Konu Başlıkları: TAKVA ne demektir..?
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17 Aralık 2007, 15:27   Mesaj No:2

iklimya

Medineweb Sadık Üyesi
iklimya - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:iklimya isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 90
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Ankara
Mesaj: 513
Konular: 114
Beğenildi:32
Beğendi:0
Takdirleri:112
Takdir Et:
Standart TAKVA ne demektir..?

Sakınmaktır insana anlam kazandıran mana yükleyen. Kıymetli bir cevher gibi onu değerli kılan. Adem oğlu bir şeyleri bulmak istiyorsa, önce şüpheliden kaçınıp, hakikate doğru yürümelidir.
Allahu Teala’nın Araf Suresi, Ayet 201 de buyurduğu gibi:
“ Takvaya erenler var ya, onlara şeytan tarafından vesvese dokunduğunda (Allah’ın emir ve yasaklarını hatırlayıp), hemen gerçeği görürler.”
Bir şeyin özüne kavuşmak istiyorsak öncelikle takva zırhını kuşanmamız gerekmektedir. Ne cehennem korkusu, ne günahlardan kaçınma sıkıntısı ne de cennet arzusu.
Takva, yalnızca O’nda, özü yakalama gayretidir. Ruhumuza işlenen duyguların saygı ile O’na sunulmasıdır. Zira saygı sınırını aştığımız zaman Efendimiz(s.a.v.)’in şu hadisi şerifi aklımıza gelmektedir :
“ Utanmazsan dilediğini yap.”
Takva, gizli ya da aşikar insanlarla yahut yalnızken hem zorda hem rahatta ağlarken de gülerken de Allah demekle hasıl olur. Hazreti Peygamberin bu sözü hal olarak da makam olarak da üzerimizde olmalıdır. Ama insan, nisyan ile maluldür. Adem olunca sahip olduğumuz unutkanlık takvanın önünde en büyük engeldir. Tefekkür ve ibadet bir bütündür. Tarihimizde alnında secde sebebiyle nasır oluşan zahid ve abid Hariciler, Sıffın savaşında Hazreti Ali’nin safından ayrılacak kadar cahildirler. Çünkü takva zannettikleri şey daima zikirdir. Halbuki Allah’ın sevdiğini sevmek, buğz ettiğine buğz etmek de takvanın cüzlerindendir. Takva insanın ağırlığını, cüssesini bilmesidir birazda. Haddi aşmayan bu hususta daima tedirgin olan huzur-u ilahî de olduğunun bilincini hiç yitirmeyen kişinin titreyen kalbi takvanın mekanıdır.
Takva sadece sakınmak ya da utanmak mıdır?
Kalbi derin bağlarla teslim olmanın başka bir adı da yine takvadır. Asırlar öncesinin yıldızları; sahabiler, bizlere bunu akletmemiz için, muhteşem bir ders ile anlatmışlardır.
Hacı Bayramın müridlerinin çokluğundan rahatsız olan padişah Hacı Bayram Veli hazretlerine karşı davranışını değiştirir. Durumdan rahatsız olur yani. Bunun üzerine Hacı Bayram, müridlerini bir meydana toplar ve onlardan kurban etmek üzere kişilerin beri gelmesini ister. Bunun üzerine koca meydanı dolduranlardan geriye yalnızca bir ihtiyar karı koca kalır ortada, diğerleri kenara çekilir. Hacı Bayram, çadırına alır onları ve çadırdan dışarıya kan akıtılır. Topluluk da bir kargaşa meydana gelir. Hacı Bayram bir müddet sonra bu iki müritle dışarı çıkar ve padişaha seslenir. Benim müritlerim bu ihtiyarlardır, bunlardan mı korkuyorsunuz der.
Hakiki takvanın en güzel örneğini bize, Hacı Bayram’ın bu iki ihtiyar müridi gösterir.
Şüpheliyi terk edip, gerçek manada edebe bürünüp, yürekten teslim olmanın adı takva olsa gerek.
Takva, zor ulaşılan kolay kaybedilen bir vasıftır. Şeytanın kendilerine karşı daima uyanık olduğu takva sahipleri, nefs-i mutmaine makamına ermiş dünyanın dönüşüne etki edebilen halktan kendilerini saklayan zatlardır. Yeryüzünde gölge gibi olan bu insanlar, sünnetten bir an ayrılmayan, Allah’ın sevgilisinin aramızdaki varisleridir. Yüzleri suyu hürmetine nice nimetin bize ulaştığı bu zatlara, edep ile boyun büküp saf tutan dua ile kalbini daima temizleme gayreti taşıyan gündüzü ve gecesi tefekkür ve hizmetle dolu olanlarımız yakınlık kazanırlar.
Allah kalplerimize muhabbetle bereket, iltifat ile marifet, edep ile yakınlık, an ve an zikir ve tefekkür versin. Takva anlatarak bitmeyecek kadar geniş bir ilmin konusudur hakikatte. İlm-i ledûndandır. Uçsuz bucaksız bir alem olan kalbin ilmindendir. Söz dinleyen azalarına hükmü geçen zevatın bu özel hali, bizim gibi cahillerin indinde (yanında) yalnızca lafı edilecek bir husustur. Kalbi bu küçük ilimle, (yani yalnızca lafını edeceğimizi bilmeyi kasdediyoruz) dahi olsa tefekkür edenlerden olalım ki bize kapalı, kilitli kapılar ardından üzerimize o alemden bir iz düşsün.
Takvaya tövbe ile başlayalım. Önce “la” diyelim ki illallah demeye geçelim.
Şeytanın iğva ve sataşmasından geceyi örtü kılana yıldızlara ışık ile hayat verene suyu saf ve berrak kılana sığınırız.
Besmele ile başlayan hamd ile devam eden şehadet ile biten bir ömrü verme hususunda eşi benzeri olmayan bitmez hazinelerin sahibi Hakim-i Mutlak olan alemlerin Rabbinden niyaz ederiz.
Ey Dirlik sahibi! Takva sana karşı, hayat senin için, zikir isminle.
Gül mevsiminde solanlardan olma korkusu içinde sevgini kazananlardan olmayı nasip eyle. Sen bizden razı biz senden razı olarak bizi yanına kabul eyle.
Muvaffak olmamız için Senden takvayı istiyoruz. Amin Ya Muin…
Baki Takva ile.

DEMiR Beyza
21-11-2007

__________________
Bismillah diyerek...
Alıntı ile Cevapla