25 Mart 2011, 16:26
|
Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 11368 Üyelik T.:
07 Ocak 2010 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
53 Konular:
0 Beğenildi:0 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
| Cevap: Müslümanlarda Amel Defterini Kapatmayan Haller Paradoksu Alıntı: KARAKÖSE Üyemizden Alıntı
yakuti arkadaş;
paradoks yani çelişki islamın kendisinde değildir elbette, islamın özü ile uygulanan geneleksel yada modernist (artık her ne dersek) inanç arasındadır.
şimdi şöyle söyleyebilirsiniz, gelenek yada başka herhangi bir değeri islam sanmak onu islamlaştırmaz ve geleneğe yada moderniteye tapan kişi müslümanım dese bile müslüman olmuş olmaz.ancak bu sizin söyleminiz olur, dışardaki kalabalık o şekilde bakmıyor olaya. yani dışarda şeytan ile meleği aynı safata omuz omuza namaz kıldırabilen müslümanda var, her ikisini cehennemde ateşte yakan müslümanda. islam devletlerinin içinde bulunduğu utanılası durum bu eğilimin sonucudur.
Ben paradoks diyorum, hatta bu günkü inancın kendisi başlı başına bir çelişki ve paradoks yumağıdır. eğer bu gün içinde bulunduğumuz durum çirkin ise, ki aksini iddia eden birine deli gözüyle bakılır, o zaman inancımızda bir çelişki vardır demektir.
dikkat ederseniz islamda bir çelişki vardır demiyorum günümüz müslümanının inancında bir çelişki vardır diyorum. müslüman islama inanan kişi değilmi diyebilirsiniz. ancak birde inandığını zanetme ve islamı kendi inandığına uydurmaya çalışma olgusu vardır ve bu olgu zararın taa kendisidir zaten.
yani kısacası bir dilenciye bozukluk uzatmanın verdiği "ben ne iyi adamım" hissi bir çelişkinin ifadesidir.
mesela bir örnek vereyim; Hz. Ömer bir gün sırtında bir torba ile pazarda dolaşıyor, insanlar halife Hz. Ömeri şaşkınlıkla izliyorlar. derken sonra olay anlaşılıyor, Hz. ömer kendi nefsinde bir kıpırdanma hissi olduğunu sezmiş, nefsi ona büyük bir hükümdar olduğunu, fetihler yaptığını fısıldamıştı.bunun üzerine Hz. Ömer, inancı ile içinde uyanmaya çalışan nefsi duygu arasında paradoks yaşamamak adına vurmuş torbayı sırtına ve nefsini hizaya getirmiştir. Hz.Ömeri, bu olayında çelişkiyi uyanma hissinde iken ortadan kaldırma iradesi içinde görüyoruz. çünkü bu hissin önünü kesmeseydi, bu gün sahip olduğumuz inanç gibi paradoksal bir inancın sahibi olacaktı. | Biz insanlaarın niyetlerini ve durumlarını yargılamak için mslüman olmadık ! Dilenciye küçük veya büyük milktarda nakitle yardım eden herkesin "ben ne iyi adamım" hissine kapıldığını zannetmek sû-i zanndır. Olaylara karamsar bir bakış tarzıdır. Bence böyle bir hâl müslümanlara yakışmaz. İyimser ve hüsn-ü zan içinde olmalıyız. Unutmayalım ki, bize başkalrından veya idaresi altnda bulunduğumuz devletten sual edilemeyecektir. Biz kendi ailemizden, nefismizden ve çocuklarımızdan sorumluyuz. Bu alanın dışına bizi çıkartanlara fırsat vermemeliyiz. |
| |