Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23 Ocak 2011, 20:23   Mesaj No:21

kamer34

Medineweb Sadık Üyesi
kamer34 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:kamer34 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13038
Üyelik T.: 14 Aralık 2010
Arkadaşları:9
Cinsiyet:
Memleket:istanbul
Yaş:54
Mesaj: 871
Konular: 41
Beğenildi:6
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: Yalnız Allah tan yardım dilemek.....

Selamun Aleykum

HALUK GÜMÜŞTABAK arkadaşım

Vermiş olduğunuz bu detaylı bilgi için şahsım adına teşekkür ediyorum.

Ben daha evvelki yazılarımda da hep şunu vurgulamıştım.Allah'ın zati sıfatlarında fiillerinde ortağı yoktur.Helal ve haramlarla ilgili tek merci odur bu konuda onun ortağı olmadığı eşi ve benzeri de yoktur.Allah'ın helal haram ceza ve mükafat konusunda ona eşler tayin etmek doğrudan şirk kapsamı içerisine gireceğini defalarca izah etmeye çalışmıştım.Kendi eşi hakkında dahi elli güne yakın bir sürede karar alamayan Rasullulah (sav) nasıl olurda kuranda lafız olarak geçmeyen bu kadar helal ve haramı neden söylemiş olsun bu manidardır.

İfk olayından bahs ediyorum kendi eşini boşama noktasına gelecek kadar sıkıntılı günler geçiren Allah'ın Rasulü bu konu ile alakalı taki ayetler inene kadar bir karar verememiştir bu kesin.Hatırımda olan bir olay daha vardırki oda şu Kab bin Malik ve sanırım bir kaç müslüman daha savaşa ihmalkarlıkları dolayısıyla katılamamışlardı ve Rasulüllah savaş dönüşünde onlarla konuşmadı fakat onlar hakkındaki hükümde veremedi
Kab bin Malik o olayı şöyle anlatıyor ordu savaşa gidecekti benimde bazı işlerim vardı o işlerimi hal edeyim nasıl olsa orduya yetişirim diye dünya işlerine daldım.Sonra peşlerinden çıktım fakat yetişemedim, Rasulüllah savaş dönüşünde sonra kendisine selam verirdim,ve dudaklarına dikkat ederdim acaba selamımı aldımı,almadımı diye çünki Rasululah bana tavır almış benimle konuşmuyordu diye rivayet eder.

Mealen ""Dünya bütün genişliğine rağmen onların başlarına dar gelmiştir.Allah onları bağışlamıştır"" diye başlayan ayetler indikten sonra Rasulüllah ancak o zaman onlar hakkında tam karar verebilmiştir.Ben hep o yüzden derimki bu din nasıl rabbani ise onun hareket metodu rabbanidir.Allah bu hakkı peygambere dahi vermemiş,helal, haramlar,yasama yetkisi,ceza,mükafat bunlar hepsi Allah'ın zati sıfatları ve fiilleri ile ilgilidir.Mahluk yani yaratılmışlar bu konuda söz sahibi olamazlar.Şefaat konusuda böyledir şefaatın tamamı Allah'ındır bunda hiç kimse pay sahibi değil olamazda ayetleri düzgün anlamamız lazım.

Allah'ın şefaat hakındandan kime bir pay verecğine gelince necm/56.ayette Meleklerin ancak küfre şirke bulaşmamış kimseler için oda Allah ancak izin vermesi dahilinde bu gerçekleşebilir.Herhangi bir insan kalkıp nasıl olsa necm suresinde meleklere şefaat etme yetkesi verilmiş şöyle derse ""şefaat ya cebrail derse şirke düşmüş olur"" bu sözü hele insanlar için demek asla ve asla kuranla bağdaşmaz.

Allah'ın helal kıldıkları helal,haram kıldıkları haramdır,buna ne bir artma nede bir eksiltme olmaz.Mesela Allah zina edene 100 değnek vurun demiş ise birileri kalkıp yaw 100 çok fazla buna biz 99 değnek vuralım diyemez,yada biri kalkıp 100 çok az biz buna 101 değnek vuralım diyemez,peygamberde buna dahildir.Çünki o tek ilahtır, kanun koyucu odur,biz ne ondan daha çok ceza verme merci olabiliriz,nede ondan daha merhametli olabiliriz.

Yalnız Haluk arkadaşım şu hususu gözden kaçırdığınızı gözlemleyebiliyrum.Kuranda öyle bir peygamber profili varki Alllah o peygamberine toz dahi kondurmuyor.Burada hepimizin gayesi sanırım Allah'ın rızasını kazanmaktır.Mademki gayemiz bu.O halde Allah'ın kuran da razı olduğu insanın ahlakını yaşantısnı söz ve fiillerinin tamamından rızası olduğunu yine kurandan bize bildirmektedir. o halde o peygamberin kuranı yaşayış ve onu tefsir ediş biçimi kanımca bir müslüman için olmazsa olmazıdır yada öyle olmalıdır.Çünki kuran evrensel olduğuna göre kurandaki peygamber de evrensel olamalıdır ki zaten öyledir.

Sizin nisa suresi/65.ayeti yorumlarken sanki o ayet o dönemde yaşayan insanlar için geçerli olduğu anlamını çıkardım sanki o ayetin yorumunu yaparken ayetin nasih kapsamına girmiş olduğunu sizin cümlerinizden anladım.

örnek olarakta vermiş olduğunuz

Şura 10: Herhangi bir şeyde ihtilafa düştüğünüzde onun hükmü Allah'a bırakılır. İşte budur Rabbim olan Allah! Yalnız O'na güvenip dayadım; yalnız O'na yönelirim ben

bu ayet dünyada ihtilafa düştüğünüz ve sonuçlandıramadığınız konuların Allah katında gün gibi gerçek şekli ile ortaya çıkacağnı bildirmektedir.
sonuç:
Peygamber olgusu çok iyi anlaşılması gerktiğini hep söylemişimdir,bizler ya onu olması gerktiğinden fazla vasıflar yükleyerek adeta Allah'ın ortağı durumana getirmişizdir,yada olmaması gereken sıradnlaştırma,sanki şu misal gibi,diyelimki bizim yaşadığımız şu zamanda insanların içerisinde karizmatik,yalan konuşmayan düzgün ticaret yapan insanlar iyilik ve ahlak yönünden toplumun içerisinde değer kazanmış insalanra müslüman olmasalar dahi örneğin kısmen Tayyip Erdoğan gibi bir insanı yoldan çevirerek nübüvet verilmiş imajı oda peygamberi doğru anlama açısından sağlıklı bir görüş değildir.

Ben şuna inanıyorum Allah bütün işlerini levhi mahfuzda bir program dahilinde yapmıştır.O yüden peygamberin dünyaya gelmeden önce dahi bunun alt yapısı sağlanmış ve dünyaya gelişinden vefatına kadar bir proje dahilinde gerçekleşmiştir.Onun din adına yapmış her fiili her sözü benim için kuranın herhangi ayetinden farklı değildir.İstersen aradan değil 1400 yıl 2400 yıl geçmiş olsun.O halde yapmak gereken şey net ve açık onun hayatını çok iyi araştırıp kuran kriterleri doğrultusunda onları almalıyız.

Abdülmelik abim ayetler çok açık,şimdi benim anlayamıdığım konu şu o sizin zikr ettiğiniz helal haramlar peygamber efendimize başka bir vahy şekliylemi verildi o hükümlerin nasıl verildiğini ben türlü anlyamıyorum.Eğer ki o helal ve haramlar kuranın dışında bir vahy ile verildi dersek,o zaman gayri matluv vahy var olarak anşılır ki,bu dahada vahim bir olay bence.Bana bunu açıklarsanız çok memnun olacam inşllah.
En doğrusunu allah bilir

Haluk arkadaşımız ben o helal haramların peygamberimizin demiş olabileceğine ihtimal vermiyorum olsa olsa bu hükümler incil yada tevrattan bu dine sokulmuş israliyatlardır diyor yanlışmı anladım bilmiyorum

Eğer o hükümlerin peygamberimizn verdiğine inanabilsem terdütsüz kabul ederdim diyor,bence bu görüş hiçte sakat bir görüş değildir.
O zaman mesele şu peygamber o sözleri söyledimi söylemedimi söylediyse başka bir vahy alarakmı söyledi doğru soru bu bence.

Allah'a Emanet Olun

وعلى اصبع تشهد الله على وحدة توفير الطاغوت حتى كتابة حرف واحد يؤكد الشهيد سيد قط


(Allah'ın birliğine şehadet eden parmağım


bir tağut un hükmünü onaylayan tek bir harf bile yazmayacaktır.)


""Şehid Seyyid Kutub""
Alıntı ile Cevapla