Cvp: Tövbe
[B]HER MAKAMIN BAŞLANGICIDIR Her işin inceliklerine vakıf olan görüş sahipleri ve keskin zekâlı hakikat erbabı tarafından da bilindiği üzere, her ilmin kendine has kavramları vardır. Bir kimsenin bir ilmin kavramlarına tam olarak vukufu yoksa, onun o ilmin hakikatlerini kavraması gerçek anlamda mümkün olamaz. Evet, bil ki, tasavvuf ilminin kavramlarından birisi de tevbedir. Tevbe, bütün makamların aslı ve her halin anahtarıdır.
[B]Yine tevbe makamların başlangıcı olup, binaya nisbetle yeryüzü mesabesindedir. Nitekim yeri olmayanın binası olamayacağı gibi, tevbesi olmayanın da hiçbir hal ve makamı olamaz. Madem ki tevbe bütün makamların aslıdır, makam sahibi olmak isteyen kimsenin ilk olarak tevbe gelininin zülfüne el sürmesi gerekir. Tevbe eden kimsenin, tevbeden önce günahı dost bildiği gibi, tevbeden sonra da aynı şekilde düşman kabul etmesi gerekir. Yahya b. Muaz şöyle demiştir: “Tevbe edenin tevbesinden sonraki bir tek günahı, tevbe etmezden önceki yetmiş günahından daha fenadır. Tevbe ister ihtiyarlıkta, ister gençlik zamanında olsun, her zaman övülmüştür.” Şöyle anlatırlar: Bir adam ihtiyarlığında tevbe etti. Ona şöyle dediler: Sen tevbede hem acele ettin, hem de ağır davrandın. Ağır davranman, tevbeyi ihtiyarlayana kadar geciktirmen; acele etmen ise, ölümden önce tevbe etmiş olmandır. *** Tevbe etmeyip de günaha bulaşmış olduğu halde mağfiret tütsüsüyle tütsülenmek, rahmet kokusuyla kokulanmak isteyen kişi, tam anlamıyla boğazına kadar mezbelede pisliğe batmış kişiye benzer. Bu kişi üstü başı pisliğe bulaşmış halde attar dükkanına gidip: “Ey attar! Üstüme-başıma sürebileceğim bir kokun var mı?” diye sorar. Attar da şöyle cevap verir: “Var, ancak kokuyu kullanacak üst-baş sende ne gezer?” der. Adam, “o kokuyu hak etmek için ne yapayım?” diye sorunca attar: “İlk önce git bir sabun satın al, hamama git, üstünü-başını bu pislikten iyice temizle, sonra gel. Böylelikle bendeki kokuya layık olursun.” der. Azizim, iyi dinle! Mağfiret kokusunu arayan kimse gibi, Hak yolcusu da ilk olarak uyanıklık kesesini ve pişmanlık sabununu eline alıp, korku ve haşyet ham----- girip, tevbe ve haya suyuyla üstünü-başını iyice temizlemeli, vefa imamesini başına koyup ihlâs cübbesini omuzuna atmalıdır. Böyle yapan kimsenin kalbini Cenab-ı Allah hidayet miskinin kokusuyla ve inayet kâfurunun esintisiyle tatlılaştırsın. Onu dostluk tahtına oturtsun ve yakınlık yastığına yaslandırsın. (Ziyaüddin Nahşebî, Silku’s-Sulûk) |