Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Şiirler ve Şairler

Konu Kimliği: Konu Sahibi emin1905,Açılış Tarihi:  30 Ekim 2007 (16:28), Konuya Son Cevap : 30 Ekim 2007 (17:06). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 30 Ekim 2007, 16:28   Mesaj No:1
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:emin1905 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 426
Üyelik T.: 14 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 19
Konular: 12
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kocakarı ile Ömer

Kocakarı ile Ömer

Yok ya Abbâs'ı bilmeyen, kimdi?...

O sahâbîyi dinleyin, şimdi:



"Bir karanlık geceydi pek de ayaz...

İbni Hattâb'ı görmek üzre biraz,

Çıktım evden ki yollar ıpıssız.

Yolcu bir benmişim meğer yalnız!

Aradan geçmemişti çok da zaman,

Az ilerden yavaşça oldu iyân,

Zulmetin sînesinde ukde gibi,

Ansızın bir müheykel a'râbî!

Bembeyaz bir ridâ içinde garîb,

Geliyor muttasıl mehîb mehîb.

Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;

Durmadan karşıdan selâmlaştık.

Düşünürken selâm alan sesini,

O heyûlâ uzandı tuttu beni:

Bir de baktım, Ömer değil mi imiş?

- Yâ Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iş?

- Şu mahallâtı devre çıkmıştım...

Gel beraber, benimle, üç beş adım.







Ne sadâ var, ne bir yürür bîdâr;

Uhrevî bir sükûn içinde civâr.

Ömer olmuş gezer, sıyânet-i Hak...

Şu yatan beldenin huzûruna bak!

O semâlar kadar yücelmiş alın,

Çakarak sînesinden âfâkın,

Bir zaman sönmeyen nigâhıyle,

Necm-i sâhirde sanki bir hâle!

Duruyor her evin önünde Ömer,

Dinliyor bî-haber içerdekiler

Geçmedik en harâb bir yapıyı,

Yokladık sağlı sollu her kapıyı.

Geldik artık Medîne hâricine;

Bir çadır gördü, durdu kaldı yine.







Ocak başında oturmuş bir ihtiyarca kadın.

"Açız! Açız!" diye feryâd eden çocuklarının,

Karıştırıp duruyorken pişen nevâlesini;

Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:

- Durunda yavrularım, işte şimdicek pişecek...

Fakat ne hâl ise bir türlü pişmiyordu yemek!

Çocukların yeniden başlamıştı nâleleri...

Selamı verdi Ömer, daldı âkıbet içeri.

Selamı aldı kadın pek beşûş bir yüzle.

- Bu yavrular niçin, ey teyze, ağlıyor, söyle?

- Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...

- O halde, neden

Biraz yemek komuyorsun?

- Yemek mi? Çömleği sen,

Tirid mi zannediyorsun? İçinde sâde su var

Çakıl taşıyla beraber bütün zaman kaynar!

Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.

- Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, ya dayın...

Tek erkeğin de mi yok?

- Hepsi öldü... Kimsem yok.

- Senin midir bu küçükler?

- Torunlarım.

- Ne de çok!

Adam, Emîre gidip söylemez mi hâlini?

- Ah!

Emîre öyle mi? Kahretsin an-karîb Allah!

Yakında râyet-i ikbâli ser-nigûn olsun...

Ömer, belâsını dünyâda isterim bulsun!

- Ne yaptı, teyze, Ömer, böyle inkisâr edecek?

- Ya ben yetîm avuturken Emîr uyur mu gerek?

Raiyyetiz, ona bizler vedîatu'llâhız;

Gelip de bir aramak yok mu?

- Haklısın, yalnız,

Zavallının işi pek çok zaman bulup gelemez;

Gidip de söylememişsen ne haldesin bilemez.

- Niçin hilâfeti vaktiyle eylemişti kabûl?

Sonunda böyle çürük özrü kim sayar makbûl?

Zavallının işi çokmuş!... Nedir, muhârebe mi?

İşitme sen de civârında inleyen elemi,

Medîne halkını üryan bırak, Mısır'da dolaş...

"Gazâ! Gazâ!" diye git, soy cihânı, gel paylaş!







Çocukların bu sefer yükselince feryâdı,

Kadın, tehevvürü artık cünûna vardırdı;

- Şu nevhalar ki çıkar tâ bulutların içine,

Ömer! Savâik-i tel'în olur, iner tepene!

Yetîmin âhını yağmur duâsı zannetme:

O sayha ra'd-ı kazâdır ki gönderir ademe!

- Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver...

- Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!

Gidip de söyliyeyim hâ?.. Dilencilik yapamam!

Ömer de kim? Benim ondan kerîm adamdı babam,

Ölür de yüz suyu dökmem sizin Halîfenize!..

Ömer vuruldu bu son sözle...

- Haklısın, teyze!

Avut çocukları, ben şimdicek gider gelirim.







Halîfe önde, bitik suçlu, münfa'il, nâdim;

Ben arkasında, perîşan, çadırdan ayrıldık.

Sabâha karşı biraz başlamıştı aydınlık.

Köyün köpekleri ejder misâli saldırıyor,

Bırakmıyor bizi yoldan, fakat kim aldırıyor!

Medîne'nin dalarak münhanî sokaklarına;

Dönüp dönüp hele geldik zahîre anbarına.

Halîfe girdi açıp, ben de girdim emriyle.

Arandı her yeri, bir mum yakıp ale'l-acele.

- Şu tek çuval unu gördün ya! Haydi yükle bana;

Bu testi yağ doludur, elverir o yük de sana.

Çuval Halîfe'de, yağ bende, çıktık anbardan;

Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.

Mesâfe, baktım, uzun; yük yaman; Ömer yaralı;

Dedim ki:

- Ben götüreydim... Verir misin çuvalı?

- Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın:

Vebâli kendine âiddir İbni Hattâb'ın.

Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?

Yarın huzûr-i İlâhide, kimseler, Ömer'in

Şerîk-i haybeti olmaz, bugünlük olsa bile;

Evet, hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.

Kenâr-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu,

Gelir de adl-i İlâhî sorar Ömer'den onu!

Bir ihtiyar karı bî-kes kalır, Ömer mes'ûl!

Yetîmi, girye-i hüsrân alır, Ömer mes'ûl!

Bir âşiyân-ı sefâlet bakılmayıp göçse:

Ömer kalır yine altında, hiç değil kimse!

Zemîne gadr ile bir damla kan dökünce biri:

O damla bir koca girdâb olur boğar Ömer'i!

Ömer duyulmada her kalbin inkisârından;

Ömer koğulmada her mâtemin civârından!

Ömer Halîfe iken başka kim çıkar mes'ûl?

Ömer ne yapsın, İlâhî, beşer zalûm ü cehûl!

Ömer'den isteniyor beklenen Muhammed'den...

Ömer! Ömer! Nasıl aldın bu bârı sırtına sen?







- Sen almasan acaba kim gelip de senden iyi,

İdâre eyliyecek düştüğün bu ma'rekeyi?

Evet, adâleti "mutlak" hayâl edersen eğer,

Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsi heder!

Beşer, adâleti "mutlak" tahayyül eylerse,

Görür ümîdini mahkûm her zaman ye'se.

Sen ey Ömer, ne meleksin, ne bir emîr-i zalûm...

Fakat elinde ne var? Fıtraten beşer mazlûm!

Görür bürûc-i semânın bütün sitâreleri,

Zalâm içinde, yük altında inleyen Ömer'i!

Huzûr-i Hakk'a çıkarken bu unlu cebhenle,

Değil zemîni, getir şâhid âsümânı bile!

- Uzak mı yol? Daha çok var mı?

- Ancak üç beş adım.







Mecâli kalmamış artık zavallının... Baktım:

Olanca azmini cebr eyleyip, nefes nefese;

Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin belâ ne ise!

Sokuldu haymeye, indirdi arkasından unu:

- Bırak da testiyi yerleştirin kenâra şunu.

Hemen çakılları çömlekten indirip attı,

Uzandı testiye, yağ koydu, sonra un kattı.

Oturmak istedi, lâkin belâya bak ki: ocak

Hemen sönüp gidecek...

- Teyze, yok mu hiç yakacak?

Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;

Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.

Ocak tüter, Ömer üfler zefir-i hârıyle;

Zemîni lihye-i beyzâ yı târumâriyle,

Sücûd tavr-ı huşû'unda, muttasıl süpürür;

İçinde rûhu yanar, cebhesinde ter köpürür!

Döner muhît-i nigâhında tûde tûde duman;

Bulut geçer gibi necmin hıyat-ı nûrundan!







Ocak tutuştu, yemek pişti;

- Var mı teyze kabın?

Getir de indirelim...

- Var büyükçe bir kap, alın.

Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekliyecek!

Ömer çocuklara bir bir yedirdi üfliyerekl

Kesildi haymede mâtem, uyandı rûh-i sürûr;

Çocuklar oynaşıyorlar, kadın ferîh ü fahûr.

Ömer bu âlemi gördükçe gaşy içindeydi...

Dedim:

- Sabâh oluyor kalkalım...

- Evet, haydi!

Yarın Emâret'e gel teyze, öğleyin beni bul;

Emîr'e söyleriz elbette hayr olur me'mul.







Yüzü gülmüştü teyzenin, baktık,

Biz de çıktık vedâ edip artık.

Hiç görünmeksizin gelip geçene,

Doğru indik Halîfe'nin evine.

"Şimdi nerdeysegün doğar, kalıver."

Diye, koyvermiyordu, çünki, Ömer.

Etti az sonra subh-i velveledâr

Uyuyan şehri kâmilen bîdâr

Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.

- Galiba, teyze, uykusuz kaldın!

İşte bağlanmak üzredir nafakan,

Alacaksın her ay gelip buradan.

Şimdi affeyledin değil mi beni?

- Böyle göster fakat adâletini.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi emin1905 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Başörtülü kız(TEVHİDE)'ın yazısı Tesettür Konuları kurtmehmet 3 2303 28 Kasım 2007 22:31
Hayat Tiyatro Şiirler ve Şairler inzar 2 1866 14 Kasım 2007 19:06
Okyanus yürekli dostlariniz olsun ! Makale ve Köşe Yazıları Aysima 1 1783 14 Kasım 2007 19:01
iskendeer Palanın son kitabı Aşkname'den Şiirler ve Şairler Tuba_ 19 7535 13 Kasım 2007 00:54
Merak Ediyorum Ne Yapardınız ? Şiirler ve Şairler Kara Kartal 3 2411 31 Ekim 2007 23:18

Alt 30 Ekim 2007, 16:30   Mesaj No:2
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:emin1905 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 426
Üyelik T.: 14 Ekim 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 19
Konular: 12
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile...

Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile...

Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nâfile!

Kaç hakikî Müslüman gördümse: Hep makberdedir;

Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir!

İstemem dursun o pâyansız mefâhir bir yana...

Gösterin ecdâda az çok benzeyen bir kan bana!

İsterim sizlerde görmek ırkınızdan yâdigâr!

Çok değil ancak! Necip evlâda lâyık tek şiâr.

Varsa şayet, söyleyin bir parçacık insâfınız:

Böyle kansız mıydı – Hâşâ – kahraman eslâfınız ?

Böyle düşmüş müydü herkes ayrılık sevdâsına?

Benzeyip şîrâzesiz bir mushafın eczâsına,

Hiç görülmüş müydü olsun kayd-ı vahdet târumâr?

Böyle olmuş muydu millet can evinden rahnedar?

Böyle açlıktan boğazlar mıydı kardeş kardeşi?

Böyle adet miydi, bî-pervâ, yemek insan leşi?





Irzımızdır çiğnenen, evlâdımızdır doğranan!

Hey sıkılmaz! Ağlamazsan, bâri gülmekten utan!...

“His” denen devletliden olsaydı halkın behresi:

Pâyitahtından bugün taşmazdı sarhoş nâ’rası!

Kurt uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi,

Saldırırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi.

Lâkin aşk olsun ki, aldırmaz da otlarmış eşek,

Sanki tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek!

Kâr sayarmış bir tutam ot fazla olsun yutmayı...

Hasmı, derken, çullanmışlar yutmadan son lokmayı!..





Bir hakikattir bu, şaşmaz, bildiğin üslûba sok:

Hâlimiz merkeple kurdun aynı, asla farkı yok.

Burnumuzdan tuttu düşman, biz boğaz kaydındayız!

Bir bakın: Hâlâ mı hâlâ ihtiras ardındayız!

Saygısızlık elverir... Bir parça olsun arlanın:

Vakit çoktan geldi, hem geçmektedir arlanmanın!

Davranın haykırmadan nâkûs-ı izmihlâliniz...

Öyle bir buhrâna sapmıştır ki, zirâ haliniz:

Zevke dalmak şöyle dursun, vaktiniz yok mâteme!

Davranın, zîra gülünç olduk bütün bir âleme,

Bekleşirken gökte yüz binlerce ervâh, intikam;

Yerde kalmış, naşa benzer kavm için durmak haram!

Kahraman ecdâdımızdan sizde bir kan yok mudur?

Yoksa: İstikbâlinizden korkulur, pek korkulur!
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Ekim 2007, 17:06   Mesaj No:3
Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:47
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:48
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile...

nerde...


gönül takılmış her güzele,

yusufa müştak olacak züleyha

nerde .

kalmışım nefsimin en dipsiz kuyularında,

kokumu duyacak yakup

nerde.

yanmışım kerem misali,

beni seven aslı

nerde.

deli olmuşum mecnun gibi

beni kucaklayacak

çöller nerde.

hoyratça uzanıyor kirli eller yetime,

yetimin başını okşayacak

eller nerde.

hak gitmiş batıl gelmiş ,

hakkı kaldıracak

eller nerde.

güçlü güçsüzü eziyor ,

boynuzsuz koçun hakkını alacağı

gün nerde.

başını almış gidiyor ahlaksızlık,

babasız doğan çocukları sahiplenecek

erler nerde.

nefisler birer firavun olmuş,

denizi yaracak

musa

nerde.

ateşlere atılıyor evletlarımız,

cebrailden yardım istemeyen

ibrahimler nerde.

her tarafı sarmış nemrutlar,

nemrudu helak eden

topal sivrisinek

nerde.

herkes bir ebu cehil,

abdullahın yetimi

nerde

kulak veririrm her sese,

hakkı duyacak kulak

nerde.

gözümü kaptırmışm her renge ,

tecellileri görecek göz

nerde.

düşmüşüm nefsimin derdine,

mevlana olacak gönül

nerde

nefsin gözü hep çöplükte,

safiye olacak

nefis nerde

gönle dolmuş hep malayani,

hakkı zikrden

kalp nerde

günahlarım sarmış her anımı,

günahlardan kaçacak

hicret nerde,

aşkından yanıyorsa ciğerim şayet

ciğerimin kokusu nerde.

oturur kalkarsın eşle dostla,

hakla hemhal olunacak

uzlet nerde.

günün geçirirsin boş işlerle

ahiret azığın

nerde

sus artık divane gönül sus,

sabredecek

er nerde.

kalmadı dizlerimde derman

yoruldu gönül hasretinden

yetiş ey ölüm!

nerdesin nerde!?..

hayasızlık sarmış her yanı,

meleklerin bile utandığı

osmanlar nerde.

cehalet sarmış her yanı ,

ilmin kapsı

aliler nerde.

adaletsizlik hüküm sürmüş cihanda

ömerler nerde.

aklını bir kenara koyupta insafla

aklın gidemediği yere imanla gidilir ,

o dediyse doğrudur

diyemiyorlar inatla,

ebubekir sıddıklar nerde.

zulüm almış gidiyor başını,

yetiş ey Resul !

nerdesin nerde!?
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Hz Ömer'in Duası Belgin Ashab-Kiram(r.a) 8 13Haziran 2015 11:36
Hz.Ömer ve Dostu KuM TaNeSi Ashab-Kiram(r.a) 1 10 Eylül 2014 22:01
Hz.Ömer ve Filistin KuM TaNeSi Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 10:03
Hz.Ömer ve Melekler KuM TaNeSi Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 09:34
Hz Ömer'in son hutbesi Belgin Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 09:27

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.