Cvp: takva TAKVA VE MUHASEBE-İ NEFİS
Muhterem kardeşlerim,
Haşr suresi 18. ayet-i kerimesinde Cenab-ı Hakk bizleri takvaya ve nefis muhasebesine davet ederek buyuruyor ki; “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”
Takva, Allah’tan korkmaktır. Yani Allah’ın men ettiği, haram kıldığı kötü şeylerden korunmak, yasak mıntıkaya girmemektir.
Kur’an-ı kerimde, Bakara suresinin ilk 5 ayeti kerimesinde muttakilerin vasıfları şöyle beyan edilmektedir; “Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, Sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler. Ahiret gününe de kesinkes inanırlar. İşte onlar, Rabb’lerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.”
Takvanın üç mertebesi vardır:
1- İman ile küfürden korunmak.
Küfür, ebedi cehennemde kalmaya sebep olduğundan, ondan korunmak için ehl-i sünnet akidesine uygun olarak imanı öğrenip, kendimizi küfürden koruyup muhafaza edeceğiz.
2- İtaatla isyandan korunmaktır.
İmanla birlikte isyan geçici olarak cehennemde kalmaya sebeptir. Hasb el –beşer bir isyan işlenecek olursa derhal tevbe ve istiğfar etmelidir.
3- Zikrullah ile gafletten korunmak.
Zikrullah, Allah-ü Teala’yı anmak ve hatırdan çıkarmamak, her mu’minin en ulvi vazifesidir. Demir ve bakırın paslandığı gibi kalpler de pas tutar. Onun cilası da zikrullahtır. İnsan Allah’ı anmakla kemale ulaşır. Mu’min, Allah’ı andıkça gafletten kurtulur.
Gaflet nedir? Bir hadis-i şeriflerinde Peygamberimiz (a.s.m.) buyuruyor ki; “Gaflet, kalbin uyumasıdır.” Uyuyan insan hayattadır ama, uykuda olduğundan işitmez, görmez ve yanında olanlardan haberi olmaz. Harp sahasındaki ellibin kişilik bir orduyu düşünelim. Uyur gaflet ederse, beş bin kişilik az bir kuvvet onları imha ederse, neyinden istifade etmiş olur? Gafletinden. Şu halde kendimizi gafletten muhafaza etmek, isyandan muhafaza etmek kadar önemlidir. Çünki uyanık müslüman gerçekleri anlayabilir. Gafil müslüman uyuyan ordu gibi nefis, şeytan ve zahiri düşmanlarına karşı mukavemetli değildir. Esirdir, perişandır. Bir mülüman için gaflet büyük bir felakettir. Cenab-ı Hakk cümlemizi nevm-ü gafletten ikaz buyursun.
Sohbetimize konu olan ayet-i kerimede takvayı emrettikten sonra, “herkes yarına ne hazırladığına baksın” buyuruluyor. Burada “yarın” dan kasıt ahiret günüdür. Ahiret bize yarınki gün kadar yakındır. Zira her gelecek yakın, ancak gelmeyecek uzaktır.
Bir şair dünya hayatını şöyle tasvir şöyle tasvir etmiştir:
Ana rahminden geldik pazara,
Bir kefen aldık döndük mezara.
İşte Pazar bu dünya, bu pazarın gecesi kabir, sabahı mahşer sabahıdır. Bu pazarda herşey satılmaktadır. Sana lazım olanı al evine dön.
Gün bitti. Rasulullah’tan kıyamete kadar, ikindiden akşama kadar olan bir zaman kaldı. Akşam olmak üzeredir. Dikkatli ol, ömür sür’atle geçmektedir. Akşam-sabah yolcusun.
Rasulullah (a.s.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır; “Ey ademoğlu! Benim malım! Benim malım! Dediğin, yiyerek yok ettiğin, giyerek eskittiğin ve Allah rızası için vererek baki kıldığındır.” “Ademoğlu öldümü, insanlar; geriye ne bıraktı. Melekler ise; Ahirete ne gönderdi, der.”
Hazreti Allah cümlemizi yarınki güne hazırlanan bahtiyar kullarının zümresine ilhak eylesin. İman ile küfürden, itaatla isyandan, zikrullah ile gafletten kendisini korumuş muttaki kullarından eylesin. Amin. |