Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi:  03Haziran 2013 (00:39), Konuya Son Cevap : 03Haziran 2013 (00:56). Konuya 1 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 03Haziran 2013, 00:39   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kemalist nihilizmin ayak sesleri

Kemalist nihilizmin ayak sesleri

Cuma akşamları, benim için, iple çektiğim vakitler demek. Çünkü bu dünyada varoluşlarıyla zenginleştiğim bir grup arkadaşımla o akşam buluşup halleşiyoruz. Merkezinde Risale’den bir bahis. Bu sabite etrafında, dünü, bugünü, yarını dolaşan muhabbetli bir sohbet.

Dün akşam, geç ısındığımız, o yüzden geç bitirdiğimiz bir buluşma yaşadık. Sonrasında, namazın ardından uyumaya mecal bulamadım; çünkü gecenin bir yarısında dört bir taraftan korna sesleri, tencere tava sesleri, alkışlar, bağırışlar uykuma mani oldu. Ne olduğunu anlamak için pencereye yöneldiğimde, ışık yakıp söndürenleri de gördü gözlerim.

Yabancı olduğum bir manzara değildi. Sözümona ‘Susurluk aydınlansın’ iyiniyetiyle başlayan bir eylemin nasıl 28 Şubat’ın asfalt döşeyiciliğine dönüştüğünü onaltı-onyedi yıl önceden çok iyi biliyordum.

Demek, birileri, ‘bu kez tamam’ psikolojisine ulaşmış; ağaçların yeşili ve polisin yanlış müdahalesi arasında, ‘Gezi Parkı’ protestosundan bir ‘ihtilal’ umudu devşirmişlerdi.

Gecenin bir vakti, hastası, çocuğu, sabah işe dingin bir halde yetişmesi gerekeni demeden; komşu hukukunu hiç gözetmeden yapılan bu sözümona ‘protesto’nun Gezi Parkı’ndaki ağaçları korumak için olduğuna kim inanabilirdi?

Ben inanmadım.

Bu ülkede güçlünün, hele de elinde silahı varsa, bu gücü ve silahı ne kadar da kolay yanlış, usulsüz, haksız, hatta hukuksuz kullanabildiğini bilecek kadar yaşamışlığım vardı. Ama Taksim’deki eylemden 28 Şubat umudu devşirenlerin hedefinin, Gezi Parkı’nı kurtarmak yahut doğru yönetemediği gibi ciddi yanlışlar da yapan bir vali, emniyet, polisi muhasebe ve muhakemeye sevketmek olmadığının da farkındaydım.

“Ehl-i adavet mizacı bozulmuş bir çocuğa benzer. Ağlamak ister, birşey arıyor ki, onunla ağlasın.”

Benim dünyamda, olan bitenin özeti, Bediüzzaman’ın bu cümlesiydi.

Önyargılı mı konuşuyorum. Bilakis, tecrübe konuşuyor!

Varoluşunu bir ‘antagonizma’ya borçlu olan; bir Meclis darbesiyle elde ettiği iktidarı meşrulaştırmak için kendisiyle başlayan bir tarih kurgulayarak öncesini her açıdan şeytanîleştiren; ‘dört tarafı düşmanla çevrili’ bir ülkede, her daim ‘dahilî bedhahlar’ın da olduğu bir hayat algısı biçimlendiren bir yapı, ben doğmadan önce vardı, ben varken de varlığını hep sürdürdü.

Onların ‘Asr-ı Saadet’i, ‘farklı herşey kötüdür’ü hükûmet ilkesi kılmış; farklı olanı ya kovmuş, ya sürmüş, ya sindirmiş, yahut öldürmüş bir Tek Parti dönemi. Açıkçası, ‘demokrasi olduğu sürece iktidarda olamayacaklarını baştan beri biliyorlardı, hâlâ daha biliyorlar. 1908’deki ‘meşrutî demokrasi’ imkânını bizden çaldılar, ‘demokrasisiz cumhuriyet’le bizi kandırmaya kalkıştılar. Küresel reelpolitik de, buna müsaitti o günler için. İkinci Dünya Savaşı tecrübesinin ardından küresel reelpolitik otoriter ‘cumhuriyet’leri ‘demokrasi’ye zorladığında, ‘açık oy, gizli tasnif’ kepaziliğinden yüksünmediler; bu kepazeliğin ömrü ikinci seçime uzanamayınca, bu defa seçimle gelen ‘hükûmet’in ‘iktidar’ olamadığı bir ‘şeklen demokrasi’ modeli oluşturmayı denediler. Buna direnen olursa, ne yapacaklarını, 1960’ta “CHP+ordu=iktidar” formülüyle gösterdiler, ibret olsun diye bir başbakanı uyduruk bir yargılamanın ardından öldürmekten de çekinmediler.

Bu ülkede, seçimle gelmiş başbakanların, meselâ Turgut Özal’ın veya Recep Tayyip Erdoğan’ın devletlûların ‘hükûmetsiz iktidar’ına makyaj malzemesinden öteye geçmeyecek ‘iktidarsız hükûmet’ formülüne dirençlerini ifade etmek için, ‘idam gömleğine hazır olduklarını’ söz etmeye mecbur olmaları yeterince anlamlı değil mi?

Tek Parti dönemini çarşı ortasında bekçinin başörtüsüne saldırdığı babaannem ile onlara Kur’ân öğreten komşu teyzenin nasıl süründürülüp kahrından öldüğünü anlatan ninemden; ve yağmurlu bir günde ekmek karnesi için kuyrukta beklerken kaptığı akciğer rahatsızlığını ömür boyu çeken dedemden öğrendim. 27 Mayıs’ı, öncesi ve sonrasıyla, babamdan ve annemden. 12 Mart’ı çocuk, 12 Eylül’ü genç, 28 Şubat’ı yetişkin olarak yaşadım. Aldığım Siyasal Bilgiler eğitimi ise, yüzyılın röntgenini unutulmamak üzere yerleştirdi zihnime.

Sözün özü, bu ülkede varoluşunu ve iktidarını demokrasiye borçlu olmayan; bilakis, demokrasi olduğu sürece iktidar olamayan bir yapı ve bir zümre var.

Bir zümre ki, farklı olana karşı sindirme, değilse dışlama, gerekirse ötekileştirme, düşmanlaştırma ve hatta şeytanîleştirme taktiklerini kullanmış; bundan dolayı bugün dahi yüzleri kızarmıyor. Sıkışınca, ‘kendine özgü şartlar’dan söz ediyor.

Bir zümre ki, Birinci Meclis’in İstanbul’da toplanması İngiliz işgali sebebiyle imkânsızlaşan Meclis-i Mebusan’ın devamı niteliğini hep gözlerden gizlemiş; Nisan 1923’te olup bitenler, hele ki İkinci Grubun önemli ismi Ali Şükrü Bey’in öldürülmesi hiç konuşulmasın istiyor. Ama, seçilmiş başbakanlara ‘Menderes’in akıbeti’ni hatırlatmaktan utanmayacak kadar arsız.

Bir zümre ki, 1923 devrim, ilk demokratik seçimlerin yapıldığı 1950’yi ‘karşı-devrim’ diye tanımlıyor. Seçilmiş yöneticilere karşı orduyu ABD-NATO destekli darbe yapmaya davet etmeyi, vatanseverlik.

Allah imhal eder, ihmal etmez. Son yüz sene, hep ‘yaptığının yanına kâr kaldığı’nı düşünen; ama açıktan, ama örtülü şekilde hep asıl ‘iktidar’ olmayı başaran bir zümrenin artık yaptığı kâr etmemeye başladı. 1950’den beri, hiçbir seçimde iktidar olamadıkları gibi, artık ‘Ordu göreve’ formülleri de işlemez oldu. Yargı üzerinden sürdürdükleri bürokratik vesayet, 12 Eylül referandumuyla çöktü. Küresel reelpolitiğin rüzgârı da arkalarında değil. En son, PKK teröründen medet umdular, ‘barış süreci’ sinirlerini bozdu.

28 Şubat darbesinin yapıldığı tarihte, Yeni Asya’da köşe yazarıydım. Elindeki silaha güvenenlerin ve elinde silah olana güvenenlerin çok keyifli olduğu o günlerde, “Kemalizmin geleceği var mı?” başlıklı bir yazı yazdım. ‘Yok’ cevabını içeren bir yazıydı elbette. Niye yok? Çünkü, varolmak için iktidara muhtaç. Bugüne kadar, hep açık veya örtülü, ‘iktidar’la var olageldi; iktidarını korumak için darbeye dahi kendini mecbur biliyor diye.

Şimdi, önemli ölçüde iktidarsız kalmış bir Kemalizm var karşımızda. Askerî bürokrasi veya yargı bürokrasisi üzerinden iktidar olma imkânını neredeyse tamamen yitirmiş halde. Bel bağladıkları ‘Neo-Con’ların kaybettiği bir başkanlık seçiminden çıktı Amerika. PKK silahlı mücadeleye son verdiğini ilan ederek, şehit cenazeleri üzerinden hükûmeti devirme hayallerini söndürdü.

“Ne yapsak olmuyor, neden medet umsak elde kalıyor” karamsarlığıyla, Esed gibi bir zalime ‘yandaş’ haldeler.

Gördüğüm, bir bedbinlik, nikbinlik, karamsarlık hali. Bir nihilizm.

Kemalizm, bu ülkede iktidar sayesinde varolabilmiş bir ‘parantez’di. O parantez, demokrasinin kurumsallaştığı bir ülkede ‘iktidarda olma’ anlamında kapandı, kapanacak.

Bunu hissediyor olmanın; aşağıladığı insanlarla eşit olmanın, seksen sene ders kitaplarında aşağıladığı dindar insanların seksen senede yapılmayanları on senede yapabildiğini görmüş olmanın yol açtığı bir hüsran hali var birilerinde.

Ben şu bir hafta içinde olup bitenlerin, nicedir yapılan benzeri denemelerin ardında, bu ümitsizliği, bu bedbinliği, bu nihilizmi görüyorum.

Bu nihilizmin iyi analiz edilmesi ve tedavi imkânlarının bulunması gerek. Yoksa, sahiplerine de, bu ülkeye de zarar verecek.

Bu süreçte bize ne düşüyor derseniz, dün gece uykuma mani olan haksız ve hukuksuz gürültüler arasında, Beled sûresine, özellikle de ‘sarp yokuşu tırmanma’nın son iki göstergesi üzerinde odaklandı zihnim: “...Ve sonra, iman edenlerden, birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve birbirlerine merhameti tavsiye edenlerden olmaktır.”

Dikkat ve rikkat gerektiren bir süreçten geçiyoruz. Biliyorum, mesele Gezi Parkındaki ağaçlar değil, bizden nefret ediyorlar. Ama bizim, bu süreci bizden nefret edenlere karşı dahi içimizde nefret uyandırmadan geçirmemiz gerek. Acımalı, öfkeden uzak durmalı, sabretmeli; birbirine sabrı ve merhameti tavsiye edenlerden olmalıyız.

Protestoculara yönelik polis şiddeti mi? Kesinlikle problemli. Çünkü, sabırsız ve merhametsiz...

alıntıdır

Metin KARABAŞOĞLU
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 6022 14 Temmuz 2015 12:14
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4075 14 Temmuz 2015 12:06
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4923 14 Temmuz 2015 12:00
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları Çocuk ve Aile Sağlığı Mihrinaz 2 2663 14 Temmuz 2015 11:23
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? Çocuk ve Aile Sağlığı EyMeN&TaLhA 0 2364 14 Temmuz 2015 11:03

Alt 03Haziran 2013, 00:56   Mesaj No:2
Medineweb Sadık Üyesi
NİSAREYYAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:NİSAREYYAN isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 22593
Üyelik T.: 07 Aralık 2012
Arkadaşları:26
Cinsiyet:
Memleket:İstanbul
Mesaj: 579
Konular: 29
Beğenildi:15
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Kemalist nihilizmin ayak sesleri

Allah razı olsun yürekten geçenlere tercüman olmuş...
__________________
Allah’ım! Senden; Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim. Allah’ım! Senin sevgini bana canımdan, ailemden ve soğuk sudan daha sevimli kıl!
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Güneş ve gezegenlerin sesleri nasıl hiç merak ettiniz mi? ali70 Bunları Biliyor muydunuz? 7 09 Mart 2014 15:11
Annemin Ayak İzleri... enderhafızım İlahiler/Ezgiler 0 27 Mart 2013 16:36
Kemalist Rejimin İnkar-İmha Siyaseti / Mevlüt Hönül Mevlüt HÖNÜL Makale ve Köşe Yazıları 44 11 Ocak 2013 10:55
Ergenekon, Kemalist Yüzyıl Projesidir! bilinmez İslami Haberler 13 17 Ağustos 2011 03:52
Uyuyan topluma çan sesleri...... HALUK GÜMÜŞTABAK Makale ve Köşe Yazıları 1 11 Eylül 2010 12:28

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.