Durumu: Medine No : 10862 Üyelik T.:
01 Ekim 2009 Arkadaşları:1 Cinsiyet: Yaş:66 Mesaj:
489 Konular:
86 Beğenildi:3 Beğendi:0 Takdirleri:62 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Cevap: Yalnız Allah tan yardım dilemek..... Değerli Kamer kardeşim, işte tartışma konusu bence sizin sorduğunuz konular gibi olmalı. Konular üzerinde ince düşünerek fikirlerimizi beyan edelim. Allah razı olsun çok güzel tespit ve sorular.
Şimdi bana sorduğunuz soruya gelmek istiyorum. Peygamberimiz zamanında olsaydım peygamberimizin söylediği her konuya istisnasız uyardım dedim. Peki, neye dayanarak söylemiştim bu sözlerimi? Yine kur’an dan aldığım bilgiler ışığında. Çünkü Allah elçisinin Rabbimin kontrolünde olduğunu, hata yapmasının mümkün olamayacağını, hatta hata yaptığında hemen ikaz edildiğini, tüm âleme Rabbim kur’an ayetleriyle anlatmıştı. Elçisinin kur’an dışından hiçbir bilgiyi topluma nakletmeyeceğini, bizler açıkça gördük ayetlerde. O gün zaten tüm ayetleri Allah elçisi getiriyordu, ona inanmamak gibi bir lüksü kimsenin yoktu. Gelen vahiyler yazılı değil, sözlü geliyordu. Bu durumda Allah elçisinin her söylediği zaten Allah sözü olduğuna inanmak en mantıklısıydı.
Şimdi gelelim günümüze. Peki, geçmişteki tüm hadis rivayetlerini ya da bilgileri bir kenara mı atalım. Bunu söylemek aptallıkla aynıdır. Bizler binlerce yıl öncesini araştırmak ve o günün insanları hakkında bilgi sahibi olmak için araştırmalar yapıyor, hatta bu konuda araştırma yapanları ilim adamı olarak görüyoruz. Bizlere ulaşan bilgiler doğrultusunda, daha da geçmiş yıllar hakkında yorumlar yapıp, araştırmalarımızı derinleştiriyoruz. Bu bilgileri de okullarda okutup, yeni bilim adamları yetiştiriyoruz. Peki, bu bilgiler hiç değişmiyor mu? Elbette hayır, yeni araştırmalardan çıkan sonuçlara göre, eski bilgilerin yerini daha doğru yeni bilgiler alıyor zaman geçtikçe. Ama çalışmalar daha bir azimle devam ediyor yeni keşifler yapabilmek için.
Gelelim konumuza, bizlerde rivayetler ve tarih yoluyla, geçmişten ulaşan kitaplar ve araştırmalar kanalından İslam dini hakkında günümüze ulaşan bütün bilgileri almak zorundayız, ama hemen bunları kabul etmemeliyiz, işte burası önemli. Diğer konularda elimizde kesin bir kanıt olmadığından, bilim adamları yeni buldukları bilgileri, eski bilgilerin yerine koyup araştırmalarına devam ediyorlar. Peki, bizim imanımız inancımız da böylemi olmalı? Tabiî ki hayır, çünkü elimizde bizlerin en önemli kaynağı, rehberi, güneşi, gönül gözü zaten var. En emin en garanti bilgi zaten elimizde. Bu durumda bizlerin iman adına işi çok daha kolay demektir.
Gelelim din adına, geçmişi araştıran ve bizlere ulaşan diğer rivayetlere. Bizlerin bu bilgileri kontrol edecek elimizde MİHENK TAŞIMIZ var. Bu durumda bizlere nakledilen tüm bilgileri KUR’ANIN onayından geçirmek kalıyor. Aslında işimiz çok zor değil, yeter ki birazcık tarafsız akıl ile düşünelim. Eğer bu bilgileri onaylıyor ve kur’ana ters düşmüyorsa, mutlaka onlardan yararlanmalıyız. Çünkü Allah elçisinden bahsederken, o sizler için bir örnektir diyordu. Bizlerde o örnek insanı araştırıp hayatını, kur’anı yaşamına geçiriş biçimini, mutlaka öğrenmeliyiz. Bundan vazgeçmek İslam ı öğrenmemizde güzel örneklerden mahrum kalmak olacaktır ki, bunu aklı başında hiç kimse kabul edemez. Bunu söyleyen art niyetlidir.
Nisa 65. ayete gelince. Dikkat ederseniz bu ayet peygamberimizin yaşadığı dönem insanlarının, onun yönetiminde vereceği karardan bahsediyor. Çünkü sen karar verdikten sonra ona uymaları şart diyor. Peki, şimdide bunun tersini düşünelim, yani bugün aramızda kanunların çözemediği şahidin olmadığı bir konu var, bu durumda ne yapacağız? Peygamberimiz olsaydı işimiz kolaydı, bu durumda anlaşamadığımız bir konuda Rabbim ne diyor bizlere, işte bakın ona da cevap veriyor. Şura 10: Herhangi bir şeyde ihtilafa düştüğünüzde onun hükmü Allah'a bırakılır. İşte budur Rabbim olan Allah! Yalnız O'na güvenip dayadım; yalnız O'na yönelirim ben.
Bakın dikkat ederseniz ihtilaf ettiğimiz konuyu artık peygamberimize götüremiyoruz, çünkü o artık yaşamıyor. Bir konuda her türlü yol denenmiş ve çözüme ulaşamamışsa bunun hükmünü Allah bana bırakın, hesabın görüleceği gün sonucunu görürsünüz diyor. Şimdi sizin sözlerinizden yola çıkalım, bugün ben peygamberimizi nereden bulayım dediğinizde, cevap açıktır. O gün peygamberimiz kararlarını kendi kafasından vermedi ki. Rabbim ne diyordu elçisine ve iman eden tüm yönetici durumundaki kullarına. Kur’an ile hükmediniz. Bakın ne kadar açık ve net. Peygamberimiz de yaşadığı dönemde bir olayın çözümünü kur’an ile yapıyordu, bu durumda yine o günün değişmemiş kitabı elimizde durduğuna göre, bizlerinde sorunlarımız da karar mekanizması olarak kullanacağımız kitap, kur’an olacaktır. Elbette peygamberimizin yaşamında ki örneklerinden de faydalanmalıyız, ama ya bu bilgi doğru değilse sorusunu, kendime mutlaka sormalıyız her zaman. Eğer örnek kur’anın onayından geçiyorsa, bizler için çok fayda sağlayacaktır, bundan şüphe yok. Günümüz kanunlarını düşünün, içtihatlar diye bir kısım vardır. Buradan hâkimler faydalanır ve aynı konuda nasıl kararlar verilmiş daha önce onlara bakarlar. İşte bizlerin örnekliği bu yolla ve emin şartlarda olmalıdır. Müslüman işini garantiye alandır, çünkü unutmayalım hepimiz bir imtihandan geçiyoruz. Bu imtihanda uyanık olan, aklını kullanan geçerli notu alacaktır.
Peygamberimizin doğumundan ölümüne kadar kontrol altında olduğuna inanıyorum demişsiniz. Elbette öyle. Çünkü bunu zaten kur’an dan anlıyoruz. Şu son söylediğiniz sözleriniz için ancak önünde saygıyla eğilip, şapkamı çıkarmaktan başka bir şey yapamam. (O halde bizim yapmamız gereken söylediği söylenen sözlerin ya da fillerin çok iyi kuran ölçü alınarak etüt edilmeli ve doğru olanların alınmasıdır.)
Bu sözlerinizden ve düşüncelerinizden dolayı Allah sizden razı olsun kardeşim.
SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK |