Tekil Mesaj gösterimi
Alt 26 Ocak 2011, 17:46   Mesaj No:10

BEDİİ HAMİT

Medineweb Paylaşımcı Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:BEDİİ HAMİT isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 12750
Üyelik T.: 19 Eylül 2010
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:HATAY
Yaş:68
Mesaj: 395
Konular: 20
Beğenildi:4
Beğendi:0
Takdirleri:60
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: Hz Yusufun Firavunu Kafir değildi.

Mısır dinleri "hak din" değil, çok tanrılı sapkın bir dindi ve içinde bulundukları koyu tutuculuk sebebiyle bu sapkın dinlerinden bir türlü vazgeçemiyorlardı. Halk hükümdarları geçerken "Ey biz canlıların tanrısı, yaşa, varol !" diye tezahürat yapardı. Yani hükümdarlarına (Firavun) ilahlık atfetmek gibi çok yanlış bir inanca sahiplerdi. Firavun, Tanrı'nın oğlu veya doğrudan doğruya yeryüzünde yaşayan bir nevi tanrı gibi kabul ediliyordu.

Verdiğim Ayetlerden anlaşılacağı üzere Hz Yusuf döneminde Firavunun halkı arasında, bilhassa saray erkanında Allah inancı son derece hakim ve yerleşik idi. Bunda İbrahim dinin, ishak, ismail ve yakup dininin etkili olduğu anlaşılmakta. Ancak diğer tanrılarla beraber diyeceğim.

Hz Yusufun Firavunu ve halkında her ne kadar Allah inancı hakim olsa da devlet düzeni hala atalarının dini ( Yasaları ) hakimdi.

Bilhasada rahipler arasında

Mısır da atalar dininin tatbikatini rahipler yapar ve onlar bu teolojiyi düzenlerlerdi. Rahipler önceki krallar tarafindan çok zengin bir hale getirilmislerdir. Rahipler, halk tarafindan ilahlara kesilen kurbanlar ve verilen hediyelerle bol bol geçiniyorlar ve mabetlerde genis yerlerde oturabiliyorlardi. Ayni zamanda da devlete vergi vermekten muaftilar. Angarya islerde çalistirilmadikları gibi, askeri görevde görmüyorlardi. Böylece halk içinde bir otoriteye sahiptiler.

Bu otorite ile Firavun halkı üzerinde söz sahibiydiler, kendi inanç sistemlerini Hz yusuf ergin olana dek ( Peygamber olana dek ) Başta Firavuna ve firavunun halkına benimsetme yoluna gitmişlerdir.Dolayısıyla o toplumda Allah inancı ile birlikte ataların dinine ( çok tanrıya ) tapanlar da vardı.Peki Hangi ayetten anlıyoruz.

37- Yusuf dedi ki; .... " Ben Allah'a inanmayan ve ahireti inkâr eden milletin dininden çıktım. "

Hz. Yusuf bu sözüyle hapishane arkadaşlarına aralarında yetiştiği millete yani Ataların dinine sahip olan Rahiplere ve onlara tâbî olan bir kısım halka işaret ediyor..

38- "Onun yerine atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinlerine bağlandım. Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmak bize yakışmaz. Bu inanç Allah'ın, gerek bize ve gerekse tüm insanlara yönelik bir lütfudur. Fakat insanların çoğu Allah'a şükretmezler.

Onların ve mensup oldukları halkın inançlarındaki bozukluğu gözler önüne seriyor.

39- "Ey hapishane arkadaşlarım, çok sayıda ilaha inanmak mı, yoksa ezici iradeli tek Allah'a inanmak mı daha iyidir?"

Hz Yusuf ( as ) şirk, tağut ve cahiliye sisteminin temellerini de son derece şiddetli bir biçimde sarsıyor, ne diyor ?
"Ey hapishane arkadaşlarım, çok sayıda ilaha inanmak mı, yoksa ezici iradeli tek Allah'a inanmak mı daha iyidir?"
Yusuf, karşısındaki iki genci kendine arkadaş ediniyor. "Arkadaşlarım" diyerek, onların sevgisini kazanıyor. Buradan hareketle de, çağrısının özüne, inancının temeline inmeye başlıyor. Onları kendi inanç sistemine hemen doğrudan çağırmak yerine, önce onlara nesnel bir soru yöneltiyor:

"Çok sayıda ilaha inanmak mı, yoksa ezici iradeli tek Allah'a inanmak mı daha iyidir."

40- "Allah'ı bir yana bırakarak taptığınız düzmece ilahlar, ya sizin ya da atalarınızın taktığı birtakım boş, içeriksiz adlardan başka bir şey değildirler. Allah onlara hiçbir güç vermiş değildir. Egemenlik sadece Allah'ın tekelindedir. O yalnız kendisine kulluk sunmanızı emretmiştir. Dosdoğru din, işte budur. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyor."

"Egemenlik sadece Allah'ın tekelindedir. O yalnız kendisine kulluk sunmanızı emretmiştir. Dosdoğru din, işte budur. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyor."

İŞTE Dosdoğru din, budur. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyor."

İNSANLARIN BİLMEDİKLERİ NEDİR ?

Hüküm koyma yetkisi, sadece ve sadece Allah'ındır ve sadece Allahın olmalıdır. Hüküm, sadece ve sadece Allah'a özgüdür. Zira egemen olma, egemenlik Allaha has niteliklerindendir. Egemenliğin kendisine ait olduğunu ileri süren, ister bir birey, bir sınıf, bir parti, ister bir grup, bir ulus, varsa Allah'a savaş açmış demektir.

Böyle bir kimsenin kâfir olduğu noktasında dinin kesin hükmü için, sadece bu ayetteki ifade bile yeterlidir.

Devam edeceğim

__________________
EN BÜYÜK ALLAH BAŞKA BÜYÜK YOK. NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE
Alıntı ile Cevapla