Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi EyMeN&TaLhA,Açılış Tarihi:  26 Temmuz 2013 (11:04), Konuya Son Cevap : 26 Temmuz 2013 (11:04). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 26 Temmuz 2013, 11:04   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Avatar Otomotik
Durumu:EyMeN&TaLhA isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 21422
Üyelik T.: 08 Kasım 2012
Arkadaşları:36
Cinsiyet:
Mesaj: 3.299
Konular: 784
Beğenildi:131
Beğendi:34
Takdirleri:141
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Padişahların Ramazanı

Padişahların Ramazanı

Ramazanı şerifin on beşinci günü Topkapı sarayında bulunan Hırka i Şerif ziyaret edilirdi. Abdülhamit Han Topkapı sarayına araba ile giderdi.Araba suikast olur diye acele yol alırdı. Bazen köprüyü kullanmaz deniz yolunu tercih ederdi. Sultan Hırka-i Şerif’in sandukcasını eli ile açar, Hırka’nın bir köşesine yüzünü sürer sonra orada bulunan sadrazam ve şeyhülislam aynı şeyi tekrar ederdi. İftara kadar Topkapı sarayında kalır, sonra fenerle donatılmış yollardan fener alayı ile Yıldız a dönerdi. Yollarda saf tutan askerlere iftar hediyesi olarak verilen iftar simidi ve sigara gibi hediyeler dağıtılırdı. Yıldız Sarayında askere verdiği iftarlar sade ve israftan uzaktı. Padişah sadelikten hoşlanır ve israfı sevmez. Sofrasında pilav, keskin sirkeli paça ve pirzola bulundurur. Perhizi sever ve sütü ve zehirlenmeyi engellemesinden dolayı yumurtayı tercih ederdi.


Atiyye, Osmanlı saraylarında zengin konaklarında iftardan sonra konuklara verilen para olup Sultan Hamid’in iftar geleneğinin vazgeçilmez bir parçasıdır.Yemekten sonra dua yapılır ve “padişahım çok yaşa diye” bağırılırdı, dua edilirdi.Ramazan adetleri kemal i ciddiyetle uygulanmıştır.
Devlet ricalinin zengin konaklarında verdikleri iftarlar ve iftar arkası ilmi ve edebi sohbetler birer ilim ve terbiye ocakları halini alırdı. Varidatı yerinde olan konak sahipleri fakirlere de zengin iftarlar verirlerdi. Kadir gecesinde Ayasofya da iftar etmek gelenekti, hem devlet bürokrasisi hem de halk bu geleneğe uyardı. Ramazanın ilk cuması Ayasofya ikincisi Eyüp Sultan, üçüncüsü Fatih dördüncüsünü de Süleymaniye‘de kılmak bir ananeydi. On beşinci gününde ise Hırkai Şerif’e gidilirdi.


Topkapı’da törenler ilk olarak üç ayların başında Recep ayının on ikinci günü Haremeyne para gönderilerek yapılan çeşitli ihtiyaçların karşılandığı Surre Alayı ile başlardı. Sultanahmet avlusunda dokunan Kabe örtüsü de bu alayla yollanırdı. Surre Eminine teslim edilerek bizzat padişah tarafından dualarla uğurlanırdı. Müslüman bir hükümdar ve halife olarak padişah Ramazan aylarında yapılan Huzur derslerini dini sohbetleri takip ederdi. Ramazanın on dördüncü günü vezirler kethüdalar,yeniçeri ağası, deftardarlar gibi görevlilere tezkireler yazılarak Hırka-i Şerif ziyaretine davet edilirlerdi. Ülemayı ise şeyhülislam davet ederdi.
Hırkai Saadet dairesi Sultan Yavuz zamanında inşa edilmişti. Mukaddes emanetlerin bulunduğu dairede temizlik yapılırdı. Bizzat padişah bu temizlikte bulunurdu, gül suyu dolu kaselerle temiz sünger ve bezlerle Hırkai Saadet dairesi temizlenirdi. Padişah gül suyuna batırılmış süngerlerle Hırkai Şerif’i temizlerdi. Sair ekabir ise diğer kısımları temizlerlerdi. Temizlikte kullanılan bezler de saklanırdı atılmazdı. Ziyarete açılacak günün sabah namazı Hırka-i Saadet dairesinde cemaatle kılınırdı. Ziyaret sırasında baş imam, ikinci imam has oda imamı müezzin ve çavuş ağlar ayakta sırayla Kur’an okurlardı. Tören sırasında padişah sandukanın yanında sağında Sadrazam, Darüssaade ağası solunda durarak ziyaret ifa olunurdu. Padişah kendinde bulunan altın anahtarla sandukayı açardı.


Hırkai Saadet’in yanında bulunan düğme bir kase içine konulur, bir parça ıslatılır amber sürülür ve ocağa tutulurdu. Kasede bulunan az miktarda su başka sulara damlatılır ve Hırkai Şerif suyu olarak hediye edilirdi. Padişahlar bu törenler sırasında göz yazlarını tutmaya çalışırlar. Hırkai Saadet töreninden sonra askere baklava göndermek adettir.


Ramazanı seyretmek için Sofa-i Hümayunun Haliç’e nazır tarafına küçük bir iftariye köşkü yapılmıştır. Sultan İbrahim tarafından yaptırılan köşkten ziyade balkonu andıran bu yapının tepesinde ki alemde Allah Bismillah üstündeki kubbenin iç tarafında ise,
Ya Rab mübarek bad
Ya Rab saadet bad
Ya Rab kuvvet bad
Ya Rab izzet bad
Bad, olsun ola demek.


Hünkarlar ibadetlerini genellikle saray camiinde eda ederler. Ayasofya’da ezan okunmasına müteakip saray müezzini de ezana başlardı ve koğuşlarda ezanı bekleyen görevlilerle birlikte sultan bu camiye gelirdi. Sultan Hünkar Mahfeline geçer ve namaz cemaatle eda edilirdi. Genel olarak sultanlar teravih namazlarında, Ayasofya, Sultanahmet, Bayezıt, Fatih ve Süleymaniye giderledi. Bunun dışında tebdili kıyafetle İstanbul’da cami cami dolaşanlar olduğu da rivayet edilir. Kadir Gecesinde Kadir Alayı tertip edilirdi Topkayı sarayında. Bu gece en çok gidilen cami Ayasofya idi. Topkapı sarayının Ayasofya’ya kadar olan yolu meşaleler yakıldığı gibi önden giden yirmi meşale ve kırk fener yolu aydınlatırdı. Padişah bizzat cemaatin önüne geçip namaz kıldırmaz vazifeli imama uyardı.


Osmanlı iftarları zengin ve leziz mutfağın teşhir edildiği Osmanlı terbiyesi ve ihtişamının bir arada gösterildiği, fakirlerle sofranın paylaşıldığı mahiyetteki mistik sofradır. İftara davet edilen Avrupalılar yedikleri içtikleri hele hele gördükleri ve hissettikleri bu mistik havayı anlata anlata bitiremezler.
Fatih’in iftar sofrasında çorba, tavuk kızarması, yumurta, ıspanaklı peynirli pide, börek, mantı ve lapa bulunurdu. Tatlı olarak muhallebi, bal, zerde, kaymak, baklava, helva çeşitleri ve kadayıf, içecek olarak bal şerbeti nar suyu, naneli üzüm şerbeti ve ayran vardı. İftar açmak için hurma ve Zemzem suyu bulundurulurdu.


Bayram alayları büyük bir debdebe ile olurdu. Sultanahmet’e gidilirdi bayram namazı için. Sarayda merasimde görevli olanlar ise, namaz için Ayasofya’ya giderler, namazı müteakip saraya döner hazırlıklar yaparlardı. Padişah Babüssaade önünde muayede merasiminden sonra Babüssaade ağasının refakatinde büyük imrahorun çektiği murassa eyerli ata binerdi. Orta kapıdan sadece padişah atı ile geçebileceği için çevredekiler yürürlerdi. Orta kapının hemen dışında sadrazam padişahı bekler ve padişahı selamladıktan sonra kenarda bekletilen altların ön önündekilere binerek camiiye giderlerdi. Sultanın camide namaz kılacağı yer Hazinedar başı tarafından hazırlanırdı. Ardından Kubbealtında bayram yemeğe verilirdi.
Osmanlı padişahları kendilerini saltanat sürerek bir kral gibi değil Allah’ın yeryüzünde adaletini hakim kılan makul otoritesiyle iyiliği emredip kötülükleri yok etmekle görevli hizmetkar kullar olarak görmüşlerdir. Ülemalar ve Mutasaavvıflar da Osmanlı toplumunu inşa eden memurdular. Üsve-i hasene olan Hz. Peygamberden menkul mirasın manevi mimarlarıdırlar. Peygamberden aldıkları dersi islamın elmas kılıncını gönüllere ve beyinlere ulaştırmışlardır.


Osmanlı padişahları zulme karşıydılar. Yavuz, İslam ülkelerinde tek kişiye dahi haksızlık yapılması ve zulmedilmesini hoş görmezdi. Memlekette yapılan zulüm ve haksızlığı bilip tedbir almamak ona göre en büyük günahtı. Gerçekten kendisini padişah bilmezlerdi. “Yüce Allah’ın aciz bir kulu yeryüzünde bu kullarının önemli işlerini yapmağa konulmuş en aşağı bir yaratığım” diye buyururlardı.
Zenbilli Ali Cemali Efendi, Padişahın atının dizginlerine sarılarak “ahkam-ı şeriata aykırı olan bir emrini eğer infaz ettirirse haline fetva vereceğim“ diye alenen beyan eder. Zenbilli bu salabet-i din perveranesi üzerine Sultan Selim ona kızmak bir yana iltifat etmiş hatta meşihata ilave iki kazaskerlik görevini kendisine teklif etmiştir.
Gerard dö Nerval, “Ramazanda herkes her eve girebiliyor ve orada verilen yemekleri yiyebiliyordu. Fakir ve zengin bütün Müslüman gençleri güçleri nisbetinde bu dini görevi yerine getirmeye çalışıyorlardı. Üstelik eve gelenlerin Müslüman olup olmadığına bakılmıyordu” diyor.


Ramazana başka dinlerdeki insanlar da saygı gösterirdi. Luyis Sabuncu, “Abd-i ahkarları din-i mübin-i Ahmedi mukaddesenin ahkamıyla müşerref değil isem de bu din-i celilin akaid ve ahkamına hürmetimin berkamel olduğundan Ramazan-ı mağfiret iktiranı hakkında bazı fikirlerimi içtisar eyledim” der.


alıntıdır


Himmet UÇ
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi EyMeN&TaLhA 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 6035 14 Temmuz 2015 12:14
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4076 14 Temmuz 2015 12:06
ATAUZEM 4.sınıf 2014 bahar dönemi bütünleme DİN... Erzurum Atatürk İlitam EyMeN&TaLhA 0 4933 14 Temmuz 2015 12:00
Ramazan-oruç ve çocuğa kazandırdıkları Çocuk ve Aile Sağlığı Mihrinaz 2 2668 14 Temmuz 2015 11:23
çocuk eğitiminde ceza hiç mi olmamalı? Çocuk ve Aile Sağlığı EyMeN&TaLhA 0 2366 14 Temmuz 2015 11:03

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Biz Mi Ramazanı Tutuyoruz,Ramazan mı Bizi Tutuyor?/Muhsin Arslan Muhsin Arslan Muhsin Arslan 6 26Haziran 2016 16:59
Ramazanı Eğlence Kılmak/İRFAN KESER İRFAN KESER İrfan Keser 12 24Haziran 2016 17:23
Hz. Peygamber’in, Ramazanı Karşılamaya Dair Uzun Bir Hutbesi enderhafızım Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 1 24 Ekim 2012 23:41
Hutbe:Ramazanı Karşılamak Arasat Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat 0 20 Mart 2009 21:11
ramazanı ihya edebiliyor muyuz neler yapmalıyız. yavuzi Cuma-Bayram-Kandiller 0 02 Eylül 2008 01:46

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.