Durumu: Medine No : 10862 Üyelik T.:
01 Ekim 2009 Arkadaşları:1 Cinsiyet: Yaş:66 Mesaj:
489 Konular:
86 Beğenildi:3 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
| Değerli Abdulmelik kardeşim sizin imam olduğunuzu da öğrendim böylelikle ve çok memnun oldum. Keşke bende bu ülkede meslek olarak imam olabilseydim de, toplumu kur’an a davet etme imkânım olsaydı. Dikkat ederseniz, bu ülkede meslek olarak imamlığı seçebilseydim dedim. Peki, acaba gerçekten İslam dinin de imamlık diye bir meslek var mı? Yoksa bu yalnız ülkemize mahsus bir durum mu? Sanırım ne demek istediğimi anladınız. İslam dininde imamlık bir meslek değildir. Toplumda saygın olan bilgi ve birikiminden faydalanılacak bir Müslüman, öne geçer namazı kıldırır, hatta o topluma hutbe ile seslenip Allahın kitabından uyarılar yapar. Buradan yola çıkarak, sizin söylediğiniz bahanelerde ortadan kalkmış olur. Saymış olduğunuz görevleri toplumda meslek haline getiren birisi değil, toplumun her ferdi yapmalıdır, bilmelidir. İslam da ruhban sınıfı yoktur ama ne yazık ki bizler bunu oluşturduğumuz halde, bizde ruhban sınıfı yoktur deriz. Benim söylediğim kadının imamlığı konusunda, gelsin de bizlere imamlık yapsın düşüncesi değildir. Kadınların imamlık yapamayacağını söylemek, yanlıştır diye anlatmaya çalışıyorum.
Yitiksevda kardeşime gelince. Allah resulüne niçin itaat edin diyor o zaman, ayetini bana hatırlatmışsınız. Rabbin bu konuda birçok ayeti vardır, ama bunları niçin ve ne maksatla söylediğini eğer yanlış anlarsak, dibi görünmeyen bir uçuruma atlamış gibi oluruz. Hatırlayınız sizde, bende birçok arkadaşım bir noktada birleşiyor ve diyoruz ki; Günümüze gelen hadisleri dikkatle araştırmalı ve hurafeleri içinden çıkarmalıyız. Hatta bunu Diyanet çok güzel yapıyor ve binlerce hurafenin dine uymadığını kitaplar çıkartarak topluma bildiriyor.
Allahın elçisine uyun sözlerinden, elçisinin kendi düşüncelerini, hükmünü de dine ilave edecek diye anlamak, kur’anın yüzlerce ayetine ters düşer. Peki, Allah bu ve buna benzer ayetleri ile ne demek istiyor o zaman dersek; Allah elçisinin işini kolaylaştırıyor. Çünkü elçisine kur’anı tebliğ etmek, onlara geçmiş zamanda ki inançları ile karşılaştırıp izahlar yaparak, Rabbin kesin hükümlerini bildirmesinde kolaylıklar sağlamak adınadır tüm bu ayetler. Yoksa peygamberiniz size ne verdiyse alın ayetinden, nasıl olurda kur’an dışından hükümleri de verecek onları da alın diye anlarız? Bu durumda karmaşanın içinde çırpınırız ve asla sonuç alamayız.
Onlarca ayetinde Allah kur’an a sarılın sizi doğru yola ulaştıracaktır der bizlere. Dikkat edin asla başka bir kaynaktan bahsedilmez, birde apaçık rabbim, sizleri bu kitaptan hesaba çekeceğim diye de söyler bizlere. Eğer kur’an dışından başka dinde hüküm olsaydı, Allah sizi kur’an dan hesaba çekeceğim der miydi? Allah Elçisine de dönüp, toplumu kur’an ile uyar diye ikaz eder, yoksa görevini yapmamış sayacağını bildirir. Hatta kendisinin tek bir kelime bile ilave etse, onun canını alırdık diyerek de, bizleri başka düşünce ve inançlara yönelmemizi engellemiş olur.
Bakın size bir ayeti hatırlatmak istiyorum, Allah acaba burada ne söylüyor bizlere neye göre iyi bir Müslüman olun diyor? Aliimran 79: Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun! Demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz.
Ayete lütfen dikkat ediniz. Hiçbir beşer, peygamber bile olsa. İnsanlara kalkıp bana kul olun demez diyor. Peki, ne söylemesi gerektiğini söylüyor burası önemli. (Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca Rabbe halis kullar olunuz.) Demek ki bizlerin dosdoğru halis bir kul olması için KUR’AN ın gösterdiği yolu izlememiz gerektiği sizce çok açık değil mi? Kur’anı bir bütün olarak düşünmediğimizde ayetleri doğru anlamamızda mümkün olmayacaktır. Ankebut 18. ayeti düşünün orada Allah elçisinin nasıl bir görev aldığını ne kadar açık söylüyor ve ne diyor? (Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.) Ahzap 2. ayetinde ne diyordu? ( Rabbinden sana vah yedilene uy) Dikkat ederseniz Allahın bizleri yönelttiği rehber, KUR’AN olduğu çok net anlaşılıyor. Çünkü o günkü topluma halkın dinlemesi ve uyması için gönderdiğim elçiye uyun, o ne verdiyse onu alın derken, elçisinin Kur’anı tebliğ edip onlara kur’anı anlatacağını söylüyordu. Yine Araf 3. ayette (Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın.) diyen rabbim sizce bizleri çok açık ve net kur’an a yönlendirmiyor mu? Meryem suresi 64. ayetin sonunda bakın Allah ne diyor? ( Senin Rabbin unutkan değildir.) Demek ki kur’an da her şey yoktur diyerek bizleri başka kaynaklara yönlendirenlerin, nasıl büyük hatalar yaptığını, daha açık görüyoruz. Allah hüküm vermediği hiçbir şeyden hesap sormaz. Hüküm vermedikleri bizlerin serbest alanlarıdır.
Bizler ne yazık ki kur’anı anlamaya çalışırken, günümüz çağının gerektirdiği şekliyle anlamak yerine, yüzlerce yıl önce yaşayan insanlar, hayatlarına nasıl kur’anı yansıtmış onları anlamaya çalışıyoruz. Verdiğimiz örneklerde onların gelenek ve yaşam tarzlarından kaynaklanıyor. İşte bunlar bizleri yanıltıyor. Bizler geçmiş yaşamdan ibretleri, yaşam şekillerinden, geleneklerinden değil, olaylara bakış açısı ve sorunları çözüm şekillerinden ibretler almalıyız. Bakış açımızda yanlışlıklar olduğu sürece, algılamada elbette yanlış olacaktır.
SAYGILARIMLA Halukgta |