Konu Başlıkları: YILbaşı Neyimiz Olur?
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 27 Aralık 2007, 10:49   Mesaj No:12

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.079
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Noel

Yılbaşı ve Yılbaşı Kutlamalarının Tarihi Arka Planı

Bilinen ilk yılbaşı kutlamaları, Babil'de bahar ılımına (Mart ortası), Asur'da ise güz ılımına (Eylül ortası) en yakın yeni ayda yapılırdı (İ.Ö. yaklaşık 2000). Mısırlılar, Fenikeliler ve Persler yılbaşını güz ılımında (21 Eylül), Yunanlılar ise İ.Ö. 5. yüzyıla değin kış gündönümünde (21 Aralık) kutlardı. Roma'da Cumhuriyet döneminde 1 Mart'ta başlatılan yeni yıl, İ.Ö. 153'ten sonra resmi olarak 1 Ocak'a alındı; bu uygulama Jülien takviminde de (İ.Ö. 46) sürdürüldü.

Ortaçağ'da yılın başlangıcını belirlemek için birçok tarih kullanıldı.
Romalılar'ın yılı 1 Ocak'ta başlıyordu ve bu kullanım Ortaçağ'da bazı ülkelerde de sürdü. (Fakat, bu tarih her zaman yıldız yılının başlangıç noktası olmakla birlikte, bazı önemli Hıristiyan bayramlarının başlangıcı ona tercih edilirdi). Kilise ise, ayların ilk günlerinin kutlandığı putperest bayramının yerini almak üzere Hz. İsa'nın sünnet gününü bayram olarak belirlemişti.

Ortaçağ'da özellikle şu tarihler kullanılıyordu:
· Hz. İsa'nın Doğum Tarihi (Nativitas; İsa, Meryem ve Vaftizci Yahya'nın doğum yıldönümüne Hıristiyanlıkta verilen ad).
Yılın başlangıç noktası 25 Aralık'tı. Anglosakson İngiltere bu tarihte kutlardı.

· Hz. İsa'nın Doğumunun Hz. Meryem'e Müjdelendiği Gün (Muştulama)
[Pisa usulünde İ.Ö. Birinci yılın 25. Mart günü, Floransa usulündeyse İ.S. Birinci yılın 25. Mart günü yılbaşı idi. Hıristiyan Avrupa'nın büyük bölümü bu tarihi kullanırdı. 1. William'ın yeni yılın 1 Ocak'la başlatılmasını emretmesine karşın, sonraları İngiltere de yılbaşını 25 Mart'ta kutlayan Hıristiyan ülkelere katıldı.

· Paskalya Tarihi (Akla en az yakın, ancak en çok yaygın olandı)
Paskalya; Hıristiyanların kendi inanışlarına göre İsa Aleyhisselam'ın çarmıha gerildikten sonra dirilerek göğe yükselmesi ile ilgili olarak her yıl mart ayının on dördüncü gününden sonra gelen ilk pazar günü yaptıkları ayindir ve tarihi değişken bir yortudur. Bu tarihin başlangıcının belirlenmesi, bazı karmaşık kurallara dayanır. Paskalya yortusunun tarihi 1. İznik Konsili (325) tarafından ilkbahar ılım noktası (21 Mart) dolunayını izleyen pazar günü olarak belirlenmişti. Dini takvimin değişen bütün tarihleri bu yortuya bağlıdır. Bunlar, özellikle büyük perhiz ya da kırk günlük hazırlık dönemiyle paskalyayla başlayıp elli gün süren hamsin dönemi sonunda kutlanan hamsin yortusudur. Paskalya, kutsal hafta perşembesinin akşamı başlayıp, paskalya pazarında son bulur. Perhizle geçen beş haftalık bir hazırlık dönemiyle son haftayı (kutsal hafta) kapsar. Paskalyayla ilgili çok eski bir takım ayinler ve adetler (paskalya yumurtası vb.) vardır.

· Bizans'ta ve Yunanistan'da Yılbaşı 1 Eylül Olarak Kullanılıyordu.
Eski Yunanlıların sivil yılı, hem ay, hem de güneş yılıydı. Saat bölümlerini ihmal eden Yunanlılar, almaşık olarak 29 ve 30 gün çeken 12 aylık bir dizi oluşturdular. Buna göre 1 yıl 354 gün çekiyordu. Güneş ve Ay'ın hareketleri arasında bir uyum sağlamak için her 19 yıllık dönem, embolismos denen 13 aylık 7 yıl içeriyordu. Bu şekilde, her 20. yıl, yaz gündönümünün izlediği Neomenia'da başlıyordu.

· 1 Mart ya da Venedik Yılbaşı.
Romulus, yıl başlangıcını 1 Mart olarak tespit etmişti. Charlemagne döneminde de yıl başlangıcı 1 Mart'tı.

· Fransa'da ise Yılbaşı 1 Nisan'dı.
Kral 9. Charles'in buyruğuyla 1563-1564'te zorunlu kılınan yeni takvim, ancak 1567'de kabul edildi. Dolayısıyla yılbaşı da değişti ve 1 Nisan olan yılbaşı 1 Ocak'a alındı. Yılbaşı eğlenceleri de 1 Ocak'a aktarıldığı halde bazı insanlar kralı alaya almak için Nisan ayının ilk gününde yalancılıktan tebrikleşerek birbirlerini aldatmaya başladı. Böylece 1 Nisan şakaları Fransa'da başlayıp zamanla tüm Avrupa'ya yayıldı.

· 1 Ocak Yılbaşı
Ruslar, günümüzde 13 gün kadar gerileyen Julius yılını 1918 Şubat'ına kadar kullandılar. Numa ve Sezar yıl başlangıcını 1 Ocak olarak tespit ettiler. Romalılar'ın, Romulus tarafından oluşturulan Numa tarafından geliştirilen ve Güneş'le olan uyumunu korumakla görevli din adamları tarafından altüst edilen sivil yılı, Sezar tarafından yeniden düzenlendi (Julius Takvimi). Sezar, ilkbaharın başlangıcını ılım anına rastlatmak için, içinde bulundukları yıla (İ.Ö. 45) 85 gün eklemek zorunda kaldı; bu da 445 günlük yıla "Karışık Yıl" adının verilmesine neden oldu. Kilise, sivil gereksinimler için Julius yılını kabul etti, ama dini bayramları belirlemek için Ay yılı ile Julius yılını bir arada kullandı. Dönencel yıl ile Julius yılı arasındaki uyuşmazlık nedeniyle (1582'de 10 gün) Gregorius XIII yeni bir takvim reformuna girişti (Gregoryen Takvimi). Daha sonra Gregoryen takvimle (1582) 1 Ocak olarak belirlenen yılbaşı tarihi, kısa sürede Katolik ülkelerde benimsendi. Bu tarih İskoçya'da 1660'ta, Almanya ve Danimarka'da yaklaşık 1700'de, İngiltere'de 1752'de, İsveç'te 1753'te, Rusya'da ise 1918'de kabul edildi.

· Yahudilerde Yılbaşı
Yahudi dinsel takviminde yeni yıl geçmişte olduğu gibi günümüzde de Tişri ayının (6 Eylül-5 Ekim) ilk günüyle başlar. Yahudi takviminin kameri aya dayanması, bu tarihin yıldan yıla birkaç gün fark etmesine neden olur. Bu bayrama Roş Haşana denir. Roş Haşana, Yahudilerin itikadınca dünyanın yaratıldığı, ciddiyetin ağır bastığı bir bayram günüdür. Bu günde İsrael ve onunla birlikte bütün insanlığın Allah'ın mahkemesine çıktıklarına inanılır. Onun için bu, neşeli bir bayram değildir. O gün sabah aile sinagogda ibadetten dönünce, baba "Kidduş" okur, sonra herkes bala batırılmış bir tatlı elma yer. Öğleyin su dökünerek yıkanma (gusül) ve bu sırada Tevrat'tan ayetler okuma gelenektir. Bu günün asıl ibadeti sinagogda olur. Orada duadan önce on defa şofar öttürülür. Rabbi Yahuda ha-nasiye göre, eğri bir boynuz olan şofar, kırık ve nedamet dolu yüreklerin sembolüdür. Şofarın on defa öttürülüşü, yaradılışı, Tanrı'ya dönüşü, Sina dağındaki vahyi, Nebilerin uyarmalarını, Tapınağın yıkılmasını, İzaak'ın kurban edilişini, Büyük tehlikeyi, Hesap gününü, İsrael'in kurtuluşunu ve Ölülerin dirilmesini hatırlatmak içindir. Duanın har tekrarlanışında da yine şofar öttürülür. Yahudiler yıla Pazar, Çarşamba ve Cumaya rastlamıyorsa Paskalya'da başlarlar. Paskalya (Pesah), Mısır'dan çıkışı hatırlatır.

· İslam Dünyası'nda Yılbaşı
Hazret-i Ömer (ra), beytü'l malın hesaplanmasında karşılaşılan güçlükler nedeniyle bir takvim başlangıcının esas alınması gerektiğini söylemişti. Hz. Ali'nin (ra), Rasulullah'ın (sav) Mekke'den Medine'ye hicretinin başlangıç olması teklifi kabul edilince 1 Muharrem (16 Temmuz 622) Hicri takvimin başlangıcı oldu. Bu takvimde zaman ay yılına (kameri sene) göre hesaplandı. Ay yılı, Ay'ın Dünya etrafında 12 kez dolaşması sırasında geçen süredir. Bu dolaşmada aylardan her biri 29 gün, 12 saat, 44 dakika, 3 saniyede tamamlanır. Buna göre ay yılı 354 gün, 8 saat, 48 dakika, 36 saniyedir. Böylece her Ay yılı, Güneş yılından 11 gün eksik gelir. Her 33 Ay yılı, bir yıl eksiği ile 32 Güneş yılına eşit olur. Ay'ın Dünya etrafında iki kez dönüşü 59 gün sürdüğüne göre aylardan bir bölümü 29, bir bölümü ise 30 gün çeker. Yani Hicri yıl ard arda 29 ve 30 gün çeken 12 aydan oluşur. 30 gün çeken aylar Muharrem, Rebiülevvel, Cemaziyelevvel, Receb, Ramazan, Zilkade; 29 gün çeken aylar ise Safer, Rebiülahir, Cemaziyelahir, Şaban, Şevval ve Zilhicce'dir. Ancak Kamer ayı (29 gün, 12 saat, 44 dakika, 2.9 saniye) ile Müslümanların itibar ettikleri ay (29 gün, 12 saat) arasındaki fark (44 dakika, 2.9 saniye) dolayısıyla 30 yılda 11 gün, 17 dakika, 24 saniyelik bir fark meydana gelir. Bundan dolayı 30 yıllık devrelerde, ötekilerden 1 gün daha fazla olan 11 yıl vardır (Fazla günü olan yıla "sene-i kebise" denir). Bu artık yıllarda Zilhicce ayı 30 gün çeker. Böylece Müslümanların 30 yılı yaklaşık olarak 30 kere 12 Kamer ayına eşittir. Hicri takvim ay yılına (354 gün) dayandığı için yılbaşı değişik mevsimlere denk gelir. Dini günler de (Kandiller, Ramazan Ayı, Ramazan ve Kurban Bayramları, Aşura Günü vs.) Hicri takvime göre belirlenir.

· Osmanlı'da ve Türkiye'de Yılbaşı
Osmanlılarda Hicri 1089'dan (Miladi 1678) sonra sınırlı bir biçimde mali işlerin tarihlerinin saptanmasında mali yıl takvimi kullanılmaya başlandı ve Hicri 1256'dan (Miladi 1840) başlayarak bu takvim Rumi sene adı ile daha geniş ölçüde uygulandı. Müslüman Türklerin kullandığı hicri takvimde de yılbaşı olarak 1 Muharrem kabul edilmişti. Osmanlılarda 19. yüzyılda 1. Mahmud döneminden başlayarak kullanılan ve Julius takvimine dayanan Rumi (Mali) senenin başlangıcı ise 1 Mart'tı. Şubat 1917'de yapılan bir düzenlemeyle tarih başlangıcı (hicret) aynı kalmak üzere Gregoryen takvimi, Miladi takvim adı altında kullanılmaya başlanınca yılbaşı 1 Ocak oldu. 1935'te çıkarılan 2739 sayılı yasa ile de 31 Aralık öğleden sonra ile 1 Ocak resmi tatil sayıldı.

Müslümanlar arasında yeni yıla girişi kutlanma geleneği olmamasına karşın, Osmanlılarda yüksek devlet görevlileri padişahı ziyaret ederek, yeni yıl nedeniyle tebrik ederler, padişah da ziyaretçilere "Muharremiye" adı altında para ve armağanlar verirdi. Devlet ileri gelenlerinin de kendilerine bağlı memur ve kişilere aynı biçimde armağan vermeleri gelenekti. Şairler de yeni yıl nedeniyle yine "Muharremiye" adı verilen kasideler yazar, başta padişah olmak üzere bunları sundukları kişilerden para ve armağanlar alırlardı.

Gökhan Akçura, Ivır Zıvır Tarihi adlı kitabının "Yılbaşıdır Bunun Adı, Şeytan Bunun Neresinde?" adlı metninde "Osmanlı'nın Hıristiyan yılbaşıya gösterdiği ilk ilgi 1829 yılına rastlar. O yılbaşı, İstanbul'daki İngiliz elçisi Haliç'te bulunan bir gemide büyük bir balo verir. Baloya Osmanlı devlet adamları da davet edilir. Davetliler yatsı namazını Tersane Divanhanesi'nde kıldıktan sonra sandallarla gemiye giderler ve sabaha kadar eğlenirler. 1856 yılında ise Sultan Abdülmecid, Fransız elçisi tarafından düzenlenen büyük baloya gidip dans edenleri seyreder ve saraya memnun olarak döner." der, ama bu ne derece doğru bilinmez.
Alıntı ile Cevapla