Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi:  20 Eylül 2010 (12:34), Konuya Son Cevap : 24 Eylül 2010 (18:15). Konuya 12 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 20 Eylül 2010, 12:34   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Allah ın resulünü doğru anlamanın yolu, kur'anın çemberinden geçer.

Allah ın resulünü doğru anlamanın yolu, kur'anın çemberinden geçer.

Okuduğum bir yazının başlığında peygamberimizi anlamanın yolunun bakın nereden geçtiğini söylüyor, başlığı aynen yazıyorum.

PEYGAMBERİ ANLAMAK SÜNNETULLAH'IN ÇEMBERİNDEN GEÇER.

Bu cümleyi şöyle anlarsak kesinlikle doğrudur diyebiliriz. Peygamberimizi anlamak için Allahın sünneti yani kur'anı anlamaktan geçer dersek doğrudur. Yok eğer peygamberimizin sünnetinden peygamberimizi anlamak anlamı çıkartılırsa, bizi yanlışa götürür. Ne yazık ki genelde peygamberimiz bu şekilde anlamaya çalışılmaktadır. İlk bakışta masum görünen bu düşünce, acaba günümüze kadar ulaşan ve peygamberimizin sözleri, sünnetidir diye bizlere iletilen, birçok bilginin arkasından gidip, hiç araştırmadan ayrım yapmadan, karşılaştıracak bir bilgiye sahip olmadan, peygamberimizi anlamaya çalışmamız doğru olur mu dersiniz? Doğruluğunu karşılaştıracağımız bir bilgiyi önceden almadıysak, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu anlamamız mümkün olabilir mi sizce?

Bunu söylemek yerine, peygamberimizi doğru anlamanın yolunun KUR’ANdan geçtiğini söyleyerek, O yürüyen bir kur’andı, peygamberimizi anlamak, tanımak ve onun sünnetini yani hayat tarzını hayatına geçirmek isteyenin yolu, KUR’ANDAN GEÇMELİDİR demek, daha doğru, daha mantıklı ve garanti bir yok değil midir sizce?

Gelin okuduğum yazının başlığından yola çıkalım, gerçekten Peygamberimizi anlamak, onun gibi yaşamak, onun felsefesini kendi hayatımıza geçirmek istemenin yolu, yöntemi bugün bizlere tüm mezheplerin inandığı, ama aynı konuda bile birbirinden çok farkları olan, rivayetler yolu ile ulaşmış bilgilerden yola çıkarak, peygamberimizin sünnetidir dedikleri tüm bilgilerden, sözlerden faydalanıp, acaba peygamberimizi doğru anlamak mümkün olabilir mi, gelin bunun üzerinde birlikte düşünelim. Allah aklı boşuna vermemiş, düşünün ve öyle hareket edin, yaptıklarınızdan hesap vereceksiniz diye bizleri boşuna uyarmıyor.

Bakın Rabbim bizleri nasıl uyarıyor ve her söylenene inanmanın yanlış olduğunu, bu konuda dikkatli olmamızı, yoksa yaptıklarımızdan sorumlu tutulacağımızı nasıl bildiriyor bizlere ve uyarıyor.


İsra 36: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.


Yüce Rabbim çok net bir uyarı yapıyor bizlere ve diyor ki; Emin olmadığın sözlere inanma, yoksa sorumlu tutarım sizleri. Önce şunu netleştirelim, en güvenilir ve doğru bilgi kaynağı bizler için hangisidir? Elbette KUR’AN. Çünkü rabbin korumasında da ondan. Ya bizlere iletilen peygamberimizin sözüdür dedikleri diğer bilgiler, sözler kimin korumasında diye kendimize sorsak, nasıl bir cevap vermeliyiz? Bunun cevabını herkes kendisine vermelidir, sanırım cevabı çok açık. Bu durumda kur’ana uyan, onun süzgecinden, onayından geçen, kur’an dışından her bilgiye de korkmadan doğrudur diyebiliriz, yeter ki kur’anın onayından geçsin.


Bizlere peygamberimizin hayatından, yaşamından, sözlerinden örnekler verenlere karşı tavrımız çok net belli demektir bu durumda. Bu bilgiler eğer kur’ana uyuyor onun onayından geçiyorsa, kesinlikle doğru kabul edebiliriz ve bizler bu bilgilerden kesinlikle faydalanmalıyız. Çünkü peygamberimizin yürüyen bir kur’an olduğunu bizler söylemiyor muyuz zaten. Peki, neden söylüyoruz bu sözü, şimdide ona bakalım. Bakalım söylediğimizle inandığımız birbirini tutuyor mu?


Allah’a ve Resulüne itaat edin; umulur ki merhamet olunursunuz.”(Ali İmran 132)


Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, onu altından ırmaklar akan içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur.”(Nisa 13)

De ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.(Ali İmran 31).

Yukarıdaki ayetlerde Rabbim görev verdiği elçisine uymamızı emrediyor, peki neden bu kadar kesin bir emir vermiş olabilir? Allah ı seven bana itaat etsin diyecek kadar kesin bir emrin verilmesinin nedeni ne olabilir? Bizler buradan şunu çıkarabilir miyiz? Allah kur’an ile birçok hükümler indirmiş, indirmediği bazı hükümleri de elçisi hüküm versin, onun için ona itaat etmeyi Alla a itaatle aynı kılıyor diyebilir miyiz? Eğer buna inanırsak Allah korusun kur’anda çelişki yaratırız ve birçok ayetine de iman etmemiş oluruz. İşin kötüsü bu bir şirktir, sanki rabbimle elçisini aynı konuma getirmiş, aynı yetkileri vermiş oluruz. Hâlbuki kur’an buna şiddetle karşı çıkar ve HÜKÜM YALNIZ ALLAH INDIR DİYEDE BELİRTİR. Yüce Rabbim görev verdiği elçisinin görevini daha kolay yapması için ona itaati kesin kılar, acaba elçisine bu görevi nasıl yapması için telkinde bulunur ve nasıl kesin emirler verir, hatta onu görevi konusunda uyarır, gelin birde ona bakalım.

Maide 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.

Hakka 44; Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, 45 Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. 46 Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.

İsra 74: Eğer biz seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, onlara az bir şey (de olsa) eğilim gösterecektin.75. Bu durumda, biz sana, hayatında kat kat, ölümün de kat kat (acısını) tattırırdık; sonra bize karşı bir yardımcı bulamazdın.

Yüce Rabbim elçisine uymamızı emrediyor ama işi de sıkı tuttuğunu bizlere iletiyor. Dikkat ederseniz Rabbim elçisine nasıl kesin emirler veriyor ve uyarıyor.
Siz olsaydınız Yüce Rabbimin bu kesin ihtarından ve tehdidinden sonra, Allahın gönderdiği ve tebliğ etmesini istediği hükümlere tek bir kelime ekleme cesaretinde bulunabilir miydiniz? Elbette bulunamazdınız, zaten peygamberimizde böyle yapmıştır. Onun içindir ki bizlere peygamberimizin sözüdür dedikleri bilgileri, mutlaka kur’an süzgecinden geçirmeliyiz. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız, peygamberimizin o günde büyük düşmanları vardı, bugünde var. Onun sözlerini değiştirip, ona mal edenler o günde vardı, bugünde var hep olacak tır da, bunu hiç unutmayalım.


Hz. İsa yı ve dini yaymak için çevresinde, ona yardım eden 12 havarisini düşünün lütfen. İsa peygamberimize ihanet edenin bu on iki kişi içinden birisinin olduğunu sakın unutmayınız. Allah bu büyük örneği boşuna vermiyor bizlere, ibret alalım ve iman adına bizlere yaklaşacaklara çok dikkat edelim diye bizleri uyarıyor, elbette anlayana anlamak isteyene.

Bu bilgiler ışığında şimdi sizlere soruyorum, peygamberimizi doğru anlamanın ve tanımanın yolu, günümüzde hurafelerle dolu hadisleri, hiç ayıklamadan, onları anlamaya çalışmakla mı peygamberimizi daha iyi anlayabiliriz, yoksa kur’anı hayatına geçiren bir elçi olarak onu tanımanın yolu, KUR’ANIN ÇEMBERİNDENMİ GEÇER? Kur’anı doğru anlamayan bir insanın, peygamberimizi de doğru anlamasının mümkün olamayacağına göre, peygamberimizi doğru anlamak isteyen, onun adını kullanıp yalan ve iftiraları ona isnat edenleri temizlemek isteyeninin takip edeceği yol, önce KUR’ANI ANLADIĞI DİLDEN BİRÇOK KEZ OKUYUP, ANLAMAK OLMASI GEREKMEZMİ SİZCE? Peygamberimiz bizleri uyarmış ve bakın neler söylemiştir bu konu ile ilgili.

( ALLAH RESULU BUYURUYOR:”KİM BENİM AĞZIMDAN BİLEREK HADİS UYDURURSA, CEHENNEMDEKİ YERİNİ HAZIRLASIN.”(Müslim)

“BENİM AĞZIMDAN YALAN SÖYLEMEK BAŞKA BİRİNİN AĞZINDAN YALAN SÖYLEMEYE BENZEMEZ.”(Müslim)

Kur’anı ve Rabbin emirlerini birinci elden almamış KUR’ANIN ÇEMBERİNDEN GEREKTİĞİ GİBİ GEÇMEMİŞ bir insan, acaba aşağıdaki sözleri peygamberimizin sözüdür dediklerinde, O örnek önder elçiyi, peygamberimizi nasıl tanır, doğru anlar mı, bununda yorumunu sizlere bırakıyorum.

—Yanında ben anıldığım halde üzerime salât etmeyen kişinin burnu yere sürtülsün.

—Yanında adım anıldığı halde bana salatü selam getirmeyen kimse perişan olsun.

_Bir insanın başka bir insana secde etmesini emredecek olsaydım, kadına kocasına secde etmesini emrederdim.

_Kadınların dinleri ve akılları eksiktir.

-“Kadınları göze çarpan odalarda oturtmayın, yazıyı da öğretmeyin. Dikiş öğretin ve nur suresini de iyi öğretin”

-“Uğursuzluk kadında, evde ve attadır.


-“Kadınlara danışın fakat söylediklerinin aksini yapın.”

-“Kadınların akılları şehvetlerindendir.

-“Namazı kat eten şeyler köpek, eşek, domuz ve kadındır.”

Sizlere sormak istiyorum, buna benzer yüzlerce yalan yanlış ve iftira olan, peygamberimizin sözleridir diye o kadar iftiralar var ki, hadis diye günümüze kadar gelen, eğer kur’anın özüne inmemiş, onun rehberliğinden faydalanmamış bir insan ise bir kişi, nasıl olurda bu ve buna benzer kur’an süzgecinden geçmemiş sözlerden peygamberimizi doğru anlar? Kur’an dan habersiz milyonlarca Müslüman ne yazık ki bu şekilde peygamberimizi anlamaya çalıştığı için, peygamberimize atılan iftirayı da gerçek sanarak, O örnek insanın, rehberimizin sekiz yaşında bir kızla evlendiğini söyleyenlere, ne yazık ki inanma gafletinde bulunmuşlardır. PEYGAMBERİMİZİ DOĞRU ANLAMANIN YOLU KUR’ANIN ÇEMBERİNDEN GEÇER. Kur’anı anlamak için çaba gösteren bir insan ise, peygamberimizin yaşamını aktaran sünnetinden, yani hadislerinden de doğru faydalanır. Onun adına uydurulan tüm sözleri çıkarır atar, kabul etmez ve inananları da uyarır.

Rabbim, elçisi vasıtasıyla öyle bir kitap göndermiştir ki bizlere, ona sarılan dosdoğru yolu bulacaktır. Bakın ne söylüyor Rabbim?

Araf 2–3: Bu, kendisiyle uyarasın diye ve müminlere bir ihtar olmak üzere sana indirilen bir kitaptır; sakın bundan dolayı yüreğinde bir sıkıntı olmasın. (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Yaratan gönderdiği kur’anı bizler için uyarıcı, rehber ve ihtar olsun diye gönderildiğini söylüyor. Uymayanlar için elçisine üzülme diyor. Fakat bizlere de hitap ederek kesin emrini bildiriyor ve diyor ki; ), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın.) Peki, bizler Rabbin bu uyarısını dinliyor muyuz? Yorum sizlerin. Çünkü herkes hesabını kendisi verecektir. Kur’an uyarıcılık görevini gerçekten o kadar güzel açık ve net yapıyor ki, sanırım bunları görmeyenler ancak bunları okumayanlardır derim. Eğer tebliğ alıp görmezden gelenler varsa, bunu düşünmek bile istemiyorum. Bakın peygamberimiz bizleri yalnız ve yalnız neyle uyardığını söylüyor, yani yaşamında ilham aldığı kaynağın ne olduğunu söylüyor bizlere.

Enam 19: Sor: "Tanıklık bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allah tanıktır. Bu Kuran bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım.

Enbiya 45 De ki: "Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum." Ama sağırlar, uyarıldıklarında çağrıyı işitmezler ki!

Tam burada şu hatırlatmayı yapmak istiyorum, bu ayeti örnek gösterdiğimde, sorumlu olduğumuz peygamberimize gelen vahiy yalnız kur’an ile sınırlı değildir diyenler var. Ona kur’an dışından da vahiyler gelmiştir deniyor. Şimdi soralım kendimize diyelim ki bu kardeşlerimiz haklı, acaba Rabbim öyle olsaydı aşağıdaki sözü söyler miydi?

Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

Düşünebiliyor musunuz Allah sizlere ilettiğim kur’andan hesaba çekeceğim ondan sorumlusunuz diye açıkca söyleyecek, daha sonra kur’anda hiç bahsedilmeyen hükümlerden de bizleri hesaba çekeceğini sorumlu olduğumuzu, nasıl söyleyebiliriz? Sanırım bunları söyleyenlerin KUR’ANDAN ÇOK UZAK OLDUKLARI BELLİ OLUYOR. Bu durumda böyle yanlış bilgilerle donatılmış bir insan, NASIL OLURDA PEYGAMBERİMİZİ DOĞRU ANLAYABİLİR? Demek ki önce kur’ana bizzat müracaat edeceğiz, onu anlamak için çaba gösterip, daha sonrada peygamberimizi anlamaya çalışacağız ki, onu doğru anlayabilelim.

Rabbim sarılmamız gereken kitabı, bizlere çok net işaret ediyor ve bakın ne diyor.

Araf 170; Kitap’a sımsıkı sarılıp, namazı dosdoğru kılanlar var ya, işte biz böyle iyiliğe çalışanların ecrini zayi etmeyiz.


Sormak isterim, acaba hangi kitaba sarılmamızı istiyor Rabbim? Elbette kur’ana. Eğer sarılmamız gerekene doğru sarılırsak, onu iyi anlarsak, peygamberimizin hayatını, örnek yaşamını da doğru anlama imkânını buluruz. Böylece onun gerçek sünnetini de, nifak tohumu ekenlerin tuzaklarından kurtularak yaşamış oluruz.


Rabbin kelamını anlayarak okuyana bir rahmet, bir kılavuz olduğu çok açık. Bakın rabbim bizlere gelen kur’an ayetleri için ne diyor?



Enam 104: Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim.



Rabbimizden gelen kur’an ayetlerinin bizler için GÖNÜL GÖZLERİ olduğunu söylüyor ayet ve bakın ne diyor? KİM GÖRÜRSE KENDİ YARARINA, KİM KÖRLÜK EDERSE KENDİ ZARARINA. Demek ki ayetler bir kısmımızın gönül gözünü açıyor, bir kısmımızın açmıyor ki, Yaratan bunu söylüyor. Aynı kitabı okumamıza rağmen demek ki bir kısmımız, bazı yanlış bilgilerin etkisinde bakıyoruz ki kur’ana, Rabbin gerçeklerini göremeyebiliyoruz. Buradan şunu çıkartabiliriz; Kur’ana müracaat edip gönül gözleri açık olan, peygamberimizin gerçek hayatını, örnek yaşamını, sünnetini yalan ve yanlışlardan arındırıp öğrenecektir.




Bir işi anlamaya çalışırken, yanlış yerden başlarsak sonucu da yanlış olacaktır. Peygamberimizi anlamak, onun örnekliğinden, sünnetinden faydalanmak istiyorsak, önce KURANIN ÇEMBERİNDEN GEÇMELİYİZ ki, Allahın elçisi BAŞÖĞRETMEN Hz. Muhammet S.A.V de doğru anlayabilelim. Yoksa birilerinin bataklığında batmaktan, şeytanın esiri olmaktan asla kurtulamayız, İşin kötüsü bunun farkına bile varamayız, taki huzura gidinceye kadar. Allah bu durumdan bizleri korusun.


Rabbimden dileğim cümlemizin, önce KUR’ANIN ÇEMBERİNDEN GEÇEN KULLARINDAN OLMAMIZ. Bu çemberden geçenleri hiç kimse kandıramaz, aldatamaz. Bir binayı yaparken, tüm işçiler, mühendislerin çizdiği plandan, hesaptan nasıl uzakta hiçbir iş yapamıyorsa, bizlerde sapasağlam bir dinin temellerini atmak istiyorsak, biz insanların mühendisi olan Yüce Rabbin rehberinden, kitabından asla uzak dini oluşturmamalıyız. Mühendisin hesabı dışına çıkan bir bina nasıl ayakta kalamayacaksa, Rabbin rehberinden uzak yaşacağımız dinin temelleri de o kadar zayıf, çürük ve hatalı olacaktır, elbette ayakta kalması ve bizlere mutluluk getirmesi, yararlı olması da mümkün olmayacaktır.


Lokman hekime sormuşlar. Bilgeliğini kimlerden aldın diye. Bakın ne güzel ve anlamlı cevap vermiş.
KÖRLERDEN DİYE CEVAP VERMİŞ. ÇÜNKÜ ONLAR YOKLAMADAN ADIM ATMAZLAR.


Dostlar, din kardeşlerim gelin bizlerde şeytanın tuzağına düşmemek için, Lokman hekimin sözlerinden yola çıkalım. Din ve iman adına bizlere söylenen her şeyi Rabbin rehberinden KUR’AN DAN YOKLAYALIM, BAKALIM, ONA DANIŞALIM.


GELİN ÖNCE KUR’ANI ANLAYALIM DAHA SONRADA PEYGAMBERİMİZİ ANLAMAYA ÇALIŞALIM. EĞER BU İŞE TERSTEN BAŞLARSAK, NE KUR’ANI ANLAYABİLİRİZ NE BİZLERE ÖRNEK OLAN PEYGAMBERİMİZİ ANLAYABİLİRİZ.


Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
İbretlik bir kıssadan hisse. Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler kamer34 6 2411 21 Nisan 2011 20:45
Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım. Makale ve Köşe Yazıları HakikaT 10 4658 12 Nisan 2011 11:36
Allah Kur'an ayetlerini elçisine, RÜYASINDA vah... Makale ve Köşe Yazıları yakuti 7 2476 20 Mart 2011 18:44
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. Makale ve Köşe Yazıları kamer34 6 2388 16 Mart 2011 11:48
Kader konusunu kur'an ışığında nasıl anlamalıyız? Makale ve Köşe Yazıları talibetün 5 1986 11 Mart 2011 20:19

Alt 20 Eylül 2010, 22:36   Mesaj No:2
Medineweb Emekdarı
Yitiksevda - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Yitiksevda isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 2
Üyelik T.: 10 Nisan 2008
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:MALAZGIRT
Yaş:47
Mesaj: 5.078
Konular: 295
Beğenildi:124
Beğendi:24
Takdirleri:153
Takdir Et:
Standart

Allah resulü Muhammed (s.a.a) ile Kuran ilişkisi etle kemik gibidir.İkisini birbirinden ayırdığımız vakit anlamsızlaşır yanlızlığa mahkum olur.Kuran perspektifinde analiz edilmeyen sünnet yetim evlad gibi kalır.

Allah resulüne hakk ettiği konumu verirken ne Hristiyanların yapmış olduğu gibi göklere çıkarıp yeryüzünden alakasını kesmek nede Yahudileşenler gibi aşşağılamak postacı konumuna düşürmek gibi yanlış tasavvurlara düşmemek adına ''Orta (Dengeli) Ümmet'' ilkesini gözeterek Beşer-Resul-Baba-Seçilmiş insan olarak hakk ettiği konuma layık davranmak sureti ile ''Sünnetini'' Kuran'ın pratize edilmiş halini anlayabiliriz.

Allah birçok ayeti kerimede Allah resulünün izinden gidilmesini emretmektedir.
De ki (ey Peygamber): "Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin; zira Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır." (A'li İmran 31)

İnsanlarda en büyük gördüğüm hata Kur'an sünnet İcma vb söylemler ile çıkarlar ama iş hakikat boyutuna gelince Kur'an bir yana kendi benimsemiş oldukları kaynaklar bir yana kalır. Kur'an ve Resulünden örnekler sunulması gerekir iken Kendi kabul ettikleri alimin veya din büyüğünün sözleri arkasına sığınırlar onlara Hani Kur'an en temel kaynaktı neden kur'andan değilde a veya b den örnekler veriyorsunuz söylemine hemen tepki olarak onlar zaten Kurandan beslenmekteydiler derler Buna karşın Eğer Kur'an'dan besleniliyor ise neden temel kaynaktan sizde beslenmiyorsunuz söylemine hemen tepki gösterirler...

Bu ve benzeri Halkın dininin revaçta olduğu Hakkın dininin ise biz anlamayız söylemleri ile rafa kaldırılmış hali bu günkü Ümmetin içler acısı halinin tek sebebidir...

Dertler çok ama anlatmak ile bitmez Allah'a emanet olunuz...


__________________
Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır .

-İmam Ali- (a.s)
Alıntı ile Cevapla
Alt 20 Eylül 2010, 23:50   Mesaj No:3
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:BEDİİ HAMİT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12750
Üyelik T.: 19 Eylül 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:HATAY
Yaş:67
Mesaj: 395
Konular: 20
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:60
Takdir Et:
Standart

Konu başlığı konuya uygun düşmemiş

Konu başlığı olarak
Peygamberi anlamak sünnetullah'ın çemberinden geçer.
Demişsiniz.
Sünnetullah allahın ortaya koyduğu yol, allahın kanunları demeketir. Tabii ki o da kuran çemberinden geçer.
Yani sünetullah kısacası allahın kanunları demektir.

O halde resulu anlamanın yolu sünetullahtan da geçer. Bu yol aynı zamanda kuran çemberidir.

__________________
EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE
Alıntı ile Cevapla
Alt 20 Eylül 2010, 23:55   Mesaj No:4
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sözlerinize tamamen katılıyorum yitiksevda arkadaşım. Allah sizden razı olsun. Doğru tektir onunda temeli KUR'AN HARCIDIR.
Selametle kalın. Halukgta
Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Eylül 2010, 10:24   Mesaj No:5
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Değerli Bedii kardeşim söylediğiniz çok doğrudur, tamamen haklısınız. Benim anlatmak istediğim peygamberimizi anlamak için yanlış yönde aramamak ve onu anlamak için doğru yere bakmanın önemini anlatmaya çalışmıştım. Yazımın başında düşündüğümü gereken açıklamayı, gerçekten yazmamışım yani gereken açıklamayı yapmamışım. Ben sizin uyarınızı dikkate alıp yazının başında gerekli açıklamayı yaptım, başlığı değiştirmeden. Allah razı olsun dost böyle gerektiğinde uyarandır. En güzel günler dileklerimle. Halukgta
Alıntı ile Cevapla
Alt 21 Eylül 2010, 19:14   Mesaj No:6
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:BEDİİ HAMİT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12750
Üyelik T.: 19 Eylül 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:HATAY
Yaş:67
Mesaj: 395
Konular: 20
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:60
Takdir Et:
Standart

Alıntı:
Haluk:
PEYGAMBERİ ANLAMAK SÜNNETULLAH'IN ÇEMBERİNDEN GEÇER.
Bu cümleyi şöyle anlarsak kesinlikle doğrudur diyebiliriz. Peygamberimizi anlamak için Allahın sünneti yani kur'anı anlamaktan geçer dersek doğrudur.
Konu başlığı doğrudur.Allahın resulünü doğru anlamanın yolu, kur'anın çemberinden geçer.

BU yol aynı zamanda SÜNNETULLAH'IN ÇEMBERİDİR.

Alıntı:
Haluk
Ben sizin uyarınızı dikkate alıp yazının başında gerekli açıklamayı yaptım, başlığı değiştirmeden
Bu tespitlerinizin hepsine katılıyorum. Teşekkür ediyorum.
__________________
EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE
Alıntı ile Cevapla
Alt 22 Eylül 2010, 11:32   Mesaj No:7
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sayın Zeyneb İslamoğlu, beni yazılarımdan değerlendirip bazı sonuçlar çıkarmış (hadisleri aldığımızda, aptalca almayız) ithamıyla bir bağlantı kurmuşsunuz. Benim yazımda örnek verdiğim, aptalca hadis örnekleri ne yazık ki günümüzde milyonlarca insanın inandığı hadislerdir. Belki aklı başında insanların elbette kabul etmediği hadislerdir. Fakat verdiğim bu aptalca örnekler sayesinde bu güzelim din bugün bu hale düşürülmüştür ne yazık ki. İçimize sokulan mikropları, küçümser konuşarak toplumu sağlıklı hale dönüştüremezsiniz. Onları bilinçli elbirliğiyle temizleyerek kurtulabiliriz.

Gelelim benim için yaptığınız ithamlara;

Benim ana düşüncemin sadece kur’an olduğunu,

Mezhepleri reddettiğimi,

Hadisleri devre dışı bıraktığımı,

İslam âlimlerini görmezden geldiğimi söylüyorsunuz.


Bana karşı isnatta bulunduğunuz asılsız ve mesnetsiz bu sözlerinizi Rabbim e havale ediyorum, hesabın en adaletlisini görecek odur. Bu konuda tartışmam, ama kendimi elbette savunurum. Benim çıkış yolum kur’andır, Çünkü Rabbim böyle söylüyor, bu yolu öneriyor. Sizlere bir rehber ve gönül gözü olsun diye indirdim diyorsa, ona sarılın sizi bana ulaştıracak diyor, Allah yolunu açıyorsa, elbette benim ana kaynağım, merkezim, kıblem KUR’ANDIR.

Mezheplere gelince. Mezhepleri reddettiğim kelimesini hiçbir yazımda kullanmadığım halde bunu bana isnat etmenizin de elbette bir mesuliyeti, sorumluluğu olacaktır Allah katında. Ben mezhepler konusuna her zaman dikkatle yaklaşmış, geçmişte toplumların ihtiyaçları doğrultusunda doğmuş, yeri geldiğinde fayda sağlamış, yeri geldiğinde beşerin yanlış yönlendirmeleri, menfaat çekişmeleri ile toplumu yanlışa yönlendirmiş bir olgu olduğunu, birçok yazımda anlatmaya çalıştım. Zaten günümüzde mezhepler arasında ki aynı konu üzerindeki farklılık bu sözlerimin açık kanıtıdır. Bizler mezhepleri yanlış anlamış, adeta mezhepleri dinleştirmişiz. Mezhepler dini yaşarken insanların ihtiyaçlarının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Beşeri her olgu iyi olacağı gibi, kötü sonuçları olması kaçınılmazdır.


Hadisleri devre dışı bıraktığım sözlerinize gelince. Benim bu sözlerinizi doğrulayacak bir cümlemi kanıt olarak getirmenizi sizden rica edeceğim. Ben her zaman şunu söyledim. Bizlere sunulan peygamberimizin sözüdür dedikleri rivayetleri sorgusuzca, düşünmeden almanın hem İslam a, hem de peygamberimize büyük saygısızlık olduğunu anlatmaya çalıştım. Değişmeyen ve korunan tek söz RABBİN SÖZÜDÜR. Bunu asla unutmadan baktım hadislere. Hadisler beşeri nakil yoluyla bizlere ulaşan, kişilerin istemeden veya kasti olarak tahrif edilebilecek sözler olduğunu aklımdan çıkarmadan, önüme peygamberimizin sözüdür diye sundukları bilgileri, yine peygamberimizin bizlere önerdiği şekilde KUR’AN İLE DOĞRULUĞUNU ARAŞTIRMA GEREĞİ DUYDUM. Bu öneri Allah ve resulü nünde önerisi olduğuna göre, sizce hepimizin takip etmesi gereken yol bu yol değil midir? Kur’ana uyan onun onayından geçen her söz ve bilgiden faydalanmak, aklın ve mantığın yoludur. Kur’anın onayından geçmeyen bir bilgi ise, bizim onay vereceğimiz bir düşünce asla olamaz. Hiçbir doğru bilgi saf dışı bırakılamaz, doğruluk testinden geçmeyen hiçbir bilgide KUR’ANDAn, insanlıktan ONAY ALAMAZ. Benim tüm yazılarımda anlattığım, yazılarıma serpiştirdiğim ana fikirde bu düşücedir.


Gelelim benim İslam âlimlerini görmezden geldiğimi söylediğiniz sözlerinize. Bu sözlerinizi de Rabbim e havale ediyorum. Çünkü bunu yapanın geri zekâlı olması gerekir. Nasıl olurda Rabbimin övgü ile söz ettiği ilim adamlarını görmezden gelirim? Benim İmamı Azam Ebu Hanife nin İslam anlayışını yansıtan yazımı sanırım okumadınız, okumanızı tavsiye ederim. Bu âlim insanı bizler tanıdığımızı zannediyoruz, ama yakınından bile geçmediğimiz anlaşılıyor. Onun takipçisi olduğumuzu söyleriz ama felsefesini, din ve iman adına görüşlerini bilmediğimiz gibi, o gün söylediklerinin tam tersini yaptığımızın farkında bile değiliz.


Şunu unutmayalım ki bugün elimizde geçmiş yüzyıllarda yaşayan İslam âlim i kişilerin birçok yazıları fikirleri var, sormak isterim acaba bu yazılanlar gerçekten onun düşüncelerimi? Emin olan var mı aramızda, tıpkı kur’an ayetlerinden emin olduğu gibi o devrin âlimlerinin kendi düşünceleri ve sözleri olduğundan emin misiniz elimizdeki yazıların o kişilere kesin ait olduğuna? Yüzlerce yıl içinde tahrifata uğrayabileceğini hiç mi düşünmüyoruz? Dinimizi yozlaştırmak için içimize giren, Yahudilerin küçümsenecek derecede olmadığını bilmeniz gerekir. Önderimiz dediğimiz İmamı Azam hakkında neler söylediler lütfen düşünün. O insan, 17 hadisten fazla bilmez onun fikirleri yetersizdir diyerek, Kur’ana ağırlık verip toplumu kur’an ile uyarak, bu âlim insana birçok iftiralar atmadılar mı o devirde dahi? Din âlimliğini hadis bildiği sayısı kadar değerlendiren, önem verilen geçmiş toplumların günümüze nasıl hadisler nakledebileceği kuşkusunu hiç mi taşımadınız yüreğinizde?


Birçok sapık, yalan, yanlış sözleri hadis diye dine geçiren kişilere, Allahın belası psikopatlar diyorsunuz. Bunlar her zaman olacaktır. Hem de yanı başımız da, ailemizde ama bunun farkında bile olamayacağız. Belki ailemizin içinde, belki kan kardeşimiz çıkacak karşımıza, bu yalan sözlerin doğru olduğunu bile savunacak. Bizler Rabbin ve elçisinin önerdiği KURAN SÜZGECİNİ DEVREYE SOKMADIĞIMIZ TAKDİRDE her zaman yanılacağız, bundan kaçışta olmayacak.

Sizin şu sözleriniz üzerinde çok iyi düşünmenizi öneririm. Bakın bunları yapmanın yanlış olduğunu söylemeniz sizi asla Rahmanın doğru yoluna ulaştırmayacaktır. Din ve iman beşerin tekeline bırakılacak kadar basit bir olay değildir. Zaten buna Rabbim şiddetle karşı çıkar. Velilerin ardına düşmeyin, gerçek veliniz benim diyede uyarır bizleri.

(kuranı herkes anlar ve her zat bir müfessir adayıdır, bizde aklımızla ilmimizle pek ala başarabiliriz" derseniz sizinle aynı düşüncede eksende blokta olmaktan Allaha sığınırım.)

Kendinizden, yakınlarınızdan bahsederken de bu düşünceye onay veren ekip olarak şu sözleri yazmışsınız.
(Ben ve akademik çevrem, ilim adamları ve benimsediğimiz ekol …) den bahsederek sanırım herkes den çok dini sizler daha iyi anladığınızı anlatmaya çalışmışsınız. Çünkü siz kur’anı herkesin anlayamayacağını söylediğinize göre, kur’anı anlayan bir azınlığın var olduğunu söylemekten korkmuyor, hatta buna şiddetle inanıyorsunuz. Sizi tanımıyorum ama siz ve akademik çevrenizin olarak, sanırım kur’anı karşınızdakilerden çok daha iyi anladığınıza inanıyorsunuz.


Yukarıdaki düşünceniz üzerine birkaç sözüm olacak. Allah kur’an ayetlerinin özelliğinden bahsederken onları ikiye ayırır ve kitabın anası olan ayetlere muhkem ayetlerdir der, bunlar dinin temelini teşkil eder. Bu ayetlerin açık anlaşılır ve dini hükümleri olan ayetler olduğunu söyler. Diğerlerine ise müteşabihler diye açıklama yapar. Bu ayetlerin anlamlarını ise bir kendisinin bildiği birde, yeri geldiğinde ilim adamları, âlimlerin bulacağı açıklamasını yapar. Bunları bilmemek bizleri dinden çıkarmaz, zaten bunlar yüzyıllar geçtikçe anlaşılan ortaya çıkan ve anlaşıldıkça imanların şahlandığı, imanlarının da güçlendiği ayetlerdir. Yoksa bu ayetleri herkes anlayamıyorsa, nasıl olur Rabbim anlayamayanları sorumlu tutar, bunu da iyi düşünmeliyiz.
Yüceler yücesi rabbim bu kitap için birçok kez bakın ne diyor?

Kamer 17. Andolsun biz, Kuran'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

Kamer 22 Yemin olsun ki, biz, Kuran'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?


Siz bana kur’anı herkezin anlayamayacağını söylüyorsunuz, ama bakın Yüce Rabbim birde yemin billâh sözleriyle, sizlerin öğüt alması için kolaylaştırdım diyor. Ayetin sonunda da öğüt alan yok mudur diye de uyarıyor. Diğer ayette ise ne yazık ki ayetleri ben anlayamam diyenlere inananlara da, Rabbim fakat düşünen mi var diyor. Demek ki Rabbin verdiği akılla düşünüldüğünde KUR’AN ANLAŞILABİLİYORMUŞ. Elbette herkes aynı derecede anlamayacaktır, fakat ilk müracaat ona yapıldığında çok özel fikir sahibi olacaktır. Bunun önemi de kur’anı anlamaya çalışan bir insanın, aldatılmaktan daha uzak olmasıdır.


Her zat her insan bir müfessirdir. Evet, siz buna şiddetle karşı çıktığınızı esefle görüyorum. Hatırlayınız peygamberimizin vefatından sonra onun görevi hiç kimseye devredilmemişti. Peki neden? ÇÜNKÜ BEN MÜSLÜMANIM DİYEN HERKEZ, KUR’ANI ÇEVRESİNE ANLATMAKLA, TANITMAKLA GÖREVLİYDİ DE ONDAN. Fakat siz bu düşünceye tam tersi olarak, herkezin kur’anı anlayamayacağını Kur’anı anlamayı ve anlatmayı çok azınlık bir kesime görev olarak verirseniz, ne olur biliyor musunuz? Günümüzde olduğu gibi, İSLAMDA RUHBAN SINIFI YOKTUR DER, ONDAN SONRADA TAM TERSİNE KONUŞARAK, KOSKOCA BİR RUHBAN SINIFI KURMUŞ OLURUZ. Ne yazık ki onun acısını çekiyoruz.


Hiçbir insan aynı zekâ yapısına sahip değildir ve her insan bir başka insana muhtaç yaratılmıştır. İnsanlar dışında da aynen böyledir, canlılar, elementler hepsi birbiri ile birleştiğinde bir değer oluşturur. Elektriği düşünün artı ve eksi, bir diğeri olmadan sonuç alamayız. En küçük yapı taşını atomu düşünün, proton ve nötron birlikte bir sonuca ulaşır. Bunu rabbim ayetinde çok güzel anlatır bizlere. İnsanda tek başına bir hiçtir, mutlaka bir değer üretmesi için, diğer bir insana ihtiyacı vardır. Bizler din ve iman adına tek başımıza tümüyle bir değer olmamız asla beklenemez. Birbirimize yardımcı olmalı, bilgi paylaşımında bulunmalıyız, yalnız kendimizi özel bir makama, ayrıcalıklı bir isim altına almadan, ücret karşılığı değil, yalnız RABBİN RIZASINI KAZANMAK ADINA PAYLAŞMALIYIZ BİLGİLERİMİZİ. Günümüzde din adına kurulan holdingleri gördükçe üzülüyor ve Rabbim e sığınıyorum.


Bizler Rabbin yemin ederek kolaylaştırdığı dini, elimizden geldikçe zorlaştırıp onu kendimize koz olarak kullanmakla, asla dine yararlı bir iş yapmış olmayız. Şunu hiç unutmayalım, Rabbim bizlerin takip edeceği yolun şifresini Kur’anda apaçık vermiştir. Bakın şu sözleri söyleyen rabbim, acaba herkezin anlayamayacağı bir kitap gönderip sonrada hesap sorar mı?


Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.

Ne dersiniz bu sözü rabbim söylediyse, bizlerin kur’anı anlaması zor bir kitap yapmamız ve bunu söyleyenlere inanmamız rabbin bu sözlerine ve adalet anlayışına uyuyor mu? Hem kur’anda velilerin ardına düşmeyin diyecek Rabbim, hem de bizleri çok azınlık kur’anı yalnız onların anladığı velilere mahkûm edecek. Bunu nasıl rabbim e isnat ederiz, hiç düşünen var mı?

Size basit bir örnek vermek istiyorum konuyu daha iyi anlamamız için. Öğretmenimiz bizlere sınıf geçme notunu vermek için bir kitap verdi ve dedi ki, sizi bu kitaptan yılın sonunda imtihan yapacağım, bu kitaba çok iyi çalışın. Şimdi sizlere sormak isterim, acaba öğrenciler öğretmene; Hocam bu kitaptan hepimiz aynı derecede anlayamayız, bu adaletli olmaz. Bu durumda hepimiz aynı notu alamayız, farklı notlar alırız der mi? Devam edelim; Hocam bu kitaptan soracağınızı söylüyorsunuz, bu kitabın dışından başka kitaptan da sorular sormayacak mısınız diye bir soru sorar mı? Diyelim ki böyle bir soru sordular, cevabı sizce şöyle olmaz mı: Size bu kitaptan soracağım diyorum çocuklar, beni anlamıyor musunuz? Bakın böyle bir soru karşısında öğretmen kızıyor ve diyor ki size bu kitaptan soracağım diyorum bana inanmıyor musunuz? İşte Rabbim bizlere aynen bunu söylüyor ve diyor ki, hesap günü, sizlere gönderdiğim rehberden Kur’andan hesaba çekeceğim. Peki, bizler Rabbin bu sözü karşısında nelere inanıyoruz? Hayır, yalnız bu kitaptan sorgu olmaz diyorlar ve bizleri ciltlerce dolusu kitaplara yönlendiriyorlar. Sizce bunları yapan ve inanan bizlere, YÜCE RABBİM HESAP GÜNÜ NELER YAPAR HİÇ DÜŞÜNDÜKMÜ? Hiç sanmıyorum düşünmüş olsak böyle sözler söylemezdik. Öğretmenin imtihan edeceği kitap için, herkes aynı notu almaz diyen öğrenci aslında çok haklı. Çünkü okullar ve imtihanlar öğrencilerin çalıştıklarının, yaptıklarının ölçülerini değerlerini tespit ederler. Hepside çalıştıkları, azim gösterdikleri ölçüde bir sonuca ulaşırlar. Kimisi hayatın en üst noktalarına ulaşır, kimisi de en alt noktalarında gezinir durur. Yüce Rabbim bizleri bu Dünyada imtihan ettiğini söylüyor, onun için dersimize çok iyi çalışalım, kimseden kopya çekerek büyük bir makama gelen olmamıştır bu dünyada. Hele Rabbin adaletinde kopyaya zaten yer yoktur. Gelin Rabbin rehberine önce bir müracaat edelim onu anlamaya çalışalım, çaba gösterelim böyle yapanlar için Allah bakın ne diyor.

Nisa 175: Allah'a iman edip O'na (kur’ana) sımsıkı sarılanlara gelince, Allah onları kendinden bir rahmet ve lütuf (deryası) içine daldıracak ve onları kendine doğru (giden) bir yola götürecektir.

Yüce Rabbimin adaletine, güzelliğine bakar mısınız? Eğer sizler kur’andan anlayamazsınız diyenlere inanırsak, Yüce Rabbin bu güzelliğinden nasıl faydalanırız? Kitaba sarılanlara, onu anlamaya çalışanlara bakın Rabbim ne yaparım diyor? Rahmet deryasına daldırıp onların bana ulaşmasını sağlarım diyor. Allah Enam 104 ayette bizlere kur’an için ne diyordu?

(Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına.)

Allahın gönül gözlüğünü takan, nasılda rabbin gerçeklerini görmez? Görmek istemeyene sözümüz yok, ama görmek isteyenleri de lütfen engellemeyelim. Rabbim cümlemizi bizlere gönderdiği GÖNÜL GÖZÜ İLE HERŞEYİ GÖREN KULLARINDAN EYLESİN.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Eylül 2010, 11:22   Mesaj No:8
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:HALUK GÜMÜŞTABAK isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 10862
Üyelik T.: 01 Ekim 2009
Arkadaşları:1
Cinsiyet:
Yaş:66
Mesaj: 489
Konular: 86
Beğenildi:3
Beğendi:0
Takdirleri:62
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart

Sayın Zeynep Hanım sanırım nik isminize bakılırsa bayan olmalısınız. Fakat bir bayana yakıştıramadığım bir üslupla karşınızdaki insana hitap etmenizi, size ve akademik çevrenize hiç yakıştıramadım. Nezaket ve saygı kurallarından bahseden size şunu hatırlatmalıyım ki, karşınızdaki bir insan ne olursa olsun, ona bu sözlerle hitap edilmez, hele bir bayan hiç hitap etmez. (kaçık düşüncelerinizi kendinize saklayın. Çelişkilerinizi ve saçmalıklarınızı…) Bu sözleri akademik kariyeri olan bir bayan asla söylemez. Tabi sizin bahsettiğiniz akademik kariyer, bildiğimiz kariyer ise. Daha doğrusu kur’anı rehber alan bir insan, karşısındaki bir insana asla böyle hitap etmez. Peygamberimizi örnek alan, onun iyi huyunu, güzel hitabetini, insanlara karşı iyi davranış özelliklerini de örnek alır. Ben yazımda beddua etmedim, bu tür hareketler benim anlayışımın dışındadır. Bu sizin sözcükleri algılayış şeklinizden kaynaklanıyor, böyle düşündüğünüzde Rabbin ayetlerini de yanlış anlama ihtimali doğar. Ben bana bulunduğunuz isnatların hükmünü Rabbim e bıraktım. Bu sizin için BEDDUAMI?

Benim eleştiriye tahammülüm olmadığını söylüyorsunuz, bana söylenen sözleri görmediğiniz, hiç okumadığınız anlaşılıyor, bu sitede belki değil, ama sizin düşüncelerinizi savunduğunuz birçok sitede, hakaretleri görseniz sanırım utanırsınız. Ama ben onlara tek bir kelime dahi saygısızca bir söz söylemedim, YÜCE RABBİM ŞAHİDİMDİR. Aklı başında bir insan yapıcı ve adil eleştiriden asla çekinmez. Çünkü eleştiri KUR’ANA, akla ve mantığa uyuyorsa, bir insan yanlışını görür ve derhal kendine gelir. Benim üzüldüğüm taraf benim söylemediğim, inanmadığım şeyleri bana isnat etmenizdir. Hala benim asla söylemediklerimi bana isnat etmeye devam ediyor ve benim orucu 10 güne indirdiğimi, Cuma namazı konusunda sizin bana isnat ettiklerinizi, resulün artık görevinin sona erdiği türünden doğru olmayan sözler sarf ediyorsunuz. Bunlara cevap verme gereği duymuyorum ve bunun hükmünü de yine YÜCE RABBİM E BIRAKIYORUM. Hayızlı kadının oruç tutabileceği konusuna gelince. Bu konu günümüzde tartışılıyor ve birçok ilim adamı, buna başta sizin nikinizde kullandığınız ismin son kısmı olan, M. İslamoğlu da aynı düşünceyi paylaşıyor. İslam gelişen bir dindir bundan kaçmak, geçmişin karanlıklarını temizlemeden İslam ı yaşamak bizleri rahmana götürmez. Ben Kur’andan anladıklarımı ve Rabbin apaçık sözlerini yazılarıma geçirmeye çalışıyorum, rabbim yanlışımı affetsin. Bu yazdıklarımı kimsenin sorgusuzca kabul etmesini beklemedim, hatta tam tersine yazdıklarımı kur’an ile karşılaştırın diyerek, toplumu kur’anı okumaya anlamaya, davet ettim. Benim gibi düşünmeyen HİÇ KİMSEYE SİZİN SÖYLEDİĞİNİZ SÖZÜ ASLA SÖYLEMEDİM. Bu sözleri ya da benzerini bir gün ben eğer söylersem, İslam’ın çizgisinden kaymış, kendi düşünce ve fikirlerimin esiri olmuş, kendimi kendimce yücelterek tagutun esiri bir insan olmuşum demektir ki LÜTFEN DOSTLARIM BENİ UYARSIN VE BENİ BU GAFLET UYKUSUNDAN UYANDIRSIN. Rabbim beni bu hale düşmekten korusun inşallah. Sizi böyle olmakla itham etmediğimi belirtmeliyim, çünkü kimin takvaca üstün olduğunu yalnız ve yalnız Yüce Rabbim bilir. Kimseye ithamda bulunup, onu değerlendirip karar verme yetkisine hiç kimse sahip değildir.

SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Eylül 2010, 22:58   Mesaj No:9
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:BEDİİ HAMİT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12750
Üyelik T.: 19 Eylül 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:HATAY
Yaş:67
Mesaj: 395
Konular: 20
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:60
Takdir Et:
Standart

[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Peygamberlerin ve rasüllerin en şereflisi olan, insanlığa hayat, alemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz MUHAMMED’e salat ve selam olsun….
Peygamber Efendimizi Allah’ın şu güzel ayetiyle anlatalım..

Muhakkak ki Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman ve Allah’ı çokça anan kimseler için Rasulullah en güzel örnektir..(ahzab 21)..

Ayetiyle Rasulullah’ı n hayatımızdaki önemini arz etmektedir.Çünkü;Rasulullah’ın tüm eylemleri onu yaratan Allah içindir. Onun gayesini yaşatmak için mücadele etmiştir. Sadece onu has kılmak ve onu birlemektir.

Rasulullahı anlamak, onun getirdiğine iman etmek ve getirdiklerini tebliğ etmek bizim görevimiz ve misyonumuz olmalıdır. Allah Resulunü tanımlarken sadece birkaç sünneti ihya ederek onu anlamaya çalışıyorsak, ne yazık ki; doğru anlayamamışızdır.Allah Resulü(sav) kişilik,ahlak,siyaset vb mefhumlarını öğrenmek ve bunun çerçevesinde onun getirdiklerini yaşamak,yaşatmak ve tebliğ etmek Allah Resulunü anlamış olmaktır…Kim Resule itaat ederse,Allah’a itaat etmiş olur.(nisa 80)..

Allah’a ve Rasulüne itaat edin; umulur ki merhamet olunursunuz.”(Ali İmran 132)
Kim Allah’a ve Rasulüne itaat ederse, onu altından ırmaklar akan içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş budur.”(Nisa 13)

De ki: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.(Ali İmran 31).

Subhanallah; Allah azze ve celle bu ayetleri bizlere sunarken acaba neden resule itaatin, Ona itaat ettiğini vurgulamış, neden bu ayrıntı ve nüans ayette gizli?

Bunları düşünmek ve irdelemek yerine Allah resulun’e salavat ya da sadece Nisan ayında onu hatırlamayı tercih ediyoruz..Ya da onun misyonunu taşımak bizlere zor geliyor..Allah Resulunü anlatırken, onun davaya vermiş olduğu önemi siyer-i nebiyi, mehneci anlatmak gerekirken; sadece Onun ahlakı bahsediliyor..evet;Allah Resulu ahlakın bütünleşmiş bir şahsiyetti, ama asla akidesinden müşriklere karşı taviz vermedi ve La ilahe illallah’a sarılıp ,Tevhidin gereği gibi davet etti..Tevhid mücadelesinde vermiş olduğu direnişi, görmemek, duymamak, hissetmemek, imkansız..

Müşriklerin Allah Resulune Muhammedun emin demelerine rağmen, Onun yalancı olduğu iddia ettiler, Allah resulüne karşı psikolojik, soğuk ve sıcak savaş uyguladılar, Ama o davasından vazgeçmedi ve GÜNEŞİ SAĞ ELİME, AY’I SOL ELİME VERSENİZ BEN ASLA BU DAVADAN (TEVHID) VAZGEÇMEYECEĞİM..Düsturu ile haykırıyordu,Ya sahabeler ya onun eşleri nasıl davaya yüklenmişlerdi, hangileri Allah resulunun metodundan uzaklaştılar, hepsi sünnetullah ve kelamullah çizgisinden ayrılmadan, nusrete koştular..

Allah RESULÜ şirk bir devletin içinde mücadele verirken, benliğiyle, ruhuyla, bedeniyle ve yüreğine giden kılcal damarlarla Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılmak için; Allah’ın ipine sarıldı ve bir kere bile tereddüt etmeden direniş’e devam etti. Bizler bugün Allah resulünün metodundan, çizgisinden ve gitmiş olduğu minhecten beri olduk. Bertarafsızlık içinde yüzerken başımıza musallat oldu ideolojik düsturlar. Halbuki Allah Resulunun yolunu takip etmiş olsaydık, onun tevhıd’e verdiği önemi, nebevi eksende dönmesini sağlardık, ideolojiler peşinde koşmak yerine Medine’yi kurmayı çalışırdık, Ne yazık ki; başımızdaki en büyük risk, faktör, kanun SECULARİZM(LAİKLİK), bizim insanlığımızın benliğine, ruhuna, kalbine, yüreğine nüfuz etti ve orada kökleşmeye başlayıp, filizlendi..Buna sebep olan bizim irademiz ve takva yetersizliğimizdir..NE yaptıysak kendi ellerimizle ve nefsimizle yaptık..Allah böyle bir topluma MEDİNE’yi nasip etmez..


DEVAMI VAR
__________________
EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE
Alıntı ile Cevapla
Alt 23 Eylül 2010, 23:04   Mesaj No:10
Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:BEDİİ HAMİT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12750
Üyelik T.: 19 Eylül 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:HATAY
Yaş:67
Mesaj: 395
Konular: 20
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:60
Takdir Et:
Standart

Allah Resulu Mekke’de bir direnişe, inkılaba, devrime yol açarken, bizler bugün laikliği, demokrasiyi savunan İslami ılımlaştıran, dinler arası diyaloglar, vb projeler üretip halkımızın önüne serptik, ve bunları Kuran ve sünnet ışığında yaptığımızı söyledik, yazık vallahi yazık; Kuran ve sünnetten yoksun bir yaşantının kime faydası olmuş. Kurani vizyon edinmeyen hayatın ne anlamı kalabilir ki?

Peygamberimiz(s.a.s) Mekke de 13 yıl boyunca Allah’ı birlemeyi hedeflemiştir. Sadece onu Rab ve İlah o olarak kabul etmiştir. Rasulullah gördüğü bunca işkenceye rağmen asla ve asla davasından vazgeçmemiştir. Rasulullah’ın kararını ve islam’a olan ciddiyetini görmekteyiz..İşte bizler biliyoruz ki her ne yaşanırsa yaşansın Rasulullah’ın hareket metodundan asla vazgeçmeyeceğiz.Bu din nasıl Allah’tan ise, bu dini hayat pratiğine hakim kılmak için takip edilmesi gereken yolda Allah’tan dır. Hareket metodunda Rasulullah’a uymak Muhammeden Rasulullah‘a şehadet gerekir. Rasulullah’ın bu yoldaki merhamelerini adım adım takip ederek, onun uyguladığı metodları bugünkü hayatımıza geçirerek, hayat kalitemizi artırmak olmalıdır.
Sünnet; Allah Rasul’ü ile olan bir hayat tarzıdır. Sünnet iki taraflı keskin bıçaktır. Eğer aşırı giderseniz helak olursunuz. Rasulullah’ın sünneti aslında bizlere çağdaş olma imkânını sunuyor ama bizler ne yazık ki bunun farkında değiliz. Rasulullah’ı sünnetini tam anlamıyla idrak edememişiz. Hâlbuki Rasulullah tam anlamıyla yürüyen Kuran dı. Tüm yaptığı eylemlerde Allah’ı hatırlatan ve onun dinin yeryüzüne hakım kılmayı omuzlayan bir yürek deryası. Peygamberimizin sünneti erkek, kadın bütün müslümanlara nafile ibadetlere yönelmeyi sevdirmiştir, bizlerin üstünde bir yük olarak değil, bir sevgi olarak omuzlarımızda bürünmüştür. Rasulullah’ın sünnetini bir gün yap, diğer gün yapma değil. Çünkü Rasulullah şöyle buyuruyor; amellerin en sevimlisi, az da olsa da devamlı olan ve sürekli olandır.


Allah ve Rasul’ü sizi çağırdığı zaman, bu davete icabet etmek gerekiyor. Kişi kendi çocuğunun kişiliğini değiştiremez ama KURAN ve SÜNNET insanın kişiliğini değiştirir. İşte KURAN ve SÜNNET’in mucizesi budur. Kuran ve sünnet bir hayattır. Hayat’a, hayat vermiştir ve bizden hayatı ister. Kuran ve sünnet Allah’ın bize, Rasulullah’ın vasıtasıyla sundukları emanetlerdir. Kişi ALLAH ile buluşmak istiyorsa NAMAZ’a. Allah ile konuşmak istiyorsa Kuran’a, HAYAT ile konuşmak istiyorsa SÜNNET’e bağlanmalıdır.

Sünnet’e sünnetle teslim olmak en güzelidir. Peygamberimiz ümmeti için şöyle buyuruyor; ümmetim çiseleyerek toprağı doyuran yağmur’a benzer. Her damlada toprağa hayat veren ve onu değerli kılan ümetler olmak dileğiyle….


Beşeriyet saadet istiyorsa Kuran da aramalı. Kuran da bulamadığı zaman RASULULLAH’ın sünnetinde aramalıdır.. Hz. Ebubekir(r.a) gördüğü bunca işkenceye rağmen asla Rabbimiz olan ALLAH’ı ve peygamberimiz olan Rasulullah’ı terk etmemiştir. Hatta şu güzel sözüyle de günümüze ve ilerleyen asra anlam kazandırmıştır. ANAM, BABAM SANA FEDA OLSUN YA RASULULLAH sözüyle ruhlarımızı adeta zedelemiştir. Selam olsun ona ve sahabelerine…..


Bugün Müslümanların, kaynaşmamasının sebebi; Rasulullah’ın sünnetini ruhlarımızdan çıkarmamızdır. Rasulullah’ın sünnetini ruhunda taşıyan insan asla yanlış tercihler yapmaz. Her tercih ettiğini, Allah ve rasul’ü için terk eder. Her tercih beraberinde terki getirdiği gibi…

Rasulullah hayatını biz ümmetine feda etti. Peki, sizlere soruyorum biz Rasulullah’ın sünnetini hayatımıza geçirebildik mi? Onu ruhumuzda, kalbimizde, dilimizde ve hatta organlarımızda hissedebildik mi? Ne yazık ki hayır, onun sünneti yapamıyoruz, uygulayamıyoruz ve eylemde bulanamıyoruz. Bunun tek sebebi; Rasulullah’ın misyonunu omuzlamak ağır geldiği için…


Rasulullah’ın bahçesinde ya toprak olalım, ya da bir fasülye yeter ki, onun bahçesinde ve metodunda olalım. Onun sünnetine sahip çıkalım ve onu yaşatalım. Peygamberimiz gül ağacını kurutmayalım. O ağacı sulatalım ki yeşersin ve ruhlarımıza bürünsün. Yaşamak hayatın konuşmasıdır. İşte sünneti yaşamakta böyle bir şeydir. Rasulullah’ın hayatta iz bıraktığı her eylem birer sünnettir. Peygamberimiz bizim için ne yaptı? Bunları irdelemek gerekiyor? Peki biz şimdi onun için ne yapıyoruz? Sanırım kocaman bir sıfır…
Hayatımızın nabzı Rasulullah’ın sünnetiyle atsın. Kalbimize giden kan ve oksijen hücreleri Rasulullah’ın sünnetiyle dolsun.

ALINTIDIR
__________________
EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Allah'ın Takdirini Anlamanın Zorluğu nurşen35 Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler 2 13 Temmuz 2014 01:53
Kur'anın adaletini doğru anlayabilmek.... HALUK GÜMÜŞTABAK Makale ve Köşe Yazıları 21 22 Şubat 2012 00:27
çevrimdışı oturum açanları anlamanın yolu (çok kolay) KuM TaNeSi Serbest Kürsü 1 14 Aralık 2009 09:35
Eşinizi daha iyi anlamanın bir yolu da onun hangi dili konuştuğunu bilmenizdir MERVE DEMİR Evlilik-Nikah Konuları 0 13 Nisan 2009 23:34
Doğru, Allah'a Gider A.LEVENT Makale ve Köşe Yazıları 0 19 Ekim 2008 14:27

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.