Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   Sayha (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/29418-sayha.html)

EyMeN&TaLhA 04Haziran 2014 10:16

Sayha
 




Haşr-i azamda diriliş bir sesle olacak. İsrafil Aleyhisselam’ın Sur’a üflemesi ile…

“Sadece korkunç bir ses olur. Bir de bakarsın, hepsi birden toplanıp huzurumuza çıkarılmışlardır.” (Yasin 36/53)

“derken (kulakları sağır eden) o şiddetli gürültü (Sûr’a ikinci üfürüş) geldiği zaman” (Abese 80)

“Halbuki o (diriliş), bir tek haykırışa bakar” (Naziat 79 )

Tüm dirilmeler, uyanmalar, uyandırılmalar bir ses ile…

Adetullah kanunları birdir, değişmez. Baharda çekirdeklerin açılması da, şimşeklerin çakması ile, şiddetli bir gürültü ile. Haşirde kabirden kalkış bir ses ile. Kıyametin kopması bir ses ile. Çiçeklerin açılması bile, yüksek olmasa da, bir ses ile. Annenin doğum yapması iki ses ile; biri annenin çığlıkları diğeri bebeğin ağlayarak dünyaya teşrifi.

Geçmişte yaşamış azgın kavimlerin helaki de bir ses ile. Bunun misallerinden: “Sadece korkunç bir ses oldu. Bir anda sönüp gittiler” (Yasin 369)

“Zulmedenleri ise o korkunç ses yakaladı ve yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar” (Hud 117) “(azap) emrimiz gelince, Şuayb’ı ve onunla birlikte iman edenleri, katımızdan bir rahmetle kurtardık. Zulmedenleri ise o korkunç (uğultulu) ses yakaladı da yurtlarında diz üstü çökekaldılar.” (1194) Bunun daha çok misalleri var Kur’an’da.


İnsanın fıtratında derç edilmiş istidatların açılması da bir ses ile. İstidat çekirdekleri bir sesle çatlıyor, açılıyor. Zikrin, Kur’an okumanın sesli olmasının önemi de buraya da bakıyor. Namaz kılarken de en azından kendi işiteceğimiz bir sesle kıraatte bulunuyoruz.

Her bir namazın vakti de bir inkılabın başı ve her namaz vakti ezan ile ilan ediliyor. Kainattakitecellilerin farklılaştığı ezan ile hatırlatılıyor adeta.
Risale-i Nur’ların sesli okunmasındaki tesir bu kanuna da bakıyor. Hele hulus-u kalb ile dinlemek ve ihlaslı bir ağızdan dinlemek bambaşka açılımlara sebep. Fıtratımıza pek çok istidatlar derç edilmiş ve biz bu dünyada istidatlarımızı nemalandırmak için bulunuyoruz. (İşarat’ülİ’caz s.13) Demek bu istidat çekirdeklerinin açılması ve onların zararlardan muhafaza edilmesi bu dünyada en önemli işimiz. Öyle ise bu istidat çekirdeklerinin açılmasına sebep olabilecek sesleri çok çok dinlemeli ve onlara zarar verecek seslerden de kaçınmalı. Elbette istidatlarımızı açacak seslerin başında Kur’an gelmektedir ve Kur’an’ın imanî ayetlerini tefsir eden Risale-i Nur.

Risale-i Nur tahkiki imanı kazandırdığından ve bir nur olan tefekküre alıştırdığından istidat çekirdeklerinin açılmasında rolü çok ehemmiyetlidir. Adeta her kelimesi içimizde bir yerlere dokunur.

Taleplerin, hele ki şiddetli taleplerin bildirilmesi de bir ses iledir. Gecenin sessizliğinde hastaların inlemeler bir şifa talebi değil midir? Denizin ortasında boğulmakta olan kişi “imdat” diye bağırmaz mı? hayat sefinesinde sadece bir dümenci neferi olduğunu unutup hayatın ağır yükünü üstlenenler feryat etmezler mi?

Duyduğumuz, işittiğimiz her bir ses bizde bir şeyleri uyandırıyor. Adeta paydos etmiş bir fabrikanın işlemeye başlaması gibi. Fıtratlara ve mizaçların farklılığına göre bu etki farklı olabiliyor. Bu nedenle kimisi için haram olan sesler kimisi için helal olabiliyor. Mesela işitilen bir müziğin, bir çalgı aletinin kendisinde şehvanî hisleri uyandırdığı kişi için onu dinlemek haram. Aynı müzik ve ses, bir başka insanda ulvî hislerin uyanmasına sebep oluyor ise o kişi için onu dinlemek helal.

“nazar ile niyet mahiyet-i eşyayı tağyir eder”(Mesnevi-i Nuriye s.51)
Türk Sanat Müziğinin eski eserlerinin çoğunda aşkı anlatan eserleri Allah’ı düşünerek dinleyebilirsiniz mesela. Aynı parçaları bir insanı nazara alarak dinlediğinizde ise elbette farklı şeyler uyanacak içinizde.
İşitilen ve söylenen seslerin tekrar edilmesinin ise kuşkusuz derin izleri olacaktır. Mesela bir günde en azından kırk defa Fatiha Suresi’ni okumak fıtratımızdaki hangi çekirdekleri açıyor? Tesbihatta otuz üçer defa tekrarlanan kelimat-ı mübareke nerelerimize dokunuyor ve fıtratımızdaki hangi istidatların açılmasına sebep oluyor?

Madem söylediklerimiz işittiklerimiz bizde bir şeylerin açılmasına sebep oluyor, öyle ise ne dinlediğimize ve ne söylediğimize çok dikkat etmeli. Olumsuz kelimeleri dilinden düşürmeyen insanların simalarına ve sürekli olumlu ve müspet cümleler kuran insanların simalarına dikkat etmek, söylenen ve işitilenlerin insanın fıtratına nasıl tesir ettiğini anlamamıza yardımcı olur.
Çok zikreden insanları simalarından bilebilirsiniz. Namaz kılan ve kılmayanların simaları ayrı ayrıdır. Hatıralarda geçer; trende bir Ağabeye ihtiyar bir adam “sen nereden geliyorsun, kimi ziyaret ettin” diye sorar. Ağabey, Bediüzzaman hazretlerini ziyaretten geliyordur. Demek nazar da ses de insanda değişimlere sebep oluyor.

“Sohbette inikas ve insibağ vardır.” (Yirmi Yedinci Söz)

Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam’ın sohbetinde bulunan bu inikas ve insibağ, derecesine göre Allah’ın anıldığı, Resulünün öğretilerinin paylaşıldığı her sohbette vardır. Risaleler hem ilim, hem ibadet, hem zikir hem de tefekkürdür. Okunan kelimeleri insanda işlediği, fıtrattaki çekirdekleri çatlattığı gibi imanî meselelerini tefekkürü de insanda farklı açılımlara sebep olur.

Öyle ise işittiğimiz sesler konusunda çok seçici olmalıyız. Zira hepsi içimizde bir şeyleri açmakta ve bazı duygularımızı harekete geçirmekte. Elbette reklamlarda ve dizilerde kullanılan seslerin bizde olumlu bir şeyleri harekete geçirmediğini söylemeye gerek bile yok. Veya alış-veriş merkezlerindeki müziklerin satın alma hırsını tetiklediği de bilinen bir gerçek.

Eğer işittiklerimiz konusunda seçici değilsek anlam veremediğimiz davranışlarımız da çoğalacaktır. “şimdi neden bunu yaptım ki” diye düşünüp dururuz. Bunu düşündüğümüz noktalarda bakabiliriz, “ben bugün ne dinledim, kimlere kulak verdim?”

Televizyonlarda tartışma programlarının çok revaçta olduğu dönemler, sokaktaki insanların da aynı o birbirine sataşan tartışmacılar gibi konuştuklarına şahit olmuşsunuzdur. Ya da seçim öncesi yaşanan kavgaların herkesin diline ne tarz cümleler doladığına…

Evet bu asrın çarşısında siyaset ve dünya hayatının temini en çok ehemmiyet verilen meseleler. Yalan ve doğruluk arasındaki çizgi çok ince, aynı ağızdan hem yalan hem doğru çıkabiliyor. Eğer müseylime-i Kezzab şu gün gelse “bu yalancıdır” diye açıkça diyemeyebilecek bir haldeyiz. Bu umumi havadan herkes hissesini alıyor, zira hava sayfasına ekilen kelime tohumları meyveler veriyor. Havaya salıverilen her bir yalan, kin ve nefret kokan, düşmanlık işmam eden her bir kelime sümbülleniyor. Bu nedenle nefes almak isteyen ruhlar Allah’ın zikredildiği mekanlara müncelib oluyorlar. Bulundukları mekanlarda Allah kelamını ve Allah’tan bahseden kelimeleri çoğaltmaya gayret ediyorlar.

Risale-i Nur’da üç aylar geçtikten sonra manevi havanın bozulduğu ve az çok herkesin bundan etkilendiği ve Nur Talebelerinde de bu dönemlerde geçici bir fütur gelebileceğinden bahsediyor Bediüzzaman Hazretleri. Demek üç aylarda ve hususen Ramazanda manevi hava temiz oluyor. En çok Kuran okunan, camilerin en çok dolu olduğu ayda elbette manevi hava temiz oluyor çünkü bir harfi en az on cennet meyvesi veren Kur’an kelimeleri hava tarlasına ekiliyor.
Bu umumî alem içinde her birimizin hususî bir alemi var. Öyle ise gelin hususî alemlerimizin havasını temiz tutalım. Mübarek kelimeleri bulunduğumuz ortamlarda hava tarlasına ekelim. Hava tarlası o kadar verimli o kadar verimli ki bir anda ektiğimiz bir tohumdan hiç zaman geçmeden anında sümbüllenmiş, meyve vermiş bir ağaç çıkabilir ve çıkıyor da. Bir yandan bu mübarek kelime tohumlarını ekerken bir yandan da ayrık otlarına müsaade etmeyelim. Şevk kıran, moral bozan, yaşama sevincimizi azaltan ve hayatla bağlarımızı zayıflatan kelimelere yol vermeyelim ki ağzımızdan çıksın. Elbette alışkanlıkları terk etmek kolay değil. Bunun en etkili bir yolu da böyle olan insanlar ile bir arada bulunmak. İnsan duya duya alışır ve kendisi de olumlu cümleler kurmaya başlar.

Bunu başarmanın bir yolu da Risale-i Nur’ları devamlı okumaktır. Risalelerde şevk kıracak bir cümle bulamazsınız “şevk-i mutlak”ı esas alır. Her cümlesi eyleme, pozitif eyleme teşvik eder. Kendi olumsuz bakış açımızla yanlış mana verdiklerimiz müstesna.

İçinde bulunduğumuz üç ayların güzel havasından daha dolu dolu solumak ve bu güzel havaya sürekli katkıda bulunmak bizi kendimize getirecektir.


alıntıdır

Afife ARTIK

risale haber


SAAT: 14:08

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306