Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Yazı Dizisi [Son Nefes Endişesi ile yaşamak] (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/28722-yazi-dizisi-son-nefes-endisesi-ile-yasamak.html)

İslaminesil 23 Mart 2014 19:57

Yazı Dizisi [Son Nefes Endişesi ile yaşamak]
 
Yazı Dizisi 1

Daimi bir akış halinde olan hayat ve ölümün hakiki manaları idrak edilmeden,yaratılış sır ve hikmeti ile insanın gerçek mahiyeti kavranamaz.Mümin daima Kıyamet [ölüm]endişesi taşır.
Acaba benim ebedi mekanım nere olacak?
Yolculuğum bilhassa Sıratdaki Halim nasıl olacak?

Dönüpte telafi imkanı da bulunmadığı o hengamda,ya akıbetim Hüsran olursa!..Bu endişe imanın icabıdır.Çünkü A...
hiretde selametde olacağından kesin emin konuşmak küfürdür,Hüsrandır.

Son Nefes Endişesiyle Yaşamak..

İnsanoğlunun ilk varoluşundan bu yana süre gelen heran karşısına çıkacakmış gibi aklında yer edinen ölüm,ve buna mukabilen hiç ölmeyecekmiş gibi dünya sevgisi.İnanan insanların aklından yer edinmiş ve Rabbani teslimeyetin insanoğluna verdiği hayatın idamesi süreci içersinde ''Nerden geldin'' Nereye gidiyorsun '' sorusu hep zihinlerde meşguliyet görmüş ve hayatın son buluşuna kadarda devam edecek olan bu sorular günümüzdede sistamatik bir plan dahilinde Akıllarda Zihin bellek odalarında çıkarılmaya çalışılmış ve bir çıkartılmışta.

İnsan gördüğü,idrak edebildiği cazibesine kapıldığı yere ve yöne adım atan bir varlıktır.

Bilipte bilmemezlikten geldiği bu yol,bu gerçek etrafında iyiliğe ve kötülüğe,güzele ve çirkine ,hayra veya şerre,cennete veya cehenneme doğru bitmeyen bir gidişi vardır.

Bu yönelişe Göre:

Bir Göz gidişatı,sisli puslu bulutlu görüyor.
Bir Göz,Dert görüyor,
Bir Göz,eglence,
Bir Göz,Dalga,
Bir Göz,Kötülük,felaket fırtına
Bir Göz Gidişatı,Cehennem ve bir gözde bakıyor Cennet görüyor.

Yani Bu Yaşadığımız Alemi Kainat;

Kimine göre,boş bir hayat,
Kimine göre Yalan, Kimine göre Gerçek,
Kimine göre dert,Kimine göre Deva,
Kimine göre Darlık,Kimine göre Varlık,
Kimine göre meçhul Kimine göre Malum bir alem arz ediyor.

Bize Düşen burda ne olmalı;Bize Hangisi sualini sorarsak,elbetdeki cevabı yine bizde saklı.

Çünkü;Hangisi olduğu bize bağlı.

Zavallı İnsan gerçekleride Rabbide noksan zanneder,Kendi Kör olunca Güneşide Nursuz zanneder.
İnancın hayatın ve ebediyetin sonsuz hikmetleri yok deyip yatana kapalı,Arayana Açıktır.
İnsanın gerçek hüneri,Hikmetleri açabilmek ve ötelere en güzel şekilde gecebilmektir.Yoksa bütün hünerler Boş..!

Peki Niye;
Çünkü Düşünce ufkunda (tefekkür)büyük hakikatlar yer almadı,Düşüncelerinde Alemi Rabbani bulunmadı,Kıyamet ve mahşere uzak yaşanıldı,Gözler ve gönüller kapalı kaldı,Önlerindeki pırıl pırıl nuru göremediler,Güneş gibi aşikar Hakikatlara ama(kör)kaldılar.

Baktılar Göremediler (Bakar Kör oldular)

Düşünce ufuklarında ki yansımanın aynası olan gözler bu tefekkür Alevini tutuşturamadılar.Şayet Bu tefekkür Alevini tutuşturabilselerdi içlerinde Şüphenin ve inkarın kırıntısı bile kalmazdı.

Ölüm ve ötesinini okuyabilselerdi,dehşetle ürperir,uyuyamazlardı.Misalen depremler yaşadık binaleyn memleketim vanda ,belkide halen yaşıyoruz bu felakate yakalanan insanlar içlerinde zerre kadar münkirlik ( hakkı gerçeği inkar) kalmıyor o an için.

Niye;
Çünkü idrak bütün yalanlardan ve perdelerden sıyrılıyor,hakikatı o an için bile olsa net görüyor. Ve İnsan bu bakımdan Tefekkür dünyası içersinde Kıyamet-Mahşer-Ölüm gerçeği yer almalı.
Bundan dolayı Tefekkür ateşini yakarken Akil ve gönül tenceresine neler koyduğumuz çok önemli.

Çünkü:
Akil ve idrak bir yemek kabına benzer,
İçinde doğru malzeme varsa ,Tefekkür Ateşi işe yarar,insana kaliteli,olgun ve pişmiş gıdalar hazırlar.Ancak içi boş noksan yada eksik malzeme ile doluysa,Tefekkür Ateşi insana zehir ve bela hazırlar.Dahada aşırısı kabın dibinin yanmasına neden olur.
İmandan mahrum her akıl bu tehlikeyle yüzyüzedir.
Ahiretden uzak her Akıl bu tehlikeyle karsı karsıyadır.

Sözün Özü;

Ecel kılıcından önce İnsan Şaşılıktan kurtuluş nasibini ve hakikati anlar ve ona göre yaşarsa gideceği yer cennetden ibaret olur. Hayatını cennetle döndürmeye çalışır.Etrafını bereketlendirir...

İslaminesil 23 Mart 2014 20:03

Cevap: Yazı Dizisi [Son Nefes Endişesi ile yaşamak]
 
Yazı Dizisi 2

Herkes Endişede...
Ölüm,Kıyamet ve ebedi hayat hakkında müminde bir endişe olduğu gibi,Kafirde de ayrı bir endişe vardır..
Mümindeki endişe '' Halim ne Olacak Kaygısı...''

Mizanda Amellerin tartısı nasıl çıkacak ? Zerrelerin dahi tartıldığı o terazide Hayırlar mı? Şerler mi Ağır gelecek ? Ne kadar müsbet,ne kadar menfi am...
el çıkacak ? Yaptıklarımızı Ayetde Allah c.c böyle beyan eder;
Şüphesiz yapılan iş,bir hardal tane ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde yahut göklerde yada yerin içinde bile olsa,Allah onu cıkarırı getirir. (Lokman 16)
Amel defteri ne yandan verilecek ? Sağdan mı ? Yoksa soldan mı ? Ame defterinde,Bir ömrün kare kare kayda geçirilmiş hesabında nelerle karşılaşacak.Bu nedenler dolasıyla mümin daima Kıyamet endişesi taşır.

Acaba benim ebedi mekanım nerede olacak ? Yolculuğum bilhassa sıratdaki halim nasıl olacak.? Dönüpte telafi imkanında bulunmadığı o hengamda ya Akıbetim hüsran olursa...Bu endişe imanın icabıdır.Takva müminde bu endişeleri artırır.Bu endişenin varlığı ve artması güzel bir hussiyetdir.Çünkü Ahiret endişesi artıkça istikametde artar.

Gafil ise endişeden uzak yaşar,nefsinin hevasına mağluptur,fakat farkında değildir.Kendisini bekleyen niçe korkunç sahne hiç yokmuşçasına bir rahatlık içinde yaşar,Fakat gafletin sonu,sonsuz bir hüsran ve faydasız bir pişmanlık olur.Ayeti kerimede buyrulur ki;
Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelirde işte ey insan,bu senin öteden beri kaçtığın şeydir,denir.Sür a Üfürülür;işte bu,geleceği vadedilen gündür. (Kaf 19-20)

Aslında herkeste Ahiret endişesi vardır.Kafirde de öbür dünya endişesi vardır. İnkar etse dahi '' Ya varsa?''şüpesini içini kemirmektedir.Çünkü ne kadar görmezden gelirse gelsin,kainatda hersey ilahi azametin mührünü taşıyor.Bu azamet ister istemez,Kıyameti hatırlatıyor,inanmasalarda Kıyamet inkarcılarında gündeminde,Nitekim Ayeti kerimede buyrulur;

Büyük Haber!!!
Birbirlerine neyi soruyorlar?İhtilafa düştükleri büyük haberimi? (Nebe 1-3) O kafirlerin,,İnkarcıların bile '' Ya Varsa '' diye ihtilafa düştükleri büyük Haber.....KIYAMET...

Dünyada Suretimize,üstümüzün-başımızın,kıyafetimizin temizliğine,düzgünlüğüne güzelliğine dikkat ederiz.Ya Ahiretde suretimiz,şeklimiz,simamız ne halde olacak ? Asıl buna dikkat göstermek icab etmez mi ?
O gün simamız ne halde olacak?

Üzeri toz-toprak bürümüş,kan-ter içinde zelil,rezil-kepaze,solgun ve kapkara bir yüz mü ?
Yoksa mesut,aydın,parlak secde iziyle parlayan,tertemiz,nur içinde bir yüz mü?

O gün bedenimiz ne halde olacak?

Uzuvları aleyhne şahitlik eden,Dünyada gizli-açık işlediği günahların çirkin alemetlerle haşredilmiş,Ağır yükler altında ezilmiş,boynuna yaptığı haksızlıkların,zulümlerin yaftaları,asılmış perişan bir Vucud mu ?

Yoksa Abdeste parlayan,Kuran ile nurlanan,işlediği salih Amellerin mükafatı olan,nişanlar taşıyan,tertemiz,mükemmel ve huzurlu bir vucud mu?

Unutulmamalıdır ki?
O günki simamızı ve suretimizi belirleyecek husus,Kalbin bu dünyada ki kıvamıdır.Bu dünyada Günahlar yüzünden katranlaşmış kalbler;Öbür dünyada vücudun çirkin,pörsük zalil ve iğrenç bir halde hasredilmesine sebeb olur...

Bu dünyada nefis tezkiyesi ve kalp tasviyesi ile çirkinliklerden temizlenen ve salih amellerle güzelleşen kalp ise ;Allahın izin ve keremiyle,öbür dünyada güzel,nurlu mesut bir çehre ile haşredilmeye vesile olacaktır.

Hülasa Bu dünya hayatı,bizim hem maddi hayatımızın ,hemde istikbaldeki manevi hayatımızın temelini teşkil edecektir.
O azametli,korkulu istikbalde korkudan ve hüzünden emin olabilecekler ancak Rabbine Dost olabilenlerdir.

Bilesiniz ki Allahın Dostlarına korku yoktur;onlar üzülmeyeceklerde..(Yunus-62)
O halde Dünya hayatımızın yegane gayesi;Cenabı Hakka Dostlukta mesefa Almaktır.Bu yolda Azim ve gayretdir.Bunun Reçetesiyde Bir sonraki yazımızda inşallah.....
Selam ve Dua ile..

İslaminesil 21 Nisan 2014 22:26

Cevap: Yazı Dizisi [Son Nefes Endişesi ile yaşamak]
 
Son nefes endişesiyle yaşamak

Cenâb-ı Hak; bizim kıyamet ve ahirette selamete olmamızı, cennete girmemizi istiyor. Bunun gerçekleşmesinin yolu da takva ile geçen bir ömür ve Müslüman olarak verilen son nefes olduğunu bildiren, Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Ey imân edenler! Allah’tan ona yaraşır şekilde korkun ve Müslümanlar olarak can verin” (Al’I İmran Suresi: 102)

Bu hayat lütfu bize bir kereye mahsus verildi. Can vermek de ancak bir kere olacak, ikinci bir sefer, ikinci bir fırsat yok. O halde insan bu tek fırsatı çok iyi değerlendirmeli, onu gafletle heba etmemelidir. Dünya hayatında imtihan için verilen can, evlat, mal gibi imkanlar da insanı son nefesi, iman ve İslâm üzere vermek endişesinden alakoymamalıdır.

Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de konumuzla ilgili olarak, bir âyet-I kerimede şöyle buyuruyor:

“Ey iman edenler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (el-Mütaf-fafin:9)

Ebediyet iştiyaki içindeki insan, dünyaya aldanır ve gaflete dalarsa, malının kendisiyle dâimi kalacağını zanneder, onu cenneti kazanmak için kullanacağı yerde, nefsânî arzuları için heba eder.

Yine gafil; kendisinden bir parça olan evladını, Hak yolunda yetiştirip, onu kendi ahireti için de sadaka-I câriye eyleyeceği yerde, onu dünyevi istikbâle hazırlamak iddiasıyla, ahiretten bi haber yetiştirir, hem evlâdının hem kendisinin ukbasını berbâd eder.

Cenab-ı Hak; iki ucu bir bıçak gibi olan nimetleri doğru bir şekilde kullanmamızı arzu etmektedir.
Çünkü pek çok kimse bu nimetleri, elindeki bıçakla ekmek keseceği yerde damarını kesen bir gafil gibi kullanmaktadır. Bu bakımdan bu nimetleri doğru şekilde kullanmamızda, son nefeste düşeceğimiz nedamet halini Cenâb-ı Hak şu âyet-I kerimede bildiriyor:

“….. Rabbim!Beni(ölümümü) yakın bir süreye kadar geciktirsen de, sadaka verip salihlerden olsam!…” (el Münafukun: 10)
“Allah eceli geldiğinde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez. Allah yaptıklarınızdan haberdardır” (el Münâfikun:11)
Son nefeste bu korkulu hale düşmemek için; hayatı, son nefes endişesi icabı olan salih ameller içersinde geçirmek zaruridir. Ahiret endişesi sadece münkir (inkareden) ve gafillere değil, salihlere de lazımdır.

Çünkü âhirette herkes pişmanlık yaşayacaktır. Bu konuda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir gün:
“-Ölüp de pişmanlık duymayacak hiç bir kimse yoktur” buyurmuşlardı.

Ashab-ı kiram:
“-O pişmanlık nedir yâ Rasûlullah? Diye sordu.

Efendimiz:

“-Muhsin (iyi bir kimse) bu hâlini daha fazla artırmamış olduğuna, kötülükedenbir kişi ise, o kötülükten vaz geçmemiş olduğuna pişman olacaktır.” buyurdu. (Tirmizi Zûhd:59)
Fahri Kainat (S.A.V.) Efendimiz bir başka hadis-I şeriflerinde de şöyle buyurmuştur:

“Cennet ehli; başka hiç bir şeye değil, sadece, dünyada Allah’ı zikretmeksizin geçirmiş oldukları anlara hasret ve nedamet duyarlar!” (Heysemî: X, 73-74)
Arsiv

İslaminesil 08 Temmuz 2014 19:09

Cevap: Yazı Dizisi [Son Nefes Endişesi ile yaşamak]
 
Ey insanlar!

Geliniz, dinleyiniz, belleyiniz ve ibret alınız!

Yaşayanölür, ölen fenâ bulur. Yağmur yağar, otlar biter. Çocuklar doğar veana-babaların yerlerini alır. Sonra hepsi de mahvolur gider. Vukuâtınardı arkası kesilmez. Hepsi birbirini takip eder…”

Bizler de, Hakk’ın lutfettiği sayılı nefesleri harcayarak, son nefesi verdiğimiz gün, dünya ve içindeki bütün bağlantılarımızla ya vedâlaşarak ya da vedâlaşamadan ölümle buluşacağız.Fakat Hakk’ın sâdık ve âşık kulları için bu buluşma, belki de ölümdeğil, mes’ûd bir diriliş olacak,
Nitekim Hazret-i Ali -radıyallâhu anh-’ın buyurduğu gibi:

İnsanlar uykudadır. Ölümle uyanırlar…”

Bu itibarla nefsanî duygularımıza ve dünyevî isteklerimize mağlup olmayıp, asıl yaşayışın, hayvânî rûh ile değil, bize Cenâb-ı Hak tarafından üfürülen ilâhî rûh ile olduğunu bilmeliyiz.

Dolayısıyla en fecî ölüm, Hak’tan gâfil olmak, O’nun rızâsını kaybetmektir… Onun için bir mü’min, nasıl yaşayıp nasıl ölmesi îcâbettiğini idrâk etmeli ve îmândan ihsâna ulaşabilmenin eğitiminegirmelidir. Zîrâ peygamberlerin dışında hiç kimsenin ne hâl üzere öleceği ve ne şekilde dirileceği hususunda bir teminâtı bulunmamaktadır. Hâl böyleyken, Yusuf -aleyhisselâm-’ın Cenâb-ı Hakk’a:



ِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
“…(Yâ Rabbî!) Benim canımı Müslüman olarak al ve beni sâlihler zümresine ilhâk eyle.” (Yûsuf, 101) diye ilticâ etmesi, bizler için pek derin bir mânâ taşımaktadır.

su damlası 03 Aralık 2018 20:21

Yani Bu Yaşadığımız Alemi Kainat;

Kimine göre,boş bir hayat,
Kimine göre Yalan, Kimine göre Gerçek,
Kimine göre dert,Kimine göre Deva,
Kimine göre Darlık,Kimine göre Varlık,
Kimine göre meçhul Kimine göre Malum bir alem arz ediyor.


ArO*


SAAT: 19:10

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306