Şefaat konusu , kelam ilminin en tartışılan konularındandır.Ben bu konuda Allah'ın başta Sevgili peygamberimiz olmak üzere
isterse salih kullarına da bu yetkiyi verebileceğine inananlardanım.Çünkü Allah c c dilerse bu olabilir, yani şefaat yetkisi Allah'ın iznine tabidir. Kur'an da buna delil olarak gösterebileceğimiz ayetlerin can alıcı noktası ise
şefaatten medet umulmamasına teşviktir.Ben aşağıdaki ayetleri şefaat vardır ama buna güvenilmemeli , ümit edilmemeli diye algılıyorum.
.
“Öyle bir günden korkun ki, o gün hiç kimse kimse için bir şey ödeyemez, hiç kimseden şefaat kabul edilmez, karşılık alınmaz, yardım da göremezler” (2/48,123) Bu anlamdaki ayetler birden çoktur. Bunlara bakıldığında kıyamet günü hiç bir şefaatin olamayacağı anlaşılır. Ancak şu anlamda da ayetler vardır:
“O gün hiç kimse şefaat hakkına sahip değildir, ancak Rahman’ın katında bir ahdi olanlar müstesna” (19/87). “O gün şefaat fayda vermez. Ancak Rahman’ın izin verdiği ve konuşmasına razı olduğu kimseler müstesna” (20/109). “O gün şefaat fayda vermez, ancak Allah’ın izin verdikleri müstesna...” (34/23). “De ki şefaat tümüyle Allah’a aittir...” (39/44). “Onlara şefaat edenlerin şefaati fayda vermez” (74/48).
Kısacası insanlar kendilerini kurtarmaya bakmazlar ve şefaate layık olmazlarsa Hz. peygamber de dahil olmak üzere ona kimse şeaat edemez.
“Ey Abdi Menaf Oğulları! Sizin için Allah katında hiç bir şey yapamam, kendinizi kurtarmaya bakın. Ey Peygamberin halası Safiyye senin için de... Ey Peygamberin amcası Abbas, senin için de... Ey Peygamberin kızı Fatıma, senin için de hiç bir şey yapamam, sen de kendini kurtarmaya bak” buhari
Mevlut abinin dediğine de katılıyorum''şefaat ya Rasulallah'' ifadesi yanlıştır.Çünkü Hz. peygamberin bizzat böyle bir yetkisi yok.Ancak Allah dilerse var.Öyleyse bizler şefaat bekleme ve şefaat dileme yerine, Allah’ın razı olduğu kullarından olmaya bakalım.Şefaat olursa da fena olmaz