Bazı kimseler «Allah'a ve Peygamber'e inandık ve direktiflerine uymayı kabul ettik» derler. Fakat bazıları bu sözlerinden sonra sırt çevirirler.
Bunlar mü'min değildirler
(Nur/47)
Biz Müslümanlar olarak, kurtuluşumuz için bugün insanların çoğunluğunun uygulamış olduğu bin-bir çeşit, hile, tezgâh, yalanlama, güzel görünümler, araya vasıtalar koyma, infaksız bir yaşam, gibi yanlış inanç ve eylemler ile değilde, İnsanın vahiy ile ortaya koyduğu Müslümanların diliyle “İman Ettim” demesi ile birlikte ibadet ve amelleri yapmasını zorunlu kılar.
Sorumluluk bilinci ile Ahirette çetin bir hesabın olduğunu unutmadan, Bizi başarıya ve kurtuluşa eriştirecek olan Amel ve Allah’ın rahmeti ile, her şart ve ortamda dosdoğru bir yol izleyerek Kuran’ın emrettiği esaslara bağlı kalabilmektir, Sağlıklı ve Erdemli bir sonuç ancak ve ancak Allah’a kesin bir şekilde bağlanmak ile gerçekleştirilebilir.
Allah’u teala kullarına, yaşamlarında uymaları gerekli olan emirleri, ilahi kitaplar ve peygamberler göndererek bildirmiştir. Yalnız göndermiş olduğu İlahi kitaplar, insanların kendi heva ve heveslerine dalmaları sonucu tahrifata uğramıştır. Bu ilahi kitaplar içinde Son Peygamber ve Hatem’ül enbiya olan Hz Muhammed (s.a.a)’e gönderilmiş olan Kuran’i Kerim Allah’ın hak olan sözü ile günümüze değin hiç bir bozulma ve tahrifata uğramadan gelen son kitaptır.
İlahi kitabımız Kuran’i Kerim’in özünde Allah’a kulluk edilmesi ve Allah’a hiç bir şeyin ortak koşulmaması en önemli ilkedir. Bizler Müslüman’lar olarak İman edilmesi gereken hususları öğrenmek ile mükellefiz, iman ilkelerini öğrenebileceğimiz ilk kaynak Allah kelamı Kuran’dır. Kur’an ile birlikte Allah resulünün örnekliği, yaşamı, uygulamaları, açıklamaları bizlere doğru bir din anlayışı kazanmak için bir bütün olarak almak gereklidir.
Kur’an dışında kalan birçok kaynakta yanlışlar, hurafeler, karışma ihtimaline karşın en sağlam güvenip bilgi edineceğimiz kaynak Kuran’dır. Müslüman’lar olarak Kur’an’ın muhtevasını bilmek ve anlamak gerekmektedir. Kur’an’ın indirilmiş olduğu dil olan Arapçayı bilenler, Kur’an’ı orijinal dilinden öğrenmeli, bunun yanında Arapça bilmeyenler ise kendi dillerine çevrilmiş olan Meallerden okuyarak İmani hususlarda inanç kriterlerini Kur’an’dan öğrenmeye çalışmalı ve gayret sarf etmelidirler.
Her Müslüman O’nun içeriğini bilmek ve anlamak zorundadır. Arapça bilenler, Kur’an’ın orijinal metninden, bilmeyenlerse bir Kur’an mealinden okuyarak inançla ilgili bilgileri Kur’an’dan öğrenmeye çalışmalıdır. Ancak, sadece İman etmek yeterli değildir, Bilinen hakikatler, yaşamın her sahasına geçirilerek imanı eylem ile pekiştirmektir. Kuran’i Kerim’de bu hususta Allah’u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Biz, insanlar için bu Kitabı hak ile sana indirdik. Artık kim doğru yola gelirse kendi yararınadır; kim de saparsa kendi zararınadır. Sen onların üzerine vekil değilsin.
(Zümer/41)
Bu Kur'an bizim indirdiğimiz kutsal bir kitaptır. Ona uyunuz ve kötülüklerden sakınınız ki, size merhamet edilsin.
(Enam/155)
Müslümanın inandık ve itaat demesi söz ile değil, Eylem ile hayatın her alanında kendini gösterebilmelidir. Doğru yola ve ya yanlış yola kendi iradesi ile olur, Allah bizlere eğriyi doğruyu ayırt edebilen bakış açısı nasip etsin: