Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 Arkadaşları:2 Cinsiyet: Yaş:48 Mesaj:
4.079 Konular:
315 Beğenildi:50 Beğendi:0 Takdirleri:149 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cvp: Vefa Bizim Yamaçlarımızın Gülü: Vefa İnsanın insanı unutmaması, insanın yakınını, arkadaşını, bir dakika bile birlikte zaman geçirdiği unutmaması, herkesin üzerinize abandığı, sizi bir kaşık suda boğmaya azm u cezm u kast ettiği dar günde, bütün riskleri göğüsleyerek size arka çıkan, "Hayır hayır yanlış düşünüyorsunuz, benim kendi şahsi fikirlerime, yaşadığım hayattan ve onların hayatlarından edindiğim izlenime, göre onlar sizin dediğiniz gibi değiller" diye bilme nezaket, cesaret, civanmertliğinde bulunanlara karşı, onları yine aynı tavır ve düşüncelere, indi yorumlara rağmen unutmama, rahmetle, şükranlar anabilmektir vefa. Söylenmesi ne kadar rahat ve huzurluysa, ruha rehavet veriyorsa, hayata geçirmenin de en az o kadar zor olduğu bir kelime vefa.
Sözlüklerde sözünde durma, verilen sözü yerene getirme, dostluk ve muhabbette sebat etme, sevgide süreklilik bağlılık ve sadakat anlamlarına gelen vefanın başka kullanım şekilleri de var. Tasavvufta "Ezelde bezm-i elestte verilen söze sadık kalma" anlamında kullanılan vefanın Vefa etmek: sevgi ve dostluk göstermek
Vefa-bîgâne: sözünde sevgisinde durmayan, vefasız
Vefa-perver: sevgisinde sebat eden
Vefa-şiar: âdeti vefa olan, vefa ile sıfatlanmış
Vefâdar: vefalı, dostluğuna bağlı olan
Vefâdarlık: dostlukta süreklilik
Vefakâr: Vefa gösteren, vefa sahibi, gibi kullanım şekilleri var. Yani neresinden bakarsanız bakınız tam bir "Adam gibi adam olma" durumu ile karşı karşıyayız. Günümüzde ne yazık ki toplumun bütün kesimlerini kemiren, alt üst eden topyekûn bir vefasızlık durumuna karşılık, bu üstün insan olma özelliğini hayatına düstur edinenlerin ellerinden öpülmeli değil mi?
Vefa öyle enteresan bir şey ki o karşıdaki insanda din, milliyet, ideoloji, fakir, zengin, büyük, küçük, beyaz, siyah, canlı ve cansız gibi ayrımlar kabul etmiyor. Vefa, kim ve ne olursa olsun, her halükarda onu unutmamayı vefalının boynuna borç kılıyor. Ve o civanmert insan da bu borcu uhdesine alarak onu bihakkın yerine getiriyor.
Vefa en çok mü'mine yakışıyor. Vefa duygusuyla süslü mümin her şeyden önce elest bezminde verdiği sözü ne pahasına olursa olsun yerine getirmenin ızdırabıyla dolu bir hayat yaşamalı. Ona yeryüzü sultanlığı da teklif edilse, yeryüzünün bütün maddi manevi güzellikleri verilse de o, kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Habib-i Zîşan olan Efendimiz (sas) gibi "güneşi bir elime, ayı da diğerine koysalar, yine de ben bu davadan vazgeçmeyeceğim. Ya Allah nurunu tamamlayacak, ya da bu yolda ölüp gideceğim!" diyerek bir vefa kahramanı, vefa sultanı olduğunu aleme ilan etmeli.
Bediüzzaman hazretleri eşyaya karşı da çok vefalıymış. O'nun kullanıla kullanıla artık son derece yıpranan kaşığını çöpe atan arkadaşını ikaz ederek "yirmi yıldır bana hizmet ediyor, git ve çabuk getir onu" demesi, O'nun vefasının boyutlarını göstermesi açısından oldukça manidardır. Belki birçoklarına anlamsız gelen bu sözün ardından onun insana ve canlıya karşı olan vefasını artık siz tasavvur edin. |