Cevap: Cvp: Ben Bilmem Şeyhim Bilir (mi acaba? )
Hakiki Mürşid tam adaletle, tam abidiyetle, tamı tamına yaşar. O yüzden hakiki bir mürşid mürid'ine sakıncalı şeyler yapmasını söylemez kesinlikle. Çünkü hakiki mürşid Allah'tan en çok korkan, peygamberini en çok sevendir. Müridleri için Usve i hasenedir (güzel bir modeldir) bir bakıma.
Söz gelimi hak bir mürşidin mesela şu ayetten haberi olsa gerektir: "Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'a ve O'nun Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içinden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada devamli kalicidirlar. Iste büyük kurtulus budur" yine söz gelimi, bu ayeti bilen bir mürşid muridinden nasıl olmayacak işler isteyebilir? Böyle birşey mümkün müdür. İşte bu yüzden ben derim ki hak mürşidden müridine hiç zarar gelmez. Hakiki Mürşide itaat haktır. Ve şu da var ki senin bilmediğin nice konuyu mürşidin elbet bilecektir. ben bilmem demek de ayıb değildir. bilene sormak gerektir. hasıl: hakiki mürşit, müridinin düşünce ufkunu köreltmek yerine, ona ince ayar sorular ve müşküller soraraktan, değişik örnek ve himmetler vererekten zihin dünyasını da aydınlatır. düşünce ufkunu genişletir. Kısaca Allaha, peygambere, rasihlere, alimlere, ulul emre itaaat şarttır. hatim:"Allah'a isyan olan hususta itaat yoktur. Itaat, ancak mesru olan seydedir" (Buhâri, Ahkâm, 4; Müslim, imâre, 39-40). Sorarım şimdi: Var mı ötesi? Sormuşsun bundan ötesi var mı? Evet var bundan ötesi İslam’dır.
Öncelikle şunu anlamakta fayda vardır. Bugün cemaatler gruplar partiler kendi ideolojileri doğrultusunda tüzükleri vardır. Yani yaşam ve düşüncelerle ilgili bir din anlayışları vardır.
Bu din anlayışları ancak Allah’ın dinine uygun olduğu takdirde mahluka itaat söz konusudur. Rukneddin arkadaş hakiki mürid en çok Allahtan korkan ve en çok peygamberi sevendir demektedir.
Arkadaşım keşke öyle olsaydı maalesef şurası bir hakikattır ki mürid şeyhini duyduğu sevgiyi ve korkuyu ne Peygambere nede Allah’a tanımamaktadır.size başımdan geçen bir küçük anekdot anlatayım. Benim mürid bir bacanağım var.
Bir gün birlikte yolculuğa çıkmıştık. Arabayı ben kullanıyordum. Bir ara hız limitim 100 km üzerine çıkmıştı. Bacanağım beni uyardı dedi ki sakın 90 kmyi geçme bende doğru söylüyorsun dedim hız iyi bir şey değil dedim bacanağım hayır bacanak dedi o manada değil ,ben anlamadım peki ne manada diye sordum. Bacanağım aynen şöyle dedi araba 90km ye kadar şeyhin kontrolündedir 90 km’nin üzerine çıkınca şeyhin kontrolünden çıkar dedi. Otobanda idik ben hemen ilk dönüş yerinde döndüm ve eve gittik bana neden geri döndük dediğinde
Vallahi dedim bu sözün üzerine ben o yolculuğa çıkmam dedim. Allah’ın hesaba katılmadığı bir işi yapmaktan yine ona sığınırım dedim. Şimdi arkadaşlar sanki gerçek şeyhlik müridlik sistemi İslam da varmış,birde sahteleri varmış gibi bir profil çizmişsiniz. İşte bu mantık zaten tarikatların meşruluğuna kapıyı sonuna kadar aralamaktadır. Aşkü’l İslam arkadaşımızın Mevlana’dan vermiş olduğu örnekler çok çarpıcı örnekler olmuş. Şimdi sorum şu o Mevlana örnekleri olmayan hangi tairkat vardır bana söylermisiniz.
Mevlana’nın kendi eşini şems tebriziye ikram etmesi hikayesinin devamını şöyledir. Mevlana herkese benim eşimi arayın katibi hatunu bulun dedi herkes onu aramaya koyuldu derken Mevlana bahçede bulunan çadırdan içeri girdi ve şems ile eşini oynaşırken gördü. Sonra dışarı çekip seslendi ey ahali eşimi aramayı bırakın dedi onun nerde olduğuğunu biliyorum dedi sonra avluda tur atmaya başladı derken çadırdan kendinse yüksek bir sesle şemsi duydu hemen çadıra gitti baktıki şemsi bir başına gördü ve şems ona (Haşa sümme haşa Allah’ım sana sığınıyorum) o az önce çadırda gördüğün Allah’ın insan suretine girmiş halidir dedi.
İBN-İ Teymiyye’nin şu sözü aklıma geldi bunların bu şirki İsa Allah’ın oğludur demelerinden daha büyüktür.Aynen imama katılıyorum. Bu görüş Vahded-i Vucud anlayışıdır tarikatın tüzüğü bunun üzerine kuruludur. Şimdi bunun iyisi kötüsü mü olurmuş. Bu anlayış kökünden sakattır. İslam ile bağdaştırılamaz.
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |