Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Makale ve Köşe Yazıları (https://www.forum.medineweb.net/516-makale-ve-kose-yazilari)
-   -   İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ? (https://www.forum.medineweb.net/makale-ve-kose-yazilari/9768-ilahiyatci-kadin-ile-erkegi-ayni-sartlarda-calistirmak-adalet-midir.html)

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 13:00

İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
Kadın ile erkek yaratılış olarak bazı farklılıklar arzettiği için aynı şartlar altında çalıştırılması açık bir adaletsizliktir. Erkeğin kas kuvveti kadına göre çok fazladır. Kadın da erkeğe göre çok nazik ve duygusaldır.
Mesela 100 kg lik bir yük taşınacak; "Bunun 50 sini kadın 50 sini erkek taşımalı ki eşitlik olsun" demek ne kadar adaletsizliktir.


İngiliz Kraliyet ordusunda , kadın erkek tüm askerlere aynı eğitim proğramının uygulanması kraliyet ordusu fizikçilerinden Yarbay Ian Gemmel i : "Fırsat eşitliği adı altında kadın askerler eziliyor ", diye isyan ettirir. Erkek askerlerin eğitimi sırasında yaralanma oranı yüzde 1.5 iken , kadınlarda bu oran yüzde 11.1lere kadar çıkmaktadır. Yarbay Gemmele göre bunun nedeni : Kadın kas ve kemik yapısı erkeklere göre daha zayıf. Aynı eğitim kadın bedeninde erkeklere oranla % 39 daha fazla baskı oluşturuyor. Belirli kas olgunluğuna ulaşmak için erkek askerlerin 3 ay çalışması yeterli iken , kadınların 6 ay çalışması gerekir. Bu kadın askerlerden 40 tanesi ordu'yu " bize fazla yükleniliyor " diyerek mahkemeye başvururlar ( The Sunday Times :10.03.2002)


Öyleyse kadın ve erkek yapılarına uygun işlerde çalışmalıdır. Aynı şartlarda çalışmaları adaletsizliktir. Nasılki okullarda çocukları ilgi ve yeteneklerine göre yönlendirip çalıştırmak mantıklıysa kadın erkek için de bu geçerlidir.


Kadının vücut görünümü erkeğin cinsel duygularını çabuk canlandırabileceğinden kendisinden kas kuvveti olarak çok daha kuvvetli olan erkek tarafından saldırıya uğrama riski daha fazladır. Gerçek böyle iken bir kadın ile bir erkeğin kapalı bir büroda yanlız çalışmaları kadına bir adaletsizliktir. Çünkü kadının cinsel tacize yada saldırıya uğrama riski vardır. Erkeğin ise yoktur. Bu durumun yaşanmış örnekleri dünya çapında istatistiğe vurulsa çok daha net görülecektir. Arada bu risk eşitsizliği varken böyle bir uygulamayı adalet, eşitlik yada kadın hakları adı altında savunmak yapılan yanlışı bu kelimelerle gizlemek anlamına gelir.


Çalışan kadınların çocuklarının psikolojik olarak ilgi eksikliğinden dolayı sorun yaşadıkları bilinen bir gerçektir. Herkes çevresinde bunu net olarak görebilmektedir. Bu da ileride sorunlu insanların yoğunlukta olacağı bir toplum yapısını ortaya çıkaracaktır.


Bütün bunlarla beraber kadınların çalıştırılabileceği alanlar bulunmaktadır. Mesela ana sınıfı öğretmenliğini erkeklere yaptırmak ne kadar mantıksızlıktır. Aynı bunun gibi bazı işler de vardır ki kadının yapması mantıksızlıktır. Fakat bu çalıştırma olayı kadının biyolojik, psikolojik, ve toplumsal gerçeklerini çiğnemeyecek şekilde düzenlenmesi gerekir. Yoksa "Erkeğin yaptığı her işi kadın niye yapmasın, her alanda kadın boy göstermelidir" vb. sloganvari sözler ne gerçekle ne bilimle ne de adaletle uyuşan sözlerdir...


Syglr...EKİM/2005

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 13:09

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
evela dinimizin görüşünü aldıktan sonra tezlerinizi bilimsel doğruluğunu tartışalım istersen;
Kadın ile erkeğin eşit olduğu ve olmadığı noktalar vardır. İnsan olması açısından ve Allahın huzurundaki derecesi açısından düşünülecek olursa kadın erkek bütün eşittir.


“Rableri onlara şu karşılığı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden, hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim...” (Ali imran 195)


buraya kadar sorun yok...yani eşitlik anlamında her ikiside insandır.elmanın yarısıdır..ikisi bir bir bütündür.
Fakat biyolojik olarak kadın ile erkek arasında farklar bulunduğu gözle görülen açık bir gerçektir.


Bu biyolojik farklılık doğal olarak haklarındaki hukuksal düzenlemeleri de şekillendirecektir.
Aralarındaki bu biyolojik farkı göz önünde bulundurmadan hukuklarını belirlemek doğal gerçeklerini görmemezlikten gelmek demektir.


Mesela gerçekleşen cinsel ilişki sonucunda oluşacak faturanın yüzde yüzünü kadın çekmektedir.
Dolayısıyla kadının haklarının bu konuda çok iyi korunması gerekir.


Kadın erkek eşittir deyip erkeğin yaptığı bütün işlere kadınları da sürmek adaletsizliktir.
Kadın ile erkek arasındaki başlıca biyolojik farkları ise şu şekilde sıralayabiliriz;


*Erkeğin kas kuvveti kadınınkinden 30 kat fazladır.
*İlgi alanları genel olarak farklıdır. çocukken bu daha net belli olur.
*Kadın her ayın 5-10 günü rahatsız olarak geçirir.
*Cinsel ilişki sonrası doğacak sonuç kadın için erkeğe göre çok daha ağırdır.
*Çocuğu olduğu zaman kadının lohusalık rahatsızlığı ve çocuğu emzirme gibi doğal yükümlülükleri bulunması.
*Kadın doğal görünümü ile erkeğin cinsel duygularını çabuk uyandırabileceğinden kendisinden daha güçlü olan karşı cins tarafından saldırıya uğrama riski erkeğe göre çok fazladır.
*Kadınlar genel olarak daha duygusaldır. Karar verirken duygularına yenik düşme ihtimali daha fazladır.


Kadın ile erkek arasındaki bu biyolojik farklılık doğal olarak toplumsal yaşantıya da yansıyacaktır.


Kadın ile erkeğin hukukları belirlenirken bu farklar nazara alınmalıdır. Bütün bunları göz önünde bulundurmadan "kadın ile erkek eşittir erkeğin her yaptığı işi kadın da yapabilir" demek doğru gibi görünen ya da bir açıdan doğru olan bir sözün arkasında birçok yanlışı saklamak anlamına gelmektedir.
dikkat edilmesi gereken tek nokta eşitlik ile adaleti karıştırmamaktır


syglr...

Emekdar Üye 21 Şubat 2009 13:17

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
Kadının toplumdaki yeri konusunda, dünyanın hemen her ülkesinde asırlardan bu yana süregelen tartışmalar kuşkusuz her toplum için tanıdıktır.
Kadının toplumdaki statüsü, aile hayatındaki önemi, çalışıp çalışamayacağı gibi birtakım sosyal konular yıllardır dünya gündeminde önemli bir yer tutmaktadır. Oysa bir Müslüman için, kadının toplumdaki yeri çok belirgindir ve gerçek İslam ahlakının benimsendiği bir toplumda böyle bir tartışmanın yaşanması mümkün değildir.
Çünkü İslam'da kadın ile erkek eşittir. Kadın ve erkek elbette ki fiziksel anlamda birbirlerinden farklı yapılara sahiptirler. Ancak kadının fiziksel olarak, erkeğe oranla daha güçsüz olması, onun toplum içerisinde erkekten daha az değer görmesi için bir sebep değildir. İslam ahlakına göre, asıl önemli olan bir insanın kadın ya da erkek olması değil, Allah'a derin bir iman ve Allah korkusuyla bağlanmış olmasıdır. Allah'ın emir ve yasaklarına titizlikle uyması, Kuran ahlakını en güzel şekilde yaşamaya çalışmasıdır.
Allah Katında asıl değer görecek olan kişinin bu özellikleri olacaktır. Allah Kuran'da kadın olsun erkek olsun iman eden bir kimsenin sahip olması gereken özellikleri şöyle açıklamıştır: Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resulü'ne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. (Tevbe Suresi, 71)

NUR 21 Şubat 2009 13:44

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
Aslında toplumda kadının üstlendiği misyon erkeklere göre daha fazla....

kadın en başta bir anne, bir eş, bir ev hanımı, bir öğretmendir.Bunlar başlı başına bir meslek, bir uğraştır zaten..

İslamın toplumu yetiştirme, eğitme, ve ailedeki bir çok sorumluluklar yüklediği kadının fıtratı gereği başka işlerde çalışması ona ağır gelebilir.çok hanım tanıyorum, çalışıyor veya çalışmak zorunda hem ev hem iş hem çocukları hem eşi, hayatta bin parça olmuş.yani yükü ona ağır gelmeye başlamış.

Ne yazık ki modern dünya şartlarına göre ihtiyaçların , lüxlerin daha fazla artması sebebiyle kadınlar iş hayatında daha aktif olmaya başladılar.Zaruriyete bir şey demiyorum, eşi sakat mesela merdiven siliyor hanım, buna ne diyebiliriz?

Ama sırf keyfi veya kendini ispatlamak amacıyla yola çıkmış insanlar en büyük zulmü kendilerine yaparlar.

Bu görüşlerimin yanında kadınların, kadın doğum uzmanı, hemşirelik gibi sağlık alanlarındaki mesleklerde ;ana okulu öğretmeni, herhangi bir branşöğretmeni, din öğretmeni gibi eğitim alanındaki mesleklerde yer almaları gerektiğine de inanıyorum.

saygılar..

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 13:49

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
herşeyden evvel defalarca söylediğimiz gibi tarihteki kadın ve islamın kadın konumu hakkında başlayalım isterseniz.


ondan sonra tek tek inceleyelim kadın hakkındaki sorunlara...


Yahudilerin her sabah ettikleri dua şudur:


"Ezeli İlahımız, kainatın kralı, beni kadın yaratmadığın için sana hamd olsun."
,

Son günlerin konusu:


"İslamiyetin kadına değer vermediği..."


Bu hükme dört elle sarılan kışkırtıcılara tavsiye... İnsan evladı iseler "Böyle bir dua yoktur" desinler.
Bekliyoruz.


Batı medeniyeti, Eski Yunan telakkileri üzerinde yeşermiştir. Avrupalı, her alanda Yunan düşüncesini temel alır.


Yunanlı, kadına köle muamelesi yapardı. Kocaların, kadınları istediği zaman dövme hakkı vardı. Bu kadarla kalsa iyi. Karısını başka birine hediye etme hakkı da vardı. Kadına miras yasaktı.
Belki merak edip incelerler diye hatırlattık.


...


Gene Eski Yunanda, yani Batı hayranlarınca medeniyet beşiği zannedilen Yunan'da en büyük küfür, birisine "kadın" diye hitap etmekti.


Kadın, bütün rezilliklerin anası sayılıyordu. Hesiodos şöyle der: "Zeus, kadınları erkeklere baş belası olarak yarattı. O kadınlar ki işleri güçleri kötülüktür."


Yunanlı kadının kötü olduğuna o derece inanmıştı ki, erkek erkeğe beraberlik ve homoseksüellik alıp yürüdü. Profesör Dr. Salih Akdemir bu konuda şunları yazıyor: "Günümüz sapıklarının el kitabı durumunda olan "Ziyafet" adlı eser ünlü filozof Eflatun'a aittir."


...


Hristiyanlıkta da kadın; kötülüğü, şeytana uymayı, ayartıcılığı temsil etmekte...
Karı koca beraberliği bile günahların en büyüğü. Aziz Augustin'e göre, bir adamın karısı ile bir fahişe arasında fark yok...


Meşhur İlahiyatçı İskenderiyeli Climent bu mevzuda edilecek lafların en berbatını söylemiş, şöyle diyor:
"Kadın, kadın olmaktan ötürü utanmalıdır..."
İlerici kadınlar, nerdesiniz?
Avrupai hanımlar, nerdesiniz?


...


Bugün Katolik kiliselerindeki evlenme merasimlerinde papazın okuduğu dua şöyledir:
"Günahla düşmüşüm annemin karnına, günah işlemiş annem bana gebe kalırken..."


Fir'avunlar döneminde kadına hiç itibar yoktu. Kadın demek köle demekti.


Acaba kimi dinlesem, kime, hangi görüşe ve "izm"e hayran olsam diye çırpınan şu bizim enteller kendilerine gelmeli.


İslam'ı tam bilmeden İslam aleyhine yazıp çizmek evvela bilgi ve görgü eksikliği, sonra da hainliktir.


''Batı dünyasında kadın... Hristiyanlıkta, Musevilikte kadın..."


Bunlar incelenmeden, Avrupa medeniyetinin lokomotifi Eski Yunan'ı tanımadan İslam’ın kadına verdiği değeri anlamak güçtür.


Pek sayın ilericiler patavatsızlığı "araştırma" sanıyorlar.
Diğer kültürler ve dinler incelenmeden, kıyasa gidilmeden varılacak hükümler değersizdir, komiktir.


...


Avrupa uzun süre "Kadının ruhu var mı, yok mu?" diye tartıştı.
Şimdi lütfen bir de şu ayetlere dikkat:


"Erkek, kadın, inanmış olarak kim iyi iş işlerse ona hoş bir hayat yaşatacağız"... (En Nahl suresi 97. ayet.)
"Ben sizden erkek ya da kadın olsun çalışan hiç kimsenin amelini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz."... (Al-i İmran suresi 95. ayet.)


...


Avrupalılar, "büyücüdür" diye 2 milyon civarında kadın öldürdü.


Beğenmedikleri kadınların el ve ayaklarını bağlayıp suya atıyorlardı. Batar ise, bu onun büyücü olduğunu gösteriyordu. Batmaz ise gene büyücüdür. Çünkü su onu reddetmektedir...


Bir Avrupalı hakim, 20 bin (evet, yirmi bin) kadını ölüme mahkum ettiği için senelerce övünmüştür...
...


syglr

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 13:52

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
Çoğu zaman, eşitlik mefhumunun, adaletle karıştırıldığını görüyoruz. Eşitlik, iki şeyin her yönden denk olması demektir. Adalet ise, her hak sahibine hakkını vermek ve haksızları cezalandırmak şeklinde tarif edilir.


İnsana iki, koyuna ise dört ayak verilmesinde bir eşitsizlik vardır ama adaletsizlik yoktur. İnsana böylesi, koyuna da öylesi yaraşır...


Mutlak eşitlik, yâni her şeyin her yönüyle birbirinin aynı olması adalete zıttır.
İnsanların sanatlarına bir göz atalım:


Bir şair, kasidesinde her harfi kelimenin tamamını dikkate alarak yazar. Her kelimeyi, şiirin bütününü nazara alarak yerleştirir. Her mısraı da şiirin tümünü gözeterek kaleme alır.


Burada mutlak eşitlik değil, adalet söz konusu... İlk mısra başa düşer, son mısra arkada kalır, ama hepsi aynı gayeye hizmet ederler.


Bir fabrikatör, fabrikasının büyüklüğünü, bölmelerini, motorlarını, kazanlarını, tâ en küçük cıvatasına varıncaya kadar her şeyini hikmet ve adaletle tanzim eder. Ve ortaya mükemmel bir fabrika çıkar. Mutlak eşitlik bu nizamı harap eder...


Bir ressam da öyle değil mi? O, çizdiği her bir tabloda her deseni yerli yerine oturtur. Renkleri, şekilleri mutlak eşitlikle değil, adaletle taksim eder. Neye ne yakışırsa onu onunla boyar. Kime ne münasipse ona o şekli verir. Ve ortaya harika bir eser çıkar...


Cenâbı Hakkın şu âlemdeki icraatı da eşitlik üzerine değil, adalet esasına göre cereyan ediyor.
İnsanlar arasında mutlak eşitlik olsaydı her şeyden önce, anne, baba ve evlât kavramlarından söz edilebilir miydi? Bütün insanların, bütün yönleriyle eşit olmaları halinde artık ortada toplum hayatı diye bir şey kalmaz. Bu faraziye ile, ne peygamber (as.), ne ümmet, ne kumandan, ne nefer, ne baba ne evlat, ne işveren, ne işçi, ne öğretmen ne talebe kalır. Bilmem böyle bir cemiyet hayatı düşünülebilir mi?


Diğer varlıklara da bir göz atalım: Mutlak eşitlik olsaydı ne yer kalırdı, ne de gök!.
Şimşek çakıyorsa, bulutların elektrik yüklerinin aynı olmadığındandır.


Ruhumuzla bedenimizi düşünelim. Mutlak eşitlik olsaydı hangisi hangisine hükmedecekti? Organlarımızın hepsi el yahut tamamı kalp olsaydı hayatımızı sürdürebilir miydik?..


Serçe ile kedinin eşit olmadıkları mâlûm. Ama, her ikisinde de ilâhî adalet bütün berraklığı ile okunmakta... "kedilik" mahiyeti neyi gerektiriyorsa, ruh hâletinden, diş ve tırnak yapısına, vücut çevikliğine kadar hepsi adaletle verilmiş; hiçbir şey noksan bırakılmamış.


Aynı şekilde, "serçelik" mahiyeti de neyi icap ettiriyorsa, ona da o kabiliyetler ve o vücut yapısı eksiksiz takdim edilmiş.


İşte adalet budur. "Niçin o serçe oldu, bu kedi?" diye bir soru sormaya kimsenin hakkı yoktur. Sorulursa, "Allah böyle olmasını istemiştir."diye cevap verilecektir. Aksini irade etseydi o soru yine sorulacaktı.
Kaldı ki, ne o serçe, ne de o kedi, başka bir âlemde imtihana tâbi tutulmuş değiller. Tâ ki, başarılarına karşılık, kendilerine verilen hayat makamını az bulsunlar. Onlar daha düne kadar, yokluk karanlıklarında Allah’ın lütfunu gözlemekteydiler. Hiçbir hakları yokken Cenâbı Hak onlara, şu hazır bedenlerini ve ruhlarını ihsan etti. Onlar da bunu şuurlu bir şekilde biliyormuşçasına, hallerinden memnun olarak sürdürüyorlar hayatlarını. Ruhlarında, kadere itirazın zerresi dahi bulunmuyor.


işte kadın erkek aşitliğini bu anlamda anlamak lazım bence...


devam edeceğiz...
İLAHİYATÇI

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 13:57

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
Yahudi ve Hıristiyanların inancı olan, kadının lanetli olduğu görüşünü İslâmiyet reddetmiştir.


Cahiliye adetlerinden biri olan kız çocuklarının diri diri gömülmesini şiddetle yasaklamıştır.


"Ey insanlar ve ey ashabım, size kadınlar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim.
Onlar sizin hayat ortağınızdır. Allah'ın size bir emaneti olan bu kadınlarla aile yuvası kuruyorsunuz.
Onların sizin üzerinizde hakları ve sizin de onlar üzerinde haklarınız mevcuttur. Bunlarla iyi geçinmek en önemli borcunuzdur. Ey insanlar, tebliğ ettiğim bu sözlerimi de iyi anladınız mı?"hz.Muhammed(sav)


Yine bir hadisinde de :


"Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkunuz. Onların hak ve hürriyetlerine tecavüz etmekten sakınınız. Zira siz onları, Allah'ın emaneti olarak aldınız."


Kadının Fiil Ehliyeti:


İslâm Hukukunda kadın tam fiil ehliyetine sahiptir. Kendi şahsi malları üzerinde mutlak tasarruf hakkı mevcuttur. Her çeşit medeni hakları iltizam ve iktisap edebilir.
Ayrıca çocuğun, erkek ise yedi yaşına kadar, kız ise evleninceye kadar terbiye velayeti de kadına verilmiştir.


Kadın, DİNE ve AHLAKA VEDE BÜNYESİNE ters düşmeyen her çeşit mesleği icra edebilir.


İslâm toplumunda eğitim ve öğretimin çok önemli bir yeri vardır. Kadın en mükemmel terbiyecidir. Çocukları asıl yetiştiren ve terbiye eden kadındır. Terbiyecinin eğitim ve öğretimden mahrum kalması asla düşünülemez.


SYGLR

Emekdar Üye 21 Şubat 2009 13:57

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
Ona bakarsanız islam kadınlara en büyük hakları sağladı.ama günümüz şartlarında cahiliye döneminde diri diri toparağa gömülen kızlar bugün farklı şekillerde ve daha büyük bir oranda diri diri toprağa gömülmekte kendi hayatımıza islami değerleri tam hakkıyla yerleştirmedikçede aynı şekil cahiliye düzeni içinde devam eder.

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 14:02

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
asıl konumuza dönelim sayın arkadaşlar ...

Kadın - erkek eşitliği söz konusu mudur?

Eğer, "hukukî açıdan" soruluyorsa, cevap olarak "evet" diyebiliriz.

Eğer, her hususta denilirse, o zaman, bu soruya cevap vermeye gerek kalmayacaktır.

Zira, cevabı sorunun içindedir. Madem ki, iki ayrı cinsten söz ediliyor. Öyleyse mutlak eşitlik nasıl düşünülebilir?

Kadınla erkeğin eşit oldukları sahalar bulunduğu gibi, erkeğin kadını çok gerilerde bıraktığı, yahut onun çok gerisinde kaldığı sahalar da mevcut.

Onun için, meseleyi sadece bir tek madde çözümlemek mümkün değil.
Şayet, "Kadınla erkek arasında iyi insan, üstün insan olma noktasında bir fark var mıdır?" diye sorulursa o zaman şunu hemen belirtmek isteriz:

Hakimiyet başka, üstünlük ve fazilet daha başkadır. Bu ikincisinde hemen çalakalem şu yahut bu üstündür, demek çok zordur. Çünkü, kadın olsun erkek olsun, her insan Allah ın kuludur.

O, hangi kulunu üstün tutuyor, daha çok seviyorsa ve hangi kulundan razı ise üstünlük ancak onundur. İlahi ferman olan Kurana baktığımızda, üstünlük ölçüsü olarak, karşımıza cinsiyetin değil takvanın çıktığını görüyoruz.


Evet, Allah indinde üstünlüğün ölçüsü takvadır

Nedir takva? En kısa ifadesiyle Allah tan korkmak, günahlardan sakınmak, Onun razı olmadığı hareket, tavır, hal ve sözlerden uzak durmak.

Onun rızasına ermeyi en büyük maksat bilip, bunu kaybetmekten son derece korkmak. İşte, kim böyle yaparsa üstün insan, faziletli insan odur. Bu noktada cinsiyete itibar edilmemiştir.

Takva dendi mi hemen salih ameli hatırlıyoruz. Salih amel, yani, hayırlı, güzel işler görmek. Onda da cinsiyete itibar edilmiyor.

Mesela okunan her Kur an harfine karşılık on sevap verilmişse, bu bütün insanlar için böyledir. Kadına daha az, erkeğe daha çok sevap söz konusu değil.

Soruyu bir de psikolojik yönden ele alabilir ve şöyle sorabiliriz: Kadınla erkek arasında psikolojik yönden farklılık var mıdır?

Bu soruya hiç tereddüt etmeden elbette diye cevap veririz. Kadınla erkek arasındaki psikolojik farklılık kendini çocukluk çağından itibaren göstermeye başlar.

Erkek ve kız çocukların oyuncakları farklıdır. Bir kız çocuğu en çok oyuncak bebekleri sever. Henüz evlilik nedir bilmediği o yaşlarda, bebeklerini bağrına basar, öper, elbiselerini değiştirir, beşikte sallar ve uyutur. Günün büyük bir kısmını onlarla geçirir.

Erkek çocuk ise, taksi, uçak, tabanca gibi oyuncaklara daha fazla rağbet gösterir.
Bu çocuklar büyüdüklerinde bu defa, sohbetleri değişir. Erkeklerin toplantılarında daha çok, iş hayatı yahut politika konuşulurken, kadınlarda ön sırayı ev eşyaları ve örgüler alır.

Kabiliyet yönünden de iki cins arasında bariz bir fark var.
Erkek, terkip ve tahlilde, kadın ise taklit ve ezberde daha ileri....

Bir misal ile anlatmak gerekirse; erkek bir mimari eseri ortaya koymakta, onun bütün bölümlerini güzelce yerleştirmekte, kadından daha ileri...

Kadın ise, o eserin herhangi bir bölmesini ince nakışlarla süslemekte erkekten çok daha hassas.
Erkek dış aleme daha açık. Şefkatte kadından geri, ama teşebbüs kabiliyetinde ileri.

Kadın ise erkeğe nispeten daha içe dönük. Bunun en büyük faydası, yavrusuna ve yuvasına göstereceği ihtimam.

Bu iki cinsin zafiyetleri de farklılık gösteriyor: Erkekte, tahakküm ve baskı hastalığı mevcut.
Kadında ise, gösteriş ve desinler belâsı.:))

Kadının en bariz bir özelliği de hassasiyetidir. Buna "teessürilik" deniliyor. Kadın, çevreden etkilenmekte erkekten daha hassas. Dolayısıyla, telkine kapılmaya, aldatılmaya ondan daha müsait.

Kadında sezgi gücü, erkekten çok kuvvetli. Değişikliğe ondan daha çok ihtiyaç duymakta, yenilik ve heyecana daha açık. Vücut büyüklüğü itibariyle ve güç ile kuvvet yönünden, kadın erkekten genellikle daha geri.

Bunun neticesi olarak, sığınma ihtiyacı kadında kendini daha fazla hissettiriyor. Ama bazılarında bu ihtiyaç, aşağılık kompleksine dönüşüyor;

bu da erkeklik kompleksi olarak kendini gösteriyor.

Kadın, hayat arkadaşına (ona nispetle) daha çok bağlı. Ondan daha vefalı. Dünya sevgisinde erkekten çok ileri.


Kadını bu psikolojisi içinde değerlendirmek ve onun erkekleşmesine değil, ideal bir kadın olmasına çalışmak gerekir.

Etrafımıza şöyle bir göz atalım. Bütün canlılarda bedenler ve ruhlar arasında mükemmel bir uygunluk var.
Ceylan ruhunu, aslan bedenine sokmak ve onu aslanca davranmaya zorlamak, en başta o sevimli ruha zarar verir. Her kükreyişte ruhundaki letafetten birazını kaybeder; her hamlede kendi öz güzelliğinden bir parçayı harap eder. Kadın ve erkek eşitliği diyerek kadını erkekçe davranışlara itmek de en başta kadına zarar verir.
Aslında, bu vadide gösterilen kasıtlı ve yoğun faaliyetler, bir bakıma hiçbir şeyi değiştirememiştir.

Maalesef, kadına lâyık olduğu yeri bir türlü veremedik.

Ya onun rızkı bize bağlıymışçasına, kendisine aşırı derecede hükmetmeye kalktık,
ona haksız muamelelerde bulunduk, yahut, kendisine çok fazla fırsat verdik, onu erkekliğe heveslendirdik ve mahvettik.

SYGLR

AŞK'ÜL İSLAM 21 Şubat 2009 14:16

Cvp: İLAHİYATÇI / KADIN İLE ERKEĞİ AYNI ŞARTLARDA ÇALIŞTIRMAK ADALET MİDİR ?
 
Alıntı:

MEVLÜT HÖNÜL Üyemizden Alıntı
Ona bakarsanız islam kadınlara en büyük hakları sağladı.ama günümüz şartlarında cahiliye döneminde diri diri toparağa gömülen kızlar bugün farklı şekillerde ve daha büyük bir oranda diri diri toprağa gömülmekte kendi hayatımıza islami değerleri tam hakkıyla yerleştirmedikçede aynı şekil cahiliye düzeni içinde devam eder.


Tespitin SÜPER ÖTESİ mevüt agabey !!!
Bugünki gençler farklı ve modern (!!!) bir şekilde diri diri toprağa gömülmekte !!!
Bir ara ilahiyatçı hocam bir yazısında demişti ki; Resullah'a hitaben.. ''

asrı saadette diri diri TOPRAĞA GÖMMEKTEN kurtardığın çocukları, bu zalim asır diri diri cehenneme gömüyorlar:cehaletle,uyuşturucuyla,dinsizleştirmek le,tinerle,

afyonla,eroinle,fuhuşla,din düşmanlığıyla…. Ebu cehilin öldürdüğü çocuk masum idi ve cennete gidiyordu.ama bunların öldürdüğü çocuklar cehenneme gidiyor!!!!ebu cehilin, firavunun öldürdükleri daha şanslı!!!çocuklarımız mahşer gününde ey zalim anne babalar ben firavunun öldürdüğü çocuk kadar bile şanslı olamadım, katiller diyecekler!!!!!!!.İMDAT YA RESULLALLAH(SAV)……..


Allah Sana Rahmet Etsin Canım Hocam.. Mekanın cennet olsun en sevdiklerinle birlikte inşallah...


SAAT: 17:58

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306