Konu Başlıkları: Diyet ve Erş nedir?
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01 Ocak 2008, 19:17   Mesaj No:3

Emekdar Üye

Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart Cvp: Diyet ve Erş nedir?

ERŞ

Anlaşmazlık, ihtilâf, düşmanlık, diyet; rüşvet, adam öldürme hariç yaralama diyeti. Çoğulu "ürûş"tur. Bir İslâm hukuku terimi olarak, yaralanan ve kesilen uzuvlardan dolayı verilmesi lâzım gelen diyettir. Erş, mukadder ve gayr-i mukadder olmak üzere ikiye ayrılır. Mukadder erş, organlara mahsus olup miktarı şer'an belli olan diyettir. El ve gözün erşi gibi. Gayr-i mukadder erş ise, organlara ait, miktarı şer'an belirlenmemiş olup, bilirkişinin takdir ve tayinine bırakılan diyettir. Buna "hükümetü'l adl" de denir
Tam diyet gerektiren organ yaralamaları, bazı organların kasten veya hata yoluyla kesilmesi yahut fonksiyonlarını kaybetmesiyle sözkonusu olur. Bunlar dört çeşittir. Bedende tek, çift, dört tane veya on tane olan organlar bunlardandır.
a) Bedende tek olan ve telefi halinde tam diyet gereken organlar; burun, dil, cinsiyet organını yahut haşefesi, meni kesilecek şekilde zürriyet, idrar yolu, büyük abdest yolu, deri, başın saçları, sakalın kılları (el-Kasânı, Bedâyiu's-Sanâyi, VII, 311; es-Şirâzî, el-Mühezzeb, II, 200; İbn Kudâme, el-Muğnî, VIII, I vd.).
b) Tam diyeti gerektiren çift organlar; iki el, iki ayak, iki göz, iki kulak, iki dudak, iki kaş, iki meme, meme uçları, husyeler gibi. Bunlardan yalnız bir tanesi telef olursa yarım diyet gerekir (el-Kâsânı, a.g.e., VII, 311).
c) Tam diyet gerektiren dörtlü organlar. Göz kapakları ve kirpikler gibi. Bunlardan yalnız bir tanesi telef olsa dörtte bir diyet gerekir (el-Kâsânı, a.g.e., VII, 311, 324; eş-Şirâzî el-Mühezzeb, II, 201).
d) Bedende on organ, el ve ayak parmaklarıdır. Bunlardan her bir parmak için onda bir diyet gerekir. Amr b. Hazm'ın naklettiği bir hadiste, "El ve ayak parmaklarından herbiri için on deve diyet vardır" buyurulur (Tirmizî, Diyât, 4; Ebû Dâvûd, Diyât, 18; Nesâî Kasâme, 45, 47; Dârimi, Diyât, 16). Parmak boğumuna kadar olan telefte, parmak diyeti üçte bire düşer. Parmaklar birbirine eşit sayılır.
Dişlerin tamamı telef edilirse tam diyet gerekir. Her bir diş için beş deve veya diyet miktarına ulaşıncaya kadar her diş için beşyüz dirhem gümüş para (beş dirhem bir koyun bedelidir) gerekir. Hadiste; "Her diş için beş deve vardır" buyurulur. (Ebû Dâvûd, Diyât, 18; Nesâî-Kasame, 44; İbn Mâce Diyât, 17).
Bir organ müessir fiil sonucu telef olmamakla birlikte fonksiyonunu veya hassasını kaybetmişse, pratik bakımdan mümkünse kısas, değilse diyet veya şer'an miktarı belli olan erş gerekir. Görme, işitme, tatma, koklama, dokunma, yürüme, konuşma veya akıl melekesinin yok olması veya el yahut ayakların felce uğraması, cinsi ilişki kurma gücünü kaybetmesi gibi. Bazıları bunların sayısını yirmi ve daha fazla olarak tesbit ederler. Bu uzuvların hassası tam olarak kaybolmuşsa tam diyet gerekir; iki gözden birisinin görmemesi gibi kısmî olursa, diyet buna göre hesaplanır. Diyeti belirlemek mümkün olmazsa, miktarı bilirkişi (hükümetü'l-adl) belirler (el-Kâsânı, a.g.e., VII, 311; eş-Şîrâzî, a.g.e., II, 201 vd.; İbn Kudâme, el-Muğnî, VIII, 37 vd).
Mezhep imamları göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş kısas edileceğinde ittifak etmişlerdir. Kısas diyete dönüşürse, genel kâide olarak görme, işitme, düşünme, yürüme, çalışma, cinsel ilişki kurma fonksiyonları gibi temel fonksiyonlardan birinin izâlesi tam diyeti gerektirir. Aynı fonksiyonu gören birden çok organın sözkonusu olması hâlinde diyet orgân sayısınâ bölünerek, her bir organ için ödenecek miktar belirlenir. Meselâ; iki gözden birinin kör edilmesi halinde yarım diyet, bir parmak için onda bir diyet gerekir. İşte organlar için şer'ân miktârı belirlenmiş olan bu tazminatlarâ "Mukâdder erş" denir (el-Kâsânı, a.g.e., VII, 314; Süleyman Akdemir, Ceza Hukukunda Mağdurun Korunması, İzmir 1988, s.55-56).
Öldürme dışındaki müessir fiillerde kısas uygulamak mümkün olmayan durumlarda, miktarı bilirkişiye mahkemece tesbit ettirilen erş gerekir ki, buna "gayr-i mukadder erş" veya "hükûmetü'l-adl" adı verilir. Kaburga kemiğini, burun kemiğini veya dişler dışında bedenden herhangi bir kemiği kırmak gibi. Yine erkeğin memesi, onun meme uçları, dilsizin dili, iktidarsızın cinsiyet organı, görmeyen göz, çürük diş, felçli el ve ayak, baş kısmı kesik cinsiyet organı, parmakları kesik avuç kısmı dal böyledir (el-Kasânı, a.g.e., VII, 323; İbn Kudâme, a.g.e., VIIl, 56).
Hâkimin tâkdirine bırâkılan erş (hükûmetü'l-âdl), suçlu tarafından tâzmin edilir. Bunu âkile yüklenmez.
Şecce, (çoğulu şicâc) denilen baş ve yüzdeki, kemiğe kadar inen yaranın erş'i, bu yaranın büyüklüğüne göre belirlenir. Bunun miktarı diyetin yirmide biri kadardır.
Baş ve yüzdeki yaraların cezası ikiye ayrılır. Aslı ceza ve bedel bakımından ceza. Aslı ceza kısastır. Kasten olan yaralamada, kısas mümkünse uygulânır, değilse erş cezası verilir. Kemiğe kadar inen yarâlardâ kısasın uygulanabileceğinde ihtilâf yoktur. Çünkü suçluda benzeri yarayı açmak mümkündür. Ayette; "Yaralarda kısas vardır" (Mâide, 5/45) buyurulur.
Bedel bakımından olan ceza erş'tir. Baş ve yüzde kemiğe dayanmayan yaralarda hükümetü'l-adl uygulanır.
Çünkü şer'an bunlara erş takdir edilmemiştir (ez-Zeylâî, Nasbu'r-Râye, IV, 374). Ancak müessir fiilin boşa gitmemesi için bunlara bilirkişinin belirleyeceği erş gerekir.
Bedenin baş ve yüzden başka kısımlarında müessir fiil sonucu meydana gelecek yaraya "cürh" denir. Çoğulu "cürûh" veya "cirâh" gelir. Bu yaralar "câife ve gayri câife" olmak üzere ikiye ayrılır. Câife; sırt, karın veya yanlardan karın boşluğuna kadar varan derin yaradır. Bu, el, ayak veya boyunda olmaz. Gayr-i câife ise; karın boşluğuna kadar ulaşmayan yara olup, boyun, el veya ayak gibi organlarda olur (el-Kâsânı, a.g.e., VII 296).
Baş ve yüz dışındaki yaraların cezası da aslî ve bedelî olarak ikiye ayrılır. Aslı ceza kısastır. Karın boşluğuna kadar inen yaralarda (câife) kısas uygulanmaz. Çünkü suçlunun kısas sonucu ölümünden korkulur. Bunlarda bedeli ceza olan erş uygulanır. Bunun miktarı diyetin üçte biri kadardır (eş-Şevkânî, Neylü'l-Evtâr, VII, 57). Ebû Hanife'ye gõre yaralı ölmediği zaman, karın boşluğuna ulaşan veya ulaşmayan hiçbir yarada kısas yoktur. Çünkü bunlarda kısas tam olarak uygulanamaz. Ancak yaralı bu yara sebebiyle ölürse kısas gerekir. Karın boşluğuna inen yaralarda erş, diyetin üçte biri, diğerlerinde bilirkişinin belirleyeceği hükümetü'l-adl'dir (el-Kâsânı, a.g.e., VII, 323; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletuh, Dimaşk 1985, Vl, 331-361).
Hamdi DÖNDÜREN

Alıntı ile Cevapla