Vücuduna giren gözle görülemeyecek kadar küçük bir mikrobun kendisini alt etmesine mani olamayan insan, yüce dağlardan daha azametli, vahşi bir aslandan daha yırtıcı, gökyüzüne yükselen bir kartaldan daha özgür, yeryüzünü bereketli kılan yağmurlarıyla bulutlardan daha cömert, kâinata hayat veren güneş ışınlarından daha hızlı ve aydınlık olduğunu vehmedebiliyor. Bu insan modelini temsil eden Firavun, kendi halkına “Ben sizin için benden başka tanrı tanımıyorum!” Kasas; 38 derken “insan” olduğunu unutmuş muydu acaba? İnsan neden unutkan bir varlıktır. Unutkanlık nörolojik bir sorun olarak bellekteki çözülmeyle sınırlı tutulabilir mi? İnsan kendi benliğinin tutsağı olmayı terk edip sonsuz kudret sahibi Yaratıcının kulu olduğunun şuuruna varabilirse o zaman yaratılış amacını kavramış olur. Tevhid nuruyla aydınlanmış bir kalp ve akıl birlikteliği ile sorumluluklarını müdrik olarak hayatını sürdürür... Müslümanlar olarak bugünümüzün ve yarınımızın hayırlar içinde geçmesi için Rabbimizden devamlı niyazda bulunmamız gerekiyor. O’nun bize öğrettiği kelimelerle O’ndan niyazda bulunmak ne güzel ameldir: “Ey Rabbim, [girişeceğim her işe] doğruluk ve içtenlik üzere girmemi; [bırakacağım her işten de] doğruluk ve içtenlik göstererek çıkmama sağla; ve bana katından destekleyici bir güç, bir tutamak bahşet”! (İsra Suresi; 80.)...... |