-çıl, tavşan-cıl, ölüm-cül, kır-çıl, ak-çıl, insan-cıl, av-cıl gibi.

28. –dırık, -dirik, -duruk, -dürük
Birkaç kelimede görülür. Âlet isimleri yapar: boyun-duruk, çiğin-dirik (omuzluk), eğin-dirik (sırt örtüsü, şal) gibi.

29. –man, -men
Mübalâğa ve benzerlik ifade eder. Üç beş kelimede görülür: ak-lan, koca-man, kara-man, küçü-men (küçük-men) gibi.

30. –aç, -eç
Benzetme ve ilgi ifadesi taşır: top-aç, kır-aç, boz-aç (boza çalan, boz renginde) kelimelerde olduğu gibi.

31. –şın, -şin
Renk isimlerinde görülür. Yakınlık, benzerlik ifade eder: sarı-şın, kara-şın, gök-şin gibi.

32. –ak, -ek
İşlek değildir. Bir iki kelimede görülür. Benzerlik ifade eder: top-ak, sol-ak, ben-ek gibi.

33. –k(a), -k(e)
İşlek değildir. Benzerlik ifade eder: top-u-k, bala-k, bebe-k gibi.

34. –z
İlgi, benzerlik ifade eder: top-u-z gibi.

35.-t
Denklik ifade eder: yaş-ı-t, eş-i-t gibi.

36. –tı, -ti, -tu, -tü
Yalnız tabiat taklidi kelimelerde kullanılan işlek bir ektir: parıl-tı, zangır-tı, gürül-tü, fokur-tu, kütür-tü gibi.

37. –az, -ez
İlgi ifade eder: ay-az kelimesinde vardır.

38. –ay, -ey
İlgi ifade eder: gün-ey, kuz-ey (kuz-ay) gibi.

39. –l (-ıl, -il)
Benzerlik ifade eder: yeş-i-l, kız-ı-l gibi.

40. –sıl, -sil, -sul, -sül
Benzerlik, ilgi ifade eder: yok-sul kelimesinde bu ek vardır.

41. –sal
Yer ifade eder: kum-sal kelimesinde vardır.

42. –gıl, -gil, -gul, -gül, -kıl, -kil, -kul, -kül
İlgi ifade eder: kır-kıl, iç-kil, dört-gül, gibi az kullanılan birkaç kelimede vardır.

Bu ekin –gil şekli bugün bilhassa ağızlarda aile ve ev ismi yapmakta çok işlektir: Ali-gil, Uşaklı-gil, ablam-gil gibi.

43. –la, -le
İşlek değildir. Kış-la, yay-la kelimelerinde görülür.

Yabancı Ekler: Türkçeye bazen yabancı dilden ekler de geçmektedir. Bu ekler önce kendi kelimeleri ile geçmekte, sonra Türkçe kelimelere de sıçrayabilmektedir. Bunlardan iki örneği burada gösterebiliriz:

-i
Aslında Arapça’dan geçen nisbet î’sidir. Türkçe kelimelerin sonuna gelerek bazen isimden isim yapma eki şeklinde kalıplaşmıştır: armudi, gümüşi, kurşuni, varsağı gibi.

-al, -el
Türkçeye batı dillerinden gelen –al, -el, eki de yaygınlışmaktadır: sosyal, kültürel’in yanında ulus-al, siyas-al, yer-el, bölge-sel gibi.

Kalıplaşmalar, Kısaltmalar: Türkçede bazı kalıplaşmalar ve kısaltmalar da göze çarpabilir. Örneğin Fatoş, Memoş, İbiş, minnoş gibi kısaltmalarda bir “ş” unsuru görürüz. Bu bir ek değildir, türeme bir ses durumundadır.

Öte yandan şappadak, cuppadak, pattadak gibi ses taklidi kelimelerde de benzer bir –dak, -dek ‘li unsur görülür. Şüphesiz bu da bir ek değildir ve bu kelimeler ayrı ayrı paralel ses taklitleridir.




ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Ocak 2013, 12:57   Mesaj No:8
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

B. İSİMDEN FİİL YAPMA EKLERİ


İsimden fiil yapma ekleri isim kök ve gövdelerinden fiil yapmak için kullanılan eklerdir. Fakat bu ekler gövdelerden fiil yapmakta çok az kullanılır, daha çok köklerden fiil yaparlar. Gövdelerden yapılan çok az sayıdaki fiillerde de ancak çok işlek olanları kullanılabilir. Ayrıca eklendikleri gövdeler genellikle işlek olmayan eklerle yapılmış gövdelerdir.

Bu eklerin ayrı ayrı belirli fonksiyonları yoktur. Hepsinin ortak fonksiyonu isimleri fiilleştirmektir. Yapılan fiilde bu ekler değil, isim kökü mânâyı tayin eder. Bu ekler böylece isimlerden onlarla ilgili fiiller yapmış olurlar. Başlıca isimden fiil yapma ekleri şunlardır:

1. –la, -le
Bu ek Türkçenin en işlek isimden fiil yapma ekidir. İsimden fiil yapma sahasına hâkim olan başlıca ek durumundadır. Hem olma, hem yapma ifade eden fiiller yapar: baş-la, taş-la, el-le, gece-le, üf-le, hafif-le gibi.

Bu ekle yapılan bazı fiillerin kendileri kullanılmayıp, onlardan fiilden fiil yapma ekleriyle meydana getirilen şekilleri kullanılır: can-la-n, bir-le-ş, kir-le-t gibi.

Bu ek orta hecede kaldığı için çekim sırasında bazen vokali değişir: bek-li-yen (bek-le-yen) gibi.

2. –al, -el
Bu ek genellikle sıfatlardan fiil yapar. Yaptığı fiiller yalnız “olma” ifade eder: sağ-al, dar-al, kör-el, yön-el gibi.

3. –l
Sıfatlardan olma ifade eden fiiller yapar: ince-l, sivri-l, duru-l gibi.

4. –a, -e
Fazla işlek değildir. İsimlerden yapma veya olma ifade eden fiiller yapar: yaş-a, kan-a, tür-e, dil-e gibi.

Çekim sırasında orta hecede kalınca ve y tesiriyle bu ek de değişebilir: yaş-ı-yor, kan-ı-y-an gibi.

5. –ı, -i, -u, -ü
İşlekliği kaybolmuştur. Birkaç kelimede klişeleşmiş olarak görülür: taş-ı, uz-u (uz-un),şak-ı gibi.

6. –ar, -er
İşleklik sahası sınırlıdır. Daha çok renk isimlerinden fiil yapar: ağ-ar, göğ-er, kız-ar, yeş-er gibi.

7. –da, -de, -ta, -te
Ses taklidi isimlerden fiil yapmakta çok işlektir: fısıl-da, ışıl-da, gürül-de, fingir-de gibi.
Tabiat taklidi kelimeler hep l,r,y gibi sedalı ünsüzle bittiği için bu ekin hep d’li şekilleri kullanılmaktadır.

8. –kır, -kir, -kur, -kür
Bu ek de ses taklidi kelimelerden fiil yapmakta kullanılan bir ektir. İşlektir, fakat ses taklitleri ile sınırlıdır: hay-kır, tü-kür, çem-kir (terslenme) gibi.

9. –k, -ke
Bugün yalnız birkaç kelimede görülür: ac-ı-k, gec-i-k, bir-i-k gibi.

10. –r
şlek değildir. Deli-r, beli-r, üfü-r gibi birkaç fiilde görülür. Fakat ses taklidi isimlerden fiil yapmakta oldukça işlektir: bağ-ı-r, geğ-i-r, an-ı-r, aksı-r, öksü-r, hapşı-r gibi.

11. –sa, -se
İşlek değildir. Birkaç kelimede görülür: su-sa, garip-se, yük-se, mühim-se gibi.

12. –msa, -mse
İşlek değildir, üç beş kelimede görülür: az-ı-msa, ben-i-mse, küçü-mse gibi.

13. –ırga, irge
İşlek değildir. Bir iki fiilde görülür: yad-ırga, es-irge gibi.

C. FİİLDEN İSİM YAPMA EKLERİ

Fiilden isim yapma ekleri fiil kök ve gövdelerinden isim yapmak için kullanılan eklerdir.

Bu eklerin sayısı çok fazladır. En kalabalık yapım ekleri bunlardır. Bu da Türkçenin fiilden isim yapmaya çok yatkın bir dil olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda Türkçede isimlerin büyük kısmının hareket vasfı ile belirtilen isimler olduğunu ortaya koymaktadır. Türkçe gibi fiile dayanan bir dil için bu da pek tabiîdir.

Bu eklerin sayıları gibi işleklikleri ve kullanış sahaları da çok geniştir. İçlerinde işleklik ve genişlik bakımından çekim eklerine yakın olanları çoktur.

Bu eklerin bir kısmının belirli fonksiyonları vardır. Bir kısmının ise fonksiyonları belirsizdir.

Başlıca fiilden isim yapma ekleri şunlardır:

1. –mak, -mek
Bek bütün fiilden isim yapma eklerinin başında gelir. İşleklik derecesi en geniş bir ektir. Bütün fiil kök ve gövdelerine getirilir.

Fonksiyonu hareket ismi yapmaktır. Fiil kök ve gövdelerine getirilerek onları kullanış sahasına çıkarırlar: aç-mak, yaz-mak, oku-mak, uyu-mak, gör-mek, bekle-mek, çekil-mek, düşün-mek, sürüklen-mek, ilikle-mek gibi.

Bu ekle yapılan isimler sıfat olarak kullanılamazlar.

Bu ek fiillerin geçici hareket ismini yapar. Bu isimler ancak çok nadir olarak klişeleşip kalıcı nesne ismi olurlar: ye-mek, çak-mak gibi.

Bu ekin bir özelliği de sonuna iyelik eki almamasıdır: bilmeğ-i-m, gez-meğ-i-n şekilleri kullanılmaz.

2.-ma, -me
İşleklik sahası bütün fiil kök ve gövdelerini içine alan bir ektir.

Bu ekin fonksiyonu iş isimleri yapmaktır: yaz-ma, oku-ma, git-me, yaklaş-ma, oyalan-ma, püskürt-me, ezdir-me, açıklan-ma, veriştir-me gibi.

-mak, -mek’te yürüyen canlı bir hareket ifadesi vardır. –ma, -me’de ise bu hareketle yapılan iş anlatılır: yürümek-yürüme, kapamak-kapama gibi.

Dolayısıyla –ma, -me’de daha belirli bir isim olma vasfı vardır. Bu sebeple böyle isimler –mak, -mek’lilerden daha fazla kalıcı nesne ismi olmaya elverişlidirler: dondur-ma, yaz-ma (eser), dol-ma (yiyecek), iç-me nesne isimleri gibi.

Bu ekle yapılan isimler iş isimlerinden başka, bazen kalıı niteliği dolayısıyla sıfat olarak da kullanılabilirler: dol-ma kalem, süz-me göz, kar-ma liste.

3.-ış, -iş, -uş, -üş
Bu ek de bundan önceki iki ek gibi en işlek fiilden isim yapma eklerinden biridir. Bu son ikisi yalnız i-mek fiiline getirilmez. Diğer bütün fiillere gelirler. Fonksiyonu iş ismi yapmaktır: al-ış, yürü-y-üş, çekil-iş, otur-uş gibi.

Bu ekle yapılan isimler de sıfat olarak kullanılmazlar.

4.-m
Bu ek kalıcı nesne ismi yapan işlek fiilden isim yapma eklerinin başında gelir. Fiille ilgili çeşitli nesnelerin ismini yapar: al-ı-m, uçur-u-m, geç-im, öl-ü-m, biç-i-m gibi.

5.-k (ka), -k (ke)
Bu ek çok işlek bir fiilden isim yapma ekidir. Harekete uğramış olan, o hareketten doğmuş bulunan veya hareketi yapan çeşitli nesnelerin isimlerini meydana getirir: aç-ı-k, düş-ü-k, dile-k, yat-ı-k, buruş-u-k, yuvarla-k, ele-k gibi.

6.-ak, -ek
Bu ek de çok işlek bir ektir. Fiilin tesirinde kalan çeşitli nesnelerin isimlerini yapar. Bir mübâlâğa ifadesi de taşır: at-ak, dön-ek, kaç-ak, tapın-ak, dayan-ak, ürk-ek gibi.

7.-n
Oldukça işlek bir ektir. Yapanı, olanı ve yapılan ifaden eder: tüt-ü-n, ek-i-n, gel-i-n gibi.

8.-gı, -gi, -gu, -gü, -kı, -ki, -ku, -kü
Çok işlek bir ektir. Daha çok yapma ifade eden fiillere gelir. Çeşitli isimler yapar: say-gı, sar-gı, ser-gi, bil-gi, büz-gü, gör-gü, duy-gu, sor-gu, bıç-kı, bas-kı, iç-ki, kes-ki gibi.

Daha çok tek heceli fiillere getirildiği görülmektedir.

9.-ga, -ge
Örnekleri çok fazla değildir: bil-ge, dal-ga, yon-ga, böl-ge, süpür-ge, kavur-ga gibi.

10.-gın, -gin, -gun, -gün, -kın, -kin, -kun, -kün
İşlek bir ektir. Esas itibariyle de tek heceli fillere getirilir. Görevinde bir büyültme, bir aşırılık mânâsı vardır, mübâlâğa ifade eder: dal-gın, az-gın, dar-gın, yetiş-kin, eriş-kin, küs-kün, alış-kın, bay-gın, gir-gin, ol-gun, piş-kin, coş-kun, aş-kın, düz-gün, üz-gün gibi.

11.-gan, -gen, -kan, -ken
İşlek bir ektir. Tek heceli fiillere getirilmez. Kuvvetli bir mübâlâğa, bir aşırılık ifade eder: alın-gan, sıkıl-gan, konuş-kan, somurt-gan, çekin-gen, giriş-ken gibi.

12.-gıç, -giç, -guç, -güç
İşlek değildir. Birkaç misalde görülür. Bu ekte de büyültme ifadesi vardır: dal-gıç, bil-giç, başlan-gıç, süz-geç gibi.

13.-gaç, -geç, -kaç, -keç
Bundan önceki ekin bir eşidir: yüz-geç, kıs-kaç, utan-gaç gibi.

14.-ağan, -eğen
Aşırılık, devamlılık, mübâlâğa ifade eder: ol-ağan, gez-eğen gibi.

15.-ıcı, -ici, -ucu, -ücü
Fazlalık, devamlılık anlatır: al-ıcı, ver-ici, uç-ucu, gör-ücü gibi.

16.-ç
Bir aşırılık ifade eder. Yalnız dönüşlü, yani –n’li fiillere getirilir: kıskan-ç, korkun-ç gibi.

17.-ı, -i, -u, -ü
Çok işlek bir ektir: yaz-ı, dikil-i, ört-ü, kok-u gibi.

18.-a, -e
Bir iki kelimede görülür: yar-a, öt-e, oy-a gibi.

19.-tı, -ti, -tu, -tü
Esas itibariyle n’li fillerin gövdelerine getirilir. Çeşitli isimler yapar: akın-tı, öden-ti, çökün-tü, kurun-tu gibi.

20.-t
Pek işlek olmayan bir ektir: öğ-ü-t, yoğur-t, um-u-t gibi.

21.-l
Bugün belki bir tek ışı-l kelimesi vardır.

22.-sı, -si, -su, -sü
Bir iki kelimede görülür: yat-sı, sin-si, yas-sı, tüt-sü gibi.

23.-anak, -enek
İşlek olmayan bir ektir: sağ-anak, gel-enek, gör-enek gibi.

24.-amak, -emek
İşlek değildir: kaç-amak, bas-amak gibi kelimeler vardır.

25.-mık, -mik, -muk, -mük
İylek değildir: kıy-mık, il-mik, kus-muk kelimelerinde bu ek vardır.

26.-aç, -eç
İşlek değildir: gül-geç, tık-aç, kelimelerinde bu ek vardır.

27.-em
İşlek değildir: tut-am, bur-am kelimelerinde bu ek vardır.

28.-al, -el
İşlek değildir: Çat-al kelimesinde bu ek vardır.

29.-alak, -elek
Birkaç kelimede görülür: yat-alak, as-alak, çök-elek gibi.

30.-arı, -eri
İşlek değildir: uç-arı, göç-eri gibi bir iki kelimede görülür.

31.-arak, -erek
İşlek değildir: tut-arak kelimesinde bu ek vardır.

32.-amaç, -emeç
işlek değildir: dön-emeç kelimesinde bu ek vardır.

33.-maç, -meç
İşlek değildir: bula-maç, tut-maç gibi kelimelerde görülür.

34.-baç, -beç
İşlek değildir. Ekin b’si fiilin n’sini m’ye çevirir: saklam-baç, dolam-baç gibi.

35.-sal, -sel
İşlek değildir: uy-sal kelimesinde bu vardır.

36.-man, -men
İşlek değildir: az-man, seç-men, say-man kelimelerinde bu ek vardır.

37.-sak, -sek
İşlek değildir: tut-sak kelimesinde bu ek vardır.

38.-pak, -pek
İşlek değildir: kay-pak kelimesinde bu ek vardır.

39.-van, -ven
İşlek olmayan bir ektir: yay-van kelimesinde görülür.

40.-mur, -mür
İşlek değildir: yağ-mur kelimesinde bu ek vardır.

41.-ca, -ce
İşlek değildir: eğlen-ce, düşün-ce, güven-ce bu ekle yapılmıştır.

42.-cama, -ceme
İşlek değildir: sürün-ceme kelimesinde bu ek vardır.

43,-maca, -mece
İşlek olmayan bir ektir: bul-maca, bil-mece gibi.

Sıfat Fiil (partisip) Ekleri: Yapım ekleri ile çekim ekleri arasında bir yer işgal ederler. Bazen çekim eki durumundadırlar: gel-en, gid-en gibi. Fakat kalıcı isim yapınca tam bir fiilden isim yapma eki durumuna geçerler. Bu sebeple onları da yine isim yapma eklerine ilave etmemiz gerekir.

44.-an, -en
Çok işlektir. Az miktarda kalıcı isim yapar: düz-en, kır-an gibi.

45.-ar, -er
Geçici isim yapmakta işlektir: koş-ar (adım), geç-er (akçe) gibi. Az miktarda klıcı isim de yapar: gid-er, kes-er gibi.

46.-r
Geçici isim yapmakta çok işlektir: yürü-r, bil-i-r gibi. Kalıcı isim yapması azdır: gel-i-r, yat-ı-r gibi.

47.-mış, -miş, -muş, -müş
Geçici isim yapmakta çok işlektir: susa-mış, oku-muş gibi. Az miktarda kalıcı isim yapar: geç-miş, dol-muş, ye-miş gibi.

48.-dı, -di, -du –dü, -tı, -ti, -tu, -tü
Birkaç kalıcı isim yapmıştır: şıpsev-di, külbas-tı, beğen-di gibi.

49.-dık, -dik, -duk, -dük, -tık, -tik, -tuk, -tük
Geçici isim yapmakta işlektir: duyulma-dık, gel-di-ği gibi. Bil-dik, tanı-dık gibi kalıcı isimler de yapar.

50.-acak, -ecek
Geçici isim yapmakta çok işlektir: açıl-acak, görül-ecek gibi. Bir miktar kalıcı isim de yapar: yak-acak, giy-ecek gibi.

51.-ası, -esi
Birkaç kelimede görülür: yıkıl-ası, kırıl-ası gibi.

52.-maz, -mez
Geçici isim yapmakta çok işlektir: bit-mez, çık-maz gibi. Bazı kalıcı isimler de yapar: sol-maz, yıl-maz gibi.


ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Ocak 2013, 13:11   Mesaj No:9
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

Ç. FİİLDEN FİİL YAPIM EKLERİ:

Fiilden fiil yapma ekleri fiil kök ve gövdelerine getirilerek onlardan fiil yapan eklerdir. Sayıları azdır. İşleklik dereceleri çok geniştir. Bu eklerin bir vasfı da belirli fonksiyonlarının mevcut bulunmasıdır. Fiilden fiil yapma ekleri şunlardır:

1.-ma, -me
imek fiili dışındaki bütün fiillere getirilir. Olumlu fiillerden olumsuz filler yapar: yap-ma, gül-me, de-me gibi.

2.-n
Kendi kendine yapma veya olmak ifade etmektedir. Bazen geçişli bazen da geçişsiz fiiller yapar: al-ı-n, aç-ı-n, döv-ü-n gibi.

Bu ek n sesi ile biten fiil köklerine getirilmez.

Dönüşlülük eki –n-‘den başka bir de meçhullük ve pasiflik eki –n- vardır. Dönüşlülük: ara-n (çok arandı). Meçhullük ve pasiflik: ara-n- (her taraf arandı) gibi.

3.-l
Pasiflik ve meçhullük ifade eder: dur-u-l, gör-ü-l, de-n-i-l gibi.

4.-ş
Ortaklaşma ve oluş ifade eder: vur-u-ş, çek-i-ş, at-ı-ş, dayan-ı-ş, gül-ü-ş, bekle-ş, gel-iş iyile-ş gibi.

5.-r
Yaptırma ve oldurma ifade eder. ç,s,t,ğ,p,y ile biten tek heceli fiillere getirilir: göç-ü-r, aş-ı-r, köp-ü-r, yat-ı-r gibi.

6.-t
Çok işlektir: uza-t, dire-t, inci-t, az-ı-t, ak-ı-t gibi.x

7.-dır, -dir, -dur, -dür, -tır, -tir, -tur, -tür
En işlek eklerden biridir: ye-dir, aç-tır, yağ-dır, bul-dur, as-tır, koş-tur gibi.

8.-ar, -er
İşlek olmayan bir oldurma ekidir: kop-ar, gid-er gibi.

9.-dar, -der
İşlek olmayan bir oldurma ekidir: ön-der, dön-der gibi.

10.-z
İşlek değildir: em-z-ir (emzir) şeklinde görülür.

Katmerli Oldurma Ekleri: En çok dört ek üst üste gelebilir. Daha fazlası normal değildir: geç-i-r-t, geç-i-r-t-tir, geç-i-r-t-tir-t gibi.

11.-a, -e
İşlek değildir: tık-a fiilinde görülür.

12.-ı, -i, -u, -ü
İşlek olmayan bir ektir: kaz-ı, sür-ü fiillerinde bu ek vardır.

13.-k (a), k (e)
İşlek değildir: gör-ü-k, çiz-i-k-tir fiillerinde bu ek vardır.

14.-p
İşlek değildir: ser-p, kır-p fiillerinde bu ek vardır.


15.-y
İşlek değildir: ko-y, do-y fiillerinde bu ek vardır.

16.-sa, -se
İşlek değildir. Ağızlardaki gör-se-t fiilinde bu ek vardır.


ALINTIDIR
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Ocak 2013, 13:14   Mesaj No:10
Medineweb Emekdarı
mehmet akif2 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:mehmet akif2 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13402
Üyelik T.: 25 Şubat 2011
Arkadaşları:11
Cinsiyet:bayan
Yaş:43
Mesaj: 7.401
Konular: 425
Beğenildi:2286
Beğendi:4876
Takdirleri:3684
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: türk dili 1 dersi için alıntı linkler ve kısa notlar

CÜMLENİN ÖĞELERİ
Bir duygu, düşünce veya durumu tam olarak anlatan sözcük ya da söz öbeklerine cümle denir. Şimdi birbirini tamamlayan öğeleri inceleyeceğiz.
Bir cümlenin oluşması için en önemli şart, kip ve şahıs bildiren bir unsurun bulunmasıdır. Yani eğer cümle içinde herhangi bir söz, haber veya dilek kiplerinden herhangi biriyle çekimli halde bulunuyorsa o, bir yargı bildiriyor demektir. Yargı bildirmek ise cümle olmanın en önemli koşuludur. Şahıs bildirmek, cümle olmak için her zaman gerekli değildir.
Cümlede bulunabilecek öğeler, yüklem, özne, nesne ve tümleçlerdir. Bunların özelliklerinin neler olduğunu şimdi ayrı ayrı görelim.

Yüklem
Cümlede kip ve zaman bildirerek yargıyı ortaya koyan temel unsurdur. Tek başına cümle özelliği gösterir. Diğer öğeler yüklemin tamamlayıcı öğeleridir.
Cümlede yüklemi bulmak için herhangi bir öğeye soru soramayız. Onu çekimli durumda bulunan sözcüklerden anlarız.
Örneğin;
“Biliyorum” sözü “bilmek” eyleminin şimdiki zamanla çekimlendiğini gösteriyor. Öyleyse yargı bildiriyor demektir. Dolayısıyla bir cümledir.
“Biraz önce gelen çocuk, kapıcının kızıydı.
cümlesindeki altı çizili söz isim tamlaması olduğundan;
“O, eskiden, yaramaz bir çocuktu.
cümlesindeki altı çizili söz sıfat tamlaması olduğundan birbirinden ayrılmaz ve birlikte yüklem olur.

Özne
Cümlede yüklemin bildirdiği işi, hareketi yapan ya da oluş içinde bulunan öğedir. Cümlenin temel öğesidir. Ancak her cümlede bulunmak zorunda değildir.
Cümlede özneyi bulmak için yükleme “kim” ve “ne” sorularını sorarız. Ancak özellikle “ne” sorusu, nesneyi bulmak için de sorulduğundan, biz özne sorusunu yükleme değişik biçimde sorarız.
Örneğin;
“Öğretmen soruyu bana sordu.”
cümlesinde “sordu” yüklemdir. Özneyi bulmak için yükleme “Soran kim?” diye soruyoruz. Cevap olarak “Öğretmen” geliyor. Öyleyse cümlenin öznesi bu sözcüktür.
Cümlede özne yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi, açık olarak verilebileceği gibi, yüklemin çekiminden de çıkarılabilir. Cümlede olmayan, yüklemdeki şahıs eklerinden anlaşılan bu tür öznelere “gizli özne” adı verilir.
“Sana bu kitabı iki günlüğüne verebilirim.”
cümlesinin yüklemi “verebilirim” sözüdür. Özneyi bulmak için “Veren kim?” diye soruyoruz, “Ben” cevabı geliyor; ancak bu söz cümlede yok, biz bunu yüklemin bildirdiği şahıstan çıkarıyoruz. Öyleyse bu cümlenin öznesi gizli öznedir. Bu özne cümlede var olan öğelerden biri sayılmaz. Yani “Geldim.” cümlesinde öznenin “ben” olduğu görülse bile bu cümle sadece yüklemden oluşmuş sayılır.
Her cümlede özne bulunmaz. Yani eylemi yapan bazen belli değildir.
“Kasabaya bu yoldan gidilmez.”
cümlesinde “Gidilmeyen ne, gidilmeyen kim?” gibi sorulara cevap alınmaz. Öyleyse cümlenin öznesi yoktur.

Nesne
Cümlede yüklemin bildirdiği işten etkilenen öğedir. Yükleme sorulan “kimi, neyi, ne” sorularına cevap verir.
Nesneler hal ekini alıp almamalarına göre iki grupta incelenir.

1. Belirtili Nesne
Nesne görevinde bulunan söz, “-i” hal ekini almışsa, nesneye belirtili nesne denir.
“Çiçekleri annesine verdi.”
cümlesinde “Çiçekleri” nesnesi “-i” hal eki aldığından belirtili nesnedir.

2. Belirtisiz Nesne
Nesne görevinde bulunan söz “-i” hal ekini almamışsa nesne, belirtisiz nesnedir.
“Annesi için çiçek topladı.”
cümlesinde “çiçek” nesnesi bu eki almamış ve belirtisiz nesne olmuştur.

Dolaylı Tümleç
Yüklemin yöneldiği, bulunduğu, çıktığı yeri gösteren öğedir. Yükleme sorulan “-e”, “-de” ve “-den” hal eklerini alan sorulara aynı ekleri alarak cevap veren sözcük ya da söz öbekleri dolaylı tümleç görevinde bulunur. Soruların ve cevapların aynı ekleri alması zorunluluğu bunun diğer öğelerle karışmasına engel olur. Bunu örneklerle açıklayalım.
“Elindeki kitap ve defterleri bana verdi.”
cümlesinde altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “kime” sorusunu soruyoruz. Soru da cevap da aynı eki almış. Öyleyse “bana” sözü dolaylı tümleçtir.
“Sizinle ancak yaza görüşürüz.”
cümlesinde altı çizili sözcük de “-e” hal ekini almıştır. Ancak bu öğeyi bulmak için yükleme “ne zaman” sorusunu soruyoruz. Görüldüğü gibi soru hal eki almadan soruluyor. Öyleyse bu, “-e” hal eki almış olmasına rağmen dolaylı tümleç değildir.
“Kimseye sormadan dışarı çıktı.”
cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulmak için yükleme “nereye” sorusunu soruyoruz. Bu durumda soru, “-e” hal eki almış, ancak “dışarı” sözü aynı eki almamış. Öyleyse buna da dolaylı tümleç diyemeyiz.
Görüldüğü gibi sorular ve cevapların aynı ekleri alması koşulu, birbiriyle karışan öğeleri ayırt etmemizi sağlıyor.
Aynı durumu “-de” ve “-den” eklerinde de görebiliriz.
“Beni sınıfta iki saattir bekliyormuş.”
cümlesindeki altı çizili öğeyi cevap olarak almak için, yükleme “nerede” sorusunu soruyoruz. Öyleyse bu öğe dolaylı tümleçtir.
“Hepimiz iki saattir ayakta bekliyoruz.”
cümlesinde ise altı çizili öğeyi bulabilmek için yükleme “nasıl” sorusunu sormamız gerekiyor. Görüldüğü gibi soru “-de” ekiyle sorulmamış. Demek ki öğe dolaylı tümleç değil.
“O, iki gün önce buradan ayrıldı.”
cümlesinde altı çizili öğe “nereden” sorusuna cevap vererek dolaylı tümleç olmuş.
“Senin de gelmeni yürekten isterdim.”
cümlesinde altı çizili öğe “nasıl” sorusuna cevap verdiğinden dolaylı tümleç değildir.
Şu elmadan üç kilo verir misin?”
cümlesinde altı çizili öğeyi bulmak için “neyden” sorusunu yükleme soruyoruz. Cevap geldiğinden öğe dolaylı tümleçtir.
Hastalandığından gelmedi.”
cümlesinde altı çizili öğeyi ise “niçin” sorusuyla buluyoruz. Öyleyse bu, dolaylı tümleç değildir.
Örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Burada unutmamamız gereken, soruyla cevabın aynı ekleri (-e, -de, -den) almasıdır. Dolaylı tümleci bulduran soruları ezberlemek yerine, bunu kavramak daha avantajlı bir yoldur.

Zarf Tümleci
Yüklemin zamanını, durumunu, miktarını, yönünü, koşulunu vb. bildiren öğelerdir. Bunların her biri değişik bir soruyla bulunur.
Hava kararmadan köye inmeliyiz.”
cümlesindeki altı çizili zarf “ne zaman”;
Dosta düşmana muhtaç olmadan yaşamalıyız.”
cümlesinde altı çizili zarf “nasıl”;
“Aldığı notlar şaşılacak kadaryüksekti.”
cümlesindeki altı çizili zarf “ne kadar”;
“Tek bir söz bile söylemeden içeri girdi.”
cümlesindeki altı çizili zarf “nereye”;
Zamanımız kalırsa bir örnek daha çözeriz.”
cümlesindeki altı çizili zarf “hangi takdirde” sorularına cevap vermişlerdir. Yükleme sorulan bu sorulara cevap veren öğeler daima zarftır. Ancak burada “nereye” sorusuna dikkat etmeliyiz. Dolaylı tümleç konusunda da söylemiştik, bu soru dolaylı tümleci de buldurur. Ancak cevabın da aynı eki alması gerekir. Örnekteki “içeri” sözü ise bu eki almamıştır. Bu özelliği, yani hal eki almadan yön bildirme özelliğini yer-yön zarfları gösterir.
Cümleyi öğelerine ayırırken dikkat edilmesi gereken bir husus, azlık – çokluk zarflarının kullanımıdır.
“O, çok çalışkan bir öğrencidir.”
cümlesinde yüklem, altı çizili sözün tamamıdır. Çünkü “öğrenci” isimdir, “çalışkan” öğrencinin sıfatıdır. “çok” da çalışkan sıfatının zarfıdır. Dolayısıyla, “çok çalışkan bir öğrenci” sıfat tamlaması olduğundan bunlar birbirinden ayrılmaz. Oysa biz aynı cümleyi;
“O, çok çalışkandır.”
şeklinde kullansak, “çalışkandır” yüklem “çok” zarf tümleci olacaktır. Kısaca adlaşmış sıfatlar yüklem olduğunda, onun derecesini bildiren zarflar zarf tümleci olur. Çıkmış soruların birinde,
“Kafesteki kuşların tüyleri, şaşılacak kadar parlaktı.”
cümlesi verilmiş ve “şaşılacak kadar” öğesine zarf tümleci denmiştir.

Edat Tümleci
Çıkmış sorularda, seçeneklerde bile olsa, edat tümleci adının geçtiği görülmemiştir. Ancak bazı soruların çözümünde yardımcı olduğu söylenebilir. Eğer seçeneklerde “edat tümleci” adı geçmiyorsa, siz “edat tümleci” olarak gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de diyebilirsiniz.
Yüklemin ne ile, kimin ile, hangi amaçla, yapıldığını gösteren söz öbeklerine edat tümleci denir.
“O, bütün yazılarını, dolma kalemle yazar.”
“Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış.”
“Bu yemekleri sizin için hazırladım.”
cümlelerindeki altı çizili söz öbekleri edat tümleci sayılır.
Cümle içinde her söz, cümlenin bir öğesi durumunda değildir. Yükleme sorulan sorulara cevap vermeyen söz veya söz öbekleri cümle dışı unsur sayılır. Örneğin aşağıdaki cümleyi öğelerine ayıralım.
“Ahmet, sana defalarca geç kalmamanı söylemedim mi?”
Dolaylı Zarf Nesne yüklem


ALINTIDIR
Hatice <3 beğendi.
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir)
 
Seçenekler
Konuyu değerlendir
Konuyu değerlendir:

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Türk Dili dersi soru-cevap bölümü Medineweb Türk Dili 1 317 19 Nisan 2018 22:54
Türk Dili 2 NotLar (Erol71) enderhafızım Erol 71 Hoca'nın Toplu Özetleri 9 07 Kasım 2015 23:18
Arapça Kısa Bilgiler (Alıntı) Ehlibeyt Genel Arapça 4 30 Mart 2015 11:37
arapça öğrenmek için linkler Medineweb Genel Arapça 11 10 Ocak 2014 16:15
türk dili 1 alıntı testler mehmet akif2 Türk Dili 1 8 31 Ocak 2013 10:33

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.