Medineweb Forum/Huzur Adresi

Medineweb Forum/Huzur Adresi (https://www.forum.medineweb.net/)
-   Zülküf Arslan (https://www.forum.medineweb.net/659-zulkuf-arslan)
-   -   ALLAH IN İSİM SIFATLARINA DAiR (https://www.forum.medineweb.net/zulkuf-arslan/35723-allah-isim-sifatlarina-dair.html)

ZÜLKÜF ARSLAN 22 Kasım 2018 06:15

ALLAH IN İSİM SIFATLARINA DAiR
 
ALLAH IN İSİM SIFAT TEVHİDİNE DAİR

Allah in bütün sifatlarini kuran ve sünnette açıklandığı kadarıyla iman etmek ve gerek kuran ve gerk sunnette(hadis) geçen ZAHİRİ MANAYI çağrıştıran el,göz, baldır gibi mahluk(Sonradan)yaratılan kısımlar kesinlikle Allah a isnat etmek küfürdür. Bu gibi mahluka ait şeylerden Allah ı tenzih eddikten sonra gerçek manasını Allah a havale edilir. Selefin akidesi budur.

Selef ise,Ashab ve ashaba tabi olanlardır.

Allah in bütün sıfatları için takip edilmesi gereken ise,Kuran ve sünnette ki aciklamalara sadık kalip nasilligini hiç bir akıl kavramaktan tarif tefsir etmekten aciz kalır.

Örnegin;Allah in semii sifati isitmesidir. Allah duyulabilecek her şeyi en ince teferruatiyla duyar.aracsiz,vasıtasız,organsız ve Allah ın isitme sıfatının NASILLIĞI,tarifi tefsirini hiç bir akıl yapamaz aciz kalır ve her ne tasavvur ederse beyninde o tasavvur ettiği kesinlikle değildir.

Selefin akidesi budur.ve susması gerektiği yerde susulur...

davetulhaq 13 Şubat 2019 20:44

Alıntı:

ZÜLKÜF ARSLAN Üyemizden Alıntı (Mesaj 423700)
ALLAH IN İSİM SIFAT TEVHİDİNE DAİR

Allah in bütün sifatlarini kuran ve sünnette açıklandığı kadarıyla iman etmek ve gerek kuran ve gerk sunnette(hadis) geçen ZAHİRİ MANAYI çağrıştıran el,göz, baldır gibi mahluk(Sonradan)yaratılan kısımlar kesinlikle Allah a isnat etmek küfürdür. Bu gibi mahluka ait şeylerden Allah ı tenzih eddikten sonra gerçek manasını Allah a havale edilir. Selefin akidesi budur.

Selef ise,Ashab ve ashaba tabi olanlardır.

Allah in bütün sıfatları için takip edilmesi gereken ise,Kuran ve sünnette ki aciklamalara sadık kalip nasilligini hiç bir akıl kavramaktan tarif tefsir etmekten aciz kalır.

Örnegin;Allah in semii sifati isitmesidir. Allah duyulabilecek her şeyi en ince teferruatiyla duyar.aracsiz,vasıtasız,organsız ve Allah ın isitme sıfatının NASILLIĞI,tarifi tefsirini hiç bir akıl yapamaz aciz kalır ve her ne tasavvur ederse beyninde o tasavvur ettiği kesinlikle değildir.

Selefin akidesi budur.ve susması gerektiği yerde susulur...

- Tabiinin tefsirdeki imamlarından olan, İbn Abbas’ın öğrencisi Mücahid (v. 104)’in konuyla alakalı görüşünü İmam Buhari, Sahih’inde rivayet etmiştir:
“Mücahid dedi ki: Arşın (tahtın) üzerine İstiva etti yani çıktı.”


- Ebu Ubeyde Ma’mer bin el Musenna(v. 209): “Mecaz’ul Kur’an” adlı eserinde (2/15) Taha: 5. Ayetle alakalı şöyle demektedir:
“Rahman Arşa istiva etti yani onun üzerine çıktı, demektir. Ben, hayvanın üstüne veya devenin üzerine veya dağın üzerine veya evin üstüne istiva ettim yani onun üzerine, üstüne çıktım, denilir.”

- Ebu’l Abbas Sa’leb (v. 291): Meşhur nahiv alimlerinden bu zatın da Rahman Arşa istiva etti ayetini üzerine çıktı şeklinde tefsir ettiğini Lalekai, Darakutni kanalıyla nakletmektedir. (Şerhu Usul-i İtikad, 3/443)

- İbn Cerir et-Taberi (v.310): Ra’d: 2. Ayetin tefsirinde şöyle demiştir:
“Sonra Arşa istiva etti yani onun üzerine çıktı, demektir.”

- Begavi (v. 510): O da sözkonusu ayetin tefsirinde aynı görüşü zikretmiştir.

- Ebu’l Aliye er-Riyahi(v. 93): Ebubekr ibn ebi Davud’un tabiriyle sahabeden sonra Kur’an’ın manalarını en iyi bilen kişi olan bu zatın istiva hakkındaki görüşünü Buhari, Sahih’inde şu şekilde nakletmiştir:
“Ebu’l Aliye şöyle demiştir: ‘Sonra semaya istiva etti’ (Bakara: 29) yani yükseldi.”

- Rebi bin Enes (v. 140): İbn Ebi Hatim, Rebi bin Enes üzerinden bu kavli Ebu’l Aliye’ye isnad ettikten sonra Rebi’ye de bunu isnad etmektedir. Taberi de bu görüşü Rebi’ye isnad etmekte ve kendisi de tercih etmektedir.

- Halil bin Ahmed (v. 170): Meşhur nahiv alimi ve Sibeveyh’in de hocası olan bu zatın istivayı irtifa, yükseklik manasında tefsir ettiğini İbn Abdilberr ondan hikaye etmektedir. (et-Temhid, 7/132)

- Bişr bin Ömer (v. 207) ve seleften bir cemaat: Lalekai’nin İshak bin Rahuye kanalıyla Bişr’e isnad ettiğine göre şöyle demiştir:
“Ben birden fazla müfessiri ‘Rahman Arşa istiva etti’ (Taha: 5) kavli hakkında ‘Arşın üzerine yükseldi’ derken işittim.” (Şerhu Usulil İtikad, 3/440)

Begavi de ‘Sonra semaya istiva etti’ Bakara: 29 ayetinin tefsirinde şöyle demektedir:
“İbn Abbas ve selef müfessirlerinin çoğu: Semaya irtifa etti, yükseldi demişlerdir.”


Beyheki, kendisine ulaşan bir isnadla ve ardından Kelbi-Ebu Salih-İbn Abbas kanalıyla İbn Abbas’ın şöyle dediğini nakletmiştir:
“Sonra Arşa istiva etti (Araf: 54) Arş üzerinde karar kıldı, yerleşti.” (el-Esma ve’s Sifat, 2/311)


Endülüs bölgesi imamlarından Ebu Ömer et-Talemenki ise şöyle demiştir:
Abdullah ibn’ul Mübarek ve ilim ehlinden ona tabi olanlar ki bunlar çokturlar, şöyle demişlerdir: ‘Arşa İstiva etti’ (Yunus: 3) ayetinin manası istekerra yani yerleşti demektir. Kutebi’nin kavli de budur.” (Şerhu Hadisin Nüzul, sf 145)

Zehebi’nin naklettiğine göre müfessir ve fakih Süleym er-Razi (v. 447) “Rahman Arşa istiva etti” (Taha: 5) ayeti hakkında şöyle demiştir:
“Ebu Ubeyde ala yani yükseldi, demiştir. Onun dışındakiler ise istekarra/karar kıldı demişlerdir.” (Muhtasar’ul Uluvv, sf 266)

- İbn Kuteybe (v. 276): Te’vilu Muhtelif’il Hadis adlı eserinde (sf 394) “Rahman Arşa istiva etti” (Taha: 5) ayetini istikrar kıldı, yerleşti, kuruldu manasında tefsir etmiş ve yukarda zikrettiğimiz istiva kelimesinin geçtiği Mü’minun: 28. Ayeti delil getirmiştir.

-İbn Abdilberr (v. 463): Malikilerin önde gelen imamlarından olan bu alimin konuyla alakalı sözlerini yukarda nakletmiştik. Orada şöyle demişti: ‘İstiva, uluvv’da (yükseklikte) karar kılmak demektir.’ O böylece sanki istivayla alakalı bütün tefsirleri cem etmiş olmaktadır. Yani istiva yükselmek ve sonra yüksek mekanda karar kılmak, yerleşmek demektir.

bilinmez 25 Mart 2019 20:30

Alıntı:

davetulhaq Üyemizden Alıntı (Mesaj 425455)
- Tabiinin tefsirdeki imamlarından olan, İbn Abbas’ın öğrencisi Mücahid (v. 104)’in konuyla alakalı görüşünü İmam Buhari, Sahih’inde rivayet etmiştir:
“Mücahid dedi ki: Arşın (tahtın) üzerine İstiva etti yani çıktı.”


- Ebu Ubeyde Ma’mer bin el Musenna(v. 209): “Mecaz’ul Kur’an” adlı eserinde (2/15) Taha: 5. Ayetle alakalı şöyle demektedir:
“Rahman Arşa istiva etti yani onun üzerine çıktı, demektir. Ben, hayvanın üstüne veya devenin üzerine veya dağın üzerine veya evin üstüne istiva ettim yani onun üzerine, üstüne çıktım, denilir.”

- Ebu’l Abbas Sa’leb (v. 291): Meşhur nahiv alimlerinden bu zatın da Rahman Arşa istiva etti ayetini üzerine çıktı şeklinde tefsir ettiğini Lalekai, Darakutni kanalıyla nakletmektedir. (Şerhu Usul-i İtikad, 3/443)

- İbn Cerir et-Taberi (v.310): Ra’d: 2. Ayetin tefsirinde şöyle demiştir:
“Sonra Arşa istiva etti yani onun üzerine çıktı, demektir.”

- Begavi (v. 510): O da sözkonusu ayetin tefsirinde aynı görüşü zikretmiştir.

- Ebu’l Aliye er-Riyahi(v. 93): Ebubekr ibn ebi Davud’un tabiriyle sahabeden sonra Kur’an’ın manalarını en iyi bilen kişi olan bu zatın istiva hakkındaki görüşünü Buhari, Sahih’inde şu şekilde nakletmiştir:
“Ebu’l Aliye şöyle demiştir: ‘Sonra semaya istiva etti’ (Bakara: 29) yani yükseldi.”

- Rebi bin Enes (v. 140): İbn Ebi Hatim, Rebi bin Enes üzerinden bu kavli Ebu’l Aliye’ye isnad ettikten sonra Rebi’ye de bunu isnad etmektedir. Taberi de bu görüşü Rebi’ye isnad etmekte ve kendisi de tercih etmektedir.

- Halil bin Ahmed (v. 170): Meşhur nahiv alimi ve Sibeveyh’in de hocası olan bu zatın istivayı irtifa, yükseklik manasında tefsir ettiğini İbn Abdilberr ondan hikaye etmektedir. (et-Temhid, 7/132)

- Bişr bin Ömer (v. 207) ve seleften bir cemaat: Lalekai’nin İshak bin Rahuye kanalıyla Bişr’e isnad ettiğine göre şöyle demiştir:
“Ben birden fazla müfessiri ‘Rahman Arşa istiva etti’ (Taha: 5) kavli hakkında ‘Arşın üzerine yükseldi’ derken işittim.” (Şerhu Usulil İtikad, 3/440)

Begavi de ‘Sonra semaya istiva etti’ Bakara: 29 ayetinin tefsirinde şöyle demektedir:
“İbn Abbas ve selef müfessirlerinin çoğu: Semaya irtifa etti, yükseldi demişlerdir.”


Beyheki, kendisine ulaşan bir isnadla ve ardından Kelbi-Ebu Salih-İbn Abbas kanalıyla İbn Abbas’ın şöyle dediğini nakletmiştir:
“Sonra Arşa istiva etti (Araf: 54) Arş üzerinde karar kıldı, yerleşti.” (el-Esma ve’s Sifat, 2/311)


Endülüs bölgesi imamlarından Ebu Ömer et-Talemenki ise şöyle demiştir:
Abdullah ibn’ul Mübarek ve ilim ehlinden ona tabi olanlar ki bunlar çokturlar, şöyle demişlerdir: ‘Arşa İstiva etti’ (Yunus: 3) ayetinin manası istekerra yani yerleşti demektir. Kutebi’nin kavli de budur.” (Şerhu Hadisin Nüzul, sf 145)

Zehebi’nin naklettiğine göre müfessir ve fakih Süleym er-Razi (v. 447) “Rahman Arşa istiva etti” (Taha: 5) ayeti hakkında şöyle demiştir:
“Ebu Ubeyde ala yani yükseldi, demiştir. Onun dışındakiler ise istekarra/karar kıldı demişlerdir.” (Muhtasar’ul Uluvv, sf 266)

- İbn Kuteybe (v. 276): Te’vilu Muhtelif’il Hadis adlı eserinde (sf 394) “Rahman Arşa istiva etti” (Taha: 5) ayetini istikrar kıldı, yerleşti, kuruldu manasında tefsir etmiş ve yukarda zikrettiğimiz istiva kelimesinin geçtiği Mü’minun: 28. Ayeti delil getirmiştir.

-İbn Abdilberr (v. 463): Malikilerin önde gelen imamlarından olan bu alimin konuyla alakalı sözlerini yukarda nakletmiştik. Orada şöyle demişti: ‘İstiva, uluvv’da (yükseklikte) karar kılmak demektir.’ O böylece sanki istivayla alakalı bütün tefsirleri cem etmiş olmaktadır. Yani istiva yükselmek ve sonra yüksek mekanda karar kılmak, yerleşmek demektir.


YAZDIKLARINIZ CIMBIZLANMIŞ VE BU CIMBIZLAMA İLE KİŞİYİ TEŞPİH,VE TESCİME GÖTÜRECEK VE ALLAH I MAHLUKATA BENZETİLMİŞ BİR AKİDE DEDİR.

Her nekadar davetulhag ismiyle yazmışsanızda o akidedende berisiniz,yazdıklarınızdan bunlar çıkıyor.

yinede belki akledersiniz diye size yardımcı olmaya çalışacağım inşaAllah..


Allah Azze ve Celle’nin; “Rahman arşa istiva etti.” (Ta ha: 5) sözü hakkında zikredilenler Babı:

Bu konuda Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: "Rahman, arşa istiva etti." (Taha: 5),
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: "Sonra O, arşa istiva etti." (A'raf: 54)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu:"Rabbiniz O Allah, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva edendir." (A'raf: 54)
Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: "Allah, gördüğünüz gibi gökleri direksiz yükselten, sonra arşa istiva edendir." (Ra'd: 2

Dipnot A’raf: 54 için: Maliki mezhebine mensup Magriblialimlerdenİbni Arabî, “El Kavasım velAvasım” kitabında “Rahman arşa istiva etti.” (Araf: 54) ayetinin tefsirinde şöyle dedi: “Bu ayette manası bilinmesi gereken üç kelime vardır. Bunlar; Er Rahman, istiva ve arş kelimeleridir.
Er Rahman kelimesinin manası bilinmektedir ve bu konuda bir ihtilaf yoktur, bu sebeple onun hakkında açıklama yapmayacağız.

Arş kelimesine gelince; bu kelimenin Arapçada birçok manası vardır. Bunun hangi manasını kastediyorsunuz, hangi manasını alacaksınız?
Arş ile birlikte zikredilen istiva kelimesine gelince; bu kelimenin Arapçada on beş muhtemel manası vardır. Onun hangi manasını kastediyorsunuz? “Kelimeyi zahire göre anlarız” dediğiniz zaman bu on beş manadan hangisini alıyorsunuz? Sonra neye dayanarak “Arapçaya ve şeriate göre arş hakkında özel yaratılmış bir şey kastediliyor.” diyorsunuz? Neden istiva kelimesine “oturdu” veya “karar kıldı (yerleşti)” manalarını veriyorsunuz? Neden Allah’ın mahluk olan arşa dokunduğuna hükmediyorsunuz? Allah’ın cisim olarak büyüklüğü olmadığı halde neye dayanarak “Allah, arştan büyüktür.” diyorsunuz? Bilin ki onların “Arş Allah’tan dört parmak daha büyüktür.” şeklindeki sözleri de aslı olmayan manasız bir hükümdür.”

Hadis:
Bize ebuAlî el Huseynibnu Muhammed el Rûzbârî haber verdi (ve şöyle dedi): Bize Ebu el Abbas Muhammed ibnuYakub anlattı (ve şöyle dedi): Bize Muhammed ibnuAbdirrahman el HeravîRamle’de anlattı (ve şöyle dedi): Bize ibnuEbiİyâs anlattı (ve şöyle dedi): Bize Hammâdibnu Seleme, Ya’lâibniAtâ’dan; o da Vekî’ ibniHudus’tan, o da EbiRazîn el Ukaylî’den rivayet ederek anlattı.
Ebu Razîn elUkaylî şöyle dedi: Rasulullah (s.a.s)’e; "Ey Allah'ın rasulü! Mübarek ve yüce olan Allah, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?" diye soruldu.
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Hiçbir şey yokken Allah vardı. Sonra ince bulutu yarattı; onun üstünde ve altında hava vardır. Sonra arşı yarattı, sonra mübarek ve yüce olan Allah arşa istiva etti."
“İstiva” sözü hariç, bu hadisin manası hakkında açıklama daha önce geçti. Hadiste geçen istivaya gelince; eski alimlerimiz, Allah onlardan razı olsun, buna benzerkonularda (ayet ve hadislerde geçen müteşabih kelimelerde)takip ettikleri yolu burada da takip ettiler; aynı şekilde istivayı da tefsir etmediler ve onun hakkında hiçbir şey konuşmadılar,
Dipnot:Hadisi rivayet eden Hammad binSeleme’nin terbiye ettiği iki çocuğu vardır ve onlar Hammad’ın kitaplarına bir çok mevzu rivayet sokuşturmuşlardır.
Ya'la bin Ata'dan sadece Hammad bin Seleme rivayette bulunmuştur.
Vekî' binHudusise meçhul biridir. Ebu Razîn elUkaylî'den bir tek o rivayette bulunmuştur.

. Hadis:
Bize Ebu Abdillah el Hafız haber verdi ve şöyle dedi: Bana Ebu Abdillah Muhammed ibnuAlî el Cevherî, Bağdat’ta haber verdi (ve şöyle dedi): Bize İbrahim ibnu el Heysem anlattı (ve şöyle dedi): Bize Muhammed ibnuKesîr el Mıssîsî anlattı ve şöyle dedi: Evzaî’nin şöyle dediğini işittim:
Biz ve tabiin alimleri, hepimiz şöyle diyoruz: "Zikri yüce olan Allah, arşı üzerindedir.” Biz, Allah (c.c)'ın sünnette zikredilen sıfatlarına da iman ediyoruz."
Dipnot:Evzaî, “Allah, arşı üzerindedir.” sözüyle Allah’a yücelik kastetmiştir, kesinlikle mekan kastetmemiştir. İmam Beyhakî onun inancını bildiği için burada sözünü zikretmiştir. İmam Evzai'nininancını bilmeyen kişilerin bu sözü alıp Allah’a mekan isnat etmek için delil göstermelerine aldanmamak gerekir.

Hadis:
Bize Ebu Abdillah el Hafız haber verdi (ve şöyle dedi): Bana Ahmedibnu Muhammed ibni İsmail ibniMihran haber verdi (ve şöyle dedi): Bize babam anlattı (ve şöyle dedi): Bize Ebu el Rabî’ ibnuAhîRuşdînibniSa’d anlattı ve şöyle dedi: Abdullah ibniVehb’i şöyle derken işittim:
Biz Malik bin Enes'in yanında idik. Bu sırada yanımıza bir adam girdi ve şöyle dedi"Ey Eba Abdullah! Allah, “Rahman arşa istiva etti." (Ta ha: 5) buyurmuştur. O'nun istivası nasıldır?"
Abdullah ibniVehb sözüne devam ederek şöyle dedi: Malik başını öne eğdi ve terledi. Sonra başını kaldırıp şöyle dedi: “Allah, “Rahman arşa istiva etti.” (Ta ha: 5) buyurmuştur. Allah nefsini (Kur’an’da) vasfettiği gibidir, O’nun hakkında “nasıl” denilmez. Keyfiyet O’ndan kaldırılmıştır. Sana gelince; sen bidatçi kötü bir adamsın. Çıkarın onu!” Abdullah ibniVehb dedi ki: Bu söz üzerine adam oradan hemen çıkarıldı.
Dipnot: İmam Malik'ten bu konuda gelen en sahih rivayet budur. Çünkü İmam Malik'e soru soran kişi, istivanın manası hakkında değil, keyfiyeti hakkında sormuştur. Eğer o adam İmam Malik'e, "Bu ayetin manası nedir?" diye sorsaydı, hadisteki gibi ayeti okur ve "Kendini vasfettiği gibidir." diye cevap verirdi ve ona kızmazdı. Çünkü manasını anlamadığı bir ayet hakkında alimesoru soran kişiye kızılmaz. Fakat bu adam ayetin manası hakkında değil, keyfiyet hakkında soru sorunca İmam Malik,onunistiva hakkında keyfiyet düşündüğünü anladı. Çünkü keyfiyet düşünüldüğü zaman cisim düşünülmüş olur. Oysa Allah hakkında asla keyfiyet sorulmaz. İşte İmam Malik ona, keyfiyet düşündüğü için kızıp yanından kovmuştur. İmam Malik böyle bir şeyle ilk defa karşılaşmıştı ve bir Müslümanın Allah hakkında keyfiyet düşünebileceğini beklemiyordu. Bu göstermektedir ki, Müslümanlar arasında daha önce böyle bir düşünce yoktu ve bu fitne yeni çıkmıştı.
Bu soru karşısında İmam Malik önce nasıl cevap vereceğini düşündü. Cevap verirken de ayetle cevap verdi ve "Kendini vasfettiği gibidir, bilmiyoruz." dedi, sonra da: "Keyf denilmez, keyf sorulmaz." dedi. Bununla da kalmayıp “Keyf O'ndan kaldırılmıştır." dedi. İşte bu, “keyfiyet var ama bilinmiyor” şeklinde bir mana çıkarmak isteyenlerin önünü tamamen kesen bir ibaredir.
Bu rivayet sahihliği kuvvetli olan bir rivayettir. Bu konuda hakkı isteyen kişi bu rivayete göre hareket eder; Allah’ın sıfatları hakkında “Allah’ın sıfatlarının keyfiyeti vardır ama keyfiyetin manasını Allah bilir.” denilmez çünkü Allah’ın sıfatları için keyfiyet ispat edilmez. Aynı ispat akidesine sahip olanlar gibi. Bir kimsenin sahihliği sabit olan rivayetleri gördüğü halde bunu görmemezlikten gelip hala İmam Malik’e nispet edilen, sahih ve sabit olmayan rivayete sarılması, o kişinin hakkı istediğini değil, apaçık bir şekilde hakkı istemediğini gösterir.


أَخْبَرَنَا أَبُو بَكْرِ أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ الْحَارِثِ الْفَقِيهُ الْأَصْفَهَانِيُّ، أنا أَبُو مُحَمَّدٍ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ جَعْفَرِ بْنِ حَيَّانَ الْمَعْرُوفُ بِأَبِي الشَّيْخِ، ثنا أَبُو جَعْفَرٍ أَحْمَدُ بْنُ زَيْرَكَ الْيَزْدِيُّ، سَمِعْتُ مُحَمَّدَ بْنَ عَمْرِو بْنِ النَّضْرِ النَّيْسَابُورِيَّ، يَقُولُ: سَمِعْتُ يَحْيَى بْنَ يَحْيَى، يَقُولُ: كُنَّا عِنْدَ مَالِكِ بْنِ أَنَسٍ فَجَاءَ رَجُلٌ فَقَالَ: يَا أَبَا عَبْدِ اللَّهِ، {الرَّحْمَنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوَى} [طه: 5] فَكَيْفَ اسْتَوَى؟ قَالَ: فَأَطْرَقَ مَالِكٌ بِرَأْسِهِ حَتَّى عَلَاهُ [ص: 306] الرُّحَضَاءُ ثُمَّ قَالَ: الِاسْتِوَاءُ غَيْرُ مَجْهُولٍ، وَالْكَيْفُ غَيْرُ مَعْقُولٍ، وَالْإِيمَانُ بِهِ وَاجِبٌ، وَالسُّؤَالُ عَنْهُ بِدْعَةٌ، وَمَا أَرَاكَ إِلَّا مُبْتَدِعًا. فَأَمَرَ بِهِ أَنْ يُخْرَجَ
Bize Ebu Bekir Ahmedibnu Muhammed ibni el Haris el Fakîh el Asfehênî haber verdi (ve şöyle dedi): (Ebi Şeyh lakabı ile bilinen) Ebu Muhammed Abdullah ibnu Muhammed ibni Cafer ibniHayyên haber verdi (ve şöyle dedi): Ebu Cafer AhmedibnuZeyrak el Yezdî anlattı ve şöyle dedi: Muhammed ibniAmribni el Nadr el Neysêbûrî’den şöyle dediğini işittim: Yahya ibni Yahya’nın şöyle dediğini işittim:
Biz Malik ibni Enes’in yanında idik. Bir adam geldi ve şöyle dedi: “Ey EbaAbdillah! Allah, “Rahman arşa istiva etti.” (Ta ha: 5) buyurmuştur. İstiva nasıldır? Yahya ibni Yahya şöyle dedi: Malik, terleyinceye kadar başını eğdi, sonra şöyle dedi: “İstiva meçhul değildir (hakkında ayet vardır). Keyfiyet düşünülmez (aklı aşar). Ona iman etmek vaciptir, (manası ve keyfiyeti) hakkında soru sormak ise bidattir. Görüyorum ki sen ancak bir bidatçisin.” Sonra bu adamın yanından çıkarılmasını emretti.
Dipnot: Malikî mezhebinin büyük alimlerinden İmam Karafî, İmam Malik'in "İstiva meçhul değildir."sözü hakkında şöyle demiştir: “Akıllarımız, Allah'ın yüceliğine ve azametine layık olan bir istivaya delalet etmektedir. Bundan kasıt; “istiladır(hükmü altına almaktır)”, asla cisimlerde olan oturma ve buna benzer manalarda değildir. "Keyfiyet, aklın almayacağı bir şeydir." sözüne gelince; Allah’ın zatı, Arapların “keyf” kelimesine verdiği mana ile asla vasfedilemez.Çünkü keyf, değişen halleri ve cismin şekillerini ifade eder. (El ZehîraLilKarâfî, c: 13, s: 242)
866. ve 867. rivayetler sahihtir.

Hadis:
Bize Ebu Bekir ibnu el Haris haber verdi (ve şöyle dedi): Ebu el Şeyh haber verdi (ve şöyle dedi): Muhammed ibnuAhmedibniMa’dên anlattı (ve şöyle dedi): Ahmedibnu Mehdî anlattı (ve şöyle dedi): Musa ibnuHâkân anlattı (ve şöyle dedi): Abdullah ibnu Salih ibniMuslim anlattı ve şöyle dedi:
Rabîa’ya, mübarek ve yüce olan Allah’ın, “Rahman arşa istiva etti. (Ta ha: 5) sözüyle alakalı olarak “İstiva nasıldır?” diye soruldu. Rabîa şöyle dedi: "Keyfiyet meçhuldür. İstiva, aklın anlayabileceği bir şey değildir. Bana ve size, bunun hepsine iman etmek vaciptir."




davetulhaq 10Haziran 2019 05:17

HODRI MEYDAN
 
Ben hayatımda bu kadar alakasız verilen bir cevap daha önce görmemiştim.

Ortada paylaşılan ile sizin yazdığınızın ne alakası var. Kimse size bu konudaki akidenizi anlatın demedi ki. Onu zaten yukarıda anlatmıştınız. Size bu konu hakkında akidenizle çelişiyor gibi gözüken(veya hakikaten çelişen) nakiller verildi. Sizin yapmanız gereken, nakilleri "bunlar cımbızlanmış" diyerek hepsini çöpe atmak yerine tek tek bu nakilleri siyaklari ve sibaklari ile ele almaniz ve ardindan hepsinin sizin akidenizle çelişmedigini aksine sizin akidenizi desteklediğini göatermenizdi. Çünkü nakil yapılan kişilerin hepsi kendinizi "yalnızca" nispet etmekle kaldığınız selef alimlerinin nakilleridir.

Üstelik sizin gerçek bir delil kaynağı olarak gördüğünüz yerden size verilen nakilleri bunlar cımbızlanmış diye çürütebiliyorsanız sizin müşriklerden ne farkınız kaldı. Onlar da verilen delilleri bu şekilde red etsinler ve şirk küfür dolu hayatlarına hak yol olarak devam etsinler. Böyle bir şey İslamın neresinde var.

Siz gerçekten verdiginiz cevabın yeterli olduğunumu düşünüyorsunuz?

Üstelik "yazdıklarınız kişiyi teşbih ve tescime götürecek Allahı mahlukata benzetilmiş bir akidedir" demişsiniz. Sizin sanırım gözlerinizde veya algınız da bir problem var. Orada yazılı olan hiçbirseyi ben yazmadım. Tek kelimesi dahi bana ait değil. Tamamı kendinizi nispet ettiğiniz selef imamlarına ait. Eger ortada bir teşbih veya tescim söz konusu ise haşa bunu selef imamları yapıyorlar ya da bunun yapılmasına sebep olacak cümleler sarfetmisler. Ancak müslümanlar sunu cok iyi bilirler ki alimler kelimelerini özenle seçerler. Hiç bir fitneye yer bırakmamak için yazılarına çok dikkat gösterirler. Ama buna rağmen sözde manasız olan istiva sıfatına bir mana vermişler. Örneğin diyorsunuz ya cımbızlanmış diye,


- İbn Cerir et-Taberi (v.310): Ra’d: 2. Ayetin tefsirinde şöyle demiştir:
“Sonra Arşa istiva etti yani onun üzerine çıktı, demektir.”

Şu naklin öncesinde veyahut sonrasında ne demiş olabilir ki, istivaya mana vermesine rağmen istiva manasızdır sonucunu çıkaralım. Sizin aklınız böyle birşeyi alıyor mu?

Buyrun size meydan okuyorum. Yine yazılan ile alakasız hiç birşey yazmayın ve size atılan nakillerin tek tek cımbızlanmış olduğunu, bunun öncesinde veya sonrasinda açıklamasının olduğunu ve bu açıklamaya göre bizim bu yazılanlardan çıkardığımız sonucun teşbih akidesi olduğunu ispat edin.

Hodri meydan!!!

Ama ben yine biliyorum ki siz dediğim ile alakasız saçma sapan birşey yazıp konuyu geçistirmeye çalışacaksınız ve zaten rezil olduğunuz yetmezmiş gibi biraz daha kendinizi dibe batıracaksınız. Veyahut da "saçma sapan" deyimimden dolayı hakaretden ban atacaksınız. Çünkü sizde hakka teslim olmak diye birsey yok. Sadece kendini bir yerlere yamama gayreti var.

Dedigim gibi eğer nakillerin cımbızlanmış oldugunu kanıtlayıp bizim de hakkı bulmamıza vesile olabiliyorsaniz bu iddianizi kanıtlayın aksi halde hiç birşey yazmayin. Çünkü lehvel hadisten öteye geçmiyor.

Selam hakka tabi olanlara olsun..

İBNİ KUDAME 09 Ocak 2022 21:09

Davetülhag, İsim ve sıfatlar hakkında hiçbir ilmi bilgiye sahip olmayan biriyle konuşmuşsunuz. Dikkatimi çeken İmâm el-Evzai rahimehullahtan sözde yaptıkları nakilde El-evzai Allah arşın üzerindedir demiş diyor sonra bundan yücelik kast etmiştir.
Fe sübhanAllah. İmamın sözü zaten apaçık ortada. Bu adam usülde bilmiyor. Kendisini selefe nispet etmiş fakat seleften yapılan nakillerede Mücessime yaftası vurmuş.

Kara Kartal 10 Ocak 2022 15:35

Adeta selefleri paylaşamamışınız dostum.Konu çok açıklayıcı kimsenin itirazı olmaz sağolasın Zülküf hoca. Davetulhak, güzel yerden yakalamış seleften bu fikirlerde var ne dersin demek istemiş. Bilinmez topu havada yakalamış. dostum senin açıklamanda güzel. Sende bu görüşte olan alimlerde var demek istemişin. Peki mesajın başındaki kışkırtıcı, kibirli, konuyu resmen öldüren (topa sert vuruş) diyeceğim böyle alaksiz bir mesajla başlamak neyin nesi?
Alıntı:

Her nekadar davetulhag ismiyle yazmışsanızda o akidedende berisiniz,yazdıklarınızdan bunlar çıkıyor.

yinede belki akledersiniz diye size yardımcı olmaya çalışacağım inşaAllah
Adamın afedersib (Davetulhak yani)mesajindan, isminden "o akideden beri" felan nereden çıkardın inan anlamadım. Detaylara kimsenin itirazı yok ama topu karşıya kaptırdın dostum.

Davetulhak doğal olarak bundan sonrasında çok sert girmiş:)

Alıntı:

Ben hayatımda bu kadar alakasız verilen bir cevap daha önce görmemiştim.
Alıntı:

nakilleri bunlar cımbızlanmış diye çürütebiliyorsanız sizin müşriklerden ne farkınız kaldı.
Alıntı:

Sizin sanırım gözlerinizde veya algınız da bir problem var.
Alıntı:

ama ben yine biliyorum ki siz dediğim ile alakasız saçma sapan birşey yazıp konuyu geçistirmeye çalışacaksınız ve zaten rezil olduğunuz yetmezmiş gibi biraz daha kendinizi dibe batıracaksınız.
kendini yamama gayreti felan.

Dostum bi dur sakin. Bu konudan nasıl bir rezillik, diblik çıkarabildin. Nasıl müşriklikle suçlarsın. Kavgalı olsanız birbirinize düşman olsanız bu kadar ince sinir ayarı yapabilirisniz:) bunun yerine muhatabınin üslupsuzluğuna dikkat çekip orda bırakıp, ilmi alandan devam etmeliydin. Konunun taraf oldugunuz, karşı durduğunuz yerleri belli değil. Pata küte dalmışın.:)

İbn Kudame sana ne demeli:)


Alıntı:

İsim ve sıfatlar hakkında hiçbir ilmi bilgiye sahip olmayan biriyle konuşmuşsunuz.
Usul bilmiyor
sizin derdiniz akidevi bir konuyu açığa kavuşturmak felan değil. Düpedüz bağcıyı dövmek.
Yazarın yazısı altında kışkırtıcı, kavgaya gel, şu bilgilerimizi bi çarpıştıralim. Sonuç yok ama olsun
bilgimiz var hodri meydanı olmuş:) nasıl kendinizden ve karşı taraftan bu kadar emin olabiliyorsunuz:) Bilgi olarak olmuşunuz da usul ve uslupta öğrenecek çok şeyiniz var.
Arş, kürsü, istiva konuları etrafında bir dünya farklı fikir, bilgi bulursunuz ama Allah' ın kitap yüklü olanları benzettigi ayet heryerde aynı. Selef-halef, dün bugün, modern zamanlar manası, mesajı çok acaip vurguluyor.

Dövmeyi bırakın. Dayak yediginizle, sopa attığınızla kalırsınız:) Kardeş tavsiyesiRcA*krl*

İBNİ KUDAME 11 Ocak 2022 14:10

Kuran kişiyi hakkında bilgi sahibi olmadan konuşmaktan men etmiştir. Konunun ne olduğu çokta önemli değildir. Önemli olan haddini bilmek bilmediğin konu hakkında en doğrusunu Allah bilir demektir. Tabiki bu sizin içinde geçerlidir. Futbol maçı yorumlayanlar gibi lakayıt bir uslüble konuya dahil olmanız ayrıca gülünç ve yakışıksız olmuş kanımca. İsim ve sıfatlarla ilgili böylesine önemli bir konuda böyle bir uslüble konuşmak Rahmani değil daha çok kışkırtıcı olmuş. Forumda gezinirken Zülküf Arslan adlı yazarın kaleme aldığı yazının başlığı dikkatimi çekti konuya baktım ve usül bilmediğini gördüğümde meramımı dile getirmek için üçbeş satır yazayım dedim ancak görüyorumki yazarın avukatına toslamışım galiba. Yazar kendisini savunamuyormuki siz onun yerine ağır savunma hamlesi yapmışsınız?

Ben gerçekten birşey merak ediyorum. Yazar kendi inanç biçimini ifade eden birşeyler yazmış muhalifide ona evvela nakiller yapmış yaptığı bu nakillere yorumda katmamış yazarın burada yapması gereken evvela muhalifinin nakl ettiği nakillere cevap vermek olmalıydı fakat böyle yapmamış bu nakiller cımbızlanmış demiş sonra
doğrudan muhalifini hedef alarak birşeyler söylemiş. İyide mademki nakillerin cımbızlandığını iddia ediyorsun o halde doğrusu nedir ona ortaya koysaydın bizde aslanlar gibi seni tasdik etseydik.

İşte yazar hakkında bunun için usül bilmiyor dedim. Sizin huyunuz banada bulaştı. Bende kritik yapmaya başladım her neyse.

Meselenin özü şudur Yazar câhil olduğu bir konuda konuşmuş onun için gerekli cevapları veremediği gibi zikr edilen nakilleride çürütebilmiş değildir buda Kuranın tavsiye ettiği bir şey değildir. Mademki bu meselenin cahilisin, ki kişi bu konuda cehalet içerisinde olabilir çünkü bu konular zor konulardır özellikle âlimlerin daha çok bilebileceği avamın cehaletinin hüccet gerektirdiği konulardır.
o halde böyle bir yazı yazma. Allah ve Rasulu neyi murad etmişse öyle iman ettim de geç. Selefin akidesi böyledir deme! diyelimki dedin o halde seleften sözlerini destekleyen nakiller yap.

Kalkıp isim ve sıfatlara dair diye başlık attığında bu isimle googldan arama yapan herkes bu yazıya denk gelir ve oda doğal olarak fikrini söyler ve senden delil ister kafası karıştığı yerlerde bilgi ister öyle değilmi?

Selefin isim ve sıfatlarla ilgili akidesi diyorsun sonra birileri onlarca seleften nakil yapıyor ve bu selefin akidesi dediğin akide aslında selefin değil Cehmîlerin akidesi olduğu ortaya çıkıyor. İşte bu gerçekten bilmeden konuşmaktır ve haddini aşmaktır. Benim itiraz ettiğim buydu.
Rabbim en doğrusunu bilir.

Kara Kartal 11 Ocak 2022 22:27

Bak ne güzel anlattin. Baştan söylemen gerekeni sonda söyleme emi dostum. Dilin çok ısırıcı. Futbol üzerinden, ekonomi,, edebiyat, siyaset semboller üzerinden nerden basit yalın anlıyorsam ordan anlatırım. Bu konuyu alaya almak değil, senin durumunu en basit halle göstme şeklidir. işe yaramış.Gayet guzel anlatmışın. Teşekkür edeceğine neyse:)

Yazar aslanlar gibi yazmış elbet tezini fikrini savunmayida bilir. Belki haklısınız diyecek. Eksik bıraktığı, sizin itiraz ettiğiniz yerleri dolduracak. Bu kadar zana ne gerek var. Buydu yahu?

Münazara ahlakinda, karsilikli iletişimde yumuşak üslup Kurani ve evrensel bir kuraldir. Hatırlatma yaptim avukatlık değil. İlmi bir konu güncellenmiş Allah razı olsun okuyayım dedim. Eli sopalı parmak sallaya sallaya konuşan ağzından köpükler saçilan bilmiş erbab gördüm.Senden çok var:) Görüneni yazayım dedim. Tereciye tere satacak, bilgini oldugunuz bir konuyu google alintilariyla satacak degilimya. Ben alacağımı aldım. Size kolay gelsin.🙋

İBNİ KUDAME 12 Ocak 2022 01:36

Mademki söylediklerime lutf edip cevap verdin birkaç lakırdıda ben edeyim istiyorum. bağcıyı dövmeyin bağcıyla sohbet edin diyorsun o misal bende böyle yapayım bari
Ben avukatlık yapmadım sadece kendi tarz ve uslübümle eli sopalı halini sana göstermeye çalıştım demişsin. Bunu anladım, anladımda, ancak anlamadığım şey Yazar aslanlar gibi nasıl yazmış? Yani yazar adı gibi soyadı gibi (Arslan) kükreyen bir Aslan edasıyla yazmış diyorsun.

İşin doğusu Yazar bende o intibayı pekte uyandırmadı. Yazarda, daha çok benimde tuttuğum bir takımım olsun diye takım bulmaya çalışanların durumunu gördüm. Benim bir abim vardı bırakın futbolla işi olmayı topu görse belkide bomba zanedip kaçacak biriydi. Ancak o esnaftı mutlaka onunda bir takımı olması gerekirdi öyle ya hafta içi esnaf arkadaşlarıyla maç yorumları yapacak hafta sonuda maçı izleyip hop kalkıp hop oturacaktı neyse abim sonunda tutacağı takımı seçti. Hangi takımı seçti dersiniz? Trabzonspor. Evet aynen öyle seçe seçe trabzonsporu seçti. Yahu abi dedik bu takım yöresel bir takımdır hem sen Karadenizli değilsin nerden çıktı şimdi Trabzonspor? demiş olsakta bir kere abim takımını seçmişti artık onunda bir takımı vardı ve
hafta sonuda aslanlar takımını savunacaktı. Neyse uzun yıllar geçti birgün memlekete gitmiştim baktım abim takım değiştirmiş, oda diğer beyni futbolla uyuşturulmuş insanların geneli gibi tabiki İstanbul takımlarından birinin taraftarı olmuştu. Yahu Abim senin eski ne takım ne oldu? Neden takım değiştirdin diye sorduğumuzda ise o hep yeniliyor şampiyon olamıyor bu yüzden değiştirdim dedi.
Yazarın durumuda sanki biraz abimin durumuna benzemiş. Benimde bu konuda bir inancım olsun demeye getirmiş ancak gidip bula bula Cehmîlerin akidesi taraftarı olmuş. Şimdi biri kalkıp Yazara yahu bula bula bu akideyimi bulup taraftar oldun dese belkide yazar buna tepki verecek ve belkide kırılacak zira bilinemez belkide Yazarda yarın öbür gün abim gibi takımını değiştirecektir kimbilir?

Şimdi geçmişinde futbol kültürü olmayan insanların abim gibi haliyle futbol hakkında yorum yaparken paradokslar, komiklikler yaşamasıda kaçınılmaz oluyor. Yazarında içine düştüğü handikapa baktığımızda bu durumlar söz konusu olmuş olduğunu görüyoruz. Çünkü ortaya karma bir inanç ortaya koymuştur.

Cehmîliği, Muteziliği, Eşariliği, Maturidiliği ee birazcıkta selefiliği birbirine harmanlayarak sıfır kilometre bir inanç icra etmiştir. İnanıyorumki bunu bilerek kasten yapmamıştır, gördüğün gibi yazar hakkında hüsnüzanda da bulunuyorum, benimde bir takımım olsun mantığıyla meseleye dahil olduğu için işi bilmeden karıştırmış diyelim.

Selefilik demişken bir kaç kelâmda bu konuda söylemeden geçemeyeceğim. Çünkü bu fırka diğer batıl fırkalar gibi İslâmın önünde gerçek büyük bir engel gibi durmaktadır. Sizce Selef, selefilik aynı şeymi? Elbette değil. Öyleki bir kimse benim selefim atıyorum İmâm Ebû Hanîfe yada İmâm Ahmed veyahut İmâm Şafii yada seleften herhangi bir âlimin ismini zikr ederek diyemiyor. Çünkü selefini zikr eden anında selefilik damgası yiyor.

Selefini zikr edene bu yaftayı yapıştıranlar her ne kadar câhil dini bilmeyen hadsiz insanlar olsalarda ancak yinede bu yafta yapılacak davetin önünde engel olup çıkmaktadır.

Oysa kendinden öncekiler sonra gelenlerin selefidirler. Yani bunu ast üst gibide tarif edebiliriz.

O halde bizden önce yaşayan âlimler bizim selefimizdirler. Mesele bu kadar basit.
Peki selefiliği ısrarla red eden biz selefi değiliz diyen yada bu yaftadan kurtulmaya çalışanlar kimlerdir? Yani bunlar hangi dinin mümtesîpleridirler? İşte bunu sorgulamak gerekir.

Mademki siz, sizden önceki 1400 yıllık İslâm ümmetinin yani selefinizin inancı üzerine değilseniz o halde siz kimsiniz? Yok biz Müslümanız diyorsanız o halde selefinizle anılmayı neden bir ayıp olarak görüyorsunz? Neden selefiliği paylaşamıyorlar diyorsunuz? Bundan muradınız nedir?

Belkide bugün Işıd, el-Kaide, Ebu Hanzala ve benzeri batıl oluşumların selefilik adı altında ortaya koydukları yanlış izlenimden kaynaklanıyor olabilir, belkide medya maymunu Cübbeli Ahmet gibi sofiizm şeyhlerinin selefilik hakkındaki olumsuz propagandasının verdiği olumsuz havanında bunda etkisi olabilir bunu tam olarak bilemiyorum.
Ancak selefilik şayet ilküç asırda yaşayan sahabe ve onlardan bir sonrakiler ve onlardanda bir sonrakiler ise ben şimdiden söylüyorum ve göğsümü gere gere ben selefiyim. Çünkü dinini müslüman selefinden alan kişi, sonradan hadi benimde bir takımım olsun diyenden daha sağlam yere basmış olur.

Konuya dönecek olursak.

Yazar tutacak bir futbol takımı bulmuş ancak kadro yaparken yanlışlıkla başka takımların oyuncularınıda yazmış. Biraz ordan biraz burdan misali.

Yazarın isim ve sıfatlarla ilgili yazdığı yada birilerinden nakl ettiği ve bu nakl ettiği yazının içerikliğinide anlamadığını görüyorum. İşte bu vahim bir durumdur.

Çünkü Allah-u Teâlâ bir şeye iman etmeyide red etmeyide câhilce değilde bilgiyle olmasını ister. Enfal 42

Tabiki konu yazar olunca paylaştığı diğer nakillerede bir göz atma ihtiyacı duydum.

Yazar burada muhalifine tecsimi çağrıştıran şeylerden uzak durmak gerektiğini ve tecsimi çağrıştıran sıfatların ispatının caiz olmadığını filan anlatmaya çalışmış.
Ancak diğer paylaşımlarından gördüğüm kadarıyla, ki hepsini okuma fırsatım olmadı kelâmcılığın, felsefenin dik alasını yaparken tecsimi çağrıştıran birçok sıfatıda ispat etmekten geri kalmamıştır. İşte bu kabul edilir gibi bir durum değildir. Mealistlerin Kuran Kuran deyip Kuranla bağını kopardıkları gibi yazarda selef selef demiş ancak selefle bir bağ kuramamış selefin şiddetle tenkid ettiği kelâmcılık ve felsefeyi daha çok ön plana çıkarmıştır. İşin garib tarafı bunuda selefin akidesi adı altında yapmayıda ihmal etmemiştir.

Birkaç örnek vererek böylece meramımı daha çok anlatabileyim.

Yazarın bir paylaşımında ateistlerin daha çok Allah'ı inkâr etmek adına müslümanlara sordukları sorular üzerinden bir itikad ortaya çıkarılmaya çalışılmış. Haşa Allah kaldıramayacağı bir taş yaratabilirmi? gibi avamın kafasını karıştıran bir dizin sorular ve saçma sapan ilmi değeri olmayan kelâmi cevaplar.

Avam haşa Allah kaldıramayacağı bir taşı yaratabilir diye cevap verse bu durumda Allah'ın yaratma sıfatını inkâr etmiş olur, yok kaldıramaz diye cevap verse bu durumda Allah'ın kudret sıfatını inkâr edilmiş olur. İşte bu kelâmdır, buna selefin yolu selefin usulü selefin akidesi dediğinde tabiki birileride gelir senin câhilliğini bu şekilde ortaya çıkarır. Bu kaçınılmazdır. Ben diyorumki; Yazar selefi hiçmi hiç bilmiyor daha çok Cehmî ve Mutezili ekolden beslendiği için muhalifinin seleften yaptığı nakillere o yüzden cevap verememiş.

Yazarın paylaştığı başka bir nakilde ise şöyle deniliyordu.
Basir, Samet, Mütekellim, ilim, kudret, İrade, Kâdir gibi sıfatları vardır. İşte bu ispattır. Yani nakil sahibi her kimse bu sıfatları ispat etmiş.
Peki yazar daha önce ne demişti onu hatırlayalım? Tecsimi çağrıştıran sıfatlar ispat edilemez. Evet aynen böyle söylemişti.

Kimbilir belkide Yazar tecsimi çağrıştıran sıfatları ispat edenleri Müşebbihe olarak görüyor orasını bilemem, ancak yazarın nakillerini paylaştığı herkimse bu kişi işi biliyor büyük ihtimalle ispat akidesini Müşebbihe olarak görüyordur. Çünkü o mezhebin lazımı bunu gerektiriyor. Öyle anlaşılıyorki o yazıları yazan her kimse bu konuların cahili değildir ve kendinden son derece emin bir şekilde batıl inancını savunuyor.

Meseleye dönecek olursak.
Yazar Allah görür, işitir, konuşur, ilim sahibidir, gücü ve iradesi vardır diyor, oysa bu sıfatların tümü yazarın kendisindede vardır.

Çünkü Yazarda görüyor yazıyor konuşuyor güç sahibidir iradesi var üstelik işitiyor peki bu durumda Yazar tecsimi çağrıştıran sıfatları ispat etmiş olmuyor mu? Ee hani tespihi çağrıştıran sıfatları ispat edilmez demiştin?
Bu acayip bir çelişkidir?

Ancak yazar bunada bir çözüm bulmuş ve şöyle diyor. Allah'ın görmesi işitmesi konuşması bizim görmemiz işitmemiz konuşmamız gibi değil.

Peki muhalifin aynı şekilde , el, nuzül, İstevâ, sevmek, buğz etmek gibi daha nice sıfatları ispat edip Allah'ın eli, nuzülü, İstevâsı, sevmesi, buğz etmesi mahlukatınki gibi değil dediğinde Müşebbihe oluyorda sen tecsimi çağrıştıran diğer sıfatlar hakkında böyle söylerken nasıl müşebihhe olmuyorsun? İşte bu cevap bulması gereken mühim bir soru olmakla birlikte kendi içerisinde çelişkili bir durumdur.

Nasılki insanlar kendilerini İslâm dinine nispet edip bunun gereklerini yerine getirmediklerinde müslüman kabul edilmezler aynı şekilde selefin ispat ve tenzih akidesine kendisini nispet edip selef gibi iman etmeyenler selefin inancı üzerine kabul edilemezler. İki kelâm edeyim dedim laf uzadıkça uzadı.


SAAT: 20:41

vBulletin® Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.

User Alert System provided by Advanced User Tagging v3.2.6 (Lite) - vBulletin Mods & Addons Copyright © 2024 DragonByte Technologies Ltd.


1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 158 159 160 161 162 163 164 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 177 178 179 180 181 182 183 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 194 195 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 245 246 247 248 249 250 251 252 253 254 255 256 257 258 259 260 261 262 263 264 265 266 267 268 269 270 271 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 282 283 284 285 286 287 288 289 290 291 292 293 294 295 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306