الهدى
Tarif etmek, yol göstermek/irşad etmek, iletmek, götürmek. hidayet vermek, doğru yoldan ayırmamak/sevk etmek/muvaffak etmek, kazandırmak açıklığa kavuşturmak gibi anlamlarda Kur’ani kerimde 300 e yakın yerde geçer…
Farsça kökenli olan (Quda) Kelimesi Türkçe ve Kürtçe de (Huda) olarak kullanılır.
Ve len terda ankel yehudu ve len nesara hatta tettebia milletehum, kul inne hudellahi huvel huda, ve leinitteba'te ehvaehum ba'dellezi caeke minel ilmi ma leke minallahi miv veliyyiv ve la nasir.
Sen onların inanç sistemine uymadıkça ne Yahudiler ne de Hıristiyanlar senden memnun olmayacaklardır. De ki: "Dinleyin! Allah'ın rehberliği tek doğru rehberliktir." Ve doğrusu, sana ilim geldikten sonra onların sapık görüşlerini takip etmeye devam edersen ne seni Allah'ın elinden alacak bir kimse bulursun, ne de yardımcı.
(Bakara-120)
Bu kelimenin İlah Allah anlamında kullanılmasında hiçbir sakınca olmadığını Kuran müfessiri olan Mehmet Akif ersoyun dizelerinde görmek mümkündür:
"Canı cananı bütün varımı alsın da Hüda. / Etmesin beni tek vatanımdan dünyada cüda."